GP Lideri Davutoğlu: Daha Başarılı Olabilirdik

14 Mayıs’ta yapılan seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan GP Lideri Davutoğlu, “Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi” dedi ve ekledi:

“Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.”

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1’de katıldığı programda gazeteci Zeynel Lüle’nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu şunları ifade etti:

“14 Mayıs’tan 2 gece önce bir aradaydık. Prensip olarak, seçim gecesi Ankara’da olma kararı vermiştik. Genel Merkez’de takip ettik. Gece 12’de diğer liderle beraber CHP Genel Merkezi’nde izledik. İlk sonuçtan ne üzüldüm ne sevindim. Birçok tecrübeden sonra kesin sonuçların sabaha alınacağını biliyorduk. Telaş anımız da yoktu.

Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi.

Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.

Arkadaşlar birçok kanaati oldu. Toplantılarda konuşulanları dışarı konuşmayı sevmem. Bu da dahil bütün opsiyonlar konuşuldu. Her konu konuşulabilir. Ben olabilecek bir makamdan değil, sahip olduğum makamı Türkiye için çekildi. Türkiye’nin en kudretli Başbakanlık makamını hiç tereddüt etmeden bıraktım.

Kimse bana şuradan çekilir misin diyemez, bütün makamları gördük. Sayın Kılıçdaroğlu ile iki kez seçim rekabeti yaptık. Onun cumhurbaşkanlığını destekliyorum hiçbir ego yapmadan. Şimdi de derse kamuoyu, Kılıçdaroğlu tek çıksın benim için sorun yok.

Önemli olan bir ekip olarak gören kitlelerin bize vereceği oyda olumlu yönde bir değişim olacaksa makamlar hiçbir önemi yok. 6-7 Cumhurbaşkanlığı yardımcısı bir karışıklık yaptıysa muhasebesi yapılır. Kılıçdaroğlu, isterse bir an bile düşünmem. Farklı kesimlere teminat vermek için bulunuyoruz.

“Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı”

Siyasetin insani bir boyutu var. Sinan bey bu seçimde bir göz önüne alınması gereken bir oy oranı aldı. Ortak dostumuz vasıtasıyla görüştük. Orada da kendisine ifade ettim. Kılıçdaroğlu, sizinle konuşur ben bir akademisyen devlet adamı olarak konuştum. Toplantının sohbeti iklimi buydu. Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı. Türkiye’nin gerçekleri ilişkileri nedir? Nasıl bir siyasi tavır almak lazım? Bunları konuştuk.

Kılıçdaroğlu’na bir gün önce görüşeceğimi bildirdim. Mansur Yavaş ile de görüştüm çünkü onun da bazı temasları vardı. Burada demokrasinin tarafında olanlar var. Sayın Bahçeli ve yardımcıları bizi tehdit edebilir, Erdoğan hakaret edebilir ama bize düşen doğruyu söylemek. Oğan ile geçmiş insani boyutumuz sebebiyle rahat bir konuşmaydı. Teklif götürecek kişi Kılıçdaroğlu’ dur. Ben bizim perspektifimizi anlattım.

Onun yerine kendime koyarak, konuştum. Kendisi de ifade ediyor, topyekun oyun bir yana kalması kolay değil. Ama onun yapacağı tercih, psikolojik olarak, iklim olarak önemli. Kararı, ülke için sonuç doğuracak. Soğukkanlı bir şekilde karar verecek. Oğan’a MHP’den gelen tepkiler vahim. Oğan’a söylenenler bize söylense biz o masaya oturamazdık. Oğan’ın hesap etmesi gereken şey temelde bu.

Çok net olarak şunu söylerim biz hiçbir lideri rencide edecek bir şey söylemeyiz. Bizi desteklerse borçlandırmayız. Özdağ ile geçmişimiz var ama çok sert dili var. Karşılaştık da selamını verdi aldık. Kimseyi rencide edecek bir söz söylemem. Erdoğan Bahçeli, en ağır hakaretlerle saldırdılar.

Onları tenkit ettik ama aynı üslubu ortaya koymadık. Oğan’ı ciddiye alınacağı, süreçte rahat eder Altılı Masa’da. Seçimden sonra Oğan, şu anda taşıdığı değeri Cumhur İttifakı’nda taşıyacak mı? Yoksa bu kadar ağır ifadeler kullanan MHP, tasfiye etmeye mi çalışacak.

Destici niye giremedi parlamentoya? Niye AKP listesinden yer bulamadım. Geçmişti BBP’ye ihtiyacı vardı şimdi Hüdapar’a. Şimdi Oğan’a 3 ay sonra kime ihtiyacı olacağı belli olmaz Erdoğan da Bahçeli de makyavelist siyaset yapıyorlar. Yok etmeyecekleri ilke yok.

Kullanmayacakları dini milli değer yok. Tam bir öğütme makineleri. Her şeyi yok ettiler. Millet ve devlet, karşı tarafı suçlayan unsurlar oldu. Bunların hiçbir kaygısı yok. Sinan bey bütün bunları göz önüne alması gerekir. Karar aldıktan sonra da görüş ayrılıklarımız da olur.

Paylaşın

Ata İttifakı Adayı Sinan Oğan’dan 11 Maddelik Açıklama

Sosyal medya hesabından 11 maddelik açıklamada bulunan Sinan Oğan, “Yürüttüğümüz ilkeli ve kaliteli siyaset tarzı toplumumuzun büyük takdir ve desteğini görerek siyaset yapma tarzımızla farkındalık oluşturduk. Bizi izlemeye devam edin” dedi.

14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde Zafer Partisi, Adalet Partisi, Ülkem Partisi ile Türkiye İttifakı Partisi’nden oluşan Ata İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan, cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu için kararını açıklamadan önce sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

Paylaşımında ‘#OAnGeliyor’ ve ‘#Pazartesi’ etiketlerine de yer veren Oğan, 11 maddelik açıklamasında şunları söyledi:

“Bu seçimleri toplumun önüne koyduğumuz amaç ve hedefler açısından değerlendirdiğimizde;

Türk Milliyetçiliği ve Atatürkçülüğü ülkenin ana gündemlerinden birisi haline getirdik,
HDP üzerinden oluşturulan ‘kilit parti’ söylemlerini yıkarak Türk milliyetçilerini kilit konumuna yükselttik,
İki ittifak arasında serpiştirilmiş, ikinci plana itilmiş ve adeta ‘yedek’ olarak görülen Türk Milliyetçisi seçmeni yeniden siyasetin merkezine yerleştirdik,

“Sığınmacılar konusunda yeterli farkındalığı oluşturduk”

Türkiye’de güçlü bir Milliyetçi Seçmen kitlesinin görülmesine katkı sağladık, bu söylem milliyetçi kitlenin genişlemesini sağladı
Seçimlerin ikinci tura kalmasını sağlamakta beraber, ikinci turun ana gündemini de belirleme yetisine sahip olduk
İkinci tura kalan adayların bizim söylemlerimize sarılmalarını sağladık, bizi ‘dikkate almak istemeyen’, ‘saymaya gerek görmeyen’ siyasetin bu başlattığımız hareketi saydığını gördük
Sığınmacılar konusunda yeterli farkındalığı oluşturduk, bu konuda her iki ittifaka da bir geri dönüş takviminin oluşturulmasına katkıda bulunduk

“Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerinde farkındalık oluşturduk”

PKK, FETÖ vb gibi her türlü terör örgütüyle mücadele konusunda takındığımız ilkeli ve kararlı tavrın siyasetin ana akımında da yer bulmasını sağladık,
HDP ve Hüda-Par’ın Türk siyasetini esir almalarına engel olduk,
Anayasanın değiştirilemez ilkeleri, Türklük gibi konularda farkındalık oluşturduk.
Yürüttüğümüz ilkeli ve kaliteli siyaset tarzı toplumumuzun büyük takdir ve desteğini görerek siyaset yapma tarzımızla farkındalık oluşturduk. Bizi izlemeye devam edin.”

Paylaşın

Aydın, Sanatçı Ve Yazarlardan “28 Mayıs” Çağrısı: Bu Karanlık Bitsin

Aralarında, Ahmet Ümit, Arzu Çerkezoğlu, Ayşegül Devecioğlu, Garo Paylan, Genco Erkal, Rıza Türmen, Selçuk Erez, Şebnem Korur Fincancı’nın da olduğu bir grup aydın, sanatçı ve yazar 28 Mayıs’taki ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde oy verme çağrısı yaparak, “Tek Adam’a geçit vermeyeceğiz” dedi.

28 Mayıs’ta yapılacak olan ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir grup aydın, sanatçı ve yazar “28 Mayıs’ta oy ver gitsin, bu karanlık bitsin” diyerek imza kampanyası başlattı.

Ahmet Türk, Ahmet Ümit, Arzu Çerkezoğlu, Ayşegül Devecioğlu, Binnaz Toprak, Erdoğan Aydın, Eşber Yağmurdereli, Figen Çalıkuşu, Gaye Boralıoğlu, Garo Paylan, Genco Erkal, Gençay Gürsoy, Gürhan Ertür, Hüseyin Mat, İlhan Tekeli, Jülide Kural, Murathan Mungan, Nesrin Nas, Oya Baydar, Ömer Madra, Rıza Türmen, Selçuk Erez, Şebnem Korur Fincancı ve Üstün Ergüder’in ilk imzacılar olduğu kampanyanın çağrı metni şöyle:

“28 Mayıs’ta sadece iki ayrı cumhurbaşkanı adayından birine değil, nasıl bir ülkede yaşamak istediğimize, geleceğimize karar vereceğiz.

Yıllardır Tek Adam’ın keyfi yönetimi altında, kavga, nefret, yoksulluk, adaletsizlik, baskı, yalan talan düzeninde, insanların yatağa aç girdiği, ekonomisi çökmüş, kurumları yok edilmiş, geleceği karartılmış bir ülkede yaşıyoruz.

Şimdi eşit, özgür, huzur, refah ve adalet içinde yaşama isteğimiz, hakkımız ve umudumuz var.

Tek kişi eksilmeden, çoğalarak, büyüyerek, kazanma azmiyle sandığa gidiyoruz. Tek Adam’a geçit vermeyeceğiz.

Neşemizi, hayatımızı, ağacımızı, nehrimizi, geleceğimizi ve oylarımızı çaldırmayacağız.

Bütün kamu kaynaklarını, devlet imkanlarını, yalana dayalı propaganda olanaklarını zorbaca kullanmasına karşın birinci turda durdurmayı başardığımız Tek Adam’ı bu kez göndereceğiz.

Daha önce el ele verip nasıl kazandıksa öyle kazanacağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na Bir Destekte Alevi Örgütlerinden

28 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklayan Alevi Örgütleri, “Barış içinde, sevgiyle yaşayacağımız vatanımıza yani geleceğimize sahip çıkıyoruz..! Yaygınlaşan ultra milliyetçiliğe, siyasal İslamcılığa, Kürt, Alevi, mülteci düşmanlığına karşı toplumun direnen yarısına ve demokrasi kavgasına omuz vereceğiz” ifadelerini kullandılar.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Unutma 28 Mayıs’ta Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin yani bu topraklarda varolmuş tüm halkların ve inançların, düşmanca değil dostça, nefret içinde değil sevgiyle bir arada yaşadığı bir ülke için oy kullanacağız..! Hızır aşkına ayağa kalkın. Haydi Canlar Kazanacağız.” sözlerine yer verdiler.

Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu ve Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu, 28 Mayıs’taki 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini duyurdular.

28 Mayıs’ta sandığa oy kullanmaya çağıran Alevi örgütleri yaptıkları açıklamada, şu ifadelere yer verdiler:

“Hırsızlığa, yalana, talana,

Katilleri affedenlere,

Dini inançları sömürenlere,

Alevi-Kürt-Ermeni düşmanlığı yapanlara,

Yoksul halk çocuklarının ölümünden rant devşirenlere,

Kadın düşmanlarına,

Eğitimi ve çocuklarımızın geleceğini tarikatlara teslim edenlere,

Doğayı yağmalayanlara,

Siyasi, dini ve etnik linç kültürünü savunup, kendisi gibi olmayanları dışlayanlara,

Çocuk tecavüzcülerini savunanlara,

Kardeşi kardeşe kırdırıp oy peşinde koşan siyasetçilere karşı;

Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz.

Çünkü biz;

Barış içinde, sevgiyle yaşayacağımız vatanımıza yani geleceğimize sahip çıkıyoruz..! Yaygınlaşan ultra milliyetçiliğe, siyasal İslamcılığa, Kürt, Alevi, mülteci düşmanlığına karşı toplumun direnen yarısına ve demokrasi kavgasına omuz vereceğiz.

Unutma 28 Mayıs’ta Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin yani bu topraklarda varolmuş tüm halkların ve inançların, düşmanca değil dostça, nefret içinde değil sevgiyle bir arada yaşadığı bir ülke için oy kullanacağız..! Hızır aşkına ayağa kalkın. Haydi Canlar Kazanacağız.”

Paylaşın

Yüzlerce Kadından Kadınlara Çağrı: Bu Karanlığa Teslim Olmayacağız

Aralarında, Banu Güven, Deniz Türkali, Ece Temelkuran, Esin Davutoğlu Şenol, Füsun Demirel, İlkay Akkaya, Nur Sürer, Sabahat Akkiraz, Şebnem Sönmez, Şenay Gürler, Şevval Sam, Tilbe Saran, Tuluhan Tekelioğlu, Zeynep Altıok Akatlı, Zuhal Olcay’ında olduğu yüzlerce kadın “Buradayız, bu karanlığa teslim olmayacağız” başlıklı bir ortak bildiri yayımladı:

“Biliyoruz ki, kadınlar kurtulursa ülke kurtulur, geleceğimiz kurtulur, tüm toplum kurtulur! Neşemizi çalanlardan hesap soralım, bu karanlığı el birliğiyle defedelim. Korkusuzca yaşadığımız, eşit, özgür ve laik bir ülke bizim hakkımız ve bu ülkeyi hep birlikte kuralım.”

Aralarında çok sayıda gazeteci, yazar, akademisyen, şair, hukukçu, hak savunucusu ve oyuncunun bulunduğu yüzlerce kadın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci turu öncesi “Buradayız, bu karanlığa teslim olmayacağız” başlıklı bir ortak bildiri yayımladı.

“Ülke tarihinin en önemli seçiminde ilk tur geride kaldı. İktidara geldiği günden bu yana AKP iktidarının kurmaya çalıştığı gerici ve talan düzeni kadınlara yoksulluk, şiddet ve ölüm; çocuklara ve gençlere ise geleceksizlik ve koca bir karanlık dışında başka bir şey sunmadı” ifadeleriyle başlayan bildiride, “Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırdıktan sonra şimdi 6284 sayılı kanuna ve medeni kanuna göz dikmiş, kadın düşmanlığında birleşmiş bir karanlık ittifak hayatlarımızı ve haklarımızı yok etmek için el sıkıştı. ‘Bekar kadınları sahiplendirmek’ten bahseden, LGBTİ+’ların varlığına saldıran, çocuk istismarını meşrulaştıran bu çağ dışı zihniyetin tehditlerine karşı kadınların öfkesi, mücadelesi, direngenliği ve dayanışması hiç bitmedi!” denildi.

“Yaşamlarımız ve haklarımız için yan yanayız, mücadeleden bir adım geri atmıyoruz, bu kötülük iktidarına teslim olmayacağız, buradayız. Bu karanlık düzen kazanamadı!” ifadesi kullanılan bildiri, şöyle devam etti:

“Kadınlar başta olmak üzere halkın çoğunluğu tek adam iktidarını değiştirme iradesini gösterdi. Toplumun yarısıyız ve sözümüz, mücadelemiz, taleplerimiz memleketin dört bir yanından yükseliyor. Şimdi önümüzde bir tercih var: Önümüzdeki seçimler karanlıkla aydınlık arasındadır! Ya koyu karanlığı birlikte yırtacak ve şafağın aydınlığına kavuşacağız ya da nefessiz kalacağız.”

Bildiride, “Biliyoruz ki, kadınlar kurtulursa ülke kurtulur, geleceğimiz kurtulur, tüm toplum kurtulur! Neşemizi çalanlardan hesap soralım, bu karanlığı el birliğiyle defedelim. Korkusuzca yaşadığımız, eşit, özgür ve laik bir ülke bizim hakkımız ve bu ülkeyi hep birlikte kuralım” çağrısında bulunuldu.

Kadınların yayımladığı ortak bildiri, “Haydi! Tüm kadınları gerici tek adam rejimine son vermek için oy vermeye ve oylarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz” ifadeleriyle son buldu.

Bildiriyi imzalayan isimler arasında Aylin Aslım, Ayşenil Şamlıoğlu, Banu Güven, Belçim Bilgin, Ceren Moray, Deniz Türkali, Derya Şensoy, Devrim Yakut, Ece Temelkuran, Esin Davutoğlu Şenol, Füsun Demirel, İlkay Akkaya, Jülide Kural, Melda Onur, Melis Danişmend, Müjde Ar, Müjgan Ferhan Şensoy, Nilüfer Açıkalın, Nur Sürer, Rakel Dink, Sabahat Akkiraz, Sevinç Erbulak, Sumru Yavrucuk, Şebnem Sönmez, Şenay Gürler, Şevval Sam, Şirin Payzın, Tilbe Saran, Tuluhan Tekelioğlu, Zeynep Altıok Akatlı, Zuhal Olcay yer aldı.

Paylaşın

Akşener’dan Partisine “Kılıçdaroğlu” Talimatı

Cumhurbaşkanlığı ikinci turunda iplerin sıkı tutulmasını isteyen İYİ Parti Lideri Akşener, parti yönetimi ve yeni seçilen milletvekillerine sahaya inerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için çalışmaları talimatını verdi.

Parti yönetiminde, sandığa gitmeyen 8.8 milyon vatandaş başta olmak üzere ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’a verilen oylar ve geçersiz oyların da içinde olduğu yaklaşık 14 milyon oyun yoğunlaştığı yerlerin izinin sürülerek tespit edilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.

Türkiye’nin cumhurbaşkanını seçeceği seçime 9 gün kaldı. Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu ikinci tur kampanlarını sürdürüyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, parti yönetimi ve yeni seçilen milletvekillerine sahaya inerek Millet İtitfakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için çalışmaları talimatını verdi.

Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre Akşener, Başkanlık Divanı ve kurmaylarıyla seçim sonuçlarını mercek altına aldı.

Cumhurbaşkanı yarışında henüz her şeyin bitmediği belirtilerek, ikinci tur için atılacak adımlar değerlendirildi. Toplantıda sandığa gitmeyen 8.8 milyon vatandaş başta olmak üzere ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’a verilen oylar ve geçersiz oyların da içinde olduğu yaklaşık 14 milyon oyun yoğunlaştığı yerlerin izinin sürülerek tespit edilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.

İkinci turda iplerin sıkı tutulmasını isteyen Akşener, parti yönetimi ve yeni seçilen milletvekillerine sahaya inerek Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için çalışmaları talimatını verdi.

Sandık sayımı ve veri girişinde sonucu etkileyecek usulsüz girişimlerle 3 bin civarındaki sandık için itirazda bulunulduğu bilgisi paylaşılan Başkanlık Divanı’nda, sıkıntılı yerlerin başında Isparta’nın geldiği söylendi. İYİ Parti’nin YSK temsilcisinin bizzat Isparta’ya giderek süreci yakından takip ettiği aktarılan toplantıda, Aylin Cesur’un 35 oyla vekilliğini kaybettiği ifade edildi.

Paylaşın

HDP Ve YSP’den “Ders Çıkarma Ve Yeni Başlangıç” Mesajı

14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinin sonuçları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda izlenecek yola dair ortak açıklama yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Yeşil Sol Parti (YSP), açıklamada, “Açığa çıkan sonuçların seçim sürecinin ötesinde de gerekçeleri vardır ve bu nedenle kapsamlı bir tartışma sürecine ihtiyaç bulunmaktadır” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Bu süreçte hatalarımızdan ders çıkarma ve bunun sonucunda yeni bir başlangıç yapma temelinde 28 Mayıs’tan sonra halkımızla, il ve ilçe örgütlerimizle birlikte toplantılar yapacak ve süreci tartışacağız. Hiçbir gerekçe ve mazerete sığınmadan tespit edilen eksiklerin ve yetersizliklerin muhasebesi yapılacak ve gerekleri yerine getirilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır” denildi.

Açıklamada ayrıca, “Meclis’in üçüncü büyük partisi olarak, seçimlerin ilk turunda kazanmasına imkan vermediğimiz rejime, ikinci turda kaybettirme kararlılığımız sürmektedir. Önümüzdeki on bir günlük süreçte, bize nefes ve can veren halklarımızın mücadele azmi ile yolumuza devam edecek ve mutlaka kazanacağız” mesajı verildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve seçimlere adı altında girdiği Yeşil Sol Parti (YSP), 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinin sonuçları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda izlenecek yola dair ortak açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“1. Bütün baskılara ve kumpaslara rağmen Yeşil Sol Parti ile Meclis’te Türkiye’nin üçüncü büyük temsiliyetine ulaşma başarısını son derece önemli buluyoruz. Fakat genel olarak istediğimiz ve öngördüğümüz seçim sonuçlarını elde edemediğimiz de ortadadır. Şartlar ne olursa olsun daha güçlü örgütlenmek ve daha büyük kazanmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.

2. Yaşanan yetersizliklerin giderilmesi için çalışmalara başladığımızı öncelikle ifade etmek isteriz. Unutulmamalı ki; biz bir eleştiri/özeleştiri geleneğiyiz. Açığa çıkan sonuçların seçim sürecinin ötesinde de gerekçeleri vardır ve bu nedenle kapsamlı bir tartışma sürecine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu süreçte hatalarımızdan ders çıkarma ve bunun sonucunda yeni bir başlangıç yapma temelinde 28 Mayıs’tan sonra halkımızla, il ve ilçe örgütlerimizle birlikte toplantılar yapacak ve süreci tartışacağız. Hiçbir gerekçe ve mazerete sığınmadan tespit edilen eksiklerin ve yetersizliklerin muhasebesi yapılacak ve gerekleri yerine getirilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

3. Ancak seçim süreci henüz tamamlanmamıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs’ta yapılacaktır. Partilerimizin geldiği gelenek ve kültür, özgürlük ve demokrasi mücadelesine katkı sunan, zemin açan, olanak yaratan her türlü çalışmayı önemser. Kuşkusuz seçimler de bu çalışmalardan biridir. Tarihimizde şimdiye kadar girilen ve istenilen hedeflere ulaşılmayan her seçim süreci nasıl yeni bir ısrarın, inadın ve mücadeleyi büyütmenin gerekçesi yapılmışsa; bu süreç de örgütlülüğü, direnişi ve mücadeleyi büyütmenin zemini haline getirilecektir.

4. AKP-MHP iktidarı ve Cumhur İttifakı Kürtlere, kadınlara, gençlere, bütün ezilenlere, toplumsal ve siyasal muhalefete karşı aralıksız saldırılar içinde olmuştur. Toplumu baskı ve korku iklimi yaratarak kuşatan bu saldırı konseptinin birinci hedefi de hep partilerimiz olmuştur. Bugüne kadar tüm savaş konseptleri, çöktürme planları, ret ve inkâr politikaları kararlılıkla boşa çıkarılmış, kararlı bir mücadelenin ve yürüyüşün sahibi olan gerçekliğimizin temelleri bu halk iradesiyle inşa edilmiştir. Bizler yalan ve çaresizlikten ibaret bir iktidar siyasetine karşı yolunu, geleceğini toplumsal mücadele ile bulan ve geri adım atmayan bir direnişin özneleriyiz.

5. Bu sert mücadele döneminde de Kürt halkı başta olmak üzere toplumun tüm muhalif kesimleri önemli bir direniş göstermiştir. Bir kez daha belirtelim ki, buradayız ve güçlüyüz! Bu fikir, bu mücadele geleneği asla geri durmayacaktır. Umutlu ve güvenli bir şekilde faşizmi geriletmeye ve Türkiye’de en geniş demokrasi ittifakını inşa edecek olan mücadelemizde başarıya yürümeye devam edeceğiz.

6. Geçtiğimiz hafta sonunda yapılan 14 Mayıs seçimlerinin sonucunda Meclis çatısı altında kadın, emekçi ve Kürt düşmanı bir iktidar ittifakı oluşmuştur. Bu kompozisyonda kadın mücadelesini, emek mücadelesini, evrensel ve kolektif hakları, evrensel hukuk ilkelerini, özgürlükleri eşitlik ve adalet temelinde savunma sorumluluğu bir kez daha halk tarafından partimize verilmiştir. Kimsenin kuşkusu olmasın ki, Meclis’te, sokakta kısaca siyasetin her düzleminde ve alanında sonuna kadar toplumun çıkarlarını savunmaya devam edeceğiz.

7. Meclis’in üçüncü büyük partisi olarak, seçimlerin ilk turunda kazanmasına imkan vermediğimiz rejime, ikinci turda kaybettirme kararlılığımız sürmektedir. Önümüzdeki on bir günlük süreçte, bize nefes ve can veren halklarımızın mücadele azmi ile yolumuza devam edecek ve mutlaka kazanacağız. Önümüzdeki günlerde gerek örgütlü yapılarımızın, bileşenlerimizin ve ittifaklarımızın gerekse halkımızın adalet, barış ve özgürlük düşmanı bu rejime karşı geri adım atmadan, kararlı şekilde tepkisini sandıkta bir kez daha ortaya koyacağına olan inancımız tamdır.

8. Yeni bir mücadele döneminin şafağında; karanlığın en zifiri anında aydınlığa ulaşacak çıkışı yapma ve hedeflerimize ulaşma konusunda bir kez daha başarılı olacağız. İnsanlık mücadelemizin büyük değerlerine, zindanlarda, sürgünde ve mücadelenin her alanı ve aşamasında yer alan, bedel ödeyen, emek veren her arkadaşımıza, yoldaşımıza mutlaka kazanma sözümüzü yineliyoruz. Bunun en önemli aracı hiç şüphesiz ki halkların, inançların, kültürlerin, ezilenlerin, kadınların, gençlerin umudu olan siyasal duruşumuz ve stratejimizdir. Başarının, kazanmanın ve umudu büyütmenin ve zafere ulaşmanın yegâne yolu bu siyaseti daha fazla anlatmak ve halklarla buluşturmaktır.

9. Yıllardır halklarımızın büyük bedel ve fedakarlıklarla sürdürdüğü mücadele sonucunda faşizm durdurulmuştur. Şunu bilelim ki, çürümüş faşizmin devlet olanakları, baskı, şiddet ve sandık hileleriyle bir süre daha ayakta kalması halklarımıza yeni acılar yaşatacaktır. Buna izin vermemek ellerimizdedir. Bunun için hala tamamlanmamış seçim süreci büyük bir fırsattır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmadan önümüzdeki on bir gün içinde bu karabasana son verebilir ve kötülüğü sonlandırabiliriz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu muhteşem bir son ve yeni bir başlangıç yapma fırsatı elimizdedir.

10. Ülke içinde ve dışında tüm halklarımızın, örgütlerimizin ve dostlarımızın faşizmle çetin mücadeleyi seçim sonrasına bırakmadan, ikinci turda eksiksiz sandığa gitmesi ve son fiskeyi vurması gereklidir. Halkımızdan gelen kıymetli eleştirilere en büyük özeleştirimiz tek adam rejimini yenilgiye uğratmak olacaktır. Önümüzdeki kritik süreci azimle örerek ve çalışarak geçireceğiz. Kazanma inancıyla, çalışmalarımıza bugünden itibaren daha güçlü başlama kararı almış bulunuyoruz.”

 

Paylaşın

Erdoğan’dan Gençlere “28 Mayıs” Mesajı

28 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu için gençlere seslenen Erdoğan, “Egoları tavan yapmış, geçmişi başarısızlıklar ve seçim yenilgileriyle dolu şahsiyetlerin sizi kendi dipsiz karanlıklarına sürüklemesine asla izin vermeyin” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sorunlarımızı birlikte çözeceğiz, zorlukların üstesinden birlikte geleceğiz. Acılarımızı birlikte paylaşacak, başarılarımıza birlikte sevineceğiz. İnşallah çok daha güzel günleri yine sizlerle birlikte göreceğiz. 28 Mayıs’ta siz genç kardeşlerimin güçlü desteğine güveniyorum.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından gençlere yönelik paylaşımda bulundu. Gençlerin 14 Mayıs’ta iradesine sahip çıktığını, tercihini sandıklara özgürce yansıttığını, demokrasiye omuz verdiğini belirten Erdoğan, her bir gence teşekkür etti.

“Tüm dünya gençlerine örnek olan bu tavrınızla, milletimizin size güvenmekte ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdiniz. Sizlerle gurur duyuyorum.” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Sizler bizim umudumuzsunuz, göz bebeğimizsiniz, aydınlık yarınlarımızın teminatısınız. Tarihi şanlı zaferlerle dolu bu milleti, muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne inşallah sizler taşıyacaksınız. Lütfen kimsenin hayallerinizle aranıza girmesine, sizi yıldırmasına, sizi korkutmasına, kendi zehrini size de zerk etmesine müsaade etmeyin.

Egoları tavan yapmış, geçmişi başarısızlıklar ve seçim yenilgileriyle dolu şahsiyetlerin sizi kendi dipsiz karanlıklarına sürüklemesine asla izin vermeyin. Sorunlarımızı birlikte çözeceğiz, zorlukların üstesinden birlikte geleceğiz. Acılarımızı birlikte paylaşacak, başarılarımıza birlikte sevineceğiz. İnşallah çok daha güzel günleri yine sizlerle birlikte göreceğiz. 28 Mayıs’ta siz genç kardeşlerimin güçlü desteğine güveniyorum.”

Paylaşın

Bütçede Deprem Ve Seçim Açığı: Yeni Vergiler Yolda Mı?

Pandemi dönemi, ardından 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri ve 14 Mayıs seçim süreci nedeniyle tarihi büyüklüklere ulaşan bütçe açığında ortaya çıkan olumsuz tablonun seçim sürecinin tamamen sona ermesi beklenen 28 Mayıs tarihinden sonra, mal ve hizmetlerde yeni bir vergi dalgasına neden olması bekleniyor.

Dolayısıyla yeni vergilerin gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilerden değil; KDV, ÖTV, Özel İletişim Vergisi gibi dolaylı vergiler üzerinden gerçekleşmesi öngörülüyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan “Aralık Ayı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşme Raporu”nda yer alan bilgilere göre, 2022 yılı vergi gelirleri 2 trilyon 353 milyar TL olarak gerçekleşirken, 754 milyar TL’lik KDV 2022 yılında toplanan vergi gelirlerinin neredeyse üçte birini oluşturdu.

KDV’den sonra en büyük dolaylı vergi kalemi ise Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oldu. 2022 yılında gerçekleşen vergi gelirlerinin 420 milyar TL’sini ÖTV oluştururken, bu verginin yaklaşık yarısı alkol ve tütün ürünlerinden geldi. Böylelikle dolaylı vergiler içerisinde sadece KDV ve ÖTV 2022 yılında toplanan tüm vergilerin yarısını oluşturdu.

Türkiye’de merkezi hükümetin bütçe harcamaları önce pandemi dönemi, ardından 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri ve 14 Mayıs seçim süreci nedeniyle tarihi büyüklüklere ulaştı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nisan ayına ilişkin bütçe sonuçlarına göre, bütçe açığı yılın ilk dört ayında 382,5 milyar TL ile rekor kırdı. 2022’nin ilk 4 ayındaki açık ise 19,3 milyar TL seviyesindeydi.

Bütçede deprem ve seçim açığı

Resmi verilere göre, yalnızca Nisan 2023 dönemindeki açık 132,5 milyar lira oldu. Bütçe giderlerinin bu büyüklüğe ulaşmasında hem deprem hem de hükümetin seçim vaatlerine yönelik harcamaları etkili oldu. Yalnızca nisanda ayında bütçeden yapılan harcamalar 400 milyar TL’yi geçerken, özellikle faiz dışı giderlerin yüzde 87,5 artması dikkat çekti.

Öte yandan nisanda bütçe gelirleri yıllık yüzde 63,3 artarak 268 milyar TL’ye çıktı. Bu yükselişte vergi gelirlerinin 2022 yılının ayın ayına göre yüzde 70,8 artması etkili oldu. Dahilde alınan Katma Değer Vergisi (KDV) gelirleri yıllık yüzde 148,7 ile en yüksek artışı sağladı. Bu dönemde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirleri yüzde 78,6, ithalde alınan KDV yüzde 29,4 artış gösterdi.

Bütçe açığında ortaya çıkan olumsuz tablonun seçim sürecinin tamamen sona ermesi beklenen 28 Mayıs tarihinden sonra, mal ve hizmetlerde yeni bir vergi dalgasına neden olması bekleniyor. Dolayısıyla yeni vergilerin gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilerden değil; KDV, ÖTV, Özel İletişim Vergisi gibi dolaylı vergiler üzerinden gerçekleşmesi öngörülüyor.

“Türkiye’de vergi sistemi yok”

Peki Türkiye’de hükümet bir yandan bütçe gelirlerini katbekat aşan harcamalar yaparken, diğer yandan vergi sistemi doğru işliyor mu?

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Üzeltürk, Türkiye’de bir vergi adaletinden bahsedilemeyeceğini söylüyor.

Prof. Üzeltürk, “Türkiye’de en ciddi sorun bir vergi sisteminin olmamasıdır. Evet Türkiye’de vergi kanunları, mevzuatları var ama bir vergi politikası yok” diyor.

Türkiye’deki vergi kanunları içerisinde hala ‘mükellef hakları’nın yer almadığına işaret eden Prof. Üzeltürk, “Son 20 yıldır pek çok vergi reformu konuşuluyor ama gerçek anlamda bir düzenleme yapılmıyor. Temelde vergi ödeyen mükellefleri cezalandırıp, ödemeyenleri vergi afları ile ödüllendiriyoruz. Böyle bir sistem olmaz” diye konuşuyor.

Seçim sürecinde bol keseden verilen vaatlerin iktidara kim gelirse gelsin, bütçe üzerinde büyük bir yük daha oluşturacağını ifade eden Prof. Üzeltürk’e göre bütçe dengesinin daha fazla bozulmaması için yeni vergilerin gündeme gelmesinin kaçınılmaz olacak.

Dolaylı vergilerin payı çok yüksek

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) verilerine göre, 2021 yılında Türkiye’de GSMH’nin yalnızca yüzde 3,03’ü gelir vergisi olarak toplandı. Bu oran Almanya’da yüzde 10,52, ABD’de ise yüzde 11,20 oldu.

Resmi rakamlara göre, 2022 yılında Türkiye’de toplanan vergi gelirlerinin yüzde 13,6’sı gelir vergisine, yüzde19,3’ü kurumlar vergisine ve yaklaşık yüzde 3,2’si servet vergisine ait bulunuyor. Geriye kalan yüzde 64’lük vergi geliri ise dolaylı vergilerden, yani KDV, ÖTV, damga vergisi ve harçlardan oluştu.

“Türkiye’de vergi toplanmıyor”

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, OECD’nin 2021 yılı verilerine göre, Türkiye’de GSMH’nin yalnızca yüzde 22,8’inin vergi geliri olarak toplandığına işaret ediyor.

Bu oranın Almanya’da yüzde 39,5, Fransa’da yüzde 45, Norveç’te yüzde 42,2 ve ABD’de yüzde 27 olduğu bilgisini veren Prof. Başaran, “Türkiye’de vergi toplanmıyor. Bunun da en büyük nedeni, kanaatimce yüzde 40’lara varan kayıt dışı ekonomi” diyor.

Bununla birlikte Türkiye’de vergi affı düzenlemelerinin sıklığının 1,5 yıla kadar düştüğünü ifade eden Prof. Başaran, şu görüşleri dile getiriyor:

“Ücretli kesim, kural olarak bu afların dışında kalıyor. Silinen ya da önemli ölçüde azaltılan gecikme faiz ve zamları ile vergi cezaları da dikkate alındığında, sermaye kesimi ödemesi gereken verginin sadece yüzde 35-40’ını ödüyor. Kısaca, Türkiye’de vergi mükellefi olan kimse mutlu değildir. Sistem adaletsizdir. Yük de esas itibariyle ücretli kesim üzerindedir.”

“Siyasi partilerin vaatleri yetersiz”

Peki 14 Mayıs seçim sürecinde ittifak partilerinin seçim beyannamelerinde vergi konusuna yeterince yer verildi mi?

Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar’a göre, vergi sisteminde reform yapılması ve daha adil bir vergi sistemi kurulması konusunda siyasi partilerin vaatleri yetersiz kaldı.

Özellikle 2 yıllık iktidar deneyimi olan AKP’nin son seçim beyannamesinde hala bugüne kadar çözülebilecek sorunlara işaret ettiğini belirten Başaran, toplumun vergi ahlakı konusunda iyi bir sınav vermediğine de dikkat çekiyor.

Türkiye’de ‘vergi ahlakı’ konusunda bir erozyon olduğunu vurgulayan Prof. Başaran, “Beyana dayalı vergilerin tahsil edilmesinde büyük sıkıntılar var. Bugün Türkiye’de vergiyi artık sadece vergi kaçıramayanlar ile dürüst mükellefler ödüyor. Vergi kaçırmak, ödememek normalleşmiş, toplumda vergiye karşı hassasiyet kaybolmuştur” diyor.

“100 mükelleften 1’i bile tam incelenmiyor”

Türkiye’de etkin bir vergi denetimi yapılmamasının ciddi bir sorun olduğunu kaydeden Başaran, şöyle konuşuyor:

“Etkin yoklama yapılmıyor; inceleme oranı ise, 2022 bakımından yüzde 2,26. Bu oranın büyük kısmı sınırlı incelemelere ilişkin ve aynı mükellefin farklı vergi türünden incelenmesi de rakama dahil. Bunun anlamı, Türkiye’de her yüz mükelleften birinin dahi tam olarak incelenmediğidir. Bu tablonun değişmesi için, af yasalarına derhal son verilmesi, kamuoyundaki sürekli af beklentisinin kalıcı şekilde ortadan kaldırılması ve denetimler yoluyla kayıt dışılığın üzerine agresif şekilde gidilmesi gerekir.”

“Siyaset dünyası daha adil bir sistem kurmalı”

14 Mayıs seçimlerinden sonra Meclis’te yeniden çoğunluğu elde eden AKP’nin, iktidarda olduğu son 20 yılın ardından yeni dönemde de vergi politikaları açısından köklü bir reform başlatması beklenmiyor.

Uluslararası Vergi Araştırmaları Derneği (IFA Türkiye) Genel Sekreteri ve eski Vergi Konseyi Başkanı Erdal Çalıkoğlu, “Her Türk asker doğar diyoruz ama her Türk vergi mükellefi doğar diyen bir anlayışa da ihtiyacımız var” diyor.

Gerek siyasi hesaplar gerekse yerleşmiş alışkanlıklar ve dolaylı vergilerin sağladığı konfor nedeniyle her vatandaşın beyanname vermesi gerekliliği üzerinde durulmadığını kaydeden Çalıkoğlu, şunları söylüyor:

“Siyaset dünyası daha adil ve tabana yayılan bir vergi sistemi kurmak zorunda. Bu sistem öngörülebilir ve şeffaf bir sistem olmalı. Ama bakıyoruz bazı şirketler hiç incelenmezken, bazıları her gün incelemeye alınıyor. Oysa vergi gelirlerini gerçekten artırmak istiyorsak, hukuki temelleri olan ve adil bir sisteme ihtiyacımız var.”

Tüm vergi gelirlerinin yarısı KDV ve ÖTV’den

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan “Aralık Ayı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşme Raporu”nda yer alan bilgilere göre, 2022 yılı vergi gelirleri 2 trilyon 353 milyar TL olarak gerçekleşirken, 754 milyar TL’lik KDV 2022 yılında toplanan vergi gelirlerinin neredeyse üçte birini oluşturdu.

KDV’den sonra en büyük dolaylı vergi kalemi ise Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oldu. 2022 yılında gerçekleşen vergi gelirlerinin 420 milyar TL’sini ÖTV oluştururken, bu verginin yaklaşık yarısı alkol ve tütün ürünlerinden geldi. Böylelikle dolaylı vergiler içerisinde sadece KDV ve ÖTV 2022 yılında toplanan tüm vergilerin yarısını oluşturdu.

Paylaşın

HDP Neden Bu Kadar Oy Kaybetti?

“HDP neden bu kadar oy kaybetti?” sorusunu yanıtlayan Doç. Dr. Vahap Coşkun, bunun birkaç nedeni var. Bu nedenlerden birinin TİP’le yaşanan tartışmalar olduğuna dikkat çekti.

Vahap Coşkun, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde izlediği stratejinin yanlışlığı HDP’ye pahalıya patlamış olabilir. HDP’nin muhalefete fazla angaje bir politika yürütmesi HDP seçmenlerinin bir kısmını muhalefete gitmesine sebebiyet vermiş olabilir.

Özellikle metropol kentlerinde HDP’nin iyi bir ittifak modeli oluşturmaması, TİP’le arasında yaşanan çekişmeler sandığa olumsuz bir şekilde yansımış olabilir. Bir de barajın düşmüş olması HDP’de bir motivasyon bozukluğuna ve stratejik oy gelişinin durmasına sebebiyet vermiş olabilir.” ifadelerini kullandı.

Seçim sürecinde tartışmaların odağında bulunan Kürt seçmenlerin oyları seçim sonuçlarında da etkisini gösterdi. Cumhurbaşkanı adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu, Kürtler’in yoğun yaşadığı illerde yüzde 70’leri aşan oy aldı. Ancak Kürt seçmenin bu desteği ‘kendi’ partileri olarak tanımladıkları Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yerine seçime giren Yeşil Sol Parti’de 3 puana yakın düştü.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin aday çıkarmayarak, Millet İttifakı’nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği destek sandığa yansıdı. Kılıçdaroğlu, Türkiye genelinde en fazla oyu Kürtler’in yoğun yaşadığı illerden aldı. Kılıçdaroğlu, Şırnak’ta Yüzde 75,75, Hakkari’de 72,32, Tunceli’de 80,26, Diyarbakır’da da yüzde 71,95 oranında oy aldı.

Ancak Kürt seçmenin HDP’nin yerine seçime giren Yeşil Sol Parti’ye desteği önceki seçimlere göre düştü. HDP, 2018 seçimlerinde yüzde 11,7 oy alırken, Yeşil Sol Parti’ye destek 8,81’de kaldı.

Önceki seçimlerde Kürt partilerinin en fazla destek aldığı kentlerden olan Diyarbakır’da oy oranı 67,03’ten 60,79’a düştü. Oy oranı Hakkari’de yüzde 71,80’den 62,47’ye geriledi. HDP’nin en güçlü olduğu illerden olan Van’da 2018’de yüzde 60,62 olan oy oranı 52,97’ye düştü.

Seçim sonuçlarını VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’a değerlendiren Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş, Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin sadece HDP’nin çağrısıyla olmadığını savundu.

Desteğin Kürtler’in siyasi ihtiyacına da denk düştüğüne dikkat çeken Yurtdaş, “Kürtler genel olarak bir dönem Erdoğan’ın özellikle çözüm sürecinde Kürt meselesini çözmek için ciddi adımlar atacağına inandılar. Ancak son 6-7 yıldır Erdoğan ve mevcut iktidar Kürtler konusunda tarihte görülmemiş bir baskı oluşturdular bütün bunlardan kurtulmak için aslında seçmenin gösterdiği bir davranış şekli diyebiliriz” dedi.

“HDP çok ciddi oy kaybetti”

Yurtdaş, aynı desteğin ikinci turda desteğin sürüp sürmeyeceğinin henüz belli olmadığını vurgulayarak, seçmenlerin tekrar motive edilmesi gerektiğini söyledi. HDP’nin yerine seçime giren Yeşil Sol Parti’nin çok ciddi oy kaybettiğine dikkat çeken Yurtdaş, bölgede taşların yerinden oynadığı görüşünde.

Kürt seçmenin 14 Mayıs seçimlerinde rahat davrandığını savunan Yurtdaş, ilk kez oy kullanacak seçmenleri de dikkate alınmasıyla seçmen sayısının artması gerektiğini ancak bunun yerine azaldığını söyledi. Yurtdaş, oyların düşmesinin nedeninin aday listeleri ve Türkiye İşçi Partisi’yle yaşanan tartışmalar olduğu görüşünde.

Kampanyalarda çok net bir atmosfer yaratılmadığını ifade eden Yurtdaş, “Sayın Demirtaş’ın yürüttüğü kampanyalarda çok net bir atmosfer yaratılmaması, siyaseten belirsizliğin olması bu oy oranını batıda da düşürdü. Çok ciddi başka bir sebebi genel olarak sola ve özel olarak da Türkiye İşçi Partisi’yle girmiş olduğu yanlış seçim ilişkisi ve orada ortaya çıkan bazı demeçler, tartışmalar, konuşmaların Kürt seçmende yarattığı çok büyük olumsuz etki. Bu etkilere bakınca aslında bütün Türkiye’de çok ciddi bir Kürt seçmenin belki sandığa gitmeme ve başka partilere kayma gibi bir sonuç doğurduğunu gördüğümü söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

“Kılıçdaroğlu Kürtler Sayesinde Yüzde 45 Oy Aldı”

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun ise seçim sonuçlarını “İktidar partisi için büyük bir zafer muhalefet için ise ciddi bir hezimet” olarak nitelendirdi.

AKP’nin 20 yıllık iktidarlar dönemine ve bütün yıpranmasına rağmen hala toplumun yüzde 50’sini desteğini arkasında tuttuğunu hatırlatan Coşkun, Kılıçdaroğlu’nun Kürt seçmen sayesinde yüzde 45 oy aldığını savundu.

Coşkun da HDP’nin çok ciddi oy kaybettiğine dikkat çekti. Coşkun, HDP’nin kaybı ve CHP’nin yıllar sonra bölgeden milletvekili çıkarmasını bölge siyasetinde yeni aktörlerin ortaya çıkardığını söyledi.

Coşkun, AKP’nin izlediği siyasetin CHP’ye alan açtığını ifade ederek, “İnsanlar AK Parti’ye yönelik ciddi bir karşıtlık içerisindeler, HDP’ye de gitmeyecekler kendilerine oy verecek başka bir parti arıyorlar ve burada CHP bir adres olarak belirliyor. CHP’nin değişme niyetini göstermesi, özellikle Kürt meselesi konusunda bir değişme niyeti göstermesi AK Parti’nin söylemi sertleşirken CHP’nin söyleminin yumuşaması CHP’ye alan açtı ve bu alan içerisinde CHP siyaset yapma imkânı buldu” dedi.

HDP neden kan kaybediyor?

Peki HDP neden bu kadar oy kaybetti? Coşkun’a göre bunun birkaç nedeni var. Bu nedenlerden birinin TİP’le yaşanan tartışmalar olduğuna dikkat çeken Coşkun şunları söyledi:

“HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde izlediği stratejinin yanlışlığı HDP’ye pahalıya patlamış olabilir. HDP’nin muhalefete fazla angaje bir politika yürütmesi HDP seçmenlerinin bir kısmını muhalefete gitmesine sebebiyet vermiş olabilir. Özellikle metropol kentlerinde HDP’nin iyi bir ittifak modeli oluşturmaması, TİP’le arasında yaşanan çekişmeler sandığa olumsuz bir şekilde yansımış olabilir. Bir de barajın düşmüş olması HDP’de bir motivasyon bozukluğuna ve stratejik oy gelişinin durmasına sebebiyet vermiş olabilir.”

Halk da sonuçlardan çok memnun değil. YSP’nin yeterince tanınmadığını düşünen vatandaşlar, CHP’nin yeniden bölgeden milletvekili çıkarmasına sevindiklerini söyledi.

Paylaşın