TÜİK Açıkladı: Hizmet Enflasyonu 0,6 Arttı

Hizmet enflasyonu, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 arttı. Fiyat artışları en yüksek mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler sektöründe yaşandı.

Haber Merkezi / En düşük fiyat artışları ise ulaştırma ve depolama hizmetleri sektöründe yaşandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretim Endeksi Ocak 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Hizmet üretim endeksi ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 arttı.

Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 0,6 arttı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 1,1 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 4,9 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 8,6 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 6,0 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 3,5 arttı.

Hizmet üretim endeksi ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 7,2 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 0,7 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 3,4 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 0,4 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 4,1 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 1,4 arttı.

Paylaşın

Türkiye, Kişi Başına Düşen Milli Gelirde 20 Sene Önceki Sırada

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2023 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyada 69. sırada. Türkiye, 2022 yılında ise 78. sıradaydı.

Önemli bir yükseliş gibi görünse de, Türkiye’nin 2003 yılında da dünyada 69. sırada olduğu göz önüne alındığında son 20 yılda aynı basamakta kaldığı sonucu çıkıyor. Bu, Türkiye’de milli gelir yükselirken diğer ülkelerde de yükseldiği anlamına geliyor.

2023 yılında dolar bazında kişi başına milli gelirin en yüksek olduğu ülke 135 bin 605 dolar ile Lüksemburg. Bu miktar ABD’de 80 bin 412 dolar; Almanya’da 52 bin 824 dolar. IMF tahminine göre 2028 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 17 bin 333 dolara yükselecek. Dünyadaki sıralaması ise 68. olacak.

Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir ilk kez 13 bin doları aştı. TÜİK’e göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2023 yılında 13 bin 110 Amerikan doları oldu. 2020 yılında kişi başına milli gelir 8 bin 600 dolardı. Böylece son 3 senede kişi başına düşen milli gelir dolar bazında yüzde 52 artmış oldu.

Bu artışa rağmen Türkiye bu alanda dünyada 69. sırada bulunuyor. 2003 yılında da Türkiye 69. sıradaydı. İktisatçılar da sığınmacılar ve dolar enflasyonu dikkate alındığında son 10 yılda dolar bazında kişi başına milli gelirin yüzde 20’den fazla düştüğünü belirtiyor.

TÜİK verilerine göre AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında kişi başına milli gelir 3 bin 608 dolardı. 2008 yılında bu miktar ilk kez 10 bin dolar barajını aşarak 11 bin 18 dolar gerçekleşti. 2013 yılında kişi başına milli gelir 12 bin 582 dolar ile en yüksek seviyeye çıktı.

Bu tarihten sonra kademeli olarak düşen milli gelir 2020’da 8 bin 600 dolara kadar geriledi. 2013-2020 arasında kişi başına milli gelir dolar bazında hep düştü. 2022’de tekrar 10 bin sınırını aşarak 2023’te tüm zamanların rekoru kırıldı.

Öte yandan Türkiye’de dolar bazında kişi başına milli gelirin bu kadar yükselmesi Türkiye’nin dünyadaki sıralamasının da bu kadar yükseldiği anlamına gelmiyor. Diğer ülkelerde aynı dönemde milli gelirin nasıl değiştiği ve dünya sıralamasında Türkiye’nin durumuna bakmak gerekiyor.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre 2000 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir dolar bazında Bulgaristan ve Romanya’nın iki katından fazlaydı. Macaristan’dan ise biraz düşüktü. 2003 yılında Türkiye’de bu değer 4 bin 685 dolar iken Bulgaristan’da 2 bin 711 dolar, Romanya’da 2 bin 672 dolar, Macaristan’da ise 8 bin 409’du.

2023 yılında ise Türkiye’de 13 bin 384 dolar olurken Bulgaristan’da 16 bin 87 dolar, Romanya’da ise 18 bin 413 dolara yükseldi. Macaristan’da ise ilk kez 20 bin dolar barajı aşılarak 21 bin 76 dolar oldu.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2023 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyada 69. sırada. Türkiye, 2022 yılında ise 78. sıradaydı.

Önemli bir yükseliş gibi görünse de, Türkiye’nin 2003 yılında da dünyada 69. sırada olduğu göz önüne alındığında son 20 yılda aynı basamakta kaldığı sonucu çıkıyor. Bu, Türkiye’de milli gelir yükselirken diğer ülkelerde de yükseldiği anlamına geliyor.

2023 yılında dolar bazında kişi başına milli gelirin en yüksek olduğu ülke 135 bin 605 dolar ile Lüksemburg. Bu miktar ABD’de 80 bin 412 dolar; Almanya’da 52 bin 824 dolar. IMF tahminine göre 2028 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 17 bin 333 dolara yükselecek. Dünyadaki sıralaması ise 68. olacak.

“Göçmenlerin durumu ve dolar enflasyonu”

Öte yandan, çok sayıda ekonomist ve uzman Türkiye’de kişi başına milli gelirin 13 bin doları aşmasına temkinli yaklaşıyor.

İktisatçı Mahfi Eğilmez’e göre milyonlarca göçmen ülkedeki gayri safi yurtiçi hasılaya katkı sağlıyor. Ancak kişi başına gelirde onlar nüfusta sayılmadığı için Türk vatandaşlarının “geliri olduğundan fazla görünüyor”.

Ekonomist Emre Akçakmak da dolar bazında kişi başına milli gelirin son 10 yılda aslında düştüğünü belirtiyor. Geçici korunma statüsündeki nüfus eklenip yıllık GSYH ortalama ABD enflasyonuna göre düzeltildiğinde oldukça farklı bir sonuç ortaya çıkıyor.

Akçakmak, 2013’te 12 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelirin 2023’te karşılaştırılabilir anlamda 9 bin 600 dolar oluyor. Bu da son 10 yılda dolar bazında kişi başına milli gelirin yüzde 23 azalması demek.

TÜİK eski Başkanı Birol Aydın da sığınmacı sayısının kademeli olarak arttırarak yaptığı hesapta bu son 10 yıldaki düşüşü yüzde 26 olarak hesapladı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Nebati’nin Faturası Ağır Oldu: Merkez Bankası’nı 900 Milyar Zarara Uğrattı

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati döneminde devreye alınan ekonomi politikaların faturası ağır oldu. Merkez Bankası’nın bu yıl büyük bölümü Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) olmak üzere yaklaşık 900 milyar lira zarar etmesi bekleniyor.

Kur Korumalı Mevduat’ı (KKM) ‘asrın buluşu’ olarak tanımlayan ve ‘epistomolik kopuş, heterodos para politikası’ açıklamaları ile sık sık gündeme gelen Hazine ve Maliye eski Bakanı Nureddin Nebati döneminde devreye alınan politikaların faturası ağır oldu. Bakan Mehmet Şimşek’in göreve gelir gelmesiyle bütçe açığını düşük göstermek için Merkez Bankası’na (MB) devredilen KKM, tüm hesapları altüst etti.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; Yıllarca bütçeye kaynak sağlayan Merkez Bankası’nın bu yıl büyük bölümü KKM’den olmak üzere yaklaşık 900 milyar lira zarar etmesi bekleniyor. İktidar Merkez Bankası’nın kötü günlerde kullanılmak üzere biriktirdiği ihtiyat akçesini bütçe yoluyla bol keseden harcadığı için zararın normalde Hazine borçlanmasıyla karşılanması gerekiyor. Ancak borçlanma yerine zararın gelecek yıllardaki kârlardan finanse edilebileceği belirtildi.

Yasa gereği yılın ilk 3 ayında genel kurulunu yapması gereken MB, her yıl olduğu gibi genel kurulunu nisan ayında gerçekleştirmek için olağanüstü toplantı daveti yaptı. Buna göre MB 28 Mart Perşembe günü saat 14.00’te olağanüstü toplanıp genel kurulun nisan ayında bir tarihte yapılması yönünde karar alacak. Seçimlerden hemen 3 gün öncesine denk gelen bu toplantıda Merkez’in devasa zararı ise kamuoyuna açıklanmayacak.

Merkez Bankası’nın 31 Aralık 2023 tarihli yıllık bilançosu henüz açıklanmadığı için oluşan zarar kesin olarak bilinmiyor. Bununla birlikte 29 Aralık 2023 tarihli haftalık bilançosu, MB’nin büyük bölümü KKM’den kaynaklanmak üzere 1.1 trilyon TL düzeyinde henüz realize olmamış zararı işaret ediyor. Veriler, Merkez’in artık alım gücünü büyük ölçüde yitiren madeni para basımından da 90 milyon liraya yakın zarar ettiğini gösteriyor.

Paylaşın

Ocak Ayında Cari Açık 2,56 Milyar Dolar

Ocak ayında cari işlemler hesabı 2 milyar 556 milyon doları açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 3 milyar 595 milyon dolar fazla verdi. Aynı ay resmi rezervlerde 6 milyar 207 milyon doları net azalış oldu.

Haber Merkezi / Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 4 milyar 448 milyon doları olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ödemeler Dengesi Gelişmeleri Ocak 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Ocak ayında cari işlemler hesabı 2 milyar 556 milyon dolar açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 3 milyar 595 milyon dolar fazla verdi.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 4 milyar 448 milyon dolar olarak gerçekleşti. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 2 milyar 792 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2 milyar 195 milyon dolar oldu.

Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 856 milyon dolar ve 44 milyon dolar net çıkış kaydetti. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 661 milyon doları olarak kaydedildi.

Portföy yatırımları 1 milyar 86 milyon dolar tutarında net giriş kaydetti. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 186 milyon dolar ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 264 milyon dolar net alış yaptığı görüldü.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; bankalar 1 milyar 422 milyon dolar net borçlanma, diğer sektörler ise 25 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirdi.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 4 milyar 63 milyon doları net artış kaydetti.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 3 milyon dolar ve Türk Lirası cinsinden 1 milyar 699 milyon dolar net artış olmak üzere toplam 1 milyar 702 milyon dolar net artış kaydetti.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar ve Genel Hükümet sırasıyla 912 milyon dolar ve 17 milyon dolar net kullanım, diğer sektörler ise 890 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirdi.

Resmi rezervlerde bu ay 6 milyar 207 milyon dolar net azalış oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Sanayi Üretimi Yüzde 1,1 Arttı

Sanayi üretimi ocak ayında bir önceki aya göre değişmedi. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,6 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,6 arttı.

Haber Merkezi / Sanayi üretimi yıllık yüzde 1,1 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,4 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 8,4 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sanayi Üretim Endeksi, Ocak 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Sanayi üretimi yıllık yüzde 1,1 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,4 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 8,4 arttı.

Sanayi üretimi ocak ayında bir önceki aya göre değişmedi. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,6 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,6 arttı.

Sanayi üretim endeksi nedir?: Sanayi Üretim Endeksi, sanayi sektöründe yer alan kuruluşların üretimlerindeki değişimi gösteren bir endekstir. TÜİK tarafından 2005 yılı üretimi 100 olarak alınmak suretiyle, her ay 4850 işyerinden Aylık Sanayi Üretim Anketiyle derlenen verilere dayanılarak hesaplanmaktadır.

Sanayi üretimi ne demek?: Sanayi, endüstri veya işleyim devamlı veya belli zamanlarda, makine ve benzeri araçlar kullanarak bir madde veya gücün niteliğini veya biçimini değiştirerek toplu üretimde bulunan faaliyet dalı ve ekonominin ana sektörlerinden birisidir.

Sanayi grupları nelerdir?: Günümüzde sanayi faaliyetleri birincil, ikincil ve üçüncül sanayi olarak sınıflandırılmıştır. Bu kategorileri biraz daha açacak olursak tabii, sınai ve hizmet sanayisi şeklinde sınıflandırmaya tabi tutulduğu belirtilebilir.

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Yorumu: Zaman Alacak

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi /“Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.”

Şimşek, açıklamasının devamında “Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden ekonomiye dair açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamaları şu şekilde:

“Fitch’in Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden borç notunu B’den B+’ya, görünümünü ise nötrden pozitife yükseltmesi, Türkiye’nin sağlam ekonomi politikalarının gücünü yansıtmaktadır.

Sağlam politikaları sürdürmeye ve yapısal reformları uygulamaya kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanması en önemli önceliğimiz olmaya devam etmektedir.

Büyümenin yeniden dengelenmesi iyi bir şekilde devam etmektedir; iç tüketim ılımlılaşmakta ve net ihracat güçlenmektedir.

Cari işlemler açığı öngörülenden daha hızlı bir şekilde daralmakta ve bu yıl GSYH’nin %3’ünün oldukça altına düşme yolunda ilerlemektedir.

Türk lirası mevduatların toplam mevduatlar içindeki payı Ağustos ayından bu yana yüzde 12 puan artmıştır. Programımıza olan güven arttıkça bu eğilim devam edecektir.

Mali sağlığın yeniden tesis edilmesi de kilit bir hedeftir. Mali itici gücün bu yıl içinde azalması ve gelir politikalarının daha destekleyici olmaya başlaması beklenmektedir. Depremle ilgili harcamalar da dahil olmak üzere mali açığı önümüzdeki yıl GSYH’nin %3’ünün altına indirmeye kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir. Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.

Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz.

Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir.”

Paylaşın

Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 40

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye için enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda ise yüzde 40 olacağı tahminini paylaştı.

Fitch Ratings, açıklamasında ayrıca, “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu ise “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu B’den B+’ya yükseltildiği, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çevirdiğini açıkladı.

Açıklamada, söz konusu not artırımında, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında uygulanan sıkılaşma önlemleri dahil politikaların etkinliği ile makroekonomik ve dış kırılganlıklardaki azalmanın etkili olduğu belirtildi.

Kuruluşun açıklamasında, enflasyon beklentisinin hafiflediği ve dış likidite risklerinin azaldığı da kaydedildi. Bu durumun daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansıması olduğu da belirtildi.

Kuruluş, Türkiye’de ekonominin bu yıl yüzde 2,8 oranında büyümesinin beklendiğini da hatırlatırken, bunun gelecek yıl yüzde 3,1’e çıkabileceğini de belirtti. Fitch’e göre, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrasında ülkede politika değişikliği beklenmiyor.

Fitch’in Türkiye’ye dair bir sonraki kredi derecelendirme değerlendirmesini Eylül ayında yapması bekleniyor. Fitch, son olarak 8 Eylül 2023’te Türkiye’nin kredi notunu ‘B’ olarak teyit etmiş, not görünümünü de ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltmişti.

Fitch, enflasyonun 2024 için ortalama yüzde 58, yıl sonu enflasyonunun ise yüzde 40 olmasını tahmin ettiklerini aktardı. TÜİK verilerine göre Şubat ayında enflasyon yüzde 67 olarak gerçekleşmişti.

Bakan Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in açıklaması ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor” dedi.

Bakan Şimşek, “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalarının etkili olduğunu” belirterek, “Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir” ifadelerini kullandı.

Timothy Ash: Hak Edildi

Merkezi Londra’da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade etti.

Ash, hayalkırıklığına uğratan son enflasyon verisi ile TL ve rezervler üzerindeki olumsuz baskı yüzünden piyasaların son birkaç haftadır Türkiye ile ilgili olarak gergin olduğunu, bu yüzden Fitch’in açıklamasının “ilginç bir zamanlamaya” sahip olduğunu belirtti.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 10.5 Düşerken, Türkiye’de Yüzde 71.03 Arttı

Küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Türkiye’de gıda fiyatlarında artış sürerken, dünyada gerilemeye devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi ocak ayında 118,2 seviyesinden şubat ayında 117,3’e düştü.

Buna göre küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Gıda fiyatları endeksi böylece Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.

Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

FAO verilerine göre alt endekslerdeki değişimler ise şöyle oldu: Tahıl fiyatları endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,0 azaldı. Tahıl fiyatları yıllık bazda ise yüzde 22,4 geriledi.

Bitkisel yağ fiyatı endeksi, şubatta bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı. Süt ürünleri fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 azaldı.

Et fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 artmış, bir yıl öncesine göre ise yüzde 0,8 azaldı. Şeker fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,2 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış gösterdi.

Paylaşın

Ekonomist Demiralp, Seçim Sonrasını İşaret Etti: Enflasyon Artacak

Ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi devam ederken, uluslararası medyada Türkiye’nin seçim sonrası enflasyonla mücadele stratejilerine ilişkin detaylı analizlere geniş yer veriliyor. Reuters tarafından yayınlanan son analiz haberine göre, Türkiye’nin, uzun süredir yüksek seyreden enflasyonla başa çıkmak için daha fazla politika adımı atması gerektiği vurgulanıyor.

Reuters’a göre; Türkiye, seçimden sonra enflasyonun acı gerçeğiyle karşılaşacak. Ayrıca Türkiye, yerel seçimlerden sonra inatçı şekilde yüksek seyreden enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atacakken, yıllardır yükselen fiyatlar nedeniyle zaten zor durumda olan Türk halkının daha fazla mağdur olacak.

Haberde, Türkiye’nin yerel seçimlerin ardından enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atması beklentisiyle, hane halkı ve yatırımcılar arasında şüphelerin arttığına dikkat çekiliyor. Özellikle Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %8,5’ten %45’e çıkararak yaptığı U dönüşünün, enflasyonu kontrol altına almak için yeterli olup olmadığına yönelik belirsizlikler vurgulanıyor.

Haberde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, geçen yıl benimsenen politikaların fiyatlarda rahatlama sağlayacağına yönelik açıklamaları hatırlatılırken, aynı zamanda Merkez Bankası’nın enflasyonun tahminlerin üzerinde seyretmesi halinde faizleri daha fazla artırabileceği belirtiliyor.

Ancak, Şubat ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde çıkması ve iç talebin yüksek seyretmeye devam etmesi, seçim sonrasına kadar daha fazla mali ve parasal adım atılacağı beklentilerini artırıyor.

“Enflasyon artacak”

Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve eski Merkez Bankası ekonomisti Prof. Dr. Selva Demiralp’in değerlendirmelerine yer verilen haberde, yerel seçim döngüsünün sona ermesiyle para ve maliye politikalarının muhtemelen yeniden sıkılaşacağı öngörüsü dile getiriliyor. Bu durumun, enflasyonun artmasına ve asgari ücret gibi mali adımların etkisini azaltmasına neden olabileceği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Demiralp, yaptığı açıklamada, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Haberde, JPMorgan’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın nisan ayında 500 baz puanlık faiz artışı beklediği öngörüsüne de yer veriliyor. Ayrıca, uzmanların hükümetin iç talebi soğutmak için kredi kartı harcamalarını azaltacak önlemler alabileceği yönündeki söylemlerine de dikkat çekiliyor.

Son olarak, haberde Türkiye’nin en büyük iş grubu TÜSİAD’ın baş ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın değerlendirmelerine de yer veriliyor. Altınsaç, enflasyonun mayıs ayından sonra düşeceğini ancak iç talebin güçlü seyrinin Merkez Bankası’nın öngördüğü kadar düşmeyeceğini ifade ediyor.

Reuters’in anketine göre yıllık enflasyonun yıl sonunda yüzde 42,7’ye çıkması bekleniyor.

Paylaşın

Ramazan Öncesi 38 Üründe Fiyat Artışı, Bir Üründe Fiyat Düşüşü Yaşandı

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara bakıldığında 38 üründe fiyat artışı yaşanırken yalnızca 1 üründe fiyat düşüşü yaşandığını söyledi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149 ile kuru kayısı, yüzde 148 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11 buçuk ile kuru soğan oldu.”

Bayraktar, açıklamasının devamında, “Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar. Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü.

Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayı öncesi geçtiğimiz yıla göre bu yılın fiyat değişimlerini, et fiyatlarında yaşanan artışları ve bazı gıda ürünlerinin marketlerdeki fiyat değişimlerini değerlendirdi. Bayraktar’ın değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:

“Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara baktığımızda, bu yıl markette 38 üründe fiyat artışı oldu, sadece 1 üründe fiyat düşüşü yaşandı. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149,3 ile kuru kayısı, yüzde 148,2 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11,6 ile kuru soğan oldu.

Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar.

Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi.

Kuru soğan ve limonda fiyat düşüşü rekoltenin yüksek olmasından kaynaklandı. Üretici fiyatlarındaki artışın en önemli nedeni girdilerde ve işçilikte görülen artışlardır.  Yıllık bazda ortalama olarak mazotta yüzde 103,7, işçilikte yüzde 99,9, yemde yüzde 42,7, ilaçta yüzde 38, gübrede yüzde 29,8 oranlarında görülen artışların yanı sıra lojistik ve depolama maliyetlerindeki artışlar da ürün fiyatlarını artırdı. Bu yıl zeytinyağında artan maliyetlerin yanında iklim koşullarının etkisiyle üretimde görülen düşüşte fiyatların artmasına neden oldu.

Geçmiş dönemde süt fiyatlarının düşük kalması neticesinde anaç hayvanların kesime gitmesinin faturasını bugün hepimiz ödüyoruz. 2023 yılında 1,4 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı yapılırken bu yıl da ithalat hız kesmeden devam ediyor. Et fiyatları ise yapılan yoğun ithalata rağmen artmaya devam ediyor.

Ocak ayı sonunda; üreticide 267 lira olan dana karkasın fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 321 liraya, 296 lira olan kuzu karkasın fiyatı yüzde 32 buçuk artışla 392 liraya yükseldi.

Marketlerde 415 liraya satılan dana kuşbaşının fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 497 liraya, 458 liraya satılan kuzu kuşbaşının fiyatı yüzde 32 artışla 606 liraya yükseldi.

Geçen yıl Ramazan öncesine göre ise dana karkasın fiyatı yüzde 83, kuzu karkas fiyatı yüzde 139 artarken, marketlerde dana kuşbaşı fiyatı yüzde 94, kuzu kuşbaşı fiyatı yüzde 127 buçuk oranında arttı.

Arzın talebi karşılamadığı bir piyasada yukarı yönlü fiyat hareketlerinin oluşması muhtemeldir. Ancak et fiyatlarında yaşanan artışların temel nedeni hayvan sayısının azalmasına paralel olarak et arzında yaşanan düşüştür. Bu durum piyasada spekülatif hareketlere de meydan veriyor.

Unutulmamalıdır ki sektör bugüne bir anda gelmedi. İstatistikleri incelediğimizde de bunu görüyoruz. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün son yayınlanan verilerine göre TÜRKVET sistemine kayıtlı büyükbaş hayvancılık işletmeleri 2023 yılı Ağustos ayında 1 milyon 164 bin 469 adetken Kasım ayında 1 milyon 125 bin 667 adede geriledi.

Küçükbaş hayvancılık işletmeleri ise aynı dönemde 384 bin 292 adetten 371 bin 648 adede geriledi. Yani bu 4 aylık dönemde 38 bin 802 adet büyükbaş, 12 bin 644 adet küçükbaş hayvancılık işletmesi üretimi bırakarak kapısına kilit vurdu.

Gençlerimizin zaten tercih etmediği bu işten mevcut üreticilerimizde de çekilmeler devam ediyor. Bu durum hayvansal üretimin sürdürülebilirliğini sekteye uğratıyor ve asıl tehlikede burada başlıyor.

Sürdürülebilir bir hayvansal üretim için önceliğimiz, et ve süt fiyatlarında istikrarlı bir piyasanın oluşmasını sağlamak olmalıdır. Diğer taraftan et fiyatlarında yaşanan artışların bazı kesimlerce daha fazla fırsata çevrilmesine de karşıyız. Özellikle Ramazan ayında marketlerde halkı et tüketmekten mahrum edecek fiyat artışlarına karşı denetimler daha fazla artırılmalıdır.

Yüksek maliyetle yetiştirilen ürünlerin marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, artan enflasyonla birlikte tüketicinin alım gücünü iyice azaltıyor. Tüketicilerimiz, özellikle de emekliler hangi ürün hangi markette daha düşük fiyata satılıyor arayışına girdi. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle ürün fiyatları marketlerde çok sık değişiyor. Maliyetler sebep gösterilerek marketler arası aynı marka ürünler ve et ürünleri farklı fiyatlara satılıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak 4 farklı marketten ve bir marketin online sitesinden, temel tüketim malzemeleri içinden seçilen 8 gıda ürününün aynı marka ve miktardaki fiyat değişimlerine yönelik çalışma yaptık. Yaptığımız çalışma sonucunda ürünlerin belirli markalar tarafından paketlenmiş fiyatı marketten markete oldukça değişkenlik gösterdiği görüldü.

Et ve süt ürünlerinde; dana kuşbaşında yüzde 69 buçuk, tereyağında yüzde 40,2, kuzu kuşbaşında yüzde 38,4, bütün tavukta yüzde 23,3, yoğurtta yüzde 8,4, bitkisel ürünlerde ise; yeşil mercimekte yüzde 25,2, pirinçte yüzde 13,7, nohutta yüzde 5,6’ya varan oranlarda değişimler olduğu tespit edildi.

1 kilogram dana kuşbaşının fiyatı, A markette 354 lira, B markette 490 lira, C markette 465 lira, D markette 530 lira ve D marketin online satışında 600 liradır. Dana kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 69 buçuk oranına kadar değişiyor.

1 kilogram tereyağının paketlenmiş Y markasının fiyatı, A ve C markette 299 lira, D markette ve D marketin online satışında 420 liradır. Tereyağında aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 40,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram kuzu kuşbaşının fiyatı, A markette 575 lira, B markette 599 lira, C markette 610 lira, D markette 796 lira, D marketin online satışında 716 liradır. Kuzu kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 38,4 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram bütün tavuğun paketlenmiş Y markasının fiyatı, A markette 73 lira, C markette 76 lira, D markette ise 90 liradır. Paketlenmiş bütün tavuğun aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 23,3 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram yeşil mercimeğin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C ve D markette 100 lira, D marketin online satışında 80 liradır. Yeşil mercimeğin aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 25,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram pirincin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C markette 66 lira, D markette ve D marketin online satışında 75 liradır. Pirinçte aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 13,7 oranına kadar değişiyor.

Pirinç, yeşil mercimek ve nohutta X ve Y marka ürünlerde farklı marketlerde fiyatlarının değişmediği de gözlemlenmiştir. Son yıllarda önemli ölçüde artan üretim maliyetleri nedeniyle üreticilerimiz yeterli geliri elde edememekte ve üretmekte zorlanmaktadır.

Tüm zorluklara karşın üretimine devam eden üreticilerimizin ürettiği ürünlerin marketlerdeki fiyat farkının yüzde 69 buçuklara kadar çıkması kabul edilebilir değildir. Artan enflasyon nedeniyle bu fiyatlar tüketicilerimizi de her geçen gün zorluyor. Kırmızı ete ulaşamayan tüketicilerimiz beyaz ete yönelirken, beyaz ete ulaşamayanlar baklagiller ve tahıl grubunu tercih etmek zorunda kalıyor.

Geçtiğimiz ay farklı bitkisel ürünlerdeki market fiyatlarının değişimi yüzde 18 iken, Ramazan ayı öncesi yaptığımız çalışmada bu oranın yüzde 25’e kadar yükseldiğini görüyoruz.

Öte yandan Ramazan ayı gibi yoğun alışverişin yapıldığı dönemlerde marketler çeşitli kampanyalar yapıyor. Kampanyalı birkaç üründeki fiyat düşüşleri nedeniyle tüketicilerimiz bu marketlere yöneliyor. Tüm ihtiyaçlarını bu marketten aldıklarında da kampanyalı ürünleri ucuza alırken, diğer ürünleri yüksek fiyata almış oluyor.

Tüketicilerimiz marketler arasındaki değişen fiyatları göz önünde bulundurmalı ve alışverişlerinden önce fiyat araştırması yapmalıdır. Tüketicilerimiz süt ve süt ürünlerini alırken içeriğindeki yağ oranına, süt oranına ve gramajına dikkat ederek, ürünün raf ve kasada fiyatının aynı olup olmadığını kontrol ederek, fiyat karşılaştırması yapmalıdır.

“Hükümetimiz gıda fiyatları üzerinden fırsat enflasyonu yaratanlara göz açtırmamalıdır”

Enflasyon son iki yıldır ülkemizin en önemli gündem maddesidir. En çok tartışılan konuların başında da markette gıda ürünlerinde yaşanan aşırı fiyat artışları geliyor. Bazı satıcılar enflasyon kalkanının arkasına saklanarak, maliyetleri de bahane ederek fiyatları sürekli artırıyor. Bu durum enflasyonda artış eğilimini devam ettiriyor.

Tüketicileri kandırarak aynı fiyata gramaj düşürme hileleri, aynı ürünün farklı marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, aynı fiyata daha kalitesiz ürün satılması, yanıltıcı isimler ile farklı ürünlerin tüketiciye satılması fırsatçılık enflasyonunun en önemli nedenleri arasındadır.

Piyasadaki fiyatların kontrol altına alınması ve tüketicilerin artan fiyatlar karşısında korunması adına gıda ürünlerinde tavan fiyat uygulaması bir an önce hayata geçirilmelidir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, bütün kesimlerin sorumlu davranması, Ramazan ayında artan talebin suistimal edilmemesi, tüketicilerin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesidir. Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyorum.”

Paylaşın