BM’den Taliban’a Kadınlara Yönelik Kısıtlamaları Geri Alma Çağrısı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban’a “Kadınların ve kız çocuklarının insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanmalarını kısıtlayan uygulama ve politikalardan süratle geri dönmesi” çağrısında bulundu.

Taliban Ağustos 2021’de iktidara geldikten sonra ülkede yönetim anlayışı İslam’ın katı yorumuna geri döndü. Afgan kadınlarına yönelik olarak yüksek öğrenim görmelerinin ve devlet dairelerinde çalışmalarının yasaklanması gibi birçok kısıtlama getirdi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Taliban yönetimi tarafından ülkedeki kadınlara getirilen tüm kısıtlayıcı tedbirler ile yasakların “insan hakları ve insani ilkelere zarar verdiğini” bildirerek, 15 üyenin oy birliği ile Taliban’a “Kadınların ve kız çocuklarının insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanmalarını kısıtlayan uygulama ve politikalardan süratle geri dönmesi” çağrısında bulundu.

Kararda eğitime erişim, istihdam, hareket özgürlüğü ve “kadının kamu hayatına tam, eşit ve anlamlı katılımına” atıf yapıldı.

Konsey tüm devletleri ve kuruluşları “bu politika ve uygulamaların acilen tersine çevrilmesini teşvik için” bütün etkilerini kullanmaya davet etti. BMGK ayrıca, Afganistan’daki “vahim ekonomik ve insani durumun” altını çizerek, Birleşmiş Milletler’in (BM) organizasyonlarının Afganistan misyonunun “varlığının kritik önemde” olduğunu belirtti.

“Dünya sessiz kalmayacak”

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) BM Elçisi Lana Zaki Nuseybe, “Afganistan’daki kadınlar toplumdan silinirken dünya sessiz kalmayacak” şeklinde konuştu.

Rusya BM Elçisi Vasily Nebenziya da kararı onaylamakla beraber karar metnini eleştirerek, “Atılan adımların ve daha iddialı bir yaklaşım ve metnin Batılı arkadaşlarımız tarafından engellenmesi nedeniyle hayal kırıklığına uğradık” dedi.

Nebenziya, Afganistan Merkez Bankası’nın Taliban 2021 yılı Ağustos ayında yönetimi devraldıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından dondurulan 7 milyar dolarına atıfla, “Eğer bu kadar ciddiyseniz neden ülkeden çaldığınız varlıkları hiçbir önkoşul olmadan geri vermiyorsunuz” dedi.

ABD Eylül ayında İsviçre’de bu paranın yarısını yönetmek için bir fon kurulduğunu duyurmuştu.

Taliban kadınların BM’de çalışmasını yasakladı

BM 4 Nisan’da Taliban’ın Afgan kadınların ülkedeki BM ofislerinde çalışmasını yasakladığını, geçen Aralık ayında da kadınların yerli ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında çalışmasına yasak getirdiğini duyurmuştu.

Bazı sivil toplum kuruluşları protesto için ülkedeki operasyonlarını durdurdu ancak bu 38 milyon Afganistanlı için durumu daha da zorlaştırıyor. Yardım kuruluşlarına göre Afganistan’da nüfusun yarısı açlıkla mücadele ediyor.

Taliban, Afgan kadınların ülkedeki BM ofislerinde çalışmasını yasaklamadan önce yapılan ve günlerce süren görüşmelerde sağlık yardımı alanında çalışan kadınların kararnameden muaf tutulması sağlanmıştı.

Taliban’ın kararı Batı’da tepkiyle karşılanmış ve BM’nin de ülkedeki faaliyetlerini 5 Mayıs’a kadar gözden geçirme sürecine girmesine neden olmuştu.

Doha’da Afganistan toplantısı

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres gelecek hafta Doha’da bazı ülkelerin temsilcileriyle bir toplantı düzenleyerek “Afganistan’daki durumun kalıcı bir şekilde ilerlemesi için ortak hedefler doğrultusunda uluslararası angajmanı yeniden canlandırmayı” hedefliyor.

Taliban Ağustos 2021’de iktidara geldikten sonra ülkede yönetim anlayışı İslam’ın katı yorumuna geri döndü. Afgan kadınlarına yönelik olarak yüksek öğrenim görmelerinin ve devlet dairelerinde çalışmalarının yasaklanması gibi birçok kısıtlama getirdi.

Güvenlik Konseyi’nin kararı uluslararası hukuka göre bağlayıcı olmasına rağmen Taliban’ın rotasını değiştirmesi olası görülmüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

 

Paylaşın

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov: Soğuk Savaş’tan Daha Tehlikeli Bir Eşiğe Ulaştık

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Aynen Soğuk Savaş’ta olduğu gibi tehlikeli, hatta muhtemelen daha da tehlikeli bir eşiğe ulaşmış bulunuyoruz” dedi. Batı ülkelerini hegemonyacı planlara sahip olmakla suçlayan Lavrov, ülkesinin Ukrayna’yı işgalini savundu.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Ukrayna sorunu” olarak nitelendirdiği meselenin, NATO’nun Rusya’nın güvenliğini yıllar boyunca tehdit etmiş olmasından bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın daimi üye olduğu ve geçici olarak başkanlık ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), “etkili çok yönlülük (multilateralizm) ve BM Şartı” konulu bir oturumu yönetti. Söz konusu oturumda Lavrov, “Aynen Soğuk Savaş’ta olduğu gibi tehlikeli, hatta muhtemelen daha da tehlikeli bir eşiğe ulaşmış bulunuyoruz” diye konuştu.

Batı ülkelerini hegemonyacı planlara sahip olmakla suçlayan Lavrov, ülkesinin Ukrayna’yı işgalini de savundu. Lavrov, “Ukrayna sorunu” olarak nitelendirdiği meselenin, NATO’nun Rusya’nın güvenliğini yıllar boyunca tehdit etmiş olmasından bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Lavrov, “Uluslararası ilişkiler, ya çıkarlar dengesi temelinde sağlam bir uzlaşının kurulması ya da Washington’ın hegemonyasının saldırgan ve değişken ilerleyişi vasıtasıyla şekillendirilmeye devam edecek” ifadesini kullandı.

Söz konusu oturumla ilgili üye devletlere gönderdiği notta “tek kutuplu dünya düzenini” kınayan Moskova, söz konusu düzenin, “BM sisteminin etkililiği ve istikrarı için ciddi bir sorun teşkil ettiğini” savundu. Notta, “Bugün dünya, yeni bir derin sistemik dönüşümle karşı karşıyadır. Tek kutuplu dünya düzeninin doğal ve hızlı bir biçimde reddi ve yeni bir çok kutuplu sistemin ortaya çıkışı söz konusudur” ifadelerine yer verildi.

Her ay dönüşümlü olarak bir üyenin başkanlık ettiği konseyin başkanlığı, Nisan ayında Rusya’da bulunuyor.

BM Genel Sekreteri Guterres’ten eleştiri

Lavrov’un yönettiği Güvenlik Konseyi oturumunda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de açıklamalarda bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yol açtığı “felaketi” kınayan Guterres, Rus işgalinin uluslararası hukukun bir ihlali olduğunu ve Ukrayna halkına “devasa bir acı getirdiğini” söyledi. Genel Sekreter, Rus işgalinin “koronavirüs pandemisinin tetiklediği küresel ekonomik istikrarsızlığı pekiştirdiğini” de savundu.

Oturumun konusuyla ilintili olarak, Guterres, “Çok yönlü sistem, Birleşmiş Milletler’in yaratılmasından bu yana tüm zamanların en büyük baskısı altındadır” diye konuştu. Guterres, “Büyük güçler arasındaki gerilim tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Aynı şekilde yanlış maceralar veya yanlış hesaplamalar nedeniyle ortaya çıkan çatışma riskleri de” açıklamasında bulundu.

Oturumla ilgili olarak gazetecilerin sorularını yanıtlayan, AB’nin BM’deki temsilcisi Olof Skoog, Rusya’yı “alaycılıkla” suçladı. Skoog, “Rusya, bu oturumu organize ederek, kendisini BM Şartı’nın ve çok yönlülüğün bir savunucusu olarak sunuyor. Bundan daha gerçek dışı olan başka bir şey yok” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Volodimir Zelenski Zorda: “Rusya’ya Karşı Harekete Geçin” Çağrısı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısına video konferansla bağlanan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, sivil altyapıya yönelik hava saldırıları nedeniyle BMGK’yı Rusya’ya karşı harekete geçmeye ve sert tepki vermeye çağırdı.

Rusya’nın veto yetkisine sahip bir üye olması nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu çağrıya yanıt olarak herhangi bir adım atması beklenmiyor.

Rusya dün Ukrayna’ya çok sayıda füze atarak 10 kişinin ölümüne, nükleer santrallerin kapanmasına ve pek çok yerde su ve elektriğin kesilmesine neden oldu.

Zelenski BM Güvenlik Konseyi toplantısına video konferansla bağlanarak yaptığı konuşmada, “Sadece bir günde 70 füze düştü. Bu Rusya’nın terör formülüdür. Saldırılar enerji altyapımızı hedeflemektedir. Hastaneler, okullar, ulaşım ve yerleşim bölgeleri zarar gördü” dedi.

Zelenski ayrıca konuşmasında, Rusya’nın ülkesini hedef alan hava saldırılarına karşı dünyadan “çok sert bir tepki” beklediğini kaydetti.

“Rusya kışı silah olarak kullanıyor”

Rusya’nın veto yetkisine sahip bir üye olması nedeniyle BM Güvenlik Konseyi’nin bu çağrıya yanıt olarak herhangi bir adım atması beklenmiyor.

ABD’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield de konseyde yaptığı konuşmada, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna halkına büyük acılar çektirmek için kışı açıkça silah olarak kullandığını” söyledi.

Thomas-Greenfield, Putin’in “ülkeyi dondurarak boyun eğdirmeye çalışacağını” da sözlerine ekledi.

Rusya’dan Zelenski’nin katılımına itiraz

Rusya’nın BM Büyükelçisi Vasily Nebenzya ise Zelenski’nin video aracılığıyla toplantıya katılmasının konsey kurallarına aykırı olduğunu savundu.

“Ukrayna ile Batı’daki destekçilerinin pervasız tehdit ve ültimatomlarını reddettiğini” dile getiren Nebenzya,

Ukrayna’nın altyapısına verilen zararın Ukrayna hava savunma sistemleri tarafından ateşlenen füzelerden kaynaklandığını iddia etti. Rus elçi konuşmasında ayrıca, Batı’yı Kiev’e hava savunma füzeleri sağlamayı durdurmaya çağırdı.

Rusya’nın dünkü füze saldırılarının başkent Kiev’i de hedef aldığı bildirildi. Ukrayna İçişleri Bakanı Denys Monastyrsky yaptığı açıklamada, “Bugün yüksek katlı apartmanlara üç isabet aldık. Maalesef 10 kişi hayatını kaybetti” dedi.

Kiev valisi ise, 3 milyondan fazla insanın yaşadığı Kiev bölgesinde elektrik ve su kesintilerinin devam ettiğini kaydetti. Eksi 3 derece olan Kiev’deki kesintiler nedeniyle halkın günlük hayatını sürdürmede zorlandığı basına yansıyor.

Rusya geçen aydan bu yana düzenlediği füze saldırılarıyla Ukrayna’nın sivil enerji şebekesini hedef alıyor.

Moskova füze saldırılarının amacının Ukrayna’nın savaşma kabiliyetini zayıflatmak ve onu müzakereye zorlamak olduğunu söylüyor. Kiev ise altyapıya yönelik saldırıların savaş suçu teşkil ettiğini, kasıtlı olarak sivillere zarar vermeyi ve ulusal iradeyi kırmayı amaçladığını belirtiyor.

Paylaşın

BMGK, Rusya’nın ‘Kirli Bomba’ İddiasının Soruşturmasını Reddetti

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Rusya’nın Ukrayna’da “askeri biyolojik faaliyetler” yürütüldüğü iddialarına ilişkin soruşturma başlatılması talebini oy çokluğuyla reddetti.

Konseyde ABD, İngiltere ve Fransa’nın ret oyu kullanırken 10 üyenin çekimser kaldı. Sadece Rusya ve Çin lehte oy kullandı. Rusya, söz konusu iddiaların kurulacak bir komisyonca soruşturulmasını talep ediyordu. Oylama sonucunda bu talep reddedilmiş oldu.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Ukrayna’nın “kirli bomba” kullanma hazırlığı içinde olduğunu ileri sürmüş, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Ukrayna’da radyoaktif içerikli bombayı üretebilecek teknolojiye sahip tesislerin bulunduğunu söylemişti.

Şoygu, kirli bomba iddialarını Türkiye, ABD, Fransa ve İngiltere’den mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerde de dile getirmişti. İddiaları reddedene Ukrayna yönetimi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (IAEA) ülkesindeki tesislerde inceleme yapması çağrısında bulunmuştu.​​​​​​​

Karedeniz’de tahıl sevkiyatı yeniden başladı

Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna, BM ve Türkiye ile imzaladığı tahıl koridoru anlaşmasına geri dönme kararının ardından Karadeniz’deki Ukrayna limanlarından tahıl sevkiyatı yeniden başladı.

Konuyla ilgili bu sabah bir açıklama yapan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, tahıl inisiyatifinin yeniden başlamasının ardından altı geminin Ukrayna limanlarından ayrıldığını belirterek, “Böylece limanlardan ayrılan gemi sayısı 426, taşınan tahıl miktarı 9,7 milyon tonu geçti” dedi.

Tahıl koridoru anlaşmasının süresinin 19 Kasım’da dolacağını hatırlatan Akar, “girişimin uzatılması için” Türkiye’nin “gayretlerini yoğunlaştıracağını” kaydetti. Akar, özetle şu değerlendirmede bulundu:

“Tahıl inisiyatifi sadece tahıl sevkiyatı değil tarafların görüşmeler yoluyla bazı sorunları çözebileceğine de güzel bir örnek teşkil ediyor. Bu modelin kullanılmasıyla önümüzdeki günlerde ateşkesin ve barışa giden yolun açılması ve barışçıl yol ve yöntemlerle Karadeniz üzerinden komşumuz olan iki ülke arasındaki bu çatışmanın sona ermesi bizim en samimi dileğimiz.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

BMGK, Zaho Saldırısı Gündemiyle Toplandı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Irak’ın talebi üzerine Zaho saldırısı gündemiyle toplandı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) Zaho kentinin turistik alanlarından Perex köyüne yönelik en az dokuz sivilin hayatını kaybettiği 20 Temmuz tarihli saldırıya ilişkin toplantıda BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert saldırıyla ilgili bilgi paylaştı.

BM’nin açıklamasına göre, Hennis-Plasschaert, “Irak’ın saldırıyı Türkiye güçlerine bağladığını, fakat Ankara’nın yayınladığı bir açıklama ile sivillere yönelik her türlü saldırıya karşı olduklarını ve gerçeği ortaya çıkarmak için tüm adımları atmaya hazır olduklarını söylediğini” aktardı.

Saldırıda dokuz sivilin hayatını kaybettiğini, 33 kişinin ise yaralandığını hatırlatan Daimi Temsilci, “Irak, Türkiye’nin güçlerini tüm Irak topraklarından çekmesini talep ediyor ve soruşturma çağrısında bulunuyor” dedi.

Rûdaw’ın haberine göre, saldırıya ilişkin detayları paylaşan BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği’nin saldırının “PKK terör örgütü tarafından” yapıldığını açıkladığını, fakat PKK’nin “20 Temmuz’da bölgede bulunduğunu inkar eden ve saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tutan bir açıklama yaptığını” hatırlattı.

2018’den bu yana 22 bini aşkın ihlal

Hennis-Plasschaert’ın açıklamasına göre, 23 Temmuz’da Irak Parlamentosunda konuyla ilgili sunum yapan Dışişleri Bakanı, “2018’den bu yana Türkiye’nin Irak’ın egemenliğini 22 bin 700’den fazla defa ihlal ettiğini, bakanlığın 2018’den beri Türkiye’ye 296 protesto notası verdiğini” söyledi.

BM Özel Temsilcisi, Irak’ın taleplerini şöyle sıraladı:

“Aynı toplantıda, Parlamento Güvenlik ve Savunma Komisyonu, PKK unsurlarının Irak’tan çıkarılmasını, tüm Türk kuvvetlerinin geri çekilmesini, Türkiye sınırında federal güçlerin yeniden konuşlandırılmasını, varsa Türkiye ile güvenlik anlaşmalarının iptal edilmesini tavsiye etti ve askeri yetenekleri geliştirmek için savunma bütçesinin gözden geçirilmesini talep etti.

Sonuç olarak; Hiç bir taraf gerginliği daha fazla tırmandırmak istemiyor. Irak, ‘Türkiye’nin güçlerini tüm Irak topraklarından çekmesini’ talep ediyor ve soruşturma çağrısında bulunuyor.”

“Tüm saldırıların durması çok önemli”

“Sivillerin korunmasına yönelik önlemlere uyulmadığını” da aktaran Hennis-Plasschaert, sözlerine şöyle devam etti:

Tanınmış bir turizm bölgesine yapılan korkunç saldırı, sivillerin hayatına, sivilleri korumaya yönelik uluslararası insan hakları hukukuna, uluslararası kabul görmüş standartlara karşı şok edici bir saygısızlık olduğunu gösteriyor. Her bir çatışmanın tüm tarafları, her zaman sivillere zarar vermekten kaçınmak için mümkün olan tüm önlemleri almak zorunda. Bu saldırıda buna uyulmadığı açıktır.

Dün Irak Başbakanı ile yaptığım görüşmede, bağımsız veya ortak olsun, şeffaf ve titiz bir soruşturmanın önemini bir kez daha vurguladı.

Bununla birlikte, Türkiye’nin de tam olarak ne olduğunu belirlemek için konuyu Irak ile birlikte ele almaya hazır olduğunu anlıyorum.

Son olarak, geçmiş yıllarda defalarca söylediğim gibi; Irak, kendi egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün rutin ve kontrolsüz bir şekilde kontrol edilmesini, dış ve bölgesel çekişmeler için bir arena gibi kullanılmasını haklı olarak reddediyor.

Irak topraklarına yapılan tüm saldırıların durması çok önemli. Dolayısıyla bu ihlaller sadece ulusal ve bölgesel gerilimleri pervasızca artırmakla kalmıyor, gördüğümüz gibi büyük insanlık trajedilerine de neden oluyor.”

Irak’tan uluslararası soruşturma çağrısı

Irak Dışişleri Bakanı Fouad Hussein de BMGK toplantısında söz alarak Zaho saldırısına ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

“Saldırının Irak’ın egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik askeri bir saldırganlık ve bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit” olduğunu söyleyen Hussein, BMGK’ye “Türkiye’ye Irak topraklarından güçlerini çekmesi için bir karar alma” çağrısında bulundu.

“Saldırganlığın şiddetli bir şekilde kınanması ve faillerin saldırıdan sorumlu tutulması gerektiğinin” de altını çizen Dışişleri Bakanı, olayı incelemek için bağımsız, uluslararası bir soruşturma gerektiğini söyledi.

Irak Dışişleri Bakanı Hussein ayrıca Irak ve Türkiye arasındaki durumun BMGK gündemine dahil edilmesi ve saldırganlığın ardından ortaya çıkan zararın Türkiye hükümetince karşılanması çağrısı yaptı.

“Yanlış anlaşılmaları önlemek için önemli”

BM’nin aktardığına göre, Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Öncü Keçeli de dünkü toplantıda söz aldı.

Keçeli, saldırıdan sonra Türkiye’nin hem Irak hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi yetkilileri ile iletişime geçtiğini söyledi: “Türkiye’nin gerçeği ortaya çıkarmak için tüm adımları atmaya hazır olduğunu ifade ettik.”

“BMGK toplantısının olası yanlış anlaşılmaları önlemek için çok önemli olduğuna inandıklarını” da aktaran Maslahtgüzar, “Türkiye’nin Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü, istikrarını ve refahını hep desteklediğini” ve “aksi iddiaların yanlış ve kötü niyetli olduğunu” söyledi:

“Şunu netleştirelim. Irak’ın egemenliği ve toprak bütünlüğü Türkiye tarafından değil, terör örgütü tarafından ihlal edildi.”

Ne olmuştu?

Habur Sınır Kapısı’na 12 kilometre mesafede yer alan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Zaho’ya 20 Temmuz’da top isabet etti.

Saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu dokuz kişi hayatını kaybetti, 23 sivil de yaralandı.

Irak ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tuttu. Türkiye ise saldırının, “terör örgütü kaynaklı” olduğunu açıkladı.

Irak hükümeti, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğini alenen ihlal etmekle suçladı. Irak Dışişleri Bakanlığı, “Alanda PKK olmadığını” belirtti.

Irak yönetimi ayrıca, “Ankara’dan resmi bir özür sunmasını ve askeri güçlerini Irak topraklarından çekmesini” istedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise; saldırıyla ilgili TRT habere yaptığı açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nden aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir bir saldırımız olmamıştır” demişti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Irak, Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’ne Şikayet Etti

Irak Dışişleri Bakanlığı, ülkenin kuzeyine yapılan topçu saldırısı nedeniyle Ankara’yı BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet etti, saldırıyı görüşmek üzere acil bir oturum talep etti. Irak medyası Güvenlik Konseyi oturumunun salı günü düzenleneceğini bildirdi.

Çarşamba günü Kuzey Irak’ın Zaho ilçesine düzenlenen saldırıda aralarında 1 çocuğun da bulunduğu 9 sivil ölmüş, 20’si de yaralanmıştı.

Türkiye, saldırının ‘terör örgütü kaynaklı’ olduğunu belirterek PKK’yı işaret etmişti. Bağdat yönetimi ise Türkiye’yi Irak’ın egemenliğini alenen ihlal etmekle suçluyor.

Saldırıyla ilgili cumartesi günü Irak parlamentosunda düzenlenen oturumda milletvekilleri, olayla ilgili soruşturmanın derinleştirilmesi için komisyon kurulmasına karar verdi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmad al-Sahaf, bakanlığın Irak’ın Ankara’daki maslahatgüzarını geri çağırdığını yineledi.

Türkiye ve Irak arasında son dönemde Dicle ve Fırat nehir havzalarından su paylaşımına ilişkin görüşmeler yürütülüyordu. Saldırı sonrası oluşan gerilimini söz konusu görüşmeleri olumsuz etkileyebileceği yorumları yapılıyor. Irak, zaman zaman su paylaşımı konusunda Türkiye’ye suçlamalar yöneltiyor.

Bağdat yönetimi ayrıca, “Ankara’dan resmi bir özür sunmasını ve askeri güçlerini Irak topraklarından çekmesini” istedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, saldırıyla ilgili TRT habere yaptığı açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nden aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir bir saldırımız olmamıştır.” demişti.

Irak Parlamentosu, 1’i bebek 9 kişinin yaşamını yitirdiği  katliama ilişkin özel oturum düzenledi. MA’nın haberine göre; toplantıda, katliam yerinde incelemelerde bulunması için ortak bir komisyon oluşturulmasına karar verildi.

Ortak komisyon güvenlik, savunma, dış ilişkiler ve askeri uzmanlık alanlarında çalışan isimlerden oluşacak. Ortak komisyon, olay yerini ziyaret ederek yapacakları son incelemenin ardından nihai kararını açıklayacak.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den ‘Açlık Felaketi’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yapılan oturumda, Ukrayna krizinin yol açabileceği küresel gıda krizi, açlık felaketi masaya yatırıldı. BM yetkilileri, savaşın küresel çapta “Felaket üzerine felakete” yol açabileceği konusunda sert uyarılarda bulunurken, Batılı ülkeler gelişmelerden Rusya’yı sorumlu tuttu, Rus temsilci ise karşı suçlamalar yöneltti.

BMGK oturumunda konuşan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley, Ukrayna’daki savaşın, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan felaketlerin çok ötesinde, küresel çapta sonuçlar doğuracağı” konusunda uyarıda bulundu.

“Savaşın son bulmasını sağlar, ihtiyaçları karşılarsak, açlığı, devletlerin istikrarsızlığa sürüklenmesini ve kitlesel göçü önleyebiliriz” diyen Beasley, sözlerini şöyle sürdürdü: Eğer savaşı önleyemezsek, dünya çok ağır bir bedel ödeyecek ve Dünya Gıda Programı olarak yapmak zorunda kalmak istemediğimiz bir şey yapmak zorunda kalacağız. Açlıktan ölecek çocuklara yemek verebilmek için, açlık içindeki çocukların önünden yemeklerini almak zorunda kalmak …

Tarlada olması gereken çiftçiler cephede

David Beasley, dünyanın buğday ihtiyacının önemli bir bölümünü üreten Ukraynalı çiftçilerin tarlalarından cepheye gitmek durumunda kaldıklarına dikkat çekerken, savaşın zaten yüksek olan gıda fiyatlarında rekor düzeyde artışa yol açtığına dikkat çekti.

Ukrayna’da 1 milyon kişiye gıda yardımı yapmaya çalıştıklarını, önümüzdeki 4 haftada 2 milyon 500 bin kişiye ulaşmaya çalışacaklarını anlatan Beasley, “İlk üç ay için 500 milyon dolara ihtiyaç duyuyoruz, 300 milyon dolarımız eksik” diyerek içinde bulundukları çıkmaza işaret etti.

WFP’nin normalde buğdayının yüzde 50’sini Ukrayna’dan satın aldığını söyleyen Beasley,  “Dünyanın ekmek sepeti” olarak nitelendirdiği Ukrayna’nın artık gıda yardımı alabilmek isteyen insanların yemek kuyruklarına girdikleri bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.

Milyonlar aç kalacak

Savaştan önce WFP’nin dünya genelinde 125 milyon insanın gıda ihtiyacını karşılamakta olduğunu, savaşın başlaması sonucunda artan gıda, yakıt ve nakliye masrafları nedeniyle kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını anlatan Beasley, savaş nedeniyle WFP’nin aylık masraflarının şimdiden 71 milyon dolar oranında arttığını, bunun milyonlarca insana gıda yardımının yapılamayacağı anlamına geleceğini kaydetti.

Örnek veren WFP İcra Direktörü, savaşın büyük bir yıkıma yol açtığı Yemen’e işaret etti. Yemen’de 8 milyon insana yapılan gıda yardımında yüzde 50 oranında kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını aktaran Beasley, önümüzdeki dönemde artık hiç bir yardımı yapamayacak bir noktaya geldiklerini, milyonlarca insanın açlık yaşayacağını söyledi.

Avrupa’ya kitlesel göç uyarısı

2020 yılında Mısır’ın tahılının yüzde 85’ini, Lübnan’ın da yüzde 81’ini Ukrayna’dan temin ettiğini hatırlatan WFP İcra Direktörü, savaşın tüm dünya için felaket sonuçlar doğuracağının altını çizdi, sadece Ukrayna’ya odaklanılmaması, dünyanın diğer bölgelerinin de ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Uluslararası topluma, Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerin ihtiyaçlarını göz ardı etmeme çağrısı yapan Beasley, aksi takdirde Avrupa’nın “Devasa boyutta bir göç sorunuyla karşı karşıya kalacağı” konusunda uyardı.

ABD Rusya’ya sert çıktı

BM yetkilisinin sert uyarılarda bulunduğu oturum, Batılı ülkeler ile Rusya arasında karşılıklı suçlamalara da sahne oldu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başlattığı savaş nedeniyle dünya gıda güvenliğinin tehlikeye girdiğini söyledi.

Rusya’nın Karadeniz’de dünya pazarlarına gıda taşıyan en az üç sivil gemiyi bombaladığını söyleyen Sherman, “Rusya donanması Ukrayna limanlarına erişimi bloke ediyor, buğday ihracatını engelliyor” diyerek, Rusya’nın dünya gıda pazarına yük taşıyan yaklaşık 94 geminin Akdeniz’e geçişine izin vermediği bilgisini paylaştı.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonucunda buğday fiyatlarında yüzde 20 ile yüzde 50 aralığında artış meydana geldiğine işaret eden Sherman, “Özellikle halklarını doyurabilmek için Ukrayna’dan gıda ürünleri alımına bağımlı olan Lübnan, Pakistan, Libya, Tunus, Yemen ve Fas gibi ülkeler için endişeliyiz” dedi.

Rusya Batı’yı suçladı

Rusya’nın BM nezdindeki Daimi Büyükelçisi Vassily Nebenzia ise Rus ordusunun sivil gemi seferlerine engel olmadığını, hatta yabancı gemilerin Ukrayna limanlarından ayrılabilmeleri için insani koridor oluşturulduğunu söyledi.

Nebenzia, dünya gıda pazarındaki türbülansa Rusya’nın kaynaklık etmediğini de iddia etti, yaşananlardan Batı’yı sorumlu tuttu, yaşanmakta olan gelişmelerin “Batı’nın Rusya’ya küstah yaptırım histerisinin” bir sonucu olduğunu savundu. Rus büyükelçi, gemilerin kesintisiz yük taşımasının Rusya’ya yaptırımların kaldırılması ile sağlanabileceğini söylerken, bu sayede uluslararası tarım ve gıda pazarlarının da istikrara kavuşturulabileceğini kaydetti.

“Dünyada açlık riski artıyor”

Bunun üzerine söz alan ABD’li Bakan Yardımcısı Sherman, “Yaptırımlar buğdayın Ukrayna limanlarından ayrılmasını engellemiyor. Putin’in savaşa engelliyor. Ve Rusya’nın kendi gıda ve tarım ihracatına da ne ABD ne de başka bir müttefikimiz ya da partnerimiz yaptırım uyguluyor” dedi.

Toplantıda konuşan Fransa’nın Büyükelçisi Nicolas De Riviere de, Ukrayna buğdayının dünya pazarına erişiminin engellenmesinden Rusya’yı sorumlu tuttu. “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı dünyada açlık riskini artırıyor” diyen Fransız büyükelçisi, “İlk olarak gelişmekte olan ülke insanları bu süreçten etkilenecek” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

43 Ülkeden Rusya’ya Karşı Ortak Bildiri

Rusya’nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısını veto etmesinin ardından ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, 43 ülkenin imza koyduğu ortak bildiriyi okudu.

Haber Merkezi / Greenfield, diğer ülkelerin daimi temsilcileri ile basına yaptığı ortak açıklamada, “Karar tasarısı hayatı önemdeydi, ülkelerin konseyde uluslararası barışı ve güvenliği sağlayıp sağlamaması ve BM Şartı’nı korumaya inanıp inanmamasıyla ilgiliydi” dedi.

ABD Daimi Temsilcisi, Rusya’nın oylamada veto kararı ile yetkisini suiistimal ettiğini belirtti ve ekledi: “Burada saldırgan olan Başkan Putin’dir. Bunun başka bir orta yolu yoktur”

“Rusya’nın vetosu geçerli değil”

Karar tasarısına destek veren tüm ülkelere teşekkür eden Greenfield, Ukrayna’yı ve BM Şartı’nı desteklemeye devam edeceklerini kaydetti: “Bu konuyu, Rusya’nın vetosunun geçerli olmadığı Genel Kurul’a taşıyacağız ve dünya ulusları Rusya’yı sorumlu tutmaya devam edecek.”

İşgalin ikinci gününde neler oldu?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ikinci gününde de yoğun çatışmalara sahne oldu.

Başkent Kiev Cuma gecesi füze atışlarının hedefindeydi. Sokaklarda silah sesleri duyulurken, bir elektrik santrali yakınlarında da patlama yaşandığı bildirildi.

Daha öncesinde ise Rus tanklarının kente girdiği görüldü. Ancak Kiev hala hükümet kontrolü altında.

Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna halkını Rus işgaline karşı direnmeye çağırdı. Sivillere binlerce silah verildi, nasıl molotofkokteyli yapılacağına dair de yönergeler yayımlandı.

Ellerinde silah tutan, kot pantolonlu ve spor ayakkabılı erkekler Kiev’deki kontrol merkezlerindeydi. Tanksavar silahlarıyla ağaçlara saklanan bu insanlar, Rus birliklerinin ilerlemesini bekledi.

Ukrayna, siviller ve askerler olmak üzere toplamda 137 kişinin öldüğünü bildirdi. Rusya ise kendi tarafında herhangi bir ölüm gerçekleştiğini kabul etmedi.

Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’da da büyük patlamalar duyuldu. Rus sınırına yakın ve stratejik olarak önem sahibi Mariupol da saldırı altındaydı.

On binlerce Ukraynalı kasabaları ve kentleri terk etti.

Paylaşın

BM’den Ukrayna Krizinde Diplomatik Çözüm Çağrısı

Rusya’nın ayrılıkçı bölgeleri tanıma kararı sonrası acil toplanan BMGK ve ardından BM diplomatik çözüm çağrısı yaptı. Moskova diplomasiye açık olduğunu açıkladı. Bugün Britanya, AB ve ABD’den yaptırım kararı bekleniyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass bölgesindeki Donetsk ve Lugansk yönetimlerini tanıma kararının ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) acil toplandı.

Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları konuyla ilgili toplantı gerçekleştirecek, yaptırım kararları görüşülecek. ABD’nin de yaptırım kararını bugün açıklaması bekleniyor.

Rusya: Minsk anlaşmasını değiştirmez

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, BM Güvenlik Konseyi’ni savaşın önüne geçmeye ve Kiev’in Donbass’ı vurmasını engellemeye odaklanmaya çağırdı.

Sputnik’in haberine göre Nebenzya, Moskova’nın diplomatik çözüm konusunda hala açık olduğunu ifade etti.

Nebenzya, Rusya’nın Lugansk ve Donetsk’i tanıma kararının Minsk anlaşmalarını hiçbir şekilde değiştirmediğini söyledi.

“Eskisi gibi diplomasi ve diplomatik kararlar için açığız” diyen Nebenzya, Batı’ya “duyguları bir kenara bırakıp durumu daha da kötüleştirmemeleri” çağrısı yaptı.

Ukrayna: Siyasi çözüme bağlıyız

Ukrayna’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Sergiy Kyslytsya, Rusya-Ukrayna krizinde Kiev’in barış istediğini, bu konuda siyasi ve diplomatik çözüme bağlı olduklarını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nde konuşan Kyslytsya, “Rusya’nın müzakereler için masaya dönmesini talep ediyoruz. Ukrayna topraklarında ek Rus işgal birlikleri konuşlandırma emrini kınıyoruz. İşgal birliklerinin derhal ve doğrulanabilir şekilde geri çekilmesini talep ediyoruz” dedi.

ABD’den “mülteci akını” uyarısı

ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Rusya’yı Ukrayna’yı daha fazla işgal etmek için bahane yaratmaya çalışmakla suçlayarak, “Bu eylemin sonuçları Ukrayna sınırlarının çok ötesinde hissedilecek” dedi.

Thomas Greenfield, Rusya’nın eylemlerinin sonuçlarının korkunç olacağı uyarısında bulunarak, işgalin devam etmesi halinde yıkıcı can kayıplarının yanı sıra Avrupa’nın milyonlarca yerinden edilmiş insan ile mülteci krizi yaşayacağı uyarısında bulundu.

“Başkan Putin uluslararası sistemimizi test ediyor, kararlılığımızı test ediyor” diyen Thomas Greenfield, toplantı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada da “Güvenlik konseyi, Rusya’nın savaş başlatmaması, diplomasiye yönelmesi konusunda ortak mesajı verdi” diye konuştu.

Britanya: Ekonomik sonuçları olacak

Güvenlik Konseyi’nde söz alan BM’nin Britanya Daimi Temsilcisi Barbara Woodward da Rusya’nın Ukrayna hamlesini kınayarak, bu eylemin bölgede can kayıplarına ve korkunç insani krize yol açacağını belirtti.

Woodward, “Eylemlerinin ciddi ekonomik sonuçları olacaktır” dedi ve Güvenlik Konseyinin Rusya’yı gerginliği azaltmaya, saldırganlığını kınamaya ve BM Şartı’na saygı duymaya çağırma sorumluluğunun bulunduğunu kaydetti.

BM: Büyük çatışma önlenmeli

Birleşmiş Milletler (BM), Ukrayna ve Rusya arasında gelinen noktanın son derece tehlikeli olduğu uyarısı yaparak, büyük çatışma riski taşıyan gelişmelerin ne pahasına olursa olsun önlenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Ukrayna’nın çağrısı ile acil toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde, bölgedeki tehlikeli gelişmelerden çok büyük endişe duyduklarını aktardı.

DiCarlo, “Önümüzdeki saatler ve günler kritik olacak. Büyük çatışma riski gerçektir ve ne pahasına olursa olsun önlenmesi gerekir” diye konuştu, taraflar arasında diyaloğu sürdürmenin önemli olduğunun altını çizdi.

Paylaşın

BMGK’da ABD İle Rusya Arasında Sert Ukrayna Tartışması

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Rus ve Amerikalı temsilciler arasında sert tartışmalar yaşandı. ABD’li temsilci askeri hareketliliğin onlarca yıldır Avrupa’da görülen en büyük yığınak olduğunu söyledi. Rus temsilci ise ABD’yi histeriyi körüklemek ve Rusya’nın iç işlerine kabul edilemez bir müdahalede bulunmakla suçladı.

Dünya gündeminin ilk sıralarında yer alan Ukrayna krizi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşüldü. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) konuyla ilgili çağrısına karşı çıkan ve toplantının yapılmasını engellemek isteyen Rusya’nın bu yöndeki çabalarına rağmen, BMGK’nin daimi ve geçici 15 üyesinden 10’unun kabul etmesi üzerine açık oturuma geçildi.

Oturumda konuşan Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasili Nebenzia, söz konusu toplantının yapılması için başvuruda bulunan ABD’yi “histeriyi körüklemekle” suçladı ve bu ülkenin, “asılsız suçlamalarla uluslararası toplumu yanıltmak” istediğini öne sürdü.

Nebenzia’nın ardından söz alan ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise, Rusya‘nın bu ithamlarına karşı çıkarak, Moskova’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasının, “Uluslararası güvenlik için bir tehlike olduğunu” dile getirdi. Thomas-Greenfiled ayrıca, Rusya’nın Belarus’ta, Ukrayna sınırına yakın bölgelerdeki asker sayısını artırmayı planladığını öne sürdü. Bölgede halihazırda 5 bin Rus askeri bulunduğunu ifade eden Thomas-Greenfield, “Elimizde, Rusya’nın bu varlığı Şubat ayı sonuna kadar 30 bin askere çıkarmayı planladığına dair kanıtlar var” dedi.

“Askerler tatbikat için naklediliyor”

ABD’nin bu iddiasına yanıt veren Vasili Nebenzia ve Belarus’un BM Daimi Temsilcisi Valentin Rybakov ise, Rusya ile Belarus’un düzenli bir biçimde ortak tatbikat yaptığını ve söz konusu birlik naklinin de Şubat ayı içinde yapılması planlanan tatbikatla ilgili olduğunu dile getirdi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasili Nebenzia diğer yandan, Batılı ülkelerin, Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığdığı iddiasına da karşı çıkarak, bu iddianın dayanağının ne olduğunu sordu. Nebenzia, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmek için, bu ülkede kitle imha silahları bulunduğuna dair sözde deliller sunduğunu ancak bunların daha sonra yalan olduğunun görüldüğünü belirtti.

Ukrayna’nın BM Daimi Temsilcisi Sergey Kislitsa ise konuşmasında, Ukrayna krizinin çözümü için öncelikle, ülkenin doğusundaki Donbas bölgesinde ateşkes sağlanması gerektiğini ifade etti. Rusya‘nın, BMGK’nın beş daimi üyesinden biri olması sıfatıyla, Birleşmiş Milletler’de alınan ve Konsey’e gelen tüm kararlar üzerinde veto hakkı bulunuyor.

Biden’dan Rusya’ya bir uyarı daha

ABD Başkanı Joe Biden ise Rusya’ya bir kez daha krizi diplomatik yollardan çözme tavsiyesinde bulunarak, Moskova’nın “Diplomasiden ayrılıp Ukrayna’ya saldırması durumunda bunun sorumluluğunu yükleneceğini ve sonuçlarını da hesaba katması gerektiğini” dile getirdi.

Batılı devletler, 2014 yılında Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın şimdi de Ukrayna’nın doğu bölgelerine girme hazırlığı içinde olduğunu savunuyor. Rusya ise böyle bir saldırı planının olmadığını ancak kendini NATO tehdidi altında gördüğünü belirtiyor.

İngiltere’nin yaptırım tehdidi

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss ise Pazartesi günü yaptığı açıklamada, İngiltere hükümetinin, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi durumunda bu ülkeye uygulanan yaptırımları sertleştirmeyi planladığını duyurdu. Hükümetin konuyla ilgili, geniş bir yelpazede yaptırım hedefleri olan bir yasa hazırlığı içinde olduğunu belirten Truss, “Bunlar, Rusya’ya karşı bugüne dek uygulanan en ağır yaptırımlar olacak” söyleminde bulundu.

Bu arada Danimarka ve Polonya Ukrayna’ya askeri malzeme yardımında bulunmaya hazır olduğunu bildirdi. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “Ukrayna’ya asker göndermelerinin söz konu olmadığını, ancak bu ülkeyi askeri teçhizat ile desteklemeye hazır olduklarını” ifade etti. Polonya ise  komşusu Ukrayna’ya mühimmat desteğinde bulunabileceğini açıkladı. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki Salı günü resmi temaslarda bulunmak üzere Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gidecek.

ABD’den vatandaşlarına “Belarus’tan çıkın” talimatı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna krizi nedeniyle Belarus’ta yaşayan ABD kamu görevlilerinin ailelerine “ülkeyi terk edin” çağrısında bulundu. Bakanlık ayrıca tüm vatandaşlarına, “Belarus’un Ukrayna sınırındaki olağan dışı ve rahatsız edici askeri varlığı ve tutuklanma riski sebebiyle bu ülkeye seyahat etmeme” tavsiyesinde bulunarak, bölgede durumun “öngörülemez” ve “gerginliğin yüksek” olduğunu ifade etti.

Washington kısa süre önce de, Kiev’deki ABD diplomatlarına, aileleri ile birlikte ülkeyi terk etme talimatı vermiş ve bunu “Süregelen Rus askeri operasyonu tehdidi” ile gerekçelendirmişti.

Paylaşın