ABD Dışişleri Bakanı Blinken: İran’la Savaş Peşinde Değiliz

Suriye – Ürdün sınırındaki ABD üssüne düzenlenen saldırıya ilişkin değerlendirmede bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, saldırıda hayatını kaybeden askerler için yas tuttuklarını ve bir daha böyle saldırıların olmaması için mümkün olan her tedbiri aldıklarını ifade etti.

Antony Blinken, Joe Biden yönetimi olarak askeri karşılık seçeneklerini değerlendirdiklerini hatırlattı. ABD’nin ne şekilde karşılık vereceğine ilişkin soruya, “Dün Başkan’ın da belirttiği gibi, biz (bu saldırıya) karşılık vereceğiz ve bu karşılık çok katmanlı olacak, aşamalar halinde ve uzun süreli şekilde gerçekleşecek” şeklinde yanıt verdi.

İran’la bir savaş peşinde olmadıklarını belirten Blinken, 7 Ekim’den bu yana bölgede gerilimin çok arttığını ve ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını korumaya devam edeceklerini kaydetti.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan (CENTCOM) yapılan açıklamada insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıda, 34 ABD askerinin de yaralandığı ancak bu sayının da değişebileceği belirtildi.

ABD Savunma Bakanlığı, saldırıda hayatını kaybeden askerlerin kimliklerini 46 yaşındaki William Jerome Rivers, 24 yaşındaki Kennedy Ladon Sanders ve 23 yaşındaki Breonna Alexsondria Moffett olarak açıkladı.

İki askeri Amerikalı yetkiliye göre, Ekim ayı ortasından bu yana Ortadoğu’daki ABD askerleri en az 165 kez saldırıya uğradı.

Associated Press haber ajansı ve Wall Street Journal ile New York Times gazetelerinin haberine göre iki Amerikalı yetkili, saldırıyı gerçekleştiren insansız hava aracının (İHA) üsse dönen ABD’ye ait İHA ile karıştırılmış olabileceğini söyledi.

İsmini vermemek koşuluyla AP’ye konuşan iki yetkili, İHA Kule 22 olarak bilinen üsse yaklaşırken, ABD’ye ait insansız hava aracının da aynı dakikalarda havada olduğu ve üsse dönmek üzere olduğunu söyledi.

Yetkililer ilk incelemeye göre, düşmana ait İHA’nın bu nedenle ABD’nin hava savunma sistemini atlatmış olabileceği ihtimali bulunduğunu belirtti.

ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Sabrina Singh Pazartesi günü Pentagon’da düzenlediği basın toplantısında, saldırının Irak’ta varlık gösteren İran destekli Kataib Hizbullah (Hizbullah Tugayları) grubunun izlerini taşıdığını söyledi.

Pentagon sözcüsü, “Savaş istemiyoruz ancak adım atacağız ve askerlerimize yönelik saldırılara karşılık vereceğiz” dedi.

Savunma Bakanı Lloyd Austin, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmenin ardından saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, “Başkan ve ben ABD askerlerine yönelik saldırıları tolere etmeyeceğiz; ABD’yi ve kuvvetlerimizi savunmak için gereken adımları atacağız” dedi.

Biden yönetimi Ortadoğu’da ABD askerlerini hedef alan saldırılardan, İran’ın desteklediği, kaynak sağladığı ve eğittiği milis grupları sorumlu tutuyor. İran ise saldırıların arkasında olduğunu reddetti.

ABD askerlerinin hayatını kaybettiği saldırı, İsrail ve Hamas arasındaki savaşın genişlemesini engellemeye çalışan Biden yönetimini halihazırda gergin olan Ortadoğu’da hassas bir durumla karşı karşıya bırakıyor.

ABD’nin ülke dışındaki askeri varlığı

Amerika’nın Irak’ta 2500, Suriye’de 900 askeri bulunuyor. Bahreyn’de 9 bin, Kuveyt’te 13 bin, Katar’da da 8 bin askeri görev yapıyor. Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de ABD askerinin olduğu biliniyor.

Hamas’ın İsrail saldırısı sonrası Pentagon 7,500 personel bulunan iki uçak gemisini bölgeye göndermişti. Savunma Bakanlığı Pentagon’a göre ABD’nin 150’den fazla ülkede 220 bin askeri ve 800’den fazla da üssü bulunuyor.

Paylaşın

ABD’den İsrail’e “Yahudi Yerleşimciler” Uyarısı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’i Batı Şeria’da tansiyonu düşürmek ve için “acil” adım atmaya çağırdı. İsrail savaş kabinesinde yer alan eski genelkurmay başkanlarından Benny Gantz ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Blinken, “Filistinlilere yönelik Yahudi yerleşimcilerin giderek artan aşırılıkçı şiddet eylemlerine derhal son verilmesini” istedi.

Haber Merkezi / İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı yürüttüğü operasyonlar sürerken Batı Şeria’da da şiddet olaylarının artması endişe yaratıyor.

Gazze Şeridi’nde kontrolü elinde bulunduran Hamas’ın İsrail’e saldırdığı 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da Yahudi yerleşimcilerin Filistinli sivillere yönelik saldırıları ve İsrail ordusunun operasyonlarında Filistin Özerk Yönetimi verilerine göre 380’den fazla Filistinli yaşamını yitirdi. İnsan hakları aktivistleri, bu rakamın son 15 yılda kaydedilen en yüksek ölü sayısı olduğuna işaret ediyor.

1967’deki savaşın ardından İsrail’in işgal ettiği Batı Şeria’da, uluslararası toplum tarafından tanınan ve barış müzakerelerinde muhatap olarak görülen Filistin Özerk Yönetimi görev yapıyor.

Batı Şeria’da artan tansiyon, Gazze’deki savaşın yayılması endişelerini de beraberinde getirdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’i Batı Şeria’da tansiyonu düşürmek ve için “acil” adım atmaya çağırdı.

İsrail savaş kabinesinde yer alan eski genelkurmay başkanlarından Benny Gantz ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Blinken, “Filistinlilere yönelik Yahudi yerleşimcilerin giderek artan aşırılıkçı şiddet eylemlerine derhal son verilmesini” istedi.

ABD’lilerin İsrail’e desteği azalıyor

Öte yandan ABD yönetimi, Hamas’a kaşı Gazze’de ağır can kaybı ve yıkıma neden olan İsrail’e destek olurken kamuoyunun duruşu değişiyor. Hamas-İsrail savaşında ‘ABD tarafsız arabulucu olmalı’ diyenlerin oranı bir önceki aya göre yüzde 27’den yüzde 39’a yükseldi.

Ipsos/Reuters’ın anketinde ABD’lilere, iki ayını bitirmek üzere olan savaşta ‘Washington’ın rolü ne olmalı’ sorusu yöneltildi.

Salı günü sonra eren ankete göre ABD’lilerin yüzde 32’si hükümetlerinin İsrail’i desteklemesi gerektiğini söyledi. Aynı soruya ekim ayında verilen cevaplarda bu oran yüzde 41 olarak çıkmıştı.

‘ABD çatışmada tarafsız olmalı’ diyenlerin oranı ise bir önceki aya göre  yüzde 27’den yüzde 39’a yükseldi. ABD’lilerin yüzde 15’i ise ülkelerinin bu konuya hiç karışmaması gerektiği yönünde fikir belirtti.

Han Yunus için ‘Evlerinizi terk edin ve sığınaklara gidin’ uyarısı

İsrail ordusu, Han Yunus’taki bazı mahallelerde oturanlara evlerini terk edip sığınaklara gitmeleri uyarısını yaptı. Han Yunus, Gazze’nin güneyindeki en büyük kent. Kuzeyde İsrail bombardımanının başlamasının ardından çok sayıda kişi evlerini terk ederek bu bölgelere gelmişti.

Han Yunus’un bazı mahallelerinde İsrail ordusunun dağıttığı duyurularda şunlar yazıyor: Güvenliğiniz için oturduğunuz yeri acilen terk etmeniz ve sığınaklara gitmeniz gerekmektedir. Teröristlerin yakınında olan herkesin hayatı tehlikede olacaktır. Teröristler tarafından kullanılan tüm evler hedef alınacaktır.

Ekim ayında Han Yunus’un nüfusu 400 binden bir milyonun üzerine çıkmıştı.

Netanyahu’dan sivil kayıplarla ilgili itiraf

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’ndeki operasyonlarda sivil kayıpları asgari seviyede tutmaya çalıştıklarını, ancak başarılı olamadıklarını söyledi.

Amerikan CBS televizyonuna konuşan Netanyahu, “zarar görmemeleri için sivilleri çatışma bölgelerinden çıkarmak üzere her tür çabayı gösterdiklerini, ancak Hamas’ın da sivillerin zarar görmesi için elinden gelen her şeyi yaptığını” öne sürdü.

Çatışma bölgelerinden ayrılmaları için sivillere havadan broşürler attıklarını, cep telefonlarından aradıklarını belirten Netanyahu, “Her sivil ölüm bir trajedidir. Bu işi asgari sivil kayıpla bitirmeye çalışacağız. Yapmaya çalıştığımız bu. Asgari sivil kayıp. Ama maalesef bu konuda başarılı değiliz” dedi.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırılarda İsrail verilerine göre bin 200 kişi yaşamını yitirmiş, 240 kişi rehin alınmıştı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı verilerine göre İsrail’in operasyonlarında 7 Ekim’den bu yana, 4 bin 707’si çocuk ve 3 bin 155’i kadın olmak üzere 11 bin 470 Filistinli öldürüldü. Gazze Şeridi’ndeki nüfusun üçte ikisi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Paylaşın

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Putin’in İktidarı Soru İşaretli

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya’da yaşanan Wagner krizine ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu, Putin’in otoritesine doğrudan bir meydan okumaydı. Dolayısıyla derin bazı soruları gündeme getiriyor. Rusya’da Putin yönetimindeki gerçek çatlakları gösteriyor” dedi.

Haber Merkezi / Blinken, açıklamasının devamında, “Bunun nereye varacağını tam olarak tahmin edemeyiz veya bilemeyiz. Putin’in önümüzdeki haftalarda ve aylarda yanıtlayacağı daha çok şey olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, CNN, ABC ve NBC televizyonlarına açıklamalarda bulundu.

Blinken, Rusya’da yaşanan Wagner krizine ilişkin açıklamalarda bulundu. Blinken, Wagner Grubu lideri Yevgeni Prigojin’in silahlı başkaldırısının,Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in otoritesinde yarattığı sarsıcı etkinin “haftalar, hatta aylarca” sürebileceğini savundu.

aşanan olayların, Putin’in iktidarı konusunda soru işaretleri oluşturduğunu dile getiren Blinken, “Daha önce olmayan çatlakların görüldüğünü düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Blinken, isyanın “açık bir şekilde, Putin’in üstesinden gelmek zorunda olduğu yeni sorunlar meydana getirdiğini” vurgulayarak, “Putin’in otoritesini kendi çevresinden birinin sorguladığı gerçeği, Ukrayna’ya yönelik saldırganlığın temelini oluşturan koşulları sorguladığı gerçeği, bunlar çok ama çok güçlü şeyler” dedi.

Açıklamalarında yaşanan olayların, Rusya’nın iç meselesi olduğunu defalarca tekrarlayan Blinken, söz konusu başkaldırının, Putin’in iktidarının sonu anlamına gelip gelmeyeceği ile ilgili soruya, “Bu konuda herhangi bir spekülasyonda bulunmak istemiyorum” dedi.

Bakan Blinken, NBC ve ABC televizyon kanallarına verdiği demeçte de silahlı girişimin aylardır yükselen bir gerilimin sonucu olduğunu ve yol açtığı kargaşanın Moskova’nın Ukrayna’daki durumunu da etkileyebileceğini söyledi.

Blinken, odak noktalarının yılmadan Ukrayna’nın kendini savunması ve Rusya’nın işgal ettiği toprakları geri alması yönünde Kiev’e gereken desteğin verilmesi olduğunu da vurguladı. Dışişleri Bakanı Blinken, Rusların bölünmüş ve dikkatlerinin dağılmış olmasının Ukrayna’daki saldırganlıklarını zorlu hale getirebileceğini ifade etti.

Wagner birlikleri Rusya’da dün Rostov on Don ve Voronej kentlerini ele geçirmiş, Moskova’ya ilerlemeye başlamıştı. Putin, Cumartesi sabahı Devlet Televizyonu’ndan halka hitap etmiş ve silahlı işsyanını kınadığı Wagner’i “vatan hainliği” ile suçlamıştı.

Belarus’un arabuluculuğunda varılan anlaşma sonrası Wagner lideri Yevgeni Prigojin birliklerinin üslerine dönmesini kabul etmişti. Anlaşma uyarınca Prigojin Belarus’a gidecek, ona ve Wagner birliklerine yönelik tüm suçlamalar düşürülecek.

Putin ve Prigojin bugün herhangi bir açıklama yapmazken, Moskova’da olağanüstü güvenlik önlemleri sürüyor. Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ise bugün Putin ile bir telefon görüşmesi yaptığını açıkladı.

Putin’in dünkü kriz sırasında Moskova’dan ayrıldığına dair spekülasyonlar yapılmış, Rusya’da Başkanlık jetleri başkentten ayrılırken görülmüştü.

Rusya Devlet Televizyonu’nda bugün, Putin ile günler önce yapılmış bir mülakat yayımlandı. En son Rostov on Don’dan ayrılırken görülen Prigojin’in nerede olduğu bilinmiyor.

Rus haber sitesi RTVI, Prigojin’in basın birimine dayandırdığı haberinde, Wagner liderinin “normal iletişim araçlarına sahip olduğunda” medyanın sorularını yanıtlayacağını bildirdi.

Paylaşın

Çavuşoğlu – Blinken Görüşmesi: Dikkat Çeken F-16 Açıklaması

Göreve başladığından bu yana Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ülkesinin yönetiminin Türkiye’ye F-16 satışını desteklediğini ancak bu konudaki çalışmaların devam ettiğini ve kongrenin satışı ne zaman onaylanacağına ilişkin şu anda bir şey söyleyemeyeceğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise F-16 sürecinin bir an önce tamamlanmasını umut ettiklerini dile getirerek, “ABD Kongresi’nin engelleyici değil, destekleyici olmasını bekliyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ankara’da ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan Çavuşoğlu, ABD ile askeri ilişkilerin stratejik ortaklığın önemli boyutlarından biri olduğunu ve Türkiye’nin F-16 talebiyle ilgili son durumu da ele aldıklarını belirterek “Tek taraflı yaptırımlar nedeniyle savunma sanayiimizde zorluklarla karşılaşıyoruz. F-16 talebimizle ilgili son durumu da ele aldık. ABD yönetimi talebimize güçlü destek veriyor. Bu konuda Kongre’ye resmi bildirimin bir an önce yapılmasını arzu ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin talebinin karşılanmasının NATO’nun savunma kabiliyetleri açısından önemli olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Terörle mücadele her zaman ortak gündemimiz. PKK, YPG’ye verilen desteğe ve FETÖ’nun mevcudiyetine son verilmesi hususundaki beklentilerimizi de vurguladık” diye devam etti.

Çavuşoğlu, vize süreçlerinin hızlandırılması ve büyükelçiliklerden duyurular öncesinde daha iyi işbirliği ve eşgüdüm olması uyarısında bulunduklarını belirtti.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularıyla ilgili olarak da “NATO’nun genişlemesi konusunda iki aday ülkeden beklentilerimizi değerlendirdik. Ara verdiğimiz daimi komite toplantısında arkadaşlarımız atılacak adımları değerlendirecek” diye konuştu.

Çavuşoğlu, “İki ülkenin NATO üyeliğinin, F-16 alımına şart koşulması doğru bir yaklaşım olmaz. Bu konuda ortak tutum sergilemek kritik önemdedir. Biz F-35 programının ortağıydık. CAATSA yaptırımı kapsamında çıkarıldık. Ödediğimiz paranın geri ödenmesini bekliyoruz. Bunun için müzakereler devam ediyor” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise “Başkan Biden’ın dediği gibi, Türkiye ve NATO’nun ortak harekat kabiliyeti bizim için her zaman önemli” dedi Türkiye’ye F-16 tedariği için Biden yönetiminin desteğinin sürdüğünü bildirdi. ABD’li bakan, “Türkiye’nin güney sınırıyla ilgili gerçek güvenlik endişelerini anlıyoruz” dedi.

Öncelikle ABD’nin “yardım merkezi” olarak kullandığı İncirlik Hava Üssü’ne gittiğini ve Hatay üzerinde gezip yıkımı gördüğünü belirten Blinken, “1000 ton barınak ve diğer malzemeler geldi, daha da gelecek” dedi.

