Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı’nı Yaşatacağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Hedef alınan milli birlik ve varlığımızdır. Tüm dünya duysun ki ölümüz şehit dirimiz yiğit direncimiz müthiştir. Şansını denemek isteyen varsa buyursun gelsin” dedi ve ekledi:

“Bizi birbirimize düşürmeyi planlayanların boğazına dururuz, durmadık diyelim yağlı urgan olup boğazlarına dolanırız. Fırsat kollayanların kulaklarında bu sözlerimin çınlaması tavsiyemdir. Sakın ola Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkeleri üzerinde tahribatla oynamaya heves edilmesin. Sahte ve sanal gündemlere kaptıracak yakamız yoktur. Saklanıp sinecek korkak bir meşrep bizde yok. Şansınız denemek isteyen varsa buyursun gelsin. İç cephemizi hedef alanlar iyi duysun. Cumhur İttifakı’nı yaşatacağız.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Siyasette kaçınılmaz yenilgi ve zaferler yoktur. Siyaset, bugünü es geçmeyen, geçmişe yüz çevirmeyen sorumluluk kültürü, mutabakat kümesidir. 28. dönem TBMM’de görev alan her vekilin bu tarihe bağlı olması, vatan ve var oluş borcudur. Bu borç istiklal ve istikbal ödevidir.

Birliğin zayıfladığı dönemlerde felaketlerin yaşandığı görülecektir. Geçmişten istifade ederek geleceğin koordinatlarını çizmek ileri görüşlü toplum ve milletlerin harcıdır. İkinci el inanışların ve yıkıcı düşüncelerin sonu yoktur. Kamplara ayrışmış düşüncelerin ortak geleceğe destek vermesi hayal ötesi durumdur.

Medeniyetler arasındaki sertleşen kutuplaşmanın nedeni hakimiyet ve paylaşım kavgalarının cinnet eşiğine dayanmasıdır. İnsani değerler, insan hak ve hukuku ayaklar altındadır. Bu salgının ülkemizi tesir altına alıyor olması hepimize alarm vermelidir. Yol haritamızı belirlemek varken birbirimizi hırpalamak gaflet ve delalettir. Başka Türkiye yoktur. Gideceğimiz, bir yurt köşesi yoktur.

Bölgesel tehdit dalgaları kıyımıza vuruyor. Türk milleti birbirine sımsıkı sarılmakla mükelleftir. Sadece camilerimizde, düğün alaylarında, cenazelerde değil hayatın her alanında katlanan güncel tehlikelere direniş göstermeliyiz. Bulmaca içindeki bulmacaları çözebilmek, kör labirentlerden sıyrılmak çok cepheli mücadeleden başarılı çıkmak için öz değerlerimiz ile kenetlenmemiz ikamesi olmayacak nitelikte zorunluluktur. Türk milleti büyük ve güçlü bir ailedir.

Operasyon kovanından siyasi menfaat arayışı namuslu insan ve siyasetçi tavrı olamaz. Bu düşüncelerimi hiçbir karşılık beklemeksizin dile getirdiğimi aziz milletim çok iyi bilmelidir. Çağın gerisinde kalmak, gönül köprülerini yıkmak herkesi uyarıyorum ki tarihin harabelerine karışmakla eş anlamlıdır. Güçlenmiş vahşet, küresel sömürgecilik sadece Türk İslam alemine değil beşeriyetin tamamına pusu kurmuştur.

Dünyada gelir adaletsizliği sürerken buna bir de çatışmalar, savaşlar, kaygılı bekleyişler eklenmiştir. İnsani krizler adeta volkan gibi patlamaktadır. Yerküreyi umutsuzluğa sevk eden statükonun köklü tasfiyesi gerekmektedir.

Hedef alınan milli birlik ve varlığımızdır. Tüm dünya duysun ki ölümüz şehit dirimiz yiğit direncimiz müthiştir. Şansını denemek isteyen varsa buyursun gelsin. Bizi birbirimize düşürmeyi planlayanların boğazına dururuz, durmadık diyelim yağlı urgan olup boğazlarına dolanırız. Fırsat kollayanların kulaklarında bu sözlerimin çınlaması tavsiyemdir.

Sakın ola Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkeleri üzerinde tahribatla oynamaya heves edilmesin. Sahte ve sanal gündemlere kaptıracak yakamız yoktur. Saklanıp sinecek korkak bir meşrep bizde yok. Şansınız denemek isteyen varsa buyursun gelsin. İç cephemizi hedef alanlar iyi duysun. Cumhur İttifakı’nı yaşatacağız. Bizde sosyal medya suikastlerine boyun eğecek fıtrat yoktur. Birliğimiz ve beraberliğimiz devam edecek. Devşirilmiş ve ‘DEM’lenmiş fosillere meydanı boş bırakmayacağız.

Savaş çıkacağı kadar çıkmıştır. İsrail kontrolden çıkmıştır. İsrail kontrolden çıkmış haydut devletidir. Ortadoğu’da insanlık can çekişiyor. ABD takviyeli İsrail terör devleti Ortadoğu’nun tamamına musallat olmuş, suikastlarını otomatiğe bağlamıştır.

Savaşın sadece Ortadoğu ile sınırlı kalacağını düşünenler yanılmaktadır. Sürek avı etki alanını genişleterek neredeyse vatanımızın sınırlarına dayanacaktır. İsrail’in sabotajlarının Türkiye’ye mesaj olduğunu inkar etmek söz konusu değildir. Reisi’nin, Haniye’nin, Nasrallah’ın ölümleri birbirleri ile bağlantılı ve vahim olaylardır. Küresel güçler Ortadoğu’ya darbe indirmektedir. BM’nin acilen devreye girip müdahale etmesini bırakın bu takati bile yoktur.

ABD, Birleşmiş Milletler temsilcisi ‘Veto yetkimizi çıkarlarımızı gözetmek için kullanıyoruz’ demişti. Bu ifadeler dayatmadır. Kuvvet kimse ise sözün sahibi odur demektir. Diğer toplumların çıkarı ne olacaktır. BMGK yapısı reforme edilmelidir. Aynı zamanda ülkelerin eşit katılım ve oy hakkının alternatif dünya birliği konusunda çalışmalar hızlanmalı ve dünya 5 ülkenin ağzına bakmaktan kurtulmalıdır.

BM’de haritalarla çıkıp Netanyahu’nun terör devleti kurma çabasına isimlerin başlarında emir, sultan olanların sessizliği nedendir? Ne zaman birlik meşalesi yakılacaktır. Sivil ve masum insanlar ölürken rahat uyku uyumak haram değil midir? İslam ülkeleri nereye gizlenmiştir?

12 Eylül Anayasası’nın yırtılıp atılması, Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile 9. Yargı Paketi’nin kısa sürede yasalaşacağına inanıyorum. MHP ve Cumhur İttifakı, milletimize verdiği sözleri tutulacaktır. İttifakımız Türkiye’nin parlak geleceğinin müjdesidir. İttifakımız, ekonomik ve siyasi istikrarın güvencesidir.

“Halk TV ve CHP ayağınızı denk alın”

CHP’nin Genel Başkanının bir avuç MHP düşmanı ile adliye kapılarında düşüp kalkması tek kelime ile yüzsüzlüktür. Ne kadar Türkiye karşıtı varsa bir olmuş, görülen bir cinayet davası ile MHP’yi şerefsizce suçlamaya kalkmıştır. Bazı parti genel başkanları, kifayetsiz muhabirler ayak üstü mahkeme kurup savcı ve hakim rolüne soyunup arkadaşlarımızı yargılamaya girişmiştir. Azmettirici ve katil arayanlar, timsah gözyaşları ile sabrımızı sınayanlar önce aynaya bakacaklar, şeref ve haysiyetleri el verdiği ölçüde konuşacaklar.

MHP Ankara’da görülen malum davanın duruşmalarını takip etmektedir. MHP’ye Pensilvanya operasyonu çekenlere MHP ve ülkü ocaklarını çiğnetmem. Alayını birden heyecanla beklerim. Mahkeme kararı açıklanmadan, adalet yerini bulmadan, güya ve gıyaben hüküm verenler iftiralarının günahına iki cihanda da katlanacaklar, camiamız bu rezillere hakkını hiçbir zaman helal etmeyecektir.

Özgür Özel sana diyorum; iddiaların da aynen şahsın gibi çürüktür. Siyasi kışkırtmanın figüranı olmak bir hanımefendiye yakışmayacaktır. Herkes haddini bilsin, hudut ihlalinden kaçınsın. Kapımızın önünde baykuş öttürmeyiz, kanat çırpan akbabaların da kanatlarını yolarız. Halk TV ve CHP ayağınızı denk alın. 4 soytarı muhabir ile MHP’yi sorgulayamazsınız.”

Paylaşın

Cumhur İttifakı “Yeni Anayasa” İçin Harekete Geçmeye Hazırlanıyor

Ana omurgasını AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, muhalefet partilerinin kapıları kapattığı yeni Anayasa için, Ekim’de harekete geçmeye hazırlanıyor.

Türkiye gazetesinin haberine göre; TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılında, anayasa trafiğinin hızlanması bekleniyor. Meclis tatile girmeden önce yeni anayasa hazırlıklarına ilişkin olarak nabız yoklamak için siyasi partileri ziyaret eden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bu turlarını devam ettireceği ifade ediliyor.

Muhalefet cephesinden yeni anayasa konusunda olumlu bir tavır beklenmezken, Cumhur İttifakı cephesinde MHP’nin daha önce hazırladığı 100 maddelik teklif ve AK Parti’nin önceki dönemlerden kalan taslakları ile çalışma yapılabileceği belirtiliyor.

AK Parti ayrıca, TBMM’de bir öneri havuzu oluşturulması, STK’lar, üniversiteler, siyasi partiler, meslek örgütleri başta olmak üzere isteyen herkesin bu havuza anayasa ile ilgili tekliflerini sunma önerisini gündeme getirecek. Bu sistem devreye girerse, öneri getirmek isteyenlere 6 ay gibi belli bir süre tanınacak. Bu sürenin bitiminde de Meclis’te somut olarak yeni anayasa yazımına geçilecek.

Meclis Başkanlığı bu süreci Cumhur İttifakı’nın desteği ile yürütse de anayasanın Meclis’ten geçmesi için muhalefet partilerinin desteği şart olacak.

Paylaşın

Bahçeli’den “Erken Seçim” Çağrılarına Sert Tepki

Erken seçim çağrılarına ilişkin konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Özgür Bey’in 31 Mart yerel seçimlerinden sonra erken seçim istemeyeceğiz açıklaması hafızalara kazınmışken bunun üzerinden çok geçmeden 2025 Kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulmasıdır” dedi.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ile Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri, genel başkan Devlet Bahçeli başkanlığında toplandı. Devlet Bahçeli, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.

HÜDA Par Genel Başkanı’nın Anayasa’nın ilk dört maddesine yönelik sözleri sonrası başlayan tartışmalara değinen Bahçeli, “MHP’ye Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili yoklama yapmak teste tutmak hiç kimsenin hakkı haddi değildir” dedi ve ekledi:

“Kim olursa olsun Anayasa’nın ilk 4 maddesine şaşı bakanlar bizim için yok hükmündedir muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları yoktur. MHP sivil demokratik devletin ve milletin hukuksal omurgasını belirleyecek geniş katılımcı bir anayasa hazırlığı için yapıcı tutumunu korumaktadır. Anayasa’nın ilk 4 maddesine sadık kalınarak zamanın ihtiyaçlarına dinamik cevaplar verebilen anayasa yapılmasının yanındayız.”

Devlet Bahçeli erken seçim çağrılarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “CHP Genel Başkanı hayal tacirliğini boş keseden atıp tutmayı siyaset zannedecek kadar hayatın gerçeklerinden uzaklaştırtır. Özgür Bey’in 31 Mart yerel seçimlerinden sonra erken seçim istemeyeceğiz açıklaması hafızalara kazınmışken bunun üzerinden çok geçmeden 2025 Kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulmasıdır.

Sandığı getirip iktidara geleceğiz diyen bu zatın deli saçması vaadi ise 1 litrelik rakının 140 liraya inmesinden başka bir şey değildir. Mavi vatana masal diyen siyasi sefaleti iyice azıtmıştır. CHP’ye oy veren kardeşlerim bu patalojik yönetim anlayışına müstahak görülmemelidir.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan MHP’ye “HÜDA-PAR” Tepkisi

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, HÜDA PAR Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasa’nın 4. maddesinin kaldırılması gerektiği sözleri üzerinden MHP’ye tepki gösterdi:

Haber Merkezi / “Cumhuriyet’le, Türk’le, Türklükle ve Atatürk’le sorunlu terör sevici zihniyet, şimdi de Anayasamızın ilk 4 maddesini hedef aldı. İktidarda kalmak uğruna her türlü tavizi verirseniz olacağı budur. Malazgirt’te adamın elini kaldırırsanız o da gelir Ankara’da parmağını gözünüze sokar işte!”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasanın 4. maddesinin kaldırılması gerektiği açıklamasına tepki gösterdi.

Dervişoğlu, Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Bitlis’in Ahlat ilçesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HÜDA PAR Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun elini havaya kaldırmasını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Aziz Milletim; Cumhuriyet’le, Türk’le, Türklükle ve Atatürk’le sorunlu terör sevici zihniyet, şimdi de Anayasamızın ilk 4 maddesini hedef aldı. İktidarda kalmak uğruna her türlü tavizi verirseniz olacağı budur. Malazgirt’te adamın elini kaldırırsanız o da gelir Ankara’da parmağını gözünüze sokar işte! Milletimizi ahmaklık ile itham etme konusuna gelince asıl ahmaklık; beni, İYİ Parti’yi ve büyük Türk milletini hesaba katmamaktır.

‘Anayasa değişikliği’ diye fısıldayıp ‘yeni Anayasa’ diye yükselen, taşeronları eliyle de milletin tepki ve sabır sınırlarını ölçen kendini bilmezleri bu vesileyle ikaz ediyorum. İhtiyaç duyduğumuz yeni bir anayasa değil, yeni bir iktidardır. Ve o iktidarın parolası; tek millet değil Türk milleti, tek devlet değil Türk devleti, tek vatan değil Türk vatanı ve tek bayrak değil Türk bayrağı olacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Paylaşın

MHP’den Muhalefetin “Erken Seçim” Çağrılarına Yanıt

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarına ilişkin açıklama yapan MHP’li Semih Yalçın, “Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, MHP’nin yeni dönemde gerçekleştireceği siyasi faaliyetlere dair yazılı bir açıklama yaptı. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere MHP, Türkiye’de millî bilincin ve varlık refleksinin diri kalmasında kritik rol oynayan bir siyasi partidir. Dolayısıyla partimizin yıllardır gerçekleştirdiği her siyasi faaliyet, ortaya koyduğu her tavır ve hayata geçirdiği bütün politikalar; bu işlevi dikkate alınarak sürdürülmektedir.

MHP, siyaset platformunda yer alan herhangi bir partiden ibaret değildir. Derin bir tarih şuuruna, kökü binlerce yıla uzanan millet ve devlet aklına dayanan siyaset felsefesine malik MHP kadroları; sosyal, kültürel ve fikir hayatımızda da önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Hayat sürdüğümüz coğrafyada vuku bulan olaylar, dünyada meydana gelen son hadiseler, MHP’nin üstlendiği tarihî misyonun ehemmiyeti kadar, hem karar vericilerin hem de millî birlik ve bütünlüğümüz istikametinde siyaset yapan partilerin sorumluluk payını katbekat arttırmıştır.

Gerek bölgemizde, gerekse yerküremizde insanlığın geleceği açısından köklü değişikliklerin yaşanacağı, yeni bir küresel düzenin ayak seslerinin hissedildiği sancılı bir süreçten geçmekteyiz.

Dünyaya nizam vermek bahanesiyle asırlardır insan hak ve hürriyetleri gibi temel kavramları istismar eden küresel aktörler tarafından, yeni bir sömürü düzeni tesis etmek için bu kez bütün yüksek beşerî normların çiğnendiğine şahit olunmaktadır.

Beşeriyetin akıbeti açısından endişe verici bu gelişmeler; coğrafyamızın barış ve sükûna kavuşması, yeryüzünün selamete erişebilmesi, insanı insan yapan değerlerin yaşatılabilmesi için 21. asrın Türkiye yüzyılı olması yolunda çaba gösteren herkese ağır mesuliyetler yüklemektedir.

Bu çerçevede; TBMM’nin Ekim ayında açılmasıyla başlayacak yeni yasama döneminden itibaren, iç meselelerle ilgili atılacak adımlar yanında, ülkemizin bölgesinde ve dünyada sürdürmekte olduğu küresel politikaların devamı, global aktörlerin Türkiye’ye dönük planları gibi hususlar, gündemde önemli yer işgal edecektir.

Yeni dönem; hem Türkiye’nin iç sorunlarının aşılmasına, hem de küresel ölçekteki hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunmak üzere birlik ve bütünlüğümüze, dirlik ve düzenimize varlığını adayan siyasi partiler için büyük bir imtihan evresi olacaktır.

Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir. MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.

Önümüzdeki siyasi sürece hazırlık bağlamında; partimizce öncelikle 19 Eylül 2024 tarihinde genel merkezimizde saat 14.00’te Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin başkanlığında MYK toplantısı gerçekleştirilecektir. Bilahare 21 Eylül 2024 tarihinde de yine genel merkezimizde saat 14.00’te İl Başkanları toplantısı yapılacaktır.

Toplantılar vesilesiyle Türkiye gündemindeki bütün öncelikli konular masaya yatırılarak fikir teatisinde bulunulacaktır. Söz konusu toplantılarda ortaya atılan görüşler doğrultusunda varılacak ortak kararlar, partimizin daha sonraki siyasi adımlarının tayininde yol gösterici olacaktır.”

Paylaşın

Bahçeli, Yine CHP’yi Hedef Aldı: Yüksek Düzeyli Tehdit

Yerel seçimlerde en çok oyu alarak Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’yi hedefine koyan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Tarihimizi karıştırmak ve yaşanmış hadiseleri saptırmak ancak ve ancak güncellenmiş Bizans senaryosu, Türk ve İslam düşmanlarının alçak kurgusu olarak adlandırılacaktır. DEM’lenen CHP’nin siyasi pozu ve pozisyonu yüksek düzeyli tehdittir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gelişmelerin başkaca bir izah ve ifade tarzı maalesef çok zordur. 953 yıl önce Anadolu’nun Müslüman Türk milletinin vatanı olmasını hala hazmedemeyen, derin yaralarını bir türlü kapatamayan, uğradıkları yenilginin acısını asla unutamayan iç ve dış düşman çevrelerin siyasetten, medyadan, üniversitelerden, iş aleminden, sanattan, aydınlardan ve sivil toplum kuruluşlarından devşirdikleri kuklalarla üzerimize gelmeleri, milli hassasiyetlerimizi tahriş etmeleri gün geçtikçe şiddetlenmektedir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Malazgirt Savaşı’nın 953’üncü, Büyük Taarruz’un 102’inci yıldönümü nedeniyle bir açıklama yaptı. Devlet Bahçeli’nin açıklaması şu şekilde:

“Ağustos ayı, birbiriyle iç içe geçen, birbirine eklemlenen, varoluş onurumuzu belgeleyen, farklı zamanlarda tezahür eden tarihi başarılarımızı tescilleyip istikbalin yol haritasını temin eden zaferler ayıdır. Tarih bir bütün olup herhangi bir dönemine dudak büküp bir başka dönemini sivriltmek takdiri ve tasvibi mümkün olmayan zafiyettir. Özellikle tarihten husumet çıkarmanın, tarihi şahsiyet ve vakıalar arasında kategorik ayrımcılık yapmanın çok tehlikeli sonuçları doğacaktır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Sultan II.Abdülhamid’i kutuplaştıran menfur zihniyetlerin hızını alamayıp bu kutuplaşmayı Sultan Alparslan’a kadar taşımaya cüret etmesi sadece cehaletin değil aynı şekilde faili oldukları siyasi ve ideolojik cellatlığın komplosudur. Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruzu rekabete tutuşturmak, Türk tarihinin iki şerefli sayfasını karalamak, Muş ile Afyonkarahisar arasına nifak saçmak şerefli, sorumlu ve vicdanlı bir tavır değildir.

Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri ile birlikte candaş, yandaş ve fondaş zillet medyası deyim yerindeyse zıvanadan çıkmış, hezeyandan hezeyana sürüklenmeye başlamışlardır. Cumhuru ve Cumhuriyet’i ayrıştırma partisine dönüşen CHP’nin Türk tarihine bakışı haçlı emellerinin bakışıyla neredeyse bire bir aynıdır. 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferi’ne rakip olarak Büyük Taarruzu göstermek, iki taraflı cephe oluşturmak tarihe, millete ve milli mukadderata vahim bir saygısızlık ve saldırganlıktır.

Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenlerinde etnik ve mezhebi bölücülüğü DEM’lenerek kamçılayan CHP’nin aynı tutumu 26 Ağustos münasebetiyle ve daha da ilerleterek sergilemesi utanç duyulacak bir rezalettir. Bölücülük CHP’nin siyasetine iyice sinmiş ve sirayet etmiştir. Esasen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eserlerine, emanetlerine ve erdemli mücadelesine hakaretamiz davranan, bunun da ötesinde savaş açan karanlık odağın hamisi bugünkü CHP yönetimidir.

Ecdadımız arasına fitne yaymaya kalkışmak hafıza ve haysiyet kaybı yaşayan işbirlikçi ve ilkesiz güruhun dış güdümlü operasyonudur. Elbette Türk milleti bu oyuna gelmeyecektir. Malazgirt Meydanı’nda Bizans’ı ezip Anadolu’nun kapılarını açan yüksek iradeyle Büyük Taarruzu başlatıp hitamında müstevlileri Dumlupınar’da yerle yeksan eden irade aynıdır ve bu irade Türk milletine mahsustur. Tarihimizi karıştırmak ve yaşanmış hadiseleri saptırmak ancak ve ancak güncellenmiş Bizans senaryosu, Türk ve İslam düşmanlarının alçak kurgusu olarak adlandırılacaktır.

DEM’lenen CHP’nin siyasi pozu ve pozisyonu yüksek düzeyli tehdittir. Gelişmelerin başkaca bir izah ve ifade tarzı maalesef çok zordur. 953 yıl önce Anadolu’nun Müslüman Türk milletinin vatanı olmasını hala hazmedemeyen, derin yaralarını bir türlü kapatamayan, uğradıkları yenilginin acısını asla unutamayan iç ve dış düşman çevrelerin siyasetten, medyadan, üniversitelerden, iş aleminden, sanattan, aydınlardan ve sivil toplum kuruluşlarından devşirdikleri kuklalarla üzerimize gelmeleri, milli hassasiyetlerimizi tahriş etmeleri gün geçtikçe şiddetlenmektedir.

Ancak Sultan Alparslan’ın sancağını inançla tutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden sevdayla yürüyen aziz milletimiz bu şiddeti göğüslemeye, yörüngesi kaymış taşeronların heveslerini kursaklarında bırakmaya hiç kuşkusuz mahir ve muktedirdir. Ruhen mezbeleye dönüşen ve zilletin çukuruna düşen siyasi kapkaççı anlayışa hatırlatırım ki, vatan demek imara açılmış arazi, hibe edilmiş arsa, ikram edilmiş toprak parçası demek değildir.

Bir coğrafyayı vatan yapan, bir mücadeleden ve muhabereden vatan çıkaran sayısız ve birbiriyle eklemlenmiş zincirleme hadiseler silsilesi vardır. Vatan bir zaman aralığının, bir tarih anının tesadüfi mahsulü olmayıp; mazisi uzun yıllara yayılmış meşakkatli bir arayışın, imrenilecek bir amacın inanç ve irfanla serpilmiş mahsulüdür. Bir toprağa vatan unvanı veren, vatan aşısı vuran elbette uğrunda gösterilen fedakârlıklar, maziyi atiyle kenetleyen yüksek şuur ve bunların da fevkinde şehitlerin muazzam feragatidir.

Hamd olsun bu fedakârlık bilinci, bu feragat kültürü büyük Türk milletinde fazlasıyla merbut ve mevcuttur. Anadolu’nun vatanlaşması öncelikle akılla bezenmiş bir hazırlığın, ahlakla bilenmiş bir haysiyetin, imanla billurlaşan büyük bir hedefin hayranlıkla anılacak mükafatıdır. 953 yıl evvel bu topraklarda kahramanlık korkaklığı yere sermiştir. 953 yıl evvel bu topraklarda Hakk’ın sesi batılın nefesini kesip atmıştır.

Malazgirt’te, tarihin rotası, beşeriyetin yörüngesi, medeniyetler arasındaki gerilimin ana kulvarı değişim, hatta dönüşüm göstermiştir. Bu nedenle asırlardır muhasım odakların Türk milletine karşı beslediği intikam duygusu hiç bitmemiş, hiç de azalma emaresi göstermemiştir. Malazgirt ovasında Bizans ölümcül bir darbe almakla kalmamış, İstanbul’un kapıları Efendimizin müjdesine mazhar olan aziz milletimize açılmıştır.

Anadolu coğrafyasının adalete susamışlığı, huzur ve kardeşliğe muhtaçlığı Malazgirt Zaferi’yle son bulmuş, 30 Ağustos Dumlupınar Zaferi’yle de teyit edilmiştir. Anadolu’nun fethi yalnızca silahın, savaşın, cenk meydanlarındaki başarının, kahramanca çarpışmanın eseri görülemez, görülmemelidir. Şayet kazanılmış zaferler onu hazmedecek, kaldıracak, adım adım ileriye taşıyacak fazilet, merhamet, dirayet, irade ve insaniyetle perçinlenmezse kalıcı olmaz, olamaz.

Her büyük zafer layık olmayanlar için ağır bir yüktür. Nitekim CHP ve DEM’lenen ortakları için tarihi zaferlerimiz yük olarak değerlendirilmekte, bu yüzden tahribine niyet edilmektedir. Türk milleti elde ettiği zaferleri kanının son damlasına, alın terinin son zerresine kadar hak etmiş muzaffer bir millettir. Bu nedenle hem tarih yapmış, hem de tarih yazmıştır. Türk milleti tarihten çekilip alındığında geriye yalnızca masal yığını, kuru kuruya anlatılan yavan olaylar ve anılar geçidi kalacaktır.

“Türk milletinin gücünü sınamaya cüret edenlere…”

Malazgirt aynı zamanda gönüllerin, aynı zamanda özlemlerin, aynı zamanda ümitlerin fethidir. Türk milleti fetihle birlikte kutlu varlığına bir daha kapanmamak üzere bir istikbal sayfası aralamıştır. Bu sayfa tertemizdir, nice fani ömrün marifetiyle pekişmiştir. 30 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları işgali reddederek tarihimizin şanlı zaferlerine yenisini eklemişler, Türk milletinin gücünü sınamaya cüret edenlere tarihi bir ders vermişlerdir.

Malazgirt Zaferi’yle birlikte Büyük Taarruz; Türk milletinin var olma azminin yüreklerde çınarlaştığı birbirini tamamlayan iki ayrı milat olmuş ve tarihteki ayrıcalıklı yerlerini almışlardır. Ne büyük bir tevafuktur ki, Anadolu’yu vatan yapan muhteşem zaferle, bu tarihten tam 851 yıl sonra aynı gün başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz son yurdumuzu karanlıktan aydınlığa taşıyan, Anka Kuşu’nu küllerinden doğuran, Türk tarihini birbirine bağlayan muazzez nitelikli kader ve kavşak eşikleridir.

Geride kalan onca süre sahip olunan vatanın stratejik önemine uygun olarak kendi jeopolitiğini ve beşeri zenginliğini geliştirmiştir. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Cumhuriyetimize köklü bir maddi ve manevi veraset olarak intikal etmiştir. Vatanı korumak; vatan kurmak, vatan kurtarmak kadar şerefli bir görevdir. Aziz Türk milletinin ruh kökü olan Cumhur İttifakı bu şerefe müstahaktır ve vatanı sonuna kadar koruyacak, işbirlikçilere ve ihanet cephesine göz açtırmayacaktır.

Türk vatanında aklı kalanlar, Türk milleti üzerinde hesap yapanlar unutmasınlar ki, Sultan Alparslan’ın ahfadı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anıları heybetle ve heyecanla ayaktadır. Terör örgütlerini kullanarak zehir saçanlara, 953 yıllık fütuhat mirasının rövanşını alabilmek için zulmü rehber edenlere Malazgirt’teki Bizans İmparatoru’nun pespaye durumunu, İzmir’de denize dökülen müstevlilerin kepaze hallerini dikkatle hatırlatmak isterim.

Bilinmelidir ki, 953 yıldır üzerinde yaşadığımız bu kutsal topraklar; muzaffer atalarımızın emaneti olup, muhafaza ve müdafaası her türlü mülahazanın üzerinde tutulması gereken bir vatan sorumluluğudur. Bu hazineyi yağmaya heves edenler ağır sonuçlarına her seviyede katlanacaklardır. Dün içimize fitne sokmaya çalışan tekfurlara, Türk milletini yok etmeye kararlı güçlere nasıl cevap verilmişse, bugün de bu büyük milletin iradesinin yeniden şahlanarak hak edenlere Osmanlı’nın şamarını indireceği muhakkaktır.

Türkiye Cumhuriyeti yaşayacak, Türk ve Türkiye Yüzyılının destanı yazılacak, Türk vatanı sonsuza kadar var olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle; Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıldönümünde büyük ecdadımız Sultan Alparslan’ı ve cesur neferlerini; Büyük Taarruz’un ve 30 Ağustos Zaferi’nin 102’üncü yıldönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi saygıyla, şükranla, rahmetle anıyorum. Zaferlerimiz kutlu olsun diyorum.”

Paylaşın

CHP’li Belediye, MHP’ye Boyun Eğdi “Suavi Konserini” İptal Etti

CHP’li Seydişehir Belediyesi, Seydişehir Ülkü Ocakları’nın isteği üzerine, Suavi konserini iptal etti. Suavi, 30 Ağustos Zafer Bayramı kapsamında Seydişehir Belediyesi’nin düzenleyeceği konserde sahne alacaktı.

Suavi’nin, Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ’19 Ağustos Dünya Beykozlular Günü’ etkinliğinde Beykoz’da vermek istediği konser, bozkurt işareti yapan bir grubun engelleme girişimiyle karşılaştı. Sanatçıya “terörist” suçlaması yönelten grup sloganlarla konseri engellemeye çalıştı. Suavi ise türkülerini söylemeye devam etti.

Seydişehir’in Sesi’nin aktardığına göre, Seydişehir Ülkü Ocakları Başkanı Akın Bozkurt, konserin iptal edilmesiyle ilgili belediyeyle görüştüklerini belirtti.

Bozkurt, “İlçemizde 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinlikleri kapsamında yapılması planlanan Suavi konserinin milli hassasiyetlerimize uymadığı gerekçesiyle Seydişehir Belediye Başkanlığı’yla birtakım görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda Seydişehir Belediyesi tarafından konser iptal edilip, milli vicdandaki açılan yara büyümeden kapanmıştır” açıklamasında bulundu.

Avukat Bişar Abdi Alınak ise sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayarak, “MHP ve AKP ilçe yöneticilerinin açıklamalarıyla gündem edilmeye çalışılan yalan ve nefretin tesiri ile Suavi’nin konseri, CHP Seydişehir Belediyesi Başkanı tarafından tek taraflı olarak iptal edilmiştir” dedi.

Açıklamada yer alan ifadeler şöyle: “Müvekkilimiz Suavi’nin 19 Ağustos tarihinde Beykoz’da sahne aldığı etkinliğe, MHP ilçe teşkilatı ve ülkü ocaklarının örgütlediği hedef gösterme ve linç kampanyasını takiben bir saldırı teşebbüsünde bulunulmuştu.

Aynı yöntemlerle, müvekkil sanatçının Seydişehir Belediyesi’nce davet edildiği konserin de hedef alındığını günlerdir takip ediyoruz. MHP ve AKP ilçe yöneticilerinin açıklamalarıyla gündem edilmeye çalışılan yalan ve nefretin tesiri ile Suavi’nin konseri, CHP Seydişehir Belediyesi Başkanı tarafından tek taraflı olarak iptal edilmiştir.

Takdir edilecektir ki, Suavi’nin ülkenin ve dünyanın herhangi bir köşesinde şarkılarını söylemek için, dinleyicilerinin teveccühü dışında bir davet veya teşvike ihtiyacı yoktur. Bu karar ile, her istediğini linç kampanyalarıyla yaptırabileceğine inanan bu zihniyete cesaret ve cüret veren muhalefet belediyesi başkanı maalesef aynı bağnaz yapı ile hizalanmıştır.

