Zihinsel Filtreleme: Mutlu Olmayı Nasıl Engelliyor?

Seçici soyutlama olarak da bilinen zihinsel filtreleme, düşünce kalıplarının olumsuza doğru kaydığı, genellikle o kişinin benliğini azaltan bir bilişsel çarpıtmadır.

Haber Merkezi / En yaygın bilişsel çarpıtmalardan biri olan zihinsel filtreleme, bireyin etkileşimlerin, olayların ve ilişkilerin olumlu yönlerini reddetmek için olumsuz düşünmeyi benimsemesine neden olur. Bu durum zamanla, panik bozukluklarına, kaygıya ve zayıf duygusal muhakemeye yol açabilir.

Zihinsel filtreleme, “en kötüsünü varsaymak” olarak bilinen daha geniş bilişsel çarpıtmalar kategorisine girer ve bu kategoriye aşırı genellemeler ve olumluyu diskalifiye etmek de dahildir. Aşırı genelleme gri alanları görmezden gelir, olumluyu diskalifiye etmek olumlu anları olumsuzlar ve zihinsel filtreleme olumlu şeyleri düşünmeden olumsuz şeyler üzerinde durur.

Zihinsel filtreleme nasıl olur?

Siyah – beyaz düşünme: Ahmet ve Ayşe yaz tatiline çıkarlar. Her şey yolunda gider ve Ahmet ile Ayşe harika vakit geçirirler. Ahmet ve Ayşe, eve dönerken havayolu şirketinin uçuşlarını birkaç saat ertelediğini öğrenirler. Ahmet, sinirlenir ve sadece bu konuya odaklanır, tatilin diğer olumlu kısımlarını görmezden gelir. Bu, seyahati olumsuz bir olay olarak yeniden çerçeveler ve siyah-beyaz düşünmeye neden olarak Ayşe’yi üzer.

Olumluyu göz ardı etme: Fizik sınavına çok çalışan Mehmet, sınava girer ve kendini çok iyi hisseder. Mehmet, sınav sonucu açıkladığında A eksi aldığını öğrenir. Mehmet, zorlu bir ders için harcadığı emekle gurur duymak yerine yanlış yaptığı birkaç soruya odaklanır.

Etiketleme: Fatma, işte üstlerine üç aylık bir raporun sunumunu yapar. Fatma’nın üstleri sunumu beğenirler ve överler ancak onun daha iyi olabileceğinden bahsederler. Fatma, yalnızca bu geri bildirime odaklanır, bu durumda çarpık düşüncelere ve sunumu başarısız olarak etiketlemeye yol açar.

Örnek: Diyelim ki bir partidesiniz ve hayalinizdeki meslekte çalışan biriyle tanışıyorsunuz. Bu kişiye Kemal diyelim. Kemal ile bir sohbet başlatıyorsunuz, bir bağ kuruyorsunuz ve sohbet bitmeden önce Kemal, “Bağlantıyı koparmayın, sizin için bir fırsatım olabilir” diyor.

Gecenin geri kalanında harika hissediyorsunuz ve eve gidiyorsunuz. Ancak yatmadan önce dişlerinizi fırçalarken, iki ön dişinizin arasında sıkışmış bir parça yiyecek fark ediyorsunuz: “Aman Tanrım, bu yiyecek bütün gece dişlerimin arasında mıydı!?”

Kendinize, yiyeceğin ön dişinizin arasına gecenin sonuna doğru sıkışmış olabileceğini söylemeye çalışıyorsunuz, ancak faydası yok. Düşündüğünüz tek şey “Kemal’in bu durumu nasıl düşündüğü?”.

Zihinsel filtreleme nasıl tersine çevrilebilir?

Çoğu bilişsel çarpıtma gibi, zihinsel filtrelemeyi yönetmeye yönelik ilk adımda, durum hakkında farkındalık artırmaktır. Zihinsel filtreleme ne zaman devreye giriyor? Filtrelemenin devreye girmesine neden olan belirli tetikleyiciler var mı?

Zihinsel filtreleme geçmiş olayların yorumlanmasıyla ilgili olduğundan, çoğunlukla düşünmeye vakit ayırdığınız zamanlarda meydana gelir: uyumaya çalışırken veya boş vakitlerde.

Yukarıdaki örneğe geri dönelim: Önemli biriyle konuşurken dişlerinizin arasında yemek kaldığını fark ediyorsunuz ve bu da kariyerinizde ilerlemek için bir fırsatı kaçırıp kaçırmadığınızı merak etmenize neden oluyor. Bu kıyamet senaryosunu oluşturan düşünceleri bir filtreden geçirelim ve geriye ne kaldığını görelim.

Öncelikle, varsayımınızın yanlış olup olmadığını kendinize sorun. Varsayımın lehinize ve aleyhinize olan kanıtlarınız nelerdir? Yemeğin dişinizde ne zaman kaldığını tam olarak bilmiyorsanız, boşuna endişeleniyor olabilirsiniz.

İkincisi, Kemal’in dişlerinizin arasındaki yemeği fark edip etmediğinden emin olamazsınız. Muhtemelen dişlerinizi fırçalarken ağzınıza daha dikkatli baktığınız için yemek kırıntısını fark ediyorsunuz.

Üçüncüsü, başkaları bizim kusurlarımıza karşı bizden daha hoşgörülü olabilir. Muhtemelen böyle bir şeyi bir noktada deneyimlememiş çok fazla insan vardır. Ayrıca, yukarıdaki örneğimize göre Kemal, sizinle iletişimde kalmayı önerdi. Olumlu bir izlenim bırakmasaydınız bunu gerçekten yapar mıydı?

Paylaşın

Kilo Vermek İçin 30 – 30 – 30 Kuralı Nedir? Faydaları

30 – 30 – 30 kuralı, kilo vermek isteyenler için etkili ve dengeli bir kilo verme yöntemidir. 30 – 30 – 30 kuralı, güç, kardiyo ve esneklik antrenmanlarını birleştiren çok yönlü bir kilo verme yaklaşımdır.

Haber Merkezi / 30 – 30 – 30, üç farklı aktiviteye 30 dakika ayırmayı ifade eder.

30 dakikalık kuvvet antrenmanı: Metabolizmayı hızlandırmak için kas kütlesi oluşturmak esastır. Ağırlık kaldırma, direnç bantları ve vücut ağırlığı egzersizleri (örneğin squat ve şınav) gibi egzersizler bu kategoriye girer.

30 dakikalık kardiyovasküler egzersiz: Tempolu yürüyüş, koşu, bisiklete binme veya yüzme gibi kardiyo egzersizleri kalori yakmaya ve kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olur.

30 dakikalık esneklik egzersizi: Pilates gibi aktiviteler esnekliği artırabilir, yaralanma riskini azaltabilir ve kas iyileşmesini destekleyebilir.

30 – 30 – 30 kuralının faydaları

Dengeli yaklaşım: Kural, güç, kardiyo ve esnekliği birleştirerek çok yönlü bir fitness rutini sağlar.

Metabolizmayı hızlandırır: Kuvvet antrenmanı kas oluşturur, bu da vücudun dinlenme metabolizma hızını artırır ve dinlenme halinde bile daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olur.

Kalp ve damar sağlığını iyileştirir: Kardiyo bileşeni kalbi ve akciğerleri güçlendirerek kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve diğer kardiyovasküler rahatsızlıkların riskini azaltır.

Esnekliği artırır: Esneklik egzersizleri, kas sertliğini azaltır, duruşu iyileştirir.

Sürdürülebilir: Günde sadece 90 dakikalık egzersizi farklı aktivitelere bölerek, yoğun programlara sahip kişiler için esnek ve yönetilebilir bir rutin sunuyor.

Risk faktörleri

Aşırı antrenman: Uygun dinlenme veya toparlanma olmadan yapılırsa, 30 – 30 – 30 kuralı aşırı antrenmana yol açabilir, kas yorgunluğuna, tükenmişliğe veya yaralanmaya neden olabilir.

Herkese uygun olmayabilir: Bazı bireylerin kişisel sağlık ihtiyaçlarına bağlı olarak güç antrenmanı veya kardiyo gibi bir alana daha fazla odaklanmaları gerekebilir. Ayarlama yapmadan 30 – 30 – 30 yaklaşımını katı bir şekilde takip etmek herkese uygun olmayabilir.

Yaralanma riski: Özellikle güç ve esneklik antrenmanlarında, incinme veya burkulma riski bulunmaktadır. En azından başlangıçta bir fitness uzmanından tavsiye almak şiddetle önerilir.

Yeni başlayanlar için ideal değil: Egzersize yeni başlayanlar, yoğunluğu nedeniyle bu rutini zor bulabilirler.

Paylaşın

Speed ​​Slim Diyeti İşe Yarıyor Mu? Bilinmesi Gerekenler

Kilo verme söz konusu olduğunda, genellikle fazla kilolarından kurtulmak için çeşitli diyet planlarına yönelinir. Bu kilo verme yöntemlerinden biri de Speed ​​Slim Diyeti’dir.

Haber Merkezi / İşte Speed ​​Slim Diyeti hakkında bilmeniz gereken her şey:

Speed ​​Slim Diyeti hızlı kilo kaybı için tasarlanmıştır. Genellikle şunları içeren bir plan içerir:

Kalori kısıtlaması: Günlük kalori alımını önemli ölçüde azaltmak.
Düşük karbonhidrat veya düşük yağ: Karbonhidrat veya yağları azaltmaya odaklanma.
Yemek yerine tüketilen gıdalar: Normal öğünlerin yerine farklı gıdaların tüketilmesi.
Kısa vadeli odaklanma: Birkaç hafta içinde hızlı sonuçlara ulaşma.

Speed ​​Slim Diyeti’nin artıları:

Hızlı sonuç: Genellikle hızlı kilo kaybına yol açar.
Yapılandırılmış plan: Net yönergeler ve yemek planları.

Speed ​​Slim Diyeti’nin eksileri:

Sürdürülebilirlik: Hızlı kilo kaybı uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir.
Besin eksikliği: Dengeli olmadığında eksikliklere yol açabilir.
Metabolik etki: Uzun süre uygulandığında metabolizmayı yavaşlatabilir.

Bir etkinlik veya belirli bir hedef için hızlı sonuçlara ihtiyacınız varsa, Speed ​​Slim Diyeti ilgi çekici olabilir. Ancak, uzun vadeli kilo yönetimi ve genel sağlık için, dengeli beslenmeye odaklanan geleneksel diyetler daha sürdürülebilir ve faydalıdır.

Not: En iyi yaklaşım kişisel ihtiyaçlarınız ve sağlık hedeflerinizle uyumlu olandır. Bir beslenme uzmanına danışmak, kilo verme yolculuğunuz için en iyi planı seçmenize yardımcı olabilir.

Paylaşın

Akıllı Telefonunuz Hayatınızı Nasıl Çalıyor?

“Çok fazla televizyon izlemek beyninizi çürütür!” Televizyon ilk ortaya çıktığında bu yaygın bir söylemdi. Telefonun ortaya çıkmasıyla da benzer söylemler duyulmaya başlandı.

Haber Merkezi / Bu korkunun kökenini antik Yunan’a ve yazının icadına kadar izleyebilirsiniz. Hata ünlü düşünür Sokrates’in insanların ezberleme yeteneğini sakatlayacağı gerekçesiyle yazıya şiddetle karşı çıktığına dair kanıtlar var.

Bilgi paylaşımının tüm yeni biçimleri dirençle karşı karşıya kalmışlardır, akıllı telefon bağımlılığıyla ilgili aynı korkuların da körüklenmesi şaşırtıcı değil. Ancak gerçek şu ki bu yeni teknolojiye şüpheyle yaklaşmalıyız.

Cep telefonları can sıkıntınızı çalar: Araştırmalar, yaratıcılık söz konusu olduğunda can sıkıntısının faydalı olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, can sıkıntısının hayal kurmayı ve dolayısıyla yaratıcı düşünmeyi teşvik ettiğini öne sürüyor.

Sıkıldığınız bir durumla karşılaştığınızda telefonunuzu çıkardığınızı fark ettiniz mi? Eve giderken, tren yolculuğu yaparken, markette sırada beklerken veya bir restoranda beklerken…

Ne yapıyor olursanız olun, sosyal medyada gezinmek, e-postaları ve kısa mesajları kontrol etmek veya oyun oynamak, cep telefonunuzun sıkılarak geçirebileceğiniz zamanı çalmasına izin veriyorsunuz.

Cep telefonları uykunuzu çalar: Cep telefonu uyku hırsızıdır. Yatağa girdikten sonra bile cep telefonunuza bakıyorsanız veya gece boyunca yatak odanızda tutuyorsanız, sadece uyku kalitenizi bozmakla kalmıyorsunuz, aynı zamanda uyku sürenizi de kısaltıyorsunuz.

Cep telefonları dikkatinizi ve odaklanmanızı çalar: Yeni projeleriniz için beyin gücünüze ihtiyacınız var. Bunu bozacak bir şeye sahip olmayı göze alamazsınız, ancak cep telefonları tam olarak bunu yapar.

Cep telefonları görme yeteneğinizi çalar: Son araştırmalar çok endişe verici bir şey keşfetti: Akıllı telefonlar çok yoğun kullanıldığında görme yeteneğinizi bozabilir.

Araştırmalar, telefonların (ve diğer cihazların) yaydığı mavi ışığın gözlerde “zehirli moleküllerin” büyümesini teşvik ettiğini ve bunun da makula dejenerasyonuna yol açabileceğini ortaya koydu.

Cep telefonları olumlu duygularınızı çalar: Cep telefonuyla 30 dakika geçirdikten sonra nasıl hissediyorsunuz?

Bir dahaki sefere kullanırken dikkatli olun, çünkü rahatsız edici bir şey keşfedebilirsiniz; hatta kendinizi daha kötü hissedebilirsiniz. Araştırmalar, cep telefonlarıyla uzun süreli etkileşimin kaygı ve depresyonla bağlantılı olduğunu ortaya koydu.

Cep telefonları konforunuzu çalar: “Metin boynu” terimini duydunuz mu? Bu, telefonunuza sürekli bakmanın neden olduğu ağrıyı ifade eder.

Cep telefonları sağlığınızı çalar: Cep telefonunuzu nereye götürdüğünüzü bir düşünün. Her yere, değil mi? Markete, tuvalete, restorana, metroya, ofise…

Peki cep telefonunuzu ne sıklıkla temizliyorsunuz?

Paylaşın

Manyetik Yüz Maskeleri Gerçekten İşe Yarıyor Mu?

Manyetik yüz maskeleri, iki şey dışında diğer maskeler gibidir: demir içerirler ve mıknatısla çıkarılırlar. Evet yanlış okumadınız, buzdolabınızın üzerindeki mıknatıslar gibi.

Haber Merkezi / Bu yüz maskelerinin, kirleri çektiği, cilde enerjik bir görünüm kazandırdı ve yaşlanma belirtilerini azalttığı iddia ediliyor.

Manyetik yüz maskeleri, tıpkı geleneksel yüz maskeleri gibi antioksidan, vitamin ve sağlıklı yağlar içerir.

Ancak bahsettiğimiz gibi, manyetik maskeyi öne çıkaran şey, aynı zamanda minik metal parçacıkları içermesi ve cildin hemen üzerinde hareket ettirilen küçük bir mıknatıs ile çıkarılmasıdır.

Metal ve mıknatısın cilt için neden iyi olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bu yüz maskesinin, cildin kendini iyileştirme özelliğini geliştiren küçük bir mikro akım oluşturduğu öne sürülüyor.

Manyetik yüz maskesinin en büyük dezavantajı, oldukça yüksek bir fiyata satılıyor olmasıdır.

Manyetik yüz maskesi nasıl kullanılır?

Manyetik yüz maskelerinin dünyasına dalmaya karar verirseniz, nasıl uygulanacağını ve çıkarılacağını bilmeniz gerekir.

İlk önce, temiz bir sayfa ile başlayın. Yüzünüzün temiz ve tamamen kuru olduğundan emin olun. Ardından, parmaklarınızı veya maske kitinizde bulunan minik spatulayı kullanarak gri – siyah maskeyi yüzünüze yayın.

Tıpkı diğer maskeler gibi, birkaç dakika yüzünüzde bekleteceksiniz. Kullandığınız maskenin üzerindeki talimatları kontrol edin, ancak genellikle manyetik yüz maskeleri için bu adım yaklaşık 5 veya 10 dakikadır.

Maskeyi yüzünüzden manyetik olarak çıkarma zamanı geldiğinde, hatırlamanız gereken önemli bir şey var; yıkamayın!

Temizliği kolaylaştırmak için mıknatısı bir veya iki kat mendile sarın. Ardından mıknatısı cildinizin hemen üzerinde tutun ve maskeyi yüzünüzden çekmesini izleyin.

Maskeyi çıkardıktan sonra, muhtemelen cildinizde bir film hissedeceksiniz, bu normal. Manyetik yüz maskesi, geride bir antioksidan ve sağlıklı yağ tabakası bırakır, bunları yıkamamalısınız!

Öyleyse herkesin yanıtlanmasını istediği ilk soruya dönelim: manyetik yüz maskeleri gerçekten işe yarıyor mu

Herhangi bir maske gibi, daha pürüzsüz bir cilt elde etmenize yardımcı olacaktır. Manyetik yüz maskeleri hemen hemen her cilt tipi için güvenli şekilde kullanılabilir.

Paylaşın

Vücut Cilalama Nedir Ve Neden Gereklidir?

Donuk, kuru bir cilde sahip olmaktan bıktınız mı? Işıltılı, parlak bir cilt mi istiyorsunuz? Eğer öyleyse, vücut cilalama tam da ihtiyacınız olan şey olabilir.

Haber Merkezi / Vücut cilalama, cildinizin yüzeyindeki ölü deri hücrelerini ve kirleri temizleyerek daha pürüzsüz, daha parlak ve daha taze görünümlü bir cilt ortaya çıkaran bir spa uygulamasıdır.

Vücut cilalamanın, cildini şımartmak isteyenler arasında popüler bir tercih olmasını sağlayan bazı şaşırtıcı faydaları vardır. İşte vücut cilalamanın faydalarından bazıları:

Peeling: Vücut cilalama, cildi nazikçe ovalamak ve ölü deri hücrelerini çıkarmak için aşındırıcı ürünler veya aletler kullanmayı içerir.

Bu işlem, alttaki taze, yeni deri hücrelerinin ortaya çıkmasına yardımcı olur, daha pürüzsüz ve daha parlak bir cilt elde edilmesini sağlar.

Gözenekleri açma: Cilt, zamanla gözenekleri tıkayabilecek kir ve yağ biriktirebilir. Vücut cilalama bu sorunu gidermeye, gözenekleri açmaya ve sivilceleri önlemeye yardımcı olur.

Vücut cilalama gözenekleri temiz tutarak cilt bakım ürünlerinin emilimine de yardımcı olur, böylece cilt bakım ürünlerinin cildin daha derinlerine nüfuz etmelerini ve daha etkili bir şekilde çalışmalarını sağlar.

Hücre yenilenmesi: Yaş aldıkça, doğal hücre yenilenme süreci de yavaşlar ve bu da ciltte donukluğa ve pürüzlü bir yapıya neden olur.

Vücut cilalama, ölü deri hücrelerinin dış tabakasını kaldırarak hücre yenilenmesini uyarır ve bu da yeni hücrelerin büyümesini teşvik eder. Bu da, daha pürüzsüz, daha eşit tonlu bir cilt ile sonuçlanır.

Nemlendirme: Birçok vücut cilalama ürünü, cildi derinlemesine nemlendirmeye yardımcı olan bileşenler içerir. Bu bileşenler cilde nüfuz ederek nemi yeniler ve cildi yumuşak, esnek ve iyi beslenmiş bırakır.

Vücut cilalama, gözenek tıkanıklığını ve akne oluşumunu önlemeye, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltmaya, cildin genel dokusunu ve tonunu iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Vücut cilasının kalıcılığı ne kadardır?

Vücut cilalamanın etkisi, kişinin cilt kalitesine ve sonrasındaki bakıma bağlı olarak birkaç hafta sürebilir.

Vücut cilalama işlemi ne sıklıkla yapılmalı?

Vücut cilalama işlemi 6 – 8 haftada bir yapılması önerilir.

Vücut cilalama bronzluğu giderir mi?

Evet, vücut cilalama bronzluğu gidermeye ve cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olur.

Paylaşın

Kuru Ve Hassas Ciltler İçin Papatya

Papatya, yüzyıllardır şifalı ve rahatlatıcı özellikleri nedeniyle değer verilen küçük bir çiçektir. Papatya, etraflarındaki diğer bitkilerin sağlığını olumlu yönde etkileme özellikleri nedeniyle sıklıkla “bitkilerin doktoru” olarak bilinir.

Haber Merkezi / Papatya, ciltteki kızarıkları azaltmaya ve ciltte oluşabilecek tahrişleri yatıştırmaya yardımcı olabilecek iltihap önleyici özelliklere sahiptir. Çevresel faktörler, stres veya egzama gibi cilt hassasiyetleri yaşayanlar için de faydalıdır.

Papatya, aynı zamanda güçlü antioksidan özelliklere de sahiptir. Antioksidanlar, cildi, çevre kirliliği ve UV maruziyeti gibi çevresel stres faktörlerinden korumaya yardımcı olur, bu da, kuru ve tahriş olmuş cilt üzerinde etkili olabilir. Papatya, serbest radikal hasarlarını nötralize ederek erken yaşlanma ve çizgi belirtilerini yavaşlatmaya yardımcı olabilir.

Hafif nemlendirme: Papatyanın bir diğer güzel yanı da cildi nemlendirme özelliğidir. Papatya, cildin tam olarak neye ihtiyacı olduğunu biliyormuş gibi, nemini korumasına ve güzel bir şekilde dengede kalmasına yardımcı olur.

Hücre yenilenmesini destekler: Bu nazik bitki, sadece cildi yatıştırmakla kalmaz; cildin doğal iyileşme özelliklerini aktif olarak besler. Papatya, cilde taze besinler ulaştıran ve doğal hücre yenilenme sürecini destekleyen dolaşım sistemini uyarır. Bu, cildin kendini yenilemesine yardımcı olur.

Göz çevresindeki şişkinliği azaltır: Flavonoidler ve terpenoidler de dahil olmak üzere papatyadaki birkaç aktif bileşiğin, göz çevresindeki şişkinliğin yaygın nedenleri olan kan damarlarını daraltmaya ve dokulardaki sıvı birikimini azaltmaya yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.

Papatya çayının muhteşem faydaları: Sıcak bir fincan organik papatya çayı yudumlamak… Papatya çayı cildinizi içeriden desteklemenin güzel bir yolunu sunmakta.

Papatya çayı, sadece zihin ve beden üzerindeki rahatlatıcı etkileri için değil, aynı zamanda sindirime yardımcı olma ve kaygıyı hafifletme özelliği için de tercih edilmektedir.

Papatya çayındaki antioksidanlar içeriden dışarıya doğru çalışarak, cildi günlük hayatın streslerinden korumaya yardımcı olmaktadır.

Paylaşın

Lavanta Yağının Cilde Faydaları Nelerdir?

Büyüleyici aroması ve canlı renk tonlarıyla lavanta çiçeği, yalnızca görsel bir şölen değil; aynı zamanda doğanın güçlü cilt bakım iksirinin, yani lavanta esansiyel yağının da kaynağıdır.

Haber Merkezi / Faydaları nedeniyle değer verilen lavanta, tarih ve kültürler boyunca var olmanın bir yolunu bulmuştur. Eski Mısırlılar lavantayı kozmetik ürünlerine dahil etmiş, Romalılar banyolarında sakinleştirici aromasına değer vermiştir. Yunanlılar ise, ona “nardus” adını vererek hem cilt hem de zihin için terapötik etkilerini övmüşlerdir.

İşte lavanta yağının cilt için faydalı:

Akne tedavisine yardımcı olabilir: Lavanta yağı, antibakteriyel özellikleri sayesinde akneye neden olan bakterileri ortadan kaldırarak akneyi tedavi etmeye ve önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, ciltteki bakteriler ve mantarlar genellikle iltihaplanmaya neden olduğundan, yağın antifungal ve antibakteriyel özellikleri iltihabı azaltabilir ve kaşıntıyı hafifletebilir. Lavanta yağı komedojenik olmadığından, cilde uygulanması tahrişi azaltmaya ve tıkalı gözenekleri temizlemeye de yardımcı olabilir.

Serbest radikallere karşı savunma sağlayabilir: Lavanta yağı, cildi çevresel stres faktörlerinden korumaya yardımcı olan antioksidan özelliklere sahiptir. Toksinler ve kirlilik cilt hastalıkları için önemli risk faktörleridir ve cilde ve bağışıklık sistemine zarar verebilir. Aynı zamanda bir antioksidan olan bu doğal yağ, bunların neden olduğu hasarı önlemeye ve tersine çevirmeye yardımcı olabilir.

Kuru cilt ve egzamaya karşı fayda sağlayabilir: Lavanta yağı, kaşıntılı, kuru, pullu lekelere yol açan egzama gibi cilt hastalıklarından da faydalanabilir. Bu hastalığın birden fazla eş zamanlı etkisi olabilir ve şiddeti hafiften kalıcıya kadar değişebilir. Lavanta yağı, iltihabı azaltmaya ve alevlenmeleri önlemeye yardımcı olan iltihap önleyici ve mantar önleyici özelliklere sahiptir.

Cilt dokusunun iyileşmesine yardımcı olabilir: Lavanta yağı, antibakteriyel özellikleri nedeniyle cilt dokusunun iyileşmesine yardımcı olur. Lavanta yağının antibakteriyel özellikleri, cildin iyileşme sürecini hızlandırmaya ve ayrıca enfeksiyonları önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olabilir.

Erken yaşlanma belirtilerini önleyebilir: Lavanta yağının cilt için birçok faydası vardır, örneğin yararlı fitokimyasallar ve antioksidanlarla dolu olduğu için erken yaşlanmayı önleyebilir. Antioksidanlar, cildi UV radyasyonu gibi zararlı çevresel stres faktörlerinden korumada önemli bir rol oynayabilir. Cildiniz için lavanta yağını topikal olarak kullanarak cildinizi ince çizgilere, kırışıklıklara ve koyu lekelere karşı koruyabilirsiniz.

Paylaşın

Doğru Multivitamin Nasıl Seçilir?

Multivitaminler, genellikle antioksidanlar ve amino asitler gibi diğer besinlerle birlikte farklı vitamin ve minerallerin kombinasyonunu içeren beslenme takviyeleridir.

Haber Merkezi / Multivitaminler, beslenme alışkanlığında eksik olabilecek bir dizi besini sağlamak ve bağışıklık fonksiyonu, kemik sağlığı ve enerji metabolizması gibi çeşitli bedensel işlevleri desteklemek için tasarlanmıştır.

Multivitamin türleri:

Genel multivitaminler: Bunlar en yaygın multivitamin türüdür ve genel sağlığı desteklemek için geniş bir yelpazede besin sağlamak üzere tasarlanmıştır.

Cinsiyete özel multivitaminler: Bu multivitaminler, erkekler veya kadınlar için özel olarak formüle edilmiştir ve her cinsiyetin kendine özgü besin ihtiyaçlarını dikkate alır.

Yaşa özel multivitaminler: Yaşa özel multivitaminler, çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar gibi farklı yaş gruplarının özel besin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmıştır.

Doğum öncesi multivitaminler: Bu multivitaminler özellikle hamile kadınlar için formüle edilmiştir ve fetal gelişim ve sağlıklı gebelik için gerekli olan folik asit, demir ve diğer besinleri yüksek seviyelerde içerir.

Spor multivitaminleri: Bu multivitaminler sporcular ve aktif bireyler için tasarlanmıştır ve enerji metabolizmasını ve kas iyileşmesini desteklemek için B vitaminleri ve antioksidanlar gibi daha yüksek düzeyde besin maddeleri içerebilir.

Doğru multivitaminleri seçmek:

İçindekiler: Geniş bir yelpazede temel vitamin ve minerallerin yanı sıra antioksidanlar ve amino asitler gibi diğer besinleri de içeren bir multivitamin arayın. Gereksiz katkı maddeleri veya dolgu maddeleri içeren multivitaminlerden kaçının.

Besin ihtiyaçları: Farklı kişilerin farklı besin ihtiyaçları vardır, bu nedenle özel ihtiyaçlarınızı karşılayan bir multivitamin takviyesi seçmek önemlidir. Örneğin, hamileyseniz, hamile olmayan birine göre daha yüksek folik asit ve demir seviyelerine ihtiyacınız olabilir. Veya erkekler için en iyi multivitamini arıyorsanız, gelişmiş enerji ve dayanıklılık için D vitamini, B12 ve Çinko içeren bir takviyeye ihtiyacınız olabilir.

Kalite ve saflık: Saflık ve etkinlik açısından üçüncü tarafça test edilmiş bir multivitamin takviyesi arayın. Bu, güvenli ve etkili olan yüksek kaliteli bir ürün aldığınızdan emin olmanıza yardımcı olabilir.

Dozaj: Her bir besin maddesinin önerilen günlük alım miktarını (RDA) sağlayan bir multivitamin seçtiğinizden emin olun. Herhangi bir besinden çok fazla almaktan kaçının, çünkü bu zararlı olabilir.

Form: Alması kolay ve yaşam tarzınıza uyan bir multivitamin formu seçin. Örneğin, hap yutmakta zorluk çekiyorsanız, sizin için en iyi multivitamin tabletleri çiğnenebilir olanlar olacaktır. Alternatif olarak, sıvı bir multivitamin formunu tercih edebilirsiniz.

İlaçlarla etkileşimler: Reçeteli ilaçlar kullanıyorsanız, multivitamin takviyesine başlamadan önce sağlık uzmanınızla görüşmeniz önemlidir. Bazı takviyeler ilaçlarla etkileşime girebilir ve bu da tehlikeli olabilir.

Multivitaminlere kimlerin ihtiyacı var?

Besin eksikliği olan kişiler: Besin eksikliğiniz varsa, bir multivitamin takviyesi günlük besin ihtiyaçlarınızı karşılamanıza yardımcı olabilir. Örneğin, düşük demir seviyeniz varsa, demir içeren bir multivitamin bu boşluğu doldurmanıza yardımcı olabilir.

Hamile ve emziren kadınlar: Hamile veya emziren kadınların besin gereksinimleri artmıştır ve daha yüksek seviyelerde folik asit, demir ve diğer temel besinleri içeren doğum öncesi veya doğum sonrası multivitamin takviyesi almaktan fayda görebilirler.

Yaşlı yetişkinler: Multivitamin takviyesi almak, yaşlı yetişkinlerin vücutlarının ihtiyaç duyduğu tüm temel vitamin ve mineralleri aldığından emin olmaya yardımcı olabilir.

Vejetaryenler ve veganlar: Vejetaryen veya veganlar, özellikle B12 vitamini olmak üzere besin eksikliği riski altında olabilir. Bu tür kişiler için en iyi multivitamin, vejetaryenlerin ve veganların bu temel besinden yeterli miktarda aldıklarından emin olmaya yardımcı olabilecek B12 vitamini içeren multivitamin olacaktır.

Belirli tıbbi rahatsızlıkları olan bireyler: Bazı tıbbi rahatsızlıklar besin emilimini engelleyebilir veya besin gereksinimlerini artırabilir. Örneğin, çölyak hastalığı veya Crohn hastalığı olan bireyler besinlerden besin emiliminde zorluk çekebilir ve doğru multivitaminleri almaktan fayda görebilir.

Multivitaminlerin faydaları:

İyileştirilmiş besin alımı: Birçok kişi ihtiyaç duyduğu tüm besinleri sadece beslenmelerinden almaz. Doğru multivitaminleri almak boşlukları doldurmanıza ve vücudunuzun düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğu tüm temel vitamin ve mineralleri aldığınızdan emin olmanıza yardımcı olabilir.

Artan enerji: Multivitamin takviyelerinde yaygın olarak bulunan B vitaminleri, enerji üretimi için önemlidir. B vitaminleri içeren bir multivitamin takviyesi almak, enerji seviyelerini artırmaya ve yorgunluğu azaltmaya yardımcı olabilir.

Daha güçlü bağışıklık sistemi: C, D ve E vitaminleri ile çinko ve selenyum güçlü bir bağışıklık sistemi için önemlidir. Bu besinleri içeren bir multivitamin takviyesi almak bağışıklık fonksiyonunu desteklemeye ve hastalık ve enfeksiyon riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Cilt, saç ve tırnak sağlığı: Birçok multivitamin takviyesi, sağlıklı cilt, saç ve tırnaklar için önemli olan biotin içerir. Biotin içeren bir multivitamin takviyesi almak, cildinizin, saçınızın ve tırnaklarınızın sağlığını ve görünümünü iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Kronik hastalık riskinin azalması: Bazı çalışmalar, multivitamin takviyesi almanın kalp hastalığı ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini bulmuştur. Ancak bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Paylaşın

Enerji İçeceklerinde Hangi Bileşenlere Dikkat Etmelisin?

Son dönemde, çocuklar, ergenler ve gençler arasında oldukça popüler olan enerji içecekleri, zihinsel uyanıklığı ve fiziksel performansı artıran içecekler olarak tanıtılır.

Haber Merkezi / Enerji içecekleri sağlıklı bir tercih mi? Öncelikle enerji içeceklerinin bileşenlerini göz önünde bulundurmak çok önemlidir:

Kafein: Kafein, enerji içeceklerindeki birincil uyarıcıdır. Çok fazla kafein kalp çarpıntısına, kalp atış hızının artmasına ve yüksek tansiyona yol açabilir.

Taurin: Taurin, kafeinle birleştiğinde uyarıcı etkilerini artırarak kalp atış hızını ve kan basıncını artırabilir.

Guarana: Bu, ayrı olarak listelenmemiş olabilecek ek kafein içerir. Toplam kafein içeriği bu bileşenle artar.

Ginseng: Bu bileşen genel olarak güvenli kabul edilir. Ancak, güvenlik ve etkililik üzerine araştırmalar sınırlıdır. Ginseng tüketmeden önce sağlık uzmanınıza danışın.

Şeker: Yüksek şeker seviyesi obeziteye ve kalp hastalığı risk faktörüne katkıda bulunabilir ve kan şekeri seviyesinde ani yükselmelere neden olabilir.

B vitaminleri: B vitaminleri birçok vücut fonksiyonunu desteklemede önemli bir rol oynamasına rağmen, enerji içecekleri genellikle olması gerekenden fazlasını içerir. Çok fazla B vitamini, özellikle karaciğer veya böbrek fonksiyonu bozuk olanlar için toksisite riskini artırır.

Yapay tatlandırıcılar: Düşük kalorili şeker alternatifi olarak kullanıldığında kalp sağlığı açısından risk oluşturabilirler .

Sağlıklı enerji içeceği için ipuçları

Enerji içeceği tüketiyorsanız veya enerji desteğine ihtiyacınız varsa, sağlığınızı korumak için yapabileceğiniz bazı şeyler var:

İçindekileri bilin: Daha sağlıklı tercihler yapmak için enerji içeceğindeki içerikleri anlayın. Bazı içerikler, genel sağlığınız ve özellikle kalbiniz için iyi olmayabilir.

Başka enerji artışlarına bakın: Daha enerjik hissetmenin daha sağlıklı yolları var. Yeterince uyumak, sağlıklı yiyecekler tüketmek ve susuz kalmamak, daha enerjik olmanıza yardımcı olabilir.

Nasıl hissettiğinize dikkat edin: Enerji içeceklerinin sizi gergin, kaygılı veya alışılmadık hissettirdiğini fark ederseniz, içmeyi bırakmanız en iyisi olabilir.

Sağlık uzmanınıza danışın: Enerji içeceklerinin sizin için güvenli olup olmadığından emin değilseniz, özellikle kalp rahatsızlığınız veya yüksek tansiyonunuz varsa, sağlık uzmanınıza danışın.

Unutmayın, enerji içecekleri hızlı bir çözüm gibi görünse de, göz ardı edilmemesi gereken potansiyel risklerle birlikte gelir.

Paylaşın