Pakistan – Afganistan Sınırında Şiddetli Çatışmalar

Afganistan ile Pakistan sınırında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bölgeden gelen haberine göre, sınır hattına yakın birçok noktada çıkan çatışmalarda ağır silahlar ve insansız hava araçları (İHA) kullanıldı.

Pakistan ordusu, pazar günü yaptığı açıklamada, Afganistan ile yaşanan sınır çatışmalarında, “Taliban ve bağlantılı teröristlerden” 200’den fazlasını öldürdüğünü açıkladı. Ayrıca 23 Pakistanlı askerin öldüğü ve 29’unun da yaralandığı belirtildi.

Afganistan’da iktidarı elinde tutan Taliban yönetimi ise Pazar günü yaptığı açıklamada, Cumartesi gecesi boyunca yürütülen operasyonlarda 58 Pakistan askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Taliban söz konusu operasyonu, topraklarının ve hava sahasının Pakistan ordusu tarafından sürekli ihlâl edilmesine karşı bir “misilleme” olarak nitelendirdi.

Taliban hükümetinin sözcüsü Zabihullah Mücahid, Kâbil’de düzenlediği basın toplantısında, Afgan güçlerinin 25 Pakistan karakolunu ele geçirdiğini, öldürülen 58 askerin yanı sıra 30 Pakistan askerinin de yaralandığını dile getirerek “Afganistan’ın tüm resmi ve fiili sınırları tamamen kontrol altında ve yasa dışı faaliyetler büyük ölçüde önlendi” ifadesini kullandı.

Taliban hükümetinin Savunma Bakanlığı da Pazar sabahı erken saatlerde, kuvvetlerinin sınır boyunca “misilleme ve başarılı operasyonlar” yürüttüğünü açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, “Karşı taraf Afganistan’ın toprak bütünlüğünü bir kez daha ihlâl ederse, ülkenin sınırlarını korumaya tamamen hazır olan silahlı kuvvetlerimiz güçlü bir yanıt verecektir” denildi.

Pakistan basını ise Pakistan ordusunun saldırılara güçlü bir şekilde karşılık verdiğini, Afgan tarafına ait birçok üs ile militan mevzilerinin ağır hasar aldığını duyurdu.

Afgan yetkililer hafta başında Pakistan’ı, başkent Kâbil ve ülkenin doğusundaki bir pazarı bombalamakla suçlamış, Pakistan ise saldırının sorumluluğunu üstlenmemişti.

Gece boyunca şiddetli çatışmaların patlak vermesiyle Pakistan ve Afganistan arasındaki önemli sınır geçişleri Pazar günü kapatıldı. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, sınır bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaları, “Afganistan’ın provokasyonları” olarak nitelendirdi. Şerif yaptığı açıklamada, “Pakistan’ın savunması konusunda tavizde bulunulmayacak ve her provokasyona güçlü ve etkili bir yanıt verilecek” dedi.

Pakistan ve Afganistan arasında son aylarda tansiyon yüksek. İslamabad, Afgan hükümetini Pakistan topraklarında saldırılar düzenleyen terör gruplarına karşı harekete geçmemekle suçluyor. Afganistan ise bu suçlamayı reddediyor.

Paylaşın

Akustik Bağlayıcı Nedir, Nasıl Çalışır?

Akustik Bağlayıcı, bir bilgisayarın veya terminalin telefon hattı üzerinden internet gibi bir ağa bağlanmasını sağlayan bir cihazdır. Elektrik sinyallerini ses dalgalarına, ses dalgalarını da elektrik sinyallerine dönüştürerek, bilgisayarı doğrudan telefon devresine bağlamadan telefon hattı üzerinden veri iletimini sağlar.

Haber Merkezi / Akustik bir bağlayıcının temel amacı, ses sinyalleri kullanarak cihazlar arasında veri iletimini sağlamaktır. Bilgisayar biliminin ilk dönemlerinde, telefon hattı aracılığıyla uzak bilgisayarlar arasında bağlantı kurulmasında kritik bir rol oynamış ve kullanıcıların bir cihazdan diğerine veri iletmesine ve iletişim kurmasına olanak sağlamıştır. Bu telekomünikasyon cihazı, temelde bilgisayarların birbirleriyle “konuşmasını” ve dijital verileri analog akustik sinyallere dönüştürmesini sağlamıştır.

Akustik bağlayıcı, uzaktan veri transferini mümkün kılarak iş, araştırma ve kamu sektörlerinde bilgisayar erişilebilirliğinin yaygınlaşmasını daha da kolaylaştırmış ve döneminde bilgi işlem teknolojisinin gelişimini teşvik etmiştir. Akustik bağlayıcı, bir bilgisayar veya veri terminali ekipmanı (DTE) ile standart bir telefon ahizesi arasında aracı görevi görerek dijital ve analog dünyalar arasında etkili bir köprü oluşturur. Akustik bağlayıcıyı kullanmak için kullanıcı istediği telefon numarasını çevirir ve modemin yanıtlama sesini duyduktan sonra ahizesi bağlayıcının kauçuk yuvalarına yerleştirir.

Bu düzenleme, akustik sinyallerin telefon hattı üzerinden iletilmesini ve alınmasını kolaylaştırdı. Gönderici cihazın verileri modem tarafından ses sinyallerine dönüştürülecek, telefon hattı üzerinden gönderilecek ve alıcı tarafta tekrar dijital verilere dönüştürülecekti. Modern cihazlar akustik kuplörleri gereksiz hale getirmiş olsa da, iletişim teknolojisinin tarihsel zaman çizelgesinde önemli bir kilometre taşı olmaya devam ediyorlar.

Akustik Bağlayıcı hakkında sıkça sorulan sorular:

Akustik Bağlayıcı ne zaman yaygın olarak kullanılır?

Akustik Bağlantı Elemanları, 1960’lardan 1980’lerin başına kadar daha yaygın olarak kullanılıyordu. Teknoloji gelişip daha verimli hale geldikçe, bunların yerini modem gibi cihazlar kullanılarak telefon hattına doğrudan bağlantı sağlayan cihazlar aldı.

Akustik Bağlayıcı nasıl çalışır?

Akustik Bağlayıcılar, telefonun ahize mikrofonu ve hoparlörüne uyacak şekilde tasarlanmış iki küçük kauçuk kapağa sahipti. Bilgisayar, Bağlayıcıya elektrik sinyalleri gönderir ve Bağlayıcı da bu sinyalleri ses tonlarına dönüştürürdü. Telefonun mikrofonu bu tonları alır ve telefon hattı üzerinden iletirdi. Benzer şekilde, Bağlayıcı, telefonun hoparlörü aracılığıyla uzak bir cihazdan gelen ses tonlarını alır ve bunları bilgisayarın işleyebileceği elektrik sinyallerine dönüştürürdü.

Akustik Bağlayıcının sınırlamaları nelerdi?

Akustik Bağlayıcının, elektrik sinyallerinin ses tonlarına dönüştürülmesi nedeniyle yavaş veri aktarım hızları ve veri iletiminde sese bağımlı olmaları gibi çeşitli sınırlamaları vardı. Bu durum, onları arka plan gürültüsünden kaynaklanan parazitlere ve telefon hatlarındaki düşük ses kalitesine karşı hassas hale getiriyordu. Ayrıca, Akustik Bağlayıcılar telefonun manuel olarak aranmasını gerektiriyordu ve teknoloji ilerledikçe bazı yeni telefon sistemleriyle uyumlu değildi.

Akustik Bağlayıcılar günümüzde hala kullanılıyor mu?

Akustik Bağlayıcı, modern iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle artık yaygın olarak kullanılmasa da, bazı niş uygulamalarda veya eski bilgisayar ekipmanı koleksiyoncuları arasında hâlâ görülebilirler. Günümüzde modemler ve diğer daha gelişmiş iletişim cihazları, çoğu amaç için Akustik Bağlayıcının yerini almıştır.

Paylaşın

Nükleer Güçlerin Rekabeti Tırmanıyor

Nükleer güç olan ABD, Rusya, Kuzey Kore, Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, Pakistan ve İsrail’in 2024’te nükleer silahlar için harcamaları yüzde 11 oranında artarak 100 milyar 200 milyon dolara ulaştı.

Bu artışın nükleer silahların modernizasyonu ve nükleer silah cephaneliğinin güçlendirilmesi için yapılan yatırımları yansıttığı belirtiliyor. Beş yıl önce nükleer güçlerin nükleer silahlara toplam harcaması 68 milyar dolar tutarındaydı. Yani son beş yılda nükleer silahlara harcamalar yüzde 47’den fazla artmış olması dikkat çekiyor.

Dünyada nükleer silahlara sahip dokuz devletin nükleer silahlarını modernize etme ve cephanelerini arttırma yarışı yeni bir boyut kazanıyor.

Nükleer Silahların İmha Edilmesi Koalisyonu (ICAN) tarafından bugün Cenevre’de açıklanan rapor, nükleer güçlerin nükleer cephanelerini modernize etmek ve güçlendirmek için geçtiğimiz yıl harcamalarını dikkat çekici bir oranda artırdığına dikkat çekiyor.

ICAN raporuna göre nükleer güç olan ABD, Rusya, Kuzey Kore, Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, Pakistan ve İsrail’in 2024’te nükleer silahlar için harcamaları yüzde 11 oranında artarak 100 milyar 200 milyon dolara ulaştı.

Bu artışın nükleer silahların modernizasyonu ve nükleer silah cephaneliğinin güçlendirilmesi için yapılan yatırımları yansıttığı belirtiliyor. Beş yıl önce nükleer güçlerin nükleer silahlara toplam harcaması 68 milyar dolar tutarındaydı. Yani son beş yılda nükleer silahlara harcamalar yüzde 47’den fazla artmış olması dikkat çekiyor.

ABD, 2024’te 56 milyar 800 milyon dolara ulaşan tutar ile nükleer silahlara diğer tüm ülkelerin toplamından daha fazla harcama yapan ülke oldu. ABD’yi, 12 milyar 500 milyon dolar ile Çin, 10 milyar 400 milyon dolar ile İngiltere izledi.

Raporda, “Nükleer silaha sahip ülkelerin 2024’te nükleer silah geliştirmek ve bunları muhafaza etmek için harcadıkları para, neredeyse Birleşmiş Milletler bütçesinin 28 katına eşit” tespitine yer verildi. Bu verileri açıklayan ICAN, küresel çapta nükleer silahsızlanma için mücadele sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir koalisyon.

ICAN 2017’de Birleşmiş Milletler’de (BM) 122 ülke tarafından kabul edilen ve 2021’de yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın yolunun açılmasına öncülük etmişti. Bu başarısından dolayı 2017’de Nobel Barış Ödülü’nü layık görülmüştü.

ICAN’ın politika ve araştırma koordinatörü Alicia Sanders-Zakre, özellikle İngiltere ve Fransa’daki harcama artışının Ukrayna’daki savaş ve artan gerginliklerle ilişkili olabileceğini belirtti. Sanders-Zakre “İngiltere ve Fransa’daki harcama artışında, en azından siyasi liderlerin söylemlerinde, Ukrayna’daki devam eden savaşa ve gerginliklere atıfta bulunulduğunu gördük ve bu bir rol oynuyor olabilir” dedi.

İngiltere ve NATO’daki diğer müttefikler artık Rusya’yı Avrupa için en önemli tehdit olarak görüyor. Bu nedenle Almanya gibi pek çok ülke savunma harcamalarını devasa boyutta artırarak silahlanmaya hız veren planlarını da uygulamaya başladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Her 2 Kişiden 1’i Yeni Bir Dünya Savaşı’nın Yakın Olduğunu Düşünüyor

YouGov ‘un yaptığı yeni bir anket çalışmasına göre; Avrupa’da nüfusun yüzde 41 ile 55’i önümüzdeki 5 ile 10 yıl içerisinde III. Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali olduğunu düşünüyor. ABD’de bu oran yüzde 45 civarında.

Nazilerin koşulsuz teslimiyeti kabul etmesiyle Avrupa’da II. Dünya Savaşı’nın resmen sona erdiği ve sonrasında “Zafer Günü” olarak kutlanan 8 Mayıs’ın 80. yıldönümüne az bir süre kalmışken yeni bir anketin sonuçları yayımlandı.

Anket şirketi YouGov, merkezinin yer aldığı Birleşik Krallık’ın yanı sıra ABD, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya’da bu çalışmayı gerçekleştirdi. Avrupa ülkelerinde 5-10 yıla III. Dünya Savaşı bekleyenlerin oranı yüzde 41’le 55 arasında değişti. ABD’de ise yüzde 45’i bu görüşü onayladı.

“III. Dünya Savaşı’nda nükleer silah kullanılır” cümlesini benimseyenlerin oranı yüzde 68 ila 76 olurken II. Dünya Savaşı’na kıyasla daha fazla can kaybı olacağını öngörenlerin oranları yüzde 57’yle 73 arasında değişti. Yeni bir cihan harbinde insanların çoğunun öleceğini düşünenlerse yüzde 25-44 bandında.

Yüzde 66’yla 89 arasında değişen oranlarda “Benim ülkem savaşa girer” dendi. Ancak Avrupa’da ordularının kendisini savunabileceğini düşünenler yüzde 16 ila 44’te kaldı. ABD’lilerin yüzde 71’i ordunun kendilerini koruyabileceğini savundu.

III. Dünya Savaşı’nın Rusya yüzünden çıkacağını düşünenlerin oranı yüzde 69’la 82 arasında değişti. Moskova korkusunu “İslamcı terör” izledi. Diğer yandan İspanya, Almanya ve Fransa’da çoğunluk ABD’yle yaşanan gerilimlerin küresel barışa tehdit oluşturduğunu da belirtti.

ABD’de yaşayanların yüzde 52’si, İspanya’dakilerinse yüzde 31’i Nazi Almanyası’nın işlediği türden suçların kendi ülkelerinde meydana gelmesini bizzat görmeyi beklediğini ifade etti. Diğer ülkelerin oranları bu ikisinin arasında kaldı.

Nazileri mağlup etmek için en çok kimin çaba harcadığı sorulduğunda Birleşik Krallık dışındaki ülkelerde ABD diyenler yüzde 40’la 52 arasında değişirken, Sovyetler Birliği yanıtını verenler yüzde 17 ila 28 oldu.

Birleşik Krallık’ta yüzde 41’in kendi ülkelerinin adını zikretmesi dikkat çekti. Zira diğer ülkelerde Londra’yı bu konuda etkili görenler yüzde 5’le 11 arasında değişiyor.

Almanların yüzde 46’sı, ülkelerinin 1945’ten sonra savaş hakkında iyi iş çıkardığını düşünürken yüzde 47’nin “Nazi geçmişi hakkında aşırı bilinçliyiz” dediği görüldü. Bu durumun güncel meselelerde sorun yarattığını savundular. Yüzde 24’se Almanya liderlerinin dengeyi doğru kurduğunu söylüyor.

Barışın korunmasında en çok kimin pay sahibi olduğu sorulduğunda yüzde 52’yle 66 arasında değişen oranlarda yanıt NATO oldu. Yüzde 45 ila 56 da Avrupa Birliği’nin kıtadaki barışın korunmasında etkili olduğunu düşünüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

2,4 Milyondan Fazla Afgan Mülteci Geri Döndü

Merkezi İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Eylül 2023’ten bu yana 2,43 milyondan fazla Afgan mültecinin İran ve Pakistan’dan Afganistan’a geri döndüğünü açıkladı.

Haber Merkezi / IOM açıklamasında, geri dönenlerin yüzde 54’ünün İran ve Pakistan tarafından zorla sınır dışı edildiğini vurguladı. Örgüt açıklamasında ayrıca, Afganistan’a geri dönen 1 milyondan fazla kişiye yardım ettiğini de belirtti.

IOM, özellikle Pakistan’dan gelenlerin sayısında son haftalarda önemli bir artış gözlemlendiğini, sadece son iki haftada 60 bin kişinin geri döndüğünü bildirdi.

IOM, Afgan mültecilerin güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerini sağlayacak koşullar sağlanana kadar tüm ev sahibi ülkeler tarafından zorla geri gönderilmelerinin durdurulması çağrısında bulundu.

İran ve Pakistan son aylarda sınır dışı etme işlemlerini yoğunlaştırdı. Bu mültecilerin çoğu ekonomik zorluklardan ve Taliban misillemesi tehdidinden kaçmak için Afganistan’dan kaçmıştı.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Pakistan’da Beluç İsyancılar 214 Rehineyi Öldürdü İddiası

Pakistan’da Belucistan Kurtuluş Ordusu, 48 saatlik sürenin sona ermesinin ardından 214 rehineyi infaz ettiğini açıkladı. Belucistan, Pakistan’ın en büyük ama aynı zamanda en az nüfusa sahip eyaleti.

Pakistan’da bir trene saldırı düzenleyerek çok sayıda kişiyi rehin alan silahlı militan grup Belucistan Kurtuluş Ordusu, ellerindeki 214 rehineyi infaz ettiklerini öne sürdü. Yetkililere 48 saat süre tanıyan militanlar, rehineler karşılığında tutuklu üyelerinin serbest bırakılmasını talep etmişti.

Hindustan Times’ın aktardığına göre militanlar, yetkililerin uyarıyı dikkate almadıkları gerekçesiyle rehineleri öldürdüklerini açıkladı. Öte yandan grup iddialarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadı.

Pakistan Ordusu sözcüsü Ahmed Şerif Çaudri ise askerlerin 33 militanı öldürdüğünü ve 354 rehineyi kurtardığını iddia ediyor.

Çaduri, grubun elinde başka rehinelerin bulunduğuna dair bir kanıt olmadığını söylerken, Pakistanlı yetkililer de iddiaların abartılı olduğunu savunuyor.

Petrol ve mineral zengini Belucistan, Pakistan’ın en büyük ama aynı zamanda en az nüfusa sahip eyaleti. Ülkenin etnik Beluç toplumu genellikle bu eyalette konumlanıyor. Beluçlar merkezi hükümet tarafından ayrımcılık ve sömürüye maruz kaldıklarını söylüyor.

Ayrılıkçı grupların yanı sıra, İslamcı militanlar da eyalette faaliyet gösteriyor.

Belucistan Kurtuluş Ordusu, Ağustos ayında Belucistan genelinde yolcu otobüslerine, polise ve güvenlik güçlerine yönelik çok sayıda koordineli saldırı gerçekleştirerek çoğunluğu sivil olmak üzere 50’den fazla kişinin ölümüne neden olmuştu.

2024 sonlarında ise Pakistan’ın güneybatısında bir tren istasyonunda canlı bomba saldırısı gerçekleştiren örgüt, askerler ve demiryolları personeli de dahil olmak üzere en az 24 kişinin hayatını kaybetmesine sebebiyet vermişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Taliban’dan Pakistan’da Bombalı Saldırı: En Az 12 Ölü

Pakistan’ın kuzeybatısındaki bir güvenlik noktasına yönelik düzenlenen bombalı saldırıda en az 12 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Saldırıyı, Pakistan Talibanı’na bağlı bir grup üstlendi.

Haber Merkezi / Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir güvenlik yetkilisi, iki intihar bombacısının askeri alanın duvarının yakınında kendilerini patlattıklarını söyledi. 

Güvenlik görevlisi, “Duvarda açılan bir gedikten beş – altı saldırgan daha karargaha girmeye çalıştı ancak etkisiz hale getirildiler” dedi.

Yakındaki bir hastanenin sözcüsü Muhammed Nauman, en az 30 kişinin yaralandığını, hepsinin çöken binaların ve duvarların altında kalan siviller olduğunu söyledi.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif saldırıyı kınadı ve can kaybından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Şahbaz Şerif, “Pakistan düşmanlarının kötü emellerinin başarılı olmasına asla izin verilmeyecek” dedi.

Bombalı saldırı, Ramazan ayının başladığı Pazar gününden bu yana Pakistan’da düzenlenen üçüncü saldırı oldu.

Saldırının gerçekleştiği Bannu, Afganistan sınırındaki kuzeybatı eyaleti Hayber-Pahtunhva’da yer alıyor ve burada çeşitli silahlı gruplar faaliyet gösteriyor.

Saldırganlar daha önce de Bannu’yu birkaç kez hedef almıştı Geçtiğimiz Kasım ayında bomba yüklü bir intihar aracı bir güvenlik karakolunda 12 askerin ölümüne sebep olurken, birkaç asker de yaralanmıştı.

Paylaşın

Pakistan’da Mezhep Çatışmaları: 80’den Fazla Ölü

Pakistan’ın kuzeybatısında yer alan Kurram kentinde üç gündür devam eden mezhep çatışmalarında en az 82 kişi hayatını kaybettiği, en az 156 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Haber Merkezi / Pakistanlı yetkililer, hayatını kaybedenlerden 66’sının Şii ve 16’sının ise Sünni Müslüman olduğunu, bölgede gerginliğin devam ettiğini bildirdiler.

Çatışmalar devam ederken, yüzlerce aile evlerini terk etmek zorunda kaldı.

İnsan hakları grupları ve siyasi liderler, Şii azınlığı hedef alan acımasız saldırıları şiddetle kınadılar.

Pakistan Adalet Bakanı Aftab Alam Afridi, çatışmaların altında yatan sorunları tartışmadan önce ateşkes sağlanmasının aciliyetini vurguladı.

Bölgede mezhep çatışmaları yeni değil. Temmuz ve eylül ayları arasında yaşanan çatışmalarda da onlarca kişi hayatını kaybetmişti. Pakistan İnsan Hakları Komisyonu, bu saldırılarda 79 kişinin öldüğünü bildirmişti.

Pakistan nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan Şiiler, sistematik ayrımcılık ve sık sık silahlı saldırılarla karşı karşıya kalıyor.

Afganistan’ın Khost, Paktia ve Nangarhar eyaletleriyle sınırı olan ve Hayber Pahtunhva eyaleti sınırları içerisinde bulunan Kurram, uzun zamandır Sünni – Şii gerginliklerinin merkezi olmuş durumda.

Pakistan Talibanı (TTP) ve Horasan Eyaletindeki İslam Devleti (ISKP) gibi örgütlerde sık sık bölgede silahlı saldırılar düzenliyor.

Paylaşın

Pakistan, 700 Binden Fazla Afgan Sığınmacıyı Sınır Dışı Etti

Pakistan’ın geçen yıl yasadışı yollarla ülkeye giriş yapan yabancılara yönelik operasyonlara başlamasından bu yana 733 binden fazla Afgan mültecinin ülkelerine geri döndüğü bildirildi.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Pakistan’dan ülkelerine dönen Afgan sığınmacıların sayısının Mayıs ve Haziran aylarında zirveye ulaştığını, her ay yaklaşık 38 bin kişinin geri döndüğünü belirtti.

UNHCR, bu yıl Pakistan’daki operasyonlar kapsamında 6 binden fazla Afgan sığınmacının tutuklandığı veya gözaltına alındığı kaydetti.

Pakistan, on yıllardır ülkelerinden kaçan milyonlarca Afgan sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. BM’ye göre, şu anda Pakistan’da 3,2 milyon Afgan sığınmacı bulunuyor, bunların 1,3 milyonu kayıtlı.

Pakistan, geçen yılın kasım ayında ülkede yasal belgeleri olmadan ikamet eden yabancı uyruklulara yönelik operasyon başlatmış ve bu adımı son dönemde artan güvenlik olaylarına yanıt olarak alınan bir tedbir olarak açıklamıştı.

Pakistan’ın bu operasyonlarda öncelikli hedefi, yasal belgeleri olmayan yaklaşık 1,7 milyon Afgan sığınmacı oldu. UNHCR’a göre, sınır dışı edilenler arasında PoR kartı, UNHCR fişi ve sığınma sertifikası gibi belgelere sahip kişiler de bulunuyor.

Birleşmiş Milletler (BM), Afganistan’da 9 milyondan fazla çocuk da dahil olmak üzere 23 milyondan fazla insanın yardıma muhtaç olduğunu bildirmişti.

Paylaşın

Pakistan’da Silahlı Saldırılar: En Az 60 Ölü

Pakistan’ın Belucistan eyaletinin özgürlüğü için mücadele eden Belucistan Kurtuluş Ordusu militanlarının polis karakolları, demiryolu hatlarına ve otoyollara düzenlediği saldırılar ve güvenlik güçleri ile çıkan çatışmalarda 60’tan fazla kişi öldü.

Haber Merkezi / Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) yaptığı açıklamada, savaşçılarının sivil giyimli askerleri hedef aldığını ve kimlikleri tespit edildikten sonra vurulduklarını bildirdi. Ancak Pakistan İçişleri Bakanlığı, ölenlerin masum vatandaşlar olduğunu duyurdu.

Pakistan İçişleri Bakanı Muhsin Naqvi yaptığı açıklamada “Bu saldırılar Pakistan’da anarşi yaratmak için yapılmış bir plandır” dedi ve güvenlik güçlerinin Pazar ve Pazartesi günü saldırıların ardından düzenlediği operasyonlarda 12 militanı öldürdüğünü sözlerine ekledi.

Pakistan ordusu, büyük bir otoyolda otobüs ve kamyonları hedef alan saldırıların en büyüğünün ardından çıkan çatışmalarda 14 asker ve polis ile 21 militanın öldürüldüğünü açıkladı. Bu rakama İçişleri Bakanlığı’nın öldüğünü doğruladığı 12 militanın dahil olup olmadığı hemen belli olmadı.

Yerel yetkililer, silahlı kişilerin yolcuların kimliklerini kontrol ettikten sonra birçoğunu vurduğu ve araçları ateşe verdiği otoyol saldırılarında en az 23 kişinin öldüğünü söyledi. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif güvenlik güçlerinin misilleme yapacağına ve sorumluları adalete teslim edeceğine dair söz verdi.

BLA, Pakistan’ın güneybatısında yer alan ve Afganistan ve İran’la sınırı bulunan Belucistan’ın bağımsızlığını istiyor. Belucistan’ın on yılardır zengin gaz ve mineral kaynaklarının sömürdüğünü ileri süren BLA merkezi hükümete karşı mücadele eden birkaç etnik isyancı grubun en büyüğü.

BLA, Belucistan’daki önemli altyapı projelerini ve güvenlik noktalarını sıklıkla hedef alsa da, diğer bölgelerde de saldırılar düzenledi.

Belucistan, Pakistan’ın coğrafi olarak en büyük, nüfus olarak en küçük eyaletidir ve batıda İran’la, kuzeyde Afganistan’la komşudur. Belucistan’ın güneyde, Körfez’in Hürmüz Boğazı petrol nakliye hattından çok uzakta olmayan uzun bir Arap Denizi kıyısı vardır.

Paylaşın