Entelektüel Tekelci Kapitalizm

Entelektüel tekelci kapitalizm, Cecilia Rikap tarafından geliştirilen bir kavram olup, kapitalizmin bilgi ve teknolojiye dayalı yeni bir birikim aşamasını tanımlamaktadır.

Haber Merkezi / Bu sistemde, entelektüel tekeller (örneğin, GAFAM gibi teknoloji devleri) maddi olmayan varlıklar (patentler, veriler, algoritmalar) üzerindeki kontrolü yoğunlaştırarak sermaye birikimini şekillendirmektedir.

Küresel değer zincirlerinin 1970’lerde oluşumu, fikri mülkiyet haklarının güçlenmesi (örneğin, Bayh-Dole Yasası) ve derin öğrenme gibi teknolojik ilerlemeler, bu yapının temelini oluşturmuştur.

Bu sistemde, entelektüel tekeller diğer kurumların ürettiği bilgiyi “avlar” ve bu bilgiyi metalaştırarak rant elde etmektedir. İnovasyon, güç ilişkilerine dayalı bir süreç olarak işler; mucitler küçük ödüller alırken, tekeller süreci domine etmektedir. Bu, bilgi erişimini kısıtlar ve gelir eşitsizliklerini artırmaktadır.

Örneğin, Siemens’in tıp alanındaki yapay zeka patentleri veya GAFAM’ın genel amaçlı teknolojilerdeki hakimiyeti bu yapıyı ilişkin iyi örneklerdir.

Ayrıca, bu tekeller vergi cennetlerini kullanarak kârlarını maksimize eder ve finansal piyasalarla entegre bir rantiye stratejisi izlemektedirler. Bu durum, kapitalizmin geleneksel üretim odaklı yapısından ziyade, bilgi ve teknoloji üzerindeki tekelci kontrolle şekillenen bir ekonomik düzen yaratmaktadır.

“Entelektüel Tekelci Kapitalizmin” temel özellikleri:

Bilgi ve Teknoloji Üzerinde Tekelci Kontrol: Büyük teknoloji şirketleri (örneğin, GAFAM), patentler, veriler, algoritmalar ve yapay zeka gibi maddi olmayan varlıklar üzerinde tekel kurmaktadır. Bu, inovasyon süreçlerini ve küresel değer zincirlerini domine etmelerini sağlamaktadır.

Bilginin Metalaştırılması ve Rantiye Kapitalizmi: Entelektüel tekeller, diğer aktörlerin (küçük firmalar, mucitler, üniversiteler) ürettiği bilgiyi “avlayarak” metalaştırır ve bu bilgiden rant elde etmektedir. Fikri mülkiyet hakları (örneğin, patentler) bu süreci desteklemaktedir.

Küresel Değer Zincirlerinde Hakimiyet: Tekeller, genel amaçlı teknolojiler (yapay zeka, bulut bilişim) aracılığıyla küresel değer zincirlerini kontrol etmektedir. Diğer firmalar, bu teknolojilere bağımlı hale gelir ve tekellerin kurallarına uymak zorunda kalmaktadır.

Eşitsizliklerin Artması: Bilgi üretiminin ve inovasyonun tekelci yapısı, gelir ve güç eşitsizliklerini derinleştirmektedir. Mucitler ve küçük aktörler sınırlı ödüller alırken, tekeller kârın büyük kısmını toplamaktadır.

Vergi Cennetleri ve Finansal Entegrasyon: Entelektüel tekeller, vergi cennetlerini kullanarak kârlarını maksimize eder ve finansal piyasalarla entegre bir rantiye stratejisi izlemektedir. Bu, geleneksel üretim odaklı kapitalizmden farklı bir birikim modeli yaratmaktadır.

Bilgi Commons’unun Özelleştirilmesi: Ortak bilgi havuzu (bilgi commons), tekeller tarafından özelleştirilmekte ve bilgiye erişim kısıtlanmaktadır, bu da inovasyonun demokratik potansiyelini zayıflatmaktadır.

İnovasyonun Güç İlişkilerine Dayalı Yapısı: İnovasyon, bağımsız bir süreç olmaktan çıkar; tekellerin çıkarlarına hizmet eden, hiyerarşik bir yapıya dönüşmektedir. Örneğin, yapay zeka patentlerinin büyük ölçüde birkaç şirkette toplanması bu dinamiği yansıtmaktadır.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir