Uluslararası Adalet Divanı’ndan Dikkat Çeken “Gazze Şeridi” Kararı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 175. günü geride kalırken, Uluslararası Adalet Divanı, İsrail ordusunun, Gazze’de acilen ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasını engellememek dahil, Soykırım Sözleşmesi kapsamında “korunan grup” olan Filistinlilerin haklarını ihlal etmeyeceğinin güvence altına alınmasını istedi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölü sayısı son 24 saatte 62 daha artarak 32 bin 552’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 74 bin 980’e ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst düzey mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı (UAD) oybirliğiyle, Gazze’deki Filistinlilere temel gıda tedarikini sağlamak ve yayılan kıtlığı durdurmak için gerekli ve etkili tüm önlemleri almasını emretti. UAD yargıçları kararlarında “Mahkeme Gazze’deki Filistinlilerin artık sadece kıtlık riskiyle karşı karşıya olmadığını (…) kıtlığın baş gösterdiğini gözlemlemektedir.” dedi.

Yeni tedbirler Güney Afrika tarafından, İsrail’i Gazze’de devlet öncülüğünde soykırım yapmakla suçlayan ve devam etmekte olan davanın bir parçası olarak talep edildi.

“Karara bir yürütme mekanizması eşlik etmeli”

Hamas, Uluslararası Adalet Divanının kararının ardından yazılı açıklama yaptı: “UAD’nin, Gazze’ye yardım girişini öngören kararının ölü bir mektup olarak kalmaması için açlığı sivillere karşı bir silah olarak kullanan faşist işgale bu kararı bir an önce hayata geçirme zorunluluğunu getirecek uluslararası toplum tarafından dayatılan bir yürütme mekanizması eşlik etmeli.”

Karara rağmen İsrail’İn Filistin halkına yönelik “acımasız soykırım savaşını” sürdürdüğü açıklandı: “İsrail, tüm uluslararası kararları görmezden gelmeye devam ediyor. Bu davranış, Gazze Şeridi’nde çocuklara ve savunmasız sivillere karşı işlenen tüm suçlara ortak olan ABD yönetiminin kendisine sağladığı kılıf sayesinde bu terör örgütünün hukukun ve sorumluluğun üstündeymiş gibi davrandığını teyit etmektedir.”

İsrail’den yorum gelmedi

Gazze’ye insani yardımların karadan, havadan ve gemilerle Akdeniz kıyısından erişimini genişletmek için çaba sarf ettiğini belirten İsrail’den karara ilişkin bir yorum gelmedi.

İsrail ordusu, bir haftadan uzun bir süre önce Gazze’deki Şifa Hastane kompleksine saldırdıktan sonra çevresinde operasyon yapmaya devam ettiğini bildirdi. Açıklamada ordunun yaklaşık 200 silahlı kişiyi öldürdüğü ve operasyonun başlangıcından bu yana “sivillere, hastalara, sağlık ekiplerine ve tıbbi ekipmana zarar gelmesini önlediği” belirtildi.

Güney Afrika kararı memnuniyetle karşıladı

Güney Afrika Perşembe günkü kararı memnuniyetle karşılayarak “önemli” olarak nitelendirdi. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, “Filistinlilerin ölümlerinin sadece bombardıman ve kara saldırılarından değil, aynı zamanda hastalık ve açlıktan da kaynaklandığı gerçeği, grubun var olma hakkının korunması gerektiğine işaret ediyor” dedi.

Bu ayın başlarında, Güney Afrika’nın daha fazla önlem talebine yazılı bir yanıt veren İsrail, Güney Afrika’nın iddialarının “tamamen asılsız”, “Soykırım Sözleşmesi’nin ve Mahkeme’nin kendisinin istismarı” olduğu görüşünü savunmuştu.

Savaşın ilk günlerinde Gazze’ye açılan sınır kapılarını kapatan İsrail bir süre sonra insani yardım malzemelerinin girişine izin vermeye başladı. İsrailli yetkililer, Gazze’ye girmesine izin verilen insani yardım miktarına herhangi bir kısıtlama getirmediklerini söylüyor ve BM’yi teslimatları düzgün bir şekilde organize edememekle suçluyor.

BM ve uluslararası yardım grupları ise, teslimatların İsrail’in askeri kısıtlamaları, devam eden çatışmalar nedeniyle engellendiğini söylüyor.

Uluslararası Af Örgütü: UAD, kıtlığın başladığının altını çiziyor

Divan’ın yeni tedbir kararlarına ilişkin Af Örgütünün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “UAD’nin Güney Afrika tarafından başlatılan soykırım davasında aldığı ek tedbir kararları, Divan’ın son kararından bu yana koşulların feci şekilde kötüleşmeye devam ettiğini ve işgal altındaki Gazze’deki Filistinliler için tehdidin arttığını vurguluyor” dendi.

İsrail’in Divan’ın açıkladığı hükümlere uymadığı belirtilen açıklamada, “UAD, Gazze’deki Filistinlilerin artık kıtlıkla karşı karşıya olmadığını, kıtlığın başladığının altını çiziyor” değerlendirmesi yer aldı. Açıklamada UAD’nin hükümlerinin başka ülkelere de mesaj verdiği, tüm ülkelerin UAD kararlarının tamamen uygulandığından emin olması gerektiği vurgulandı.

Tüm ülkelerin Gazze’deki katliamı önlemek için elinden geleni yapması ve İsrail üzerindeki etkisini kullanması gerektiği kaydedilen açıklamada, “Acil ateşkes, Gazzelilerin acılarını dindirecek ve UAD kararlarının uygulanmasına imkan verecek en önemli çözüm olmaya devam etmektedir” dendi.

Açıklamada ateşkes çağrısı yapmayan UAD hakimlerinin Divan kararlarının uygulanması için İsrail’in askeri operasyonlarını durdurmasının gerekli olduğu yönünde açıklamalar yaptığına işaret edildi.

Paylaşın

“İsrail’in Filistin İşgalinin Hukuki Sonuçları” Uluslararası Adalet Divanı’nda

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 136. günü geride kalırken, ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başlıyor.

Duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.

Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD), ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar başlıyor.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi olan UAD’de Hollanda’nın Lahey şehrinde görülecek duruşmaların ilkinde, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki konuşacak.

BM Genel Kurulu 2022 yılında, mahkemeden işgal konusunda tavsiye niteliğinde ya da bağlayıcı olmayan bir görüş istemişti.

BM Genel Kurulu, “Dünya Mahkemesi” olarak da bilinen UAD’den ikinci kez işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili görüş talep ediyor. Temmuz 2004’te mahkeme, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve yıkılması gerektiğine karar vermişti.

Duruşmaların 26 Şubat’a kadar sürmesi ve bu tarihten sonra yargıçların birkaç ay içerisinde tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmeleri bekleniyor.

ABD, Çin, Rusya, Güney Afrika ve Mısır’ın da katılması beklenen duruşmaların son günü olan 26 Şubat’ta ise Türkiye bir sunum yapacak. İsrail ise, yazılı gözlemlerini göndermesine rağmen Lahey’de bulunmayacak.

İsrail geçmişte benzer tavsiye kararlarını görmezden gelmiş olsa da, devam eden İsrail-Hamas çatışmaları ve Gazze’den yaşanan sivil ölümler nedeniyle açıklanacak görüşün İsrail üzerindeki baskıya arttırabileceği yorumları yapılıyor.

Bugün başlayan duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor.

Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında UAD’den danışma görüşü isteyebiliyor. Devletler şse, Divan’dan danışma görüşü isteyemiyor.

UAD bu meselede İsrail’in, işgal ettiği Filistin’deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşü verecek. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.

Yöneltilen sorular

BM Genel Kurulu 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’den, Divan Statüsü’nün 65’inci maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukukiliğine ilişkin iki soru yöneltti.

BM Genel Kurulu’nun UAD’den talep ettiği sorular şu şekilde:

“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?

2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”

Hamas’ın kontrolündeki Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 29 bin Filistinli öldü. Hamas’ın 7 Ekim’deki İsrail saldırılarında ise 1200 kişi ölmüş, 200’den fazla kişi de rehin alınmıştı.

İsrail 1967 savaşında Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü işgal etmişti. İsrail 2005 yılında Gazze’den çekilmiş ancak komşu Mısır ile birlikte Gazze’nin sınırlarını kontrol etmeye devam etmişti.

Paylaşın

Filistin Ve İsrail, Adalet Divanı Kararına İlişkin Ne Dedi?

Güney Afrika tarafından açılan davayı karara bağlayan Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmetti.

Mahkeme, İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için tüm önlemleri almak zorunda olduğuna hükmetti ancak doğrudan ateşkes emri vermekten kaçındı. Mahkeme, Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararı vermesini gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmetti.

Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı, davayı açan Güney Afrika’da ve Filistinliler arasında memnuniyetle karşılandı. İsrail’den ise temkinli bir açıklama geldi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İsrail’in uluslararası hukuka saygısının “sarsılmaz” olduğunu belirtti. Netanyahu, aynı zamanda “soykırımcı terörist bir örgüt” diye nitelediği Hamas’a karşı kendilerini savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

Divan’ın Güney Afrika’nın talep ettiği acil ateşkese hükmetmemesini “adilce” olarak nitelendiren Netanyahu, meşru müdafaanın İsrail’in temel hakkı olduğunu söyledi. Netanyahu, “Ancak tek başına İsrail’in Filistinlilere soykırım uyguladığı iddiası bile sadece yanlış olmakla kalmayıp dehşet vericidir. Mahkemenin bunu görüşmeye dahi istekli olması, nesiller boyunca silinmeyecek bir yüz karasıdır” ifadelerini kullandı.

Netanyahu’nun kabinesindeki aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise Divan’ı “Lahey’deki antisemit mahkeme” diye nitelendirerek “kararın hedefinin adalet değil, Yahudi halkına zulüm olduğunu, kararın İsrail devletinin varlığını tehlikeye attığını” iddia etti.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da “Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, olağanüstü bir çabayla, Güney Afrika’nın Gazze’deki soykırım iddiasını görüşmek üzere yaptığı Yahudi karşıtı talebi kabul etti ve şimdi de dilekçeyi tamamen reddetmeye karşı çıkıyor” şeklinde konuştu.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de kararı alaycı bir dille X üzerinden paylaştığı ve uluslararası mahkemenin bulunduğu Hollanda’nın The Hague yani Lahey kentine atıfta bulunarak İbranice’de “ahmak” anlamına gelen “schmuck” kelimesine benzetti ve “Hague shmague” ifadesiyle eleştirdi.

“Önemli bir dönüm noktası”

Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, İsrail’in Güney Afrika tarafından açılan bir davada Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze’deki Filistinliler’e yönelik soykırımı önlemek için tedbirler alması yönündeki kararına uymasını beklediğini söyledi.

Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı da açıklamasında, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararının “uluslararası hukukun üstünlüğü açısından belirleyici bir zafer” olduğunu ve bunun “Filistin halkının adalet arayışında önemli bir dönüm noktası” anlamına geldiğini kaydetti.

“İsrail’in askeri eylemlerinin Soykırım Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuka tamamen uygun olduğunu iddia etmeye devam etmesi için hiçbir inandırıcı dayanak yoktur” diyen Bakanlık, Güney Afrika’nın, “İsrail’in alenen tehdit ettiği gibi bu kararın uygulanmasını engellemek için harekete geçmeyeceğini, bunun yerine yapmak zorunda olduğu gibi karara tam olarak uyacağını içtenlikle umduğunu” belirtti.

“Mahkeme insanlık ve hukuk lehine karar verdi”

Öte yandan Filistin Yönetimi Dışişleri Bakanı Riyad El Maliki, Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçlarının gerçekleri ve hukuku değerlendirdiğini, insanlık ve uluslararası hukuk lehine karar verdiğini kaydetti.

“Tüm devletleri, işgalci güç İsrail de dahil olmak üzere, Mahkeme tarafından hükmedilen tüm geçici tedbirlerin uygulanmasını sağlamaya çağırıyoruz. Bu bağlayıcı bir yasal yükümlülüktür” ifadesini kullanan Maliki, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararının hiçbir devlerin hukukun üzerinde olmadığı yönünde önemli bir hatırlatma niteliği taşıdığını söyledi. Maliki, kararın, “İsrail ve onun yerleşik cezasızlığını mümkün kılan aktörler için bir alarm işlevi” görmesi gerektiğinin altını çizdi.

Hamas’tan yapılan açıklamada Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın Gazze Şeridi’ndeki savaşı nedeniyle İsrail’e karşı acil tedbirler uygulanması talebine ilişkin kararı memnunlukla karşılandı. Hamas ayrıca uluslararası topluma, İsrail’den mahkemenin kararlarını uygulamasını ve Filistinliler’e karşı devam eden “soykırımı” durdurmasını talep etme çağrısında bulundu.

Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zühri, kararı olumlu karşıladıklarının bir ifadesi olarak, “Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı, işgalin (İsrail) tecrit edilmesine ve Gazze’de işlediği suçların ifşa edilmesine katkıda bulunan önemli bir gelişmedir. İşgali mahkemenin kararlarını uygulamaya zorlama çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Paylaşın

Adalet Divanı’ndan Gazze Kararı: İsrail, Soykırım Suçlamasıyla Yargılanacak

Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı ‘soykırım’ davasını görüşen Uluslararası Adalet Divanı, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmetti ve (İsrail’in) davanın düşürülmesi yönündeki talebini reddetti.

Haber Merkezi / Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için tüm önlemleri almak zorunda olduğuna hükmetti ancak doğrudan ateşkes emri vermekten kaçındı. Mahkeme, Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararı vermesini gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmetti.

Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Yargıç Joan E. Donoghue, Gazze’de yaşanan insani trajedinin farkında olduklarını ve can kayıplarından derin endişe duyduklarını dile getirdi.

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı ‘soykırım’ davasında ilk kararı okudu. Mahkeme, İsrail’in, askerlerinin soykırım yapmasını önlemek için yetkisi dahilindeki tüm önlemleri alması ve insani durumu iyileştirmek için adımlar atması gerektiğine hükmetti.

İsrail’in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna hükmeden mahkeme, İsrail’in davanın düşürülmesi talebini reddetti. Adalet Divanı, soykırım davasında İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların ‘makul seviyede’ ispatladığına karar verdi.

Sözlerine, Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırılara işaret ederek başlayan Başyargıç Joan Donoghue, Gazze’deki kayıplardan ‘endişe duyduklarını’ dile getirdi. Donoghue, “İnsanlık dramının farkındayız” dedi. Donoghue, İsrail’in soykırım davasının reddedilmesi talebini reddettiklerini duyurdu, dosyanın esastan görüşüleceğini açıkladı.

İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü ‘askeri operasyonları’ derhal durdurması gerektiğine hükmeden mahkeme, Tel Aviv’in 1 ay içerisinde soykırımı önlemek için aldığı tedbirlere ilişkin Divan’a rapor sunmasını talep etti.

Tedbir kararı ne anlama geliyor, bağlayıcı mı?

Divan’ın kararı, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’ne aykırı hareket edip etmediğine ilişkin olmayıp sadece muhtemel soykırım tehlikesine karşısında oluşacak zararların önüne geçmek için davada nihai karar verilinceye kadar tarafların uyması gereken geçici önlemler anlamına geliyor.

Divan Şartı’nın 59. maddesi uyarınca UAD’nin aldığı kararlar, taraflar için bağlayıcı durumda iken üçüncü ülkeler için kararın bağlayıcılığı bulunmuyor.

Divan, hükmettiği kararları BM’nin ilgili kurumlarına da tebliğ ediyor ve İsrail, Divan’ın muhtemel tedbir kararına uymazsa bu durumda Güney Afrika konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyarak Divan kararının uygulanması için harekete geçilmesini talep edebiliyor.

Divan’ın kararlarını icra ettirmek için kendi askeri gücü veya organı bulunmazken bu kararların uygulanması büyük oranda BM Güvenlik Konseyi’nin tasarrufunda bulunuyor.

Dava konusu nedir?

Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu.

Soykırım kanıtlaması en zor suçlardan biri. Zira “soykırım niyeti” için insanları öldürmenin de ötesinde fiiller gerekiyor. Bir devletin bir ulusal, etnik veya dini grubu kısmen veya bir bütün olarak yok etmek istediğinin kanıtlanması şart.

Güney Afrika’nın, İsrail’in planının veya davranış biçiminin başka hiçbir şeyle açıklanamayacağını kabul ettirmesi gerekiyor. BM’nin en üst mahkemesi olan ICJ, devletler arasındaki anlaşmazlıklara bakıyor.

Bugüne kadar hiçbir devlet soykırımdan suçlu bulunmadı. ICJ, 2007’de Sırbistan’ın 1995’te Bosna Hersek’te 8 bin Müslüman erkeği öldürdüğü Srebrenica Soykırımı’nı önlemekte yetersiz kaldığına hükmetmişti.

Güney Afrika’nın talepleri

Güney Afrika İsrail’in Gazze’deki saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada acil ihtiyati tedbirler alınmasını talep etmişti. Güney Afrika, Divan’dan;

1- Gazze’deki askeri operasyonları derhal durdurmasına,
2- Kontrolü altındaki herhangi bir grup tarafından, Gazze’deki herhangi bir askeri operasyonu ilerletecek adımlar atmamasına,
3- Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri almasına,
4- Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü eylemden kaçınmasına,

5- Yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasına,
6- Soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atmasına,
7- Soykırımın delillerini muhafaza etmesine ve bu amaçla gelen uluslararası görevliler ve diğer yetkililerin Gazze’ye erişimini engellememesine,
8- Verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan’a düzenli rapor sunmasına,
9- Davayı zorlaştıracak veya uzatacak eylemlerden kaçınmasına hükmetmesini istiyor.

İsrail neden Gazze’yi işgal etti?

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in güneyinde düzenlediği saldırılarda en az 1200 İsrailli hayatını kaybetti, 240 kişi rehin alındı. İsrail buna karşılık olarak önce Gazze’ye hava saldırılarına, ardından da karadan bölgeyi işgale başladı.

2006’dan bu yana Hamas’ın kontrolündeki Gazze’de Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk 26 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Gazze nüfusunun yaklaşık dörtte üçünü oluşturan 1,7 milyon kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığı hesaplandı.

İsrail suçlamaya ne yanıt veriyor?

İsrail soykırım suçlamasını “çok ağır bir çarpıtma” olarak niteliyor, kendisini savunma hakkı olduğunu ve Filistinli sivilleri değil Hamas militanlarını hedef aldığını belirtiyor.

Paylaşın