Tülin Er kimdir? Hayatı, Eserleri

1974 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Tülin Er, 1999’da Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Londra’ya gitti ve yaklaşık bir buçuk yıl orada yaşadı. İstanbul’a döndükten sonra bazı yayınevleri için çeviri, redaksiyon, düzelti işleri yaptı; yanı sıra kitap tanıtımları yazdı ve bunlar çeşitli dergilerde yayınlandı.

Haber Merkezi / Varlık dergisinde editor yardımcılığı, Everest Yayınlarında dünya edebiyatı editörlüğü, 2003’te yayın hayatına başlayan Yasakmeyve dergisinde dört sayı boyunca yayın müdürü olarak yer aldı. Ağustos 2003’ten bu yanaysa Everest Yayınlarında editör yardımcılığı yapıyor, çeviri ve editörlük çalışmalarını sürdürüyor.

1996’da Kocaeli Üniversitesi Şiir Okulu’nda, 1997’de Fayton dergisinde, 1998’de Fayton Öykü dergisinde çalıştı. 1996’da Balıkesir Üniversitesi Şiir Yarışması’nda birincilik ödülünü aldı.

Şiirleri; Demlik, Gökyüzü, Fayton, Dize, Öküz ve Varlık dergilerinde yayımlandı. Tülin Er, çeviri alanındaki çalışmalarıyla dikkati çeker. Bu çalışmalarında romandan hikâyeye ve çocuk edebiyatına kadar farklı türlerin çevirisini yaptığı görülür.

Ayrıca Cemil Kavukçu ile yaptığı röportaj da kitap şeklinde yayımlanır. Bu röportajda Cemil Kavukçu’nun hayatını etkileyen olaylar, hikâyelerine model olan insanlar, mezun olduğu jeofizik mühendisliği ile edebiyat arasında kurduğu bağ, hikâyelerinin ve kitaplarının yayınlanma süreci, kahramanları, kurgu teknikleri gibi yazarın hayatına ve sanatına dair pek çok konu yazarın kendisi tarafından anlatılır.

“Lüzumsuz”

lüzumsuz

ben biraz acemiydim
hava kararınca ona giderdim

ah! derdi
güzelim
lüzumsuz üzüyorsun canını

lüzumsuz yere
kendimi kargalara öldürtmek isterdim

bulut zaman mavi ustam
gelir
yağar
dinerdi
sarmaşık bir cezayı
gece boyu tırmanan
ezanla infaz ederdim

kara sabahlar…
kedi leşleri…

ben sefil pinokyoydum
eski bir sel artığı

unutulmuş gece efsunları
bir nehir ki
taşınca ıslanmadan duramayan
kelebek kanatların
sessiz kamikaze uykusuzluğu

yaşadım ki ten acıyarak soğurdu

“Denge”

denge

gergin telinde cambazıydım umudun
unutmak
bir dağdı unutmamaya
denge sopam kızılcıktan taban sızısı
düşsem gerçek kırık ayaklarımda
geçsem ütopya

kral katiliydi sevgilim gladyatör
kavuşmak
bir masaldı kavuşmamaya
tel kesiklerimde gömütü
kendine kıymışların
kelebek mevsiminde
topraklarının kokusu…

kalp köşemde bir falaka anısı
binmiş giderken geçmişin gemisinde
ıssızlık
bir kâbustu -hem düş ortası!-
oltam boyunca özgür
şemsiyemin beyazlığı

Paylaşın