AK Parti Sözcüsü Çelik’ten “Süreç” Açıklaması: Müzakere Yok

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir” dedi ve ekledi:

“Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir. Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur.”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sonrasında gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle: “Kongre sürecine doğru gidiyoruz. Kongrelerimizdeki coşku vatandaşlarımızın sürece sahip çıkmasında memnuniyet duyuyoruz. Geçtiğimiz gün acı bir kaybımız oldu. Ahmet İyimaya ağabeyimizi kaybettik. Çok zor zamanlarda cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı oldu.

Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu. Ferdi Tayfur’u da kaybettik. Çok nitelikli bizim sokaklarımızdan çıkmış. İnsanımızla birlikte yol yürümüş bir sanatçımızdı. Allah’tan rahmet diliyoruz. 2024’ten 2025’e değişmeyen önceliğimiz deprem konusundaki hassasiyetimiz. Cumhurbaşkanımızın bize kapalı toplantılarda hatırlattığı en önemli husus depremin unutulmamasıdır.

Türkiye’nin içinde ve Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde destek verdiği ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesindeki ziyaretleri ve tartışmaları görüyorsunuz. Bu tartışmalarla ilgili doğru kavramların kullanılması gerekir. Sayın Bahçeli’nin Türkiye’yi terörsüz bir ülke hedefine ulaştırmak için koyduğu güçlü bir inisiyatif var. Sayın Cumhurbaşkanımız hem başbakanlığı döneminde hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde çeşitli çalışmalara öncülük etti. Saatlerini harcadı. Bütün bu çerçevede aslında terör mekanizmasına başvuranların, en çok kullandığı argümanlardan biri siyasi yolun kapalı olduğu şeklindeydi.

Bu da terörün sebebi olamaz ama siyasi katılımın en verimli şekilde açıldığı dönemde de ivmesini yükselttiğini gördük. Bu tartışmaların sona erdirilmesi için büyük mesai harcandı. Kürt kardeşlerimizin bu meseleyle birlikte anılmasını emperyalist proje olarak gördük. Bu konuda en büyük iştahın Siyonistler tarafından olduğunu gördük. Kürt kardeşlerimiz onlara yüz vermediler doğru yerde durdular. Şimdi yanlış yerde duran terör örgütünün tutumuydu. Siyonistlerin 7 Ekimden beri tutumu bölge haritaların değişmesi yönündeydi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin mesajları çok açıktır; hedef terörsüz Türkiye’ye ulaşmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden herhangi bir taviz söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir. Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir.

Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur. Bir çerçeve var ve bu çerçeve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel prensipleri çerçevesinde ortaya konulan çerçeve. Bugün gelinen noktada bölgedeki Kürt kardeşlerimizi emperyalist ve Siyonist projeler için lejyoner yapmaya çalışanlar var. Biz kardeşlik diyoruz. Cumhurbaşkanımızın o ilk zamanlarda Esad’ın reform yapma istediğinin gündemde olduğu zamanlarda Esad’a söylediği sözlerden bir tanesi ‘Suriye’deki Kürtleri eşit vatandaş olarak konumlandır’ şeklindeydi.

Şimdi mesele YPG ve PYD’ye geliyor. Esad rejiminin çökmesinden sonra Esad rejiminin türevi olarak kalmış tek yapı PYD, YPG yapısıdır. Bu çökmüş bir rejimin türevidir. Bulunduğu bölgelerde Kürtleri temsil etme kabiliyeti yoktur. Suriye’yi şu anda yönetenler ‘silahlı gruplar silahlarını bıraksın’ diyerek siyasi sistemin kurulmasında eşit unsurlar olsun dendiğinde, bu terör yapıların mantığı, Kürtleri yeni dönemin kazanımlarından mahrum bırakma şeklinde son derece yanlış tutumdur. Doğru olan oradaki örgütün kendisini feshetmesidir.

Orada Kürtleri temsil eden partiler olarak, başka partilerin içinde yer alarak Suriye’nin milli egemenliği ve toprak bütünlüğü içerisinde yollarına devam etmeliler. Bölgede herhangi etnik, mezhep unsuruna karşı dışlayıcı, onları haklarından mahrum etmeye çalışan yaklaşım olursa bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bölgedeki Kürt kardeşlerimize dönük, hiçbir dışlayıcı yaklaşıma müsamaha ile yaklaşmayacağımızı bir kez daha belirtiyorum.

Suriye’ye Batı’lı ülkelerden ziyaret gerçekleşiyor. Bu ziyaretlerden memnuniyet duyuyoruz; fakat Türkiye’yi burayı yönlendirecek yapı kurmakla eleştirenlerin reel karşılığı yoktur. Türkiye ‘Suriye Suriyelilerindir’ temelinde ve egemenliğinin korunması temelinde biz kardeşçe şimdiye kadar nasıl Suriye halkının yanında olduysak bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz bunları söylediğimiz zaman kendisine dış politika uzmanı olduğunu söyleyen birileri ‘Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz?’ diyor. Suriye’de olup biten her şey Hatay’ı, Antep’i, Kilis’i ilgilendiriyor. Burada ortaya çıkacak istikrarsızlığın ülkemize maliyet üreteceği son derce önemli.

Burada patronaj kurmaya dönük herhangi yaklaşımımız yok. Tamamen kardeşlik çerçevesinde bir yol arkadaşlığıdır. Tabii ki Batılı ülkelerin de buraya gitmesi, Suriye’ye yardımcı olacaklarını söylemeleri son derece kıymetlidir. Orada verilen mesajlarda problem var.”

“Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok”

Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’yı davetine ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:

“Sayın Özel’in konuşmasını dinledim. Birtakım Da Vinci şifreleriyle konuşuyor. Buna gerek yok, açık konuşsun. O kişinin ağzından da birtakım açıklamalar yapılıyor. Böyle şifreli konuşmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Kendisiyle görüşmek isteyen çok sayıda belediye başkanı oluyor. Çok sayıda siyasiler oluyor. Devletin başı olarak mesaisinin elverdiği ölçüde kapısı herkese açık. İl ziyaretleri sırasında bir sürü belediye başkanı görüşmek arzu ediyorlar. Ortada illegal durum yok. Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok. Çıkar ‘şöyle şöyle olmuş’ diye söyler. Decordere ihtiyaç olan konuşmalara gerek yok.

Biz ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar kazansın her ikisiyle çalışma ajandamız var demiştim. Seçilmiş Başkan Trump’la sayın Cumhurbaşkanımızın hukukunu biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızla çok kez bir araya geldiler. Aralarında sorunlara yaklaşımı ve çözümüyle ilgili yöntem oluştu. Gazze’de ateşkesin sağlanması ve soykırımın durmasını ifade ediyoruz. Gazze meselesinde bu durumun bir an evvel sona ermesi gerekir. Bu durumda yönetimin adım atması gerekir. Önemli olan atılacak adımlardır. Biz eylemlere bakacağız.

Bu ziyaretler normaldir, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yapılan görüşmeler son derece kıymetlidir. Sayın Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda ortaya çıkan mutabakattan ve birtakım cümleler hariç, onları düşersek eğer genel olarak kullanılan dil ve yaklaşımdan, ortaya çıkan mutabakattan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Daha önceki süreçlerin içerisinde ben ve Efkan Bey bulunmuştuk. Bütün bu meselenin safahatından alarak bugün neler yapılması gerektiğini biz buna ‘iç cephenin güçlendirilmesi’ diyoruz. Muhataplarımızın kullandığı literatüre onay veriyoruz diye bir şey yok. Burada gördüğümüz geçmiş dönemde ortaya çıkan savrulmaların, sabotajların etki etmemesi üzerine yüksek hassasiyet var.

Bazı siyasi partiler bu süreci konuşmak, cümle söylemek yerine konuları başka yerlere çekiyorlar. Müzakere ediliyor, taviz veriliyor diyorlar. Böyle bir taviz bizim siyasi tarihimizde olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu irade nettir; terörsüz Türkiye’dir. Buradan şehit ailelerimize en içten hürmetimi iletiyorum. Biz siyasi hayatımız boyunda şehit ailelerimizin ve gazilerimizin yanında olmayı şiar olarak kabul ettik. Burada herhangi bir şekilde şehit ailelerimizi incitecek, maneviyatlarına zarar verecek herhangi adımın atılması asla söz konusu olmayacaktır. Şehitlerimizin canlarını feda ettiler, egemenliğimiz ve toprak bütünlüğümüzü korumak için. Partimizde de Fatma Betül hanım şehit ailelerimizle yakın zamanda bir araya geldi.

Siyasi partiler çerçevesi içerisinde bu kabulü gerçekleştirdik. Gayet nezaketli ortamda karşılıklı olarak görüşlerimizi paylaştık. Görüşmenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemeyeceğiz. Bu görüşme trafiği bu aşamada bu şekilde tamamlanmıştır. İlişkiler çerçevesinde onların ve bizim mesaimiz var. Ortak bir tarih, ilerleyen zamanlarda bir ziyaret tabii ki mümkün olacaktır. Ancak şu anda böyle bir şey hayata geçmedi.”

Çelik, HTŞ lideri Muhammed el Colani’nin (Ahmed el Şara), Türkiye’yi ziyaret edip etmeyeceğine ilişkin soruya “Şara’nın Türkiye’ye ziyareti mümkün ancak yakın zamanla ilgili bir planlama yok” cevabını verdi.

“AK Parti kurulduğundan beri siyasi hareketin içerisindeyim. Bizim siyasi tarihimizde bu mezhepçilik meselesinin siyasi alana sokulmamasıyla ilgili ciddi hassasiyet ve birikimimiz var. Herhangi bir şekilde mezhep meseleleri siyasi tartışmaların parçası haline getirilmedi. Bunun ilk defa siyasi literatüre sokulması, 14-28 Mayıs seçimlerinden önce 6’lı Masa tarafından yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu bir tivit attı. Kendisini nitelendirerek ‘Alevi’ dedi. Siyasi tartışmaların ve mücadelelerin mezhep kimlikleri üzerinden yapılması son derece sakıncalıdır.

Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun mezhep meselesini gündeme getirmesi son derece yanlış ve sakıncalıdır. Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. İnsanların kimliklerine sahip çıkması iyi bir şeydir ama kimlikçilik kötüdür. Mezhebe ait olmak saygıdeğerdir ama mezhepçilik tehlikelidir. İnsanlar Sünni, Şii, Alevi olabilir, başka mezhebe mensup olabilir. Mezhep üzerinden siyasallaşmanın nasıl felaketlere götürdüğünü başka ülkelerde görüyoruz. Bu mezhep tartışmasını siyasi tartışma haline getiren ilk kişi CHP’nin eski genel başkanı ve 6’lı Masa’nın üyeleridir. Özgür Bey bir şey söyleyecekse oraya söylemelidir.

Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemimizde. Tatlıses’in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. ‘Siz varsanız bizde varız’ diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur. Önemli olan milletimizin istemesidir. Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de sayın Cumhurbaşkanımızın birikimlerinin ne kadar kıymetli olduğu her vesileyle görülmektedir. İnşallah en hayırlı şekilde bu süreçleri yürütürüz.”

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten “Suriye” Açıklaması: Pozisyonumuz Açık

Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Son hareketliliğin arkasında Türkiye’nin olduğu söyleniyor. Arzu ettiğimiz şey çatışmaların artması değil. Bunların hepsi gerçek dışıdır, yalandır” dedi ve ekledi:

“Bizim pozisyonumuz açıktır; bir, İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki kurallara uyulsun, iki M4-M5 Karayolu’nun 6 kilometre kuzey ve güney derinliği korunsun şeklindeydi. Maalesef rejim ve diğer unsurların saldırıları neticesinde şimdiye kadar defalarca uyarmamıza rağmen bu tablo ortaya çıkmıştır.”

AK Parti Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde basın açıklaması düzenledi. Çelik, Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin “Son hareketliliğin arkasında Türkiye’nin olduğu söyleniyor. Arzu ettiğimiz şey çatışmaların artması değil. Bunların hepsi gerçek dışıdır, yalandır” iddiasında bulundu.

Çelik, “Bizim pozisyonumuz açıktır; bir, İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki kurallara uyulsun, iki M4-M5 Karayolu’nun 6 kilometre kuzey ve güney derinliği korunsun şeklindeydi. Maalesef rejim ve diğer unsurların saldırıları neticesinde şimdiye kadar defalarca uyarmamıza rağmen bu tablo ortaya çıkmıştır” dedi.

“Göç dalgası olmasını istemiyoruz”

Çelik  sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda bizim odaklandığımız konu, Birincisi, Esad rejimi muhaliflerle bir araya gelip bir kapsayıcı hükümet modeli oluşturursa bu çatışmalar bitebilir. İkincisi, Tel Rıfat, Menbiç gibi daha önceden vurguladığımız yerlerde ülkemize karşı terör faaliyeti yürüten terör varlığı görmek istemiyoruz. Suriye’nin içinde hangi kesimden olursa olsun sivil kayıpların oluşmasını istemiyoruz ve tabi ki Türkiye’ye dönük göç dalgası olmasını asla istemiyoruz.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alan Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti’ne değil de başka devletlere söylenecek sözleri Sayın Özgür Özel, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı söylüyor. Türkiye’nin ne İran’ı zayıflatmak ne de güçlendirmek gibi bir motivasyonu yok. Aynı şey Rusya için de geçerlidir” diye konuştu.

Suriye yönetimini de “bir takım yerleri gidip terör örgütüne teslim ediyorlar” diyerek suçlayan Çelik, “Tel Rıfat ve Münbiç’te terör varlığı istemiyoruz. 30 kilometre derinlikte ülkemizi tehdit edecek herhangi bir silahlı terör örgütü varlığına müsaade etmeyeceğimizi ifade diyoruz. Bizim Suriye’nin toprak bütünlüğüyle sorunumuz yok” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

AK Partili Çelik’ten Erken Seçim Çağrılarına Yanıt: Söz Konusu Değil

Muhalefetin erken seçim çağrılarına yanıt veren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Kuşkusuz bugün biz seçim olsa yine aynı yenilgiyi tadacaklar. Ama daha önce de söylediğimiz gibi Türkiye’nin gündeminde bir erken seçim söz konusu değildir” dedi.

Ömer Çelik, açıklamasının devamında, “Muhalefetteki karışıklık, kendi aralarındaki kavga, kendi aralarındaki huzursuzluk, her söz konusu olduğunda sürekli olarak AK Parti’ye bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Cumhurbaşkanımıza bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Sesimizi kısa bileceklerini zannediyorlar” ifadelerini kullandı.

İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, muhalefetin erken seçim çağrılarına yanıt vererek, “Türkiye’nin gündeminde bir erken seçim söz konusu değildir,” ifadelerini kullandı.

Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Özgür Özel, erken seçim çağrısını cuma günü yenilemiş ve, “Ne kadar erken o kadar iyi. Aday Erdoğan olsun, başkası olsun ama seçim hemen olsun. Derhal seçim istiyoruz,” demişti.

T24’te yer alan habere göre, Çelik pazar günü Adana Arkeoloji Müzesinde yapılan Seyhan Sekizinci Olağan İlçe Kongresi’nde konuştu ve muhalefetin sıkıştığında erken seçimden bahsettiğini savundu.

“Kuşkusuz bugün biz seçim olsa yine aynı yenilgiyi tadacaklar. Ama daha önce de söylediğimiz gibi Türkiye’nin gündeminde bir erken seçim söz konusu değildir,” diyen Çelik, “Muhalefetteki karışıklık, kendi aralarındaki kavga, kendi aralarındaki huzursuzluk, her söz konusu olduğunda sürekli olarak AK Parti’ye bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Cumhurbaşkanımıza bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Sesimizi kısa bileceklerini zannediyorlar,” diye ekledi.

“Geçen gün de gördünüz mecliste çirkin bir eylem oldu. İçişleri bakanımız komisyon toplantısına girerken önünü kesmeye çalıştılar. Ama bir kere daha gördüler ki AK Parti’yi herhangi bir şekilde susturmak, hiçbir şekilde mümkün değildir. Cumhur İttifakını susturmak mümkün değildir. Türkiye’nin önünde bir erken seçim yoktur. Ama biz her gün seçim varmış gibi çalışan bir teşkilatız.”

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nda Çatlak İddiası: AK Parti’den Yalanlama

Cumhur İttifakı’nda çatlak olduğu iddialarına ilişkin konuşan AK Parti Sözcü Ömer Çelik, “Cumhur İttifakı oluşturan ilkelere sadakatle, hedeflere doğru kararlı şekilde yürüyerek Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüyecek şekilde çalışmalarını yürütüyor” dedi ve ekledi:

“O sebeple Cumhur İttifakı sadece genel düzeyde sadece üst kurumsal düzeyde işleyen bir ittifak değil; sosyolojik olarak ilçe, belde, köylerde bu iradesini vatandaşımızı buluşturmuş bir ittifaktır. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı’nın daha da güçlenerek yola devam edeceği kararlılığımız kesin.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sona erdi. AK Parti Sözcü Ömer Çelik, MYK sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Geçtiğimiz haftalarda muhalefet tarafından yoğun şekilde Cumhur İttifakı içerisinde çatlaklar, ayrılıklar vs. üzerine çok sayıda açıklama yapıldı. Bunlar bizim gündemimizi teşkil etmiyor. Bizim siyasi ajandamızda böyle bir gündemin yeri yok. Esas olarak muhalefet partisi içinde hiziplerin çatışmasını yoğun bir şekilde görüyoruz. Cumhur İttifakı oluşturan ilkelere sadakatle, hedeflere doğru kararlı şekilde yürüyerek Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüyecek şekilde çalışmalarını yürütüyor.

O sebeple Cumhur İttifakı sadece genel düzeyde sadece üst kurumsal düzeyde işleyen bir ittifak değil; sosyolojik olarak ilçe, belde, köylerde bu iradesini vatandaşımızı buluşturmuş bir ittifaktır. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı’nın daha da güçlenerek yola devam edeceği kararlılığımız kesin.

CHP Genel Başkanı sayın Özel yerel seçimlerden sonra yaptığı hatayı ısrarla sürdürmeye çalışıyor. Kendisini bu konuda uyarmıştık. Şöyle bir cümle kullanıyorlardı, merkezi iktidar, yerel iktidar. Türkiye’de çift iktidar var, Türkiye’deki kamu düzeni iki parçaya ayrılmış ya da kamu düzeni paralel oluşumlarla yönetiliyor gibisinden yaklaşım sergiliyordu.

Genel seçim iktidarı belirliyor, yerel seçim de belediye hizmetlerini belirliyor. Hepimizin sicil amiri vatandaşımızdır. Bizim ortaya koyduğumuz argümanların geçerliliği vatandaşımızın yetki ve yasalar çerçevesinde söz konusudur. Türkiye’de yasaya tabi olmayan, kamu düzeninin, kamu idaresinin parçası bir mekanizma düşünülemez.

Bu denetimler konusunda eleştiriler getirilip, hatta maalesef burada namussuzca bir siyasi talimat diyor sayın Özel. Hiç yakışık almayan sözdür. Bu siyasi namus meselesini önceki genel başkanları da çok sık kullanırdı. Biz de bunu çok sık kullanılmaması gerektiğini ve birtakım sonuçlar doğuracağını söylemiştik. Yine namus kelimesi kullanarak bütün belediyelere kefil olduğunu ifade etmesi gibi.

Bu kelimeler değerli kelimeler, gündelik polemikler içerisinde bir siyasi alfabe yetersizliği, siyasi gramer bilgisizliği ile alalade kullanmamak lazım. Siyasi namus kavramı yüksek nitelikli kavramlardır. Burada sürekli siyasi talimattan bahsediliyor. Denetleme mekanızmaları niye çalıştırıldı diye noktaya getiriliyor. İstediğiniz şeyi denetleyin diyorlar ve denetlemenin niteliğini düşürmek için suçlama getiriyorlar. Bu kelimeleri kendilerine aynen iade ediyoruz.

İkinci nokta şu anda görebildiğimiz kadarıyla 3-4 parça halinde CHP yönetiliyor. 6’lı masanın parti içinde içselleştirilmiş gibi bir hal var. CHP’nin görüşünü anlamak için minimum 4 yere bakmanız gerekiyor. Maalesef CHP yönetimi siyasi cari açığı kapatmak için AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na karşı hakaretamiz duruma giriyorlar, hakimleri, savcıları, müfettişleri tehdit ediyorlar.

Belediye başkanlarından bile ‘denetime açığız’ gibi sözler gelirken bunu CHP Genel Başkanın başka bir siyasi kavganın parçası haline getirmesi siyasi yetersizliktir. Siyaset üretimindeki cari açık, siyaset üslupsuzluğu ile kapatılamaz. Biz bu hakaretlerin hepsine cevap verecek imkana, kabiliyetine sahibiz. Buradan siyasi kavga çıkarmak istiyorlarsa, hukuk içerisinde temiz bir dille ve vatandaşımızın hukukunu savunmak için her türlü mücadeleye gireriz.

Siz genel iktidarsınız biz yerel iktidarız, bizi denetleyemezsiniz diye bir şey yok. Türkiye’de bir tane yasal düzen var. Kendi kendilerine böyle bir psikolojinin içine soktukları için siyaseten son derece sakıncalı, siyasi bilinçsizlikle malül savunmanın içine giriyorlar. Denetim için AK Parti, Cumhur İttifakı belediyeleri ve onlar için de geçerlidir.

Kendisi iktidar olmadığı halde muhalefet partisinin lideri olduğu halde hergün talimat veriyorum diye onlarca cümle kuruyor. Hepimizin sicil amiri vatandaştır. Gündem olan herşey denetlenir, vatandaşın önüne konulur. Yasaların ne yapacağı net bir şekilde açıktır. Vatandaşa dönük hizmetin kendisini tartışmıyoruz. Hangi partiye ait olursa olsun yolsuzluk, israf söz konusu ise bunlarla ilgili meseleleri tartışıyoruz.

SGK’ya borçlar katlanarak artıyor. Bunu ödememe gibisinden bir tutum siyaset değil. Böyle bir hak kamu düzenimizde yok. Nihayetinde bunun ödenmesi de SGK’dan faydalanan vatandaşlarımızın hakkı. SGK’nın da hizmet yaptığı vatandaşlarımız var. Bunlar son derece basit, temel ilkeler.

