Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’a İsrail Çağrısı: Tweet Atma, Ticareti Kes

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından, 29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’ndaki ‘one minute (bir dakika)’ çıkışını da hatırlan bir mesaj paylaştı.

Haber Merkezi / Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde kimileri Filistin, Gazze, Ramallah diye yerlerin varlığından ilk kez 7 Ekim’de haberdar olmuş olabilir. Bazı çevreler Filistin halkının hak ve adalet mücadelesini ilk kez 7 Ekim’de duymuş da olabilir. Ama biz bu mücadeleye ömrümüzü adadık.

Türkiye, Irak-İran savaşında nasıl komşularına kucak açtıysa… Suriye’deki zulümden kaçan muhacirlere nasıl ensar olduysa… Kafkasya’dan Kırım’a nasıl hiçbir kardeşine sırtını dönmediyse… Bugün de tüm imkânlarıyla Gazzeli kardeşlerine sahip çıkmaktadır. Bu gerçeği hiçbir iftira değiştiremez; yalanlar, çarpıtmalar bu hakikatin üstünü asla örtemez. Filistinli yiğitlere terörist iftirası atanların listesinden Meclise girenler ile bu zihniyetle aynı çizgide buluşanların bize söyleyecek sözü olamaz.

Dünyada hiçbir siyasetçinin yapmaya cesaret edemeyeceği dik duruşu, bundan 15 sene önce one minute diyerek açıkça ortaya koyduk. Dün nasıl zalimlerin karşısında, mazlumların yanında yer aldıysak bugün de aynı yerdeyiz, aynı vakur tavrımızı muhafaza ediyoruz. İnşallah bundan sonra da bu duruşumuzdan geri adım atmayacağız.”

“Tweet atma, ticareti kes”

Erdoğan’ın bu uzun mesajını alıntılayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 4 kelimelik yanıt verdi: “Tweet atma, ticareti kes.”

Gazze’de can kaybı 31 bin 726’ya yükseldi

Öte yandan Gazze’de İsrail saldırılarında can kaybı son 24 saatte 81 artarak 31 bin 726’ya yükseldi. İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 73 bin 792’ye ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Arınç’tan Karamollaoğlu’nun “Necmettin Erbakan” İddiasına Yalanlama

Bülent Arınç, SP Lideri Temel Karamollaoğlu’nun “2006’da Erdoğan Erbakan Hoca’nın evini polis ile kuşattırdı, hapse attırmak istedi” açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık” dedi.

Haber Merkezi / Bülent Arınç açıklamasının devamında, “Erbakan Hocamız tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve bizlere iletilen muhtelif talepler de tereddütsüz yerine getirilmiştir. Hocamız, bu konudan dolayı özel olarak bana ve genel olarak da bu konuda hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldığı bir yayında “2006’da Erdoğan Erbakan Hoca’nın evini polis ile kuşattırdı, hapse attırmak istedi” ifadelerini kullanmıştı.

Eski TBMM Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sözkonusu iddianın gerçeği yansıtmadığını” ifade etti.

“O dönem rahmetli Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık” ifadesini kullanan Arınç şunları kaydetti:

Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Karamollaoğlu’nun geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında ortaya attığı ve ardından da Mehmet Altınöz tarafından onaylanan iddialar üzerine birkaç söz söylemek gereği hâsıl oldu. Ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmıyor!

O dönem rahmetli Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık. Başkanı olarak o dönemki grup başkanvekilimiz Sadullah Ergün’ü arayarak hocamız için olumsuz bir durumun ortaya çıkmaması adına gerekli kanuni düzenlemenin yapılması için çalışma yapılması yönünde talimatı o dönemki Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile istişare ederek ben verdim.

İlgili kanun teklifi mecliste kabul edilmesinin ardından dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildi; biz ise aynı gün herhangi bir değişiklik yapmadan kanunu tekrar kabul ederek Sezer’e havale ettik ve o da anayasamız gereği onaylamak zorunda kaldı. Ardından da CHP harekete geçerek ilgili kanunu anayasa mahkemesine taşıdı. Anayasa mahkemesinin CHP’nin itirazını reddetmesi akabinde de kanun yürürlüğe girdi ve rahmetli hocamızın söz konusu cezayı evinde geçirmesi sağlanmış oldu.

Bu dönem yaşananların en yakın şahitleri arasında Sayın Recai Kutan, Yasin Hatipoğlu, Mustafa Kamalak ve Şeref Malkoç da vardır. Bana gelip bu talebi ileten de kendileridir.

Yakinen şahit olduğum birçok konu vardır ki o dönem Erbakan Hocamız tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve bizlere iletilen muhtelif talepler de tereddütsüz yerine getirilmiştir. Hocamız, bu konudan dolayı özel olarak bana ve genel olarak da bu konuda hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir.

Sayın Karamollaoğlu ve Altınözün ortaya attıkları konu, bugüne kadar hiçbir yerde gündeme getirilmemiştir. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin yaklaştığı şu günlerde üzerinden yıllar geçmiş bir konuyu gerçeklerden uzak bir şekilde yeniden kamuoyunun önüne sunmanın siyasi etik ile bağdaşmadığı görüşündeyim.”

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu: Erdoğan, Erbakan’ı Hapse Attırmak İstedi

Katıldığı bir televizyon programında dikkat çeken açıklamalarda bulunan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, “Erbakan Hoca, 2006 yılında hapse mahkum olduğunda Tayyip Erdoğan polisle evini kuşattırdı” dedi ve ekledi:

“Hapse attırmak için büyük bir gayretin içine girdi. Çünkü mahkum olmuştu. Evinden alacak… Hocamızı ilzam etmek için, kötü göstermek için hapse attıracaktı.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, KRT yayınına katıldı. Programda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi’nin kurucu lideri Necmettin Erbakan’ı hapse attırmak istediğini ifade eden Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Erbakan Hoca, 2006 yılında hapse mahkum olduğunda Tayyip Erdoğan polisle evini kuşattırdı. Hapse attırmak için büyük bir gayretin içine girdi. Çünkü mahkum olmuştu. Evinden alacak… Hocamızı ilzam etmek için, kötü göstermek için hapse attıracaktı. Evi kuşatıldı.

O zaman Allah rahmet eylesin Hasan Kalyoncu, bizim Gaziantep eski il başkanımız. AK Parti’nin kuruluşunda da yer almıştı. Tayyip Erdoğan’a gitti. ‘Eğer Erbakan’ı tutuklarsan burayı senin başına yıkarım. Ben siyaseten seni yaşatmam’ dedi. Onun üzerine Tayyip Bey ev hapsine çevrilmesini sağladı.

Ve arkasından da Abdullah Gül Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra Erbakan Hocamızın affını kendisi gerçekleştirdi. Yani Erbakan Hoca siyasi hayata Abdullah Gül’ün bu affıyla dönebildi. Arkasından 2010 yılındaki seçimlerde Saadet Partisi’nin Genel Başkanı oldu.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan AYM Başkanı Zühtü Arslan’a Övgü: Helal Olsun

Erdoğan’ın bir konuşmasında “buyruğumdur” ifadesini kullandığını söyleyen Davutoğlu, “Buyruk ile Merkez Bankası arka kapı operasyonlarıyla Merkez Bankasının içi boşaltıldı. Buyruklarla servet transferi yapıldı. Şirketlere hangi şirketlere kredi verileceği, hangi şirketlere kredi verilmeyeceği buyruklarla oluşturuldu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Buyruklarla KHK mağdurları ortaya çıktı. Darbenin baş organizatörünün kardeşi bir buyrukla büyükelçi tayin edilirken, fakir-fukara çocuğunu okula gönderemeyenlerin aileleri buyrukla yedi sülalesi hapse atıldı. Buyrukla FETÖ borsası oluşturuldu kimi gerçek FETÖ’cüler para verip kurtuldu, parası olmayanlar da buyrukla hadleri bildirildi işte bu.”

Davutoğlu konuşmasının devamında, “Buyruğun olduğu yerde anayasa olmaz. Şimdi de buyrukla ne yapmak istiyorlar biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesini, önlerindeki son engeli budamak istiyorlar çünkü Anayasa Mahkemesi buyruk dinlemiyor. Dinleyin Zühtü Arslan’ın son konuşması, ferman padişahınsa hukuk bizimdir dedi” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) Saadet Partisi – Gelecek Partisi ortak grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden ocağında yaşanan toprak kaymasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: Sizler modernitenin açtığı çevre felaketlerinin Türkiye’deki temsilcilerisiniz! Erzincan İliç’te olan asla bir kader olarak düşünülemez. Kısa sürede zengin olabilmek, bir külçe altın elde etmek isteyenlere sesleniyorum; medeniyet altında değil zihinlerde, medeniyet rant ile değil ahlak ile kurulur.

Siz tabiata baktığınızda dolar dışında yeşil görmezsiniz. Bizim için Anadolu’nun suyu, toprakları, ateşi ve güneşi azizdir. Türkiye’de ne kadar felaket varsa 5 baronun elinde gerçekleşiyor. İktidara yakın bir şirketin Kanada’lı SSR şirketinin yapısına baktım. Bu şirketin 7.2 milyon dolar vergi borcu silinmiş. Kimin hakkını kimin için siliyorsunuz?

Kanal İstanbul ihanetin adıdır

Antalya’da yaşanan sele de değinen Davutoğlu, iktidarın şehirlerin dokusunu anlayamadığını söyledi. Kanal İstanbul Projesi’nin, İstanbul’a saygısızlık olduğunu savunan Davutoğlu, “Kanal İstanbul, İstanbul’un havasına, suyuna, toprağına, ateşine hürmetsizliğin, nobranlığın, ihanetin adıdır.” dedi.

İstanbul’un büyük bir hazine olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Bunu ben Sayın Erdoğan’ın yüzüne ifade ettim. Yazılı rapor var, yayınlarım. Mektup yazdım Kanal İstanbul için, ‘Yapmayın, kıymayın İstanbul’a’ diye.” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi, imar, uyuşturucu, faiz, ihale ve siyaset baronlarından kurtaracaklarını ifade eden Davutoğlu, siyaseti kar ve rant alanı olmaktan çıkaracaklarını kaydetti. Ahmet Davutoğlu, devletin ve Türkiye’nin yeniden imara ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasında “buyruğumdur” ifadesini kullandığını söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

Buyruk yazacaksan, dön Netanyahu’ya ‘Ben ki Selahaddin Eyyubi’nin, Hazreti Ömer’in mirasının takipçisi, Yavuz Sultan Selim Han’ın fethettiği diyarların bugünkü hamisi, Sultan Abdülhamid Han’ın reddettiği siyonist projelerin takipçisi ve karşılığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ım; sen ki Netanyahu’sun ‘sana ticareti kesiyorum, sana hava sahalarımı kapatıyorum.

Eğer zulmünü durdurmazsan gemilerimle yardım gönderiyorum, ebabil kuşları gibi helikopterlerle yardım indiriyorum Gazze’ye, ramazan yaklaşırken saldırılarını kesmezsen bütün gücümle orada olacağım’ de. Buyruk böyle yazılır.

“Faiz düşürülecek dendi, düşmedi”

Ekonomide yaşanan krize de değinen Davutoğlu şöyle konuştu: Faiz düşürülecek dendi, düşmedi. Devlet planlama teşkilatı kapatıldı. Hiçbir denetime tabi olmayan Varlık Fonu kuruldu. Başına, buyruğu veren kayınpeder, vekili olarak da damat atandı. Varlık fonu üzerinden de neler döndüğünü sadece bir bürokrattan sordular. İhale kanunu 200 defa değiştirildi.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan İktidara ‘Filistin’ Uyarısı

İsrail-Filistin savaşına ilişkin açıklamalarda bulunan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, “İktidarda bulunanlar ise hâlâ algıları yönetmenin, toplumumuzun öfkesini manipüle etmenin, kendilerine güvenen insanlarımızı kandırmanın peşinde!” dedi ve ekledi:

“İktidara sesleniyorum; siz unutturmaya çalışsanız da biz unutmayacağız ve unutturmayacağız! İktidarı uyarıyorum; Filistin’de yanan bu ateş en başta sizi yakar! Gazze’den yükselen çığlıklar sizi perişan eder! Filistinli mazlum çocukların, kadınların, hastaların âhı sizi perişan eder!”

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında, “Limanlarımızdan gemiler gelip gitmeye devam ettiği müddetçe; Filistin lehine attığınız sloganlar, İsrail aleyhine kurduğunuz o süslü cümleler sizi bu vebalden kurtarmaz, kurtaramaz!” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu sosyal medya hesabından İsrail-Filistin savaşına ilişkin paylaşımda bulundu. Karamollaoğlu’nun paylaşımı bu şekilde:

“Üç ay geride kaldı; İsrail katliamlarına devam ediyor! Her gün yüzlerce masum Filistinli, bombalar altında can veriyor. Siyonist rejim, hastaneleri, okulları, ambulansları ve ibadethaneleri aralıksız vuruyor. Gazzeliler açlık ve susuzluktan kırılıyor.

Daha da vahimi iktidar İsrail’e karşı mangalda kül bırakmazken her gün limanlarımızdan İsrail’e gemilerle sevkiyat yapılıyor. Buna karşılık iktidarda bulunanlar ise hâlâ algıları yönetmenin, toplumumuzun öfkesini manipüle etmenin, kendilerine güvenen insanlarımızı kandırmanın peşinde!

İktidara sesleniyorum; siz unutturmaya çalışsanız da biz unutmayacağız ve unutturmayacağız! İktidarı uyarıyorum; Filistin’de yanan bu ateş en başta sizi yakar! Gazze’den yükselen çığlıklar sizi perişan eder! Filistinli mazlum çocukların, kadınların, hastaların âhı sizi perişan eder!

Limanlarımızdan gemiler gelip gitmeye devam ettiği müddetçe; Filistin lehine attığınız sloganlar, İsrail aleyhine kurduğunuz o süslü cümleler sizi bu vebalden kurtarmaz, kurtaramaz!”

Paylaşın

AK Parti, MHP, İYİ Parti Ve Saadet Partisi’nden Ortak Bildiri

AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi, Kuzey Irak’taki gelişmeler sonrası ortak bildiri yayınladı, Bildiri’de “Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine tehdit oluşturan tüm terör örgütleriyle tavizsiz bir șekilde mücadele edecek güç ve kudrete sahip olduğunu kararlılıkla ilan ediyoruz” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Kuzey Irak’taki gelişmeler sonrası Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerden açıklamalar gelirken Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), İYİ Parti ve Saadet Partisi ortak bildiri yayınladı.

AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi Grupları imzasıyla yayımlanan bildiride şu ifadeler yer aldı: “Bölücü terör örgütü PKK tarafından iki gündür gerçekleştirilen hain terör saldırıları neticesinde 12 vatan evladımızı kaybetmiş bulunmaktayız.

Milletimizin başı sağ olsun. Bu menfur saldırılarda şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabır, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz. Bizler Türkiye Büyük Millet Meclisinde aşağıda imzası bulunan siyasi parti grupları olarak birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve güvenliğimize yönelik bu saldırıları şiddetle kınıyoruz.

Terör ve şiddet, hiçbir zaman hedefine ve amacına ulaşamayacaktır. Aziz milletimizin teröre asla boyun eğmeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine tehdit oluşturan tüm terör örgütleriyle tavizsiz bir şekilde mücadele edecek güç ve kudrete sahip olduğunu kararlılıkla ilan ediyoruz.”

“Sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz”

AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin yayımladığı ortak Meclis bildirisine imza atmayan CHP, kendi bildirisini yayımladı.

Bildiriyi sosyal medya hesabından paylaşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz” diyerek AKP hükümetinin politikalarını eleştirdi.

“Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” diyen Özel “Terörü kınamıyor lanetliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun” açıklamasını yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekilleri Burcu Köksal, Ali Mahir Başarır ve Gökhan Günaydın’ın imzasının yer aldığı bildiri şöyle:

Ülkemiz 22-23 Aralık 2023 geceleri gelen kara haberlerle sarsılmıştır. 12 Vatan evladının şehit düştüğü alçak saldırılar, terörün kirli yüzünü bir kez daha göstermiştir.

Terörü, hain terör örgütünü ve insanlık dışı yöntemlerini lanetliyoruz. Bu menfur saldırıları planlayan, azmettiren ve gerçekleştiren teröristler hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır.

Askerlerimizin can güvenliği ve yaralılarımızın sağlık durumu en başta gelen endişe kaynağımızdır. İki gece üst üste aynı bölgede 12 şehit verilmesi yanında, halen bölgede bulunan mehmetçiklerimizin güvenliğinin tam olarak sağlandığına ilişkin sağlıklı bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmaması, milletimizin acısını ve üzüntüsünü daha da artırmaktadır.

Bu nedenle bu geceden tezi yok TBMM’nin hiç zaman kaybetmeden derhal bir kapalı oturum yapması ve Milli Savunma Bakanı’nın gezi gazi Meclis’e gelerek milletvekillerini bilgilendirmesi zorunludur. Ancak bu oturum sonrasında bölgeden ve gelişmelerden kapsamlı ve doğru şekilde bilgi alan siyasi parti gruplarının ortak bir metin çalışması yapabileceğini düşünüyoruz.

Hain saldırıların neden engellenemediğinin ve sorumluların ihmalleri olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadan atılacak adımları şehitlerimizin hatırasına bir saygısızlık olarak değerlendiriyoruz.

Bunun yanında milletimizi tarifsiz bir üzüntüye ve eleme gark eden böylesine acı ve elim olayın ardından ulusal yas ilan edilmesi bütün toplumun ortak talebidir iktidarı daha fazla gecikmeksizin bu yönde tutumu almaya davet ediyoruz

Terörün hedeflerine ulaşmasının ulaşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Milletimizin başı sağ olsun.

Paylaşın

CHP Milletvekili Ali Fazıl Kasap Geçici Olarak Saadet Partisi’ne Geçti

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, geçici olarak Saadet Partisi’ne katıldı. Saadet Partisi, Ali Fazıl Kasap’ın katılımıyla, TBMM’de yeniden grup oluşturma çoğunluğunu elde etti.

Saadet ve Gelecek Partisi’nin sandalye sayısı, Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in vefatıyla 19’a düşmüş ve Meclis’te grup kurmak için gerekli olan en az 20 milletvekiline sahip olma kriterini kaybetmişti.

Konuya ilişkin açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, yarından itibaren Saadet Partisi Grubu’nun TBMM’de temsil edileceğini söyleyerek, “Muhalefetin söz hakkının kısıtlanmaması amacıyla bu tavrı almış bulunuyoruz. Tüm siyasal partilerden de bu tavra destek bekliyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap Saadet Partisi’ne katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in ölümü ile meclis grubu düşen Saadet Partisi’nin bütçe görüşmelerinde söz sahibi olabilmesi için, Kasap’ın geçici olarak bu partiye geçeceğini bildirdi.

CHP Gençlik Kolları’nın Manisa’da düzenlediği organizasyona katılan Özel, burada yaptığı açıklamada, “Hasan Bitmez hayatını kaybedince İçtüzük gereğince 20 olması gereken grup üye sayısı 19’a düştü ve Saadet grubunun düşmesi söz konusu. Bugün de bütçe görüşmeleri devam ediyor. (…) Eğer Saadet Partisi sözünü söyleyemez hale gelirse, bu demokrasi açısından da çok ayıp, hele hele Hasan Bitmez’in son nefesine kadar kürsüde sözünü söylemeye çalışan gayreti göz önüne getirilince, kendisinin hatırasına da saygısızlık olur. Biz bu grubun düşmemesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Partisinin Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, CHP grubu adına fedakarlıkta bulunup bütçe görüşmeleri boyunca Saadet Partisi’nde yer alacağını duyuran Özel, Saadet Partisi genel Başkanı Temel Kararmollaoğlu ile Cuma günü yaptıkları görüşmede, Karamollaoğlu’nun, gruplarının düştüğünü “nezaketle hatırlattığını” ve bunun üzerine kendilerinin, “üzerlerine düşeni yapacaklarını söylediklerini” aktardı.

“CHP kürsü hakkını savunur, muhalefet hakkını, söz hakkını savunur. Bütçe görüşmeleri sırasında Saadet Partisi’ne çeşitli katılımlar olabilecektir. Diğer partilerle iş birliği yaparak grup kuracak sayıyı tuttururlar” diyen Özel, “O sağlanana kadar söz haklarını kaybetmemeleri için bir milletvekilimizi Saadet Partisi grubunda görev yapmak üzere talimatlandırmış durumdayım” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel’in bu açıklamasının ardından, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak, Hasan Bitmez’in hayatını kaybetmesinin ardından, Saadet Partisi TBMM Grubu’nun içtüzüğün grup olma şartını kaybetmesi üzerine CHP Grubu’nun aldığı kararı açıkladı.

Günaydın açıklamasında, “TBMM’de muhalefetin söz hakkının kısıtlanmaması, halkın yaşadığı gerçeklerin tüm açıklığıyla ve etkinlikle TBMM kürsüsünden ifade edilmesine olanak tanınması ve bu çerçevede bütçe görüşmeleri süresi ile kısıtlı olmak kaydıyla, Kütahya Milletvekilimiz Sayın Doktor Ali Fazıl Kasap, CHP’den istifa ederek bu amaçla Saadet Partisi Grubu’na geçmiş bulunuyor. Yarından itibaren Saadet Partisi Grubu burada temsil edilecek. CHP olarak muhalefetin söz hakkının kısıtlanmaması amacıyla bu tavrımızı almış bulunuyoruz. Diğer tüm siyasi partilerden de bu tavra destek bekliyoruz” dedi.

Hasan Bitmez’in ölümü

Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili 53 yaşındaki Hasan Bitmez, 12 Aralık’ta Meclis kürsüsünde yaptığı konuşma sırasında kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılmıştı. Yapılan tedaviye yanıt vermeyen Bitmez 14 Aralık’ta hayatını kaybetti.

Paylaşın

Demokrat Parti’den Gelecek Ve Saadet Partisi’ne “Grup” Desteği

Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in hayatını kaybetmesi sonrası Saadet Partisi Grubu’nun düşmemesi için Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih Uzun’un Saadet Partisi’ne katılacağı öne sürüldü.

Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi, son seçimlere Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) listelerinden girmiş; toplamda 38 milletvekili çıkarmıştı.

Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün haberinde, bunun önüne geçmek için Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih Uzun’un Saadet Partisi’ne katılacağı öne sürüldü.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamaollaoğlu ile temasta olduğu, Demokrat Partili bir vekilin Saadet Partisi’ne geçeceği iddia edildi.

Demokrat Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi, son seçimlere CHP listelerinden girmiş; toplamda 38 milletvekili çıkarmıştı.

Bu partilerden 15 vekilli DEVA ve 3 vekilli DP grup kurmazken; 10’ar vekili olan Saadet ve Gelecek partileri Saadet Partisi çatısı altında grup kurmuştu. Bitmez’in ölümü, grup kurmak için gerekli 20 milletvekili sayısına ulaşmayı da ortadan kaldırmıştı.

Hasan Bitmez hayatını nasıl kaybetti?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 12 Aralık Salı fenalaştıktan sonra hastanede tedavi altına alınan Hasan Bitmez hayatını kaybetmişti.

Bitmez, fenalaşmadan önce AKP’nin Filistin’e saldıran İsrail’e yönelik politikalarını eleştiriyordu. Buradaki tartışmada AKP sıralarından kendisini hedef alan ifadeler kullanırken; bu ifadelerin en ağırı AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’den gelmişti.

Bitmez, konuşması bitirdikten hemen sonra fenalaşarak yere yığıldı ancak AK Partililerin hedef alması devam etmişti. Meclis tutanaklarına göre Bitmez yere yığılınca AK Parti grubundan “Allah’ın gazabı böyle olur” ifadeleri sarf edilmişti.

Gazeteci İsmail Saymaz’a konuşan CHP’liler bu ifadeyi kullananın Özlem Zengin olduğunu öne sürmişlerdi.

Özlem Zengin, Bitmez’in hayatını kaybetti haberi gelince sosyal medya hesabından şöyle bir başsağlığı mesajı paylaştı: “Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’e Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, Saadet Partisi camiasına ve Meclisimize başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun.”

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in bu mesajı tepkilere neden olmuştu.

Paylaşın

Saadet Partisi’nden Faiz Önerisi: Yüzde 70’e Çıkarın, Millet De Rahat Etsin, Siz De

Meclis Genel Kurulu’nda konuşan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya son faiz artışına ilişkin, Erdoğan’ın, “Benden faizleri yükseltmeyi beklemeyin, bir Müslüman olarak Nâs neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz, hüküm bu” sözlerini hatırlattı, “Nâs mı değişti, değerleriniz mi” diye sordu.

Bülent Kaya bir de öneride bulundu, “Takip ettiğiniz paradigma itibarıyla enflasyonun üzerine çıkan bir faiz yapacaksınız. Enflasyonun sene sonu hedefi yüzde 70, faizler şu an 40. Nas diyordunuz? Bence artık nas düzeninden vazgeçin de yüzde 40’ı “5” “5” artırmayın, birden yüzde 70’e çıkarın, bu millet de rahat etsin, siz de her ay mahcup olmaktansa bir kerede mahcup olun; bu sözlerinizi her ay biz sizin yüzünüze çarpmak mecburiyetinde kalmayalım” dedi.

14 Mayıs seçimlerinin ardından ekonomi politikası da değişti. Mehmet Şimşek’in Hazine Bakanlığı, Gaye Erkan’ın Merkez Bankası başkanlığı koltuğuna oturmasının ardından düşük faiz politikasından vazgeçildi. Seçim sürecinde yüzde 8,5 olan faiz, her ay artırılarak yüzde 40 seviyesine çıkarıldı. Her ay yapılan faiz artışı siyaset sahnesinde de eleştiri konusu oldu. En sert eleştirilerden biri de düşük faizin “nas” olarak savunulmasıydı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya son faiz artışının ardından Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Benden faizleri yükseltmeyi beklemeyin, bir Müslüman olarak Nâs neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz, hüküm bu” sözlerini hatırlattı, “Nâs mı değişti, değerleriniz mi” diye sordu.

Kaya bir de öneride bulundu, “Takip ettiğiniz paradigma itibarıyla enflasyonun üzerine çıkan bir faiz yapacaksınız. Enflasyonun sene sonu hedefi yüzde 70, faizler şu an 40. Nas diyordunuz? Bence artık nas düzeninden vazgeçin de yüzde 40’ı “5” “5” artırmayın, birden yüzde 70’e çıkarın, bu millet de rahat etsin, siz de her ay mahcup olmaktansa bir kerede mahcup olun; bu sözlerinizi her ay biz sizin yüzünüze çarpmak mecburiyetinde kalmayalım” dedi.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Filistin Tepkisi: Bir Halk Göz Göre Göre Soykırıma Uğruyor

TBMM’deki Saadet – Gelecek grup toplantısında konuşan SP Lideri Karamollaoğlu, Gazze bugün bu haldeyse, İslam ülkelerinin yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyişindendir. Eğer bir avuç Siyonist dünyayı böylesine pervasızca ateşe verebiliyorsa, İslam ülkelerinin yönetiminde bulunanların, kendi ülkelerini güçlendirecek politikaları uygulamamasından kaynaklanmaktadır” dedi ve ekledi:

“Eğer bugün Filistin meselesinde kör, sağır ve dilsiz taklidi yapılıyorsa; bilinmelidir ki zamanında atılması gereken adımların atılmayışındandır. Türkiye’mizi ele alalım. 21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındıracak politikalar uygulamış olsalardı bugün böyle olur muydu?”

Karamollaoğlu konuşmasını, “Sosyal hayatta ahlakı ve adaleti esas almış olsalardı, ekonomik hayatta üretimi esas alarak ülkemizi güçlendirmiş olsalardı, dış politikada şahsiyetli bir dış politika takip etselerdi; İsrail bölgemizde böylesine rahat at koşturabilir miydi? Tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, bugün her şeyi ithal eder hale gelişimizdir işte bugün elimizi kolumuzu bağlayan” sözleriyle sürdürdü.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu’nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

“Başta Sayın Davutoğlu olmak üzere bütün Gelecek ve Saadet Partili isimleri saygıyla selamlıyorum. Çok farklı bir dönemden geçiyoruz. Uzun yıllar böyle bir manzarayla karşı karşıya kalmadık. Ancak acılı bir manzarayla karşı karşıyayız.

Bugün yaşadığımız problemlere de çözüm tekliflerini de kamuoyuyla paylaşmak bizim bir görevimizdir. Filistinli mazlumların yanında olmayı bir görev biliyoruz. Yıllardır Gazze’yi adeta bir açık hava hapishanesine dönüştürenler sessizlikten aldıkları güçle ortadan kaldırmak için harekete geçtiler.

Karşılaştığımız manzaranın sadece bu güne ait olmadığını söylediğim rakamlarla görmüş olacağız. Aslında 2010 yılından itibaren her sene kaç kişi katledildi?

2012: 1650, 2013’te 4 bin 936, 2014’te 19 bini geçmiş, 2017’de 8 bin 500, 2019’da 15 bin kişi… 2020’de 2 bin 700 küsür, 2023’te 10 binden fazla insan hayatını kaybetti. Yıllardır herkes bu ölümler karşısında sustu! Tam 1 ay oldu, herkes yine susuyor, dünya yine görmezden geliyor. Bir halk göz göre göre soykırıma uğruyor.

Saadet-Gelecek Grubu olarak, ilk günden itibaren zulme karşı sesimizi yükselttik, mazlumların yanında saf tuttuk; bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Gazze için yola çıkan milletvekili arkadaşlarımız Mısır’da temaslarda bulundular, Gazze’ye girebilmek için çok uğraştılar. Maalesef mümkün olmadı. Nasıl bir işgal ile karşı karşıya bulunduğumuzun en net fotoğrafıdır bu aslında: Türkiye’nin milletvekilleri, Gazze’ye girmek istiyor ama giremiyor.

ABD, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerin başkanları, başbakan ve bakanları Tel Aviv’e gidiyor ama bizler Gazze’ye gidemiyoruz! İşte Batı’nın iki yüzlülüğü! İşte İslam ülkelerinin acizliği! İşte Türkiye’nin hali! Hepsi birleşince, bir halk göz göre göre işte böyle soykırıma uğruyor! Yere batsın sizin insan hakları ve demokrasi söyleminiz! Yere batsın sizin “normalleşme” süreçleriniz! Yere batsın sizin reel-politiğiniz! Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün Doğusu da Batısı da Filistinlilerindir!

Muhterem arkadaşlar; Gazze insansızlaştırılmak isteniyor. Ama nasıl? Filistinlileri vatanlarını terke zorlayarak! Bir aydır kılı bile kıpırdamayanların buldukları çözüm bu! Çözüm diye sundukları şey; Gazze’yi tamamen İsrail’e teslim etmek! Bunların çözümü; yüz binlerce insanı mülteci olarak vatanlarını terk etmeye zorlamak!

Bir türlü akıllanmadınız! Yetmedi mi milyonlarca insanın evini, barkını terk etmesi! Hiç mi ders çıkarmadınız Irak’tan, Afganistan’dan, Suriye’den! Bu adım, sadece Büyük İsrail Projesi çerçevesinde atılan bir adımdır; hiç mi anlamadınız! Hem sivil dediğiniz kimler? Vatanlarını korumaya çalışan, tüm Müslümanlar adına Mescid-i Aksa’ya sahip çıkanları nasıl adlandıracaksınız peki? Birileri gibi “terörist” mi diyeceksiniz, yoksa birileri gibi “silahlı unsurlar” olarak mı adlandıracaksınız?

Herkes bilsin ki, buna ne yazık ki ülkemizin iktidarını da dahil ediyorum; Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün doğusu da batısı da Filistinlilerindir! Gazze’nin Boşaltılması, “Teklif Dahi Edilemez” 1897’yi ve 1917’yi bilmeyenler, 1948’de bir emrivaki ile İsrail’in kuruluşunu ve 1967’de yaşananları anlayamadılar. Sandılar ki İsrail, duracak! Sandılar ki İsrail, bugüne kadar uyguladığı zulme son verecek!

1948’i ve 1967’yi unutanlar, bugün kalkmışlar çözüm diye Gazze’yi boşaltmayı konuşuyorlar! “BOP tıkır tıkır işlesin” demek neyse; bu adım da işte odur! Bizim açımızdan “teklif dahi edilemez”, gündeme dahi getirilemez bir konudur bu! Bunu teklif etmek ihanettir, bu teklif karşısında “acaba” diye düşünmek gaflettir!

“Mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz!”

Bu; Kıbrıs’tan vazgeçelim, Mavi Vatan iddialarımızdan vazgeçelim, İsrail’i daha da büyütelim, coğrafyamızda onulmaz yaralar açalım, Mescid-i Aksa’yı sahipsiz bırakalım demektir. Herkes bilsin ki; biz bunu kabul etmiyoruz! Bu işbirlikçi anlayışı reddediyoruz! Diplomatik ilişkilerde kameralar önünde semboller üzerinden sözde mesajlar verip, kapalı kapılar ardında bu tür anlaşmaları kabul eden anlayışla mücadelemizi ise kararlılıkla sürdüreceğiz!

Bu noktada bir paragraf açarak, Batı’nın emperyalist anlayışına işaret etmek istiyorum. Görüyoruz ki Batı alemi, ne uluslararası hukuka uymayı ne de insan haklarına sahip çıkmayı benimsiyor. İsrail ve Filistin söz konusu olunca, bu değerlerin hepsi rafa kaldırıldı. Emperyalist ve sömürü damarları kabardı! Yani eski kodlarına geri döndüler! Artık bu blokun dünyaya huzur ve barış getirmesi mümkün değildir! Adaleti ve insan haklarını önceleyecek yeni bir anlayışa ve oluşuma ihtiyaç var. Bunu sağlayacak olanlar da bizleriz.

Muhterem arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz bugünlere adım adım geldik. Yapılanlar ve yapılmayanlarla, verilen tavizlerle bugünlere geldik. Irak ve Afganistan’da yapılan yanlışlar, Tunus, Libya ve Mısır’da yaşananlara sebep oldu. Oralarda yapılan yanlışlar, Suriye’de daha büyük problemlere sebep oldu. Bu süreçlerin her birinden İsrail daha da güçlenerek çıktı. Akan kan ve gözyaşları üzerinden birileri iktidarlarını korurken, İsrail gün be gün pervasızlaştı. Evet, birileri iktidarlarını hep korudu; ancak bölgemiz her geçen gün daha huzursuz ve daha güvensiz bir yer haline geldi.

Ülkesini kalkındırmayı değil, kendisini ve çevresini zengin etmeyi önceleyen işbirlikçi yönetimler zalimler karşısında sustu! Vatandaşlarının hayat standartlarını değil, bindikleri arabaların modellerini yükseltmeyi, birbiri ardınca yazlık ve kışlık saraylar inşa etmeyi tercih edenler, mazlumları kimsesiz bıraktı!

Değerli arkadaşlar; Gazze bugün bu haldeyse, İslam ülkelerinin yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyişindendir. Eğer bir avuç Siyonist dünyayı böylesine pervasızca ateşe verebiliyorsa, İslam ülkelerinin yönetiminde bulunanların, kendi ülkelerini güçlendirecek politikaları uygulamamasından kaynaklanmaktadır. Eğer bugün Filistin meselesinde kör, sağır ve dilsiz taklidi yapılıyorsa; bilinmelidir ki zamanında atılması gereken adımların atılmayışındandır.

Türkiye’mizi ele alalım. 21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındıracak politikalar uygulamış olsalardı bugün böyle olur muydu?

Sosyal hayatta ahlakı ve adaleti esas almış olsalardı, ekonomik hayatta üretimi esas alarak ülkemizi güçlendirmiş olsalardı, dış politikada şahsiyetli bir dış politika takip etselerdi; İsrail bölgemizde böylesine rahat at koşturabilir miydi? Tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, bugün her şeyi ithal eder hale gelişimizdir işte bugün elimizi kolumuzu bağlayan.

Açlık Sınırı 13 Bin Lirayı, Yoksulluk Sınırını da 44 Bin Lirayı Geçti İktidara sesleniyoruz: Herkes bilir ki; “Borç alan, emir alır.” Yapmayın, dedik; dinlemediniz. “Kendi ihtiyaçlarını üretmeyen, başkasına muhtaç hale gelir.” dedik, dinlemediniz. Borç-faiz-borç sarmalına kendini kaptıran, bir daha kurtulamaz dedik, dinlemediniz. Manevi kalkınma ihmal edilerek, maddi kalkınma mümkün değildir dedik, onu da dinlemediniz.

Bugün gelinen nokta işte ortada! Sadece kınamayla, mitingle, konvoyla, fotoğraf karelerindeki semboller ve jestlerle durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Muhterem arkadaşlar; açlık sınırının 13 bin lirayı, yoksulluk sınırının da 44 bin lirayı geçtiği; Buna karşılık emeklilerinin 7 bin 500, asgari ücretli milyonların da 11 bin 400 liraya mahkum edildiği bir ülkenin dış politikada sözü geçer mi? Bilmeliyiz ki; daha KYK yurtlarındaki asansörlerinin güvenliğini bile sağlayamayan bir ülkenin, mazlumlara güven vermesi beklenemez!

Muhterem arkadaşlar; eğri oturup, doğru konuşalım: kendi ülkesinde adaleti tesis edemeyenlerin, başka ülkelerde yaşanan adaletsizliklere karşı söylediği cümleler dikkate alınmaz. Sırf gazetecilik yapıyor diye gazetecileri tutuklarsanız, tutuksuz yargılama esasken, tutuklu yargılamayı bir norm haline getirirseniz; kimse sizi dikkate almaz! Bizim iktidara dönük eleştirilerimiz sadece bugüne dair değildir, dünden bugüne yapılan yanlışların bugün bizi getirdiği noktayadır bizim temel itirazımız. Dünden bugüne satılan fabrikalaradır bizim sitemimiz.

Irak’a binlerce sortinin bizim topraklarımızdan yapılmış olmasınadır bizim tepkimiz. Kurduğumuz cümlelerin tonunu belirleyen husus; 21 yıldır BOP’un adım adım uygulanışı ve eş başkan olarak buna ya ortak olmuş ya da göz yummuş olmanızdır. İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzeninin ülkemizi getireceği noktayı biliyorduk; işte 21 yıldır size yükselttiğimiz itirazlarımızın sebebi budur. İsveç’in NATO Üyeliği Konusunda Çizilen Zikzaklardır Bugün İsrail’i Bu Denli Şımartan. Değerli milletvekilleri, kıymetli misafirlerimiz; adaletten eğitime, sağlıktan sanayiye, ekonomiden dış politikaya varıncaya dek her bir parça bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

“İsrail, alçakça saldırılarına devam edebiliyorsa…”

Birinde meydana gelen bir yanlış, zincirleme etkisiyle diğerlerini etkilemektedir. Adalet düğmesini yanlış iliklemek, ekonomi düğmesinin de yanlış iliklenmesine, ekonomideki yanlışlık da dış politikada acziyete sebep olmaktadır. Bugün Türkiye, Filistin meselesinde aktif bir rol üstlenemiyorsa; işte sebebi bunlardır. Bugün İsrail, alçakça saldırılarına devam edebiliyorsa; 2002’den bu yana uygulanan yanlış politikalardandır.

Bugün Gazze’ye insani yardımlar dahi ulaşamıyorsa; Türkiye’yi güçlü kılacak politikaların uygulanmayışındandır. İsveç’in NATO üyeliği konusunda çizilen zikzaklardır bugün İsrail’i bu denli şımartan. Özetle; 21 yıldır ısrarla yapılan yanlışlardır, bugün Gazze’nin bu denli çaresiz bırakılışının sebebi.

Hamas’ın Mücahitlerine, Gazi Meclisimizin Çatısı Altından Selam ve Dualarımızı Gönderiyoruz. Muhterem arkadaşlar; biz dün ne dediysek bugün de aynı şeyleri söylüyoruz, dün nerede duruyorsak bugün de kararlı bir şekilde aynı yerde duruyoruz. İsrail’in güvenliğini tesis edecek her bir adıma dün olduğu gibi bugün de karşı çıkıyoruz. Sivillerin tahliyesi adı altında Gazze’nin insansızlaştırılmasını kabul etmiyoruz! Vatanlarına sahip çıkan ve Müslümanların onurunu kurtaran Hamas’ın mücahitlerine, benzer mücadeleyi bir asır önce yürüten Gazi Meclisimizin çatısı altından selam ve dualarımızı gönderiyoruz.

Saadet-Gelecek Grubu olarak, “Özgür Filistin” için haykırmaya devam edeceğiz! İsrail ve ABD’nin bölgemizde yürüttüğü ve adım adım ülkemizi kuşatan politikalarına karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz!

And Olsun ki, Gazze’yi siyonistlerin emellerine terk etmeyeceğiz. And olsun ki, Gazze’yi Siyonistlerin emellerine terk etmeyeceğiz. Mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız. And olsun ki, emperyalizmin ve siyonizmin tuzaklarını boşa çıkaracağız. And olsun ki, herkes sussa biz susmayacağız. Herkes bu davadan vazgeçse bizler vazgeçmeyeceğiz.”

GP Lideri Davutoğlu’ndan Gazze tepkisi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, Saadet ortak grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Özel bir gündeyiz. Dört milletvekilimiz Gazze’ye gitmek üzere Kahire temaslarını anlattılar. Bir yıl dönümünü hatırlatmak isterim. 7 Kasım… Gazze’den son Osmanlı askerinin çekilip, Gazze’nin general Allenby güçlerine düştüğü gündü. Son Osmanlı askeri Gazzelilerle birlikte direnerek, Gazze’yi terk etmek zorunda kaldıkların arkalarında bırakmak zorunda kaldılar.

Kahramanlar tepesi kahramanları bekliyorlar. Milli tarihimizden yoksun, tarih bilincinden bir haberlere sesleniyorum; var mısınız?

Paylaşın