CHP Lideri Özgür Özel: Erken Seçim Talebimiz Yok

Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. Erdoğan’ın telaşla ‘Dört yıl seçim yok demesi’ bahsettiğiniz kaygıdan. Çünkü güvensizlik oyu olarak görüyorlar. Ben fırsatçılık yapacak değilim” dedi ve ekledi:

“Her an yapılacak seçime hazırız. ‘Ama bunu talep edecek olan biz değiliz.’ Biz değiliz. Halkın kendisidir. Bana güvenip oy veren AK Parti ve MHP’li emekliler var. Onlar genel seçim olsaydı belki oy vermeyeceklerdi. Onlara şu teminatı verdim: Bu bir yerel seçim. ‘Yerel yönetici seçiyorsunuz ve iktidara yerelden denge kurun’ dedim. Ertesi gün ‘Gördünüz mü bak, hükümet değişmeli’ dersek o seçmeni kandırmış olurum. Dürüst davranmak lazım.”

Özgür Özel, değerlendirmesinin devamında, “Bundan 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. ‘Tek başına yüzde 38 benim oyum’ dersek bu kibir olur. Bu çağrımıza uyan Türkiye İttifakı’nın oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var. DEM’lisi de var. Buradan bir fırsatçılık yapmayacağız ama önümüzdeki günlerde emekliler, atanmayan öğretmenler, emekli astsubaylar,  4/6 mağdurları, çiftçiler ve öğrencilerle ilgili mitingler yapacağız. Sahadan çekilmeyeceğiz ve vatandaşın gerçek sorunlarıyla mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a konuştu. Özel’in İsmail Saymaz’a yanıtlarının bir kısmı şöyle:

Sizce AK Parti neden kaybetti?

Bir kere biz hatalarımızdan ders aldık. Onlar geçen seçimi kıl payı kazanmış olmayı bir zafer olarak gördüler. Tehlike çanlarını görmediler. Çok yanlış yaptılar. Emekli maaşını önce 7 bin 500, sonra 10 bin lira yaptılar. Ben genel merkezin 600 kişilik salonuna emekli derneklerini çağırdım. İlk emekli konuşmamı yaptım. ‘Bugün hiçbir şey konuşmayacağım emekliden gayrı’ dedim. Salon ayağa kalktı. Dedim ki: ‘Tayyip Bey kavga etmek istiyor. Ben onunla kavga edeceğim ama emekliler için edeceğim.’ 106 mitingin tamamında emeklinin sesini duyurmadan konuşmadım.

(…)

İYİ Parti ve diğer Altılı Masa partileri çöküş yaşadı. Nasıl yorumluyorsunuz?

Yorumlamaktan özellikle kaçınıyorum. Çünkü yapacağım her tespit birilerini incitebilir. ‘Bana ablam demeyin’ dediklerinde ben ‘Kavga etmem, ablamdır’ dedim. Şu kadarını söyleyeyim: Aldığımız her oyun CHP değil, Türkiye İttifakı oyu olduğunun farkındayım. CHP’yi Türkiye İttifakı’nın partisi olarak tutmaya ve bu ittifakı büyütmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz. Siyasilerin kurmadığı ittifakı sandıkta seçmenle kurmayı başardık. Bu çok önemli. Çünkü siyasiler siyasi hesap yaptılar. Oysa seçmen kendisini ve ülkesini düşündü. Bir de devletle millet ne zaman yarışırsa hep millet kazanır. CHP bazen yanlış tarafta durdu. Bu sefer devletle millet yarışırken, milletin tarafındaydık.

Ben şöyle bir yorumda bulundum: Parlamenter sistemde olsaydık iktidarın güven oyu kaybı yaşadığını değerlendirirdik. Ne dersiniz?

Ben erken seçim ve güvensizlik oyu söyleminden kaçıyorum. Sebebi de şu: Meydanlarda bir söz verdim. ‘AK Partili ve MHP’li seçmen; sizden iktidara sarı kart göstermenizi istiyorum’ dedim. Oradan bana bağırdılar; ‘Kırmızı kart’ diye. Ben de döndüm, dedim ki: ‘Kırmızı kart genel seçimde olur, bu bir yerel seçim.’ İnsanlar hükümeti uyarmak istiyor. Seçimi kazandıktan sonra ‘Bu güvensizlik oyudur, erken seçime gir’ dersem bana itimat eden AK Partili ve MHP’lilere haksızlık yapmış olurum.

Erken seçim talebiniz yok.

Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. Erdoğan’ın telaşla ‘Dört yıl seçim yok demesi’ bahsettiğiniz kaygıdan. Çünkü güvensizlik oyu olarak görüyorlar. Ben fırsatçılık yapacak değilim. Her an yapılacak seçime hazırız. ‘Ama bunu talep edecek olan biz değiliz.’ Biz değiliz. Halkın kendisidir. Bana güvenip oy veren AK Parti ve MHP’li emekliler var. Onlar genel seçim olsaydı belki oy vermeyeceklerdi. Onlara şu teminatı verdim: Bu bir yerel seçim. ‘Yerel yönetici seçiyorsunuz ve iktidara yerelden denge kurun’ dedim. Ertesi gün ‘Gördünüz mü bak, hükümet değişmeli’ dersek o seçmeni kandırmış olurum. Dürüst davranmak lazım. Bundan 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. ‘Tek başına yüzde 38 benim oyum’ dersek bu kibir olur. Bu çağrımıza uyan Türkiye İttifakı’nın oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var. DEM’lisi de var. Buradan bir fırsatçılık yapmayacağız ama önümüzdeki günlerde emekliler, atanmayan öğretmenler, emekli astsubaylar,  4/6 mağdurları, çiftçiler ve öğrencilerle ilgili mitingler yapacağız. Sahadan çekilmeyeceğiz ve vatandaşın gerçek sorunlarıyla mücadele edeceğiz.

Gökhan Zan olayı

(…)

Üzüldüğünüz yer…

Malatya’da Veli Ağbaba’nın emeklerine üzüldüm. Yüzde 18’lik partiye yüzde 38 oy aldırdı. Hak etmişti ama iktidar son anda konsolide oldu. Çok büyük bir iş başardı.

Hatay?

Hatay’da halen çekişiyoruz. Ümidimi kesmiş değilim.

Burada Gökhan Zan’ın aldığı 15 bin oy var.

Maalesef kendini de şehrini de tüketti.

Tunç Soyer hayal kırıklığı

En büyük hayal kırıklığınız nedir?

Tunç Soyer’dir en büyük hayalkırıklığım. Çağırdım, anlattım. Cemil Tugay’ın ankette en yüksek oyu alan iki isimden biri olduğunu kendisi de gördü. Yurt dışı görev teklif ettim. Memnun oldu. Akşam yemeğe çıktık birlikte. ‘Kıbrıs, Amerika ve Brüksel’deki temsilcilikle birlikte Pekin ve Moskova’da şube açalım. Yurt dışı ilişkilerde iyisiniz’ dedim. ‘Onore oldum, çok sevindim’ dedi. Gitti, birkaç gün sonra çok kötü açıklamalar yaptı. En büyük hayal kırıklığım… Kimseye küskün değilim ama İzmir’de kazanmamız için hiçbir şey yapmadı. İzmir’de tehlike çanlarının çaldığı günler oldu. İzmir’i değil, kendisini düşündü. O yüzden çok kızıyorum ona.

Şükrü Genç?

Şükrü Bey’in yaşına veriyorum. Uyardık, keşke dinleseydi.

Bir de Soner Çetin var…

O terbiye sınırlarını aştığı için cevap vermeyeceğim.”

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

31 Mart: Özgür Özel’in CHP Liderliği Perçinlendi

31 Mart yerel seçim sonuçlarına göre bir diğer kazanan taraf ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partinin değişen yönetimi oldu. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı Özgür Özel’e kaybetmişti.

Her ne kadar kendisi yalanlasa da yerel seçimdeki bir yenilgi ile Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına dönmek için çaba harcamak istediği yönünde çok sayıda iddia basında yer almıştı. 31 Mart sonuçları ile birlikte Özel ve değişim ekibinin liderliği de perçinlenmiş ve Kılıçdaroğlu’nun olası bir dönüşünün önü kapanmış görünüyor.

Türkiye, bu kez yerel yöneticilerini seçmek için 10 ayın ardından yeniden sandık başına gitti. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre Ankara ve İstanbul’da CHP’nin adayları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş açık farkla kazanırken AKP’nin kalesi olarak görünen pek çok şehir de muhalefete geçti.

Sonuçların belli olmasının ardından CHP Genel Merkezi’nde bir zafer konuşması yapan Genel Başkanı Özgür Özel, 14 Mayıs seçim sonuçlarına atıfta bulunarak “CHP başının üstündeki yüzde 25 tavanı kırmıştır, tuzla buz etmiştir” diyerek muhalefetin adaylarına yeterince yer vermediği için sık sık eleştirilen TRT’ye eleştireler yöneltti. Özel, “TRT’nin bize yaptığı onca haksızlık ve adaletsizliğe karşı onlara bir sürprizim var demiştim. O sürpriz 1977’den beri ilk kez CHP’nin kazanan parti olarak ekranında yer almasıdır” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin zaferi kazanılmıştır. Milletimiz ekmeğini küçültenlere, huzurunu kaçıranlara geçit vermemiş açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj şöyledir: Bizim ülkemizin bir hukuk devleti olarak geri gelmesini istiyoruz. Ayrımcılığa karşı çıkıyoruz. Bizim farklılığımız zenginliğimizdir” değerlendirmesini yapan Özel, konuşması sırasında zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. Özel, genel başkanlığı devraldığı Kemal Kılıçdaroğlu’na da teşekkür etti.

CHP’nin moral kazandığı seçime katılımın kesin olmayan verilere göre yüzde 70’lerde olduğu tahmin ediliyor. Bu oran, Türkiye’de demokrasinin hâlâ canlı ancak seçmenlerin de küskün olduğunu gösterirken İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerin kazanılması 14 Mayıs seçiminin ardından moral üstünlüğünü kaybeden muhalefet için 2028’e kadar geçecek sürede toparlanma fırsatı olarak görülüyor.

31 Mart yerel seçimleri sadece yerel yöneticilerin seçimi ve iktidar ile muhalefet arasındaki oyların dağılımı açısından değil önümüzdeki dönem siyasetin nasıl şekil alacağına işaret edecek olması açısından da önemli görülüyordu.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre; Siyasi analistler bu seçimler İstanbul’u ve diğer bazı büyükşehirleri kazanması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarının başkanlık sistemini konsolide etmesi ve otoriter yönetimini daha da pekiştirmesi anlamına gelecekti. Ancak bu sonuçlarla muhalefetin elindeki büyükşehir belediyeleri ile hedeflediği gibi iktidara karşı denge unsuru olmak için önemli bir kazanım elde ettiğine işaret ediliyor.

CHP kulislerinde sonuçlar 1989 yerel seçimleri sonuçlarına atıf yaparak açıklayanlar da bulunuyor. 26 Mart 1989’daki yerel seçimde yüzde 28,7 oy alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) birinci parti olurken iktidardaki Anavatan Partisi’nin 1984 yerel seçimlerine kıyasla oyları yaklaşık 20 puan gerilemişti.

İki büyük kazanan: Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş

Seçimin iki büyük kazananı ise rakiplerine önemli farklar atan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş oldu.

Seçimin en çok merak edilen sonuçları İstanbul’dan gelecek olanlardı. Resmi olmayan sonuçlara göre seçimi yüzde 50’nin üzerindeki oy oranıyla kazanan İmamoğlu 2019’da destek aldığı muhalefet partilerinin bu kez olmadığı, aksine Erdoğan başta olmak üzere tüm kabine üyelerinin ve hatta İYİ Parti dahil bazı muhalefet partilerinin ona karşı sahaya indiği bir ortamda seçime girdi.

Yavaş ise rakibi Cumhur İttifakı adayı Turgut Altınok karşısında ezici bir üstünlük sağlayarak yüzde 58 üzerindeki oranında bir oyla AKP’nin adayı Turgut Altınok’un oylarını ikiye katladı.

Ankara kulislerinde bu iki ismin de her ne kadar seçime CHP’den girmiş olsalar da bu sonuçların ardından partiler üstü bir konuma kavuştuklarına dikkat çekilerek 2028’de hatta belki daha erken yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçiminde potansiyel adaylar olarak öne çıktıkları yorumları yapılmaya başlandı.

31 Mart yerel seçim sonuçlarına göre ilk etapta bir diğer kazanan taraf ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partinin değişen yönetimi oldu. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra CHP olağanüstü kurultaya gitmiş ve seçim yenilgisinde payı olduğu düşünülen eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı Özel’e ve İmamoğlu ekibine karşı kaybetmişti.

Her ne kadar kendisi yalanlasa da yerel seçimdeki bir yenilgi ile Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına dönmek için çaba harcamak istediği yönünde çok sayıda iddia basında yer almıştı. 31 Mart sonuçları ile birlikte Özel ve değişim ekibinin liderliği de perçinlenmiş ve Kılıçdaroğlu’nun olası bir dönüşünün önü kapanmış görünüyor.

CHP’nin bu başarıyı ittifaksız şekilde başarması da siyasi yorumlar arasında bir diğer dikkat çekilen husus. Millet İttifakı’nın üyesi olan İYİ Parti 14 Mayıs sonrası ittifaktan ayrılarak çoğu yerde CHP aleyhine bir kampanya yürütmüştü. İYİ Parti’nin oy oranındaki büyük düşüş de önümüzdeki günlerde partide olağanüstü bir kurultaya gidilip gidilmeyeceğine dair soru işareti oluşturdu. İYİ Parti her ne kadar yerel seçimde kötü bir sonuç alsa da hala TBMM’de 38 milletvekiline sahip.

Bu arada CHP, TBMM’deki 5 sandalyesini de yerel seçimlerle kaybetti. Kastamonu, Balıkesir, Kırıkkale, Afyon ve Adıyaman’da belediye başkanlıklarının kazanılması ile CHP’nin sandalye sayısı 124’e inmiş olacak.

Yaklaşık 61 milyon seçmenin oy kullanabileceği yerel seçimler eğer TBMM erken seçim kararı almaz ya da bir referandum düzenlenmezse 2028’deki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine kadar geçecek dört yıllık sürede gidilen son sandık oldu.

14 Mayıs seçimlerindeki beklenmedik yenilginin ardından muhalefet seçmenlerinin sandığa gitmekte çok istekli olmayabileceği yorumları yapılmasına rağmen bugünkü seçime katılım oranı çok düşük olmasa da 2019’un gerisinde kaldı. Resmi olmayan verilere göre seçime katılım oranı şu anda yüzde 70’lerde görünüyor.

Emekliler Erdoğan’a “ders” mi verdi?

Bu yerel seçimlerin önceki seçimlerden en büyük farklarından biri de ağır bir ekonomik kriz döneminde gerçekleşmesi ve bunun da sonuçlara yansıması oldu. Çok farklı şehirlerde yaptığımız gözlemlerde halkın ekonomik sorunlarının daha ön plana çıktığı ve özellikle emeklilere yapılan zamların düşüklüğünün büyük hayal kırıklığı yarattığını gözlemlemiştik.

Tüm partiler bu ağır şartları göz önünde bulundurarak sosyal destek vaatlerine ağırlık verirken Ankara ve İstanbul’daki başarılı sosyal belediyecilik örnekleri ile halkta muhalefetin kendi sorunlarına karşı daha duyarlı olduğu kanaati oluşturdu.

Türkiye haritasının yerel yönetimler açısından değiştiği seçimlerin belirleyici partilerinden biri Yeniden Refah Partisi oldu. Anadolu Ajansı verilerine göre saat itibariyle YRP’nin oyları yüzde 6’ya yaklaşıyor. Fatih Erbakan’ın genel başkanlığını yaptığı YRP genel seçimde Cumhur İttifakı çatısı altında girdikten sonra yerel seçimde çoğu şehirde bazıları eski AKP’li güçlü isimleri aday olarak çıkarmıştı.

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Türkiye’yi Bölmeye Çalışanlar Kaybetti

Seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yapan CHP Lideri Özgür Özel, “Hak arayanlar ve yok sayılanlar kazanmıştır. Yok sayılan, çağrımızla her geçen gün daha kalabalıklaşarak miting meydanlarına koşan emekliler kazanmıştır. Hayalleri kırılan gençler, yeni bir umuda tutunarak sandığa koşmuşlardır. Atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları, emeklilikte adalet isteyenler kazanmıştır. Sorunları ile boğuşan üreticiler, çiftçiler, hayvancılar, arıcılar, balıkçılar kazanmıştır. Beyaz, mavi, gri yakalı emeği sömürülen emekçiler kazanmıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Onları yok sayanlar ve her ne olursa olsun bizi iktidardan bunlar uzaklaştıramazlar diyenler de kaybetmiştir. Türkiye’yi biz ve onlar diye bölmeye çalışanlar kaybetmiştir. Biz bölünmeyiz, bir ve bütünüz, ötekinin hakkını kendi hakkım kadar çok savunurum diyenler kazanmıştır. Bunu en çok da yüzde 80’ne varan desteği ile kendi hakkı kadar diğerinin hakkını savunmayı bilen gençler kazanmıştır.

Onlar bu ülkeden ümidi kestiler, bavulları zihinlerinde topladılar ve bir gün gidecekler denilen gençler, bir seçim daha beklemeye karar vermişlerdir. Biz gücümüzü milletimizden aldık, şimdi milletimize güç verme zamanıdır. Milletin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak yarından itibaren Türkiye’de büyük bir mücadele başlatacağız. Bu hükümete itiraz eden kim varsa onların hakkını aramak için durmadan, yorulmadan mücadele edeceğiz. Hakkını arayanların yanında, arkasında değil gerektiğinde önlerinde yürüyeceğiz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Özel, şunları söyledi:

“Adaylardan önce aday adaylarımıza, aday gösterilmedikleri halde partisini terk etmeyen, adaya adaydan çok çalışarak destek veren, var gücüyle bu partinin bayrağı dalgalansın diye emek veren aday adaylarına, kazansınlar kaybetsinler büyük bir mücadele veren tüm adaylarımıza, aday olmak, ismi bilinmek, kampanya yapmak çok önemli ama bu örgütün isimsiz kahramanlarına, sabah erkenden kalkıp parti binasını açanlara, birazdan gelirler diye çayı koyanlara, direklere bayrak asanlara, broşür dağıtanlara, kapı çalanlara, hepsine bütün parti emekçilerine, baba evinin bekçilerine, çorbasını kaynatanlara, bacası tütsün diye odun çekip taşıyanlara, CHP örgütüne teşekkür ediyorum.

Bugün seçmenlerimiz çok önemli bir karar verdiler. Seçim sonuçları göstermiştir ki bugün seçmen Türkiye’de yeni bir siyasetin kurulmasına karar verdi. Bugün seçmen 22 yıllık Türkiye fotoğrafını değiştirmeye, ülkemizde yeni bir siyasi iklime kapı aralamaya karar verdi. Bugün seçmen Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk seçimlerinde iktidarın orantısız gücünü yerelden dengelemeye karar verdi. CHP ve milletimizle kurduğumuz Türkiye ittifakı bu seçimlerde tarihi bir sonuç elde etmiştir.

Milletimiz sadece yerel yöneticilerin kim olacağına karar vermemiş, ülkemizin ve belediyelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine, nasıl yönetilmemesi gerektiğine dair de önemli bir karar ve mesaj vermiştir. Milletimiz ekmeğini küçültenlere, huzurunu bozanlara, demokrasiyi ezenlere, hukuk devletini çökertenlere açık bir mesaj vermiştir. Yok sayılanlar bugün ülkeyi yönetenlere açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj benim okumamla, bizlerin okumasıyla şu şekildedir. Biz ülkemizin bir hukuk devleti olarak kalmasını, kaybedilen hukuk devleti vasfının geri gelmesini istiyoruz. Biz ülkemizde ayrımcılığa karşı çıkıyoruz. Biz bütün renklerimizle Türkiye Cumhuriyetiyiz. Farklılıklarımız zenginliğimizdir. 31 Mart öncesi yaşananlar ne kadar çiğ, ne kadar haksız, ne kadar adaletsiz, ne kadar ötekileştirici olursa olsun biz Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları olarak birlik ve beraberlik istiyoruz.

Birileri öyle söylüyor diye kimseyi milli, birileri öyle göstermeye çalışıyor diye de kimseyi de gayri milli görmüyoruz. Biz milletimizin verdiği bu mesajı bir kutsal emanet olarak alıyoruz. Tüm CHP’liler başımızın üzerine koyuyor. Ülkemizin gelecek yıllardan hakkı, hukuku, adaleti tanımayan siyasete bundan sonra geçit vermeyeceğini bugün gördük. Bilinmesini isterim ki bu galibiyetin bir kaybedeni yoktur. Bizim başarımız kimsenin hezimeti olmayacaktır, kimsenin hezimeti değildir. Bugün hangi partiye oy vermiş olursa olsun kimsenin kaybetmiş hissetmesini istemiyoruz. Halkımız iyi hizmeti ödüllendirmiş, kötü hizmeti ve kötü niyeti cezalandırmıştır.”

“CHP iyi belediyecilik yapar”

“Burada örgütümüzden sonra bir özel teşekkürü CHP’nin 2019 yılında AKP’den aldığı İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Antalya belediye başkanlarımıza özel olarak teşekkür etmek isterim. Olmazsa olmazdı, onlar iyi kriz yönetiminin, merkezi yönetimin desteği olmasa da kösteği de olsa ve hatta belediye meclis çoğunlukları olmasa bile mazeret üretmeden iyi icraatın ve CHP iyi belediyecilik yapar, CHP temiz ve dürüst yönetim algısının yerleşmesine yaptıkları katkıyla bugünkü zaferin baş mimarlarıdır. Ayrıca zaten elimizde olup ve geçen seçimde de kaybetmediğimiz belediye başkanlarımız.

En zor günlerde sancağı ellerinde taşıdıkları için, hiçbir zaman yere indirtmedikleri için ayrıca bir övgü ve taktiri hak ediyorlar. Bu belediye başkanlarımızın dışında, biz büyükşehirleri CHP’li belediyeler gibi yönetiriz iddiasını ortaya koyan, o cesareti ve o özgüveni gösteren bütün adaylarımıza, il ve ilçe adaylarımıza, belde belediye başkan adaylarımıza da ayrıca teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Şehirlerimiz emin ellere teslim edilmiş, halkımızın yaşam alanlarını bir 5 yıl daha halk için yönetecek belediye başkanları seçilmiştir. Seçmenlerimizin partimizin yaşadığı değişimi onayladıklarını, desteklediklerini, yüreklendirdiklerini, kendi şehirleri ve Türkiye için de istediklerini ifade etmek gerekiyor.

Geçen mayıs ayında yaşadığımız büyük üzüntüden sonra seçmenimizde ortaya çıkan büyük duygusal kopuşa, CHP’nin kurultayı, o kurultayda genel başkanı ve yönetimi seçimle değişebilen bir partinin Türkiye’de var olduğunu gösteren, başta Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP’nin kimi desteklemiş olurlarsa olsun bütün delegelerine hepimiz çok şey borçluyuz. Bu seçimin kaybedeni olmadığı gibi bu seçim sonuçlarının seçimi kaybetmiş olmalarına rağmen iktidar partisine de önemli katkılar yapacağını, bir özeleştiri imkanı sunacağını, dünyadaki Türkiye algısının burada kamu yayıncılığını terk eden TRT’ye rağmen, bir partinin ajansına dönüştürülmeye çalışılan Anadolu Ajansına rağmen, bütün dünyaya Türkiye’de halen demokratik yollarla iktidarların değişebilmek ihtimalini ortaya koyması açısından Türkiye’ye ve hatta Türkiye ekonomisine yapılan önemli bir katkıdır.

Seçimde bizim başarı elde etmiş olmamız, bu seçimin hakkaniyetli bir seçim olduğunu ispatlamaz. Zira doğu ve güneydoğu illerinde taşınan seçmenlerle bir yerel seçim sonucunun değiştirilmeye çalışılması, daha önce o seçmenlerin seçtiği belediyelere kayyum atanması kadar kötü bir girişimdir. Kesinlikle doğru bulmadığımız, o şehirde hiç yaşamamış, belki o şehirde yaşamayacak kişilerin, orada oy kullanmaya zorlanmasının ve böyle bir demokrasi ayıbına alet edilmeye çalışılmasının bütün yükümlülüğü partiyi devletin, devleti partinin sanan anlayışa aittir. Cep telefonlarımızda hepimizin onlarca ve yüzlerce zorla orada oy kullanmaya yönlendirilen silahlı kuvvetler personelinin yakınmaları vardır. Silahlı kuvvetler personeli bireysel olarak bu ayıptan sorumlu değildirler.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasal ve Anayasal düzenlemelerle bir şehirde oy kullanmak için o şehirde yaşamak ve o şehirde yaşayacak olmanın teminat altına alınması zorunluluğunu da görüyoruz. Silahlı kuvvetlerin bir kısım personelinin bu işe alet edilmesine, bu işte kullanılmaya çalışılmasına, hangi, kim emir ve talimat verdiyse, bu ülkenin toplumsal barışına çok büyük bir kötülük yapmıştır. Affedilir tarafı yoktur. Kampanya boyunca CHP olarak seçmenin gündemi ile kurduğumuz bağın emeklilerden, gençlerden ve toplumda yok sayıldığını hisseden atanmayan öğretmenlerden, staj mağdurlarına, sesini duyurmak isteyen toplumun tüm kesimlerine kadar kurulan bu ilişkinin karşılık gördüğünü hep birlikte müşahede ediyoruz.

“Yüzde 25’lik tavan tuzla buz”

Bugün elde ettiğimiz başarının en önemli mesajı şudur. CHP artık başının üzerindeki görülmez yüzde 25’lik tavanı söz verdiğimiz gibi kırmıştır, tuzla buz etmiştir. TRT’nin bize yaptığı onca haksızlığa, adaletsizliğe karşın onlara bir sürprizimiz var demiştim. Onlara sürprizim 1977’den beri ilk kez TRT ekranlarında CHP’nin şu anda birinci parti olmasıdır. Bu seçimlerde hiçbir siyasi parti ile ittifak kurulmadığı halde, CHP’nin gücü ve seçmenin vicdanının sandıkta kurduğu Türkiye ittifakı 2019 başarısını daha da büyütmüştür. Bu sonuçları bizleri rehavete sevk edecek bir galibiyet olarak asla değil seçmenin bize açtığı bir kredi olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim.

Tüm seçmen gruplarından gelen Türkiye siyasetinin akışını esastan değiştiren bu desteğin partimize büyük bir sorumluluk yüklediğinin farkındayız. CHP artık tüm demokratların partisidir. CHP sosyal demokratların partisidir ama aynı zamanda milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, Kürt demokratların aynı anda birlikte oy verebildikleri partidir. Bunu bu seçmenleri CHP’li yaptık olarak okumuyoruz. Bu seçmenlerin bize verdikleri bir kredi, bize verdikleri bir görev olarak addediyoruz, bu emaneti alıyor ve başımızın üstüne koyuyoruz.

Yeni seçmen kitlelerimizle bundan sonra kurulan yakın teması sürdürecek, bizden beklentilerinin detaylarına kadar dinleyecek, detaylarına kadar ineceğiz. Bu seçimlerde ilk kez CHP’ye oy veren seçmenimiz emin olsunlar ki bu verdikleri destekten dolayı hiçbir zaman pişman olmayacaklar, hiçbir zaman mahcubiyet duymayacaklar. Bu sonuçlar bizi kibirlendirmeyecek, bugüne kadar taşıdığımızdan daha büyük bir sorumluluk altında olduğumuzu hissettirecek, asla böbürlenmeyeceğiz, aldığımız yükü sorumlulukla taşıyacağız. Siyasi rakiplerimizi dahi daha önce yıllardır yaptıkları alaycı zafer konuşmalarından mahrum tutacağız.

Ben çocukken duyduğum bir hikayenin bütün siyaset hayatımda bana rehber olmasını hep diledim, hep istedim, hep dikkat ettim. Beşiktaş maçı kazanmıştır. Soyunma odasında büyük kıyamet kopmaktadır. Kapı açıldığında Süleyman Seba’nın koşup onlara sarılacağını düşünen bütün oyuncular, o büyük futbol adamının tarihi dersini almak üzere orada olduklarını birazdan öğreneceklerdir. Süleyman Seba onlara şunu demiştir. Siz kazandınız. Ama yan odada sizin sevinciniz kadar büyük bir üzüntüyü yaşayan rakipleriniz var. Centilmenliğe bu sığmaz. Ben bütün CHP’lilerden, köylerde davul çalmaktan tutun, havai fişek atmaya, gürültü yapmaya, gürültülü konvoylarla diğer siyasi partilerin adayların evinin önünden geçmesine, bugüne kadar bize ne yapıldıysa tamamını unutmalarını, sevinçlerini mümkün olan en sessiz şekilde yaşamalarını ve özellikle silahlardan, patlayıcılardan, havai fişeklerden uzak durmalarını partini Genel Başkanı olarak özel rica ediyorum.

Bu seçim gelecekte kazanacağımız daha büyük zaferlerin bir ilk adımıdır. Bugün bize bakanlar, kibri değil tevazuyu, böbürlenmeyi değil başarıyı bölüşebilmenin erdemini hissetmelidirler. Demokrasi bunu gerektirir. Kötü örnekler. Geçmişte bize yapılanlar. İçimizdeki rövanş almaya ilişkin özlemi içimize gömüyoruz ve gerçek demokratların hazmettikleri gibi, hazmetmeleri gerektikleri gibi bu başarıyı bize oy vermeyen seçmenlerimizle de paylaşmak üzere sevincimizi içimizde ve mümkün olunduğu kadar sessiz yaşıyoruz.

31 Mart seçimlerinin Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkes için olduğu gibi tüm siyasi partiler açısından da bir milat olduğunu, seçim sonuçlarının CHP belediyeciliğinin, halkçı belediyecilik anlayışının benimsendiğini gösterdiğini, seçimleri şehirlerimizi koruyan, güçlendiren, insanlarımıza güven ve huzur veren belediyecilik anlayışının kazandığını da buradan altını çizerek hatırlatmak isterim. Seçim sonuçları bir milattır. Çünkü seçim haritasının da gösterdiği üzere CHP artık her bölgenin, her şehrin, her kesimin ve her vatandaşın partisidir. Artık Akdeniz ve Ege kıyılarında değil Türkiye’nin her köşesinde vardır. Siyasi partilerle değil Türkiye’nin demokratları ile büyük bir birlikteliği kuran Türkiye ittifakı kazanmıştır.

Hak arayanlar ve yok sayılanlar kazanmıştır. Yok sayılan, çağrımızla her geçen gün daha kalabalıklaşarak miting meydanlarına koşan emekliler kazanmıştır. Hayalleri kırılan gençler, yeni bir umuda tutunarak sandığa koşmuşlardır. Atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları, emeklilikte adalet isteyenler kazanmıştır. Sorunları ile boğuşan üreticiler, çiftçiler, hayvancılar, arıcılar, balıkçılar kazanmıştır. Beyaz, mavi, gri yakalı emeği sömürülen emekçiler kazanmıştır. Onları yok sayanlar ve her ne olursa olsun bizi iktidardan bunlar uzaklaştıramazlar diyenler de kaybetmiştir. Türkiye’yi biz ve onlar diye bölmeye çalışanlar kaybetmiştir. Biz bölünmeyiz, bir ve bütünüz, ötekinin hakkını kendi hakkım kadar çok savunurum diyenler kazanmıştır.

Bunu en çok da yüzde 80’ne varan desteği ile kendi hakkı kadar diğerinin hakkını savunmayı bilen gençler kazanmıştır. Onlar bu ülkeden ümidi kestiler, bavulları zihinlerinde topladılar ve bir gün gidecekler denilen gençler, bir seçim daha beklemeye karar vermişlerdir. Biz gücümüzü milletimizden aldık, şimdi milletimize güç verme zamanıdır. Milletin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak yarından itibaren Türkiye’de büyük bir mücadele başlatacağız. Bu hükümete itiraz eden kim varsa onların hakkını aramak için durmadan, yorulmadan mücadele edeceğiz. Hakkını arayanların yanında, arkasında değil gerektiğinde önlerinde yürüyeceğiz.

“Yeni başlıyoruz”

Bugün elde ettiğimiz başarı ile genel seçimlere giden yolda elbette daha güçlüyüz. Artık az değiliz. Daha çoğuz. Yarın daha da çok olacağız. Bugün yerelde kurduğumuz iktidarı yeni seçimlerde daha da büyüteceğiz. Bugün hep birlikte kazandık, ülkemizin geleceğini hep birlikte kuracağız. Bundan önce sorulduğunda hep şöyle söylemiştim. Bir siyasi partinin ve bir genel başkanın kendisinden önceki genel başkanlara göstereceği vefa, onların partisini iktidar yapmakla olur. Onların partisini birinci parti yapmakla olur. Yeni başlıyoruz.

Biraz önce genel merkezimizdeki hemen bütün çalışanları katlarında ziyaret ettim. Onlara teker teker teşekkür ettim. Bir kez daha sizlerin huzurunda partimizin emekçilerine, örgütümüzle birlikte teşekkür ediyorum. Aslında açıklama burada bitti. Ama çok bizim ağzımızdan duyulmasını, sizdeki sonuçlara göre sorusunu sorulmadan yanıt vermemin doğru olacağını söyledi arkadaşlar. Şu anda bizdeki verilere ve tüm kaynaklardan desteklenen verilere göre Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Eskişehir, Mersin, Muğla, Tekirdağ, İzmir, İstanbul’u yeniden kazandık. Balıkesir, Bursa, Manisa ve Denizli’yi büyükşehir belediyelerini kazandık.

İlçe belediyelerinde çok önemli başarılar elde ettik. 1989’dan sonra ilk kez Adıyaman’ı, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Manisa gibi Afyonkarahisar’ı, 1977’den beri Amasya’yı, Bartın’ı, Giresun’u, Kastamonu’yu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Kırıkkale’yi, Kilis’i, Kütahya’yı, Uşak ve Zonguldak’ı kazandık. Ardahan’ı, Artvin, Bilecik, Burdur, Bolu, Çanakkale, Edirne, Kırşehir, Sinop ve Yalova’yı kazandık. Kırklareli, Hatay ve Çorum’da başa baş bir yarış devam ediyor. Dikkatle takip ediyoruz. Bu illerimizde sayımın uzama ihtimaline karşı o illere yönelik milletvekili görevlendirmelerimiz olacak, onları arkadaşlarımız sizinle paylaşacaklar.

Ordu merkez ilçe Altınordu’yu, Trabzon Ortahisar’ı, Samsun Atakum Belediyesini kazanarak Karadeniz’deki merkez ilçelerde çok önemli başarılar elde ettik. İstanbul’da elimizdeki 14 belediyenin tamamını korurken, şu ana kadar buna 12 belediye ilave ettik. İl başkanımızın taahhüdü olan iki ilçe için yarış kıyasıya devam ediyor. İki ya da dört ilçeyi kazanmamız olası. Buradan sandık görevlilerimize, belediye meclis sonuçlarının çok önemli olduğunu, bunun için ıslak imzalı tutanaklar konusunda hassasiyetlerini sürdürmelerini istiyorum. Bugün sabah 08.30’da tüm Türkiye’deki sandıklarımızdan yüzde 98,5’luk oranında kalktılar, gittiler, görev yerlerine oturdular. Oturmayanın yerine yedeği, müşahidimiz oturdu.

Sandıklar güvende bilgisini veren, CHP’de bu seçimi yöneten Seçim ve Hukuk İşleri, Genel Sekreterlik ve Bilgi Teknolojileri başta olmak üzere örgütlerden sorumlu, yerel yönetimler, iletişimden sorumlu olan tüm arkadaşlarımızı kampanyayı tüm Türkiye’de başarı ve zorluklara rağmen yürüten, mali koordinasyonu yürüten sayman arkadaşımıza ve geniş ekibine yürekten teşekkür ediyorum. Biz geceyi takip ediyor olacağız. Taşkınlık yapmadan, kimseyi üzmeden, bu geceye leke getirebilecek bir üzüntü yaşamadan bu geceyi tamamlamak istiyoruz. Her gelen anket bir öncekinden iyi geldi demiştim. Her gittiğimiz meydan bir öncekinden iyiydi. Bu gece de her gelen haber bir öncekinden iyi olacak.”

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Büyük Bir Zafer Kazanacağız

İzmir’de basın mensuplarına açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, yerel seçimlere ilişkin, “Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız” dedi ve ekledi:

“Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçim öncesi İzmir’de ziyaretlerde bulundu. Balçova Belediyesi’ni ziyaret eden Özel, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Sözlerine “Yarın sandıklar açıldığında İzmir’in güneşi sandıklara gelsin” diyerek başlayan Özel, partilerin üst yönetimlerinde oluşmayan ittifakın seçmen nezdinde kurulduğunu belirterek şunları söyledi:

“Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız. Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Kampanya dönemindeki eşitsizlikler ve devlet imkanlarının AK Parti adayları lehine kullanılmasına da dikkat çeken Özgür Özel şöyle konuştu:

“Türkiye’de bir partiyi devlet olarak gören anlayış olduğu müddetçe adil bir seçime ortamından bahsedemezsiniz. Devletin bütün imkânları bir parti için seferber edildi. Siyaset yapmayacakları söylenen bakanları siyasete karıştılar. Türkiye’nin her yerinde adaylarımız kendi öz güçleriyle mücadele etti. Devletle millet ne zaman yarıştıysa millet kazanmıştır. Bugün devletle ‘Türkiye İttifakı’ yarışıyor.”

Paylaşın

Özgür Özel’den Meral Akşener’e Yanıt: Canı Sağ Olsun

Meral Akşener’in CHP’yi ve kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt veren Özgür Özel, “Dün Meral Hanım birçok şey söyledi. Tek itirazım biz miting yaparken Atatürk’ün partisine yapılan hakaret içerikli afiş idi” dedi ve ekledi:

“Abla diyeceğim dün kızmış bana abla demeyin demiş. Sayın Genel Başkanıma söyleyeceğim şudur. Bize saldırsınlar. Bende kural şu; eski dosttan düşman olmaz. Atatürkçü, centilmen insanlar birbirine çelme takmaz. Birbirine düşmanlık yapmaz. Canı sağ olsun, ablam benim.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında memleketi Manisa Turgutlu’da seçmene seslendi. Özgür Özel’in konuşmasından satır başları:

“Bundan 1,5-2 ay önce mitinglere ilk başladığımızda emekliler büyük acı çekiyorlar burada mı dedim. Meydanın yüzde 20’si buradayız dediler. Emekliler benimle birlikte olursanız sizin sesinizi duyuracağım, hakkınızı mutlaka alacağız dedim. Memleketin korosu en acı şarkıyı söylüyor. ’10 bin lira alıyoruz’ dediler.

AKP iktidara geldiğinde emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü parayla 26 bin lira. Sizin düzeninizi hiç bozmasalar asgari ücret 26 bin lira. Ama onlar TÜİK’e göre düzenleme yapacağız dediler. TÜİK ne demek Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. İlk Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün sadece 2,5 çeyrek altın alıyor. Emekliler her ay 5,5 çeyrek altın kayıptalar.

Ucuz kıyma için insanlar kuyrukta bekliyor. Karıncalar gibi bir arada durmak, yan yana durmak lazım. Karıncaların isteyip de aşamayacağı engel yoktur. O burnu büyüklere, o kibirlilere sizi karınca gibi ezmeye çalışanlara şunu söylüyorum; karıncayı ezdirmem karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir.

4 liralık mazot 19 lira olduğunda isyan ettik. Düzelteceğiz dediler. 19 liralık mazotu 45 liraya çıkardılar. Hakkınızı 5’li çetelere, İliç’teki altın madeninin silinen vergilerine harcıyorlar.

Çiftçinin hakkını alana kadar, üzüm üreticisinin hakkını alana kadar, bundan sonra siz varsanız biz buradayız. Hakkınızı söke söke alacağız… Yandaş kayıran, esnafı, memuru ezdiren, yoksulları bir çare bırakanlara karşı yerel iktidarın yerelden dengeleneceği seçimlerdir. 31 Mart’ta canı yanan herkesi iktidara sarı kart göstermeye davet ediyoruz.

Meral Akşener’in sözlerine yanıt

Dün Meral Hanım birçok şey söyledi. Tek itirazım biz miting yaparken Atatürk’ün partisine yapılan hakaret içerikli afiş idi. Abla diyeceğim dün kızmış bana abla demeyin demiş. Sayın Genel Başkanıma söyleyeceğim şudur. Bize saldırsınlar. Bende kural şu; eski dosttan düşman olmaz. Atatürkçü, centilmen insanlar birbirine çelme takmaz. Birbirine düşmanlık yapmaz. Canı sağ olsun, ablam benim.

Erdoğan, Erbakanla görüşme yapmadı. Erbakan ittifaka yanaşmadı. Tayyip Bey, Fatih Bey’e ne diyor? Zübük diyor, ip cambazı diyor. Depremzedelere bile şantaj yapan kötücül bir akıl vardır. Bizim ittifakımız gücünü milletimizden, renklerini bayrağımızdan alır.”

Paylaşın

Özel’den, 17 Bakana ‘Murat Kurum’ Tepkisi

İstanbul Esenyurt’ta halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, Murat Kurum için oy isteyen 17 bakana sert tepki göstererek, “İstanbul’da taraf tutuyorsun, Murat Kurum için oy istiyorsun. Yazıklar olsun böyle adalete, böyle devlet yönetimine” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin İstanbul Esenyurt’ta düzenlediği halk buluşmasında konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Esenyurt, 5 yıl önce iki kararı birden verdi. 15 yıldır Esenyurt’u yöneten AKP iktidarını değiştirdi, 25 yıldır İstanbul’u yöneten İstanbul Büyükşehir Belediyesini değiştirdi. O kararından bu kararına Esenyurt’u hiç pişman etmedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Esenyurt’a, Bahçekent Haramidere otobüs hattından açılmasından tutun, Esenyurt Teknoloji Atölyesine, Yaşar Kemal Meydanından, Kıraç Esenyurt arası kavşak çalışmalarına, Gülten Akın Kütüphanesinden yükseköğretim öğrenci yurduna kadar, Esenyurt’a inanılmaz hizmetler verdi. An itibariyle Esenyurt’ta 10 bin 414 üniversite öğrencisine burs veriyoruz.

29 bin haneye nakdi destekte bulunuyoruz. Ayrıca 9 bin 706 aile doğrudan sağlık hizmeti alıyor. 1196 aileye yeni doğan paketi verildi ve 30 bin 718 haneye İstanbul Kart ile sosyal destek sağlıyoruz. Ekrem Başkan 5 yılda İstanbul ve Esenyurt’a çok önemli hizmetler yaptı. Sadece 65 kilometre mi metro yaptı, daha az mı yaptı diye polemik yaratanlar, kendileri bıraktığında 7 metronun inşaatı durmuşken, 10 metronun 15 bin kişi ile toprak altında her gün arı gibi, karınca gibi çalışanlar var.

11 kent lokantasıyla, 4 çeşit yemeğin 40 liraya verildiği kent lokantalarıyla, bir tane kreş yokken, kadını sosyal hayata, çalışma hayatına dahil eden tam 100 kreş açtık. Bir tane öğrenci yurdu yoktu. Çünkü öğrenci yurdunu yapmamayı, öğrencileri barıma sorunları ile baş başa bırakmayı, onları kendi cemaatlerine, tarikatlarına itmek olarak görenlere karşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi 80 ilden gelen evlatlarımıza, özellikle doğudan, güneydoğundan gelen, Karadeniz’den gelen yoksul ailenin çocuklarına yapmış olduğu 14 yurt ile sahip çıktı.

Esenyurt’ta geçen seçim kampanyasının en önemli iddiası şuydu, CHP gelirse sosyal yardımları kesecek. Bunun yalan olduğunu söylemiştik, sizler de bize inanmıştınız. CHP geldi, sosyal yardımlar kesilmedi aksine 2 katına, 3 katına değil tam 6 katına çıktı. Bugün İstanbul’da Ekrem Başkana karşı artık adaylarının mücadeleyi tek başına yürütemediğini kabul edenler, 17 bakan ile İstanbul’a çıkartma, kuşatma yapıyorlar. Ancak bu tavır sizin gibi AKP’ye oy veren seçmeni de çıldırtıyor. Maliye Bakanı, Murat Kurum yerine oy peşine koşacağına emeklinin sorununa çare bulsun. Emeklinin sıkıntısını çözsün diyorlar. Çalışma Bakanı, Murat Kurum için oy toplayacağına, işsizlik sorununu çözsün diyorlar. Yargıya güven yüzde 30’un altına düşmüşken Adalet Bakanının İstanbul’da ne işi var diyorlar.

Bizim işimiz gücümüz Esenyurt, Ekrem Başkanın işi gücü İstanbul. Peki işi gücü yoksulluğu ortadan kaldırmak, işsizliğe çare bulmak, adalet getirmek, kadınları korumak, gençlerin umutlarını artırmak olan iktidarın bakanları güya tarafsız kalacaklardı. Güya bürokrat, teknokrat olacaklardı. İşlerine bakacaklardı. Siyaseti siyasetçiler yapacaktı. İçişleri Bakanı seçim güvenliğinden sorumlu olan sensin, polis, jandarma sana bağlı, seçim güvenliği senin için, sen gelmişsin İstanbul’da taraf tutuyorsun, Murat Kurum için oy istiyorsun. Yazıklar olsun böyle adalete. Yazıklar olsun böyle devlet yönetimine.

Geçen seçimi kumpas videolarla kazananlar, bir büyük yalanın arkasına sığınanlar. Efendim, açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük oyu bana vermelisin, yoksa ezanı susturacaklar, yoksa bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler yalanı ile insanları korkutan, korku ittifakına cevabımızı bir kez daha veriyoruz. Esenyurt, birlik, beraberlik, kardeşlik demektir. Barış demektir. Esenyurt ittifakı ve Türkiye ittifakı hepinizi mahcup edecektir. Buna inanıyor ve güveniyoruz.

“Hep beraber başaracağız”

Bizim birlikteliğimiz birilerini rahatsız etmiş. Bir sürü yalan atıyorlar. Adaylarımızı büyükşehir belediye meclis üyelerimizi karalıyorlar. Ahmet Özer bizim yol arkadaşımız, kardeşimiz. 10 yıldır birlikte siyaset yaptığımız, birlikte iddia koyduğumuz. Birlikte milletvekili adayı olduğumuz Ahmet Özer’i sanki partiden değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Hapırsanız da köpürseniz de çıldırsanız da Ahmet Özer Esenyurt’un, CHP’nin evladıdır. Hepimizin başkanıdır. Hep beraber başaracağız. Biz insan ayırmıyoruz. Biz Esenyurt’ta, evet sosyal demokratlardan oy istiyoruz. Oy alıyoruz. Milliyetçi, muhafazakar demokratlardan. Kürt demokratlardan. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i ile Esenyurt’taki herkesten, benim Esenyurt’taki göçmen akrabalarımdan, Selaniklilerden, Bulgaristan Türklerinden hepsinden oy istiyor ve oy alıyoruz.

Biz hep birlikte Esenyurt’uz, hep birlikte İstanbul’uz, hep birlikte Türkiye’yiz. Şimdi Esenyurt’ta bir büyük vazifeyi yapmaya devam edelim. Bayraklar değil sadece eller kalksın. Meydandaki emekliler bir ellerini kaldırsın. Sallayın şöyle. Bundan 1,5 ay önce ben emeklilerle aramda bir diyalog kurdum. Dedim ki emekliler, evde oturarak, susarak, üzülerek bu süreci götüremezsiniz. Size büyük bir haksızlık yapılıyor. Gelin meydanlara çıkalım. Benim sesime kulak verin. Sesime ses olun. Benimle birlikte olun. Söz veriyorum sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız dedim. Sağ olun sizler de o günden beri adım adım bütün Türkiye’de bizimle birlikte oldunuz.

Şu gerçeği artık bütün Türkiye öğrendi. AKP, ilk geldiğinde 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani hiç ellemese, size hiç dokunmasa, hiç ilişmese bugün 1,5 asgari ücret 26 bin lira maaş alacaktınız. Ama dedi ki ben emekli zammını TÜİK’e göre yapacağım, enflasyona onları ezdirmeyeceğim. TÜİK ne demek, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Tayyip Erdoğan’ı üzmedi ama sizi üzdü. Emeklileri üzdü. Emeklileri perişan etti. O gün 1,5 asgari ücret olan emekli maaşı bugün 0,59. Yani asgari ücretin yüzde 60’ının da altında. O gün en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. Yani her emekli 5,5 çeyrek altın kaybetti, emekli maaşından.

Bir emekli, bir çeyrek altını düşürse, bütün gün onu arar. Öyle değil mi? Şimdi her emekli, bir kez değil. Her ay. Bir çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybetti. Nerede kaybettiniz, bir seçim sandığında. Nerede arayıp bulacağız, yine bir seçim sandığında. 4 gün sonra önümüze gelen seçim sandığında bunun hesabını soracağız. Ayrıca Ramazan mübarek gündeyiz. Allah oruçlarınızı kabul etsin. Bakın, bundan sadece 6 yıl önce, 2018 yılında emekli olan birisi bin lira bayram ikramiyesi alıyordu. Bunu 2015’te Sayın Genel Başkanımız, buradan bir selam yollayalım. Kim söyledi, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu söyledi. Dedi ki ben 2 bayramda birer ikramiye vereceğim. Önce veremezsin dediler, sonra biz de vereceğiz dediler, sonra 3 Ramazan, 3 Kurban, 6 bayram sözleri olduğu halde hakkınızı yediler.

2018’de bir maaş değil bin lira verdiler. O beğenmediğimiz bin lira tam 24 kilo dana kıyma alıyordu. 24 kilo. Bugün Nisan’ın 2’sinde yatacak olan 3 bin liralık emekli ikramiyesi, emekli bayram ikramiyesi 6 kilo dana kıyma zor alıyor. 24 kilo nerede, 6 kilo nerede? Bayram sofranızdan, dolabınızdan, mutfağınızdan, evladınızın, torununuzun kursağından 18 kilo dana kıymayı çalmış durumdalar. Emekliler bunun hesabını sormaya hazır mıyız? Bunun hesabını hep beraber sandıkta soracağız. Esenyurt genç nüfusun yüksek olduğu ve genç işsizliğin çok yüksek olduğu bir kent.

Şimdi Esenyurt’un gençlerine sesleniyorum. Biliyorum, üzgünsünüz, küskünsünüz, 14 ve 28 Mayıs’ta bu yasakçı, baskıcı hükümeti değiştirmek istiyordunuz. Hep birlikte çok istedik ancak başaramadık. Şimdi gençler sakın enseyi karartmayın. Sakın başınızı öne eğmeyin. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Bütün hesapları bu. Gençler umudunu kaybederse, gençler küserse, gençler sandığa gelmezse, gücümüzü koruruz diye hesap yapıyorlar. Sizin umudunuzu bunun için kırmak istiyorlar.

Konserleri yasaklayanlara, festivalleri yasaklayanlara, gençleri barınma sorununu çözmeyenlere, özgürlük yerine gençlere baskı vaat edenlere karşı hep beraber bu ülkeyi savunacağız ve gençlerin umutlarını yeniden yükselteceğiz. Bunun için Esenyurt’taki tüm genç kardeşlerimi 31 Mart günü kendi geleceklerine, Esenyurt’a, İstanbul’a ve Türkiye’ye sahip çıkmaya çağırıyorum. Sandık başına davet ediyorum. Şu kadarını söyleyeyim. Biz Esenyurt’ta, bütün gençler baba evine davet ediyoruz. Biz CHP’yi baba evi olarak görüyoruz. Herkes doğduğunda baba evine doğar. Günü gelir kimi uzakta bir eve taşınır, ırakta oturur, kimi yakında oturur. Kimi büyüğünü arar, kimi küçüğünde razı olur. Günü gelince herkes bilir ki baba evinin çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir.

Başım sıkışırsa, ihtiyaç duyarsam, orada yerim hazırdır. Partinin Genel Başkanı, bir abiniz, kardeşiniz olarak diyorum ki bu baba evinin kapıları sonuna kadar açıktır, bu baba evi size aittir. Hepimize aittir. Tapusu ne bendedir, ne Kemal Beydedir. Ne Bülent Ecevit’te vardı, ne rahmetli İsmet Paşa’da. Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Peki, bu baba evini kurarken, Gazi Paşa’nın yanında kim vardı. Vallahi herkes vardı. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i oradaydı. Alevi’si, Sünni’si oradaydı. Yan yanaydı. Omuz omuzaydı.”

“Tayyip Erdoğan merak etmesin”

Şimdi bir beka sorunundan bahsediyorlar. Bu memleket bir beka sorunu yaşadı. Yabancılar bilim ve fenle uğraşırken, hurafe ile uğraşanlar, yükselme dönemindeki Fatih Sultan Mehmet’in, 6 dil yabancı dil bilen, mühendisliğe önem veren, İstanbul fetih edilsin diye en iyi top ustalarını dünyanın öbür ucundan getiren, gemileri karadan yürüten anlayış bir yana, son dönemde 200 yıl matbaayı geri bıraktılar. Biz hurafe ile uğraşırken, yabancılar bilim ve fenle uğraştılar.

Gün oldu, en kuvvetli gemilerle geldiler, oysa biz korkudan donanmayı 33 yıl Haliç’te çürütmüştük. O gün bir beka sorunu ortaya çıktı. O beka sorunu ortaya çıktığında birileri işgal donanmasına kırmızı halı sererken, birisi yanındaki yaverine baktı. ‘Korkma çocuk, geldikleri gibi gidecekler.’ Birileri İngiliz zırhlısına binip kaçarken, bizimkisi Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı. Oradan Kurtuluş Savaşını başlattı. O Kurtuluş Savaşında Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si ile bu ülkeyi tek yumruk yaptı. Biz o gün Çanakkale’de, biz o gün Dumlupınar’da, Sakarya’da hep beraberdik. Tayyip Erdoğan merak etmesin.

Bir gün yeniden beka sorunu olursa, o çağırdı diye havaalanına ciplerle giden, cipten inen, altındaki pahalı ayakkabı, lüks kot pantolon, markalı sweatshirtlerle durup da Tayyip Bey gelince perdelik kumaştan yalandan kefen giyen 7 zibidi beka sorununu çözmez. O gün bir beka sorunu ortaya çıkarsa kot üstüne perdelik kumaştan kefen çekenler değil, dedesi Çanakkale’de koyun koyuna kefensiz yatanlar, Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si ile bu memleketi yine birlikte kurtarırlar.

İşte Esenyurt o birlikteliğin kentidir, işte CHP birlikteliğin adayını, Ahmet Özer’i aday gösterdi. Gel Ahmet Başkanım, dosta güven dost olmayana endişe verelim. Esenyurt’un 1 Nisan belediye başkanı, hepimizin belediye başkanı, kardeşliğimizin, birlikteliğimizin simgesi, çalışkan bilim insanı. Ahmet Özer’i sizlere emanet ediyorum. Onu seviyor musunuz, ona güveniyor musunuz, 1 Nisan günü Ahmet Özer’i Esenyurt Belediye Başkanı yapıyor musunuz? Ben de hem ona hem de size güveniyorum.

Diyorum ki Esenyurt’ta Esenyurt ittifakı, İstanbul’da İstanbul ittifakı, bütün Türkiye’de Türkiye ittifakı. Ahmet Özer kazanacak Esenyurt kazanacak. Ekrem İmamoğlu kazanacak İstanbul kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak Türkiye kazanacak. Türkiye ittifakı gücünü milletimizden, halkımızdan, renklerini bayrağımızdan alır. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Kimseyi ayırmadan, herkesi birlikte kucaklayarak, Esenyurt’u saygı ile selamlıyoruz. Ahmet Özer, Ekrem İmamoğlu için en kuvvetli alkışlarınızı duyayım. Hepinizi seviyorum. Ahmet Özer’i Esenyurt’a, Ekrem İmamoğlu’nu Esenyurt’a, Esenyurt’u da Allah’a emanet ediyorum.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Erdoğan, İzmir’e Kayyum Atamak İstiyor

İzmir Foça’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, AK Parti’nin İzmir adayı Hamza Dağ’ın “bağımsız aday” gibi seçim kampanyası yapmasına tepki göstererek, “İzmir’de rozeti çıkararak, bıyığı incelterek, genel başkanlarının fotoğrafını asmayarak bir yarışa girişenler var” dedi ve ekledi:

“İzmir’in bütün gençlerini bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Getirdikleri aday geçmişte alkol yasası görüşülürken gece 22.00’den sonra alkol satılmamasını ‘20.00’den önce satılsa ne olur, hiç satılmasa ne olur’ diyen aday, gelmiş şimdi içkili mekanları geziyor, gelirsek karışmayız diye.”

CHP Lideri Özel, “Boğaziçi’ndeki rektörü kim atadıysa Hamza Dağ’ı da o atadı arkadaşlar. İzmir’e kayyum atamaya çalışıyor. Buna İzmir geçit vermeyecek” vurgusunu yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’in Foça, Aliağa ve Menemen ilçelerinde halka seslendi. Foça’da 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin mesaj veren bulunan Özel, “14-28 Mayıs seçimlerinde çok istediğimiz, hep birlikte çok çalıştığımız, sonuca çok üzüldüğümüz birini yüzyılın son seçimini kaybettik. Ama bizim hepimizin bir tek görevi var; yılmamak, üzülmemek, tükenmemek ve vazgeçmemek…” diye konuştu.

“İkinci yüzyıla partimiz büyük bir değişimle, dönüşümle girdi” diyen Özel, “İkinci yüzyılın ilk sandığı, haftay bu saatlerde sandığın içine atılacak oylarla şekilleniyor olacak” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özel, şunları söyledi: “Bu yerel seçimden çıkacak sonuç, geneldeki iktidarı dengeleyen, ezilenlere, yoksullara, emeklilere, emekçilere, çiftçilere, esnaflara sahip çıkacak bir sosyal demokrat iktidar için, güçlü bir ana muhalefet partisi ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde iktidara Atatürk’ün partisini yeniden iktidara getirecek kadrolara ve partiye güç vermek sizlerin elindedir.”

“Gelecek seçimde 15 tane erkek aday olacaksa 15 tane de kadın aday olacak” ifadesini kullanan Özel, şunları kaydetti: “Ve yine adayların yarısı 40 yaş altıysa yarısı 40 yaş üstü olacak. Tecrübeyle deneyimi gençliğin enerjisiyle; erkeklerin enerjilerini, güçlerini ve ısrarlarını kadınların zekasıyla, çözüm odaklı olmalarıyla, cesaretleriyle, enerjileriyle birleştireceğiz. Türkiye’de bıyıklı, erkek partilerden her yaştan gençlerimizle ve yarı yarıya kadınların söz sahibi olduğu bir partiyle ayrışacağız.”

Emeklilerin sorunlarına değinen Özgür Özel, “Geçen sene 5 liraydı, 7 bin 500 lira 1500 simit alırdı. Bu sene gevrek 10 lira oldu, 10 bin liraya bin tane alıyorsun. Hesap bin 500 gevrek alandan bin gevrek alana gerilemiş. Bu kaybın adı birilerinin eliyle hepimizin cebinden zenginlere servet transferidir” ifadelerini kullandı.

Özel, şunları ifade etti: “31 Mart günü sandıklar dile gelip konuştuğunda AK Parti, Cumhur İttifakı ‘belki Foça’yı kaybettik, belki İzmir’i kaybettik, biz yine emekliden oy alıyoruz, biz yine köylerden oy alıyoruz, kimse maaşa, zamlara bakmıyor’ denirse, mayısta Erdoğan’a oy verenler yine oy verirse hayat pahalılığının siyasette bir maliyeti yok diye düşünecekler, zamların bir maliyeti yok diye düşünecekler. Onun için emekliler, köylüler, çiftçiler; bu seçimde AK Parti’ye sarı kartı göstermenin zamanıdır, bu seçimde zaten

Yerel seçim mesajı veren Özel, “Bu seçim sağ-sol seçimi değil; bu seçim iyi hizmet edecek bir yöneticiyi başa geçirme seçimi. Bu seçim, pahalılıktan bıkmış, yoksullaştırılmış milyonların hükümete isyan seçimi” ifadelerini kullandı.

“Bütün gençleri bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum”

AK Parti’nin İzmir adayı Hamza Dağ’ın “bağımsız aday” gibi seçim kampanyası yapmasına tepki gösteren Özel, şunları söyledi: “İzmir’de rozeti çıkararak, bıyığı incelterek, genel başkanlarının fotoğrafını asmayarak bir yarışa girişenler var. İzmir’in bütün gençlerini bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Getirdikleri aday geçmişte alkol yasası görüşülürken gece 22.00’den sonra alkol satılmamasını ‘20.00’den önce satılsa ne olur, hiç satılmasa ne olur’ diyen aday, gelmiş şimdi içkili mekanları geziyor, gelirsek karışmayız diye.”

Özel, “Boğaziçi’ndeki rektörü kim atadıysa Hamza Dağ’ı da o atadı arkadaşlar. İzmir’e kayyum atamaya çalışıyor. Buna İzmir geçit vermeyecek” vurgusunu yaptı.

Özgür Özel, Foça’nın ardından Aliağa’daki mitingde de yurttaşlara seslendi. Aliağa seçimine dair mesaj veren Özel, “14 Mayıs günü CHP’ye oy otanlar, oy attığında Aliağa Belediye Başkanı zaten Çağatay Güç… Hele hele 28 Mayıs günü Erdoğan ile sayın Kemal Kılıçdaroğlu arasına bakarsanız bizim buradaki gücümüz yüzde 63” diye konuştu.

Çağatay Güç’ten destek isteyen Özel, “Bütün Cumhuriyet Halk Partilileri eksiksiz, firesiz, artarak, çoğalarak sandığa bekliyorum, Çağatay’a destek vermeye bekliyorum” dedi. Emeklilerin her ay 5,5 çeyrek altın kaybı yaşadığını belirten Özel, “Emekli 5,5 çeyrek altını bir seçim sandığında kaybetti. Onu arayacaksanız haftaya bugün sandık başında arayacaksınız, sandık başında bulacaksınız” ifadelerini kullandı.

Gençlere seslenen Özel, “Sakın enseyi karartmayın. Bu güzel ülkeden ümidinizi kesmeyin. 31 Mart’ta hep birlikte sandığa koşalım. Oylarımızla ülkemize, partimize, geleceğimize sahip çıkalım” çağrısını yaptı.

İzmir’de de belediyenin öğrenci yurdu yapacağını belirten Özel, şunları ifade etti: “Bundan önce birileri her şeyi yapmak için TOKİ’ye talimat veriyor. Zengine villa da yaptırıyor, cami de yaptırıyor, okul da yaptırıyor. Aklına bir tek yurt yaptırmak gelmiyor. Neden? Çünkü istiyor ki barınma sorunu olsun, cemaatler, tarikatlar gençlerin ensesine konsun. Alsın onları cemaat, tarikat yurtlarında kendine devşirsin. Biz CHP olarak bu cemaat ve tarikat yurtlarına kimse çocuklarını kaptırmasın diye CHP belediyeleri yurt yapmaya devam edecek.”

“Partide herkese yer var”

Özgür Özel, Aliağa’dan sonra Menemen’deki halk buluşmasında konuştu. CHP’lilere seslenen Özel, “Bu partide herkese yer var. Ne görev biter, ne seçim biter, ne hizmet etmek isteyenin aşkına karşı kimsenin gücü yeter. Kırgınlık, küskünlük yerine böyle günlerde birlik ve beraberlik gerçek vatanseverliktir. Böyle davrananları yürekten alkışlıyorum, davranmayanları da hepinize bırakıyorum” diye konuştu. 31 Mart yerel seçimlerine dair konuşan Özel, “Partisini seven, Cumhuriyet’i seven, Atatürk’ü seven sandığa koşsun!” dedi.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Kimlikler Üzerinden Kavga Etmeyiz

Samsun’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “İlk bu yola çıktığımızda şunu söylemiştik, bizimle kavga etmek istiyorlar. Bizimle etnik kökenler, mezhepler, kimlikler, ayrımlar, farklılıklar üzerinden kavga etmek istiyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Eğer gerekirse kavga ederiz ama kimlikler üzerinden kavga etmeyiz, senin istediğin kavgayı etmeyiz. Emeklinin hakkını aramak, emekçiler için, yoksullar için, esnaflar için, çiftçiler için kavga edeceğiz. İlk söylediğimizde emeklilere demiştim, sesimize ses verecek misiniz? Bizimle birlikte meydanlara gelecek misiniz? Bu mücadelede siz de var mısınız demiştik.”

Yerel seçim çalışmalarını sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Samsun’da düzenlediği mitinge halka hitap etti. Özgür Özel, konuşmasında şunları söyledi:

“Emekliler, Türkiye’de 16 buçuk milyon kişi ve en büyük ızdırabı çekenler. Bundan 22 yıl önce AKP iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani size hiç ellemeseler, uğraşmasalar, düzeninizi bozmasalar, bugün 17 bin lira asgari ücret. Yani 26 bin lira emekli maaşı alınıyor olacaktı. Güya emekliyi ezdirmeyiz dediler ama TÜİK’in hesabına göre, sözde enflasyona göre zam verdiler. Ne demek TÜİK? Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Gerçek enflasyon yüzde 120. TÜİK’e göre 68 ama emekliye 33. 7 bin 500 liraya yüzde 33 zam yapıp, 10 bin lira verdiler. Biraz önce hep beraber haykırdığınız, itiraz ettiğiniz 10 bin lirayı, en düşük emekli maaşı bu iktidar geldiğinde tam 8 çeyrek altın değerindeydi.

Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani emeklilerin her ay 5,5 çeyrek altın kayıpları var. Bu iktidar geldiğinden bugüne. Ama bir sefer değil ki bir emekli, bir sefer, bir çeyrek altın kaybetse aklı çıkar, her yerde gezer nerede düştü diye arar. Oysa şimdi bir emekli değil her emekli, bir sefer değil her ay, bir çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybetmektedir. Emekliler yağmur altında, o şemsiyelerinizin altında size sesleniyorum. Siz bu 5,5 çeyrek altını kaybettiğiniz yerde arayacak mısınız? Nerede kaybettiniz? Siz onu bir seçim sandığında kaybettiniz. Şimdi önümüzdeki ilk seçim sandığından 31 Mart günü emekliler sandıkta bunun hesabını sormaya var mıyız? Bakın, bu meydanının sesini duymayanlar, ekonomi yüzde 4,5 büyüdü diyenler, emekliler halinden memnun, Özgür Efendi emeklileri kışkırtıyor diyenler. Bu sesi duyun.

Bakın emekliler 2018 yılında bin lira emekli ikramiyesi alıyorlardı bayramda. O bin lira, o gün tam 24 kilo kıyma alıyordu. Bu bayram 3 bin lira emekli ikramiyesi yatacak. Sadece 6 kilo kıyma alınabiliyor. Ramazan mübarek gün. Allah tutulan oruçlarınızı kabul etsin. Ramazanda 30 iftar, 30 sahur, bayram sofranızdan sadece emekli ikramiyeniz üzerinden 18 kilo kıymayı sofradan, dolaptan, mutfaktan, evladınızın, torununuzun kursağından eksilten bir yönetimle, bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bunun hesabını bu iktidardan bu seçimde sormaya var mıyız? Ben sizinle beraberim. CHP, sizinle beraberdir.

“Atatürk’ün dediği gibi çiftçi, köylü milletin efendisidir”

Emeğinin karşılığını alamayan işçinin, siftahsız dükkan kapatan esnafın, hak ettiği desteklemeyi görmeyen fındık üreticisinin, ay sonunu değil ayın 10’unu getiremeyen emeklinin ezilmesine izin vermeyeceğiz. Sizi güçsüz, zayıf, yalnız karınca gibi görüyorlar. 16 milyonuz, karıncaların gücü birlikteliğindedir. Yan yana durmasındadır. Birlikte çalışıp, birlikte aramasındadır. Ben bu karıncaları ezdirmem. Karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir. Fındık üreticisinin derdi ve tasası çok. Fındık, dünyada Türkiye dünya üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiriyor. Samsun’daki fındık bahçelerinde Türkiye’nin en yüksek ikinci üretimi gerçekleşiyor. Ancak fındık pazarı, dünyada 130 milyarken bunun yüzde 70’i 100 milyarken, Türkiye sadece buradan 2 milyar gelir elde ediyor.

98’i yabancı firmalara gidiyor. Sadece 2 milyar lirası fındık üreticisine kalıyor. Bakın, alan bazlı destekleme var. 10 yıldır dönümünde 170 lira. O gün 2 lira 80 kuruş olan, ödendiğinde 3 lira 60 kuruş olan mazot, bugün 44 lira oldu. Dolara da vursanız, mazota da vursanız alan bazlı desteklemenin bugünkü gibi 170 lira değil dönüm başına en az 2 bin 500 lira olması gerekiyor. Ayrıca ürün bazlı destekleme noktasında da fındık üreticisine büyük haksızlıklar yapılıyor. Çok mücadele ettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi çiftçi, köylü milletin efendisidir. Milletin efendisidir.

Kıymetli Samsunlular elbette bütün Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da işsizlik büyük bir sorun. Özellikle genç işsizliği hepimizin üzerinde en çok düşünmesi gereken mesele. Beka sorunu dedikleri iş biraz önce söyledim, geçmişte başımıza geldi. Paşa buraya çıktı, Gazi Mustafa Kemal. Önce kurtuluşu. Sonra kuruluşu örgütledi. Yine olursa yine buradayız. Bir beka sorunu olursa Tayyip Erdoğan söyleyince havaalanına giden 7 AK Gençlikten kişi kot üstüne perdelik kumaştan, yalandan kefen çekip, ölmeye geldik deyince vatan kurtulmaz. Onlara kalırsa kurtulmaz ama öyle bir şey olursa yine dedeleri Çanakkale’de Conkbayırı’nda kefensiz yatanların torunları kurtarır memleketi. Kimse merak etmesin.

Ama esas bizim için beka sorunu gençlerimizin durumudur. Dünyanın bütün ülkelerinin Türkiye üzerinde hayal kurması beka sorunu değildir. Bizim gençlerimizin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurması beka sorunudur. Bugün 4 gençten 3’ü bavulları kafasında toplamış. Fırsatını bulursam yurt dışına gitmek, orada çalışmak, orada yerleşmek istiyorum diyor. Bunun için Türkiye’nin bir kez daha korkuya değil kaygıya değil, yasaklara değil, aksine umuda, demokrasiye, alabildiğince özgürlüklere ihtiyacı var. Buradan, Samsun’dan Türkiye’deki tüm gençlere sesleniyorum. Umudu kaybetmeyin. Enseyi karartmayın, kimseden korkmayın. Biz buradayız.

Birlikteyiz, sizinleyiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, CHP bütün gençlerin partisidir. Hepinizi çok seviyoruz. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte kazanacağız. Buna inanın, bize güvenin. Bu ülke dünyanın en güzel ülkesidir. Sizler dünyanın en güzel gençlerisiniz. Şimdi şemsiyelerin altından herkese, gençlerimizi büyük bir coşkuyla desteklemeye, alkışlamaya, onlarla birlikte bu güzel günü paylaşmaya davet ediyorum. Bekletmeden söyleyeyim, rahatlatayım sizi. Burada gençler var. Diyor ki staja umut ol. Bunlar staj mağdurları. Yerden göğe kadar haklılar. Çıraklık ve staj mağdurları.

Genç yaşlarında, 15-16 yaşında sigortalı oldular, çalıştılar, primleri yattı ama işe giriş tarihi deyince, işe girdikleri tarihi, o günü kabul etmediler. O yüzden EYT çıktı, emekli olamadılar. Nerede gitsem kendilerinin sorunun dile getiriyorum. Yanıma geliyorlar, bugün de geldiler ancak Tayyip Erdoğan’ın Konya mitinginde itildiler, kakıldılar. Telefonlarına el kondu, gözaltına alındılar. Ben, bütün staj mağdurlarına şunu söylüyorum, siz emeklilik hakkınızı kazanıncaya kadar staj ve çıraklık mağdurları haklarını alıp, ilk maaşlarını çekene kadar Özgür Ağabeyiniz sizinledir, hep birlikte mücadele edeceğiz.

Ayrıca Bağ-Kurlulardan 9 bin gün, SKK’lılardan 7 bin 200 ve 5 bin isteyen bir sistem var. Tayyip Erdoğan 14 Mayıs seçimlerinden önce bu sorunu halledeceğinin sözünü vermişti ancak bakan böyle bir çalışmanın olmadığını ifade ediyor. Bunu kabul etmiyoruz, EYT mağdurlarının, staj olsun, çıraklık olsun, Bağ-Kur olsun diğer mağduriyetler olsun tamamını unutturmadan mücadele edeceğiz. Hatta 1 Nisan’a kadar yerel seçim mitinglerini yapıyoruz. Her mitingimiz emekli mitingine dönüşüyor, 1 Nisan’da seçim bitti ve kurtulduk sanma Tayyip Erdoğan.

1 Nisan’dan sonra meydanlarda, sokaklarda, yollarda emeklilerle yürüyeceğiz. Gençlerle yürüyeceğiz, staj mağdurları ile yürüyeceğiz. Sende kimsenin hakkını bırakmayacağız. Emekliye, staj mağduruna para yok. Çalışana para yok. Çiftçiye para yok. Bağ-Kurluya para yok. Esnafa para yok. Ama beşli çeteye gelince para çok. Yandaş müteahhide gelince para çok. Uçan saraya para var. Yazlık saraya para var. Kışlık saraya para var. 1500 odalı saraya para var. Emekliye para yok. O zaman 31 Mart’ta Recep Tayyip Erdoğan’a da oy yok. Oy yok.

Şimdi tabi bir yerel seçim gündemi içindeyiz. Birbirinden kıymetli, birbirinden güzel adaylarımız var. Hepsini sizlere tanıtacağız. Sizleri selamlayacaklar. Ancak AKP, Çarşamba Belediye Başkanını, büyükşehir belediye başkanı olarak aday gösterdi. Burada büyükşehri yönetmek istiyor. Çok büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Birisinin bir başka göreve talip olması için önceki görevinde üstün bir başarı elde etmesi lazım. Çarşamba’da ne yapmış diye baktığınızda, Çarşamba’ya bıraktığı iz orada bir biyokütleden elektrik tesisi üreteceğim diye dünyanın atığının, çöpünün yakıldığı, Çarşamba’nın zehirlendiği, iklimin bozulduğu, doğanın katledildiği bir işin tek müsebbibi vardır, o da AKP’nin büyükşehir belediye başkan adayıdır.

Çarşamba’nın canını okuyana, Samsun’da asla geçit vermeyeceğiz. Ayrıca Samsun maalesef madenler konusunda topraklarının yüzde 70’e yakınının maden arama ruhsatlarına açılmaya çalışmasıyla büyük tehdit altında. Hemen yanı başınızda İliç’teki gibi açık liç usulü ile çalışan açık ocaklar var. Şu anda ormanda, 250 ayrı noktada maden için sondaj çalışmaları yapılıyor. Kilometrelerce yollar açıldı, binlerce ağaç kesildi ama şu anda bile pınarların suyu kesildi. Aradaki ekosistem bozulmaya başladı. Ama esas tehlike altın rezervini bulduklarında. Oradaki aynı Akbelen gibi kimi yerde 5 bin, kimi yerde 10 bin, kimi yerde 50 bin ağaç kesecekler, dozerlerle bütün dağı kaldıracaklar. Kaldırdıklarını üst üste koyacaklar. Üstünden sülfürik asit, bütün zehirli maddeleri damlatıp, altından altını toplayacaklar.

Siyanürlü altın araması yapıp, altını alıp yurtdışına götürecekler. Siyanürlü, arsenikli suları Samsunluya içirecekler. Böyle bir tehlikeye karşı yerel yöneticilerin halkın yanında, öyle yanında ve arkasında değil icap ettiğinde önünde yürüyecek kişiler olması lazım. Bizim büyükşehir belediye başkan adayımız, CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı Cevat Öncü, yıllarca mimarlar odasında kent suçlarına karşı mücadele etmiş, çevre suçlarına karşı mücadele etmiş, vahşi madenciliğe karşı mücadele etmiş, bundan sonra da Samsun’da ne siyanürlü altına, ne kent suçlarına, ne orman katliamına evet diyecek bir halk önderidir. Cevat Öncü’ye güveniyoruz, onu seçmenizi bekliyoruz.

Cevat Başkana bakınca, ona bakınca Gazi Mustafa Kemal’in ayak bastığı şehre iyi bakacak bir yerel yönetici görüyorum. Ona bakınca kent suçlarına, rantçılara dur diyecek, halk için siyaset yapacak, halk için belediyeyi yönetecek, başarılı yerel yönetici görüyorum. Ona bakınca ben 1 Nisan’ın Samsun Büyükşehir Belediye Başkanının görüyorum. Cevat Başkanı, samimiyetimizle, gücümüzle destekliyoruz. O Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için büyük mücadele veriyor. İlk geldiğinde anketlerde gerideydik ama kendisine inandı, örgütümüz ona inandı, onu iyi niyeti, çalışkanlığı Samsun’da bir teveccüh gördü.

Her anket daha iyi geldi. Biz bütün şehirlere, bütün büyükşehirlere dahi gidecek kadar zaman yokken baktık ki anketlerde Samsun daha iyiye, daha iyiye gidiyor. Başkanla rakibi arasında fark kapandı, bir adım mesafe kaldı. Bugün buraya sizlerle birlikte, askerliğimiz yaptığım memlekete, acemiliğimi yaptığım memlekete, kayınpederimin büyüdüğü memlekete ve çok sevdiğim Samsunluların memleketine, o bir adımlık farkı kapatmaya geldik. Cevat Başkana destek verip, onu 1 Nisan’da belediye başkanı yapmaya hazır mıyız? O birkaç puanlık farkı kapatacak mıyız? En az onun kadar çok çalışacak mıyız? Size güveniyorum, inanıyorum. Cevat Başkanı size emanet ediyorum.

Bir diğer yandan tabi ki Samsun’da olanı, biteni, fındığı, gençleri konuştuk ama Samsun’un en önemli sorunlarından bir tanesi de kira sorunu. Geçtiğimiz yıl ortalama ev kirası 5 bin lirayken, bu sene 11 bin liraya çıkmış durumda. Bu fiyatlarla, kiralarla evlenmek, yuva kurmak ve yaşam sürdürmenin mümkün olmadığı noktadayız. Bundan sonra Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımızın ortaya koyacağı projelerle, Türkiye’nin en büyük toplu konut firmalarından bir tanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki KİPTAŞ’ın engin deneyimleriyle, projeleriyle, burada birlikte yapılacak anlaşmalarla Samsun’da konut stokunu artırmaya, kiraları düşürmek üzere konut sayısını artırmaya ve düşük gelirlilerin kolaylıkla konut sahibi olabilecekleri sosyal konut projelerine destek olmak için de İstanbul Büyükşehir’le Samsun Büyükşehri ortak projelerde buluşturmaya, bu sıkıntıyı çözmeye söz veriyoruz.

Yağmurun altında beklediniz. Bizi uzun uzun dinlediniz. Şimdi sözün özüne gelelim. Bir tarafta Cumhur İttifakı var. Onlar korkuyu, endişeyi örgütlemek, tehdit etmek, gerektiği yerde hakaret etmek ve hatta küfretmek onlar için siyasetin bir parçası. Ama bizim tarafta, küfür yok, güzel söz var. Ötekileştirmek yok, kardeşleştirmek var. Kucaklaşmak var. Şeytanlaştırma yerine barıştırmakla uğraşıyoruz. Bugün Nevruz. Bugün yeni gün. Benim memleketim Manisa’da 500 yıldır, dünyanın en eski halk ilaçlarından birisi, mesirin karıldığı, günü geldiğinde şifa için saçıldığı gün.

Bugün bu coğrafyada Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Pomak’ı ile bu coğrafya üzerinde kol kola girenlerin, vatanını sevenlerin, bu ülke için gerekirse ölenlerin ama birbirinin yüzü gülsün isteyenlerin yeni bir döneme adım attığı ilk gün. Buradan bahar bayramını kutluyorum. Yeni günü kutluyorum. Yeni başlayan yılın umut getirmesini, sağlık getirmesini, mutluluk getirmesini, başta Filistin dünyaya barış getirmesini, Türkiye’ye kardeşlik, bolluk ve huzur getirmesini temenni ediyorum. Nevruz’unuz kutlu olsun. Hepinizi çok seviyoruz. Ülkemizi çok seviyoruz. Şehrimizi seviyoruz.”

“Bu memleketin bütün demokratları bizimle birliktedir”

“Karşı tarafta korkunun ittifakı, biz kardeşliğin, umudun ittifakıyız. Onların renkleri koyu gri yağmur bulutu gibi. Samsun’un, memleketin üstüne karabasan gibi çöken bir umutsuzluğun ittifakını kurdular. Yanlarından kendi hocalarının evladı, daha geçen seneye kadar, geçen mayısa kadar yere göğe koyamadıkları ayrıldı, Necmettin Hocanın evladına, kendi hocasının çocuğuna ip cambazı, zübük, şantajcı diyor ve hakaretler ediyor. Oysa bizim ittifakımızdan ayrılanlar oldu. Listelerimizden, desteğimizle seçilip karşımızda yer alanlar oldu. Çok ağır sözler söyleyenler oldu. Hep iki kelime ile cevap verdik. Canları sağ olsun dedik.

Çünkü biliriz ki eski dosttan düşman olmaz. Biliriz ki dün öptüğün yüze bugün tükürülmez. Dün iyi dediğine bugün küfredilmez. Dün dost olana bugün düşman olunmaz. İşte bizim ittifakımız, Samsun’da Samsun ittifakıdır. Elbette aslan sosyal demokratlar bu ittifaktadır. Ama geçmişte birlikte olduğumuz, yöneticileri ile anlaşamadığımız ama yakasındaki güneşi, gönlündeki, gözündeki güneşi gördüğümüz iyi insanlar, milliyetçi demokratlar ve sosyal demokratlarla birliktedir. Haram ve yalandan korkan muhafazakar demokratlar bizlerle birliktedir.

Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i ile bu memleketin bütün demokratları bizimle birliktedir. Bu ittifakımızın adı Samsun’da Samsun ittifakıdır. Türkiye’de Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakı, milli takım gol atınca sevinen herkestir. Türkiye ittifakı filenin sultanları şampiyon olunca, bayrağımız gönlere çekilirken, İstiklal Marşı okunurken onlarla birlikte ağlaya ağlaya İstiklal Marşı söyleyenler, gırtlakları düğümlenenler, Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakı renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır.”

“31 Mart’ta oylar sandığa yağmur gibi yağacak”

“Samsun ittifakı renklerini rahmetli sporcularımız, kahraman Samsunsporluları rahmetle anarız, Samsunspor’dan alır. Samsun ittifakının ve Türkiye ittifakının renkleri aynıdır. Kırmızı, beyaz. Hem Samsun’u hem de Türkiye’yi kazanacağız. Size söz veriyoruz ki Cevat Öncü kazanacak, Samsun kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak Türkiye kazanacak. Biz bu büyük mücadelede size güveniyoruz. Ben Samsun’a güveniyorum. Samsun’a inanıyorum. Atatürk’ün ilk adımı attığı bu yerden büyük bir adım atacağımıza, Samsun’u kazanacağımıza, ilçelerimizi kazanacağımıza, bu büyük hikayeyi yine Samsun’dan başlatacağımıza yürekten inanıyorum.

İyi ki varsınız, buradasınız. Bugünü ömrüm boyunca unutmayacağım. Çünkü dediler ki Karadeniz’e Ramazan’da gidilmez. Gidilir dedim. Sabah erkenden kalkıp kimse gelmez, gelirler dedim. Yağmur yağıyor, iptal edelim dediler, gelecekler dedim. Görüyorum, meydanı yağmura rağmen doldurdunuz. Ömrüm boyunca bugünü unutmayacağım, bu mitingi unutmayacağım. Bu yağmur altındaki bu mücadelenizi unutmayacağım. 31 Mart’ta oylar sandığa yağmur gibi yağacak. Sandıktan bereket fışkıracak. Cevat Öncü belediye başkanınız olacak.”

Erdoğan’a faiz tepkisi

Samsun’dan sonra CHP Lideri Özgür Özel, partisinin Sinop mitingine konuştu. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Tabii ki Sinop deyince akla mutlu bir şehir geliyor ama emekli yoğunluğu açısından da aslında çok dertli insanların bir arada olduğu bir şehir geliyor. AKP geldiğinde 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret düzeyindeydi. Yani sizinle hiç uğraşmasa, hiç ilişmese, düzeninizi bozmasa bugün 26 bin lira maaş alıyor olacaktınız. Ama ‘TÜİK’e göre yapacağım, enflasyona ezdirmeyeceğim, enflasyon kadar zam vereceğim’ dedi. TÜİK ne demek? TÜİK, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. Tayyip Bey’i üzmediler ama sizi üzdüler. Gerçek enflasyon yüzde 120, TÜİK’e göre 68. En nihayetinde 7 bin 500 lirayı 10 bin lira yapan yüzde 33’lük zamla sizi enflasyona ezdiren bir anlayış.

Türkiye’de her hesap şaşar altın hesabı şaşmaz. 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın satın alıyordu. Bugün gittiğimizde 10 bin lira ile 2 buçuk çeyrek altın alabiliyoruz. Yani Tayyip Bey geldikten bu yana 5 buçuk çeyrek altın cepten gitmiş. Siz bunu bir seçim sandığında kaybettiniz. Onu bulacağınız yer yine seçim sandığındadır. 31 Mart’ta kaybettiklerimizin hesabını soracağız.

Şöyle bir özelliğimiz var gittiğimiz yerin nesi meşhursa bunun hesabını yapıyoruz. Emekli maaşı ile kalkan hesabı yapmak mümkün değil. O yüzden mantı hesabı yapacağız. En düşük emekli maaşı geçen sene bugün 54 tabak Sinop mantısı satın alabiliyormuş, bugün 38 tabak alıyor. 1 yılda 16 tabak Sinop mantısı emekli maaşından eksiltilmiş durumda.

Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundum. Emekliye önce keyfi yerinde demiştin, sonra döndün bir şeyler yapacağız dedin, sonra para yok, enflasyonu düşüreceğiz dedin. Şimdi bizim önerdiğimiz emekli kartı seçim sonrası için vermeyi düşünüyormuş. Sakın gelecek hafta çıkıp da ilerde yapacağım deme. Sen vereceğim dediğin emekli ikramiyesini 6 bayram vermemiş insansın. sen bağ-kurlunun 9 bin gününü 7 bin 200’e indirip yapmamış insansın. Sen mülakatı kaldıracağım deyip seçimden sonra mülakatlara devam demiş insansın. Eğer emekliye bir şey yapacaksak Özgür Özel burada, CHP burada. Önümüzdeki pazartesi Meclis’i açalım, emeklinin zammını salı günü seçimden önce yapalım. Emekliye bir şey vermek değil, kandırmanın peşinde olduğu için seçimden sonra bir şey yaparız diyor. Emeklinin karnı aç ama senin yalanlarına emeklinin karnı tok kardeşim.

Otobüs biletleri yüzde 60-70 zamlandı. Mazot 19 liradan 44 liraya çıktı. Anayasa’ya göre en önemli hak olan seyahat özgürlüğü bile bu ekonomi ve kötü yönetim yüzünden kullanılamaz hale geldi. Et fiyatlarına yüzde 110 zam geldi. Kırmızı et 500 lirayı geçti. 3 yılda 8 kat zam aldı. Bir yandan da hayat pahalılığını ben düşüreceğim diyen birisi, kendisinin inandığı, kimsenin inanmadığı bir şey söylemiş; faiz sebep, enflasyon sonuç demişti. Bütün dünya tersini yaptı. Faizi yükseltip enflasyonu bastırdı. Faiz çok olunca para dövize gitmez, mala gitmez, bankaya gider. Bu, bir tek kendisinin inandığı ekonomi teorisi yüzünden faizi inadına düşürdü. Dolar fırladı, 128 milyar dolarımızı harcadı. Ev fiyatları fırladı, kiracıları yaktı. Hepimizi perişan etti.

Hayat pahalılığını ben düşüneceğim diyen birisi kendisinin inandığı, kimsenin inanmadığı  bir ekonomik icraata bulunmuştu. Diyordu ki, ‘enflasyon sebep faiz sonuç değildir. Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur. Ben faizi düşürerek enflasyonu düşüreceğim’ diyordu. Bütün dünya tersini yaptı. Bütün dünya ya 3 olan enflasyonu 6 olunca, faizi 7 yaptı. Enflasyonu bastırdı. Ama bu bir tek kendisinin inandığı ekonomik teorisi yüzünden faizi inadına düşürdü, dolar fırladı. 128 milyar dolarımızı harcadı cayır cayır yaktı. Hepimizi perişan etti. Seçimden önce diyordu ki, ‘dünyanın neresinde çıkarsa çıksın, Türkiye’de faiz çıkmayacak.

Bu beden canda durdukça Türkiye’de faiz artmayacak. Faizi düşüreceğim, enflasyonun sonradan düşeceğini göreceksiniz. Seçim geçti, Mehmet Şimşek geldi bunun yaptıklarına irrasyonel politikalar dedi.  Yani gerçek dışı, mantık dışı dedi. O günden beri Tayyip Erdoğan yine duruyor, o beden canda duruyor. Tayyip Erdoğan, duruğu halde 11 ayda 9’uncu kez faiz artıyor. Bugün faiz yüzde 45’ten 50’ye çıktı. 2014’te ne diyordu Tayyip Erdoğan, ‘biz geldiğimizde ülkeyi yüzde 43 faizle aldık nerden nereye getirdik’ diyordu. O beğenmediği, aşağıladığı koalisyon hükûmetinde faiz 43’tü şimdi faiz yüzde 50’ye çıktı. Nerden nereye getirdin memleketi.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel, ‘Emekli Maaşları’ Üzerinden İktidara Yüklendi

Trabzon’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, emekli maaşları üzerinden iktidara yüklenerek, 3 Kasım 2002 AKP’nin iktidara geldiği gün. En düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret. Hiç size dokunmasalar, hiç düzeninizi bozmasalar, hiç size ilişmeseler 1,5 asgari ücret bugün 26 bin lira” dedi ve ekledi:

“Ama bugün en düşük emekli maaşı 10 bin lira. 3 Kasım 2002’de emekli en düşük emekli maaşını çekse kuyumcuya gitse 8 tane çeyrek altın alıyor. Bugün 10 bin lirayı alın, aynı kuyumcuya gidin 2 – 2,5 çeyrek altın alınıyor. Emekliler bir seferlik değil her ay, 1 çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybettiler. Kaybetmeye de devam ediyorlar. 5,5 çeyrek altını nerede kaybettik? Bir seçim sandığında kaybettik. Kaybettiğimizi gelen ilk seçim sandığında orada arayacağız.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin Trabzon’da düzenlediği halk buluşmasında açıklamalarda bulundu. Konuşmasının büyük bir bölümünü emekli maaşlarına ayıran CHP Lideri Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Trabzon’daki emekli sayısı inanılmaz bir noktaya ulaştı. Ben bundan 1,5 ay önce meydanlara ilk çıktığımda, emeklilerle ilgili ilk konuşmaya başladığımızda kimse emeklinin sesini duymuyor, sesini dinlemiyordu. O gün bir çağrı yaptım, ben iki emekli öğretmenin evladıyım, emeklilerin ne çektiğini bilirim ve dedim ki, ’emekliler ses yükseltmeye var mısınız? Benimle birlikte olmaya, meydanlara koşmaya var mısınız?’. O gün yaptığımız çağrı her geçen gün bir adım ileriye gitti. Her gün yeni ayaklar eklendi ayaklarımıza. Her gün yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerimizi. Çoğaldık, çoğaldık, çoğaldık…

3 Kasım 2002 AKP’nin iktidara geldiği gün. En düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret. Hiç size dokunmasalar, hiç düzeninizi bozmasalar, hiç size ilişmeseler 1,5 asgari ücret bugün 26 bin lira. Ama bugün en düşük emekli maaşı 10 bin lira. 3 Kasım 2002’de emekli en düşük emekli maaşını çekse kuyumcuya gitse 8 tane çeyrek altın alıyor. Bugün 10 bin lirayı alın, aynı kuyumcuya gidin 2 – 2,5 çeyrek altın alınıyor. Emekliler bir seferlik değil her ay, 1 çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybettiler. Kaybetmeye de devam ediyorlar. 5,5 çeyrek altını nerede kaybettik? Bir seçim sandığında kaybettik. Kaybettiğimizi gelen ilk seçim sandığında orada arayacağız.

Ramazan mübarek gün, söyledikleri sözleri söylemem ama hakaret ediyorlar, iftira ediyorlar, kötü söz söylüyorlar, hatta küfür ediyorlar. Ama biz başka bir yerdeyiz. Biz umudun ittifakıyız, biz sevginin ittifakıyız, biz kardeşliğin ittifakıyız. Ötekileştirenlere inat biz kucaklaştırıyoruz. Şeytanlaştıranlara inat kardeşleştiriyoruz. Hep birlikte bir yola çıktık ve bu seçimde onların tarif ettikleri ittifakı biz meydanlarda yapıyoruz, vicdanlarda yapıyoruz.”

Özel’den İmamoğlu vurgusu

Mitinge katılanlara “İmamoğlu’nu seviyor musunuz?” diye soran Özgür Özel, ayrıca şu ifadeleri kullandı: “Ahmet kardeşimiz belediye başkanı olursa, kardeş belediye protokolüyle Trabzon’da muhteşem bir hikaye yazacağız. Ekrem İmamoğlu İstanbul’da büyükşehirde iken Trabzon’da 4 AKP’li milletvekili vardı, 4 bakan vardı, büyükşehir de AKP’deydi. 10 AKP’li Trabzon’a bir hafif raylı sistem yapmadı, bir Trabzonlu İstanbul’a 10 metro yaptı.”

Özel’den, Erdoğan’a ‘mazot’ çağrısı

CHP Lideri Özgür Özel daha sonra partisinin Giresun mitinginde açıklamalarda bulundu. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde: “Fındık üreticisinin derdi tasası bitmiyor. ‘Güvenin kardeşinize, mazot düşecek, enflasyon düşecek’ diyorlardı. Ben Isparta’dayım mazot 41 liraydı, Antalya’da 42 oldu. Bugün 44 liraya dayandı. Çiftçinin artık bıçak kemiğine dayandı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘milletin efendisi’ dediği köylüler milletin en büyük çilesini çekiyorlar. Buna Giresun’dan bir itiraz yükseltmek gerekiyor. 44 lira mazotla geçim, tarım olmaz. Uzun süredir unutturdukları bir şey var. ÖTV ve KDV. Lüks yatlara, gezinti teknelerine, denizlerdeki gemilere ÖTV’siz, KDV’siz verilen mazot bugün 44 liradan çiftçiye verilmesi kabul edilemez.

Buradan, her söylediğimize bir kulp takan Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum, bugün ÖTV’siz, KDV’siz mazot 27 lira. Fındık üreticisine ve ulaştırmada çalışanlara, taksicilere kamyonculara ÖTV’siz ve KDV’siz mazot verilemesinin çağrısını yapıyorum. Sana sesleniyorum, hodri meydan. Açalım Meclisi, düşürelim ÖTV’yi, KDV’yi güldürelim yüzleri.

Emekli için dedim ki ben, emekli kart çıkaralım. Hiç duymadı şimdi hazırlık yapıyoruz diyor.  7’şer bin lira seyyanen zam yapalım, emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkaralım dedim, kabul etmedi. Şimdi dün çıkmış genel sekreterleri ‘bir hazırlık yapılıyor’ Tayyip bey söyleyecek. Şimdi de siz oyu bana verin, ben seçimden sonra emeklinin durumuna bakacağım diyor.

Yok öyle yağma. Diyormuşsun ki emekliyi Özgür Özel kışkırtıyor. Şimdi diyormuşsun ki son hafta söz veririm. Gel sana çağrı yapıyorum  hodri medyan haftaya pazartesi Meclis’i açalım, Salı günü emekliye zammı yapalım. Samimiysen gel hadi… Bu sene Türkiye’de küçülen tek sektör tarım oldu. AKP iktidarında tarım Belçika kadar toprak kaybetti.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a “Yeniden Refah” Göndermesi

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın Yeniden Refah Partisi hakkında söylediklerini ilişkin, “Erdoğan, Erbakan’ın oğluna ‘dolandırıcı’ ve ‘zübük’ diyor. Dün methettiğine bugün hakaret edenden, dün yol yürüdüğüne bugün iftira atandan bir şey olmaz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin Artvin ve Rize mitinglerinde halka seslendi. Özel’in konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Artvin’de eğitimde büyük sorunlar. Bu konuda yerel yönetimlerin yapacağının daha ötesinde şeyler yapacak. Eğitim ile ilgili neler yapılması gerekiyorsa o projeler gerçekleştirecek. Hocanın sağ omzunda Mansur Yavaş’ın, sol omzunda ise Ekrem İmamoğlu olacak ben de tam arakasındayım.

Bakın eğer CHP’nin ve çevrecilerin tutumu olmasaydı Cerrattepe’de altın madeni çıkarılırken açık liç uygulaması olacaktı aynı İliç’teki gibi. Şu anda kapalı madencilik var, aşağıda emekçiler çalışıyor, yukarıda nakliyeciler içinde cevher olan toprağı ulaştırıyorlar ve şu anda burada siyanür yoksa bu mücadelenin sonucunda yok. Ama bu para bu maden bambaşka bir niyet içinde. Bu maden açık ocağa dönüştürülmek istiyor.

Açık ocak olunca ne olur söyleyeyim: Madende iki asgari ücretli istihdam kapalı ocakta var açık ocakta yok.  Açık ocakta zaten madenci yok dozerci var. Nakliye yok, oluşan yığının üstüne siyanürü döküyorlar. Aşağıdan altını toplayıp gidiyorlar, siyanürle arsenikle sizi baş başa bırakıyorlar.

Şimdi AK Parti Belediye Başkanı Adayı arıyor, Artvin’de yaşayanların şansı yok, Ankara’da kriter koymuşlar, Artvin’de kökü Artvinli birini koyun ama Artvin’de soyu, sopu, evladı, torunu dedesi ninesi olmasın. Niye, Artvin’e ihanet edecek birisi Artvin’de yaşıyor olamaz. Açık ocağa dönüştürmeye onay verecek, set çekmeyecek birinin evrak üstünde Artvinli ama çocuklarının başka bir yerde olması lazım.

Bugün AK Parti’nin Artvin’e koyduğu belediye başkanını ve koymadığı aday adaylarını bir de böyle düşünsün Artvinliler. Birileri Artvin’e Artvinlilerin ipini çekmeye geliyor… Peki Hoca olursa ne olur. Biz olursak kimse işsiz kalmaz, kimse aşsız kalmaz, kimsenin düzeni bozulmaz ama kimsenin de gelip Artvin’e siyanürlü su içirmesine, Artvin’i perişan etmesine, asit yağmurlu yağmasına asla izin vermeyiz.

Artvin’in geleceğini düşünen Bilgehan Hoca’nın arkasında duracak. Kâğıtta Artvinli olup, dışardan ithal adaylarla Artvin’in başına bela getirmeye ya da öyle bir belanın gelmesi için oyları bölmeye, Artvin’e ihanet etmeye kimsenin hakkı yoktur. Tabi bir Faruk Çelik gerçeği var. Artvinli mi , Şanlıurfalı mı, her taraflı. O da geldi dışardan burada, adayları geldi dışarda burada. Vali gibi geliyorlar her şeyi biliyorlar.

Emekliler bayram ikramiyesi alıyor değil mi? Kimin sayesinde? Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde. 2015 7 Haziran’da Kemal Bey dedi ki; ‘Ben her emekliye 2 bayramda birer ikramiye vereceğim’. Dediler ‘veremezsin’. 7 Haziran’da seçimi kaybettiler. 1 Kasım gelirken ‘biz de vereceğiz’ dediler. Sonra 3 yıl kulaklarının üstüne yatıp 6 ikramiyenizi söz verdikleri halde ödemediler. 2018’de biz 1 maaş diyorduk, bin lira verdiler. Biz beğenmedik, itiraz ettik.

O beğenmediğimiz bin lira o gün kıyma 42 lira 24 kilo kıyma alınıyordu. Şimdi 2 Nisan – 4 Nisan arası emekli ikramiyeleri yatacak, 3’er bin lira. 5 bekleniyordu 3. Al 3 bin lirayı git kasaba 6 kilo dana kıyma. 24 kilo nerede 6 kilo nerede? 30 iftar, 30 sahur, sonra bayram sofrası. 18 kilo kıyma iftarınızdan, sahurunuzdan, bayram sofranızdan, evladınızın kursağından, sizin lokmanızdan eksik edilmiştir. İnsanlar maddi durumları nedeniyle birbirilerini iftara çağırmaya çekiniyorlar.

Toplumda kimin derdi varsa, 1 Nisan’dan sonra CHP ezilenin yanında olacaktır. Birbirine tutunan, ayakta kalmaya çalışan, korkuyu örgütleyen, güzel söz söylemeyen, depremzedeleri tehdit eden bir korku ittifakı var. Bu ittifakın adı Cumhur İttifakı. Oradan ayrılan bir parti oldu. Bizden de ayrılan oldu ve ‘Canınız sağ olsun’ dedik. Şimdi Erdoğan, Fatih Erbakan’ın oğluna ‘dolandırıcı’ ve ‘zübük’ diyor. Dün methettiğinin bugün hakaret edenden, dün yol yürüdüğüne bugün iftira atandan bir şey olmaz.”

Rize’de ÇAYKUR vurgusu

CHP Lideri Özgür Özel, Artvin’den sonra Rize’ye geçti. Pazar Meydanı’nda yurttaşlara seslenen Özel, şunları söyledi: “ÇAYKUR’u Varlık Fonu’na devrettiler. Adeta özelleştirmek ve büyük kartellerin eline vererek çay üreticisini büyük sermaye şirketlerinin çalışanı haline getirmeye çalıştılar. ÇAYKUR emekçileri 6 ay çalışıyor. Defalarca kadro sözü verildi ama tutulmadı. ÇAYKUR işçisi 12 ay çalışmak istiyor. ÇAYKUR işçisine kadro istiyoruz.”

Paylaşın