Türeci Ve Şahin, Kanser İlacı İçin Tarih Verdiler: 2026

Prof. Dr. Uğur Şahin, büyük bilgi devrimi yaşıyoruz” diyerek, “Araştırmalarımızı dijital teknolojiler ve yapay zeka tarafından yönlendirerek, her zamankinden daha hızlı ilerleyebiliyoruz. Bugün tıp alanında da her şey eskisinden çok çok daha hızlı gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.

Son yıllarda kanserle mücadele konusunda çığır açan yeni bulgulara ulaşıldığını söyleyen Prof. Dr. Özlem Türeci, “Biontech olarak bir dizi programla büyük bir ilerleme kaydettik” dedi.

Dünyanın ilk Covid-19 aşısını geliştiren Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucu ortakları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, uzun süredir çalıştıkları kanser ilacı için tarih verdiler. Haftalık “Focus” dergisine konuşan iki bilim insanı, ilk kanser aşılarının 2026 yılına kadar ruhsat alıp piyasaya çıkacağına inandıklarını açıkladılar.

VOA Türkçe’den Cem Dalaman’ın aktardığına göre; Onlarca yıldır yaptıkları kanser araştırmalarının meyvelerini alma sürecine girdiklerini belirten Prof. Şahin, “Nihayetinde verilere dayanarak ruhsatlandırma konusunda kararı yetkili kurumlar verecek. Şu anda bir akciğer kanseri türüne karşı bir antikorumuz ve metastaz yapmış meme kanserine karşı bir antikor ilaç konjugat adayımız – kısaca ADC – onay için uygun bir duruma gelecek. Ayrıca bu yıl sonuna kadar, faz 2 veya faz 3 denemelerini sonlandırarak, tescil potansiyeli olan on aşı adayına sahip olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Cilt, bağırsak, rahim, prostat ve akciğer kanseri gibi toplam 30 kanser türüne karşı klinik araştırmasının sürdüğünü, ilk ve ikinci deneylerde büyük bir başarı sağlandığını, artık aşı geliştirme sürecinde olduklarını belirten Şahin, “2030 yılına kadar geniş bir kanser tedavisi portföyüne sahip olmak istiyoruz. Prensip olarak, yakın bir gelecekte birçok kanser türünün daha erken tanınmaması ve daha tedavi edilebilir olmaması için hiçbir neden göremiyorum” dedi.

“Tıbbın uzun vadede kanseri kontrol altına alma ya da iyileştirme yolunda ilerlediğine inanıyorum” diyen Prof. Şahin, büyük bilgi devrimi yaşıyoruz” diyerek, “Araştırmalarımızı dijital teknolojiler ve yapay zeka tarafından yönlendirerek, her zamankinden daha hızlı ilerleyebiliyoruz. Bugün tıp alanında da her şey eskisinden çok çok daha hızlı gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.

“Kemoya ihtiyaç kalmayabilir”

Son yıllarda kanserle mücadele konusunda çığır açan yeni bulgulara ulaşıldığını söyleyen Prof. Özlem Türeci, “Biontech olarak bir dizi programla büyük bir ilerleme kaydettik. Kanserin tedavisine yönelik çalışan diğer şirketlerin nerede durduğunu yargılamak istemiyorum. Genel olarak sektör için söyleyebileceğim, melanom tedavisinde yıllardır önemli ilerlemeler kaydedildi. Diğer birçok endikasyonda da tıbbi açından büyük bir potansiyel görüyoruz” şeklinde konuştu.

Her hastanın kanser hücresinin farklı olduğunu ve bireyselleştirilmiş kanser tedavisine öncelik verdiklerini anlatan Türeci, ilerleyen yıllarda kemoterapiye ihtiyaç kalmayabileceğini belirtti.

“Vücudun kendi savunma sisteminin kanserle savaşabilmesi için çalışıyoruz. Bu sayede tüm vücudu zehirleyen kemoterapiye artık ihtiyaç kalmayacak” diyen bilim insanı, “Kemoterapiler, büyük veya yaygın tümörleri tedavi etmek için kullanılabilen çok güçlü bir yöntem. Ancak bizim üzerinde çalıştığımız, antikorları kanserden etkilenen bölgelere hedeflerken sağlıklı dokuyu mümkün olduğunca koruyarak kullanılabilmek.

Bu gelecekteki hassas tedaviler için çok önemli bir yaklaşım olacak. Antikor ilaç konjugatları, yani ADC’leri Korona tedavisinde de kullandığımız mRNA‘nın tamamlayıcısı olarak görüyoruz. ADC’ler daha büyük tümör kitlelerini parçalayabilecek, aşılar da kalan kanser hücrelerini ortadan kaldırabilecek” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Ankara JİTEM Davası’nda Tüm Sanıklar Hakkında Beraat Kararı

Ankara ve çevre kentlerde 1993-1996 yılları arasında Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da aralarında olduğu 19 kişinin ölümüyle ilgili açılan “JİTEM” (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) davasında tüm sanıklar hakkında beraat karar verildi.

Sanıklar “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargılanıyordu.

19 kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturma 2011 yılında başlamış, 19 Aralık 2013’te dava açılmış ve bu dava 2019 yılında sonuçlandırılmıştı. İstinaf mahkemesi 5 Nisan 2021’de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklar hakkındaki beraat kararını bozması üzerine dava yeniden görülmüştü.

Dosyada 19 sanık bulunuyor: Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, eski özel harekat polisleri Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Enver Ulu, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven ve Muhsin Korman.

Ankara JİTEM davası olarak adlandırılan, 19 kişinin 1990’lı yıllarda zorla kaybedilmesi veya keyfi infaz edilmesine ilişkin davanın yedinci duruşması Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi’nden avukatlar ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcisi avukatlar ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi yöneticileri katıldı.

Duruşma savcının bir önceki verdiği mütalaayı tekrar etmesiyle başladı.

MA’nın haberine göre; duruşmada ilk sözü alan avukat Sertaç Ekinci, geçen duruşma okunan mütalaa ile duruşma zaptına işlenen metnin farklı olduğunu belirtti ve değişen mütalaaya karşı ek süre talep etti.

Bunun üzerine Savcı, “mütalaada bir noktalama işaretinin dahi değişmediğini” söyledi ve mütalaayı tekrar okudu.

Savcı, “sanıklar hakkında verilen beyanların çelişkili olduğuna ve yeni bir delil elde edemeyecek kadar süre geçmesinden dolayı sanıklar hakkında beraat” talep etti.

Dava avukatları ise; mütalaaya karşı süre ek talep etti. Mahkeme heyeti  avukatların süre talebini “mahkemeyi uzatmaya yönelik” olduğunu belirterek reddetti.

Avukatlar “ek süre talebinin” reddedilmesi üzerine mütalaaya karşı söz aldı.

Mahkemenin 10 yıldır karar vermesi için uğraştıklarını belirten avukat Eren Baskın, şöyle konuştu: “Hepimizin tek amacı 19 kişinin akıbetini sormak. Gerçeği, adaleti sokaklarda arayacağız bundan sonra. Arjantin Kolombiya gibi ülkelerde faili meçhul cinayetlerle bağlantılı kişileri yargıladı ve cezalandırdı. Burada da yine beraat kararı verilecek. Savcının mütalaasını kabul etmiyorum. 30 yıldır babam eve gelmiyor. 30 yıldır katilini yakalayamadık. Bizim mücadelemiz burada bitmeyecek. Her Cumartesi günü Tansu Çiller’in ‘Oturur oturur giderler’ dediği Cumartesi Anneleri ile beraber mücadele edeceğim. Burada vazgeçmiyoruz, bundan sonrada elimizden gelen her şeyi yapacağız.”

Mahkemenin altından kalkamayacağı düzeyde dosya olduğuna dikkat çeken avukat Ekinci ise; “Size verilen yetkiler burada faili meçhul cinayetleri aydınlatabilecek düzeyde değil. Savcı çelişkiler olduğunu ifade ediyor ama ben bir çelişki göremiyorum. Mütalada uzi marka silahlardan hiç bahsedilmiyor. Kutlu Adalı cinayeti de bu uzi markalı silahlarla işlendi Sedat Peker açıkladı bunu. Beraat talebi genel hukuk kurallarına aykırıdır, mahkemeden beraat talebinin reddedilmesi gerekmektedir” dedi.

İddia makamının mütalaasının sanıkların savunması gibi göründüğünü vurgulayan avukat Nuray Özdoğan. “Mütalaanın içeriği açısından tüm delillerin tartışılmadığı ortada. İddia makamının takdirine karışamayız fakat delilleri tartışması gerekir. Soruşturma kovuşturma aşamasından beri eksiklikler ve yanlışlıklar var. Bizim ağır insan hakları ihlali olduğuna dair iddiamıza yanıt vermenizi istiyoruz kararda. Deliller sanıklarla yüz yüze tartışılmadı. Sanıkların pozisyonları kim oldukları göz ardı edilmeden yargılama yapılamaz. Mağdurun hakkı yokmuş gibi yargılama yapılmasına itirazımızı yapacağız. Mütalaa karara varmaya uygun bir mütalaa değil. Madem çelişki var sanıkları ve tanıkları getirir yüzleştirirsin. Sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

Daha sonra söz alan sanık avukatları ise; savcının mütalaasına katıldıklarını dile getirerek, sanıklarını beraatini talep ettiklerini belirttiler. Kararını açıklayan mahkeme tüm sanıkların beraatine karar verdi.

Hafıza Merkezi’nde yer alan bilgilere göre, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce 30 Eylül 1999’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da arasında bulunduğu 1990’lı yıllarda Ankara’da zorla kaybedilen veya yasadışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin ilk soruşturma 2013 yılında başlatıldı.

20 Eylül 2013’te zamanaşımı riskinden dolayı Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame düzenlenirken, 20. Aralık 2013’te düzenlenen yeni iddianameyle şu isimlerin öldürülmesi de iddianameye dahil edildi: Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan.

Davanın sanıkları: Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman.

Sanıklar, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.

3 Temmuz’daki son duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş 1990’lı yıllarda “terörle mücadele” adı altında birçok suç işlendiğini dile getirdi.

İş insanlarının öldürülmesinin Tansu Çiller’in o dönem “elimizde PKK’ya yardım eden iş adamları listesi var” sözleri sonrasında yaşandığını söyleyen Savaş, “cinayetleri işlemek için ölen PKK militanlarının silahlarının kullanılması idealdi” dedi.

Paylaşın

BioNTech CEO’su Uğur Şahin: Koronavirüs 10 Yıl Daha Bizimle

BioNTech’in kurucularından, şirket CEO’su Uğur Şahin, dünyanın daha uzun yıllar koronavirüs ile yaşayacağını söyledi. AFP haber ajansına konuşan Şahin, “Önümüzdeki on yıl boyunca virüsle yaşamak zorunda kalacağımızı kabul etmeliyiz” dedi.

Ancak toplumun artık buna daha hazırlıklı olduğunu kaydeden Şahin, Omicron varyantına uyarlanan bir aşının Nisan veya Mayıs aylarında hazır olmasını beklediğini belirtti. Veri toplama süreci beklenenden daha ağır ilerlediği için birkaç haftalık gecikme yaşandığını söyledi.

Omicron varyantının yol açtığı yüksek enfeksiyon oranlarının, koronavirüsün son dalgası olmayacağını dile getiren Şahin, “Zira virüs temelde mutasyona uğramaya devam ediyor ve çok çeşitli varyantlar dünya çapında hareket halinde. Bunu 2020’de gördük” dedi.

Omicron aşısı

Ancak Uğur Şahin, yine de çok karamsar değil. Artık toplumun bununla nasıl başa çıkılacağını daha iyi anladığı bir döneme girildiğini kaydeden Şahin, “Daha fazla varyantlar gelecektir ama her geçen gün daha fazla öğreniyoruz ve daha hazırlıklı oluyorz” dedi.

BioNTech ve ABD’li (Amerika Birleşik Devletleri) ortağı Pfizer, şu anda Omicron varyantına özel olarak hazırlanan bir aşı üzerinde çalışıyor. Şahin, aşı hazır olunca hala gerek olup olmadığının değerlendirileceğini söyledi. Ancak kullanımı gerekli görülürse, Avrupa İlaç Ajansı EMA’nın onayını beklemesi gerekecek. Uğur Şahin, BioNTech’in gerektiği takdirde yeni varyantlara karşı da aşı üretebileceğini vurguladı.

Aşının fikri mülkiyet hakları tartışması

Öte yandan, Uğur Şahin, Reuters TV’ye yaptığı açıklamada, aşının patent hakları konusunda konuştu. Şahin, Afrika’daki kuruluşlar izinsiz şekilde şirkete ait aşıları üretirse, üretici firmanın fikri mülkiyet haklarını uygulamaya koyma planı olmadığını dile getirdi.

“Bizim amacımız, başkalarının teknolojimizi kullanmasını engellemek değil” diyen Şahin, “Hedefimiz teknolojimizin tüm kıtalarda mümkün olduğunca güvenli ve yaygın şekilde kullanılabilir olduğunu görmek” söyleminde bulundu.

Güney Afrikalı Afrigen firması, Moderna aşılarının halka açık dizilim bilgilerini baz alarak mRNA aşısı üreteceğini ve ilk klinik deneylerin önümüzdeki Kasım ayı için planlandığını duyurmuştu.

Paylaşın

AP’de Şahin ve Türeci’nin Resimleri Euro’ya Basılsın Önerisi

Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Moritz Körner, Kovid 19 aşısını geliştiren biyoteknoloji firması BioNTech şirketinin kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci’nin resimlerinin Euro banknotlarının üzerinde yer almasını teklif etti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Avrupa Birliği’nin (AB) ortak para birimi euro banknotları için yeni motif arayışına giren Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) BioNTech kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci önerisi geldi.

AP’nin Alman üyesi Hür Demokrat Partili (FDP) Moritz Körner, Şahin ve Türeci’nin fotoğraflarının banknotlardan birinin üzerine basılmasını istedi. Welt am Sonntag gazetesine demeç veren Körner, yeni banknotlarda, BioNTech’in kurucuları Şahin ve Türeci gibi önemli Avrupalı kişiliklerin fotoğraflarına yer verilmesi gerektiğini söyledi.

Körner BioNTech’in koronavirüs aşısı geliştirmede gösterdiği başarı ile milyonlarca Avrupalının hayatını kurtardığını ifade ederek, “Onların (Türeci ve Şahin çiftinin) yaşam yolu, entegrasyon, yükseliş, girişimcilik, bilimsel mükemmellik ve açık bir göç toplumunun potansiyeli hakkında etkileyici bir hikayedir” diye konuştu.

Euro 20 yıl önce tedavüle girmişti

Avrupa Merkez Bankası Euro’nun tedavüle girmesinden 20 yıl sonra, banknotların yeniden tasarlanması için çalışma başlattı. Avrupa Merkez Bankası bu sürece Avrupalıların daha yoğun şekilde katılımının sağlanmasını istiyor. Bu nedenle anketlerin düzenlenmesi de planlanıyor. Ancak, yeni banknotların tedavüle girmesinin yıllar alabileceği belirtildi. Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu yeni banknotların üretimi ve piyasaya sunulması ile ilgili kararı 2024 yılında alacak.

Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci tarafından Almanya‘nın Mainz kentinde kurulan aşı üreticisi BioNTech şirketi, korona salgını sırasında, mRNA tekniğine dayanan Covid-19 aşısını kısa sürede geliştirmeyi başararak adından söz ettiriyor.

Paylaşın

Şahin ve Türeci AB’nin ‘İlham Verenler’ Listesinin Başında

Avrupa Birliği’nin (AB) 2021 için hazırladığı ilham veren olaylar listesinin ilk sırasında Kovid 19 aşısını geliştiren Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucuları Türk bilim insanları Uğur Şahin ile Özlem Türeci’ye yer verildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun sosyal medya hesabında paylaşılan listede, 2021’in tüm zorluklara rağmen dayanışma, liyakat ve umut içeren ilham verici hikayelere de sahne olduğu belirtildi. AB için 2021’in ilham veren hikayelerinde ilk sırada “bilimin gücü” başlığıyla Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye yer aldı.

Şahin ve Türeci’nin Kovid 19 aşısını geliştirerek milyonlarca kişinin hayatını kurtardıkları için Liyakat Nişanı ile ödüllendirildikleri hatırlatılarak, “Herkes için ilham verici.” ifadesi kullanıldı.

AB’nin listesinde ikinci sırada “dayanışmanın gücü” başlığıyla 350 milyon doz aşının AB ülkelerince COVAX programı aracılığıyla düşük ve orta gelirli ülkelerle paylaşılması gösterildi. “Fikirlerin gücü” başlığıyla Avrupa’nın Geleceği Konferansı’nın başlatılması ise üçüncü oldu.

Listede ayrıca yeşil dönüşüme dikkati çekmek için Avrupa’yı dolaşan tren, Erasmus+ programının 35. yılı dolayısıyla 2 euroluk bozuk paranın yeni tasarımı, İtalyan sporcu Beatrice Vio’nun Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanması ile 2 yeni Galileo uydusunun uzaya gönderilmesi sıralandı.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Şahin Ve Türeci’den Omicron Varyantı Açıklaması: Paniğe Gerek Yok

Almanya’nın Mainz kentinde düzenlenen 25. Aydın Doğan Vakfı Ödül Töreni öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan BioNTech’in kurucularından Prof. Uğur Şahin ve Özlem Türeci, Koronavirüsün ‘Omicron’ varyantı nedeniyle paniğe gerek olmadığını söylediler. 

Omicron varyantı hakkında iki hafta sonra genel verileri topladıktan sonra kesin bir sonuca varabileceklerine dikkati çeken Uğur Şahin, “Yeni Omicron varyant nedeniyle herhangi bir korku duymaya gerek yok. Paniğe gerek yok. Varyantın çok farklı mutasyonları olduğunu biliyoruz. Aşının bu varyanta daha az etki sağladığını ama ağır hastalıktan da koruduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

Aşının iki düzeyde koruma sağladığını ifade eden Şahin, ilkinin antikor ikincisinin de t-hücreleri denilen bağışıklık hücreleri olduğunu belirterek, “Aşı, ağır hastalık seyrine karşı koruma sağlıyor. Ağır hastalık seyrine de koruma sağladığı için bir güven sağlıyor. Üçüncü doz aşı olduktan sonra oldukça iyi bir korumanın sağlandığına eminiz” diye konuştu.

3. doz yüzde 97 koruma sağlıyor

Almanya’da aşı olmayanların oranının yetişkinler arasında yüzde 15-20 arasında seyrediyor olmasından dolayı salgının üstesinden gelinemediğini anlatan Uğur Şahin, şunları söyledi:

Bulaşma oranı ve hastalık vaka sayısı, aşı olmayanlar arasında artış gösterdi.Vaka sayıları aşı olmayanlar arasında aşı olanlara kıyaslandığında 8 kat daha fazla. Aşı oranıyla kıyaslandığında yoğun bakıma alınma oranı da 8 kat daha fazla. Hatırlatma dozu gerekli. Özelikle belli bir yaş grubu için. Genel olarak nüfusun tamamı için 3. dozun gerekli olduğunu söylüyoruz. 20 kat daha koruma sağlıyor. Üçüncü doz ile yüzde 97 koruma sağlanıyor. Omicron’dan bağımsız olarak üçüncü dozu en kısa zamanda olmayı tavsiye ediyoruz.

Aşının yan etkisi olup olmadığı sorusunu da cevaplayan Şahin, yapılan araştırmalara göre yan etki görülmediğine dikkati çekerek, “Kanser hastalarında gördüğümüz Mrna bazlı aşılar tekrar edilerek veriliyor. Bunda herhangi bir olumsuz yan etki olmadığını görüyoruz. Düzinelerce kanser hastasına bunu uyguladık. Yaptığımız araştırmalar süresince yan etki elde edilmiş değildir” dedi.

Aşı konusunda tereddüt edenlerin ikna edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin şunları söyledi: En başarılı aşılardan birisi. 3 milyar kişiye yapılmış olacak. 150 ülkede yapılan bir aşı. Almanya’da daha yaşlı olan kesimin yüzde 80’i olmuş. Tereddüt edenleri ikna etmek gerekiyor. Aşının insanlara yardım ettiğini görmek mutluluk verici. Her aşı olan ile birlikte mutluluğumuz artıyor.

Aşı konusundaki komplo teorilerini bildiğini anlatan Şahin, bunların başka bir bilim dalının konusu olduğunu belirterek, “İnsanların soruları ve şüpheleri olabiliyor. Bu nedenle daha çok eğitim ve bilgi verilmesi gerekiyor. Yalan haberler, komplo teorileri ve yanlış anlamalara karşı toplumsal bir görev olarak medyanın bu doğrultuda çalışması gerekiyor. Eğitim verilmesi için yeni yolların, farklı kavramlar ve ifadelerin kullanılması gerekiyor” diye konuştu.

Sırada kanser araştırmaları

Özlem Türeci de 2012 yılından bu yana mRNA aşısı üzerinde çalıştıklarına işaret ederek şunları söyledi: 2020 yılında pandemiyle beraber bunun aşıya dönüşmesi söz konusu oldu. Daha önce yüzlerce bireyde denediğimiz tecrübelerimizi pandemiye yansıtma olayı oldukça kolay oldu. Kanserde elde ettiğimiz bilgiyi olduğu gibi pandemiye odakladık. Şimdi Covid-19’da edindiğimiz bilgileri kanserle ilgili araştırmalarımıza yansıtabileceğiz.

Özlem Türeci, bilim insanları açısından, gerçeğin öğrenildiği anın en mutlu an olduğunu vurgulayarak, “20 bin kişi üzerinde aşının denenmesi ve bunun sonucunda çıkan yüzde 95 oranında başarıya ulaştığınızı öğrendiğiniz an, gerçeği öğrendiğimiz andı ve bu en mutlu andı” diye konuştu.

Türeci, klasik aşıların yerini yeni teknoloji aşıların alıp almayacağı konusunda ise söz konusu geleneksel aşılar kendi amaçlarına göre iyi çalıştığında, yeni bir aşı bulundu, diye format değiştirmeye ihtiyaç duymadıklarını söyledi.

Özlem Türeci, mRNA teknolojisinin henüz aşı geliştirilmemiş alanlarda faydalı olacağını düşündüklerini ve malarya veya tüberküloz gibi alanlarda yeni bir platforma ihtiyaç olduğunu belirterek, “Aşının olmadığı, aşının yeterli koruma sağlamadığı alanlarda yeni format yeğlenecektir” dedi.

Bilinen belirtileri: Aşırı yorgunluk

Yeni omikron varyantıyla bağlantılı Covid semptomları, Güney Afrikalı bir doktor tarafından “son derece hafif” olarak tanımlandı.

Güney Afrika Tabipler Birliği başkanı Dr. Angelique Coetzee, Pazar günü BBC’ye, 18 Kasım civarında, “olağandışı semptomlar” ile başvuran hastaları görmeye başladığını söyledi.

“Aslında 33 yaşlarında olan bir erkek hastayla başladı … ve bana son birkaç gündür aşırı derecede yorgun olduğunu ve biraz baş ağrısıyla birlikte bu vücut ağrıları olduğunu söyledi” diye aktardı.

Hastanın boğaz ağrısı olmadığını, ancak daha çok “boğazı cızırtısı” olduğunu, ancak öksürük veya tat veya koku kaybı olmadığını söyledi.

Coetzee, erkek hastayı Covid için test ettiğini ve ailesi gibi onun da pozitif olduğunu söyledi ve ardından o gün delta varyantından farklı olan aynı tür semptomlarla başvuran daha fazla hasta gördüğünü söyledi.

30’dan fazla mutasyonu var

Varyant, Alfa ve Delta varyantları gibi Yunan kod adlarının modelini izleyerek Dünya Sağlık Örgütü tarafından Omicron olarak adlandırıldı.

Güney Afrika’daki Salgın Tepki ve Yenilik Merkezi’nin direktörü Prof Tulio de Oliveira, bir medya brifinginde Prof de Oliveira, yeni varyantta virüsün vücudumuzun hücrelerine açılan kapıyı açmak için kullandığı anahtar olan spike proteininde 30’dan fazla mutasyon olduğunu söyledi.

Bu mutasyon seviyesi uzmanlara göre büyük olasılıkla virüsü yenemeyen tek bir hastadan geldi.

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın