İzmir: Ödemiş Müzesi

Ödemiş Müzesi; İzmir’in Ödemiş İlçesi, Hürriyet Mahallesi, Atatürk Caddesi, Birgi Yolu üzerinde yer alır. Kuzeyde Bozdağlar ile, güneyde Aydın Dağları arasında uzanan Küçük Menderes Nehri’nin suladığı verimli bir ovada yer alan Ödemiş’te bir müze kurulması fikri 1974 yılında oluşmaya başlamıştır.

Eski eser koleksiyoneri olan Mutahhar Bağoğlu’nun biri 1816 m² diğeri de 956 m² olmak üzere toplam 2772 m² lik arsasının, 1975-1976 yıllarında müze binası yapılmak üzere hazineye bağlanmasıyla müzenin kuruluşuyla ilgili ilk teşebbüs gerçekleşmiştir.

Müze binasının inşaatına 1977 yılında başlanmış, 1983 yılında da tamamlanmıştır. Ödemiş Müzesi’nin yapımından önce yöreye ait eserler İzmir Arkeoloji Müzesi ve Tire Müzesi’nde korunmaya alınmış bulunuyordu. Müzenin yapımına müteakip bu eserler her iki müzeden devir alınmıştır. Diğer taraftan kronolojik bütünlüğü sağlamak amacıyla ihtiyaç duyulan arkeolojik ve etnografik eserler ile sikke örnekleri çeşitli müzelerden seçilmiş ve Ödemiş Müzesi’ne intikal etmiştir.

Bodrum kat üzerine bir zemin kattan ibaret olan ve çadır formu verilerek yapılan müze tek bir salondan oluşmaktadır. Etnografya Müzesi olarak yapılan binada mevcut etnografik malzemelerin yanı sıra bölgeye ait arkeolojik eserler de teşhir edilmektedir. Arkeolojik bölümde ; çoğunluğu Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3000), Arkaik (M.Ö. 700-480), Klasik (M.Ö. 30-M.S. 395) ve Bizans (M.S. 395-1453) çağlarına ait eserler teşhir edilmektedir. Bu eserler; seramikler, idoller, keski ve baltalar, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eşyaları, pişmiş toprak heykelcikler, mermer heykel ve heykelciklerdir.

Bu bölümde ayrıca Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı Dönemlerine ait 12.278 adet sikke bulunmaktadır. Etnografik bölümde; çoğunluğu Osmanlı dönemine ait çeşitli silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, süs eşyaları, el işlemeleri, giysi örnekleri sergilenmektedir. Müzede Türkiye Cumhuriyeti Dönemine ait el sanatlarına ilişkin örnekler de mevcuttur.

Ödemiş Müzesi’nde koleksiyoner Mutahhar Başoğlu tarafından hibe edilen bir grup arkeolojik ve etnografik eser ile birlikte satın alma yoluyla elde edilen toplam 16.416 eser bulunmaktadır ve bunların 1.485’ü sergilenmektedir.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir