Hatimoğulları: Kürt Sorununun Çözümü Onurlu Barıştan Geçer

Batman Beşiri’de halka seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatının, yani Kürt sorununun çözümü konusunda Türkiye tarihinde atılmış önemli adımlarından birinin yıldönümü. Dolmabahçe Mutabakatı AKP ile başlamıştı ama AKP’nin kendisi Dolmabahçe Mutabakatını tanımayarak, reddederek Kürt halkı üzerinde çöktürme siyasetiyle yola devam etti” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Masa devrildiğinde, “Kürt sorununu dolaba koyuyoruz, donduruyoruz” dediklerinde yaşanan katliamlar hepimizin hatırasındadır. Bizler o yitirdiğimiz canlarımızı unutmuyoruz. Bizler bu şekilde çeşitli provokasyonlarla bu vazgeçişin nasıl tezgahlandığının bilincindeyiz ve bunları asla unutmuyoruz. Kürt sorununun çözümü onurlu bir barıştan geçer. Onurlu bir barış için herkesin elini taşın altına koyması elbette çok önemlidir. Bugün Türkiye’de bir demokrasi sorunu varsa bunun en önemli sebeplerinden biri Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemesidir. Dolmabahçe Mutabakatından vazgeçen anlayış aynı zamanda darbe mekaniğini de hayata geçirmiştir.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yerel seçim programı kapsamında Batman’daydı. Hasankeyf’te esnaf ziyareti gerçekleştiren Tülay Hatimoğulları, daha sonra
Gercüş, Beşiri ve İkiköprü ilçeleri ile Cudi Mahallesi ve Petrolkent’teki halk buluşmalarına katıldı. Hatimoğulları, Beşiri’deki halk buluşmasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Değerli halkımız, hepiniz hoş geldiniz. 79’lu yılların zor koşullarında burada bizlere belediye kazandıran ve demokratik belediyecilik anlayışının Batman’dan başlamak üzere Kürdistan’ın dört bir yanından yayılmasını sağlayan Edip Solmaz’ın değerli yoldaşları, onu sizlerin huzurunda saygıyla anıyorum. Faili meçhul cinayetlere karşı mücadele ederken kendisi de faili meçhuller kervanında ne yazık ki yerini alan Mehmet Sincar’ı ve Cengiz Altun’u saygıyla anıyorum.

Özel harp yönteminin Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında nasıl yayıldığını, gençlerimize yönelik özel olarak nasıl bir çaba içinde olunduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Gülistan Doku’nun kaybedildiğini biliyoruz. Hala hafızalarımızda o kayıp dipdiri. Gülistan Doku’nun yakın arkadaşı Rojwelat’ı da yine şüpheli bir ölümle kaybettik. Ve Rojwelat yoldaşımızı, kız kardeşimizi burada sizlerin huzurunda sevgiyle anıyorum. Gençlerimize bunları yaşatanlardan tek tek hesap soracağız.

Biz şimdi Gülistan Doku’dan ve Rojwelat’tan bahsederken, Türkiye’de son 24 saatte 8 kadın erkekler tarafından katledildi. Bizler bu dünyaya erkekler tarafından katledilmek için gelmiyoruz; eşit yurttaşlar olarak herkesle eşit bir biçimde yaşamak için doğuyoruz, büyüyoruz. Ve DEM Parti olarak bizler diyoruz ki kadınların yaşam hakkını, siyasetteki temsil hakkını, kamusal alandaki varlığını, toplumdaki temsiliyetini ve varlığını sonuna kadar hep beraber savunacağız. “Jin Jiyan Azadî” sloganımız olmaya devam edecek.

Seçimlere sayılı günler kaldı. Bizler Beşiri’de, Gercüş’te, Hasankeyf’te, Batman’da ve sayamadığımız bütün ilçelerimizde seçimleri kazanmak üzere yola çıktık. Seçimleri Kürdistan’da, Türkiye’de kazanmak üzere yola çıktık. Sayılı günler var ve çok çalışmamız lazım. Şimdi söyleyeceğimi dikkatle dinlemenizi rica ediyorum. Evet, AKP iktidarının kayyımcı zihniyeti bu seçimlerdeki hilelerde de devam ediyor. AKP’nin birçok yere oy kaydırdığını, asker ve polis kadrosu kaydırdığını çok iyi biliyoruz. Bunu boşa düşürecek bir parti varsa o da DEM Parti’dir.

Çünkü DEM Parti örgütlü bir partidir. Sizden ricamız şu; nerede bir tanıdığınız varsa, nerede bir eş dost, akraba varsa ve zorunlu sebepler ya da gönüllü olarak başka bir kente gitmişse onların gelip kendi kentlerinde, Beşiri’de, Batman’da oy kullanmasını sağlamak için çalışalım. Sizden en büyük ricamızdır. Gece gündüz demeden çalışalım ve telefon rehberimizi tarayalım. Rehberimizde kayıtlı olan eş, dost, akraba kim varsa, hangi kentteyse ona en yakın DEM Parti ilçe teşkilatına gitmesini ve başvurusunu yapmasını söyleyelim. Böylelikle onların kendi kentlerine gelip oy kullanmalarını bizler sağlayacağız.

“Kayyımları göndereceğiz”

AKP iktidarının her yerdeki hırsızlığını, yolsuzluğunu, seçim hilelerini Beşiri halkı olarak boşa düşürmek için çalışacak mıyız? Kayyım hırsızdır, irade hırsızıdır. Kayyım halkın iradesini gasp etmiştir. Kürt halkının, DEM Parti’ye oy veren halkların iradesini gasp etmiştir. Kayyım hırsızlığı sadece bununla sınırlı değildir. Batman’da 650 milyon değerindeki parkı 150 milyona yandaşına peşkeş çekecek kadar açıktan hırsızlık yapıyorlar. Bu hırsızlara Batman, Gercüş, Beşiri, Hasankeyf yol verir mi? Bunlar bize dilimizi, kültürümüzü de unutturmak istiyorlar.

Batman’a kayyım atandığında yaptığı ilk işlerden biri Kürtçe web sitesini kaldırmak oldu. Kayyımların çoğunun yaptığı şeydi bu. Belediyelerdeki çok dilli hizmeti ortadan kaldırdılar. Yani belediyelerimizde kendi dillerimizde hizmet vermemizi hazmedemeyip engellediler. Kürtçe tabelaları indirdiler, Kürtçe sokak isimlerini değiştirdiler ve Kürt halkının Cegerxwîn gibi değerlerinin heykellerini ortadan kaldırdılar. Bir kez daha diyoruz ki kayyımları göndereceğiz, çok dilli hizmeti halkımıza sunacağız.

Bize unutturulmak istenen anadilimizi her yerde haykırarak savunacağız, belediyelerimiz ve yerel yönetimlerimiz bunun adreslerinden biri olacaktır. Kültüre dayalı olarak yapılan birçok çalışmamızı engellediler. On bin yıllık tarihe sahip, binlerce medeniyete beşiklik etmiş kentlerimizin siluetlerini ortadan kaldırıp kendi kentlerinin siluetlerini yaratmak istiyorlar.

Biraz önce Hasankeyf’ten geldik ve yüreğime derin bir sızı saplandı. Ben deprem yaşamış bir arkadaşınızım ve kadim Antakya’nın yıkıldığını sizler de biliyorsunuz. Antakya için yaşadığım acıyı, Samandağ için yaşadığım acıyı yüreğimin ta derinlerinde Hasankeyf için de hissettim. Hasankeyf’i tek tipleştirmek istemişler, tarihi eserleri ve dokuyu yok etmek istemişler. Bu aslında dedelerimizin, nenelerimizin elleriyle büyüterek bugünlere getirdiği kentlerin kimliğini yok etmeye çalışmaktır.

Bu aslında kimlik düşmanlığıdır, kent ve tarih düşmanlığıdır. Aynı zamanda kentin dokusuna bu zararları vererek kültürel turizmi de etkilemişlerdir. Belediyelerimizi yeniden kazandığımızda, yeni belediyeler kazandığımızda Batman’daki, Hasankeyf’teki ve buradaki tüm tarihi dokunun dünyaya tanıtılacağının sözünü veriyoruz. Buraya bir turizm akınının gerçekleşmesinin sözünü veriyoruz. Hasankeyf’te kapalı dükkanlar açılacak ve esnafımız işe, aşa ve ekmeğe doyacak. Söz veriyoruz buna.

Özellikle kayyımların belediyeleri işgal ettikleri her yerde bozuk yollar, bozuk kaldırımlar, çamur deryası içindeki yollar gördük. Kanalizasyon yok, çoğu yerde temiz içme suyuna bile sahip değil insanlar. Tarımını yapacağı, ekinini sulayacağı suyu bile bulamıyor insanlar. Kürdistan’ın temel geçim kaynağı, ne yazık ki bugüne kadar buraya doğru düzgün yatırım yapılmadığı için insanların el yordamıyla yürüttüğü tarım ve hayvancılıktır.

AKP iktidarı bunu merkezi politikayla Türkiye’de bitirmiştir, Kürdistan’da daha da bitirmiştir. Bakın tarım normalde Türkiye’nin en temel geçim kaynağıdır. Türkiye dünya ölçeğinde ilk 9. sıradadır tarımda. Şimdi buğdayı ve arpayı ithal eden bir pozisyona geldiysek nedeni bu iktidardır. Bizler değişime yerellerden başlayacağız. DEM Parti olarak, her yereldeki tarımı kalkındırmak ve tarımsal ürünlerin kooperatiflerde değerlendirilmesini sağlamak bizim boynumuzun borcudur.

Çünkü biz nerede doğduysak orada doyup kalmak istiyoruz. Batman’a baktığımızda sürekli dışarı göç veren bir kent. Zaten 40 yıldır devam eden Kürt sorunundan, devam eden çatışmalardan ve savaştan dolayı çok insanımız göç etmiştir. Şimdi buna eklenen yoksulluktan dolayı çok yoğun bir göç var. Hem merkezi politikamızda hem yerel siyasetimizde sözümüz olsun ki adil bir ekonomik dağılımın sağlanması için var gücümüzle çalışacağız, siz değerli halkımızla beraber çalışacağız.

“Yerel demokrasi ile özgür kentlerimizi kurmaya geliyoruz”

DEM Parti gümbür gümbür geliyor. Devran dönecek, DEM Parti her yerde olacak. Yerel demokrasi ile özgür kentlerimizi kurmaya geliyoruz. Halkçı, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışımızla geliyoruz. Belediye meclisi toplantılarımız doğrudan halkın katılımına açık olacak, şeffaf olacak. Meclislerimiz halkımıza hesap verecek. Kazandığımız her belediyedeki her mahallede temsilciliklerimizi kuracağız, mahalle meclislerimizi kuracağız. Mahallelerin sorunlarının belediye aracılığıyla, yerel yönetim aracılığıyla çözülmesini sağlayacağız.

Biz kadınlara da söz veriyoruz; yeniden bütün belediyelerimizde kadın daire başkanlıkları kuracağız, kadınlara danışmanlık hizmeti sağlayacağız her alanda. Kadınlara iş edinme kurslarını sağlayacağız, kadın istihdamını sağlayacağız. Çünkü biz biliyoruz ki kadınların ekonomik özgürlüğe kavuşması genel anlamda özgürlüğe kavuşması açısından da önemlidir. Ve “Jin Jiyan Azadî” sloganıyla örgütlene örgütlene gelen kadınlar olarak, DEM Parti olarak bütün kadınlara söz veriyoruz. Bizler özgür ve eşit olana dek mücadelemizi yerel yönetimler başta olmak üzere her yerde hep beraber sürdüreceğiz.

Bugün 28 Şubat. 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatının, yani Kürt sorununun çözümü konusunda Türkiye tarihinde atılmış önemli adımlarından birinin yıldönümü. Dolmabahçe Mutabakatı AKP ile başlamıştı ama AKP’nin kendisi Dolmabahçe Mutabakatını tanımayarak, reddederek Kürt halkı üzerinde çöktürme siyasetiyle yola devam etti. Masa devrildiğinde, “Kürt sorununu dolaba koyuyoruz, donduruyoruz” dediklerinde yaşanan katliamlar hepimizin hatırasındadır. Bizler o yitirdiğimiz canlarımızı unutmuyoruz.

Bizler bu şekilde çeşitli provokasyonlarla bu vazgeçişin nasıl tezgahlandığının bilincindeyiz ve bunları asla unutmuyoruz. Kürt sorununun çözümü onurlu bir barıştan geçer. Onurlu bir barış için herkesin elini taşın altına koyması elbette çok önemlidir. Bugün Türkiye’de bir demokrasi sorunu varsa bunun en önemli sebeplerinden biri Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemesidir. Dolmabahçe Mutabakatından vazgeçen anlayış aynı zamanda darbe mekaniğini de hayata geçirmiştir.

Aynı zamanda 28 Şubat Darbesinin de yıldönümü bugün. 97’de 28 Şubat’ında asker postalları, tanklar, toplar sokağa düştüğünde, o zaman AKP’nin öncülleri darbeye karşı bir tavır izliyordu. Ama inanın ki daha sonraki AKP’nin büründüğü kılıf bu darbecilerden de daha tehlikeli. Biri asker postallarıyla; diğeri polisle, yargıyla ve devletin bütün erkiyle halklara diz çöktürmeye çalışarak bir darbe gerçekleştirmiştir.

28 Şubat’ın mağduru şimdi 28 Şubat’ın varisi olmuştur. Şu anda Saray- Ergenekon el ele karanlık bir Türkiye’yi inşa etmeye çalışıyor. Ama buradan, Batman’dan darbenin ve aynı zamanda Dolmabahçe Mutabakatının yıldönümünde bir kez daha söylüyoruz: Ant olsun ki bu ülkeye barışı bizler getireceğiz, Kürt sorununu bizler çözeceğiz. Ant olsun ki bütün halkların, ezilenlerin ve sömürülenlerin sorunlarını bizler çözeceğiz. Bu ülkede barış en güçlü şekilde yankılanana dek mücadele etmeye devam edeceğiz.

28 Şubat çok şey sığdırmış. Aynı zamanda sevgili Yaşar Kemal’in ölüm yıldönümü. Burada sizlerin huzurunda onu da saygıyla anıyorum. Ruhuna, bilincine ve diline yakışan sözleri de sizlerle paylaşarak onu anıyorum. Sevgili Yaşar Kemal; barış dolu şiirleri Kürdistan’dan, Anadolu ve Mezopotamya’dan hep beraber yazacağız, bu da sana sözümüz olsun.

Değerli Edip Solmaz’la ilgili araştırma yaparken çok önemli bir yazıya rastladım. Sevgili Gülcan Dereli yazmış. Şöyle söylemiş yazısında: “79’da zamanın ruhu farklıydı. Her yer beton değildi ama devletin zihinsel kodları o zaman da Kürtlere karşı bir beton gibiydi, şimdi de bir beton gibi. Edip Solmaz seçim kampanyasında sembol olarak ağacı kullanmıştı. Yaşam ağacı, kökleri derinlerde ama yeşermemişti daha. O ağaç bugün milyonların toplandığı bir ağaç haline geldi.” İşte o ağaç bizim bütün siyasi partilerimizin köküdür.

O ağaç binlerce yıldır bu topraklarda beraber verdiğimiz mücadelenin köküdür. Edip Solmazların, Terzi Fikrilerin devrimci ve yurtsever mücadele geleneğini bizler bu ağacın altında hep beraber sürdürmeye devam edeceğiz. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında kökleri binlerce yıla dayalı bu ağacın gölgesinde bizler özgür, adil ve demokratik bir siyaseti inşa etmek için öğrencileri ve yol arkadaşları olarak Sevgili Terzi Fikri’ye ve özellikle de Edip Solmaz’a kendi kentinde söz veriyoruz: Bütün belediyelerimizi sana yakışır bir şekilde kazanacağız, sana yakışır bir şekilde kazanmak için hep beraber çalışacağız. Yolumuz açık olsun. Serkeftin.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir