Yerel Seçimler: HEDEP’den ‘İlkeler Temelinde İttifak’ Vurgusu

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde seçime ilişkin stratejileri netleşiyor. Hafta sonu Ankara’da Yerel Yönetimler Konferansı’nı gerçekleştiren HEDEP, yerel seçimler için ilke kararları aldı.

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), hem iktidara kaybettirme hem de kayyum atanan belediyelerin geri alınması için muhalefetten “cesur adımlar atılmasını” bekleyecek.

HEDEP Yerel Yönetim Konferansı’na, partinin A takımı olarak adlandırılan MYK ve PM üyeleri, kayyum atanan belediyelerin eş başkanları, il ve ilçe belediye meclis üyeleri ve milletvekilleri katıldı.

Basına kapalı olarak yapılan toplantıda, başta kayyum atananlar olmak üzere, doğu ve güneydoğudaki tüm belediyelerin HEDEP tarafından kazanılması gerekliliği vurgulandı. Batı’da ise Mersin ve Adana başta olmak üzere bazı illerde yer alan ve Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı ilçe belediyeleri de “kazanılması hedeflenen yerler” arasında değerlendirildi.

HEDEP tabanının, “Yan yana görüntü vermek istemeyenlerle ittifak yapılmaması” talebi de toplantıda gündeme geldi. Tüm partilere bu koşul, olası ittifak öncesi önemli şartlardan biri olarak gösterilecek.

“Kayyumlara son verilmesi” vurgusu

Konferansın ardından yayımlanan bildirgede de kayyumlara son verilmesi gerektiği vurgulandı. “2023 seçimleri, Türkiye’nin demokratikleşmesini amaçlayan halklar açısından istenilen başarı düzeyine ulaşamamıştır” denilen HEDEP Yerel Yönetimler Konferansı Sonuç Bildirgesi’nde ayrıca şu ifadeler kullanıldı:

“Türkiye’de siyasetin iki kutba sıkıştırılmak istenmesi, bugün bizlere Üçüncü Yolu daha kıymetli ve büyütülmesi gereken bir mücadele hattı olarak gösteriyor. Üçüncü Yol siyasetimizi yerel yönetimlerde uygulama, büyütme ve toplumsal mücadele birlikteliğine dönüştürme yolunda ısrarlı ve kararlıyız.

31 Mart 2019 seçimleri bizler açısından yeni bir dönemi ifade ediyordu. 2016 yılında başlayan kayyım atamaları ile birlikte halkların kentleri, kimlikleri, kültürleri, dilleri topyekûn bir saldırı konseptine tabi tutulmuştu. Bu nedenle 2019 sonrasında belediyelerin yeniden kazanılması hem bizler açısından hem de halklarımız açısından ayrı bir önem taşımaktaydı.

Ancak halkların ortak irade beyanıyla kazanıma dönüşen belediyelerimizi koruma ve gasp edilmesinin önüne geçme noktasında yeterli mücadeleyi yürütemedik. Halkların kazanımına yönelen bu saldırılar karşısında gerekli toplumsal refleksi örgütleyemedik.

Bizler açısından masada ve sandık üzerinde kurulan değil, toplumsal yaşamın içerisinde kurulan ve halkı özne olarak gören demokratik ittifak anlayışı esastır.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir