YPR, Cumhur İttifakı’na Katıldı; Erbakan Adaylıktan Çekildi

Fatih Erbakan’ın lideri olduğu Yeniden Refah Partisi (YRP), Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi’nden (BBP) oluşan Cumhur İttifakı’na katılma kararı aldı.

Haber Merkezi / Seçim takvimine göre ittifak protokolünün sunulmasına bir saat kala parti temsilcileri, ittifak protokülünü teslim etmek üzere Yüksek Seçim Kurulu’na götürdü.

Cumhur İttifakı’nın protokol metnini AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis ve YRP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Sakartepe, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener’e teslim etti.

Erbakan, hafta başında bir miting düzenleyerek Cumhurbaşkanlığı seçimlere partisinin adayı olarak girme kararı aldığını ilan etmiş ve ardından Yüksek Seçim Kurulu’na adaylık için başvuruda bulunmuştu.

Erbakan cumhurbaşkanı adayı olmak için gereken 100 bin imzadan en az 60 binini üç güç içinde toplamayı başarmıştı. YPR Lideri Erbakan, cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini duyurdu.

Erbakan konuyla ilgili açıklamasında, “Bugün sayın Cumhurbaşkanı ile kendilerinin daveti üzerine saat 12.00’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldik. Yeniden Refah Partimizin bu ittifak sürecinde başından beri prensipler konusunda kendisiyle anlaşmaya, uzlaşmaya vardık” dedi.

“Yeniden Refah Partimizin talep ettiği prensiplerimizin yazılı olduğu mutabakat metni AK Parti’nin ve Yeniden Refah Partimizin genel sekreterleri tarafından imza altına alındı” diyen Erbakan, “Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması halinde bu prensiplerin uygulanmasının takipçisi olunacağı yönünde bir mutabakat sağlanmış oldu” diye konuştu.

Erbakan, mutabakat sağlandığı için Yeniden Refah Partisi’nin tüm seçim bölgelerinde kendi amblemi, kendi adaylarıyla ancak Cumhur İttifakı çatısı altında seçimlere girme kararı aldığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini duyuran Erbakan, “Sayın Cumhurbaşakımız da önümüzdeki hafta salı ya da çarşamba günü genel merkezimize bir ziyarette bulunacak. Tabii ki bu kararımız doğrultusunda cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini sonlandırmış bulunuyoruz” dedi.

Cumhur İttifakı’nın protokolünü YSK’ya sunduğu saatlerde Hür ve Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ise İstanbul’da basın toplantısı düzenleyerek tutumlarını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın seçilmesi için çalışacaklarını belirten Yapıcıoğlu, milletvekili adaylarını ise AK Parti listelerinden göstereceklerini açıkladı.

Paylaşın

AK Parti Grubu, Genel Başkanları Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı Adayı Gösterdi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) grubu, İsmet Yılmaz başkanlığında TBMM’de yaptığı toplantıda Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak gösterilmesine karar verdi.

Haber Merkezi / AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Anayasa’nın 101’inci maddesine göre, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 7’nci ve 8’inci maddesine göre, Siyasi Partiler Kanunu’nun 27’nci maddesine göre ve Türkiye Büyük Millet Meclisi AK Parti Grup İç Yönetmeliği’ne göre Cumhurbaşkanımız, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün AK Parti Grubu tarafından Cumhurbaşkanı adayımız olarak bildirilmesine grup toplantısına katılan bütün milletvekillerinin oy birliğiyle karar verilmiştir” dedi.

İsmet Yılmaz, “Yüksek Seçim Kurulu’na ne zaman götürmeyi planlıyorsunuz?” sorusuna “Önümüzdeki hafta inşallah” yanıtını verdi.

AK Parti’de Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için milletvekillerinden imza toplanmıştı.

Erdoğan, iki dönemdir cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmektedir. 10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda 12. Cumhurbaşkanı seçildi. 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grubu da pazartesi günü toplanarak, daha önceden Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi için grup kararı alacak.

İtiraz için 2 gün

Resmi Gazete’de yayımlanan seçim takvimine göre 28 Mart’ta Cumhurbaşkanı geçici aday listesi Resmi Gazete’de yayımlanacak ve saat 08.00 itibarıyla itiraz süreci başlayacak.

İtirazlar 29 Mart çarşamba günü saat 17.00’de sona erecek ve itirazlar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından incelenmeye başlanacak.

Paylaşın

AK Parti, Başörtüsü Teklifini Meclis’e Sundu

Başörtüsüne anayasal güvence” getiren ve ailenin yeniden tanımlandığı anayasa değişikliği teklifi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) milletvekillerinin imzası ile Meclis’e sunuldu. Teklife Bağımsız Milletvekili Fatih Mehmet Şeker de imza verdi.

Haber Merkezi / AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, konuya ilişkin Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Teklifimizde; başörtülülerin de başı açıkların da hakkını savunuyoruz. Kısaca kadınların özgürlüğünü savunuyoruz” dedi.

Özlem Zengin, açıklamasının devamında, “Diğer konu da aile müessesine dair. Bizim anayasamızda aile toplumun temeli olarak görüşmüştür. Eğer bir toplumu tahrip etmek istiyorsanız, önce aileden başlamanız gerekir. Biz anayasamıza evlilik birliğinin bir kadın ve bir erkek arasında olan hukuki bir birliktelik olduğunu koyuyoruz”  ifadelerini kullandı.

Teklifte neler var?

Toplam 3 maddelik teklifin birinci maddesi ile anayasanın 24. Maddesine bazı fıkralar ekleniyor. Bu kapsamda eklenecek fıkralardan biri “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamaz” hükmü.

Teklifin aile düzenlemesi ile ilgili ikinci maddesinin gerekçesinde ise aile kurumunun “sapkınlıklara” karşı korunmasının önemine dikkat çekilerek, anayasanın 41. Maddesi “evlilik birliği ancak kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” şeklinde değiştiriliyor.

Bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek?

AK Parti’nin teklifini sunmasının ardından daha önce bir kez yaptığı gibi destek için muhalefet partilerinin kapısını çalması bekleniyor.

Çünkü AK Parti ile MHP’nin TBMM’de anayasa değişikliği teklifini geçirebilecek sandalye çoğunluğu bulunmuyor.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AK Parti’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AK Parti ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Muhalefet partileri genel olarak birkaç aydır AK Parti’nin teklifini sunmasını beklediklerini ve teklifin içini görmeden yorum yapmanın doğru olmadığını söylerken, teklifin içine aile düzenlemesiyle eşcinsel evliliklerin önlenmesiyle ilgili maddenin konulmasını ise doğru bulmuyor. Ancak İYİ Parti ve HDP gibi partiler net tutum belirlemek için önce teklifin sunulmasını beklemek gerektiği yönde açıklamalar yapmışlardı.

Başörtüsü konusunda ilk yasa teklifini veren CHP ise temel hakların referandum konusu yapılmaması gerektiğini belirtirken, aynı zamanda “yeni anayasa, yeni parlamentonun işi olmalı” diyerek iktidara destek olmayacağını belirtiyor.

Teklifle ilgili takvimi biraz da muhalefet partileri ile yapılacak görüşmeler ışığında AKP’nin takip edeceği strateji belirleyecek.

Seçimde üçüncü sandık mı konulacak?

Peki anayasa değişikliği ile seçim takvimi neden bağlantılı görülüyor?

Çünkü Ankara kulislerinde anayasa değişikliği teklifine aslında Türkiye’de yasal olarak mümkün olmayan eşcinsel evliliklerin önünü kesen düzenlemenin konulmasının muhalefet partilerine seçim için kurulan bir tuzak olduğunu düşünenler de var.

İktidarın genel seçimde cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sandıklarının yanına üçüncü bir sandık koyarak gerek başörtüsü düzenlemesinin olumlu gerekse toplumda eşcinsellikle ilgili olumsuz eğilimin ivmesiyle sonuç almayı planladığı yorumları yapılıyordu. AK Parti’nin teklifini sunmayı bu nedenle seçim takvimine uygun şekilde geciktirdiği belirtiliyordu.

Teklifin AK Parti’nin planları değişmezse Ocak sonunda komisyona Şubat ayında ise Genel Kurul’a gelmesi bekleniyor.

Tartışma nasıl başladı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 3 Ekim’de bir video tweet yayımlayarak başörtüsü tartışmalarını ortadan kaldırmak için yasa teklifi vereceklerini açıklamıştı.

Teklif, 4 Ekim’de TBMM Başkanlığı’na sunulmuştu.

İkisi yürürlük ve yürütme maddesi olmak üzere toplam 3 maddelik kanun teklifinin birinci maddesinde şu hüküm yer almıştı:

“Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Ekim’de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Gelin başörtüsü konusunda çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım” demişti.

Paylaşın

AK Parti’nin HDP Ziyareti: Ankara’da Dikkatler Cumhur İttifakı’nda

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ında içinde yer aldığı Adalet Ve Kalkınma Partisi (AKP) heyetinin başörtüsü ve aile kurumu ile ilgili Anayasa değişikliği için Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) ziyaret etmesi, Ankara’da dikkatleri Cumhur İttifakı’na çevirdi.

Başkentte ziyaretin MHP içerisinde rahatsızlık yarattığı konuşulurken MHP yetkilileri, bu iddialara temkinli yanıtlar veriyor. Ancak edinilen bilgilere göre MHP’nin bu konuda nasıl bir tavır alacağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM grup toplantısı konuşmasında belli olacak. Bahçeli’nin konuşmasında HDP’yi hedef alan mesajlar vereceği belirtiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü takılmasını güvence altına almayı öngören kanun teklifinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda Anayasa değişikliği çağrısında bulunmuştu. Erdoğan, 24’üncü maddede planlanan değişiklikle başörtüsü takılmasını anayasal güvence altına almak ve bu teklifi de referanduma götürmek istiyor. Ancak AKP, değişiklik teklifini referandum götürebilmek için TBMM’de muhalefetin de desteğine ihtiyaç duyuyor.

Anayasa’nın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24’üncü maddesi ile aile kurumunu düzenleyen 41’inci maddesinde değişiklik isteyen AKP, destek için geçen hafta Meclis’te grubu bulunan tüm partileri ziyaret etti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyeti, bu çerçevede HDP’de grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Parti Sözcüsü Ebru Günay’la görüştü.

Tabanda rahatsızlık yarattığı iddiası

Ancak Ankara kulislerinde AKP heyetinin HDP ziyaretinin MHP’de rahatsızlık yarattığı konuşuluyor. Parti yönetiminden bu konuda gelen açıklamalar ise temkinli. MHP yetkilileri, “parti yönetiminin görüşmenin Cumhur İttifakı adına yapılmadığı kanaatinde olduğunu” söylüyor. MHP’li yöneticiler, “Aynı ittifakta olsak da AK Parti başka, MHP başka. Dolayısıyla AK Parti’nin görüşmesi, ittifak adına değil AK Parti adına yapılmış bir görüşmedir” ifadelerini kullanıyor.

Bu konudaki net tavrın ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ortaya konulacağı tahmin ediliyor. Bahçeli’nin Salı günü TBMM grup toplantısında özellikle HDP’yi hedef alan sert açıklamalar yapması bekleniyor.

AKP tabanında da HDP ile görüşmenin rahatsız yarattığına dair işaretler var. Eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, “HDP’yi hem TBMM çatısı altında olmaması gereken terör örgütünün siyasi partisi olarak suçlamak, hem de anayasa değişikliği için muhatap alıp görüşmek, AK Parti açısından sıkıntılı bir yeni durum” sözleriyle bu rahatsızlığa dikkat çekmişti.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’dan ise bu konuda dikkat çeken bir açıklama geldi. Gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan Turan, “Görüşmeseydik, ‘Başörtüsüyle ilgili değişiklikte samimi değilsiniz’ derlerdi bize. ‘Niye tüm gruplarla konuşmuyorsunuz? derlerdi” ifadelerini kullandı. Turan, ayrıca CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun “TSK’nın kimyasal silah kullandığı” iddiasını hatırlatarak “Ben Tanrıkulu ile de onun gibi düşünenlerle de HDP ile de görüşmem, görüşmek istemiyorum” dedi.

HDP yönetimi sessiz kalıyor

HDP’de ise tartışmalarla ilgili sessizlik hakim. HDP’li yöneticilerin Çarşamba günü bir araya gelecek Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına kadar bu konu ile ilgili konuşmama kararı aldığı öğrenildi. Buna karşın tartışmalarla ilgili sorusuyu yanıtlayan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, AKP’nin yalpaladığını savundu.

Erdoğan’ın oportünist bir siyaset ortaya koyduğunu ve seçimde kaybedeceğini gördüğünden dolayı da çeşitli hamleler yapmaya çalıştığını öne süren Paylan, “Ancak, ortağı MHP bu hamleleri yapmasına fren olacaktır” ifadesini kullandı. AKP içinde bu ziyareti olumlayan çok sayıda açıklama yapıldığını hatırlatan Paylan, “Buna karşı refleks de olacaktır. En büyük refleks de MHP’den gelecektir. Bu refleksi yumuşatmak için de Bülent Turan’a bu tip açıklamalar yaptırtıyorlar” diye konuştu.

Ruhavioğlu: AKP, bundan sonra kolay suçlayamayacak

Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu da tartışma yaratan bu ziyareti DW Türkçe’den Eray Görgülü’ye değerlendirdi. İktidarın HDP ile temasta muhalefete sınırlar çizdiğini ancak bu sınırları kendisinin aşmasında bir sorun görmediğine dikkat çeken Ruhavioğlu, bu durumun yeni bir gelişmeyi de beraberinde getireceğine dikkat çekti. Ruhavioğlu, “İktidar bundan sonra HDP ile ilişkiler nedeniyle muhalefete yönelik o kadar kolay suçlayıcı olamayacak” görüşünü dile getirdi.

Ruhavioğlu, AKP’nin anayasa değişikliği için referandum desteği bulamayacağını gördüğünü, bu yüzden de desteği bulamamanın suçlularını tespit etmek üzere bu ziyaretleri yaptığını öne sürdü. Bülent Turan’ın açıklamalarını da değerlendiren Ruhavioğlu, “‘Gitmesek samimi değilsiniz derlerdi’ diyor. ‘Kendi iç tutarlılığımız için biz bunu yaptık’ gibi bir şey söylüyor. Dolayısıyla buradan niyetin çok iyi olmadığını anlıyorum” ifadelerini kullandı.

Girasun: AK Parti’yi ikircikli duruma düşürüyor

Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun da AKP’nin ideolojik esnekliğinin diğer partilere nazaran daha fazla olduğu görüşünü dile getirdi. “Bu tür hamlelerle ilgili parti tabanını ikna edeceğine dair özgüveni yüksek. AKP, hem çözüm sürecini başlatıp hem de sonrasında örgütle, farklı kesimleri hızlıca suçlayabiliyor” diyen Girasun, HDP açısından bakıldığında AKP’nin randevu teklifinin kabul edilmesinin HDP için bir kazanç olduğunu savundu. Girasun, “AK Parti’yi ikircikili duruma düşürüyor” tespitini yaptı.

Muhalefet için HDP ile temas etme meşruiyetinin sınırlarını AKP’nin belirlediğine dikkat çeken Girasun, sözlerini “Bu adımlardan ziyade muhalefetin AK Parti’nin söylem sınırlarının dışına çıkamamasını konuşmak lazım” şeklinde sürdürdü. Muhalefetin AKP’ye yönelik ‘Siz suçlu diyordunuz, suçluyla niye görüşüyorsunuz’ dilini kullanmasının kendileri açısından problem yaratacağını kaydeden Girasun, “Muhalefetin kendisine dair özgüveninin yüksek olması lazım. Kürt meselesi ile alakalı ne söylüyorsa kendi sınırları içinde söylemesi lazım” dedi.

Paylaşın

İYİ Parti, CHP Ve AK Parti Arasında RTÜK Üyeliği Gerginliği

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yönetiminde bulunan 1 boş üyelik Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) arasında gerginliğe neden oldu. Dokuz üyeli RTÜK yönetiminde AK Parti kontenjanından 4, CHP kontenjanından 2, HDP ve MHP kontenjanından seçilen birer üye bulunuyor.

AK Parti kontenjanından  RTÜK üyesi olan Taha Yücel bu görevinden ayrılmasından sonra bağımsız Milletvekili İsmail Koncuk İYİ Parti’ye geri döndü. Böylece Meclis aritmetiği gereği yeni üyenin İYİ Parti’ye geçmesi gerekiyordu.

Ancak uzun süre geçmesine rağmen seçim süreci başlatılmadı. CHP ve ardından Memleket Partisi’ne geçen Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılmasının ardından üye seçim hakkı tekrar iktidar partisine geçti. RTÜK başkanı da meclise yazı göndererek seçim sürecini başlattı.

Ancak AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba’nın parti üyeliğinden ve milletvekilliğinden istifa etmesi hesapları bir kez daha değiştirdi. Son aritmetikle birlikte RTÜK üyelik hakkı tekrar İYİ partiye geçti.

Fakıbaba’nın istifası Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildikten sonra resmileşecek. İYİ Parti, AK Parti’nin RTÜK üyeliği için istifanın resmileşmeden seçim yapmaya çalışarak kendi haklarını ‘gasp etmeye’ çalışmakla suçluyor.

RTÜK üyeliği tartışması bugün Meclis’te yapılan görüşmelere de yansıdı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin, RTÜK üyeliği hakkının siyasi manevralarla gasbedilmeye çalışıldığını belirterek, “Bir oldubittiye getirip dün gelen yazı üzerine bugün RTÜK üyeliği seçimi yapacaktınız, bu seçimin bugün yapılmasının başka türlü mahzurları da beraberinde getireceğini görerek frene bastınız.” dedi.

RTÜK üyeliği seçimi konusunda “hile” olduğunu iddia eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:

“RTÜK Başkanı’nın bu hilenin bir parçası olması, Meclis Başkanı’nın bu hileye bulaşması ve dahil olması, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de bu hileden kendisine siyasi fayda çıkarmaya çalışması bu milletin itibarına zarar veriyor. Bir RTÜK üyeliği için Mecliste bu tartışmaların yapılması size yakışmıyor. Elinizde hangi yetki eksik? Bir RTÜK üyeliği sizin bir şey kaybetmenize mi neden olacak? Adalet istiyoruz. Sizde RTÜK üyesi var; CHP’de, HDP’de, MHP’de var. Hakkımız olan bir üyeliği bize vermemek suretiyle aslında kendi alnınıza kara leke sürüyorsunuz. Bundan vazgeçin.”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “RTÜK üyeliği konusunda bugün seçim yapmak için kendilerini yırttılar, bugün seçim yapamadılar, salı günü bir kaçak seçim yapacaklar. ‘Erdemliler Hareketi’ diye yola çıkıldı, siyasi yankesiciliğe tenezzül ediliyor.” ifadelerini kullandı.

“Daha önce nasıl yapıldıysa aynısını yaptık”

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ise “siyasi yankesicilik” ifadesinin şık olmadığını belirterek, Özel’e bu sözünü iade ettiğini söyledi.

Turan, “Biz bugün RTÜK üyeliği seçimini yapacaktık ama ‘Bir kanunumuz var, kanunun olduğu bir ortamda araya başka bir işlem koymayalım.’ dedik, koymadık. Daha önce nasıl yapıldıysa aynısını yaptık.” dedi.

Turan, rutin bir işlemin, bir senaryonun parçası haline getirilmeye çalışıldığını belirterek, “RTÜK meselesi kendi kanunu içinde yürüyor. Mevzuat neyse yerine getirilecek. Bunu senaryolaştırmak anlamsız ve gereksiz. Buradan bir atraksiyon yaratıp AK Parti’yi itham, izam etmek yanlış.” diye konuştu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

AK Parti’de İstifa Depremi: Fakıbaba, İYİ Parti’ye Katılıyor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba, “AK Parti Üyeliği ve Milletvekilliğinden istifamla ilgili açıklamamı milletime saygılarımla arz ediyorum” sözleriyle parti üyeliğinden ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıkladı.

Haber Merkezi / Eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“2003’te üyesi olduğum AK Parti’de değişik makamlarda görev yapma fırsatı buldum. Bu fırsatı bana veren bütün büyüklerime ve Şanlıurfa halkına yürekten teşekkür ediyorum.

Bu 20 yıl içerisinde çok değerli arkadaşlarım oldu. Onlardan ayrıldığım için üzgünüm. Ancak siyasi ve ahlaki anlayışıma uygun olmayan bazı kişilerle bundan böyle beraber olmayacağım için de mutluyum.

AK Parti üyeliğinden ve AK Parti için bana oy veren hemşehrilerime saygısızlık olmasın diye milletvekilliğinden de istifa ediyorum. İnşallah aldığım bu karar ülkem için hayırlara vesile olur.”

İYİ Parti’ye katılıyor

Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin’e konuşan Fakıbaba, İYİ Parti’ye katılacağı iddalarıyla ilgili soruya, “Söylemiyordum ama konuşulmaya başlayınca söyleyeyim. İYİ Parti’ye katılıyorum” yanıtını verdi.

İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Meral Akşener’in danışmanı Aytun Çıray da Fakıbaba’nın katılımını “Partimize her katılım iktidar yürüyüşünde bir adımdır” ifadeleriyle duyurdu.

Fakıbaba’nın milletvekilliğinden ve partisinden istifa etmesiyle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda (RTÜK) dengeler yine değişti.

AK Parti’den RTÜK üyesi olarak seçilen Taha Yücel’in geçtiğimiz aylarda istifa etmesi Üst Kurul’da kontenjan boşluğu yarattı. Ayrıca üyelik hakkı AK Parti’den İYİ Parti’ye geçti.

Ancak bu sırada RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin TBMM’ye bildirim yazısı göndermedi. Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçmesiyle dengeler tekrar değişti ve üyelik hakkı İYİ Parti’den AK Parti’ye geçti.

Ancak Ahmet Eşref Fakıbaba’nın bugün AK Parti’den ve milletvekilliğinden istifa etmesiyle avantaj yine İYİ Parti’ye geçti.

Milletvekili dağılımı

Fakıbaba’nın AK Parti’den istifasıyla TBMM’nin yeni sandalye dağılımı şöyle oldu:

  • AK Parti 286
  • CHP 134
  • HDP 56
  • MHP 48
  • İYİ Parti 37
  • TİP 4
  • DP 2
  • Memleket Partisi 2
  • BBP 1
  • DEVA 1
  • DBP 1
  • Saadet Partisi 1
  • Yenilik Partisi 1
  • Zafer Partisi 1
  • Bağımsız 5

Ahmet Eşref Fakıbaba hakkında

Aralık 1951’de Şanlıurfa Birecik’te doğdu. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Taksim İlk Yardım Hastanesi Genel Cerrahi kliniğinde ihtisas yaptı. Iğdır ve Birecik devlet hastanelerinde ve Şanlıurfa SSK Hastanesi’nde Başhekimlik yaptı.

11 yıllık başhekimlik hizmetinin ardından 28 Mart 2004 yerel seçimlerde AK Parti’den Şanlıurfa Belediye başkanı seçildi. Siyasette de Şanlıurfa Belediye Başkanlığı ile tanındı.

Ancak 29 Mart 2009 seçimlerinde AK Parti, Fakıbaba’yı aday göstermedi. Bunun üzerine istifa edip bağımsız olarak seçime girdi. Oyların yüzde 44’ünü alarak yeniden Şanlıurfa Belediye başkanı seçildi.

Bu süreçte Saadet Partisi’ne katıldı. Numan Kurtulmuş’un partiden ayrılışıyla buradan da istifa etti. 22 Ocak 2013’te belediye başkanıyken AK Parti’ye katıldı.

7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti’den Şanlıurfa Milletvekili seçildi. Ayrıca 2017-2018’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak kabinede yer aldı.

Paylaşın

AK Parti’den ‘TSK Kimyasal Silah Kullandı’ İddialarına İlişkin Açıklama

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlarında kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Alçak bir iftira şebekesinin parçasıdır” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Sözcüsü Çelik, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kimyasal silah kullanmakla suçlayanlar, alçak bir iftira şebekesinin parçasıdır. Bunlar terör örgütünün cinayetlerini masum göstermeye çalışan odaklardır. PKK’nın cinayetlerini övenler, kirli odakların temsilciliğini yaparak TSK’ya saldırıyorlar.

Kahraman TSK terörle mücadelesini en yüksek hukuki ilkelere ve standartlara bağlı şekilde yürütmektedir. TSK’nın, cinayet şebekesi terör örgütlerine karşı verdiği mücadele dünyanın en haklı, en şeffaf ve en onurlu mücadelesidir.”

İbrahim Kalın’ndan açıklama

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise konuya ilişkin, sosyal medya hesabından şu mesajları paylaştı:

Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve İstihbaratımız, terör örgütünün oksijenini kestikçe yeni iftira kampanyalarına başvuruyorlar. Kimyasal silah yalanı, terörü aklamaya ve estetize etmeye çalışanların beyhude çabasıdır. Terörle mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecek.

TSK: Bu tür mühimmat envanterde bulunmamaktadır

MSB’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle: Silahlı Kuvvetlerimiz, uluslararası hukuk ve anlaşmalarca yasaklanmış mühimmat kullanmamaktadır. Bu tür mühimmat TSK envanterinde bulunmamaktadır. Dezenformasyon çabaları TSK’nın kararlı mücadelesi sonucu çökme noktasına gelen ve ahlak dışı yollarla çıkış arayan terör örgütü ve müzahirlerinin beyhude çırpınışlarıdır.

Demirtaş’tan çağrı

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından “Sosyal medyada PKK’lilere karşı kimyasal silah kullanıldığına dair görüntüler olduğunu avukatlarım aktardılar. Durumun tespiti için bağımsız, uluslararası bir heyetin bölgeye giderek inceleme yapması gerekir. Bunun koşulları sağlanmalıdır. Bu görüntülere TBMM ve muhalefet sessiz kalamaz. Bunu sessizlikle geçiştirmek suçu onaylamaktır. Gerekçesi ne olursa olsun kimyasal silah kullanmak dünyanın her yerinde ağır bir suçtur. Böyle bir suçun açık sorumlusu, savaş politikasında sınır tanımayan AKP-MHP iktidarı olur.” paylaşımı yapmıştı.

HDP’den açıklama

Konuyla ilgili Meclis Genel Kurulu’nda konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kimyasal silah kullanıldığı iddialarıyla ilgili ‘Siyaset erki ve Parlamento sorumluluk almak zorunda. Dışişleri Komisyonu bir araştırma yapmalıdır” dedi.

Sınır ötesi operasyonlarda kimyasal kullanıldığına dair görüntülerin, iddiaların ve videoların kamuoyuna yansıdğıını belirten Beştaş, şu açıklamayı yaptı:

“Bunlar yokmuş gibi hiçbirimiz davranamayız. Siyaset erki ve Parlamento sorumluluk almak zorunda ve bunun cevabını bulmak zorundayız. Dışişleri Bakanlığı henüz bir açıklama yapmadı. Gerçi genelde susmayı tercih ediyorlar. Dışişleri Komisyonu bir araştırma yapmalıdır. Kamuoyunu ikna edici bir açıklama gerekiyor bu konuda. Dün Merkez Yürütme Kurulumuz da bir açıklama yayınladı ve iddiaların defaatle hızla soruşturulması gerektiğini söyledi. Açıkçası bu çok önemli bir meseledir ve Türkiye, 29 Nisan 97’ye kadar imzaya açık olan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin uygulanması ve kimyasal silahların takibi için bağımsız olarak 97’de OPCW kuruldu ve Türkiye 97’de bunu onayladı. Kimyasal Silahlar Sözleşmesi tüm bir kitle imha silah kategorisini ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır ve faaliyet alanı, içeriği oldukça kapsamlı olup imzacı tüm ülkelerin bu akde uyması zorunludur.”

CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yaptığı açıklamada bugün konuyla ilgili soru önergesini Meclis’e suncağını söylemişti: Kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin görüntüleri izledim. Kimyasal silah insanlığa karşı bir suçtur.Yarın itibariyle iddialara dayanak olan görüntülerin doğruluğu üzerine soru önergemi Meclis gündemine sunacağım.

Paylaşın

AK Parti’nin ‘Başörtüsüne Anayasal Güvence’ Paketi Şekillenmeye Başladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısı sonrası harekete geçen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) başörtüsüne “anayasal güvence” sağlamaya dönük mini anayasa değişikliği paketi şekillenmeye başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paketin “anayasa hukukçularının görüşleri alınarak olgunlaştırılması” yönündeki talimatı doğrultusunda, partinin hukukçu kurmaylarının hafta boyunca çalışarak teklif metnine son biçimini vermesi bekleniyor.

Parti yönetimi birden fazla seçenek üzerinde çalışırken ağırlıklı görüş;  başörtüsüne anayasal güvence için 10 ve 24’üncü, ailenin korunması gerekçesiyle de  41’inci maddenin değiştirilmesi yönünde.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim’de Twitter hesabından, başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki grup toplantısında, “anayasal güvence” hamlesiyle karşılık vermesinin ardından, siyaset gündemi bir kez daha “başörtüsü tartışmasına” kilitlendi.

Erdoğan’ın, “ailenin korunmasını” da içerecek şekilde bir anayasa değişikliği teklifini “süratle” hazırlamaları için “talimat verdiğini” duyurduğu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve partinin hukukçu kurmayları geçen hafta çalışmalara başladı.

Anayasa hukukçuları ve bazı sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanan çalışmalar, hafta başında yapılan kabine toplantısında Bakan Bozdağ tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisine sunuldu.

Ancak hazırlanan taslak metnin, bazı anayasa hukukçularının uyarısı üzerine yeniden değerlendirilmesi kararı alındı.

Edinilen bilgiye göre Erdoğan da teklif metninin anayasa hukukçularının görüşleri doğrultusunda “olgunlaştırılması”nı istedi.

Üç madde öne çıktı

AKP’nin hukukçu kurmayları, dün de bir araya gelerek, mini paket üzerindeki çalışmaları sürdürdü.

Edinilen bilgiye göre mini paket, Erdoğan’ın da grup toplantısında işaret ettiği şekilde “başörtüsü” ve “ailenin korunmasını da içerecek şekilde hazırlanacak.

Partide ağırlıklı görüş, başörtüsüne anayasal güvence için “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenleyen 10, “din ve vicdan özgürlüğü”ne ilişkin 24’üncü maddelerinde değişiklik yapılması yönünde.

10’uncu maddede, 2008’de yapılan değişiklik esas alınmakla birlikte, “kamu hizmeti alan ve kamu hizmeti veren” açısından, kanun önünde eşitliğin daha net olarak tanımlanabileceği ifade ediliyor.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 2008’de yapılan anayasa değişikliğinde söz konusu maddeye, “Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” hükmü konulmuştu.

Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesinde kimsenin eğitim ve çalışma yaşamında, kılık kıyafetinden dolayı “ayrımcılığa tabi tutulamayacağına” ilişkin hüküm konulması  üzerinde duruluyor. Ayrıca üniforma, cübbe giyerek mesleğini yapanların da bu kıyafetlerinin bütünlüğünü bozmayacak şekilde başörtüsü kullanmasına ilişkin düzenleme de yapılabileceği belirtiliyor.

Parti kulislerinde bu konuda, “Hakimler, genç kızların taktığı gibi çiçekli başörtüsü yerine cübbesine uygun şekilde başörtüsü kullanabilir” örneği veriliyor.

İptal gerekçeleri de dikkate alınacak

Yeni anayasa teklifi hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin 2008’deki iptal gerekçeleri de dikkat alınıyor.

Anayasa değişikliği ile ilgili ancak “şekil denetimi” yapması gereken Anayasa Mahkemesi’nin “yapılacak anayasa değişikliklerinin” Anayasa’nın başlangıç ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesindeki ilkelere, özellikle laiklik ilkesine aykırı olamayacağı gerekçesiyle iptal kararı verdiğine dikkat çekiliyor.

Bu çerçevede, bazı milletvekillerinin AYM’nin “içerik denetimi”ni engelleyici hükümler konulmasını önerdiği öğrenildi. Yansıyan bilgilere göre toplantılara katılan bazı milletvekilleri ise anayasanın başlangıç bölümünde değişiklik gerekebileceği görüşünü dile getirdi. Ancak, böyle bir değişiklik, yeni bir tartışma başlatacağı için, teklif metninde yer alması beklenmiyor.

Aile korumaya “eşcinsel evliliği” gerekçesi

Erdoğan’ın isteği doğrultusunda, “aileyi güçlendirme ve koruma” gerekçesiyle Anayasa’nın 41’inci maddesinde değişiklik planlanıyor. Böyle bir değişikliğe gerek duyulmasının nedeni olarak, Anayasa ve Medeni Kanun’da “LGBTİ bireylerin evlenmesini yasaklayan bir hüküm olmaması” gösteriliyor.

Bazı AKP kurmayları, dünyada “eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme akımlarının yaygınlaşmaya başladığını” savunarak, önlem alınmazsa yakın gelecekte Türkiye’de “nesillerin devamlılığının tehlikeye girebileceğini”  savunuyorlar.

Bu çerçevede, 41’inci maddedeki “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmünün, “aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşur” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor. Ancak bu düzenlemenin pakette yer alıp almayacağı net değil. AKP kurmayları, muhalefetin itiraz etmesi halinde, değişikliğin başörtüsüne anayasal güvence ile sınırlı kalabileceğini ifade ediyorlar. Ancak bu konudaki son sözü de Erdoğan’ın söyleyeceği anımsatılıyor.

Medeni Kanun formülü de gündemde

Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan toplantılarda ailenin korunmasına ilişkin anayasa değişikliğinden vazgeçilmesi halinde ise Medeni Kanun’da değişiklik yapılarak “eşcinsel evliliklerin önlenmesi” formülü de gündeme geldi. Bu çerçevede “Evlenme engelleri” başlıklı 129. Maddede değişiklik yapılabiceleği ifade ediliyor.

Söz konusu madde, “Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında; evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlenmeyi yasaklıyor. Evlenme yasağına “aynı cinsiyetten kişiler”in de eklenebileceği ifade ediliyor.

Muhalefete sunulacak

AKP, hazırladığı teklif metnine, ittifak ortağı MHP ile son şeklini verdikten sonra başta yasa değişikliği teklifini hazırlayan CHP olmak üzere, muhalefet gruplarının da görüşüne sunacak.

Sadece başörtüsüne anayasal güvence içeren bir anayasa değişikliğinin, metnin ortaklaştırılması halinde en yüksek oyla ve referanduma gerek kalmadan geçmesi güçlü olasılık olarak görünüyor. Ancak “ailenin korunması” önerisinin muhalefeti bölebileceği yorumu yapılıyor.

Hatta muhalefet kulislerinde Erdoğan’ın bu öneriyi, “Altılı masada çatlak yaratmak için” koyduğunu savunanlar da var.

AKP’nin seçime giderken, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Saadet Partisi gibi muhafazakar tabana sahip partileri tutum almaya zorlarken, karşı  çıkan partilere de “eşcinselliği savunuyorlar” söylemi üzerinden hedef alma taktiği izleyeceği yorumları yapılıyor.

Muhalefet “paketten düşürme” taktiği izleyebilir

Kulislerde, AKP’nin, 41. madde değişikliğinde ısrar etmesi halinde ise muhalefetin bu düzenlemeyi paketten düşürme taktiği izleyeceği konuşuluyor.

Anayasa değişikliklerinin referandum koşullu kabulü için bile en az 360 milletvekilinin “kabul” oyu kullanması gerekiyor.

Ancak AKP ve MHP’nin sandalye sayısı 335’te kalıyor.

Muhalefet partilerinin, sadece başörtüsü ile ilgili düzenlemelere destek verip ailenin korunmasına ilişkin maddeye ret oyu kullanarak, bu düzenlemeyi paketten düşürmesi olasılık dahilinde görülüyor.

Paylaşın

Seçim Yasası, Mart’ın İlk Haftası TBMM’ye Geliyor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nda uzlaştı. Teklif, Mart’ın ilk haftasında TBMM Genel Kurulu’na sunulacak. Yasayla seçim barajı yüzde 7’ye düşürülecek ve grup kurma şartı kaldırılacak.

AKP ile MHP’nin bir süredir üzerinde çalıştıkları Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nın Mart ayının ilk haftasında TBMM Genel Kurulu’na sunulması bekleniyor. DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; AKP ve MHP’li yetkililerden edinilen bilgiye göre 15 maddelik teklif, seçim barajı ile seçimlere katılma yeterlilik şartlarından biri olan grup kurma şartı dışında çok önemli değişiklikler içermeyecek. İttifak içi baraj, daraltılmış bölge gibi konularda da değişikliğe gidilmeyecek. Teklifle yüzde 7’ye düşürülecek.

Grup kurma şartı kaldırılacak

Bir diğer önemli değişiklik ise grup kurma şartı ile ilgili olacak. Mevcut yasaya göre bir partinin seçimlere girebilmesi için 81 ilin en az yarısında, seçimden en az altı ay önce teşkilatlanmasını tamamlamış olması ya da TBMM’de grup kurmuş olması gerekiyor. 2018 yılındaki milletvekilliği seçimlerinde henüz teşkilatlanmasını tamamlayamamış olması, önünde engel oluşturan İYİ Parti, CHP’den 15 milletvekili ile seçimlere katılabilme yeterliliği elde etmişti. Yeni düzenleme ile, seçime katılma yeterliliklerinden birisi olan TBMM’de grup kurma şartı kaldırılacak. Yasa yürürlüğe girdiği takdirde partilerin seçime katılabilmesi için teşkilatlanmasını tamamlamış olması gerekecek.

Destici’nin sözleri tartışma yarattı

Bu arada Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin düzenlemeyle ilgili “Yüzde 7 maddesine oy vermem” çıkışı ise “Cumhur İttifakı içerisinde çatlak mı var?” sorusunu gündeme getirdi. Siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu, “Bu çıkışın Cumhur İttifakı içerisinde bir sorun yaratacağını zannetmiyorum” dedi. Destici’nin itirazını değerlendiren Uslu, “Seçim barajı, parlamenter sistem içerisinde anlamlı” ifadesini kullandı. Barajın mantığının parlamentodan bir hükümet çıkarılmasına olanak sağlamak olduğunu belirten Uslu, “Baraj olmadığında çok sayıda parti parlamentoya giriyor o zaman da güvenoyu zorlaşıyor. Ancak, başkanlık sisteminde vatandaş, başkanı doğrudan seçtiği için hükümet parlamentodan çıkmıyor. Bu durumda baraj bu kadar yüksek olmamalı, hatta hiç olmamalı” diye konuştu.

“Krize dönüşmedi ancak gerilimden bahsedebiliriz”

Uslu, düzenleme ile ilgili ise AKP’nin iki değişikliğe odaklandığını ifade etti. Uslu, “Birincisi daraltılmış bölgeye geçmek, ikincisi de il ve ilçe seçim kurul başkanlarını istediği gibi atayabilmek” dedi. MHP’nin itirazı üzerine bu düzenlemelerden vazgeçildiğinin kamuoyuna yansıdığını kaydeden Uslu, şöyle devam etti: “Üzerinde durulması gereken nokta, AKP ve MHP bir yılı aşkın süredir bu yasa üzerinde çalışıyor. Bugüne kadar uzlaşılamamış olması da dikkat çekici. Anayasa paketi üzerinde iki hafta içerisinde anlaşmış iki partiden bahsediyoruz”. İki parti arasında bir uzlaşmazlık olduğunu belirten Uslu, “Bu uzlaşmazlık, krize dönüşmedi ancak iki parti arasında bu konuda bir gerilimden bahsedebiliriz” dedi.

Paylaşın