Davutoğlu, Karamollaoğlu’nu Ziyaret Etti: Üzerimize Düşen Sorumlulukların Bilincindeyiz

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu Saadet Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret etti. İki saatten fazla süren görüşmenin ardından Davutoğlu ile Karamollaoğlu kameraların karşısına geçerek ortak açıklama yaptı. 

SP Lideri Karamollaoğlu Davutoğlu’na ziyareti için teşekkür ederken GP Lideri Davutoğlu, Türkiye’nin çok kritik bir eşikten geçtiğini ve tarihi bir dönemeç noktasında olduğunu belirtti.

Davutoğlu, ekonomik krize dair yaptığı değerlendirmesinde “Son açıklanan enflasyon rakamları dahi, dünyanın en yüksek enflasyon rakamlarına sahip Türkiye’yi ekonomik krizlerle karşı karşıya kalması bağlamında nereye getirdiğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı ve görüşmeye dair şunları söyledi:

“2001’den bu yana ulaşılan en yüksek rakamlar. Bir anlamda iktidar Türkiye’yi, AK Parti iktidara giden yolda en önemli şiar olan yoksullukla mücadele konusunda Türkiye’yi 2001-2002 tarihine geri götürdü. Yolsuzluklar konusunda neredeyse o dönemdeki yolsuzlukları aşan bir sisteme bizi getirdi. Yasaklar herkesçe malum. Medya üzerinde, basın, düşünce özgürlüğü üzerindeki yasaklar var. Böyle bir tablo ile Türkiye’nin kendisini gelecek yıllara, nesillere hazırlaması, herkesin huzur içinde yaşaması, insan onuruna yakışır bir hayat standardına ulaşması çok zor görünüyor. Burada sorumluluk, iktidar partilerinin omuzlarındadır. Sayın Erdoğan’ın, Sayın Bahçeli’nin, AK Parti’nin ve MHP’nin omuzlarındadır. Desteklemekte olan Vatan Partisi ve destekleyen birçok bileşenle iktidar mensuplarının üzerindedir sorumluluk. Tarihin vebali de onların üzerinde.”

Yoksullukla ilgili çok sayıda mesaj geldiğini aktaran Davutoğlu, “Kış günü her yerden mesajlar geliyor. Bebeğini ısıtamayan annenin, yaşlıların vebali onların omuzlarında. Elektriğe ve doğal gaza gelen zamla birlikte esnafımız ve vatandaşımız ikinci bir kira ödüyor. Bu yükün altında eziliyor. Böyle bir tablo karşısında siyasi partilerin varoluş güvencesi olan milletin huzuru ve refahı için çaba sarf etme prensibi, muhalefete de bir sorumluluk yüklüyor” dedi.

‘Üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz’

“İktidar yaptıklarıyla sorumludur. Muhalefet de yapmadıkları ve yapamadıklarıyla sorumludur” diyen Davutoğlu, “Hepimiz sorumlulukla karşı karşıyayız. Sayın Karamollaoğlu ve çok değerli ekibiyle çok güzel bir istişare gerçekleştirdik. Kendisinin sağlık sorunları nedeniyle birkaç haftadır telefonda görüşmelerimiz oldu ama bizzat görüşme şansımız olmamıştı. Gelişmelerden birbirimiz haberdar ettik. Üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz. Özellikle söylemek isterim ki Saadet Partisi ve Gelecek Partisi arasında, iki parti arasında olabilecek en yakın ilişki bu dönemlerde sürdü” şeklinde konuştu.

“Ben adalete güvenmiyorum”

İki lider gazetecilerin sorularına da yanıt verdi. Avrupa Konseyi’nin Osman Kavala’ya ilişkin kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AİHM’e yönelik sözleri hatırlatılan SAADET lideri Karamollaoğlu, “Bundan yirmi sene önce Sayın Cumhurbaşkanının uluslararası kurumlarla ilgili söylediklerini dinlemeye okumaya ihtiyaç var” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte farklı bugün farklı açıklamalar yaptığına dikkat çeken Karamollaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mahkemelerin kararlarını yorumlama noktasına gitmeyeceğim. Çünkü onların da yeri geldiği zaman çok yanlış tavır sergilediklerini biliyorum. Ama ikilikçi olmaz. Bir yerde onlara sığınacaksınız, işinize gelmediği zaman da onları bir kenara iteleyeceksiniz. Bu doğru bir yaklaşım değil. Biz aynı konuyu özellikle İsrail’le olan münasebetlerde de görüyorum. Başlangıçta bambaşkaydı, arkasından ‘One minute’ ile tavır koyduk güya. Şimdi de tek kurtuluş yolu neredeyse onlarla bir araya gelmek gibi gözüküyor. Eğer uluslararası mahkemelerin verdiği kararlar tekrar özden geçirebilirse, somut deliler varsa somut delilere itibar etek icap etmek gerekir. Üzülüyorum. Uluslararası mahkemelere biz milli görüşçüler olarak pek itibar etmeyebiliriz, gerekçelerimiz var. Amma AK Parti’nin, Türkiye’de adalete güven bütünüyle ortadan kalkmışken, ben adalete güvenmiyorum. Allah muhafaza etsin. Herhangi bir şey benim veya yakınımın başına gelir de mahkemeye giderse oradan adil bir karar çıkacağına itimadım yok. Bunu hakimleri tenzih ederim ama verilen kararlara uymamak AK Parti’nin şiarı haline geldi. Kavalayı tanımam bilmem ama bir mahkeme insanı beraat ettiriyor, arkasından da ‘ben ille içeride tutacağım’ diye yeniden içeriye alıyorsanız orada çok ciddi sorunlar var manasına gelir.”

Avrupa Konseyi’nin Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu bir yapı olduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nde ev sahibi olduğunu söyledi.

Davutoğlu, “Türkiye bu duruma düşürülemez. AİHM’de bir Türk hâkime var orada. Onu çekiyor musunuz? Kavala dosyasından bağımsız söylüyorum, bu bir utanç. Türkiye kendi üyesi olduğu, bakanlar komitesinde temsil edildiği, başkanlık yaptığı bir yapıda yargılanır bir duruma düşmüştür. Sebep ne? Gezi olaylarından suçlanan Kavala 2013’ten 2017’ye kadar herhangi bir tahkikat yapılmıyor. AİHM de şu vardıysa neden bu kadar bekledin diyor. Teknik bir hukuki süreç olarak başlıyor. Oradan bırakılıp başka bir yerden tutuklanıyor. Bütün bunlara değer mi Allah aşkına? Davadan bağımsız olarak söylüyorum. Ona mahkemeler karar verir. Ama Türkiye’nin dünyada böylesine yalnız bırakıldığı ikinci bir dönem yoktur” dedi.

AK Partili vekiller Vahit Kiler ve Ekrem Çelebi’nin, Van İl Müftülüğü’nden mülakatlarda bazı kişiler için torpil istediği iddia edilen belgeler de iki lidere yöneltilen sorular arasında yer aldı.

“Torpil belgesi diye bir belgeyi de ilk defa duyuyorum” diyen Karamollaoğlu, “İlk defa torpil belgesi ortaya çıkıyor gibi. Ben şimdiye kadar torpil olmayan atamanın yapılmadığı kanaatindeyim. Belgesi var mı yok mu bilmiyorum. Ama bu dediğiniz geçmişten beri Türkiye’de uygulanan ifadeler herhalde. Onun burada bir kere gündeme getirilmiş olmasını sanki çok mühim bir hadise gibi takdim etmeyi de abartılı buluyorum çünkü maalesef bugün tayinlerde yandaşlık gözetilmeden kimseye paye verildiğini düşünmüyorum. Çok abartılı bulmuyorum bunu” ifadelerini kullandı.

“Bütün kurumlarda görülen bir hastalıktır”

Objektif olmayan kamu istihdamının bir yolsuzluk türü olduğunu belirten Davutoğlu ise “Geçmişte bunlar münferit olarak referans gibi olurdu. O da yanlış. Şimdi mülakat sistemiyle bu kurumsallaştı. Sistemleşti. Eskiden tek tek olan olaylar sistemin kendisi halini aldı. Sadece Diyanet’le sınırlı değil, bütün kurumlarda geçerli olan uygulama haline geldi. Diyanet’in istihdamda mümkün olduğu ölçüde kendi özerk yapısını kazanması ve tek kriterinin İslam dininin yüce değerlerini temsil dışında herhangi bir kriterin olmaması itizar eder. Bu bütün kurumlarda görülen bir hastalıktır. Mülakat bugün bu sistemin ana unsuru olması bağlamında bir hastalığa dönüşmüştür. Gelecek Partisi iktidarında mülakata son verecek, liyakati esas alacak kamu alımını hayata geçireceğiz” diye konuştu.

(Kaynak: Gazeteduvar)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir