2024 Yılında 1,4 Milyon Trafik Kazası Meydana Geldi

2024 yılında Türkiye’de 1 milyon 444 bin 27 trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 177 bin 172’si maddi hasarlı, 266 bin 855’i ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır.

Haber Merkezi / 2024 yılı içinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 85,5’i yerleşim yeri içinde yüzde 14,5’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı. Buna göre, Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında toplam 1 milyon 444 bin 27 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 177 bin 172 adedi maddi hasarlı, 266 bin 855 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 85,5’i yerleşim yeri içinde yüzde 14,5’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.

Türkiye’de 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 2 bin 713 kişi kaza yerinde, 3 bin 639 kişi ise yaralanıp sağlık kuruluşlarına sevk edildikten sonra kazanın sebep ve tesiriyle 30 gün içinde hayatını kaybetti. Karayolu trafik kazalarında 2024 yılında bir günde ortalama 731,1 ölümlü yaralanmalı kaza, 17,4 ölüm ve 1055,1 yaralanma meydana geldi. Türkiye’de son on yılda karayolu trafik kazalarında toplam 62 bin 762 kişi hayatını kaybederken 3 milyon 24 bin 470 kişi ise yaralandı.

Türkiye’de 2024 yılında 2023 yılına göre trafikteki motorlu kara taşıtı sayısı yüzde 8,9, toplam kaza sayısı yüzde 9,9, ölümlü yaralanmalı kaza sayısı yüzde 13,5, maddi hasarlı kaza sayısı yüzde 9,1 ve yaralı sayısı yüzde 9,8 arttı. Toplam ölü sayısı ise yüzde 3,0 azaldı.

Türkiye’deki toplam motorlu kara taşıtı sayısı 2023 yılında 28,7 milyon iken 2024 yılında 31,3 milyona yükseldi. Karayolu trafik kazalarında ölen kişi sayısı ise 2023 yılında 6 bin 548 iken 2024 yılında 6 bin 352 oldu. Böylece 100 bin taşıt başına trafik kazası ölü sayısı 2023 yılında 22,8 iken 2024 yılında 20,3’e geriledi.

Türkiye’de trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtları tarafından katedilen toplam kilometre, verinin mevcut olduğu en son yıl olan 2023 yılı için 348 milyar olarak hesaplandı. Buna göre, 2023 yılında taşıtlar tarafından katedilen bir milyar kilometre başına trafik kazalarında 18,8 ölüm ve 1007,9 yaralanma olduğu hesaplandı.

Türkiye’de 2024 yılında il düzeyinde en fazla ölü sayısı 325 ölüm ile Ankara’da, en fazla yaralı sayısı 41 bin 414 yaralı ile İstanbul’da görülürken; en az ölü sayısı 4 ölü ile Ardahan’da, en az yaralı sayısı ise 331 yaralı ile Bayburt ilinde gerçekleşti.

Yerleşim yeri durumuna göre trafik kazaları incelendiğinde, toplam 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın 228 bin 120’si yerleşim yeri içinde 38 bin 735’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi. Trafik kazası ölümlerinin yüzde 56,4’ü, yaralanmaların yüzde 80,5’i yerleşim yeri içinde gerçekleşen kazalar sonucunda, ölümlerin yüzde 43,6’sı yaralanmaların ise yüzde 19,5’i yerleşim yeri dışında gerçekleşen kazalar sonucunda oluştu.

Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin yüzde 48,4’ü sürücü, yüzde 30,6’sı yolcu, yüzde 21,0’ı ise yayadır. Yaralanan kişilerin ise yüzde 52,7’si sürücü, yüzde 36,3’ü yolcu, yüzde 11,0’ı ise yayadır. Trafik kazalarında ölenler ve yaralananlar cinsiyetlerine göre incelendiğinde ise ölenlerin yüzde 76,2’sinin erkek, yüzde 23,8’inin kadın, yaralananların ise yüzde 69,3’ünün erkek, yüzde 30,7’sinin kadın olduğu görüldü. Son on yılda 28 bin 8 sürücü, 20 bin 646 yolcu, 14 bin 108 yaya öldü.

İncinebilir yol kullanıcıları olarak nitelendirilen yayalar, motosiklet, bisiklet ve elektrikli skuter sürücüleri için 2024 yılındaki ölü sayısı 2 bin 681, yaralı sayısı ise 162 bin 295 olarak gerçekleşti. Böylece incinebilir yol kullanıcıları 2024 yılındaki trafik kazalarındaki toplam 6 bin 352 ölümün yüzde 42,2’sini, 385 bin 117 yaralanmanın ise yüzde 42,1’ini oluşturdu.

Yayalar bin 331 ölü sayısı ile 2024 yılındaki toplam 6 bin 352 ölümün yüzde 21,0’ını oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki toplam 2 bin 681 ölümün yüzde 49,6’sını oluşturdu. Motosiklet sürücüleri bin 229 ölü sayısı ile toplam kaza ölümlerinin yüzde 19,3’ünü oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki ölü sayısının yüzde 45,8’ini oluşturdu.

Yayalar 42 bin 486 yaralı sayısı ile 2024 yılındaki toplam 385 bin 117 yaralının yüzde 11,0’ını oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki toplam 162 bin 295 yaralının yüzde 26,2’sini oluşturdu. Motosiklet sürücüleri ise 109 bin 832 yaralı sayısı ile toplam yaralı sayısının yüzde 28,5’ini oluştururken, incinebilir yol kullanıcıları arasındaki yaralı sayısının yüzde 67,7’sini oluşturdu.

Trafik kazası ölümleri yaş gruplarına göre incelendiğinde, 0-17 yaş grubu toplam ölümlerin yüzde 10,1’ini, 18-24 yaş grubu yüzde 15,1’ini, 25-64 yaş grubu yüzde 54,2’sini, 65 yaş ve üzeri kişiler ise yüzde 20,5’ini oluşturdu. Yaralanmalar yaş gruplarına göre incelendiğinde, 0-17 yaş grubu toplam yaralı sayısının yüzde 17,7’sini, 18-24 yaş grubu yüzde 24,5’ini, 25-64 yaş grubu yüzde 51,3’ünü, 65 yaş ve üzeri kişiler ise yüzde 6,5’ini oluşturdu.

Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına karışan toplam 392 bin 740 taşıtın yüzde 41,8’i otomobil, yüzde 31,5’i motosiklet, yüzde 13,7’si kamyonet, yüzde 2,3’ü minibüs, yüzde 2,2’si bisiklet, yüzde 2,0’ı çekici, yüzde 1,8’i otobüs, yüzde 1,7’si kamyon, yüzde 1,2’si bilinmeyen, yüzde 0,8’i traktör, yüzde 0,7’si elektrikli skuter ve yüzde 0,3’ü özel amaçlı, iş makinesi, ambulans, tren, tramvay, at arabası taşıtlarından oluştu. Son on yılda Türkiye’de ölümlü yaralanmalı trafik kazalarına toplam 3 milyon 116 bin 872 taşıt karıştı.

Kazaya karışan taşıt sayısına göre kazaların sonuçları değerlendirildiğinde, kaza sonucundaki ölümlerin yüzde 51,9’u tek araçlı, yüzde 41,9’u iki araçlı ve yüzde 6,2’si çok araçlı kazalarda meydana geldi. Yaralanmaların ise yüzde 53,9’u iki araçlı, yüzde 38,6’sı tek araçlı ve yüzde 7,5’i çok araçlı kazalarda oluştu. Ölümlü yaralanmalı kazaların yüzde 52,8’i iki araçlı, yüzde 41,1’i tek araçlı ve yüzde 6,1’i ise çok araçlı kazalardan oluştu.

Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları yüzde 90,1

Türkiye’de 2024 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan toplam 318 bin 926 kusura bakıldığında kusurların yüzde 90,1’inin sürücü, yüzde 8,2’sinin yaya, yüzde 0,8’inin taşıt, yüzde 0,5’inin yolcu ve yüzde 0,3’ünün yol kaynaklı olduğu görüldü.

Kusurlar alt başlıklara göre incelendiğinde “Araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak” kusuru toplam 318 bin 926 kusurun 105 bin 802 adedini oluşturdu ve en sık görülen kusur oldu. “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak” kusuru 46 bin 458 ile en sık görülen ikinci kusur olurken, “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak” 26 bin 487 kusur ile 2024 yılında en sık görülen üçüncü kusur oldu.

Ölümler kazanın oluş şekline göre incelendiğinde, ilk üç sırada bin 295 ölüm ile yayaya çarpma, bin 281 ölüm ile yoldan çıkma ve bin 141 ölüm ile yandan çarpma şeklindeki kazaların olduğu görüldü. Ülkemiz karayolu ağında 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın yüzde 65,3’ü gündüz, yüzde 32,6’sı gece ve yüzde 2,1’i alacakaranlıkta oldu.

Türkiye’de 2024 yılında meydana gelen 266 bin 855 ölümlü yaralanmalı kazanın aylara göre dağılımına bakıldığında Ağustos ayı yüzde 10,0 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken Ocak ayı yüzde 6,1 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay oldu. Haftanın günlerine göre bakıldığında ise ölümlü yaralanmalı kazalar yüzde 15,2 pay ile en fazla cuma günleri ve yüzde 13,7 pay ile en az pazar günleri gerçekleşti.

Paylaşın

Türkiye, En Yüksek Enflasyona Sahip 6. Ülke

TÜİK’in açıkladığı nisan ayı enflasyon verilerini değerlendiren Prof. Dr. Hakan Kara, IMF verilerine dayanan bir grafik paylaşarak Türkiye’nin dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke olduğunu hatırlattı.

Haber Merkezi / Ekonomist İris Cibre ise, Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 29’luk üst bant beklentisini tutturabilmesi için “Mayıs ayından itibaren aylık enflasyonun 1,63 seviyesine inmesi gerektiğini” vurgulayan Cibre, “Artık sert iniş senaryosunu konuştuğumuzdan, acı bir şekilde mümkün hale geldi” ifadesini kullandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 37,86, aylık yüzde 3,00 arttı. TÜFE’deki değişim 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,00 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 13,36 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 37,86 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 48,73 artış olarak gerçekleşti.

En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 36,09 artış, ulaştırmada yüzde 22,76 artış ve konutta yüzde 74,07 artış oldu. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 9,21, ulaştırmada yüzde 3,84 ve konutta yüzde 9,98 oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı Nisan ayı verilerine göre ise, tüketici fiyat endeksi aylık yüzde 4,46, yıllık yüzde 73,88 olarak gerçekleşti. ENAG hesaplamasına göre alt gruplarda en yüksek enflasyon yüzde 9,67 ile haberleşme grubunda gerçekleşti. Bu grubu, yüzde 9,51 ile çeşitli mal ve hizmetler grubu izledi. Lokanta ve oteller grubunda ise enflasyon oranı yüzde 7,68 olarak gerçekleşti.

TÜİK’in açıkladığı verileri değerlendiren Prof. Dr. Hakan Kara, IMF verilerine dayanan bir grafik paylaşarak Türkiye’nin dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke olduğunu hatırlattı. Kara, “Düşüşe rağmen sıralamamız 90’lı yıllardaki gibi. Gidilecek daha çok yol var” dedi.

Ekonomist İris Cibre, enflasyonun beklentilerin hafif altında gelmesine dikkat çekerek “Muhtemelen kur geçişkenliği etkisi gerçekten düşmüş. Don ve maliyet artışları Mayısa kalmış görünüyor” değerlendirmesinde bulundu. Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 29’luk üst bant beklentisini tutturabilmesi için “Mayıs ayından itibaren aylık enflasyonun 1,63 seviyesine inmesi gerektiğini” vurgulayan Cibre, “Artık sert iniş senaryosunu konuştuğumuzdan, acı bir şekilde mümkün hale geldi” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Fatih Özatay da benzer bir uyarıda bulundu. “Programın başlamasından bu yana geçen 23 ayda hala aylık enflasyon %3 (Nisan)” diyen Özatay, yüzde 24’lük yıl sonu hedefi için geri kalan aylarda enflasyonun her ay en fazla yüzde 1,1 olması gerektiğini, yüzde 29’luk üst sınır için bile bu rakamın yüzde 1,6’yı geçmemesi gerektiğini belirtti.

Bir diğer dikkat çekici değerlendirme ise Prof. Dr. Şenol Babuşcu’dan geldi. Babuşcu, 2025’in ilk dört ayında TÜİK ve ENAG verileri arasındaki farkın yüzde 8,07’ye çıktığını ortaya koydu. TÜİK’e göre dört aylık kümülatif enflasyon yüzde 13,36 iken, İstanbul Ticaret Odası (İTO) verisi yüzde 16,24, ENAG verisi ise yüzde 21,43 olarak ölçüldü. Yıllık bazda ise TÜİK yüzde 37,86, İTO yüzde 47,21, ENAG ise yüzde 73,88 oranında enflasyon açıkladı. Babuşcu, “ENAG ile TÜİK arasındaki fark yıllıkta neredeyse iki kata yakın” dedi.

Paylaşın

2080 Yılında Türkiye’de Her Üç Kişiden Biri 65 Yaş Üstü Olacak

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörülüyor.

Haber Merkezi / 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi.

Yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörüldüğü kaydedildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aktif Yaşlanma Endeksi 2024 Raporu’nu açıkladı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” evresinde olan Türkiye’de, çocuk ve genç nüfus oranı hızla azalırken, yaşlı nüfus oranı ise hızla artış göstermektedir. Türkiye son on yılda doğurganlık hızındaki yıkıcı azalmanın da tesiriyle “çok yaşlı ülkeler” sınıfına dahil olmuştur.

Doğurganlık hızındaki sürekli ve keskin azalmanın yanı sıra, hayat standardı ve refah seviyesinin artması ile sağlık alanında kaydedilen gelişmeler neticesinde ölümlülük hızı azalmakta, doğuşta beklenen hayat süresi ve yaşlı nüfus oranı artmaktadır.

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. TÜİK nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında %17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörülmektedir.

Yaşlı nüfus oranının hızla artış göstermesi; yaşlıların yaşam kalitesini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesini ve oluşturulan politikaların takibini gerekli kılmaktadır.

Yaşlı nüfusun yaşlılık sürecini ne kadar etkin geçirdiğinin tespit edilebilmesi adına, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (UNECE) katkılarıyla Aktif Yaşlanma Endeksi (AYE) geliştirilmiştir. Dört bileşenden oluşan AYE, yaşlı bireylerin istihdama katılabilme, topluma katılabilme, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşayabilme ve aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortama sahip olabilme seviyelerini ölçmektedir.

AYE ve bileşenleri 0 ila 100 arasında bir değer almaktadır. Endeks ve bileşen değerlerinin yüksek olması toplumdaki yaşlı bireylerin daha etkin bir yaşlılık hayatı geçirdiklerine işaret etmektedir. UNECE tarafından en son 2018 yılı için AB üye ülkeleri için yayımlanmış olan AYE değeri 36,8’dir.

Türkiye için Aktif Yaşlanma Endeksi, milli politikalara da yön verebilmesi maksadıyla ilk kez bu haber bülteni ile resmi istatistik olarak yayımlanmaktadır. AB üye ülkeleriyle karşılaştırılabilir mahiyette olan Türkiye AYE değerleri 2023 yılı için Türkiye geneli ve cinsiyete, 2024 yılı için Türkiye geneli, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey 12 bölge ve cinsiyete göre hesaplanmıştır.

Türkiye’nin AYE genel endeks değeri 2023 yılında 28,7 iken 2024 yılında 29,7 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri, 2023 yılında 25,9 iken 2024 yılında 27,6 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2023 yılında 12,0 iken 2024 yılında 12,5 oldu. Bağımsız sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2023 yılında 65,5 iken 2024 yılında 65,0 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ise 2023 yılında 44,3 iken 2024 yılında 46,1 oldu.

AYE değerleri cinsiyete göre AB üye ülkeleri ile mukayese edildiğinde, erkeklerde AB ortalaması 38,5 iken Türkiye değeri 34,5 oldu. Kadınlarda ise AB ortalaması 35,3 iken Türkiye değeri 25,3 olarak hesaplandı.

AB üyesi 28 ülkenin endeks değerleri incelendiğinde, 2018 yılında AYE genel endeks değerinin AB ortalaması 36,8 oldu. AB üye ülkeleri içinde endeks değeri en yüksek olan ülkelerin sırasıyla, 47,8 ile İsveç, 43,7 ile Hollanda, 43,3 ile Danimarka olduğu görüldü. Endeks değerinin en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, 28,4 ile Yunanistan, 30,5 ile Hırvatistan, 31,2 ile Romanya oldu.

Endeks, Türkiye’nin hızlı bir demografik dönüşüme girmesiyle beraber aktif yaşlanma konusunda politika geliştirilmesine ve ilerlemenin sağlanmasına ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Endeks değeri erkekler için 34,5, kadınlar için 25,3

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 33,3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 31,9 ile Batı Marmara Bölgesi, 30,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri en düşük olan bölgenin 26,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 28,7 ile Akdeniz Bölgesi, 28,8 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri 29,7 iken erkekler için endeks değeri 34,5, kadınlar için ise 25,3 oldu. AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 38,2 ve kadınlar için 28,4 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin ise Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

İstihdam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 27,6 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55-59, 60-64, 65-69, 70-74 yaş gruplarındaki bireylerin istihdam oranlarından hesaplanmakta olup 75 ve daha yukarı yaş grubu hesaplamaya dahil edilmemektedir.

İstihdam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, istihdam bileşeni endeks değeri ile 6 AB ülkesini geride bıraktı.

İstihdam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 42,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 34,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 32,4 ile Batı Karadeniz Bölgesi izledi.

İstihdam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 22,3 ile Batı Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 24,2 ile İstanbul, 24,5 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için istihdam bileşeni endeks değeri 27,6 iken erkekler için endeks değeri 40,4, kadınlar için ise 15,5 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 55,4 ve kadınlar için 28,7 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin de Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 12,5 olarak hesaplandı. Bu bileşen; gönüllü faaliyetlere katılım, çocuk-torun bakımı, yaşlı ve yetişkin bakımı, siyasi hayata katılım göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Topluma katılım bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, topluma katılım bileşeni endeks değeri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 17,0 ile İstanbul olduğu görüldü. Bu bölgeyi 14,3 ile Batı Marmara Bölgesi, 14,2 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 9,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 10,1 ile Akdeniz Bölgesi, 10,5 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için topluma katılım bileşeni endeks değeri 12,5 iken erkekler için endeks değeri 11,5, kadınlar için ise 13,3 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 15,4 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 19,4 ile İstanbul olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin İstanbul olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Orta Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam değeri, 2024 yılı için 65,0 olarak hesaplandı. Bu bileşen; fiziksel egzersiz, sağlık ve diş bakımına erişim, bağımsız yaşam düzenlemeleri (tek kişilik hanehalkı oranı), göreli medyan geliri, yoksulluk riskinin olmaması, ciddi maddi yoksunluğun olmaması, fiziksel güvenlik ve yaşam boyu öğrenme göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerleri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 68,1 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 66,8 ile Batı Anadolu Bölgesi, 65,7 ile Doğu Marmara Bölgesi izledi.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 59,1 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 60,4 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 62,2 ile İstanbul izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 65,0 iken erkekler için endeks değeri 67,0, kadınlar için ise 63,6 oldu. Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 70,6 ile, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 66,0 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Akdeniz Bölgesi olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 46,1 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55 yaşına ulaşıldığında kalan 50 yıllık yaşam beklentisi başarısı, 55 yaşında iken sağlıklı yaşanan yılların beklenen süresindeki payı, zihinsel iyi olma hali ölçeği, bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, sosyal bağlanma ve eğitim durumu göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkelerinin ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ile endeks değeri 45,9 olan Romanya’yı geride bıraktı.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 51,1 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 48,4 ile Batı Marmara Bölgesi, 47,7 ile Batı Anadolu Bölgesi izledi.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 38,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 42,0 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, 43,2 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Türkiye’nin 2024 yılı için aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 46,1 iken erkekler için endeks değeri 48,4, kadınlar için ise 44,2 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 53,8 ile kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 48,6 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Paylaşın

2024 Yılında 187 Bin 343 Çift Boşandı

TÜİK verilerine göre; 2024 yılında 568 bin 395 çift evlenirken, 187 bin 343 çift boşandı. 2024 yılında evlenen çift oranı binde 6,65 olurken, boşanan çift oranı binde 2,19 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Evlenme ve Boşanma İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken 2024 yılında 568 bin 395 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.

Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti.

Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2024 yılında erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,8 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,5 yaş olarak gerçekleşti.

Kaba evlenme hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 7,76 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 7,68 ile Gaziantep, binde 7,66 ile Kilis izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,01 ile Tunceli oldu. Bu ili binde 4,30 ile Gümüşhane, binde 4,89 ile Bayburt izledi.

Toplam evlenmeler içinde yabancı kişiler ile evlenmeler incelendiğinde, yabancı damatların sayısı 2024 yılında 5 bin 923 olup toplam damatların yüzde 1,0’ını oluştururken yabancı gelinlerin sayısı 29 bin 115 olup toplam gelinlerin %5,1’ini oluşturdu.

Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde yüzde 20,6 ile Suriyeli damatlar birinci sırada yer aldı. Suriyeli damatları yüzde 19,5 ile Alman damatlar ve yüzde 5,7 ile Afgan damatlar izledi.

Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı gelinler içinde yüzde 12,1 ile Suriyeli ve Özbek gelinler birinci sırada yer aldı. Bu gelinleri yüzde 8,3 ile Faslı gelinler ve yüzde 7,5 ile Azerbaycanlı gelinler izledi.

Kaba boşanma hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,29 ile Antalya oldu. Bu ili binde 3,09 ile İzmir, binde 3,04 ile Karaman izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,45 ile Hakkari oldu. Bu ili binde 0,55 ile Şırnak, binde 0,60 ile Siirt ve Muş izledi.

Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2024 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 33,7’si evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,3’ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 2024 yılında 187 bin 343 çift boşanırken 186 bin 536 çocuk velayete verildi. Boşanma davaları sonucu, çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Çocukların velayetinin 2024 yılında yüzde 74,4’ü anneye, yüzde 25,6’sı babaya verildi.

Paylaşın

Türkiye’nin Yarısı Mutsuz: En Önemli Sorun Hayat Pahalılığı

TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu.

Haber Merkezi / Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı yüzde 29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2024 sonuçlarını açıkladı. Buna göre; mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2023 yılında yüzde 50,3 iken 2024 yılında yüzde 46,9 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2023 yılında yüzde 55,1 iken 2024 yılında yüzde 52,3 oldu.

Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 52,5 iken evli olmayanlarda bu oran, yüzde 44,0 oldu. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 49,5’inin, evli kadınların ise yüzde 55,4’ünün mutlu olduğu gözlendi.

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde 25-34 yaş grubunda 2023 yılında yüzde 50,7 iken 2024 yılında 0,3 puan artış ile yüzde 51,0 oldu.

Mutluluk oranı 25-34 yaş grubu haricinde diğer tüm gruplarda azaldı. Mutluluk oranının en fazla azaldığı yaş grubu 7,1 puan azalış ile 45-54 yaş grubunda oldu.  Bu yaş grubunda 2023 yılında yüzde 53,6 olan mutluluk oranı 2024 yılında yüzde 46,5 oldu.

Mutluluk oranı 55-64 yaş grubunda bir önceki yıla göre 2,2 puan azalarak yüzde 47,5 olarak tahmin edildi. 65 ve daha yukarı yaştaki bireylerde ise 2023 yılında yüzde 56,0 iken 2024 yılında 1,9 puan azalarak yüzde 54,1 oldu.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 72,9 olurken bunu sırasıyla; yüzde 13,2 ile çocukları, yüzde 4,2 ile kendisi, yüzde 3,4 ile eşi, yüzde 3,0 ile annesi/babası ve yüzde 1,9 ile torunları takip etti.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan değerler incelendiğinde; kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 68,3 olurken bunu sırasıyla; yüzde 14,4 ile sevgi, yüzde 8,9 ile başarı, yüzde 6,4 ile para ve yüzde 1,8 ile iş takip etti.

Her 100 kişiden 64’ü geleceğinden umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 64,3 oldu. Erkeklerin geleceklerinden umutlu olma oranı yüzde 63,6 iken kadınlarda bu oran yüzde 64,9 oldu.

Bireylerin  hayatlarını bir bütün olarak düşündüklerinde hissettikleri yaşam memnuniyet düzeyini hesaplamak amacı ile; hiç memnun olmayanlar için “0”, çok memnun olanlar için “10” arasında bir değer alınarak ortalama hesaplandı.

Bireylerin ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 2023 ve 2024 yıllarında 5,7 olarak hesaplandı. Erkeklerde 2023 yılında 5,6 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 puan artış ile 5,7 olurken kadınlarda 2023 yılında 5,8 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 azalış ile 2024 yılında 5,7 oldu.

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde; 2024 yılında asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 72,1 olurken bunu sırasıyla yüzde 67,4 ile ulaştırma, yüzde 63,2 ile sağlık, yüzde 58,8 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,9 ile adli ve yüzde 53,5 ile eğitim hizmetlerinden memnuniyet takip etti.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı %29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Ekonomiye Güven Arttı

Ekonomik güven endeksi kasım ayında 97,1 iken, kasım ayında yüzde 1,8 oranında azalarak 98,8 değerini aldı. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomik Güven Endeksi Aralık 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi kasım ayında 97,1 iken, aralık ayında yüzde 1,8 oranında artarak 98,8 değerini aldı.

Bir önceki aya göre Aralık ayında tüketici güven endeksi yüzde 1,9 oranında artarak 81,3 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 0,7 oranında azalarak 102,7 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2,4 oranında artarak 113,6 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,2 oranında artarak 113,0 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 1,9 oranında artarak 89,4 değerini aldı.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

TÜİK’e Göre “Sürekli Yoksulların” Sayısı Arttı

2024 yılında yoksulluk oranı bir önceki seneye kıyasla 0,1 puan artarak yüzde 13,6’ya ulaştı. Bu yıl ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksul olan fertleri kapsayan “sürekli yoksulluk” oranı 2024’te 0,7 puan artışla yüzde 13,7 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; 2024 yılında yoksulluk oranı bir önceki seneye kıyasla 0,1 puan artarak yüzde 13,6’ya ulaştı.

Bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7’si, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,6’sı, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,4’ü yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,7 ile yoksulluk oranının en düşük olduğu grup oldu.

TÜİK’e göre en düşük yoksulluk oranı yüzde 6,5 ile tek kişilik hanelerde gerçekleşti. Tek kişilik hanelerde yoksulluk oranı 2023’e göre 0,8 puan azaldı. Bir çekirdek aileden oluşan hanelerde ise yoksulluk oranı 0,1 puan artışla yüzde 13,4 oldu.

Maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2023 yılında yüzde 14,4 iken 2024 yılı için 1,1 puan azalışla yüzde13,3 olarak tahmin edildi. Bu, toplumun yüzde 13,3’ünün aşağıdaki 13 maddeden en az yedisini karşıyalamadıkları anlamına geliyor:

Otomobil sahipliği, beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme imkanı ile; eskimiş giysileri yenileyebilme, sağlam iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği.

Bu yıl ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksul olan fertleri kapsayan “sürekli yoksulluk” oranı 2024’te 0,7 puan artışla yüzde 13,7 oldu.

Göreli yoksulluk oranının en düşük olduğu kentler Gaziantep, Adıyaman ve Kilis olurken; yoksulluğun en fazla Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir kentlerini kapsayan bölgede görüldüğü hesaplandı.

TÜİK istatistiklerine göre Türkiye’de nüfusun yüzde 31,3’ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri gibi problemler yaşarken; yüzde 30,2’si konutunda izolasyon yetersizliğinden dolayı ısınma sorunu, yüzde 21,7’si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşı karşıya.

Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,2 puan azalarak yüzde 56,8 oldu. Konut masraflarının “çok yük getirdiği” hanelerin oranı ise 3,9 puan azalışla yüzde 13,6’ya geriledi.

Fertlerin yüzde 57,5’i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3’ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8’i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1’i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6’sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.

Halihazırda ikamet edilen konuta sahiplik oranı 2023’e göre 0,1 puan düşüşle yüzde 56,1 olarak hesaplanırken; kirada oturanların oranı yüzde 28,0, kendi konutunda oturmadığı halde kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,0 oldu.

Paylaşın

Türkiye’de En Zenginlerin Toplam Gelirden Aldığı Pay Yüzde 48,1

2024 yılı gelir dağılımı istatistiğine göre en yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,1 olurken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı ise yüzde 6,3 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye’de ‘yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri’ 2024 yılında 187.728 TL oldu. Bu gelirin en yüksek olduğu yer 257.891 TL ile İstanbul oldu. En düşük yıllık ortalama gelir ise 91.818 TL ile Van, Muş, Bitlis ve Hakkari illeri için hesaplandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılına ilişkin gelir dağılımı istatistiklerini açıkladı. Buna göre, en yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,1 olurken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı ise yüzde 6,3 oldu.

‘Gelir Dağılımı İstatistikleri, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2024’ yılı verileri bir önceki takvim yılı olan 2023 yılı referans alınarak hazırlandı.

Buna göre Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak yüzde 48,1 oldu. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,2 puan artarak yüzde 6,3 oldu. Ayrıca bu grubun geliri asgari ücret düzeyinde kaldı.

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor. Bu araştırmada Gini katsayısının bir önceki yıla göre 0,007 puan azalış ile 0,413 olarak hesaplandığı bildirildi. Ancak sosyal yardımlar hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,476’e yükseliyor.

Yıllık ortalama iş gelirlerinde üniversite mezunlarının 309.721 TL, lise ve dengi okul mezunlarının 240.470 TL, lise altı eğitimlilerin 168.407 TL, bir okul bitirmeyenlerin 106.478 TL kazandığı hesaplandı. Geçen yıla göre yıllık ortalama iş gelirinde en yüksek artış yüzde 110,2 ile lise ve dengi okul düzeyli eğitimlilerde, en düşük artış ise yüzde 88,2 ile bir okul bitirmeyenlerde oldu.

İş gelirleri sektörel olarak incelendiğinde en yüksek yıllık ortalama gelirin 242.299 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 153.773 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. Bir önceki yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 115,4 ile inşaat sektöründe gözlendi. Tarım sektöründeki artış ise yüzde 66.

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de ‘yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri’ 2024 yılında 187.728 TL oldu. Bu gelirin en yüksek olduğu yer 257.891 TL ile İstanbul oldu. En düşük yıllık ortalama gelir ise 91.818 TL ile Van, Muş, Bitlis ve Hakkari illeri için hesaplandı.

TÜİK’in ‘yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri’ kavramı bir ailenin yıllık ortalama gelirinin ailedeki kişi sayısına göre düzenlenmesiyle hesaplanıyor.

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre gelir eşitsizliğini hesaplamak için kullanılan P80/P20 oranı Türkiye’de 7,7 oldu. Bu değerin en düşük olduğu yerler Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Malatya, Elazığ, Bingöl ve Tunceli oldu. Gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu yer ise İstanbul. Mega kenti Ankara, Antalya, Isparta ve Burdur takip ediyor.

P80/P20 oranı toplumdaki yüzde 80’lik dilim ile yüzde 20’lik dilim arasındaki gelir farkını veya dağılımdaki uç noktaları karşılaştırmak için kullanılan bir kavram.

Paylaşın

Sağlık Harcamaları Yüzde 104 Arttı

Kişi başına sağlık harcaması 2022 yılında 7 bin 141 lira iken, 2023 yılında yüzde 104,2 artarak 14 bin 582 liraya yükseldi. Kişi başına sağlık harcaması 2022 yılında 431 dolar iken, 2023 yılında yüzde 44,0 artarak 621 dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sağlık Harcamaları İstatistikleri 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Toplam sağlık harcaması 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 105,0 artarak 1 trilyon 244 milyar 237 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması yüzde 108,1 artarak 964 milyar 355 milyon TL’ye ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması ise yüzde 95,3’lük bir artış oranı ile 279 milyar 883 milyon TL olarak tahmin edildi.

Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2023 yılında yüzde 77,5, özel sektör sağlık harcamasının oranı ise yüzde 22,5 olarak gerçekleşti. Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2023 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu yüzde 42,1, merkezi devlet yüzde 34,8, hanehalkları yüzde 17,8, sigorta şirketleri yüzde 2,5, hanehalklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler yüzde 2,2, mahalli idareler yüzde 0,6’lık bir paya sahip oldu.

Cari sağlık harcaması 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 104,1 artarak 1 trilyon 134 milyar 894 milyon TL’ye yükseldi. Sağlık harcamaları kapsamındaki yatırımlar yüzde 114,9 artarak 109 milyar 343 milyon TL’ye ulaştı.

Toplam sağlık harcamasının sağlık hizmeti sunucularına göre dağılımı incelendiğinde, ilk üç sıra 2023 yılında da değişmedi. Sağlık hizmetleri ve ürünleri satın almak için başvurulan sağlık kurumları içerisinde en büyük payı 2023 yılında yüzde 52,5 ile hastaneler oluşturdu. Hastaneleri sırasıyla yüzde 20,6 ile perakende satış ve diğer tıbbi malzeme sunanlar ve yüzde 10,7 ile ayakta bakım sunanlar izledi.

Kişi başına sağlık harcaması 2022 yılında 7 bin 141 lira iken, 2023 yılında yüzde 104,2 artarak 14 bin 582 liraya yükseldi. Kişi başına sağlık harcaması 2022 yılında 431 dolar iken, 2023 yılında yüzde 44,0 artarak 621 dolara yükseldi.

Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2022 yılında yüzde 4,0 iken, 2023 yılında yüzde 4,7 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2022 yılında yüzde 3,7, 2023 yılında yüzde 4,3 olarak hesaplandı.

Hanehalkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 97,2 artarak 220 milyar 914 milyon TL’ye ulaştı. Hanehalkı cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2023 yılında yüzde 17,8 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Türkiye Ekonomisi Teknik Resesyona Girdi; Şimşek’e Göre Her Şey Yolunda

Türkiye ekonomisi 2024 yılının üçüncü çeyreğinde, yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme gösterdi. Ekonominin bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçüldüğü görüldü. Yılın ikinci çeyreğinde de aynı ölçekte bir düşüş yaşanması ekonominin teknik resesyona girdiğini teyit etti.