Kamu düzeninin işlemesinden kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyasi mücadeleyi yaparız, siyasi idrak ve bilinç problemi net şekilde gösteren çirkinliğe karşı bu mücadeleyi vermesini çok iyi bilen bir siyasi kadroyuz. Burada durduğumuz yer herşeyin açıklıkla ortaya çıkmasıdır. Belediyenin ürettiği hizmet de SGK’nın yaptığı hizmet de vatandaşın hakkıdır. Kamu düzeni işleyecek herkes de buna saygı duyacaktır.

“Trump tanımadığımız birisi değil”

ABD’de net bir tablo ortaya çıktı. Senato, kongre, seçim sonuçları, alınan oy, delege bütün bunlarda net bir şekilde Trump’ın, Cumhuriyetçilerin zaferi söz konusu oldu. Yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın kabinede bir talimat söz konusudur. Bütün kabine üyelerimiz kendi alanlarıyla ilgili olarak Trump yönetiminin işbaşına başlamasıyla birlikte Türkiye’nin hangi dosya alanında ne şekilde ilerleyeceğini çıkaracaklardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı böyledir. Biz hangi yönetim gelirse onunla çalışmaya dönük olarak eylem planlarımız, simülasyonlarımız hazır demiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın yol haritasıyla da güvenlikten dış ticarete, askeri konulardan dış politikalara konuları, Rusya-Ukrayna savaşı Gazze’ye kadar ilgili bakanlıklar yol haritalarını hazırlıyorlar.

Bahsettiğiniz atamalarla ilgili olarak bazı şahısların Türkiye’nin dış politikaları, sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili birtakım olumsuz beyanlarının olduğunu biliyoruz. Birtakım analizler çerçevesinde bahsettiğim temel alanlarda olumsuz tutum izleyeceği ifade ediiyor. Tabii ki bunları dikkatle izliyoruz. Şöyle bir tecrübemiz de var. Bu tip seçimlerden sonra ortaya çıkacak kabineleri, tek tek kişilerin sözleri üzerinden değerlendirmek her zaman doğru olmayabiliyor.

Doğru olduğu zamanlar var doğru olmadığı zamanlar var. Karşınızdaki kabine bütünlüklü olarak çalışıyor. Geçmiş hayatında olumlu sözler söyleyip de göreve gelince olumsuz yollar alabildiğimiz kimseler de oldu. Atacak adımlarını görmemiz lazım. Örneğin savaşın bitirilmesinden bahsediliyordu.

Umarımız ki burada hakkaniyetli bir tutum sergilenerek bu meselelerin çözümü konusunda adım atılır. Başkan Trump tanımadığımız birisi değil. Cumhurbaşkanımızın geçmişteki dönemde pek çok safhada hukuku oldu. Yeni dönemde hangi noktalardaki tıkanıkların nasıl giderileceği konusunda eylem planımız hazırdır.

Terör örgütlerinin hareketlilikleri ya da birtakım odaklar tarafından hareketli haline getirmelerine dair birtakım gelişmeleri yakından takip ettiğimizi söyleyebilirim. Yıllar evvel bir karar harekatına karar veriliyor, planlaması yapılıyordu. Şimdi böyle bir durumda değiliz. Bölgemizde gelişmeler son derece dinamiktir. TSK Cumhurbaşkanımız tarafından verilen talimat verildiği andan itibaren harekete geçecek şekilde tetiktedir, sürekli güncellenmektedir.

Bölgede terör örgütlerinin hareketliliğinin farkındayız. Talimat verildiği zaman eş zamanlı olarak TSK bu kara harekatına başlayacak konumdadır. En önemli hassasiyetimiz 30 kilometre derinliğin korunmasıdır. Türk sınırlarından 30 km. derinliğe kadar Suriye ve Irak içinde herhangi bir yapılanma gördüğümüz andan itibaren birinci dereceden tehdit sayarız, gereken harekat gerçekleşir.

Daha öncesinde bu şerit ihlal edildiğinde, ileri gidilerek birtakım teröristanlar kurulmaya çalışılıyordu. CHP adına dış politika ile ilgili konuşanlar mavi vatanı ve bu kara harekatlarını eleştirdiler. Bu harekatlar olmasaydı burnumuzun dibinde DAEŞ ve PKK’ya ait yapılanmalar fiili devletçik olarak var olacaktı. TSK bunları darmadağın etmiştir. O yüzden bu hareketliliği çok yakından takip ettiğimizi söylemek isterim.”

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Özel’e “Kürt Sorunu” Tepkisi

Partisinin MKYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret eden CHP Lideri Özgür Özel’i sert sözlerle eleştirdi.

Ömer Çelik, “Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar. Şimdi bu sorunu çözmüşüz, sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor gecikmiş bir tarih okuması olarak. Bu da gerçekten anokronik bir durum” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Artı Gerçek’in aktardığına göre; Özel’in Selahattin Demirtaş’ı ziyareti için Çelik, “Burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez. Yapılan açıklamaların ortak noktası var” ifadelerini kullanan Çelik şöyle devam etti:

“Hükümete çağrı yaparken, hükümeti hukukun üstünlüğünü saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin öncelikle terör örgütüyle ilgili ne düşündüklerini açıklaması lazım. Kobani olaylarında yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmesinden kimin bahsettiğini biliyoruz. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür.

Bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş ama terör örgütüne karşı bir şey söylenmemiş. Hem ziyaret edenin hem ziyaret edilenin cümlelerinde bu söylenmemiş. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere terörist başının heykelini dikmek yaklaşımı başta olmak üzere bunların yanlışlıkları konusuda sayın Özgür Özel’in bir şeyler söylemesi, PKK terör örgütüne karşı net bir tutumu söylenmesi ve bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek sayın Özel’in konuşmasında, bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya konuluyor. Bu da tek millet prensibinden bizim açımızdan aykırıdır. Biz ikinci sınıf vatandaş olgusunu kabul etmiyoruz. Bütün Kürt vatandaşlarımızı kast ederek ‘kendilerini eşit hissedene kadar’ diyor sayın Özel. Biz bu düzenlemeleri yaparken karşımızdaki en sert blok CHP’ydi.

CHP’nin o zamanki yöneticileri bütün düzenlemeler yapılırken askeri ve yargı vesayetini kışkırtmak istiyordu. Başörtüsü söz konusu olduğunda bu sorunun en büyük siyasi destekçisi CHP’ydi. Sorunu çözdükten sonra aradan yıllar geçti sayın Kılıçdaroğlu çıkıp ‘bu konuyu çözeceğiz’ dedi. Halbuki biz bu konuyu çözerken de karşımızda olanların başında sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar. Şimdi bu sorunu çözmüşüz, sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor gecikmiş bir tarih okuması olarak. Bu da gerçekten anokronik bir durum.”

“Yeni çözüm sürecine” ilişkin tartışmalara da değinen Çelik şöyle devam etti “Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışından sonra sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden. Bölgede ve diğer gelişmeleri birlikte okuduğumuzda Türkiye’de iç cephenin korunması herkes için bir sorumluluk olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyet alanından taviz söz konusu değildir. Terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak terörle aralarına mesafe koymaları, Türkiye partisi olmalarına dönük faaliyettir. Çözüm sürecinde yapılan devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak gücünü kullanılması, terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi.

Sayın Cumhurbaşkanımız ‘ülkeyi terk etmeleri yetmez silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler’ demiştir. Terör nihayetinde insanlık suçudur. Türkiye’de siyasal katılma yolları açıktır. Terörün hiçbir meşruiyeti ve mazereti zaten söz konusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramı Türkiye’nin temel değerleri ve hassasiyeti etrafında daha doğru, kararlı hareket etme, Türkiye’nin demokrasisi, Cumhuriyetin kazanımlarını daha güçlü şekilde koruma davetidir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir.

“Terörle bir pazarlık söz konusu değildir”

Sayın Bahçeli terörist başına ‘Türkiye’ye hizmet etmek istiyorsan silah bırakmalarını söyle’ dedi. Bunu İYİ Parti Genel Başkanı sayın Müsavvat Bey çarpıttı. Terörle bir pazarlık söz konusu değildir. Türkiye’nin içindeki siyasetin de bu t emel hassasiyetler etrafında konsolide olmasına dönük bir çağrıdır. Sayın Özgür Özel de bir tarafından tutup, başka türlü ifadeler kullanmış. Muhalefetteki diğer partilerden de başka türlü ifadeler geldi. Hem Cumhurbaşkanımızın hem Devlet Bey’in ifadeleri açıktır.

Birileri şunu da söylüyor, yakından takip ediyoruz. Bölgesel gelişmeler olunca hükümetle, Cumhur İttifakı içeride sıkıştı, bunun için hamle yapıyor deniyor. Herhangi bir sıkışma söz konusu değildir. Türkiye’ye dönük olarak kötü niyet besleyen herkesle hazırlıklarımız da kuvvetimiz de vardır. Atatürk’ten bugüne kadar iç bünyemizi güçlü tutalım çağrıları yapılmıştır, bu çağrıları da o şekilde değerlendirmek gerekir.”

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Dikkat Çeken “Anayasa” Açıklaması

Partisinin MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin “Sivil anayasanın yapılması gelecek nesillere bir borçtur” dedi.

Ömer Çelik, HÜDA PAR’ın Anayasa’nın 4. maddesiyle ilgili açıklamalarına ilişkin ise, “Değişiklik teklifleri bizim açımızdan olumlu değildir. Herhangi bir tartışmamız yoktur” ifadelerini kullandı.

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından kameraların karşısına geçerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Yeni Anayasa: Darbe anayasasından Türkiye’nin kurtulması gerekir. Bunun için de net bir şekilde ciddi bir anayasaya sivil anayasaya Türkiye’nin ihtiyacı vardır. 19 kez değiştirildi tabiri caizse yamalı bohçaya döndü. Darbenin izlerinin hem lafzına hem de ruhuna sindiği sonuçlar maalesef Türkiye’nin önünde engel olmaya devam etmektedir.

Gelinen nokta kendi içinde bütünlüğü olan, sivil gözle yapılmış, özgürlükleri korumak, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na hazırlayacak sadelikte ve dinamik anayasa ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. Demokrasi konusundaki samimiyetlerden bir tanesi de Anayasa sürecine destek vermekle ilgilidir. Sağdan, soldan, çeşitli kesimlerden herkes Anayasa’nın değişmesi gerektiğini ifade ediyor. Hayata geçirmek konusunda bir sürü engeller oluyor.

Sistemi kilitleyen birtakım tutumların stratejik düzeyde Anayasa değişimini engellemek üzere işlevselleştirildiğini gördük. Türkiye’nin bu Anayasa’dan kurtarmak gerektiği açıktır. Gelecek nesillere bir borçtur. Teşkilat başkanlığımızın Türkiye Buluşmaları adı altında bu hafta itibariyle başladı. MYK, MKYK; milletvekillerinden birçok arkadaşımız sahaya indiler.

Buradan bütün AK Parti teşkilatlarındaki kardeşlerimize, arkadaşlarımıza şükranlarımızı iletiyoruz. Teşkilatlarımız göz bebeğimizdir. Hepimiz teşkilatlarımızın üzerine titreriz. İnşa edilen siyasetin ana taşıyıcıdır. Teşkilatımızın yaptığı çalışmalar müreffeh geleceğe, demokrasiye en önemli katkıyı sağlamaktadır. Sivil siyasetin üstünlüğü teşkilat ve vatandaşlarımız arasında bağ ile mümkündür. Siyaset milletten devlete yapılan bir süreçtir.

Siyasi temsil toplumsal taleplerden koparsa demokratik siyaset kolonlarını kaybeder. Kolonları kestiğinizde siyaset demokratik olmaktan çıkar, profesyonel bir faaliyet olur, gerçek amacını, işlevini kaybeder. Siyasetin esası toplumsal hayatını maliyetini azaltmaktır. Toplumdaki fotoğrafı net bir şekilde görüp siyaseti buna göre yönetmektir.

Vatandaşın, milli iradenin taleplerinin, milli egemenliğin esası olan işlevlerin siyasete yansıtılması demokratik siyasetin ana mekanizmasıdır. Siyasetçinin yegane sicil amiri vatandaştır. Siyaset kendisine vatandaşın dışında birtakım dış etkileri amir olarak seçerse meşruiyetini kaybeder. Bu çerçevede Türkiye Buluşmaları yaz dönemi boyunca güçlü çalışmalar yapmış teşkilatımızın bunu hayata geçirmesi açısından önemli olmuştur.

Faaliyetlerimizi yürütürken esas olarak vatandaşımıza bakarız. Diğer çalışmalar, anketler, stratejik değerlendirmeler siyasetin orta hakemin karar verirken yan hakeme baktığı kadar bakması gerekir. Esas olan vatandaşımızdır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye Buluşmaları’ndaki arkadaşlar raporlarını veriyorlar. Son derece verimli oluyor.

Bunun geldiği noktada son zamanlarda 31 Mart seçimlerinden sonra AK Parti’nin geride kaldığı CHP’nin öne geçtiği gibisinden birtakım spekülasyonlar yapılıyordu. Artık CHP açısından böyle bir durumun olmadığı. CHP’deki gelgit siyasetinin vatandaşımız tarafından elinin tersiyle itilip, siyasetin gerçek mecrasının AK Parti’de gerçekleştirdiğini göstermektedir.

Siyasette normalleşme: Kemal Bey zamanındaki helalleşme, Özgür Bey zamanındaki normalleşme en son geldi cumhura hakaret edenleri himaye etmeye dönüştü. Vatandaşımız bunun notunu vermektedir. Tutarlılık olmadığı zaman bundan netice alınması mümkün değildir. Sivil siyasetin en büyük adresi, demokrasinin taşıyıcısı AK Parti ve Cumhur İttifakı’nda yoğunlaşmaktadır.

Ezgi Eygi: Değerli kardeşimiz, şehidimiz Ayşenur Ezgi Eygi’yi dualarla uğurladık. Allah rahmet eylesin. İsrail güçleri bu kardeşimizi doğrudan hedef alarak öldürmüştür. Bir çifte standart da burada görüyoruz. Bazı basın kurumları Ayşenur kardeşimizden bahsederken, başka bir coğrafyada yaptığı kariyer çerçevesinde rahatça yer alacak iken, bu katliam karşısında Ayşenur’la haber yaparken militan diyorlar.

Bunlar barışı, adaleti savunan herkese militan derler. Bunların ruhları kirlenmiştir, akılları kirlenmiştir. Yegane amaçları insanlığı daha büyük kaosun içerisine sokmaktır. Kendileri ile ufacık iş sözkonusu olduğunda dünyanın en önemli meselesi haline getirirler. Bunun bir de alt payandaları ve destekçileri var. Onlar da Ayşenur kardeşimizi kimin öldürdüğünü belirtmeden öldürüldü diye geçiyorlar. Kim, niye öldürdü? Bütün bunları yazmıyorlar. Orada katliam makinasını savunmaya dönük şu var. Birtakım haberlerde maalesef Türkiye’de de yaptılar.

İsrail’deki katliam şebekesinin 40 binden fazla insanı katletmiş olan bu şebekenin istemeden ve doğrudan olmayan şekilde bu eyleme imza attığını neye göre söylüyorlar? ABD Başkanı önce bilgi sahibi olmadığını söyledi sonra istemeden, doğrudan olmayan sebeplerle dedi. Adaletin, hakkaniyetin nasıl hedefe konulduğunu bir kere daha görmüş olduk. Bu katliam şebekesine teslim olan yaptığı katliam şebekesinin suçu kadar ağırdır.

Bu sürece teslim olanlar kadar militan, öldürüldü, doğrudan olmayan sebeplerle eylem ortaya çıktı demek bunu örtmek isteyenler kadar alçakça bir eylem yoktur. Gazze meselesi insanlığın aklının temizlenmesinde, ruhunun temizlenmesinde, adalet fikrinin yüceltilmesinde, şehitlerinin bereketiyle yeni bir sayfa açılmasına vesile olmaktadır.

Meis adası: Yunanistan’daki gelişmeleri her zaman yakından takip ediyoruz Sayın Miçotakis’le Cumhurbaşkanımızın görüşmesinden sonra yeni bir diyalog kapısı açılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘aynı denizi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülkeyiz, aramızda sorun olması normaldir, bunları aramıza kimseyi karıştırmadan beraber çözelim’ demişti.

Ama Yunanistan içindeki kaos lobisi, radikal unsurlar bu diyaloğu sabote etmek için elinden geleni yapıyor. Burada bir provokatör savunma bakanı Dendias haddini aşan açıklamalar yaptı. Kıyılarımıza 2 kilometre mesafedeki Meis adasına giderek Türkiye’yi hedef aldı.

Herkesin bilmesi gereken şudur; biz buradaki hak ve menfaatlerimizi masada diyalog yoluya, müzakere yoluyla çözmek iradesindeyiz. İki komşu ülkeyiz, başkalarının kendi çıkarları temelinde bölgeyi istikrarsızlaştırmak için gelmek istediğini biliyoruz. Doğu Akdeniz’de bayrak gösterip sorunları daha yoğunlaştırdığını her zaman görüyoruz. Herkese kazandıracak olan herkes gider sonuçta biz kalırız.

Anayasa: Anayasa’nın 4 maddesiyle ilgili herhangi bir tartışmamız yoktur. Değişiklik teklifleri bizim açımızdan olumlu değildir. Burada daha önce de belli gündemler olduğunda sorulmuştu. Sivil bir anayasa istiyoruz, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na taşıyacak anayasa istiyoruz. Milli iradeyi esas teşkil eden yapı olacak Anayasa’yı istiyoruz. 4 madde ile ilgili herhangi bir tartışma sözkonusu değildir.

Ezgi Eygi’nin cenazesindeki gerginlik: Burası bir cenaze töreni, şehidimizi uğurluyoruz. Özgür Bey keşke bu şekildeki konuşmayı babasının yanında yapmasaydı. Cenaze adabına uygun bir şekilde davransaydı. O cenazeye katılan herkesin vermek istediği mesaj; Ayşenur’un şehadetini selamlamaktır. Bu süreçte Özgür Bey iki tane hata yaptı. Bir tanesi Ayşenur’un fedakarlığını ideolojiye indirdi. Bu doğru değildir. Gazze bir insanlık meselesidir.

Netanyahu ABD Temsilciler Meclisi’nde konuşmasını ideolojik çerçeveye büründürmüştü, ‘burada batı medeniyetini savunuyoruz’ demişti. Netanyahu’nun savunduğu şeyleri medeniyet düşmanlığı ve barbarlıkla bir araya gelebilr. Türkiye’de Özgür Bey, Ayşenur’un tavrını belli bir ideolojik geleneğin temsilcisi olarak ortaya koydu. Halbuki baktığınızda insanlık için bir şey…

İkincisi cenazeler cenazeler siyasi partilerin nutuk atacağı yer değildir. Devleti temsil eden en üst makam orada duygu ve düşüncelerini paylaşıyor. Orada en üst makam Meclis Başkanlığı makamı. Orada başkanımız herhangi bir siyasi indirgeme içine girmeden siyaseten de kimseyi hedef almadan Ayşenur’un insanlık vicdanının safında bir konuşma gerçekleşiyor. Siyasi konuşma yapılmıyor orada.

Numan Bey sağduyulu devlat adamıdır, nezaketli bir isimdir. Ne yapılmıştır? Özgür Bey diyor ki ‘siz tarafsız değilsiniz, parti adına konuşmuş kabul ediyoruz, o yüzden biz de parti adına konuşalım’ diyor. Devlet hayatında böyle bir standart olabilir mi? CHP’nin kendinden olmayan belli makama gelmiş hiç kimseyi o standartlar açısından yerli yerine oturtmadığını biliyoruz. Tarafgirliğin alasını yaparlar.

Orada devlet adına en üst makam kimse konuşmayı yapar. Özgür Bey siyasetçi olarak eleştiri yapmak istiyorsa yeri orası değildir. Daha sonra başka bir ortamda yaparsınız. Dolayısıyla yakışık almamıştır. Hangi siyasi partiden, kesimden olursa olsun o gün Ayşenur’un cenazesine katılmak da, bu çoğulculuğu göstermek de son derece kıymetlidir.

Erken seçim: Özgür Bey 31 Mart seçimlerinden çıktıktan sonra ‘benim erken seçim talebim olmayacak’ demişti. ‘Belediyelerde hizmetler yaparak ödünç oyları hak etmeye çalışacağız’ diye değerlendirmede bulunmuştu. Özgür Bey kendisini bağlayan bu açıklamayı niye değiştirdi? Kendilerine ödünç olarak verilen düşündüğü oyları belediyede yaptıkları hizmetlerle hak etmediklerinin arayışıdır.

Özgür Bey demişti ki ‘Bize verilen muhafazakâr, milliyetçi, Kürt demokratlardan ödünç oyu biliyoruz. Belediye hizmetleriyle buna layık olmaya çalışacağız’ dedi. Demek ki bu proje gerçekleşmemiş ki böyle bir talepte bulunuyor. Burada herhangi bir şekilde toplumda, CHP’nin herhangi bir meseleyi çözeceğine en ufak bir kanaat yoktur.

Sürekli olarak cümle kuruluyor, arkasında artçı depremler gibi telafi sözler gelmektedir. Seçim zamanında yapılacaktır, erken seçim gündemde yoktur. Seçim zamanında yapılacak, seçim zamanında yapılınca acaba CHP Genel Başkanı kim olacaktır?

Fransa bu konuda çifte standartlı siyaset izlemektedir. Yakın zamanda bu siyasetin neticesi olarak Paris’te veya başka yerlerde Fransa vatandaşlarına ve kamuya ait zarar veren eylemler gerçekleşti. Terörü himaye edenler bu yüzleşmeyle karşı karşıya kalırlar. Terörün himaye edilmemesi gerektiği prensibi ile çelişmektedir.

AB, PKK’yı terör örgütü ilan edilmiştir. Fransız bir firma Lafarj çimento firması, enteresandır hem PKK’ya ait sığınakları yaptığı aynı zamanda DAEŞ’e ait sığınıklar yaptığıyla ilgili Fransa’da yargı süreci var. İki terör örgütü ile bağlantılı olarak onların yapı ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyet yürütülmüştü.

Fransa’daki iddianamede firma bütün bu faaliyetleri yürütürken Fransız iç, dış istihbaratının ve kamu yöneticilerinin bilgisi dahilinde bu işleri yapmıştır. Bütün bunları yaparken Fransız iç, dış istihbaratının, kamu yöneticilerin bilgisi dahilinde yapmış. Demokrasi için bundan daha büyük zarar verme süreci olabilir. Burada teröre karşı ilkesel tutum değil maalesef sömürgecilik geçmişinden kalma Suriye’ye dönük emelleri için terör örgütüne destek veren yaklaşımdır.”

Paylaşın

Çelik’ten Erken Seçim Çağrılarına Yanıt: Seçim Zamanında Olacak

Muhalefetin erken seçim çağrılarını değerlendiren AK Partili Ömer Çelik, “Önümüzdeki 3,5 yıl milletimize hizmet noktasında etrafımızdaki istikrarsızlıkları çok dikkatli takip ederek, Türkiye’nin istikrarını koruyarak, hizmet ve eser siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Erken seçim olmayacak. Seçim zamanında olacak” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “2026 baharında veya gelecek yıl bir sandık koyalım, Recep Tayyip Erdoğan da tekrar aday olsun çağırısını” değerlendiren Ömer Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“2024 yılının en kötü esprisi nedir dense bu birinci olurdu. Cumhurbaşkanımızı yeneceğini söylemesi siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Seçim bittikten sonra ‘seçim falan istemiyoruz, beldelerde hizmet edeceğiz’ dediler. Gözüken o ki bu plan tutmadı.

Belediyelerde bir hizmet yok. CHP’deki aktörler arasında kimin öne geçtiği, kimin kimi ziyaret ettiği konuşuluyor. Şimdi tüzük kurultayı deniyor. Tıkanmışlık neticesinde erken seçim tartışmasını gündeme getiriyorlar. İstikrarı koruyarak, hizmet siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Bu 3,5 yıl Türkiye Yüzyılı çerçevesinde önemlidir. Şu anda CHP içinde bir erken seçim var.”

Çelik, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa ettiğine yönelik iddialara ilişkin, “Ekonomiyle ilgili gündemi yakından takip ediyoruz. Orda Vadeli Program, 5 Eylül’de açıklanacak. Güçlü bir şekilde programın ilerlediğini görüyoruz. Burada ekonomi yönetimimize dönük olarak bakan arkadaşlarımızın istifa ettiğine dair çıkan haberlerin yalan olduğunu ifade etmek isterim. Elde edilen pozitif sonuçlardan rahatsız olanların propaganda içerisinde olduğu görülüyor” dedi.

30 Ağustos’ta Kara Harp Okulu’ndaki resmi törenin bitişinin ardından yeni mezun yaklaşık 350 subayın bir araya gelerek yaptığı yemine de değinen Çelik, “Milletin kendi imkanlarıyla gözbebeği gibi baktığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceği için yetiştirilmiş bu teğmenlere hakaret kabul edilemez. Bunlar milletin evlatlarıdır” ifadelerini kullandı.

CHP’nin, sokak röportajı nedeniyle tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Dilruba Kayserilioğlu’nu protokolle ağırlamasına tepki gösteren Çelik, konuşmasına şöyle devam etti: “Herhangi bir virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en üst seviyede tutacağız. Atatürkçülük yapmaya çalışıyorum deyip milletin değerlerine saldıranlar Atatürk’e karşı saldırıyorlar aslında.

“Vatandaşın iradesi saygıdeğerdir”

İlk cumhurbaşkanımız ve devletimizin kurucusu Atatürk’ten Erdoğan’a kadar büyük mücadeleler verilmiştir. Atatürk’e ve Erdoğan’a karşı tavırlar mahkum edilmesi gereken tavırlardır. Nefret söylemi unsurudur ve iç cepheyi dağıtmaya dönük hareketlerdir. Yöneticiler arasında rekabet olabilir ama onlara oy veren vatandaşlara hakaret etme hakkı yoktur. Hangi siyasi parti tabanındaki vatandaşımız olursa olsun tüm saldırılara karşıyız. Bize oy versin vermesin vatandaşın iradesi saygıdeğerdir.”

Malazgirt kutlaması ve verilen fotoğraf hakkında da konuşan Çelik, şunları söyledi: “Geçmişimizle bugünü kavga ettirmek isteyen, tarihteki sürekliliğimize bir yaralı bilinç getirmeye çalışanların 30 Ağustos ile Malazgirt’i birbirine zıt kutlamalar gibi konumlandırmaya çalıştıklarını gördük. Adlarımız farklı olabilir, isimlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir.”

İsrail’in Filistin’deki soykırımına ilişkin de konuşan Çelik, “Dünya Gazze’ye sessiz kaldıkça soykırıma destek vermektedir. Uluslararası mekanizmaları katılımcısı düşmeye başlarsa bu kararları alanlar, Netanyahu’nun katliamlarına destek verenler bunun sorumlusu olacak. İsrail burada durdurulmazsa herkes bunun sorumluluğunu paylaşmak zorunda kalır” dedi.

Paylaşın

Ömer Çelik’ten Fatih Erbakan’a “Siyasi Şantaj” Yanıtı

Fatih Erbakan’ın “siyasi şantaj” suçlamasına yanıt veren Ömer Çelik, “Yeniden Refah Partisi, yerel seçimlerde birçok yerde müstakil bir siyaset izlememiş, AK Parti’ye kaybettirip CHP’ye kazandırmak amacıyla hareket etmiştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Geçmişte AK Parti’de siyaset yapmış isimlere teklif götürme yoluna gitmesi siyasi ilkeler açısından yüzleşmeleri gereken bir durumdur. Siyasi ahlak ve şantajdan bahsedenlerin en başta kendilerinin bu kavramları dikkate almaları gerekir.”

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın AK Parti’yi “siyasi şantaj”la suçlamasına parti sözcüsü Ömer Çelik’ten yanıt geldi. Çelik, partilerine geçmek isteyen belediye başkanlarının ‘töhmet altında’ bırakıldığını öne sürerek şunları söyledi:

“Yeniden Refah Partisi hür iradeleriyle AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetine katılma iradesini gösteren Belediye Başkanlarını töhmet altına bırakmaya çalışmaktadır. Yeniden Refah Partisi, yerel seçimlerde birçok yerde müstakil bir siyaset izlememiş, AK Parti’ye kaybettirip CHP’ye kazandırmak amacıyla hareket etmiştir.

Sadece bu amaçla, geçmişte AK Parti’de siyaset yapmış isimlere teklif götürme yoluna gitmesi siyasi ilkeler açısından yüzleşmeleri gereken bir durumdur. Siyasi ahlak ve şantajdan bahsedenlerin en başta kendilerinin bu kavramları dikkate almaları gerekir.”

“Ne siyasi ne de ahlaki bakımdan uygun bir davranış değil”

Yerel seçimlerde partisinden belediye başkanı seçilen bir çok ismin AK Parti’ye geçeceği iddialarına ilişkin açıklama yapan Erbakan, açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

“31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Milletimizin hür iradesiyle Yeniden Refah Partimiz’den seçilen belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin ‘AK Parti’nin siyasi şantaj yöntemleriyle karşı karşıya kalmaktadır.

“İktidar gücünü elinde bulunduranlar Yeniden Refah Partimizden seçilen belediye başkanlarımıza, kamu gücünü kullanarak hizmet yaptırmayacaklarını göstererek; hizmetlerin yapılması için gerekli imkanları, belediye başkanlarımızın partimizden istifa ederek, kendi saflarına geçmesi karşılığında vereceklerini ima ve ifade etmektedirler.

Yeniden Refah Partili belediye başkanlarımızın faaliyetlerini engelleyerek onları hizmet edemez hale getirmek, siyasi şantajla başkanlarımızı AK Parti’ye transfer etmeye çalışarak milletimizin 31 Mart’ta ortaya koyduğu iradeyi hiçe saymak, ne siyasi ne de ahlaki bakımdan uygun bir davranış değildir.

Bu noktada milletin tercihini, iradesini yok sayarak, şahsi ikbal, menfaat ve konforları uğruna saf değiştirenleri de milletimiz elbetteki affetmeyecektir. Bu gibi siyasi operasyonlar, milletimizin büyük teveccühüne mazhar olan, her ay üye kayıt rekorları kırarak emin adımlarla hedefe doğru ilerleyen, Türkiye’nin en hızlı büyüyen siyasi partisi Yeniden Refah Partimizin yükselişini asla durduramayacaktır.”

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten İsrailli Bakan Katz’a Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail Dışişleri Bakan’ı Israel Katz’ın Erdoğan’la ilgili paylaşımına, “Bu katliam makinesinin mensupları, hukuk önünde mutlaka hesap verecek” sözleriyle tepki gösterdi.

Haber Merkezi / AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail Dışişleri Bakan’ı Israel Katz’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili paylaşımına, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.

Çelik, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın, Hitler’in Dışişleri Bakanı Ribbentrop’u örnek aldığı görülüyor. Hitler’in Dışişleri Bakanı Ribbentrop, “kasıtlı bir şekilde savaş çıkarmak, savaş suçları ve insanlığa karşı suçları planlamak ve barışa karşı suç işlemek”ten yargılanmıştı.

Katz’a, Ribbentrop’un iyi bir örnek olmadığını hatırlatıyoruz; insanlığa karşı beraberce suç işlediği şebeke er ya da geç yargılanacaktır… İsrail Dışişleri Bakanı, Nazilerin günümüzdeki temsilcisi olan bir katliam makinesinin dişlisinden ibarettir.

İsrail’in Nazi kafalı Dışişleri Bakanının ve benzerlerinin Cumhurbaşkanımıza sürekli saldırması, Cumhurbaşkanımızın insanlık değerleri ve vicdanı adına takip ettiği siyasetten rahatsız oldukları içindir. Ne yaparlarsa yapsınlar ait oldukları hükümetin caniliğini ve soykırımcı siyasetlerini ört bas edemeyecekler.

İsmini katliamlarla, soykırımla, cinayetlerle ve Nazilerle yan yana yazdıran bu katliam makinesinin mensupları, hukuk önünde mutlaka hesap verecek. Cumhurbaşkanımız bugünlere nice zalimlerin tehditlerini bertaraf ederek geldi, bundan sonra da insanlık ve hakikat adına takip ettiği siyasi duruşuyla, çağdaş Nazilerin tehditlerini tarihin çöplüğüne gönderecektir.”

Ne olmuştu?

AK Parti Rize İl Teşkilatı’nın bir otelde düzenlenen etkinliğinde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği noktaya dikkati çekip “çok güçlü olunması” durumunda İsrail’in Filistin’e yaptıklarını yapamayacağını söylerken “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım? Atalım” dedi.

Erdoğan, konuşmasında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’a da tepki gösterdi. Erdoğan, Türkiye’ye davet ettikleri Abbas’ın kendilerine olumlu bir cevap vermediğini söyledi. “Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın. Önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz de bundan sonraki süreci ona göre işleteceğiz.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

Paylaşın

AK Partili Çelik’ten Dikkat Çeken “Erken Seçim” Açıklaması

Erken seçim tartışmalarına değinen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bizim açımızdan 14 – 28 ve 31 Mart seçimleri geçtikten sonra seçim dönemi kapanmıştır. Önümüzde 4 yıllık dönem vardır” dedi ve ekledi:

“Muhalefet partilerinin erken seçimi getirme gündemleri kendi aralarındaki iç mücadeleyi yönetmeye dönük olarak gündeme gelmektedir. Bu sebeple biz erken seçim tartışmaların hiçbir şekilde muhatabı değiliz. Milli irade kararını vermiştir. Önümüzdeki dönemi milletimize hizmet etmek için en iyi şekilde değerlendireceğiz. Bu tartışmaları gereksiz gördüğümüzü ve toplumumuzun her kesiminin planını buna göre yapması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Çelik’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Orman yangınları: Seller, yangınlar vesilesiyle zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Çok dikkatli olunmasında fayda var. Sıcaklığın artması ve tedbirsizlikler çok üzücü tablolara neden oluyor. Anlık ihmal binlerce ağacı ve canlıyı yok edebiliyor. Özellikle piknik alanları ve diğer alanlarda dikkatli olunmasında fayda var.

Irkçılık arayan Avrupa’daki seçim sonuçlarına baksın: Türkiye’nin gündeminde milli takımımız vardı. Bizim Çocuklar’ı en güçlü şekilde tebrik ediyoruz. Geleceğe dönük olarak umutlarımızı kabarttılar. Merih Demiral’a verilen ceza asla kabul edilemez. Bu cezanın öncesinde yayınlanması, üzerinde siyasi gölge olduğunu gösterdi. Irkçılıktan veremiyor cezayı, genel davranış kurallarına aykırılıktan veriyor. Aşırı sağcılık ya da ırkçılık arayan Avrupa’daki seçim sonuçlarına baksın.

En önemli meselemiz Gazze: En önemli meselemiz Gazze’de gelişen olaylardır. Bugün yeni rakamlar açıklandı. Kayıpların zannedilenin ötesinde olduğu ifade edildi. Barışın önündeki yegane unsur Netanyahu hükümetidir. İsrail’in güvenliğini tehlikeye atan Netanyahu hükümetinin eylemleridir.

Erken seçim tartışması: Bizim açımızdan 14-28 ve 31 Mart seçimleri geçtikten sonra seçim dönemi kapanmıştır. Önümüzde 4 yıllık dönem vardır. Muhalefet partilerinin erken seçimi getirme gündemleri kendi aralarındaki iç mücadeleyi yönetmeye dönük olarak gündeme gelmektedir.

Bu sebeple biz erken seçim tartışmaların hiçbir şekilde muhatabı değiliz. Milli irade kararını vermiştir. Önümüzdeki dönemi milletimize hizmet etmek için en iyi şekilde değerlendireceğiz. Bu tartışmaları gereksiz gördüğümüzü ve toplumumuzun her kesiminin planını buna göre yapması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.”

Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız: Cumhurbaşkanımızın Türkiye-Suriye normalleşmesiyle ilgili açıklamaları oldu. Bu konu bütün dünyada da gündem oldu. Baştan beri sürdürdüğümüz tutumumuzu sürdürüyoruz. Biz Suriye halkının iradesinden, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. O sebeple Cenevre ve Astana sürecini birbirine alternatif görenlere karşı biz süreçleri birbirinin tamamlayıcısı olarak gördük. Böylece rejim ve muhalefetin aynı zeminde buluşmasını sağladık. Oradaki varlığımız Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı değil, teröristan kurulmasına karşıdır. Milli güvenliğimize yönelik tehdit bertaraf edilmiştir. Bu süreçlerde Suriye’de asıl beklentimiz evini terk etmek zorunda kalan milyonlar için Suriye’nin güvenli hale gelmesidir.

Emekli maaşlarında düzenleme: Emekli konusuyla ilgili çalışılıyor. Herhangi bir karar verilmiş değil. Bir karar verilmediği için sonuç çıktığını söyleyemeyiz. Her kesimin yanında olmaya devam edeceğiz.

Paylaşın