Depremlerden Etkilenen Kentlerde İşten Çıkarma Yasağı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden den etkilenen ve Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında bulunan kentlerde Kovid 19 salgını döneminde olduğu gibi işten çıkarma yasaklandı.

Deprem bölgelerinde kısa çalışma ödeneği üç aya kadar sürecek. Gerekirse bu süre Cumhurbaşkanı kararı ile uzatılabilecek.

Ayrıca deprem bölgesindeki işyerlerinde Sendika Kanunu kapsamındaki yetki tespiti, toplu sözleşmelerin yapılması, uyuşmazlıkların çözümü, grev ve lokavt süreleri de OHAL süresi boyunca uzatıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan “OHAL Kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanına İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kararnameye göre depremden etkilenen ve OHAL kapsamında bulunan kentlerde pandemi döneminde olduğu gibi işten çıkarma yasaklandı.

Buna göre işveren İş Kanunu’ndaki ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına uymamak’, ‘işyerinin kapanması ve faaliyetinin sona ermesi’, ‘belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi’, ‘her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinin sona ermesi’ gibi sebepler dışında çalışanını işten çıkaramayacak.

Bu hükme aykırı hareket eden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için, fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacak.

Kısa çalışma ödeneği

İşverenler de işyerlerinin ağır ya da orta hasarlı olduğunu belgelemeleri durumunda, ‘uygunluk tespiti’ beklenmeksizin kısa çalışma ödeneğinden yararlanacak.

Kısa çalışma veya işsizlik ödeneğinden yararlanmayan ve işsiz kalanlar için de OHAL süresini aşmamak kaydıyla İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 133,44 TL destek ödemesi yapılacak ve Genel Sağlık Sigortası kapsamında sayılacak.

Toplu sözleşme, grev ve lokavt süreleri de uzatıldı

Deprem bölgesindeki işyerlerinde Sendika Kanunu kapsamındaki yetki tespiti, toplu sözleşmelerin yapılması, uyuşmazlıkların çözümü, grev ve lokavt süreleri de OHAL süresi boyunca uzatıldı.

Paylaşın

10 İl İçin OHAL Kararı TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden etkilenen 10 il için 3 ay sürecek Olağanüstü Hal (OHAL) kararı, TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti, MHP ve BBP oylarıyla kabul edildi. 

Haber Merkezi / OHAL ile ilgili Genel Kurul’da CHP, HDP ve İYİ Parti ret oyu kullandı. Ayrıca muhalefetin “OHAL süresinin bir aya çekilmesi” önerisi ise Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi.

OHAL Kararının görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay açıklama yaptı. Depremin büyüklüğü ve etki alanına dair bilgilendirme yapan Oktay çalışmalardaki son durumu da anlattı. Oktay OHAL ilanını da “Olağanüstü durumlar olağanüstü tedbirlerin alınmasını gerektirir” diyerek savundu, şunları söyledi:

“Olağanüstü bir yönetim düzeninin gerekli olduğu doğal afet, tehlikeli salgın hastalık ve kamu düzenini tehlike altına sokan yaygın şiddet vakaları gibi durumlarda başvurulan OHAL uygulamasında amaç; yaraların en hızlı şekilde sarılmasıdır. Acil ve hayati ihtiyaç malzemelerinin karşılanması, afet bölgesinde yıkılma riski olan binaların bulunduğu alanlara girişin sınırlandırılması, tehlike arz eden binaların yıkılması ve zaruri ihtiyaçların dağıtımının düzenlenmesi gibi zorunlu işler olağanüstü hal yönetimi ile kolaylıkla ve hızlıca sağlanabilecektir. Mülki idare amirleri, tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerin gerektirdiği acil satın almaları ve kiralamayı doğrudan yapabilecektir. Konaklama tesislerinin olağanüstü hal gereklerine göre kullanılabilmesi OHAL kapsamında mümkün olabilecektir.

OHAL kanunu ne getirecek?

Kanuna göre afet, salgın hastalık, yaygın şiddet hareketleri gibi durumlarda ilan edilen OHAL sürecinde vatandaşların, özel işletmelerin para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile ilgili yeni düzenlemeler yapmak, temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmak mümkün.

OHAL Kanununa göre kamu kaynakları ile yardımlardan gerekli harcama sağlanamadığında bölgedeki kredi kuruluşlarının olanaklarından yararlanılır. OHAL ilan edilen bölgede kurum ve kişiler kendilerinden istenecek veya yükümlülük konulacak arazi, arsa, bina, tesis, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile giyecek ve diğer maddeleri vermek zorunda. Bunlar bölge sınırları içinde sağlanamadığı takdirde en yakın bölgelerden yükümlülük yolu ile sağlanır. Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18 – 60 yaşları arasındaki bütün vatandaşlar, olağanüstü hal sebebiyle kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlü olur.

OHAL ile alınabilecek tedbirler

OHAL Kanunu yöneticilere ayrıca şu tedbirleri alma imkanı sağlar:

-Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek,

-Resmi ve özel her derecedeki öğretim ve eğitim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli veya süresiz olarak kapatmak.

-Gazino, lokanta, birahane, meyhane, lokal, taverna, diskotek, bar, dansing, sinema, tiyatro ve benzeri eğlence yerleri, oyun salonları, otel, motel, kamping, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini denetlemek ve bunların açılma ve kapanma zamanını tayin etmek, sınırlamak, gerektiğinde kapatmak ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak.

-Bölgede olağanüstü hal hizmetlerinin yürütülmesi ile görevli personelin yıllık izinlerini sınırlamak veya kaldırmak.
-Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara el koymak.

-Tehlike arz eden binaları yıkmak; sağlığı tehdit ettiği tespit olunan taşınır ve taşınmaz mallar ile sağlığa zararlı gıda maddelerini ve mahsullerini imha etmek.

-Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek.

-Halkın beslenmesi, ısınması, temizliği ve aydınlanması için gerekli gıda madde ve eşyalarla her türlü yakıtın, sağlığın korunmasında, tedavide ve tıpta kullanılan ilaç, kimyevi madde, alet ve diğer şeylerin, inşaat, sanayi, ulaşım ve tarımda kullanılan eşya ve maddelerin, kamu için gerekli diğer mal, eşya, araç, gereç ve her türlü maddelerin imali, satımı, dağıtımı, depolanması ve ticareti konularında gerekli tedbirleri almak, bu yerlere gerektiğinde el koymak, kontrol etmek ve bu malları satıştan kaçınan, saklayan, kaçıran, fazla fiyatla satan, imalatını durduran veya yavaşlatanlar hakkında fiilin işleniş şekli veya niteliği de nazara alınarak işyeri bulunduğu mahal için hayati önem taşımadığı takdirde işyerini kapatmak,

-Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.

Yayınlara cezalar

-Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde bölge valisi veya il valisi tarafından alınan tedbirlere aykırı hareket edenler, emirleri dinlemeyenler veya istekleri yerine getirmeyenler veya kimliklerine dair kasten gerçeğe aykırı bilgi verenler veya bilgi vermekten çekinenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

-Özel maksatla kamunun telaş ve heyecanını doğuracak şekilde asılsız, mübalağalı havadis ve haber yayan veya nakledenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Eğer fiil, fail tarafından bir yabancı ile anlaşma sonucu işlenmiş ise hapis cezası bir yıldan ve ağır para cezası otuz bin liradan aşağı olamaz. Bu suçlar basın ve yayın organları vasıtasıyla işlenirse fail ve mesulleri hakkında verilecek cezalar bir misli artırılır.

-Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren bütün personele OHAL kanunu uyarınca verilen görevleri yapmamaları veya savsaklamaları veya alınan tedbirlere uymamaları halinde, tabi oldukları disiplin mevzuatında bu fiillerin disiplin cezasını gerektirip gerektirmediğine bakılmaksızın, durumun ağırlığını dikkate alarak uyarma, kınama ve aylıktan kesme disiplin cezalarını doğrudan doğruya vermeye ve uygulamaya yetkilidirler.

Paylaşın

Depremin Vurduğu 10 İlde OHAL İlan Edilmesi Ne Anlama Geliyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin vurduğu Adıyaman, Kilis, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana’da üç ay süreyle olağanüstü hal ilan (OHAL) edildiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem yaşanan 10 ilimizi kapsayan ve 3 ay sürecek OHAL kararıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Meclis süreçlerini hızla tamamlayacağız” dedi.

Erdoğan’ın da açıklamasında değindiği Anayasa’nın 119’uncu maddesi, belli şartlar altında Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etme yetkisi veriyor.

Anayasa’nın 119’uncu maddesinde bu şartlar arasında savaş, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketleri, salgın hastalık ve ağır ekonomik bunalımın yanı sıra “tabii afet” de sıralanıyor.

Anayasa’ya göre, OHAL ülkenin tamamında veya bir bölgesinde ilan edilebiliyor ve en fazla altı sürebiliyor.

OHAL ilanı kararın verildiği gün Resmi Gazete’de yayımlanıp, onay için aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderiliyor. TBMM, gerekli görmesi halinde süreyi kısaltıp uzatabiliyor ya da OHAL’i kaldırabiliyor.

OHAL ilanı hangi yetkileri veriyor?

Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerin ardından arama-kurtarma ve yardım faaliyetlerinin daha hızlı bir şekilde koordine edilebilmesi için bir süredir OHAL ilan edilmesi çağrıları yapılıyordu.

OHAL ilanı, olağanüstü durumlarda yardım faaliyetlerinin hızlandırılması ve hayatın normal akışına dönülmesini sağlayacak adımların daha hızlı bir şekilde atılması için idareye istisnai yetkiler kullanma hakkı tanıyor.

Afet durumlarında alınacak tedbirler ve OHAL’in uygulamasına ilişkin detaylar ise kanunlarla düzenlenmiş durumda.

OHAL Kanunu’nun 5’inci maddesine göre, doğal afet nedeniyle OHAL ilan edilmesi durumda, “felâkete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla” sağlanması öngörülüyor. Bu yükümlülüklerin detayları da yine aynı kanunda düzenleniyor.

OHAL Kanunu’nda kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel ve tüzel kişilerin de arazi, arsa, bina, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme gibi kendilerinden talep edilen her türlü maddeyi vermek zorunda olduğu belirtiliyor.

OHAL’in yardım çalışmalarına etkisi ne?

OHAL, ilan edildiği bölgelerde valilere çevre illerden ve ordudan yardım isteme yetkisi de tanıyor.

Kanunun 20’nci maddesinde, “Bölgelerinde… olağanüstü hal ilan edilen bölge valileri, kendi mülki idare bölümlerindeki ‘Acil Kurtarma ve Yardım Örgütlerinin’ ihtiyacı karşılamayacağının anlaşılması üzerine, çevredeki bölge valiliklerine başvururlar. Bölge valileri, ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşmaları veya yakın bölge valiliklerinin göndereceği yardım gelinceye kadar, bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım isteyebilir” ifadeleri yer alıyor.

OHAL Kanunu’nun getirdiği bir başka düzenleme de OHAL Koordinasyon Kurulu’nun kurulması. Doğal afet durumlarında ilan edilen OHAL’de Koordinasyon Kurulu da farklı bölgelerdeki yardımların düzenlenmesi ve arama-kurtarma çalışmalarının koordinasyonunun sağlanmasından sorumlu oluyor.

Türkiye’de daha önce yaşanan depremlerin ardından özellikle sosyal medyada sarsıntının büyüklüğünün 7’nin üzerinde olması halinde OHAL ilan edilmesinin zorunlu olduğu yönünde iddialar sıkça dolaşıma girmişti.

Ancak, Anayasa ve başta OHAL Kanunu olmak üzere ilgili yasal düzenlemelerde böyle bir şart ve zorunluluk yer almıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Peru’da 30 Gün “Olağanüstü Hal” İlan Edildi

Peru hükümet, Lima ve çevre iller Cusco, Callao ve Puno da 30 günlüğüne Olağanüstü Hal (OHAL) ilan ettiğini açıkladı. Peru Silahlı Kuvvetlerinin de protestoların şiddeti ve durumuna göre, polise destek için meydanlara inebileceği değerlendiriliyor.

Göstericiler, Pedro Castillo’nun görevinden azledilmesinin ardından göreve getirilen Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’nin istifasını, erken seçime gidilmesini ve Kongre’nin kapatılmasını talep ediyor.

Güney Amerika ülkesi Peru’da Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun görevinden azledilip hapishaneye gönderilmesinin ardından başlayan protestolar başkent Lima da dahil pek çok şehirde devam ediyor.

Protestolar ve protestoculara yönelik polis ve asker şiddeti devam ederken, Peru hükümet, Lima ve çevre iller Cusco, Callao ve Puno da 30 günlüğüne olağanüstü hâl (OHAL) ilan ettiğini açıkladı.

Resmi Gazete’de dün (14 Ocak) yayınlanan ve güvenlik güçlerine olağanüstü yetkiler veren karar kapsamında ülke içerisinde toplanma, kişi hürriyeti ve anayasal konut dokunulmazlığı askıya alınıyor.

Peru Silahlı Kuvvetlerinin de protestoların şiddeti ve durumuna göre, polise destek için meydanlara inebileceği değerlendiriliyor.

Göstericiler, Pedro Castillo’nun görevinden azledilmesinin ardından göreve getirilen Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’nin istifasını, erken seçime gidilmesini ve Kongre’nin kapatılmasını talep ediyor.

Cumhurbaşkanı Boluarte, 13 Ocak akşamı devlet televizyonunda bir açıklama yaparak istifa etmeyeceğini duyurmuştu. İstifa çağrılarını “şiddet uygulayan, radikal hiziplerden gelen bazı sesler” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı, “İstifa etmeyeceğim. Peru’ya bağlıyım” demişti.

Peru basınına göre, hükümet karşıtı gösterilerde 11 Aralık 2022’den bu yana 48 kişi hayatını kaybetti, yaralı sayısı ise 700’ü geçti.

Hükümet ise eylemlerde 42 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Ne olmuştu?

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, hükümeti devirmekle suçladığı Kongre tarafından “kalıcı ahlaki yetersizlik” suçlamasıyla görevinden azledildi.

Castillo’nun görevinden alınması yönündeki karar, 7 Aralık’taki genel kurul toplantısında altı aleyhte, 10 çekimser oya karşı 101 lehte oyla alındı.

Kongrede Castillo’nun görevden azledilmesi kararına gerekçe olarak “kamu fonksiyonlarını gasp etmeye, devlet yetkilerinin işleyişini engellemeye ve siyasi anayasa tarafından kurulan düzeni ihlal etmeye çalışmak” gösterildi.

Pedro Castillo, Kongreyi feshetme ve ulusal acil durum hükümeti kurma kararının ardından polis tarafından gözaltına alındı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Boluarte, Castillo’nun görevinden alınmasının ardından ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak 8 Aralık’ta yemin etti.

Castillo’nun 7 Aralık’ta azledilmesinin ardından göreve gelen Dina Boluarte, 11 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “ülke için sağlıklı olmayan siyasi bir çatışma olduğunu” söylemiş, erken seçim önerisinde bulundu:

“Birkaç gün içinde Kongreye erken seçim önerisini getireceğim, cumhurbaşkanı olarak görevim çoğunluğun iradesine uymaktır.”

Boluarte’nin seçimlerin 2026 yerine Aralık 2023’te yapılması önerisi Kongre’de yapılan oylamada reddedildi.

Eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, 18 ay süreyle “önleyici” bir tedbir olarak tutuklu yargılanıyor.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’nden Kritik “Olağanüstü Hal” İptalleri

Anayasa Mahkemesi (AYM), Olağanüstü Hal’i (OHAL) kalıcı hâle getireceği savunulan 2018’de çıkan torba kanundaki birçok düzenlemeyi iptal etti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL uygulaması, 19 Temmuz 2018 tarihinde fiilen sona ermişti.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, AYM, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sonrası güvenlik alanında yeni düzenlemeler getiren ve OHAL tedbirlerinin devamını sağlayan torba kanunun kritik birçok maddesini iptal etti. Bu kapsamda kamu görevinden ihraç edilen öğretim üyelerinin, göreve iadesi durumunda İstanbul, Ankara ve İzmir illeri dışına atanması hükmü anayasaya aykırı bulundu.

Yine Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Emniyet Genel Müdürlüğü ve Dışişleri Bakanlığı kadrolarından ihraç edilenlerin göreve iade edilmeleri durumunda Araştırma Merkezi’nde istihdam edilmeleri de iptal edildi. Emekli asker ve polis şeflerinin rütbelerinin sökülmesi uygulaması da AYM’den döndü.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL uygulaması, 19 Temmuz 2018 tarihinde fiilen sona ermişti. Ancak iktidar, 25 Temmuz 2018 tarihinde TBMM’den 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u geçirmişti. Bu kanunda, özellikle OHAL dönemindeki uygulamaların devamını sağlayacak maddeler eklenmişti. CHP de kanunun bazı maddelerinin iptali istemiyle dava açmıştı.

Askeri bölgede önleme araması iptal

Davayı 30 Haziran 2022 tarihinde görüşen AYM, buna ilişkin iptal kararlarını bugünkü Resmi Gazete’de yayımladı. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’nin 56/A maddesinde askeri birlik komutanı ve askeri kurum amirine askeri mahalde verilen ve sulh ceza hâkimi olmadan önleme araması yapma yetkisini iptal etti.

İptal edilen hükümde, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri üzerine, askeri mahallerde özel kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla kişilerin üstü, araçları, özel kâğıtları ve eşyası aranabiliyor, suç delilleri koruma altına alınabiliyordu. Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarına benzer şekilde verilen yetki de iptal edildi.

Yine Anayasa Mahkemesi, askeri mahallere girmek veya çıkmak isteyenlerin üstlerinin duyarlı kapıdan kapının ikaz vermesi halinde “gerektiğinde el ile” kontrol edilebileceği hükmünü de anayasaya aykırı buldu ve iptal kararı verdi. Mahkeme, şüphe halinde veya teknik cihazların bulunmadığı yerlerde, herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın araçların da aranamayacağına hükmetti.

Valiye özel yetki iptal edilmedi

Anayasa Mahkemesi, İl İdaresi Kanunu’nda valiye verilen “…belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir” şeklinde yetkinin iptali talebini ise reddetti. Karara, AYM Başkanı Zühtü Arslan, Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Emin Kuz, Yusuf Şevki Hakyemez ve Kenan Yaşar muhalefet etti.

Gösteri yürüyüşünü sınırlandıran madde iptal

Anayasa Mahkemesi, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda “toplantı ve gösteri yürüyüşü zamanı”nı düzenleyen 7’nci maddesine eklenen ikinci fıkrayı da iptal etti. İptal edilen düzenleme şöyle:

“Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler gece vaktinin başlamasıyla dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24:00’e kadar yapılabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşünün gece vaktinin başlamasından sonra devam edeceği hususu, geçerli neden gösterilerek bildirilmiş ise vatandaşların huzur ve sükûnet içinde istirahatini aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmamak ve kamu düzeni ve genel asayişin bozulmasına neden olmamak şartıyla, açık yerlerde yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağılma saati mahallin en büyük mülki amirinin kararıyla en geç saat 24:00’e kadar uzatılabilir.”

Kararda, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergâh belirlenirken vatandaşların günlük yaşamının aşırı ve katlanılmaz derecede zorlaştırılmaması ölçütüyle kamu düzeni ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına ulaşma bakımından toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkında getirilen sınırlamada çatışan haklar arasındaki makul dengenin sağlanmadığı belirtildi.

MİT’e bilgi edinme yolu açıldı

Mahkeme, MİT’in 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında olduğuna ilişkin düzenlemeyi de iptal etti. Kararda, bu yasağın vatandaşların Anayasa’da güvence altına alınan bilgi edinme hakkını kullanma imkânının tamamen ortadan kaldırdığı belirtildi.

Seferberlik ve savaş durumundaki yargılamalar

Anayasa Mahkemesi, Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 17’nci maddesinde “Seferberlik ve savaş hallerinde ilgili komutanlıklara tanınan adli yetkiler”in de tümünü iptal etti. Bu madde, seferberlik bölgesinde Türk Ceza Kanunu’nda suç örgütü gibi çeşitli suçları işleyenlerin, bölgede yetkili kılınan komutan tarafından gerekli görüldüğü takdirde, askeri mahkemelerde yargılanmasını düzenliyordu.

Bu yasa kapsamında yetkili komutanın kovuşturma yapması için Cumhurbaşkanı ve bakanlar hakkında Cumhurbaşkanı, milletvekilleri hakkında TBMM Başkanı, general ve amiraller hakkında Genelkurmay Başkanı, bakan yardımcıları hakkında ilgili bakan, valiler hakkında İçişleri Bakanı’nın izin vermesi gerekiyordu.

Kararın iptal gerekçesinde, düzenlemenin seferberlik ve savaş hallerinde asker-sivil ayrımı yapmadan herkesin askeri mahkemede yargılanmasına neden olacağı, oysa bu mahkemelerin yalnızca askerlerin görevleriyle ilgili suçlara bakabileceği belirtildi.

İptal edilen OHAL düzenlemeleri

Bir diğer iptal edilen hüküm, Terörle Mücadele Kanunu’nda Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların silah ruhsatının iptal edileceğine yönelik düzenlemede oldu. Bu düzenlemedeki “Milli Güvenlik Kurulunca” ve “üyeliği, mensubiyeti ve” ibaresi anayasaya aykırı bulundu. Kararda, MGK’nın milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan yapılara üyeliğe ve mensubiyetine karar veremeyeceği belirtildi. Bu madde kapsamında ruhsatları iptal edilenlerin silahları idareye teslim edeceğine yönelik hüküm de iptal edildi.

Dosya üzerinden tutukluluk incelemesi iptal edildi

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen tutukluluğa itiraz ve tahliye taleplerinin 30 günde bir dosya üzerinden karara bağlanabileceğini düzenleyen kanun hükmü iptal edildi. Kararın gerekçesinde, bu düzenlemenin şüphelilerin ancak 90 günde bir hâkim önünde tutukluluk incelemesi yapılması sonucu doğurduğu belirtilerek, bunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkında ölçüsüz bir sınırlama getirdiği vurgulandı.

Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlenen suçlardan uygulanan 4 günlük gözaltı süresinin iptali talebi ise reddedildi.

Akademisyenlere ‘sürgün’ yolu AYM’den döndü

Mahkeme, kamu görevine iade edilen öğretim elemanlarının daha önce çalıştıkları yerde istihdam edilmelerini engelleyen madde ile iade kararına rağmen göreve başlayamayanların mali haklarının düşmesini öngören ve dava açma imkânın ortadan kaldıran düzenlemelerin iptaline karar verdi. İptal edilen düzenlemede, görevine iade edilen öğretim elamanları Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla atanıyordu.

TSK, Emniyet ve Dışişleri’nde kızağa çekme maddesi

Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve Dışişleri’nde çalışanlar, göreve iade edildiklerinde eski görev yerlerine değil bu kurumlarda kurulan Araştırma Merkezleri’nde istihdam ediliyordu. AYM, bu düzenlemeyi anayasaya aykırı buldu. Kararda, kamu görevinden çıkarma tedbirinin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiği halde, kişilerin kazanılmış haklarının göz ardı edilerek farklı bir statüde atanmaları yapıldığı, bu konuda bakanlara geniş yetki tanınmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği vurgulandı.

Pasaport iptalleri

Meslekten çıkarılan kamu görevlileri ile haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler ve bunların eşlerinin pasaportlarının iptaline imkân tanıyan düzenlemenin iptaline karar verildi. Kararda, idareye tanınan yetkinin kapsam ve sınırlarının belirsiz olduğu, yurt dışına çıkma özgürlüğüne getirilen sınırlamada kanunilik şartının sağlanmadığı ifade edildi.

Emeklilere rütbe sökme

Mahkeme; TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden farklı nedenlerle ayrılan kişilerin daha sonra milli güvenliğe aykırı faaliyette bulunduğu iddiasıyla rütbelerinin sökülmesine yönelik yasa maddesini iptal etti. İptal kararının gerekçesinde, bu kişiler hakkındaki suçlamalara cevap verme ve delillerini sunma imkânı tanınan bir soruşturma yürütülmeden bu kararın verilmesi ölçülü bulunmadı.

Diğer yandan Anayasa Mahkemesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) kayyumluk yetkisi veren düzenlemenin üç yıl daha uzatılmasını anayasaya aykırı bulmadı.

Paylaşın

CHP’li Kaboğlu: Türkiye OHAL Sürecini Yaşamaya Devam Ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Allah’ın lütfu” olarak ifade ettiği 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 20 Temmuz’da olağanüstü hal (OHAL) ilan etti. CHP Milletvekili Kaboğlu, iktidarın OHAL ve OHAL sonrası politikalarına dikkat çekerek, “Türkiye OHAL sürecini yaşamaya devam ediyor” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidar 20 Temmuz’da OHAL kararı aldı. 21 Temmuz 2016’da resmiyete kavuşan OHAL 18 Temmuz 2018’de sona erdi; yedi kez uzatılarak iki yıl sürdürüldü. Bu dönemde toplam 37 kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldı. İktidar OHAL sürecinde eleştiri ve tepki çeken düzenlemeleri keyfi olarak uygulamaya koydu.  OHAL sürecini CHP TBMM Anayasa Komisyonu CHP Grup Sözcüsü, Anayasa Hukukçusu ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu Evrensel’e konuştu.

“Anayasa md.120 çerçevesinde ilan edilen OHAL, iki yılın sonunda aslında sözde kalktı” diyen Kaboğlu, “Şöyle ki; 27. yasama döneminin ilk mevzuatı olan 7145 sayılı Yasa ile, OHAL önlemleri üç yıl daha uzatıldı. Böylece OHAL KHK yoluyla “yargısız infaz” şeklindeki kıyım yetkisi, valilere ve ilgili kurumlara aktarıldı. Bu üç yıllık sürenin sona ermesine günler kala, 7333 sayılı Yasa ile bu süre bir kez daha uzatıldı. Bu nedenle, OHAL, yasal düzlemde kısmen de olsa devam ediyor” ifadelerini kullandı.  Kaboğlu, bunun nasıl olduğunu da şöyle açıkladı: “7145 sayılı Yasa önerisi, düzenleme konusu gereği, Adalet Komisyonunda görüşülerek Genel Kurulda kabul edildi. Uzatma önlemlerine ilişkin ve Anayasa’ya aykırı diğer hükümlerin iptali istemiyle CHP, Anayasa Mahkemesine başvurdu.”

Meclis 25 saat aralıksız çalıştırıldı

Üç yılın dolmasına günler kala, uzatma kapsamındaki hükümlerin, bu kez bir torba yasa içine serpiştirilerek, örtülü bir biçimde Bütçe ve Plan Komisyonuna getirildiğini hatırlatan Kaboğlu, “Başta CHP ve HDP gelmek üzere demokratik muhalefet partilerinin yoğun itirazları üzerine, Genel Kurul aşamasında 3 yıllık süreler birer yıla indirildi. Bununla birlikte, ticari şirketlerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyumluğuna devredilmesi ve TMSF tasarrufuna konulmasına ilişkin süre 3 yıl olarak korundu. Özetle, bu çerçevede TMSF tarafından kayyum olunan şirketler, 2 yıl daha OHAL önlemleri çerçevesinde yönetilecek” ifadelerini kullandı. Kaboğlu, 7333 sayılı ve OHAL önlemlerinin uzatılmasını içeren yasa ve 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun, 17 Temmuz 2021’de toplanan ve 18 Temmuz saat 15.00’e kadar 25 saat süreyle aralıksız çalıştırılan TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edildiğini belirtti.

Her iki yasanın Anayasa’ya aykırı hükümlerinin iptali için CHP olarak Anayasa Mahkemesine başvurduklarını da anımsatan Kaboğlu, “7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 28 Temmuz 2021’de yürürlüğe girdiğine göre, KHK önlemleri, 28 Temmuz’da yürürlükten kısmen kalkmış olacak; çünkü, TMSF önlemleri 2 yıl daha sürecek” dedi.

Kaboğlu, TMSF’ye devredilen şirketler üzerinde nasıl tasarruf edildiği ve sermayenin paravan şirketler yoluyla eşe dosta nasıl dağıtıldığı ve bu konuda son hükümette OHAL’den sorumlu başbakan yardımcısı olarak görev yapan kişinin rolünün, ayrı bir dosya olarak ele alınması gerektiğine de dikkat çekti. “Türkiye OHAL sürecini yaşamaya devam ediyor” diyen Kaboğlu, “Bunda, yürütmenin yanı sıra, yasama ve Anayasa Mahkemesinin sorumluluğu ayrıca ele alınmalıdır” dedi.

“Kendini Anayasa’dan üstü gören böyle bir komisyon adil karar verebilir mi?”

15 Temmuz sonrasında KHK ile görevlerinden ihraç edilenlerin işlerine iade edilip edilmeme kararını vermek üzere kurulan ve büyük tartışma konusu olan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuyla ilgili Kaboğlu, “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (OHALİİK) da bu sorumsuzluk halkası içinde; üstelik, görevlileri çifte maaşlı. Bu nedenle, sınırlı süre ile kurulduğu halde görev süresi her yıl uzatılan OHALİİK 6. yılında” dedi.  Komisyonun “Ne denli keyfi kararlar verdiğini anlamak için uzun bir araştırma yapmaya ya da sayısal çizelgeler hazırlamaya gerek yok” diyen Kaboğlu, Barış Akademisyenleri (BAK) dosyaları tipik örneğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi (AYM), Barış Bildirisinin, ifade özgürlüğü güvencesi altında olduğunu karara bağladı. Ağır ceza mahkemeleri (ACM), BAK dosyaları üzerinde aklama kararı verdi. Bu kararlar kesinleşti. ACM ve AYM’lerin herkes için bağlayıcı olan ve kesinleşmiş bulunan kararlarına göre, Barış Bildirisine rıza gösteren öğretim üyeleri ile terör örgütleri arasında “irtibat ve iltisak” yok. OHALİİK ise, yargı kararları yokmuş gibi davranarak BAK dosyalarını beş yıl beklettikten sonra her biri için “ret” kararı verdi.” “Kendini Anayasa’dan üstü gören böyle bir komisyon adil karar verebilir mi?” diye soran Kaboğlu, “BAK dosyalarında açıkça keyfi kararlar vermiş olan geçici bir komisyonun diğer dosyalar hakkında ne denli keyfi kararlar verdiğini tahmin etmek hiç de zor değil” dedi.

Paylaşın

Bir Günde 62 Cinayetin İşlendiği El Salvador’da OHAL İlan Edildi

Orta Amerika’da yer alan ve yaklaşık 6,9 milyonluk nüfusa sahip El Salvador’da sadece cumartesi günü 62 cinayetin işlenmesinin ardından çete bağlantılı suçlarla mücadele için olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi.

Ülkenin başkenti San Salvador’un büyük kısmının çetelerin kontrolünde olduğu ülkede, şubat ayında 79 cinayet işlendi. Ancak suç oranı giderek artarken cuma günü 14 kişi çeteler arası çatışmalarda öldürüldü.

Devlet Başkanı Nayib Bukele, Yasama Meclisi’nden çete bağlantılı cinayetlerle mücadele etmek için cumartesi günü olağanüstü hali (OHAL) onaylamasını istedi. Aynı gün ülkede 62 cinayet daha işlendi.

Yasama Meclisi pazar günü başkan Bukele’nin OHAL talebini görüşerek onayladı. Buna göre ülkede toplanma ve gösteri özgürlüğü askıya alınarak gözaltı süresi 30 güne kadar uzatıldı.

El Salvador polisi ise hafta sonu işlenen cinayetlerin arkasında olmakla suçlanan ünlü MS-13 çetesinin beş liderini yakaladıklarını açıkladı.

Devlet Başkanı Bukele de çete ile bağlantılı suçlardan hapse girenlere artık ‘gün ışığı gösterilmemesi’ emri verdi. Bukele hapisteki çete üyelerinin artık avlu izni olmayacağını duyurarak, dışarıdaki silahlı grupları sert şekilde uyardı.

El Salvador, dünyada en yüksek cinayet oranlarına sahip ülkelerden biri konumunda. Cinayetlerin büyük çoğunluğu çeteler arası çatışmalardan kaynaklanıyor.

Paylaşın

Kazakistan’da OHAL Sona Erdi

Kazakistan’da 5 Ocak’ta ülke çapında ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) 19 Ocak gece yarısından itibaren sona erdi. OHAL’in sona ermesiyle ülkede 23.00-7.00 saatleri arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı ile sokaklardaki güvenlik tedbirleri kaldırıldı. Şehirlere giriş ve çıkış yeniden serbest oldu.

Cumhurbaşkanı Basın Sözcüsü Berik Uali, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “halkın birlik ve beraberliği, emniyet ve kolluk kuvvetlerinin canları pahasına hareketleri sayesinde Kazakistan genelinde düzen ve huzurun sağlandığını” duyurdu.

2 Ocak’ta Kazakistan’da hükümet LPG’ye uygulanan tavan fiyatları kaldırdı. Hükümetin bu hamlesiyle birlikte LPG fiyatları iki katına çıkarken halk da Pazar gününden itibaren ülkenin akaryakıt üreten bölgesi Mangistau başta olmak üzere birçok yerde sokağa çıktı.

Protestolar üzerine geri adım atan devlet, Mangistau eyaletinde fiyatları düşürme kararı aldı. Meydanda toplananlar hakkında cezai işlem uygulanmayacağı sözü de verildi.

Fakat ülkenin birçok noktasında insanlar protesto gösterilerine devam etti. Eylemciler bunun nedenini yolsuzluk, yüksek işsizlik ve refah seviyesinin düşüklüğü, ardı ardına gelen zamlar olarak açıkladı.

Halk eylemler boyunca Cumhurbaşkanı Tokayev’in ve tüm Nazarbayev yetkililerinin istifasını, 1993 Anayasasının restorasyonunu ve buna bağlı olarak parti, sendika kurma hakkının tanınmasını; siyasi mahkumların serbest bırakılmasını ve baskılara son verilmesini talep etti.

4 Ocak akşamı Almatı’da polis ile eylemciler arasındaki çatışmaların artması üzerine Cumhurbaşkanı Tokayev, Almatı ve Mangistau’da, 19 Ocak’a kadar OHAL ilan etti.

5 Ocak sabahı itibariyle Başbakan Askar Mamin başkanlığındaki hükümet istifa ederken Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Başbakan Vekili görevini daha önce Başbakan Yardımcısı olan Alihan Smailov’un yürütmesi kararı alındı. Parlamento bu kararı onayladı.

5 Ocak’ta artarak ve ülkenin her yerine yayılarak devam eden protestolar üzerine Cumhurbaşkanı önce başkent Nur Sultan’da, ardından ülkenin tamamında OHAL ilan etti.

19 Ocak’a kadar devam edeceği açıklanan OHAL kapsamında saat 23.00’ten 07.00’ye kadar sokağa çıkma yasağı uygulanması kararı alındı.

OHAL’e karşın Almatı’da göstericiler belediye binası ve havalimanını uluslararası bastı. Çatışmaların şiddetlenmesi üzerine Cumhurbaşkanı Tokayev, rusya önderliğindeki CTSO’dan* “terör tehdidine karşı ülkesine yardım etmelerini” istedi. CSTO’nun “barış gücü” askerleri 6 Ocak’ta Kazakistan’a ulaştı. 7 Ocak’ta Tokayev, ülkenin tüm bölgelerinde “anayasal düzen”in sağlandığını açıkladı.

Protestolar devam ederken, sadece bazı bölgelerde etkili olan internet erişimi kesintisi tüm ülkeye yayılmıştı. 5 günün ardından 10 Ocak’ta internete erişim tekrar sağlandı. 19 milyon kişinin yaşadığı ülkede çıkan ayaklanmalar sırasında 164 kişi hayatını kaybetti, 10 bin kişi gözaltına alındı.

Paylaşın