AK Parti Sözcüsü Çelik’ten AYM’nin HDP Kararına Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, HDP’ye ödenen hazine yardımına bloke konulması talebini kabul etmemesi kararına ilişkin “Anayasa Mahkemesinin kararı, zaaf oluşturabilecek bir karardır” dedi.

Haber Merkezi / Ömer Çelik, İsveç’in NATO’ya üyeliğine ilişkin ise, “PKK’lı teröristlerin yapmış olduğu eylemler kabul edilemez. Teröre karşı yasa çıkarılması yeterli değil, uygulanması da lazım. Birtakım Amerikan senatörlerinin kaprisleriyle, Türkiye’nin milli güvenliğine dair adımlar hakkında karar vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Parti Sözcüsü Çelik, toplantının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Şehirlerimizi afetlere hazırlıklı hale getirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Siyasi irade bu çalışmaları yürütmekte. Milyonlarca binada incelemelerde bulunuldu. Hasarın giderilmesi amacı ile 680 bin konut inşa edilecek. Konutları teslim etmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 131 bin konutun ihalesi yapıldı. Köy evleri olarak 168 bin180 konut yapılması ön görüldü. 4 milyon kişiye Yemek hizmeti sürdürülmekte. 9 bin 105 iş yerinin yapılması tamamlandı.

Vatandaşlarımıza küresel ekonomik sorunlar, pandemi, Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle ülkemizin de bu tablodan etkilendiğini ifade ettik. Cumhurbaşkanımızın dirayetli siyaseti ile bunu biz çözeceğiz. Kiralarla ilgili iletilen bütün problemleri yakından takip ediyoruz.

Bütün paydaşlarla birlikte enflasyonun tek haneye inmesi için yine hükümetimiz Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak politikaları hayata geçirecek. Seçimden önce söylediğimiz gibi, bundan sonra da bu sorunları biz çözeriz dedik. Enflasyonun tek haneye indiğini göreceğiz.

Haziran’da Astana’da bir toplantı yapılacak. Türkiye, Rusya, İran, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları katılacak. Biz siyasi süreci desteklemeye devam ediyoruz. 10 Mayıs’ta bir yol haritası hazırlanmıştı. Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme güçlü bir şekilde desteklenmektedir. Türkiye ile Mısır arasında yürüyen normalleşme önemlidir. Son derece güçlü bir vizyonla yürümektedir. İnşallah yakın dönemde devlet başkanlarımızın bir araya gelmesiyle bu süreç bölge barışı, enerji güvenliği açısından son derece kıymetli sonuçlar doğuracaktır.

(Asgari ücret) Komisyonun toplantısına saygı göstermemiz gerekiyor. O tarihte karar çıkıp cumhurbaşkanımızın önüne geldikten sonra açıklanacaktır.

“CHP kurultaylar partisidir”

CHP kurultaylar partisidir. Genel başkan değişsin diyenlerin kendilerini de bu değişime katmaları gerekir. İsimler üzerinden tartışıyorlar. Bu bir siyaset yapma biçimi ile ilgili bir meseledir. Burada siyaset tarzının değişimi ile ilgili tartışılmalı. Orada genel başkan değişsin diyenlerin ortaya koyduğu siyasi bir tutum da yok. O kalmış bu gitmiş bizim için fark etmez.

Dünyadaki AYM kararlarında hukuk devletinin korunması için en güçlü tedbirler teröre karşı alınır. Terör, paylaştığımız bütün insani değerlerin düşmanıdır. Burada AYM bu kararları alıyor ama, AYM, meşru mekanizmalar içinde elde ettiği hakları istismar ederek, teröre dönük olarak bir dayanak oluşturmaya çalışan, terör propagandasına dönük bu olarak kaynakları harcayan tutumlar karşısında herhangi bir değerlendirme yapmıyor. Siyaset üzerinde 2 tür vesayet çıktı. Biri askeri vesayetti bugün de siyasetin belli bölümü terör örgütü vesayet altında tutmakta. AYM bu kararı ile teröre karşı alınacak tedbirler açısından zaaf oluşturacak karar almıştır.

(Abdullatif Şener) Garip bir şekilde bir eski CHP milletvekili CHP Genel Başkanı’na oy vermemiş. CHP’nin siyasi denklem kurma kabiliyetsizliği ile ilgilidir. Bu CHP yönetimini ilgilendiren bir konu.

(Genel af) Şimdiye kadar MYK’da böyle bir konu hiç tartışılmadı veya gündeme gelmedi.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik: Bu Ülke Hepimizin Ülkesi

Partisinin MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Çelik, muhalefete yönelik “Bolca değişim, özgürlük söylemi kullanarak değiştiklerine dair bir izlenim vermeye çalıştılar. Ama hep beraber gördük ki, değişim diye bir şey yok. Demokrasi söylemlerinin arkasında statüko duruyor” dedi.

Haber Merkezi / Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımız 16 kez girdiği referandum ve seçimleri kazanan lider olarak millet iradesine her zaman saygılı olduğunu, kazandığımız, kaybettiğimiz yerlerde de göstermiştir” sözlerini ekledi.

Çelik konuşmasına, “Kaybeden çok büyük iddialarla konuşan siyasi partiler, genel başkanlar olmuştur. Ama hiçbir vatandaşımız kaybetmemiştir…. Burası hepimizin vatandıdır, hiçbir vatandaşımızın incinmesini, üzülmesini istemeyiz… Hiç kimse bir diğerinin hayat tarzının üzerine baskı kuramaz. Bazı vatandaşlarımızın kendisini incinmiş, ötekileştirilmiş hissetmesi doğru bir yaklaşım olmaz. Bu ülke hepimizin ülkesi. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun her vatandaşımızın desteğine, nefesine, gayretine ihtiyacımız var” şeklinde devam etti.

Seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk kez toplandı.

Toplantı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarda bulundu. Çelik’in konuşmasından başlıklar şöyle:

“Karşımızdaki ittifakın içerisindeki ana unsurun da millet iradesini gasp etmenin adresi, karargahı olarak öne çıkan bir yapı olduğu siyasi tarihimizde sabittir. Ama bolca demokrasi, değişim, özgürlük söylemi kullanarak değiştiklerine dair bir izlenim vermeye çalıştılar. Ama hep beraber gördük ki, değişim diye hiçbir şey yok. Bu söylemlerinin arkasında o katı statüko en kesif biçimde duruyor ve Türkiye’yi yeniden birtakım karanlıklara götürmek için fırsat kolluyor. Bütün bu süreç seçim boyunca net bir şekilde görülmüştür.

Cumhurbaşkanımız 1994’ten beri, 16 kez girdiği referandum ve seçimleri kazanan lider olarak millet iradesine her zaman saygılı olduğunu, kazandığımız, kaybettiğimiz yerlerde de göstermiştir. Fakat bu kesif statükoyu savunanlar aylardır, yıllardır ahlaka uymayacak biçimde diktatör demeye devam ettiler. Aylarca CHP yandaşı gazeteciler, yorumcular, bize sürekli olarak şu cevabı vermemizi istediler, ‘Eğer seçim sonucu farklı şekilde ortaya çıkarsa saygı duyacak mısınız’ diye. Bunu gündeme getiren gerçek gazeteci arkadaşlarımıza saygı duyuyoruz.

Bu söylem onlar tarafından yaygınlaştırılıp gündem yapıldığı zaman haklı olarak onlar da bu soruyu sordular. Onların yaklaşımını tabii ki saygıyla karşılıyoruz. Ondan evvel CHP yandaşı gazeteci ve yorumcuların siyasi angajman içerisine, AK Parti’nin demokratlığını sorgulama hakkı kendileriymiş gibi ortaya koydukları süreci hep beraber takip ettik. Biz hep şunu söyledik, sandığa saygı konusunda sabıkası olan biz değiliz. Sabıkası olanlar karşıdakiler. Biz bütün genel seçimleri kazandık. Geçen yerel seçimde kaybettiğimiz yerler de oldu hepsine saygı gösterdik.

Aylarca bu suçlamayı yöneltenler 14 Mayıs gecesi iki CHP’li belediye başkanın çıkıp da daha oylar sayılırken ’13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’dur’ diyerek, millet iradesine asıl saygısızlığın, provokasyonun oradan geldiği görüldü. Netice itibariyle bu büyük demokrasi yarışını ve bütün dünyanın adeta nefesini tutarak izlediği demokrasi yarışını milletimizin her bir ferdi olgunlukla yönetti ve katılım sağladı. Farklı siyasi partilerden vatandaşlarımız birbirlerini tebrik ettiler. Güvenlik güçleri büyük bir basiretle güvenliği sağladı. Bazı olaylar olduğunda bizim partimize de başka partilere de oldu, siyasete dönük şiddeti hep beraber kınadık. Ama siyasi alana şiddetin hakimiyeti asla söz konusu olmadı.

Bugün itibariyle demokrasi sınavında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir kez daha onay almıştır. Çünkü karşımızdakilerin en büyük argümanı güçlendirilmiş parlamenter sistem diye aslında son derece eklektik, yamalı bohça gibi bir sistem üretmişlerdi.

Türkiye’yi kaosa götürecek unsurlar barındıra, bir şekilde devlet içinde devlet mekanizması üretmeye dönük, sadece Altılı Masa’nın kariyer ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir yapılanmayı bir devlet modeli olarak sunmaya çalışmışlardı. Milletimizin buna onay vermediği net bir şekilde görülmüştür. Kaybeden çok büyük iddialarla konuşan siyasi partiler, siyasi parti yöneticileri, siyasetçiler ve genel başkanlar olmuştur ama kaybeden hiçbir vatandaşımız olmamıştır. Türkiye’nin önü açıktır, Türkiye Yüzyılı’nın bütün altyapısı tamamlanmıştır.

Bu seçim sürecinde unutulmaması gereken olaylardan bir tanesi, ilk defa bir siyasi parti genel başkanı, Sayın Kılıçdaroğlu mezhepçi yaklaşımları seçim sürecinin bir parçası haline getirmeye çalışmıştır. Orta Doğu’da gördüğümüz, memleketlerin başına çok iş açmış, hiçbir şekilde siyasette gündem olmaması gereken etnikçi ya da sekter birtakım tartışmaları açtığı gibi birtakım mezhepçi tartışmaları da açmaya çalışmıştır.

Bunun karşısında hep şunu söyledik, adlarımız farklı, aidiyetlerimiz, mezheplerimiz farklı olabilir ama biz siyasal alanın değerleriyle konuşuyoruz, hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Şimdiye kadar Türk siyasetinde hassasiyetle kaçınılan bu durumun bu şekilde gündeme getirilmesinin çok üzücü ve sorumsuzca bir davranış olduğunu ifade etmek isterim. Kendisi bunu yapınca masadaki ortaklarından birisi farklı bir mezhebi referans kullanmaya kalktı. Bu son derece sorumsuz olmuştur.

YSK mensupları, kamu görevlileri bütün bu sürece katkı veren bütün görevlilere çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’deki seçim mekanizmalarının ne kadar güvenli olduğu da görüldü. Karşımızdaki adayın, başta CHP olmak üzere veri akışı çökerken, Seçim İşleri Bakanımız Ali İhsan Yavuz başkanlığındaki verileri toplama ve işleme mekanizmamız saat gibi işlemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu çalışmaları yürüten genç kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı tebrik etti.

Seçim sürecinin en büyük yalanı hangisiydi açık ara? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından söylendi. AK Parti’nin 3 kere terörist başını bırakmaya teşebbüs ettiğini söyledi. Bu, seçim sürecinin açık ara seçimin birinci yalanıydı. AK Parti 3 kere terörist başını serbest bırakmak için kanun çıkarmaya çalıştı dediler. Baştan aşağı yalan. Bu bahsettiği kanun AK Parti iktidarından önce Kenan Evren, Turgut Özal zamanlarından beri Milli Güvenlik Kurulu Kararı’yla topluma kazandırma adıyla çıkarılmış bir kanun.

1985 yılında. Bu kanunda, örgütü deşifre eden herhangi suça bulaşmamış kişilere, örgütün dağılması için alan yaratmak üzere MGK kararıyla, 1985 yılında örgütün çözülmesini sağlamaya dönük yaklaşım geliştirilmiş. Bu kanun esasında terörist başını, PKK terör örgütü yöneticilerini kapsamıyor. Bu açık ve net. Daha sonra bu süreli olduğu için çeşitli kereler güncellenmiş. Bizim iktidarımız döneminde de güncelleme yapılmış. Terörist başının yargılandığı ve ceza aldığı maddenin zaten bu kanuna girmesi mümkün değil.

Sosyal medyada bazı genç arkadaşlarımız, kadın arkadaşlarımız videolar paylaşıyor. Hiçbir vatandaşımızın incinmesini, üzülmesini istemeyiz, burası hepimizin vatanıdır, herkes müsterih olsun. Kendi hayat tarzının ya da düşüncesinin seçimlerde kaybettiğini düşünenler, Türkiye büyük ülkedir, hiç kimse bir diğerinin hayat tarzının üzerine baskı kuramaz.

Kendini ifade etme, kendi değerlerini, ideolojik kimliğini ifade etme açısından bir şey yok. Kimse kendisinin değer sistemi açısından kaybettiği düşüneceği bir tablonun ortaya çıkması doğru değildir. Bazı vatandaşlarımızın kendisini incinmiş, ötekileştirilmiş hissetmesi doğru bir yaklaşım olmaz. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun her vatandaşımızın desteğine, nefesine, gayretine ihtiyacımız var. Seçimlerde siyasi rekabet söz konusudur, husumet söz konusu değildir.

“YSK açıklamayı yaptıktan sonra yemin töreni ve kabine takvimi başlayacak”

YSK milletvekilliği seçimi kesin sonuçlarını açıkladı. O sebeple 3 gün içerisinde yemin olacak. Fakat Cumhurbaşkanlığı kesin sonuçlarını açıklamadı. YSK açıklamayı yaptıktan sonra yemin töreni ve kabine takvimi başlayacak. Yemin töreninin yapıldığı akşam muhtemelen hem kabine açıklanmış olacak ve hem de tören yapılacak. Pek çok devlet başkanı gelmek istiyor. Süreç devam ediyor. Geniş bir katılımla o törenin gerçekleşeceğini değerlendiriyoruz.

(Mehmet Şimşek’le Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesiyle ilgili soru üzerine) Mehmet Bey yakın bir arkadaşımız, çok da değerli arkadaşımız. O açıklamayı yaptığımız gün herkes ‘reddetti’ diyordu, benim odamla kahve içiyorduk, size bir kulis bilgisi. O da şaşırdı. Cumhurbaşkanımızla Mehmet Bey basına yansıyan ve yansımayan görüşmeler yapıyor. Mehmet Bey partimizin içinde zaten. Bu sürece katkı vermek istiyor. Kabine tamamen Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. O konuda bizim bir şey söylememiz doğru olmaz.”

Paylaşın

Erzurum Olayları; AK Parti Sözcüsü Çelik: Prensip Olarak Şiddete Karşıyız

Erzurum’da İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik saldırıyla ilgili olarak konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Prensip olarak biz siyasete dönük her türlü şiddete karşıyız. Siyasetin özgürce yapılabilmesi parti olarak dikkat ettiğimiz bir konu” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef alan sözlerini de “Yakışıksız bir beyan.” olarak nitelendiren Sözcü Çelik, şiddeti maruz görmeyeceklerini de belirtti.

Ömer Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitingi sırasında bir grup tarafından taşlı saldırıya uğraması olayında kapsamlı bir soruşturma açılacağını belirtti.

NTV’de Funda Görey’in sorularını yanıtlayan Çelik’in açıklamaları şöyle:

“Dikkatli bir şekilde takip ettik. Prensip olarak biz siyasete dönük her türlü şiddete karşıyız. Siyasetin özgürce yapılabilmesi parti olarak dikkat ettiğimiz bir konu. Siyasete ve siyasetçiye dönük herhangi bir şiddetin maruz görülmesi söz konusu olamaz. Bu olaydan önce uyarılar yapılıyor. Burası miting alanı değil, miting alanı öbür taraf diye yönlendiriliyor. Erzurum bir barış şehri. Kapsamlı bir soruşturma yapılacaktır.

İBB Başkanı en ufak bir olayda Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamalar yapıyor. Yakışıksız bir beyan. Fiziki şiddete karşı olduğumuz gibi sözel manipülasyona ve provakatif söyleme de karşı olmak zorundayız. Miting alanının güvenlik tedbiriyle esnaf ziyaretisinin güvenlik tedbiri bunlar birbirinden farklı şeyler. Kurallı siyaset yapacağız. Türkiye’nin her yerinde herkes miting yapıyor. Güvenlik tedbiri alınıyor. Tabiki de alınacak. Hiçbir şekilde şiddeti maruz göremeyiz. Topyekün reddederiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘seçim gecesi sokağa çıkmayın’ açıklamasını da değerlendiren Çelik şu ifadeleri kullandı:

“Bunlar bir tecrübesizlik ve sorumsuzluk. Vatandaşımız kaybetmez, herkes kazanır. Sandığın iktidarı belirleme gücü kazanıyor. “O gece çıkmayın, bir takım provakasyonlar olacak” demek başlı başına provakatif söylem. Her zamanki gibi seçimlerde kaybedenler ve kazananlar olacak. Biz birinci turda bu işi bitireceğiz. Hiçbir vatandaşımız kaybetmeyecek. Ondan sonra önümüze bakacağız.”

Ne olmuştu?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı mitingde, otobüs üzerinde konuştuğu sırada bir grubun taşlı saldırısına uğramıştı. İmamoğlu, saldırının ‘tertipli’ bir olay olduğunu söylemişti.

Olay sonrası otobüsün içinden mikrofonla bir süre konuşan İmamoğlu, polis ekiplerine tepki göstermiş ve “Bunu seyreden polisler, biz de sizi seyrediyoruz. Bu şehrin valisi, emniyet müdürü biz de sizi seyrediyoruz. Hiç sorun yok. Aldatılmış gençler olabilir. Aldatılmış yöneticiler olabilir. Burada yaralanan vatandaşlar var, siz seyrediyorsunuz polisler. Erzurum Valisi, Erzurum Belediye Başkanı… Hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. İnsanları tahrik ediyorsunuz” demişti.

Ekrem İmamoğlu daha sonra paylaştığı bir video ile de yaşananlara tepkisini ortaya koydu. İktidar mensuplarına seslenen İmamoğlu, “Yanlış yoldasınız, millete zarar veriyorsunuz” diye uyarmıştı.

Atılan taşlar nedeniyle bazı katılımcılar yaralanmıştı. İmamoğlu ve beraberindeki heyeti taşıyan otobüste hasar meydana geldi. İmamoğlu’nun otobüsü alandan ayrılırken polis de kalabalığa TOMA’larla su sıkmıştı.

 

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Akşener’e Tepki: Niteliksiz, Yakışıksız

İYİ Parti Lideri Akşener’in partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Çelik,  “Bugün İYİ Parti grup toplantısında Sayın Akşener’in üslubu, Cumhurbaşkanımıza yönelik ifadeleri ve kullandığı bazı tabirler son yıllardaki en niteliksiz, en yakışıksız ifadelerin yer aldığı konuşma olmuştur” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener’i tebrik etmiş. Bu niteliksizliğe bir çifte destek söz konusu olmuş. Bu ittifakın diğer üyeleri de aynı desteği sergileyecekler mi bakalım?”

Akşener’in geçtiğimiz günlerde, bir kadına söylenmeyecek sözlerle karşı karşıya kaldığı ifadelerine yönelik Çelik, “Bir kadın siyasetçiye kadın olduğu için haddini aşan şeyler söylendiğinde biz bunun karşısında dururuz ama bugün yaptıkları konuşmada herhangi bir kadın veya erkek siyasetçinin ağzına almaması gereken birtakım tabirler kullanılmıştır” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Çelik’in açıklamalarından satırbaşları:

 “İYİ Parti’nin grup toplantısında Sayın Akşener’in kullandığı üslup, bunu üzülerek söylüyorum son yıllardaki en yakışıksız ifadeleri olmuştur. Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener’i tebrik etmiş, bu yakışıksızlığa çifte destek olmuştur. Argo tabirlerle bağırıp, çağırarak, saldırgan üslup haline, son yıllarda gördüğümüz en yakışıksız konuşmaya şahit olmak zorunda kaldık.

Meclis kürsüsüne kurşunların dizildiği bir tablo. Cumhurbaşkanımız dünyada Türkiye’nin şan ve şerefini en yüksekte tuttu. Argo tabirlerle bir hezeyan şeklinde bağırıp çağırarak, son yıllarda gördüğümüz en niteliksiz ve yakışıksız konuşmaya şahit olduk.

Bugün yaptıkları konuşmada herhangi bir kadın ya da erkek siyasetçinin ağzına almaması gereken sözlerle Cumhurbaşkanımıza yönelik ifadeler kullanıyor. Seçim kampanyaları seccadeye ayakkabı ile basarak başladı. Şimdi de Meclis çatısı altında kurşun sergisi yaparak bu tehdidi sürdürüyorlar.

Siyasi pazarlıklarını kapatmak için bize saldırıyorlar. Meclis’te bir kurşun sergisi açmaya kalkarak ortaya koyduğu bu performans üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. O Meclis sizin kürsüde kurşun sergileyebileceğiniz bir yer değildir. Buradan bizlere saldırarak kendinize siyasi rant üretmeye çalışırsanız buna net bir şekilde karşı çıkarız.

Bugünkü yapılan konuşmanın tamamı Cumhurbaşkanımıza saldırma adı altında diğer konuların örtbas edilmek istenmesidir. Bir de çay tutturmuş gidiyor. Reçetelerini yeniliyorum. Bir hazımsızlıkları olduğu belli. Bu nedenle kendisine bir de acılı Adana şalgamı ekliyorum. “

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik: Akşener’in Cumhurbaşkanımıza Dönük Kullandığı Dili Kınıyoruz

İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik silahlı saldırıya ilişkin açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Buna karşın Sayın Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn. Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokotif bir yaklaşımdır. Sayın Akşener’in Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı dili kınıyoruz.”

Ömer Çelik, açıklamasının devamında, “Sayın Akşener şu anda bu saldırı karşısında tüm siyaset kurumunun ortak dayanışma tutumunun altını çizmelidir. Bu lanetli saldırıyı sorumsuz yaklaşımlarla siyasi kazanç malzemesi yapmaya çalışmak, birileri tarafından üretilmek istenen ortama katkı sağlamaktan başka işe yaramaz.” ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik silahlı saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Çelik’in açıklamaları şöyle:

“İyi Parti İstanbul İl binasına yapılan saldırıyı lanetliyoruz. İyi Parti’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Siyaset kurumuna dönük her türlü taciz ve saldırının karşısındayız. Hiçbir provokasyon ve saldırı amacına ulaşamaz.

Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir. Buna karşın Sn Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokatif bir yaklaşımdır.

Sn. Akşener’in Sn. Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı yakışıksız ve provokatif dili kınıyoruz.

İyi Parti il binasına yapılan saldırının failleri ortaya çıkacaktır. Özellikle seçime giderken tüm provokasyonlara karşı ortak tutum alınması önemlidir. En güçlü iradeyle siyaset kurumuna dönük saldırılara karşı duracağız.

Bunun kadar önemli olan ise sorumsuz açıklamalar yaparak provokasyona katkı sağlamamaktır. Sn. Akşener doğrudan Sn. Cumhurbaşkanımıza karşı yakışıksız bir dil kullanarak maalesef bu saldırıyla amaçlanan provokasyona katkı sağlayabilecek bir açıklama yapmıştır.

Sn. Akşener şu anda bu saldırı karşısında tüm siyaset kurumunun ortak dayanışma tutumunun altını çizmelidir. Bu lanetli saldırıyı sorumsuz yaklaşımlarla siyasi kazanç malzemesi yapmaya çalışmak, birileri tarafından üretilmek istenen ortama katkı sağlamaktan başka işe yaramaz.

Siyasi partilere yapılan saldırılar karşı durulması gereken eylemlerdir, sorumsuz yaklaşımlarla siyasi rant üretme malzemesi değildir. Bu sorumsuz yaklaşımlarla kimse siyasi rant elde edemez.

14 Mayıs’ta ülkemizi için demokratik bir yarışla seçim gerçekleştireceğiz. Bu ortamı lekelemek isteyen provokasyonlara karşı olduğumuz gibi, sorumsuz açıklamalarla bunlara destek veren siyasi yaklaşımlara da karşıyız.”

İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına, henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce sabaha karşı silahlı saldırı düzenlendi.

Akşener: Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır

Saldırı sonrası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı önüne geldi. Meral Akşener, burada bir açıklama yaptı. Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Seçime 1,5 ay kala ve Sayın Cumhurbaşkanı demem ama Cumhurbaşkanı böyle olmaz, Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır.

Daha önce dedi ki bana bunlar iyi günlerin, linçe uğradım, evim basıldı, bu defa beni kendinle uğraştırma dedi; partimizin İstanbul İl Başkanlığı 2 yerinden kurşunlandı.

Türkiye bir kabile devleti olamaz. Partilerin seçime 1,5 ay kala korkutulması kabul edilemez. Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı. Cenab-ı Hak’tan başka kimseden korkmam.

Evim basıldı beraat ettiler. Linçe uğradım beraat ettiler. Torunuma iftira attılar, beraat ettiler. Aziz milletim, bu ucube sistem süremez.

Bugün bana, yarın size. 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz, bu pis sistemi bitireceksiniz. Yanımda Ekrem başkan var. Seçimi iptal ettiler. Ben milletime güveniyorum.

Kadın kardeşlerim sizlere sesleniyorum. Erkek siyasetçilere yapılmayan iğrençlik bana yapıldı. Eğer bu zulmün bitmesini istiyorsanız 14 Mayıs’ta oylarınızı Millet İttifakı’na oy vereceksiniz.

Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçeceksiniz, İYİ Parti’yi birinci parti yapacaksınız. Işıklar söndüğünde evinden işe nasıl gidildiğini biliyorum. Bir lokantada yalnız yemek yiyorsanız başınıza neler geldiğinizi biliyorum.

Recep Bey size sesleniyorum. Devri iktidarınızda başıma gelmeyen kalmadı. 14 Mayıs’tan sonra iftiralar, hakaretler bitecek. Etrafındaki yalaka tayfa yerine bize bağırmaya tercih ediyor.”

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Erdoğan’ın Adaylığına İtiraz Edenlere Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerindeki adaylığına itiraz eden partilere tepki göstererek, “Cumhurbaşkanımızın adaylığı önünde hiçbir engel yoktur” dedi.

Haber Merkezi / Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımızın bu seçimlerde yeniden aday olduğunu aylar öncesinden açıklamıştık. Nitekim usulüne uygun şekilde adaylık başvurusu yapılmıştır” ifadelerini kullandı. Çelik, “Milletimizin sahip olduğu demokrasi sandığına hiç kimse ipotek koyamaz!” dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, “Demokratik seçimlerle milletin adayıyla yarışmaktan korkan çevreler, Cumhurbaşkanımızın önüne siyasi hayatı boyunca çeşitli engeller çıkardılar. Bu yaklaşım, Cumhurbaşkanımızla demokrasi meydanında yarışmaktan korktuklarının itirafı olmaktan başka işe yaramadı” diye ekledi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yapılan itiraz başvurularının ardından sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik, açıklamasında şunları söyledi:

“Aylar önce açıkladığımız gibi Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak Cumhurbaşkanı adayımızdır. Bu adaylığa karşı bazı partilerin YSK’ya itiraz ettiği basına yansıdı.

Cumhurbaşkanımızın adaylığı önünde hiçbir engel yoktur. Cumhurbaşkanımızın bu seçimlerde yeniden aday olduğunu aylar öncesinden açıklamıştık. Nitekim usulüne uygun şekilde adaylık başvurusu yapılmıştır..

Cumhurbaşkanımız milletimizin iradesine sımsıkı bağlılıkla sürdürdüğü siyasi hayatına, demokrasinin ve sandığın gücüne inanarak devam etmektedir.

Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda üretilmeye çalışılan sözde tartışma hukuki değil, hukuk dışı yollarla siyasete yön vermeye çalışan kötü alışkanlıkların depreştiğini göstermektedir…

Daha önce de ifade etmiştik: Bu tür söylemler, siyaseti kurgulamaya çalışan masaların gizli ortağının “Sabih Kanadoğlu zihniyeti” olduğunu ve bu tartışmaların vesayet zihniyetinden beslendiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye, demokratik süreçlere yalnızca aziz milletimizin yön verdiği bir noktaya gelmiştir. Geçmişin vesayet zihniyetinden ilham alan girişimlerin bu gerçeği gölgelemesi mümkün değildir. Sözün özü; milletimizin sahip olduğu demokrasi sandığına hiç kimse ipotek koyamaz!

Demokratik seçimlerle milletin adayıyla yarışmaktan korkan çevreler, Cumhurbaşkanımızın önüne siyasi hayatı boyunca çeşitli engeller çıkardılar. Bu yaklaşım, Cumhurbaşkanımızla demokrasi meydanında yarışmaktan korktuklarının itirafı olmaktan başka işe yaramadı.

Söz ve karar milletindir! Milletimiz, siyasi pazarlıklar yoluyla ülkemizin geleceğine dair kumar oynamak isteyenlere sandıkta bir kez daha demokrasi dersi verecektir.”

Paylaşın

Altılı Masa’nın “Erdoğan Aday Olamaz” Açıklamasına Ömer Çelik’ten Yanıt

Altılı Masa’nın “Erdoğan bir kez daha aday olamaz” açıklamasına yanıt veren AK Parti Sözcüsü Çelik, “Cumhurbaşkanımızın yeniden adaylığı önünde hiçbir engel yoktur. Bu esasında bir tartışma konusu bile değildir” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Altılı Masa’nın dünkü toplantısı sonrası yapılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasının hukuki olmadığı açıklamasına yanıt verdi.

Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanımızın yeniden adaylığı önünde hiçbir engel yoktur. Bu esasında bir tartışma konusu bile değildir. Bunun tartışma konusu yapıldığı zemin hukuk değil, geçmişte gördüğümüz gibi hukuksuz yollarla siyasete yön verme arayışlarıdır” dedi.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Atılı Masa’nın İYİ Parti ev sahipliğinde yapılan toplantı sonrası yapılan açıklamada, Erdoğan’ın seçimlerde TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe aday olamayacağı belirtildi:

“Türkiye, hukuksuzluk, kanunsuzluk ve başıbozuklukla hareket eden bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Bu çerçevede, Anayasa ve kanunda hiçbir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olan hükümler uyarınca, TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir.

Cumhurbaşkanının, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır. Anayasa’yı yok sayan bu başıboşluğu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Bununla beraber, Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizin bu hukuksuz düzene “Yeter” cevabı vereceğinden emin olan bizler, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapmayı planladığı seçime halkımızdan aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla ve ülke sevdamızla hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.”

Paylaşın

AK Partili Çelik’ten “Seçim Tarihi” Açıklaması: 14 Mayıs’ta Yapılması Artık Kesinleşti

Seçim takvimine ilişkin açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Seçimin 14 Mayıs’ta yapılması artık kesinleşti. Burada esas olan muhalefet Meclis’e önem verilmesi gerektiğini söylüyor. Tabii ki Meclis önemlidir. Türkiye Meclis’i dünyada önemli bir yere sahiptir. Tüm Meclis’ler savaş sonucu kurulmuştur fakat bizim Meclis’imiz savaşa komuta etmiştir” dedi ve ekledi:

“Türkiye demokratik tecrübeye sahip bir ülke. Cumhurbaşkanımız gerekli açıklamayı yaptı. 14 Mayıs’ı telaffuz ederek. Türkiye büyük bir olgunlukla bu seçimi gerçekleştirebilecek yetkiye sahip. En çok sandık güvenliği söyleniyor. Bütün siyasi partilerden temsilciler, vatandaşlar sandıkların başında olacak. Güvenlik sorunu yok. Kurallara uygun bir şekilde sandık başında görevini gerçekleştirenlere teşekkür ettik.”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı bir canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İsveç’te Türkiye’nin büyükelçilik binasının önünde aşırı sağcı ve ırkçı politikacı Rasmus Paludan’ın Kuran yakmasıyla ilgili konuşan Çelik, “İsveç Başbakanı diyor ki; bu eylemleri yapanlar bizim NATO’ya üye olmamızı engelliyor. Bunlar sizi engelliyorsa ve siz buna karşı bir şey yapamıyorsanız tabii ki bir zaaf söz konusu. ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makeninin yakılmasını biz kabul etmeyiz’ dediler, ama bundan sonra bütün eylemleri ifade özgürlüğüne sokuyorlar” dedi.

Çelik, Türkiye-İsveç gerginliğinin ardından Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik müzakerelerinin iptal edilmesiyle ilgili, “Masada ilerleme değil, gerileme var. Bu noktaya getiren İsveç’in kendisi oldu. İsveç verdiği hiçbir sözü tutamadı. Bu çerçevede o toplantının yapılmasının bir anlamı yok. Finlandiya bu konuda kendisini pozitif yönde ayrıştırmak istiyor. Onun için NATO ile konuşacak. Finlandiya ve İsveç iki ayrı bir ülke. Finlandiya terör konusunda doğru adımları attıktan sonra tabii ki İsveç’ten kendisini ayrıştırmış olur” ifadelerine yer verdi.

“Bütün siyasi partilerden temsilciler, vatandaşlar sandıkların başında olacak”

Seçim takvimine ilişkin açıklama yapan Çelik şunları kaydetti:

“Seçimin 14 Mayıs’ta yapılması artık kesinleşti. Burada esas olan muhalefet Meclis’e önem verilmesi gerektiğini söylüyor. Tabii ki Meclis önemlidir. Türkiye Meclis’i dünyada önemli bir yere sahiptir. Tüm Meclis’ler savaş sonucu kurulmuştur fakat bizim Meclis’imiz savaşa komuta etmiştir. Türkiye demokratik tecrübeye sahip bir ülke. Cumhurbaşkanımız gerekli açıklamayı yaptı. 14 Mayıs’ı telaffuz ederek. Türkiye büyük bir olgunlukla bu seçimi gerçekleştirebilecek yetkiye sahip. En çok sandık güvenliği söyleniyor. Bütün siyasi partilerden temsilciler, vatandaşlar sandıkların başında olacak. Güvenlik sorunu yok. Kurallara uygun bir şekilde sandık başında görevini gerçekleştirenlere teşekkür ettik.

“Kampanyamız güçlü bir şekilde hazırlanıyor”

Burada enteresan bir şey vardır. Cumhurbaşkanımızın siyaset yapma biçimi CHP’yi dönüştürdü. Cumhurbaşkanımız CHP liderine Demokrat partinin ilkesini söyletmiş oldu. Her seçime giderken patronunuz millettir. Her seferinde bunu ifade edersiniz. Burada millete atıf yapmak. Kampanyamız güçlü bir şekilde hazırlanıyor. Bunlar Türkiye Yüzyılı şemsiyesi altında oluyor. Bizim beyannamemiz vardır. Manifestomuz çıkar ve kampanyamız olur. Ana sloganı Cumhurbaşkanımız açıkladığında göreceğiz. Cumhurbaşkanımızın mitinglerinde adım adım slogan ve kampanya açıklanacak.”

“Asla doğru bulmadığımız bir ifade”

AK Parti Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı överken kullandığı ve büyük tepki çeken “Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım, ayakkabısını elimizle yalamamız lazım” ifadeleri sorulan Çelik, “Asla doğru bulmadığımız bir ifade. Kendisi de özür dileyip bir açıklama yaptı. Böyle bir ifadeden üzüldük doğrusu” yanıtı verdi.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten İsveç’e Tepki: Kabul Edilemez

İsveç’teki PKK eylemine tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “İsveç savcısı ‘soruşturma yok’ dedi, bu kabul edilemez. Tablo açıktır, çifte standart açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul etmez.” dedi.

Haber Merkezi / İsveç’in başkenti Stockholm’de PKK destekçileri tarafından düzenlenen gösterilerde yaşananlar, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim yaratmıştı. İsveç gazetesi Aftonbladet’e konuşan Savcı Lucas Eriksson, yapılanların İsveç yasalarına aykırı olmadığını söylemişti.

Savcı Eriksson, “Dosya, masama hakaret diye geldi, ancak ben hakaret teşkil edecek ağırlıkta bir şey göremedim. Bu yüzden de bir ön soruşturma başlatmama kararı aldım” demişti.

Ne olmuştu?

Stokholm’de geçen hafta PKK destekçisi oldukları belirtilen bir grup, belediye binasının önünde toplanarak, Erdoğan’a benzetilen bir kuklayı ters olarak asmıştı. Eylem, Ankara’nın tepkisini çekerken, İsveç Büyükelçisi de Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, eylem hakkında, “NATO üyeliği başvurusuna karşı sabotaj olarak tasarlandı” diye konuşmuştu.

“İsveç terör yandaşı olarak kendini konumlandırır”

Adalet Ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan MYK toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi.

Ömer Çelik, açıklamasında, “Muhalefet partilerinden bu doğrultuda Türkiye’nin değerlerine dönük bu eylemi kınayanların her birine teşekkür ediyoruz. Böylesine çirkin eylem ifade hürriyeti olarak kabul edilemez. İsveç Başbakanı, İsveç’in NATO’ya üyeliğine engel olmak için sabotaj dedi. İsveç’teki savcı bunların cezalandırılmayacağını söylemiş. Hakaret davası olarak ele alınabileceğini, herhangi bir şekilde cezalandırılmayacaklarını söylemiş. Bundan şu sonuç çıkıyor, İsveç terör yandaşı olarak kendini konumlandırır.” dedi.

“İsveç’in yasasını buna göre düzenlemesi. terörle mücadele yasasını gözden geçirmesi gerektiğini” savunan Çelik “İsveç’te terör gruplarının birer hafta arayla 15 tane eylem yaptığını düşünün ve bu eylemde bir AB ülkesi başkanı ya da başbakanının maketinin asıldığını düşünün. Bu hafta Almanya’yla ilgili, haftaya Hollanda’yla ilgili… Böyle bir şey kabul edilebilir mi? İsveç’in buna dönük tepkisi ne olur? Tablo açıktır, çifte standart açıktır. Bu hiçbir yerde kabul edilemez, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul etmez.” ifadelerini kullandı.

Altılı Masa’daki yetki tartışmasına da değinen AKP Sözcüsü şöyle devam etti

“Muhalefetin yaptığı antisiyaset. Bu son tartışmalardan önce bir anayasa taslağı hazırlamışlardı. Bu taslakta halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının hiçbir şeye karışmayacağı söyleniyor. Bu model demokrasimizi felç eder. Sivil siyaseti felç eden bir yaklaşım. Bu model demoktratik değil, bir politbüro modeli.

“Diyorlar ki, bir cumhurbaşkanı olacak, 6 kişinin onayını almadan siyasi bir karar alamayacak. Peki cumhurbaşkanı bunu yapmazsa ne olur. Mutabakat bozulur, seçime gidilir. Bu 6’lı eş başkanlığı sistemidir, cumhurbaşkanıyla birlikte 7’li eş başkanlık sistemi olur”

Çelik seçim tarihi konusunda da “Seçim konusuyla ilgili tarih budur dediğimiz zaman duyuracağız. Erken seçim gibi değil ama seçim tarihinde bir değişiklik söz konusu olacak. Biraz geriye çekebiliriz. Birkaç tarih konuşuluyor. Çok kısa bir süre olarak güncelleme söz konusu olacak.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten ‘Seçim Tarihi Öne Çekilebilir’ Açıklaması

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Bizim irademiz seçimin 18 Haziran’da zamanında yapılması yönünde. Fakat 18 Haziran’la ilgili çıkabilecek bazı sıkıntılar; yani vatandaşlarımızın yurt içinde bir seyahat dönemi olması ve çeşitli şekillerde ülkemizde büyük bir hareketliliğin yaşandığı bir dönem olması sebebiyle bir değerlendirme yapılıyor” ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Çelik, değerlendirmelerde net bir sonuca varılması durumunda tarihin kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

Sözcü Çelik, ‘Seçimin öne alınması sizce de gerekli mi? Seçim tarihine ilişkin değerlendirmeleriniz neler olur?’ sorusuna, “Bizim irademiz seçimin 18 Haziran’da zamanında yapılması yönünde. Fakat 18 Haziran’la ilgili çıkabilecek bazı sıkıntılar; yani vatandaşlarımızın yurt içinde bir seyahat dönemi olması ve çeşitli şekillerde ülkemizde büyük bir hareketliliğin yaşandığı bir dönem olması sebebiyle bir değerlendirme yapılıyor” yanıtını verdi.

Değerlendirmelerde net bir sonuca varılması durumunda tarihin kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Çelik, “Ama bu tabii ki bir erken seçim düzeyinde bir tarih değerlendirmesi olmayacak. Bu sadece 18 Haziran’da yapılmasının; o sırada Türkiye içindeki işte yaz gelmiş, vatandaşlarımızın birçoğu bulundukları yerleri terk ediyorlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerine gidiyorlar. Tarımla ilgili, birçok konuyla ilgili bir takım tarihlere denk geliyor. O çerçevede bir değerlendirme yapılıyor. Yani bu değerlendirme de dediğim gibi bir erken seçim anlamına gelebilecek bir değerlendirme şeklinde değil; biraz daha, çok az daha tarihin geri çekilmesiyle ilgili” diye konuştu.

Ukrayna: Önümüzde uzun bir soğuk savaş beliriyor

Çelik, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin olarak da savaşla ortaya çıkan bölgesel ve küresel tablonun Türkiye’nin dış politikada karşı karşıya kaldığı en büyük problemlerden biri olduğunu söyledi. Çelik, “Tabii Rusya’nın ilhak ettiği bölgelerden çekilme iradesinin olmaması, Ukrayna’nın ise o bölgeleri yeniden alma şeklindeki siyasetinin devam etmesi, bütün bunlar resmi bir barış anlaşmasını bırakın, kalıcı bir ateşkesin bile ufukta görünmediğini gösteriyor. Dolayısıyla önümüzde uzun bir soğuk savaşın belirmeye başladığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

Rusya-Ukrayna savaşında Avrupa Birliği diplomasisinin de çok zayıf kaldığını vurgulayan Çelik, “Türkiye’nin masada olmadığı bir AB toplantısında Rusya-Ukrayna meselesinin konuşulması diplomasi olarak bile ifade edilemez. O sadece zihinsel egzersiz düzeyinde kalır. Ve o egzersizin de herhangi bir Avrupa Birliği siyaseti ortaya çıkaramadığını net bir şekilde görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Çelik, uzun bir sürenin ardından Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanlarının geçen hafta Moskova’da bir araya gelmesiyle ilgili soruyu da “Suriye’de iç savaş başlamadan evvel Türkiye Suriye halkının faydasına olacak şekilde Suriye’nin açılması, dünya ile entegre olması için çok kuvvetli bir tavır ortaya koydu. Biz bunları yaparken dünyanın önemli devletleri Suriye’ye ‘haydut devlet’ muamelesi yapıyordu ama biz Suriye halkının faydasına olacak şekilde bunu sürdürdük. Ama daha sonra ortaya çıkan katliamlar bu ilişkilerin kopmasına neden oldu.

Türkiye en başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Her zaman Cenevre sürecinde de Astana sürecinde de Suriye’deki Anayasa yapım sürecinde de sorunun silahla değil siyaset ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini altın çizdik. Ve bu konuda devletimizin bütün diplomatik yeteneklerini seferber ettik. Yine prensip; Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkının her birinin ortak yararının gözetilmesiydi. Gelinen noktada yine çözümün siyasi olduğunu düşünüyoruz” yanıtını verdi.

Paylaşın