Teknik resesyon, “üst üste iki çeyrek GSYH’de küçülme yaşanması” olarak ifade ediliyor. Türkiye’de ikinci ve üçüncü çeyrekte GSYH’de yaşanan yüzde 0,2 daralma da teknik resesyona işaret ediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Dezenflasyon sürecinde büyüme, öngörülerimiz doğrultusunda ılımlı ve dengeli seyrediyor” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2024’ün üçüncü çeyreğinin (Temmuz – Eylül dönemi) Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Türkiye ekonomisinin Temmuz – Eylül döneminde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçüldüğü görüldü. Yılın ikinci çeyreğinde de aynı ölçekte bir düşüş yaşanması ekonominin teknik resesyona girdiğini teyit etti.

Türkiye, Nisan – Haziran dönemindeki yüzde 2,4’lük büyümenin ardından üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme kaydetti. Hane halkı tüketimi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 oranında daralırken, kamu tüketimi ise yüzde 0,4 oranında azaldı. Bir önceki yıla kıyasla hane halkı tüketimi yüzde 3,1 artarken devlet tüketimi yüzde 0,9 azaldı.

Teknik resesyon nedir?

Teknik resesyon, “üst üste iki çeyrek GSYH’de küçülme yaşanması” olarak ifade ediliyor. Türkiye’de ikinci ve üçüncü çeyrekte GSYH’de yaşanan yüzde 0,2 daralma da teknik resesyona işaret ediyor.

Resesyonla ilgili durumda bazı ülkelerde büyüme görülürken de resesyon etkileri görülebiliyor. TÜİK’in açıkladığı üçüncü çeyrek verilerine göre, Türkiye ekonomisinin aynı zamanda yıllık bazda yüzde 2,1 artış gösterdiği belirtiliyor. Ancak hem yıllık bazda büyüme görülürken, iki çeyrek üst üste küçülme görülmesi teknik resesyonu ortaya çıkarıyor.

Capital Economics’ten Gelişmekte Olan Avrupa Ekonomisti Nicholas Farr, “Merkez Bankası geçen haftaki toplantısında iç talebin yavaşladığını düşündüğünü belirtti ve bugünkü veriler de bu görüşü destekliyor,” dedi.

“Bu durum Merkez Bankası’nın aralık ayındaki toplantısında faiz indirimine gidebileceği beklentilerini artırabilir” diyen Farr, ancak bunun “aceleci davranmak” olacağı değerlendirmesinde bulundu. Farr, faiz indirimlerinin muhtemelen önümüzdeki yılın başlarında başlayacağını öngörüyor.

Türkiye’de enflasyon güçlü seyretmeye devam ediyor. Son olarak, Ekim ayında yıllık bazda enflasyon yüzde 48,6 olarak gerçekleşti. Kilit rol oynayan faiz oranı, sekiz aydır üst üste yüzde 50’de tutuluyor. Mal ve hizmet ithalatı da üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 9,6 azalarak Türkiye’nin ticaret açığını iyileştirmesini sağladı.

Şimşek: Ilımlı ve dengeli

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan GSYH rakamlarını değerlendirdi. Şimşek yaptığı açıklamada, “Türkiye ekonomisi 2024 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 2,1 büyüdü. Böylece ilk üç çeyrekte büyüme yıllık yüzde 3,2 gerçekleşti. Milli gelir yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar dolara ulaştı.” dedi.

Şimşek şöyle devam etti: “Milli gelirimizin yaklaşık 4’te 3’ünü oluşturan sanayi hariç sektörlerde yıllık büyüme devam ediyor. Sürdürülebilir yüksek büyüme için gerekli olan yeniden dengelenme, programımız sayesinde sağlandı. İlk üç çeyrekte iç talep büyümeye 1,3 puan, net dış talep ise 1,9 puan katkı verdi.

İşgücü piyasasındaki görünüm dezenflasyon sürecinin kısa vadeli etkilerinin sınırlı olduğunu gösteriyor. Üçüncü çeyrekte mevsimsel düzeltilmiş istihdam yıllık 1 milyon kişi artarken, işsizlik oranı 0,5 puan gerileyerek yüzde 8,7 gerçekleşti.

Kurala dayalı ve öngörülebilir politikalarımızla önemli kazanımlar sağladık. Haziranda başlayan dezenflasyon sürecinde yıllık enflasyon 26,9 puan azaldı. Mali disiplin güçleniyor. Yıllıklandırılmış cari açığın milli gelire oranı üçüncü çeyrekte 2023 yılının aynı dönemine göre 3,6 puan düşerek yüzde 0,8’e geriledi. Türk lirasına artan güven ve dış kaynak girişiyle önemli ölçüde rezerv birikimi sağlandı. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu ülkemizin kredi notunu bu yıl iki kademe yükseltti.

Dezenflasyon sürecinde büyüme, öngörülerimiz doğrultusunda ılımlı ve dengeli seyrediyor. Enflasyondaki düşüşle birlikte artan öngörülebilirlik, ticaret ortaklarımızdaki toparlanma, küresel ticaretteki iyileşme ve destekleyici küresel finansal koşullar sayesinde gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitenin ivme kazanmasını öngörüyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin refahını gözeterek sürdürülebilir, yüksek ve kapsayıcı büyüme için çalışmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın