9 Haziran 1965 yılında Antakya’da dünyaya gelen Orhan Tüleylioğlu, Ankara Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Şiirin yanı sıra karikatür, araştırma, inceleme ve denemeyle uğraştı. Bu türdeki çalışmaları birçok gazete ve dergide yayımlandı.
Haber Merkezi / Şiir dalında pek çok ödüle değer görülen şair, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı yayın yönetmenidir. Şiir kitaplarının yanı sıra, araştırma-inceleme ve deneme türünde kitaplar yayımlayan Orhan Tüleylioğlu, Mutluluk Konservesi (2016) adlı kitabında; insanın bitmez tükenmez mutluluk arayışına farklı bir pencereden bakar. Mutsuzlukların, mutluluk diye sunulduğu bir çağda, insanın kendini ve yaşadığı zamanı keşfetmesinin önünü açmaya çalışır.
Kafka’dan Neruda’ya, Tolstoy’dan Rilke’ye, Gide’den Çehov’a, Mahmud Derviş’ten Necip Mahfuz’a pek çok yazar ve şairin yarattığı dünyadan, mutlu sonlar diyarı Hollywood’a, İlk Çağ düşünürlerinden 2100 yılına, oradan da günümüzün gerçekliğine ulaşır. Merdivende Üç Şair (2012) adlı kitabında; 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madımak Otelinin merdiveninde basamaklara oturmuş beklerken hayatını kaybeden şairler Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar’ın hayat hikâyeleri yer alır. Neden Öldürüldüler / Bu Kan Kurumaz 2.Kitap (2007) eserinde; Sivas Madımak Oteli faciasında hayaını kaybeden şair ve yazarların hayat hikâyeleri ele alınır.
Tüveylioğlu, ülkemizin yakın tarihinin bu trajik gerçeğini bir kez daha gündeme getirir. Neden Öldürüldüler? (3. Cilt); Dipsiz Kuyu (2008); Ortadoğu denilen, emperyalizmin kol gezdiği terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütlerinin kanlı ve kirli oyunlar oynadığı karanlık bir dipsiz dipsiz kuyuda işlenen cinayetleri ele alır. Yalnız Kitap (2014) adlı eserinde de tarih boyunca kitaba duyulan hıncın başka hiçbir nesneye duyulmadığını, diktatörlerin en büyük düşmanının kitap olduğunu; önce okuma alanını daraltılmasını ve yasaklanmasını ele alır. Orhan Tüleylioğlu bu çalışmasında, kitap düşmanlığına ışık tutarken, kitap sevgisine ve kitabın yaşamımızdaki yerine dikkat çeker.
“Merdiven boşluğu”
gözkapakları yarıya inmişti günün
denizin sayfalarından
kuşların sesi duyuluyordu
mor bir renk çarpıyordu kıyılara
çürürmüş bir sal bağlıydı
sanki dalgalara
bir aşkın merdiven boşluğuna itilmiştim
çalılıklara takılan sesimi topluyordum
sevginin limanlarında limanlarında
fırtına yüzümden düşen bin parça
yaslanmıştı bir yağmura
adresi değişmişti dostlukların
geri dönen bir mektuba
iliştirilmişti rüzgar
giysiler arasından
seçtiğim bahar bahar
gökyüzünde sevgilere
bulutlardan bir ayraç açar






























