Denizli’nin Doğa Harikası ‘Yaylaları’

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Ülkemizde uzun yıllardan beri tarım ve hayvancılık için kullanılan yaylalar, son dönemde turizm amaçlıda kullanılmaya başlanmıştır.

Denizli ili sınırları içerisinde yer alan “Yatağan Kefe Yaylası, Beyağaç Topuklu Yaylası, Yukarı-Aşağı Erikli Yaylası, Süleymanlı Yaylası, Lala Bağlar Yaylası, Tasdelen Yaylası, Bağbaşı Yaylası, Karagöz Yaylası” yayla turizmi açısından ülkemizin önemli değerlerindendir.

Denizli’ye yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken birer doğa harikası olan bu yaylaları gelin biraz tanıyalım:

Yatağan Kefe Yaylası

Anadolu’ya ilk gelen Oğuz Boylarının yerleşim yerlerinden birisi olan Yatağan kasabasına 5 km. mesafede olan Kefe yaylası, Yatağan ile Honaz ilçesinin bazı köylerini birbirine bağlayan asfalt yol üzerinde yer alır. 1100 m. rakımlı yaylada karaçam, kızılçam ve ardıç ağaçları mevcuttur.

Elektrik, su, çadır, piknik alanları, Wc, duş, restoran, market, kasap ve çeşitli spor alanları gibi altyapı ve üst yapıları belediyesince tamamlanarak 2000 yılından bu yana iç turizme hizmet etmektedir.

Kefe yaylasında her yıl Ağustos ayı ilk haftasında önemli etkinlikler yapılmaktadır. Yatağan, Denizli-Antalya karayolu üzerinde güzergâh dışında kalmasına rağmen yaylanın temiz havası ve bol oksijeni, huzuru ve sakinliği, hizmete giren sosyal tesisleri ve iletişim ağı ile dünya bağlantısı sağlandığı için talep patlaması olmaktadır.

Yatağan kasabasının bıçak üretiminde önemli bir yeri vardır. Kasaba bu turizm potansiyelini her yıl Ağustos ayında düzenlediği Bıçakçılık ve Kefe Yaylası Şenlikleri ile pekiştirmektedir.

Beyağaç Topuklu Yaylası

On beş hektar civarında kısmen dalgalı bir düzlüğü bulunmaktadır. Etrafındaki heybetli ağaçları, havası, soğuk ve kaliteli içme suyu kaynakları ile ünlüdür. Günübirlik piknik ve çadırlı kamp için uygundur. İlçe merkezine 20 km. uzaklıkta yaklaşık 1700 rakımlıdır. Yaylanın batısındaki tepelerden Gökova körfezini ve yaz aylarında gün batımını izlemek çok keyiflidir. Beyağaç topuklu yaylası güneş enerjisiyle aydınlatılmaktadır.

Büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek kapasiteye sahip olan topuklu yaylasında ; Restorant, fırın, tandır kuyusu ve alabalık havuzları vardır. Ayrıca çim futbol ve voleybol sahaları geçtiğimiz yıllarda hizmete açılarak ziyaretçilerin kullanımına sunulmuştur.

Yaylada Alt yapı çalışmaları tamamlanmış durumdadır. Çeşme , Duş ve  tuvaletler imkanları  vardır. Toplu halde organizasyonlar için 200 kişilik yer hazırdır. Çocuk parkı mevcuttur  ve ahşap -kıl çadırında geceleme imkanı vardır. Yayladaki toplam yatak sayısı 70’dır. Yaylada  sosyal tesis ve kapladığı alan itibariyle 2 futbol takımının aynı anda kamp yapabilir.

Tesisleri büyük beğeni görmektedir. Ayrıca Köyceğiz üzerinde yol yapım çalışması programa alınmıştır. Yolun bir kısmı stabilizedir. Yaylaya Beyağaç ilçesi üzerinden ulaşım mümkündür. Her yıl haziran ayında Topuklu Yaylasında şenlikler düzenlenmektedir. Bu organizasyonlarda yağlı pehlivan güreşleri, Halk Konserleri ve çeşitli gösteriler yapılmaktadır.

Yukarı-Aşağı Erikli Yaylası

Honaz’a 10 km. mesafededir. Etrafı tamamen çam ağaçları ile kaplı geniş düz bir arazidir. Lala Bağlar Yaylası: Honaz ilçesine 3 km.’lik mesafede, etrafı çam ormanları ile kaplı, fazla büyük olmayan düz arazidir.

Süleymanlı Yaylası

Buldan ilçesine asfalt yol ile bağlı 8 km.lik bir mesafededir. Geniş düzlük bir alandadır. ıçi tamamen sazlarla kaplı, büyük bir göle sahiptir. Göl kenarında yaklaşık 30 yıllık ve halen çalışır durumda 8 odalı otel vardır. Çam ağaçlarıyla kaplı, fazla yüksek olmayan dağlar vardır.

Lala Bağlar Yaylası

Honaz ilcesine 3 km. uzaklıktadır. Yolu topraktır. Konaklama ve altyapı tesisleri yoktur. Etrafı çam ormanı ile kaplıdır.

Tasdelen Yaylası

Babadağ ilçesine 5,  Sarayköy ilçesine 20 km.lik mesafede olup, stabilize yol ile bağlıdır. Hisarköy’de “Attuda” antik kenti vardır. Yayla üzerinden 23 km.lik yol ile Aphrodisias’a ulaşılmaktadır. Yayla engebeli arazide olup, çam-kestane-ceviz,vb. ağaçlarla kaplıdır.

Bağbaşı Yaylası

Denizli Büyükşehir Belediyesinin 1500 metre uzunluğundaki 8 kişilik, 24 kabinden oluşan teleferik hattı ile Bağbaşı kent ormanından 1400 metre rakımlı Bağbaşı Zeytin Yaylasının o güzel ve muhteşem doğasındaki yaylasına ulaşılmaktadır.

Teleferik üst istasyonda kafeterya ve 1700 m mesafedeki yaylada restoran, kafeterya, piknik alanları, konaklamak isteyenler için çadır alanları ve ahşap bungalovlar ve odalar bulunmaktadır.

Karagöz Yaylası

Kapuz Mağarasının da yer aldığı bu yayla, Çameli ılçesindedir. Çam ağaçlarıyla kuşatılmış bu yaylada bol su bulunmaktadır.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Kısaca Denizli

Denizli’nin eski adı “Ladik” ya da “Lazik” idi. Bu kelime Laodikeia kelimesinden gelmektedir ve Türkçe’de bir anlam ifade etmemektedir. Yukarı Menderes Vadisinde (bugünkü Denizli şehrinin 6 km kuzeyinde) bulunan Laodikeia şehrinin Türklere geçişi sırasında “Ladik” ismi de miras kalmıştır. Aynı mıntıkada bulunan Khonae-Honas, Khoma-Homa, Tabae-Tavas da bulunduğu gibi Laodikeia’da bu kaideye uygun olarak Ladik ismini almış ve Selçuklu kayıtlarına öyle geçmiştir.

Ancak Selçuklu hakimiyeti ile birlikte şehrin bugünkü yerine taşınması neticesinde “Ladik” adının yanında “Toğuzlu” adı da kullanılmaya başlamıştır. “Toğuzlu” adının “Ladik” adıyla birlikte kullanılmasıyla bu kelimelere “Tonuzlu” ve“Tonguzlu” adları da eklenmiştir.

Ünlü Seyyah İbn-i Batuta 1333 yılında ziyaret ettiği Ladik şehrine aynı zamanda “Donguzlu” dendiğini söylemektedir. Aşağı yukarı aynı yılları kaydeden Mesalik Ül-Ebsar’da “Tonguzlu” ifadesini kullanmıstır. 1350 yıllarına ait bir İlhanlı vergi kaydı ise “Tonğuzlu” diye yazar. Yine 1372 tarihli bir takvimde de “Tonguzlu” yazılışı görülmektedir. Timur’un resmi tarihçileri de “Donguzluğ” ve “Tenguzluğ” diye kayıtlar tutmuşlardır. Bu tarihlerden sonra bu ifadelerin yerine “Tonuzlu” ifadesinin kullanıldığını kesin olarak görmekteyiz. Nitekim erken dönem Osmanlı tarihçilerinden Nesri ve Aşıkpaşazade eserlerinde “Tonuzlu” imlasını kullanmışlardır.

“Tonuzlu” veya “Tunuzlu” isminin “Denizli” sekline dönüşmesi XVI. Yüzyılın ikinci yarısına rastlar. 1510 tarihli bir Osmanlı kaydında “Dinuzlu” kullanımına rastlamaktayız. Bu dönemde kente uğrayan gezginler eserlerinde “Denyzely”, “Denizley”, “Denisli”, “Degnisli”, “Denizli” adlarını kullanmışlardır.

Ancak XVI ve XVII. yüzyıllarda Laodikeia – Ladik – Lazik çizgisinin Osmanlı Dönemindeki devamı olan “Lazikkiye” ismi de kullanılmıstır. “Denizli” adı ancak 1675 yıllarından sonra “Lazikkiye” ile birlikte yaygın olarak kullanılmış en nihayetinde 1700 yıllarından sonra bu kullanım kesin şekliyle yerleşmiş ve bölgeyi günümüze kadar ifade eden isim hüviyetini kazanmıştır.

Denizli yöresinin ilk ve en önemli yerleşim yeri Beycesultan Höyüğü ’dür. (Günümüzde Beycesultan, Çivril ilçesinin 5 km. kadar güneyinde Çivril –Denizli karayolunun hemen sağında yer alır.) Yerleşimin günümüzden 6000 yıl önce M.Ö. 4000 yıllarında Kalkolitik dönemle başladığı öngörülmektedir.

Tarihi dönemlere gelindiğinde Denizli yöresinin bilinen ilk sakinleri Arzawalılar olmuştur. M.Ö 1200-1700 arası süren Karanlık Çağ’dan sonra yöreye Frigler hakim olmuşlardır. Xenephon’a göre Frigya’nın batı sınırlarındaki en önemli yerleşimlerinden biri Collosai (bugün Honaz) şehri idi. Friglerin yıkılmasının ardından bölge Lidyalıların eline geçmişti. Lidya Devletinin doğu sınırı ünlü Yunanlı tarihçi Heredot’a göre Karura adlı yerleşimdir. Karura şehri bugün Denizli’ye bağlı Sarayköy ilçesinde bulunmaktadır.

Batı Anadolu bölgesi ve dolayısıyla Denizli yöresi M.Ö 129 yılında Romalılarca Asya eyaletine bağlanarak prokonsüllerce yönetilmeye başlanmıştır. Romalılar Asya eyaletindeki mevcut yolları ıslah edip yol akışını Bergama yönünden Efes ve Milet yönüne çevirdiler. Denizli Bölgesi doğu-batı yönünde önemli nokta haline gelmiştir.

Roma Devleti’nin M. S 395 yılında ikiye ayrılması sonucu Anadolu Doğu Roma yani Bizans idaresi altında kalmıştır. Bizans Devleti zamanında Denizli yöresi Helenistik ve Roma dönemlerindeki önemini kaybetmiş ve bir süre sonra bölgeye gelen Türklerin eline geçmiştir.

Türklerin Denizli ile ilk ilişkileri 1070 yılında başlar. Büyük Selçuklu Beyi Afşin Bey yörenin en gelişmiş kentlerinden Honaz’ı aldıktan sonra Laodikeia’yı da yağma ederek istila hareketini Ege kıyılarına değin ilerletmiştir. Ancak bu istila hareketi geçici olmuştur.1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu baştanbaşa zapt edilmiş, bu arada Denizli çevresi de Kutalmışoğlu Süleyman’ın maiyetindeki Beyler tarafından fethedilmiştir.

Denizli ve yakın çevresi 12. Yüzyılın sonlarına kadar Türklerle Bizanslılar arasında sürekli el değiştirir ve sonunda Selçuklu Sultanı I. Giyaseddin Keyhüsrev’in ikinci kez tahta çıkışıyla birlikte, 1206-1207’de tamamen Türklerin eline geçer.

1176 Miryokefalon (Myriokephalon) Savaşı ile Selçuklu Ordusu Bizans Ordusunu yenmeyi başarmıştır. (Myriokephalon geçidinin Denizli’nin Çivril ilçesi yakınlarında olduğu ve savaşın burada cereyan ettiği görüşü birçok taraftar bulmuştur.) Bu tarihten sonra Türkmenler kitleler halinde Denizli il sınırına yığılmıştır.

Denizli toprakları XIII. yüzyıl başlarından itibaren Selçukluların “uc” diye tanımladıkları sınır bölgesinin güneybatı kanadını oluştuyordu. Denizli toprakları bu dönemde çok büyük bir Türkmen nüfusuna sahiptir. Bu dönemde sadece Denizli bölgesinde 200.000 çadır (hane) Türkmen nüfusunun bulunması bize bu konuda fikir vermeye yeterlidir. Denizli Bölgesi bu yönüyle en yoğun Türkmen nüfusunun bulunduğu yer durumundadır.

Beylikler Döneminde Denizli’de ilk Türk Beyliği 1260 tarihinde kurulmuş olup uzun ömürlü olamamıştır. Sahip Ataoğulları, Germiyanoğulları ve İnançoğulları Beylikleri yörede hâkimiyet kurmuşlardır.

Denizli ilk defa 1391 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak 1402 yılında Ankara savasında Osmanlı Devleti’nin Timur tarafından mağlup edilmesi sonucu Denizli yeniden Germiyanoğlu Beyliği’ne verilmiştir. 1429 yılında Denizli tüm Germiyan topraklarıyla birlikte Osmanlıların eline geçmiştir.

Denizli Osmanlı yönetimine geçtikten sonra yöre ahalisinin büyük çoğunluğu kırsal kesimde yasamaya devam etmiştir. Kırsal nüfusun önemli bir bölümü aşiretler halinde göçebe olarak yasıyorlardı. Bunlara ait yer adları günümüze değin varlığını devam ettirmiştir (Avşar, Bayat gibi). Yerleşik olan kent nüfusu ise esnaf loncalarına bağlı olarak ticari faaliyetlerle uğraşmaktaydılar.

İbni- Battuta seyahatnamesinde 1332 yılında uğradığı Denizli’de Ahi Sinan ve Ahi Tuman adlı iki ahi reisinden bahseder. Hatta bazı kaynaklara göre Ahi teşkilatının kurucusu olan Ahi Evran bir süre Denizli’de kalıp burada bahçıvanlık yapmıştır. Sosyal yönden Denizli 14. ve 15. yüzyıllarda doruk noktasını yaşamıştır.

Osmanlı Devleti idari bakımdan eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar, kazalara, kazalar nahiyelere taksim edilmiştir. Denizli yöresi 1429 yılında hakimiyetine girdiği Osmanlılar tarafından kazalar halinde coğrafi durumuna göre üçe bölünerek, üç ayrı sancağa bağlanmıştır.

Asi Karaağaç’ın Hamid, Tavas’ın ise Menteşe sancaklarına bağlanmasına rağmen, bugünkü Denizli’nin büyük kısmını teşkil eden Homa, Işıklı, Çal, Baklan, Denizli, Honaz, Sarayköy ve Buldan Kütahya sancağına bağlanmıştır.

Denizli kazasının idari yapısı ufak tefek değişiklerle 17. yüzyıla kadar devam etmiş, ancak bu yüzyılda Kütahya’da bulunan Anadolu Beylerbeyliği dağıtılınca Denizli toprakları Aydın Eyaleti topraklarına dahil edilerek bir değişim yaşamıştır.

Denizli’de 1876 yılında ilk Belediye Teşkilatı kurulmuştur. 1883’te Sarayköy, Buldan ve Tavas İlçelerinin bağlanmasıyla “Sancak” haline getirilen Denizli, 1884’te Çal, 1888’de Acıpayam ilçelerinin katılımıyla Aydın’a bağlı mutasarrıflık, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla da 1923’te il olmuştur.

Paylaşın