AK Parti’de ‘Mahmut Özer’ Krizi

AK Parti’nin Ankara Kızılcahamam kampında Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile milletvekilleri arasında “üslup” tartışmasının yaşandığı öğrenildi. AK Parti’nin “30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla yapıldı.

Tüm AK Parti teşkilatının katıldığı toplantıda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de sunum yaptı.

“Yozlaşma” eleştirisi

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre, Özer’in sunumunun ardından söz alan AK Partili milletvekilleri, eğitim sistemiyle ilgili eleştirilerini iletti. Ancak bu eleştiriler sonrasında Özer’in yanıt verirken kullandığı üslup AK Partili vekilleri kızdırdı. Bazı milletvekilleri, “toplumda ahlak yozlaşmasının yaşandığı, bu yozlaşmanın çocuk ve gençler üzerinde olumsuz etkilere neden olduğunu” savunarak Özer’e, “Acaba müfredata ahlak ve adap ile ilgili ders mi konulsa” önerisini getirdi.

Ancak Özer’in bu soruya, “Müfredata cari açık dersi konulunca cari açık da kapanmıyor” şeklinde yanıt verdiği ve bu sözler üzerine bazı vekillerinin “salonu terk ettiği, bazılarının da söz alarak, Özer’in üslubuna tepki gösterdiği” kaydedildi. AK Partili vekillerin, “üslup tepkisi” ise AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un da Bakan Özer’i “uyardığı” kaydedildi.

“Atanmış seçilmiş” gerginliği

AK Parti içinde “atanmışlar-seçilmişler” tartışması yaşandığı belirtildi. Bazı milletvekillerinin, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte dışarıdan atanan bakanlarla milletvekilleri arasında yeterli iletişimin sağlanamaması” nedeniyle parti yönetimine de “tepki gösterdiği” ileri sürüldü.

Milletvekillerinin, parti yönetimine, “Seçim bölgelerimizde halka yoğun temas halindeyiz. Cumhurbaşkanımız da bölgemizde, halkla bir arada olmamız gerektiğini söylüyor. Sahada vatandaşlardan gelen pek çok talep ve şikâyetler oluyor. Bunları bakanlara iletmek ve çözüm yolu aramak isterken bazı bakanlıkların kapılarının bizlere kapalı olduğunu, görüşme taleplerimize çoğu kez cevap dahi verilmediğini görmek, bizleri üzüyor” şeklinde sitemde bulundukları ifade edildi.

Paylaşın

MEB Okullara Yazı Gönderdi: Ramazan Programları Düzenleyin

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından Milli Eğitim Müdürlüklerine (MEM), Ramazan nedeniyle bir yazı gönderildi. Yazıda okullarda iftar, sahur gibi etkinlikler düzenlenmesi istendi.

Yazıda, Din Öğretimi Portalı’nda yer alan “Ramazan Günlükleri” adlı örnek etkinlik çalışmalarının okullarda duyurulması istendi. Örnek etkinlik çalışması adı altında öğrencilerin okul ortamında manevi bir iklim oluşturmaları talep edildi. Öğrencilerin; kabe, cami, Kuran, seccade gibi dini unsurları içeren maket ve materyalleri okul ortamına taşıyabileceği ve bu etkinliklerin öğrenciler tarafından organize edilebileceği belirtildi.

Öğrencilere öneriler

Evrensel’den Eylem Nazlıer’in haberine göre Ramazan Bereketi adlı örnek etkinliklerin sıralandığı 28 sayfalık etkinlik çalışmasında, öğrencilerin kadir gecesinde okullarında ve camilerde özel programlar düzenleyebilecekleri ve düzenlenen bu programlara katılabilecekleri önerisi yer aldı. Öğrencilere bütün sınıfların okulun bahçesinde bir araya geldiği öğretmen, veli ve idarecilerin konuk olduğu büyük iftar organizasyonu tertip edebilecekleri söylendi.

İstanbul Eğitim Sen 2 No’lu Şube Sekreteri Sevgi Yılmaz, AKP’nin eğitimi gericileştirdiğine dikkat çekerek “AKP, eğitimi hem piyasacılaştırdı ve hem de dini değerlere göre yeniden düzenlemeye çalışıyor” dedi. MEB’in önlerine koyduğu bu etkinliklerin birdenbire olmadığını ama giderek bir hız kazandığını dile getiren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Bununla ilgili en temel adımı 4+4+4 düzenlemesiyle attılar aslında. Türkiye’de laiklik tartışması hep yapıldı ama 4+4 +4 sürecinde vatandaşların aldığı 12 yıllık kesintisiz eğitim parçalandı. İmam hatip ortaokullarının açılmasına zemin hazırlandı. Meslek liselerinin sayısı artırıldı. Öğrenciler yeniden biçimlendirilmek istendi.”

Eğitimin gericileştirilmeye çalışıldığını belirten Yılmaz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Yıllardır bu ülkede ders saatleri özellikle cuma günleri cuma namazına göre ayarlanıyor. Bütün okullarda kütüphane, öğrencilerin nefes alacağı yerler yok. Ama kocaman mescitler vardır. Okullarda mescitlerin oluşturulması da 4+4+4’ten sonra geldi. İhtiyaçtan fazla imam hatip yaptılar yetmedi. Bütün okulları imam hatipleştirme derdindeler. Bursa’da bir okul müdürü kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı oturtulmasını istiyor, bir başkası aynı kapıdan girmelerine yasak getiriyor. Sancaktepe’de İmam Hatipliler Derneği ile birlikte İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de yer aldığı bir namaz platformu oluşturuldu. “Namaz kılarsınız boynunuz ağrımaz, kaslarınız güçlenir” diye okul panoları üzerinden öğrencilere bunları telkin ediyorlar. Şimdi de Ramazan vesilesiyle bir dizi dini etkinlik önerisinde bulunuluyor. Bunlar gönüllülük esasına dayansa da hiçbiri gönüllü faaliyetler olarak kalmıyor. Öğretmenler buna zorlanıyorlar, bu etkinlikleri yapmak zorunda bırakılıyorlar, aksi davrananlara mobbing uygulanıyor. Okul müdürleri buna itiraz eden öğretmenlerin çalışma koşullarını ağırlaştırıyor.”

Yılmaz, bu tür etkinliklerin MEB tarafından örgütlenmesinin büyük riskleri de beraberinde getireceğine dikkati çekerek “Bu etkinlikler tekçi anlayışla planlanmakta, memleketin yüzde 99’u Müslüman diye bir ön kabulle gerçekleştiriliyor. Ve tek bir din, tek bir inanç esas alınarak bu faaliyetler okullara getiriliyor. Bu okullarda akran zorbalığına da neden olabilir” uyarısında bulundu.

‘Laiklik inanç özgürlüğüdür’

Öğrencilerin bir bölümünün ayrımcılığa uğrayacağını yine aynı şekilde bunun öğretmenler için de geçerli olduğuna işaret eden Yılmaz, “Biz bunun çok tehlikeli olduğunu toplumsal barışı ve huzuru bozacağını her defasında söyledik. Bundan vazgeçilmeli; laik eğitim, laik yaşam herkesin ihtiyacıdır, laiklik inanç özgürlüğüdür. İnsanların özgürce yaşamasının garantisidir. Çocuklarımızın geleceğini karartan bu uygulamalardan Bakanlığın bir an önce vazgeçmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

Paylaşın

Öğretmen Adayları Dikkat: Mülakat Kalkıyor, Sınav Yerine Eğitim Geliyor

Öğretmen Meslek Kanunu’nda hangi maddelerin olacağı yavaş yavaş netleşiyor. Geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, yeni meslek kanunun uygulanmaya başlamasıyla birlikte aday öğretmenlikte önemli değişiklikler hayata geçecek.

Kanunda “adaylık”, “öğretmenlik”, “uzman öğretmenlik” ve “başöğretmenlik” olmak üzere 4 basamaklı bir kariyer gelişim sistemi tanımlanırken, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak olan aday öğretmenler 240 saatlik eğitimi tamamlamak zorunda. Sınav stresi yaşamayacak aday öğretmenler eğitim sonunda ise herhangi bir mülakata da girmeyecek. Söz konusu eğitimi tamamlayamayanlar ise 3 yıl görev alamayacak. İşte aday öğretmenlikle ilgili yeni düzenlemenin detayları…

Sabah’tan Ceyda Karaaslan’ın haberine göre; Geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun uygulanmasına yönelik yönetmelik çalışması tamamlanmak üzere. Öğretmenliği bir kariyer mesleği haline getiren kanunla öğretmenler sınav stresinden kurtuluyor. Öğretmenlerin kariyer yolculuğu, sınavlar yerine oryantasyon ve mesleki eğitim odaklı olacak. Öğretmenlerin akademik kariyer yapması özendirilecek.

Kanunda “adaylık”, “öğretmenlik”, “uzman öğretmenlik” ve “başöğretmenlik” olmak üzere 4 basamaklı bir kariyer gelişim sistemi tanımlandı. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de hafta başında yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki haftadan itibaren eğitimle ilgili tüm paydaşların görüşünü alarak hazırlamış olduğumuz yönetmeliğe son şeklini vereceğiz” demişti.

Kanunun uygulanmasına yönelik detaylar şöyle:

Adaylık için minimum bir yıl, maksimum 2 yıllık bir süre öngörülüyor. Bundan sonraki öğretmen atamalarında öğretmenler, okullarına gidecekler ama hemen dersten sorumlu olmayacaklar. Öğretmenler, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak. 240 saatlik bir mesleki gelişim ve oryantasyonlarıyla ilgili eğitim alacaklar, sınıf içi, okul içi ve okul dışı uygulamaları tamamlayacaklar.

Mülakat olmayacak

Süreci tamamlayan öğretmenler bir değerlendirme komisyonundan geçecekler. Değerlendirme komisyonuna öğretmenler gitmeyecek, herhangi bir mülakat ya da kanaat belirtme olmayacak. Öğretmenlerin 240 saatlik eğitimi tamamlayıp tamamlamadığına bakılacak.

Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na mazeretsiz katılmayanlar ile bu program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nca yapılacak değerlendirmede başarısız olanların görevine son verilecek ve bunlar 3 yıl süreyle öğretmenlik mesleğine alınmayacak.

Ücret artışı nasıl olacak?

Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Kanunla, uzman öğretmenlere ödenen eğitim-öğretim tazminatı yüzde 20’den yüzde 60’a, başöğretmenlere ödenen eğitim-öğretim tazminatı ise yüzde 40’tan yüzde 120’ye yükseltildi.

Kanun, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik, kadrolu, sözleşmeli ve özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerin tamamını kapsıyor.

Tüm öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı eğitimlere katılabilecek, sınavlara girebilecek ve sertifikasını alabilecek. Ancak ücret artışından sadece devlet okullarındaki öğretmenler yararlanabilecek.

Sınavlar nasıl yapılacak?

10 yılını doldurmuş öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek olan en az 180 saatlik mesleki gelişim eğitimlerine katılacaklar ve bu eğitimler sonucunda sınavda başarılı performans gösteren öğretmenler “uzman öğretmen” olacak. Uzman öğretmenlik unvanı için yapılacak yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.

Uzman öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenler de en az 240 saatlik mesleki gelişim eğitimlerine katılacaklar. Sınavlar, aldıkları eğitimin içeriğini kapsayacak. Sınavları Milli Eğitim Bakanlığı yapacak. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.

Paylaşın

Bakan Özer’den ‘Yüz Yüze Eğitim’ Açıklaması: Ara Vermeyeceğiz

“Yüz yüze eğitim sürecinin başarılı bir şekilde devam ettiğini” ifade eden Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Yüz yüze eğitime aynı kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. Bakan Özer, yüz yüze eğitimde kararlı olduklarını söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yarıyıl tatilinin ardından 7 Şubat Pazartesi günü okulların tüm sınıf seviyelerinde yüz yüze eğitime başlayacağını açıkladı.

Öğrenciler ve veliler son birkaç gündür sosyal medyada okulların uzaktan eğitime geçmesi için Bakan Özer’e çağrı yapıyor. Bakan Özer, uzaktan eğitim talebine “Omicron salgını ve vaka sayılarından dolayı yüz yüze eğitime ara vermeyeceğiz” dedi.

Pandemi nedeniyle 1,5 yıl eğitimin uzaktan sürdürüldüğünü ifade eden Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ancak bundan sonra yüz yüze eğitimde kararlı olduklarını söyledi.

“Yüz yüze eğitim sürecinin başarılı bir şekilde devam ettiğini” belirten Bakan Özer, şöyle devam etti:

“İnşallah 7 Şubat’ta yani pazartesi günü 81 ilde, tüm ilçelerimizde okul öncesinden liseye kadar tüm sınıf seviyelerinde yüz yüze eğitime aynı kararlılıkla devam edeceğiz.  Biz son 5 ayda şunu gösterdik, tüm velilerimizle öğretmenlerimizle öğrencilerimizle bir toplum içerisindeki en korunaklı yerler eğitim kurumlarıdır.

“Okullar, sadece öğrenme yerleri değildir aynı zamanda gençlerimizin, geleceğimizi şekillendirecek olan nesillerin psikolojik, duygusal, kişisel gelişimlerinin de gerçekleştirdiği yerlerdir. Onun için inşallah 7 Şubat’ta tüm Türkiye’de ikinci döneme aynı kararlılıkla devam edeceğiz.”

Sağlık Bakanlığının verilerine göre; Türkiye’de 3 Şubat Perşembe günü vaka sayısı 107 bin 530’e ulaştı.  233 kişi de Kovid 19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

Paylaşın

Otizmli Bireylerin Yüzde 92’si Eğitime Erişemiyor

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in soru önergesine verdiği yanıt, 0-19 yaş arasındaki otizmli bireylerin yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğini ortaya koydu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığının otizmli öğrenciler için bütçeden kaynak ayırması ve yeni sınıfların açılması taleplerini içeren raporu TBMM gündemine taşıdı. Özdemir, raporda yer alan taleplerin yanı sıra Bakan Özer’den otizmli öğrencilerin eğitime katılma oranlarına ilişkin sorularını yanıtlamasını istedi.

Bin 521 okul, 19 bin 357 öğretmen

Önergeyi yazılı olarak yanıtlayan Özer, Türkiye’de şu anda e-okul sistemine kayıtlı 41 bin 854 kayıtlı otizmli öğrenci bulunduğu bilgisini verdi. Bakanlığın verilerine göre bin 521 özel eğitim okulunda 19 bin 357 öğretmenle otizmli öğrencilerin eğitimine devam ediliyor. Öte yandan 37’si 2021 yılında olmak üzere 638 destek eğitim odasının belirlenen standartlar doğrultusunda donanımı sağlandı. 41’i 2021 yılında olmak üzere toplam 174 özel eğitim sınıfı da standartlara uygun hale getirildi.

Bakanlığın verilerinin Türkiye’de otizmli öğrencilere ilişkin yaşanan sıkıntıyı ortaya koyduğunu iddia eden CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Yapılan çalışmalara göre Türkiye’de şu anda 0-14 yaş grubu aralığındaki otizmli çocuk sayısı yaklaşık olarak 150 bin. 0-19 yaş grubu genellendiğinde ise eğitim bekleyen çocuk sayısının yaklaşık 500 bin olduğu tahmin ediliyor” dedi.

2 milyon kişi olumsuz etkileniyor

Verilere göre otizmli çocukların yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğinin ortaya çıktığını ifade eden Özdemir, “Okulların ve sınıfların nitelik ve standartları bir yana bu oran gerçekten çok ciddi ve çok vahim” ifadesini kullandı. Özdemir, eğitim dışında kalan 450 bin otizmli bireyle birlikte ailelerinin de düşünüldüğünde yaklaşık 2 milyon kişinin bu olumsuz tablodan etkilendiğini belirtti.

Bakan Özer’in kaç otizmli çocuğun okul öncesinde ya da ilkokula başladığı bilgisini vermediğine dikkat çeken Özdemir, “Bu durumda eğitim sistemine dahil olanların eğitimlerinin kesintiye uğrayıp uğramadıkları da maalesef bilinmiyor” dedi.

Otizmin tek ve önemli tedavisinin eğitim, çocuklarla ailelerin en büyük ihtiyacının da kaliteli bir eğitim olduğuna dikkat çeken Özdemir, sözlerini “Otizm tanılı bütün çocuklar için erken başlayan, yoğun ve kesintisiz bir eğitim süreci planlanmadığı ve hayata geçirilmediği sürece devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş olacaktır” şeklinde sürdürdü.

Avrupa’da 40 saat, Türkiye’de 2 saat

Otizmli çocuklara haftada sadece iki saat eğitim verildiğini de kaydeden Özdemir, “Avrupa’da 40 saat eğitim veriliyor” ifadesini kullandı. Avrupa ile kıyaslandığında bu oranın da çok düşük kaldığını vurgulayan Özdemir, “Dolaysıyla ülkemizdeki otizmli çocukların hem eğitime erişim hem de nitelikli eğitim alma hakkı ciddi şekilde ihlal ediliyor” dedi.

Paylaşın

Atanacak Öğretmen Sayı 15 Bin, Atama Bekleyenlerin Sayısı 500 Bin

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer,  dün (18 Ocak) İstanbul’da öğretmen atamalarıyla ilgili açıklama yaptı. Özer, “31 Ocak’ta yapılacak 15 bin öğretmen atamasının yüzde 50’si, yani 7 bin 500 öğretmeni inşallah İstanbul’a vereceğiz” dedi.

“Türkiye genelinde eğitim yatırımlarını hızlandırdıklarını” belirten Özer, şöyle devam etti: “İstanbul’a hakikaten büyük önem veriyoruz. İstanbul’daki eğitim yatırımlarını 2022 yılında tamamlamak için tüm imkanlarımızı seferber ettik ve şu ana kadar İstanbul’umuza 5 milyarın üzerinde bir eğitim yatırımını 2022 yılında verdik.

“Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu gibi, 31 Ocak’taki 15 bin öğretmen atamasının yüzde 50’sini, yani 7 bin 500 öğretmeni de inşallah İstanbul’a vereceğiz. Yani sadece İstanbul’da okullar yapmak değil, aynı zamanda öğretmen, insan kaynağı takviyesi, altyapının güçlendirilmesi noktasında ciddi yatırımlarla desteklemeye devam edeceğiz.”

500 bin 41 öğretmen atama bekliyor

Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Temmuz 2021’de yaptığı açıklamada  2019 ve 2020’de yapılan KPSS’ye girmiş atama bekleyen potansiyel aday sayısının 500 bin 41 olduğunu söyledi.

Selçuk, MEBSİS veri tabanı kayıtlarına göre de öğretmen ihtiyacının 74 bin 781 olduğunu belirtti. MEB’e bağlı resmi eğitim kurumlarında, 2002’de 516 bin 242, 2007’de 598 bin 367, 2011’de 731 bin 257, 2015’te 893 bin 559, 2018’de 858 bin 10, 2021’de (11.03.2021 itibarıyla) 865 bin 405 öğretmenin görev yapıyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Yine Kapıda Kaldı: Bakanlığa Alınmadı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partililerden oluşan bir ekiple Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) ziyaret etmek istedi, ancak bakanlığa alınmadı. Kılıçdaroğlu’nun gelişi öncesinde bakanlığın giriş kapısının zincirle kilitlenmesi dikkat çekti.

Haber Merkezi / Bakanlık önünde yaptığı açıklamada, “Haksızlık, hukuksuzluk varsa, karşı çıkmak görevim… Dün bir feryadı dile getirdim. KPSS sınavında 80-90-95 puan alan evlatlarımızın elendiğini duydum, onlarla konuştum. Bu memlekete, gencecik evlatlarımıza yazıktır, günahtır.” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Daha düne kadar mülakatlarda artı 3, eksi 3 aralığında puan verilecektir uygulaması neden terk edildi? TÜGVA’dan, TÜRGEV’den gelen listeler üzerine mi bu kararlar alındı? Danıştay, haksızlığı tescilledi. Geçmişte verdiği kararlarda, ‘Verilen puanlar hayatın olağan akışına aykırıdır’ deniyor… Haksızlığa uğradığına inanan bütün arkadaşlara hukuki destek vereceğiz.”

MEB’in açıklamasıyla ilgili soruya Kılıçdaroğlu, “Sarayın talimatıyla iş yapanları ben muhatap almam. Benim hedefim haksızlık yapanlarla hesaplaşmak” diye yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin genel merkezinde KPSS’den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda aldıkları düşük puan nedeniyle atanamayan öğretmenlerle bir araya gelmişti…

Mülakat yüzünden atanamayan öğretmenlere destek veren Kılıçdaroğlu, bugün Milli Eğitim Bakanlığı’na gideceğini açıklamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), önüne gelmesi beklenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelişi öncesinde bakanlığın giriş kapısının zincirle kilitlenmesi dikkat çekti.

Bakan Özer’den açıklama

Milli Eğitim Bakanı Özer yaptığı açılamada, “Bakanlığımızın kapıları herkese açık. Kamuoyunu yanlış yönlendirerek maksadını aşan, emrivaki şekilde yapılacak görüşme talebini karşılamamız beklenmesin” ifadelerini kullandı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, TÜİK’in kasım ayı enflasyon rakamlarını açıkladığı gün kurumu ziyaret etmek istemişti. Randevu talebi reddedilen Kılıçdaroğlu bu kez kurumun binasına gitmiş ancak içeri alınmamıştı.

Paylaşın

Bakan Özer’den Yüz Yüze Eğitim Açıklaması: Ara Verme Gündemimizde Değil

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Omicron vakalarının artmasıyla ilgili “Şu an itibarıyla yüz yüze eğitime ara verme gündemimizde değil” dedi. Bu süreçte en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu ifade eden Özer, üçüncü ve dördüncü doz aşılarını yaptıran öğretmen oranının da sürekli yükseldiğini belirtti.

Haber Merkezi / Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yaptığı değerlendirmede dünyada Omicron vakalarının artmasının Türkiye’de de okulların yüz yüze eğitime devam etmesiyle ilgili tartışmaları tekrar gündeme getirdiğini söyledi.

Göreve geldiği günden itibaren okulların yüz yüze eğitime açılması yönünde kararlı bir duruş sergilediğini ifade eden Özer, 6 Eylül tarihi itibarıyla tüm kademe ve sınıf seviyelerinde haftada 5 gün yüz yüze eğitime başarılı bir şekilde devam ettiklerinin altını çizdi.

Özer, Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun destekleriyle artık okulların nasıl açık ve güvenli tutulacağını bildiklerini dile getirerek şunları kaydetti: “Geliştirdiğimiz sistemde sınıf bazlı süreci yönettik, vaka ve yakın temasları takip ederek sadece sınıf düzeyinde yüz yüze eğitime 10 gün ara verdik. Şu ana kadar süreç, oldukça başarılı devam etti. Yaklaşık 4 aydan beri kesintisiz haftada 5 gün eğitime devam edebildik. Bu süreçte okullarda kapatılan sınıf sayısı, toplamda yüzde 1’in çok çok altında seyretti. Bugün sadece 1524 sınıfımızda yüz yüze eğitime ara verildi. 850 bin sınıfımızın olduğu göz önüne alındığında bu rakam oldukça düşük.”

“En az iki doz aşı olan öğretmen oranı yüzde 94’e yükseldi”

Bu süreçte en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu ifade eden Özer, “En az bir doz aşı olan öğretmen oranımız yüzde 93, en az iki doz aşı olan öğretmen oranımız ise bugün itibarıyla yüzde 89. Aşı olmayıp hastalığı geçirerek antikor oluşturan öğretmen oranımız ise yaklaşık yüzde 5. Dolayısıyla en az iki doz aşı olan ve antikor oluşturan öğretmen oranımız yüzde 94’e ulaştı.” bilgisini verdi.

Özer, üçüncü ve dördüncü doz aşılarını yaptıran öğretmen oranının da sürekli yükseldiğini bildirerek “Bugün itibarıyla en az 3 doz aşı olan öğretmen oranımız da yüzde 36’ya yükseldi. Öğretmenlerimizin aşılanma oranları ülkemiz ortalamasının çok üzerinde olduğu gibi çoğu gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerin aşılanma oranlarının da üzerinde. Diğer taraftan öğrencilerimizin de aşılanma oranları sürekli yükseliyor.” değerlendirmesini yaptı.

“Okullar, en son kapatılacak yerler”

Okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken yerler olduğunu sık sık ifade ettiğini belirten Özer, “Yeni varyantlar ortaya çıktığında hemen ilk akla gelenin okulların yüz yüze eğitime ara vermesi tartışmalarını yersiz buluyorum.” dedi.

Özer, bu süreçte okulların sadece bir öğrenme ortamı olmadığını yakından deneyimlediklerini aktararak şunları söyledi: “Tüm ülkeler, okul dışı ortamlarda önlemleri sıkılaştırarak okulları açık tutmak için her türlü önlemi almaya çalışırken biz de aynı kararlılıktayız. Ancak okul dışı ortamlardaki önlemlere daha fazla ağırlık vermeliyiz. Dolayısıyla şu an itibarıyla yüz yüze eğitime ara verme gündemimizde değil. Elbette süreci yakından takip ediyoruz. Okullarda maske, mesafe ve hijyene daha fazla önem veriyoruz.”

Paylaşın

Bakan Özer’den Dikkat Çeken ‘Yüz Yüze Eğitim’ Açıklaması

Yüz yüze eğitimle ilgili hiçbir sıkıntının yaşanmadığını belirten Bakan Özer,  “Şu anda ana odağımız, okulların yüz yüze eğitime devam etmesi. Bu süreçte dördüncü haftamızı başarılı bir şekilde tamamlamak üzereyiz.  Süreç, planlandığı gibi ilerliyor” dedi.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Ankara’nın çeşitli ilçelerinden gelen Anadolu lisesi, fen lisesi, imam hatip lisesi, güzel sanatlar lisesi ile mesleki ve teknik Anadolu lisesi öğrencileriyle Bakanlıkta gerçekleşen buluşmada bir araya geldi.

Öğrencilerle sohbet eden Özer,  “Şu anda ana odağımız, okulların yüz yüze eğitime devam etmesi. Bu süreçte dördüncü haftamızı başarılı bir şekilde tamamlamak üzereyiz.  Süreç, planlandığı gibi ilerliyor.” dedi.

Yüz yüze eğitimin yeniden başlaması konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmadığını belirten Bakan Özer, salgın şartlarında alınması gereken önlemlere uymanın öneminin altını çizdi.

“Uzun bir aradan sonra yeniden yüz yüze eğitime başlarken istedik ki öğrencilerimizi dinleyelim, bir ihtiyacınız var mı? Yüz yüze eğitimden, Bakanlığın yürüttüğü faaliyetlerden memnun musunuz? Bizden ne gibi beklentileriniz var?” diyerek sözü öğrencilere bıraktı.

Öğrencilerin öneri ve isteklerini dinleyen Bakan Özer, “Okul ortamlarını çok daha zenginleştireceğiz. Bu bağlamda çocuklarımızın kültür, sanat ve sportif etkinliklere daha aktif katılması için çeşitli programlar yapıyoruz.” diye konuştu.

Öğrencilerin Okullara Devam Oranı Yüzde 95’in Üzerinde

Görüşmenin ardından değerlendirmede bulunan Bakan Özer, şunları kaydetti:

“Şu anda temel eğitim ve ortaöğretimde öğrencilerin okullara devam oranı çok yüksek. Türkiye genelinde devam oranı yüzde 95’in üzerinde. Bu, velilerin ve öğrencilerimizin artık önlemleri alarak okula devam etme noktasında bir kaygılarının olmadığını gösteriyor. Bu süreçte en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının oldukça yüksek olması.

Süreçte sınıf bazlı bir önlem yaklaşımı yürütüyoruz. Bu kapsamda 850 bin sınıfımız var, vaka nedeniyle zaman zaman bazı sınıflar uzaktan eğitime geçebilir ama önemli olan açık sınıfların varlığını sürdürmesidir. Diğer taraftan 14 gün ara veren sınıflarımız, dijital platformlar üzerinden canlı sınıf uygulaması ile derslerine devam edebiliyor.”

Bakan Özer, öğrencilerin okulları ile ilgili taleplerinin de hızla karşılanacağını ifade etti.

Paylaşın

Bakan Özer, Aşı Olan Öğretmen Oranını Açıkladı

Öğretmenlerin aşılanma oranına ilişkin açıklamada bulunan Millî Eğitim Bakanı Özer, “Şu anda eğitim sistemimiz içinde 1,2 milyon öğretmenimiz hizmet vermekte. Bu öğretmenlerimizin yüzde 92’si en az bir doz aşı oldu. İki doz aşı olan ya da hastalanarak antikor oluşturan öğretmen oranımız da yüzde 86.” ifadelerini kullandı. 

Haber Merkezi / Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Antalya’daki temasları kapsamında Vali Ersin Yazıcı’yı ziyaret etti. Bakan Özer, valilik ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, 6 Eylül tarihi itibarıyla tüm kademelerde yüz yüze eğitime başlanıldığını anımsatarak bugün üçüncü haftanın tamamlandığını söyledi. Sağlık Bakanlığının önerileri çerçevesinde oluşturulan rehberler kapsamında sürecin yönetildiğini ifade eden Özer; okulların temizlik, dezenfektan, maske gibi tüm ihtiyaçlarının giderildiğini belirtti.

Herhangi bir sınıfta iki vaka olması durumunda yüz yüze sınıf bazlı ara verildiğini ve ara verilen sınıfların 14 gün sonra yüz yüze eğitime kaldığı yerden devam ettiğini aktaran Bakan Özer, şöyle devam etti:

“14 gün ara verildiği zaman öğrencileri kendi başlarına bırakmıyoruz. Hazırlamış olduğumuz dijital platformlar üzerinden canlı dersler, öğretmenleri tarafından yapılıyor. Aynı zamanda ihtiyacı olan öğrencilere de tabletleri ücretsiz olarak kendilerine veriliyor. 6 Eylül itibarıyla 45 sınıfımızda yüz yüze eğitime ara vermiştik, pazartesi günü itibarıyla 45 sınıf yüz yüze eğitime başladı. Yine salı günü itibarıyla yüz yüze eğitime ara veren 50 sınıf, tekrar yüz yüze eğitime başladı. Çarşamba günü 63 sınıf yüz yüze eğitime tekrar döndü. Perşembe günü 40 sınıf yüz yüze eğitime geri döndü. Şu anda bugün sabah itibarıyla 6 Eylül haftasında yüz yüze eğitime ara veren 198 sınıfımız, yüz yüze eğitime kaldığı yerden devam ediyor.”

“1,2 milyon öğretmenimiz hizmet vermekte”

Bakan Özer, bu süreçteki en büyük avantajın öğretmenlerin aşılanma oranları olduğunu dile getirdi. Öğretmenlerin aşılanma oranları hakkında da bilgi veren Özer, şunları kaydetti:

“Şu anda eğitim sistemimiz içinde 1,2 milyon öğretmenimiz hizmet vermekte. Bu öğretmenlerimizin yüzde 92’si en az bir doz aşı oldu. İki doz aşı olan ya da hastalanarak antikor oluşturan öğretmen oranımız da yüzde 86. Bu oranlar, kıta Avrupası’ndaki çoğu ülkeden çok daha yüksek. Dolayısıyla şu anda eğitimin yüz yüze devam etmesindeki en büyük avantajımızı öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının çok yüksek olması, hatta Türkiye ortalamalarının da çok üzerinde olması oluşturuyor. Onun için tüm öğretmenlerimize bu süreçteki katkıları ve desteklerinden dolayı en içten şükranlarımı sunuyorum.”

Paylaşın