Karadeniz’deki koruma ve Ukrayna kıyılarının korunmasında Türkiye’nin Montrö Antlaşmasını uygulamaya devam etmesinin çok önemliolduğunu vurgulayan Blinken, “ABD, Türkiye’nin uzun süredir NATO üyeliğini takdir etmekte. Türkiye ve ABD’nin aynı zamanda uluslararası terörizm konusundaki çalışmaları devam etmektedir. Türkiye’nin Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkileri çok önemli” diye konuştu.

Blinken’ın Erdoğan’la da görüşmesi bekleniyor

ABD Dışişleri Bakanı’nın bugün ayrıca, Anıtkabir’i ziyaret etmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesi bekleniyor.

Blinken dün Münih Güvenlik Konferansının ardından Türkiye’ye gelmişti. Adana’daki İncirlik Üssü’nde lojistik yardımlarla ilgili incelemelerde bulunan ve burada Amerikan arama-kurtarma ekibiyle biraraya gelen Blinken, Türkiye ve Suriye’deki depremzedelere ek 100 milyon dolarlık yardım yapılacağını duyurmuştu.

ABD Dışişleri Bakanı dün ayrıca, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile helikopterle deprem bölgesindeki yıkımı havadan inceledi.

Paylaşın

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Suriye’de Operasyona Karşıyız

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Washington’daki görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye ile ilgili mesajlar verdi.

Antony Blinken, Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyine askeri operasyon düzenleme planları konusunda uyararak böyle bir adımın bölgeyi riske atacağını söyledi. Türkiye’yi 2019 yılında ABD ile varılan mutabakatta belirlenen ateşkes hatlarına riayet etmeye çağıran Blinken, olası bir operasyonla ilgili olarak “Bu, karşı olacağımız bir şeydir. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri operasyonun bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı açıklamada “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’iteröristlerden temizliyoruz. Ardından da aşama aşama diğer bölgelerde aynısını yapacağız” ifadelerini kullanmıştı.

“IŞİD’e karşı mücadeleyi partnerlerle sürdürüyoruz”

Blinken açıklamasında ayrıca YPG’nin adını vermeden Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelenin önemine de vurgu yaptı. ABD Dışişleri Bakanı, “Suriye içinde IŞİD’e karşı savaşı partnerler yoluyla etkili bir şekilde sürdürüyoruz ve IŞİD’i içine tıktığımız kutuda tutmak için gösterilen çabaları tehlikeye atacak hiçbir şey görmek istemiyoruz” diye konuştu.

YPG’nin belkemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD’nin IŞİD’e karşı karadaki en önemli müttefiki konumundaydı. Türkiye ise YPG’yi PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. ABD ve Batılı ülkeler PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmelerine rağmen YPG konusunda bu tür bir karar almış değiller. Konu, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine yönelik muhalefetinin de ana unsurlarından birini oluşturuyor. Türk hükümeti, iki ülkeyi “teröre destek vermek”le suçluyor.

“Önümüzdeki günlerde Brüksel’de toplantı yapılacak”

Basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de “önümüzdeki günlerde” Brüksel’de İsveç, Finlandiya ve Türkiye’den üst düzey yetkilileri bir araya getirecek bir toplantı düzenleyeceğini açıkladı. Toplantıda Türkiye’nin dile getirdiği endişelerin görüşüleceğini belirten Stoltenberg, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İsveç ve Finlandiya liderleriyle yakın temas halindeyim” dedi.

Erdoğan bugün konuyla ilgili olarak, Türkiye’nin onayı olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği mümkün olmadığı için yoğun bir diplomasi trafiği yaşandığına işaret etmiş, “Arayan arayana. Niçin bu ülkelerin üyeliğine karşı olduğumuzu örnekleri ve gerekçeleriyle anlattık. Şu ana kadar da önümüze bizim ihtirazi kayıtlarımızı izale edecek somut herhangi bir belge konabilmiş değildir. AB üyeliği sürecimiz başta olmak üzere pek çok acı tecrübeyle belgeye bağlanmamış sözlere inanmamız asla mümkün değildir” demişti.

Paylaşın