Müvekkilimize yönelen bu sistemli saldırıların asıl hedefi, bu topraklarda barışa ve kardeşliğe duyulan inanç ve Suavi’nin şarkılarının bu inancı hatırlatan sesidir. Bu karar ile bulunacak cüret, mutlaka kararı verenleri de benzeri saldırıların hedefi yapacaktır. Bu saldırganlığa boyun eğmenin sonuçlarına dair, kararı veren iradeyi ve CHP genel merkezini içtenlikle uyarıyor ve sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Sonuç ne olursa olsun, Suavi’nin şarkılarının, dayanışma ruhuna inanan her kulağa, dünyanın neresinde olursa olsun ulaşacağını biliyoruz, Suavi şahsında; halk ozanlarımızın, şairlerimizin, yazarlarımızın seslerinin ve kalemlerinin kötülüğe galip geleceği inancı ile ayrıştıran, ötekileştiren bu zihniyeti ve ülkeyi değiştireceği şiarı ile söz yükseltip aynı suda yıkanan muhalefet partisinin belediye başkanını kamuoyunun takdirine sunuyoruz…”

Ne olmuştu?

Sanatçı Suavi’nin, Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ’19 Ağustos Dünya Beykozlular Günü’ etkinliğinde Beykoz’da vermek istediği konser, bozkurt işareti yapan bir grubun engelleme girişimiyle karşılaştı. Sanatçıya “terörist” suçlaması yönelten grup sloganlarla konseri engellemeye çalıştı.

Suavi ise türkülerini söylemeye devam etti. Konser öncesinde MHP Beykoz İlçe Başkanı Emre Çömlekçi, Suavi’nin konser vermesini “kabul edilemez” bulduğunu açıklarken, engelleme girişiminden sonra ilçe başkanlığı hesabından “Burası Beykoz, Gelme demiştik” diye paylaşım yapıldı.

Sanatçı Haluk Levent de Suavi konserinde yapılanları yeni bir linç girişimi olarak değerlendirerek, “Suavi’ye de vatanseverlik konusunda laf ettirirsem kendimi affetmem” dedi.

Paylaşın

DEM Parti’den Bahçeli’ye Yanıt: Derdiniz Ülke Sevdası Değil, Rant Ve Çıkar

DEM Parti, hazine yardımlarının kesilmesini ve milletvekillerinin yargılanmasını isteyen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye verdiği yanıtta, “Derdiniz de ülke sevdası değil iktidar, koltuk, rant ve çıkardır” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Yanıtta ayrıca, “Anayasa Mahkemesini kapatmayı, anayasal düzeni askıya aldırmayı önerecek kadar darbeci bir zihniyetin temsilcisi olan bu zat ve partisi mafyanın, karanlık ve organize işlerin, gayri ahlaki ve gayri hukuki bütün uygulamaların ve cinayet şebekelerinin merkezi gibi çalışmaktadır” denildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), hazine yardımlarının kesilmesini ve milletvekillerinin yargılanmasını isteyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yanıt verdi. Yanıtta şu ifadelere yer verildi:

“Darbeci Bahçeli’ye yanıt… AKP’nin küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı yaptığı son açıklama ile Kürt düşmanlığını, DEM Parti hazımsızlığını, demokrasi ve hukuk karşıtlığını körüklemekte, anayasal düzenin son kırıntılarına da meydan okumaktadır. Önüne konulan her metni düşünmeden okuyan bu zat, galiz söylemlerle siyasette çukurlaşmanın örneğini sergilemektedir.

Bu zat ve dile getirdiği anlayış, Türkiye’deki en temel demokrasi, hukuk, insan hakları sorunu haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesini kapatmayı, anayasal düzeni askıya aldırmayı önerecek kadar darbeci bir zihniyetin temsilcisi olan bu zat ve partisi mafyanın, karanlık ve organize işlerin, gayri ahlaki ve gayri hukuki bütün uygulamaların ve cinayet şebekelerinin merkezi gibi çalışmaktadır.

“Bahçeli ve ona akıl veren derin dalkavukları akıllarını başlarına almalı”

Bu zata hatırlatırız ki, partimiz bu ülkede milyonlarca oy almış, yıllarca sürdürülen ucube seçim barajını yıkmış, çıkarılan her türlü engeli aşmış, tutuklama, saldırı ve her türlü hukuksuzluğa rağmen halkın desteği ile parlamentoya girmiştir. Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değildir. Kendisi bu ülkenin sahibi, bizler de kiracısı değiliz. Bizler de bu ülkenin sahipleriyiz. Bahçeli ve ona akıl veren derin dalkavukları akıllarını başlarına almalıdır. Bu tehlikeli oyunla hedef aldığınız toplumsal barıştır.

Derdiniz de ülke sevdası değil iktidar, koltuk, rant ve çıkardır. Bu köhnemiş zihniyetiniz Türkiye’yi yangın yerine çevirmekten başka bir işe yaramaz. Partimizin kazandığı hakların tamamı, kendisine oy veren milyonların vergisidir, alınteridir. Biz bu ülkede demokrasi ve barış isteyen milyonların sesiyiz. Öyle sokak kabadayılığıyla hiç kimse partimizi susturamaz. Bizler 90’lı yılların cinayet şebekelerine eyvallah etmedik, bugünkü çakma meydan okumalara da pabuç bırakmayız!”

Paylaşın

Devlet Bahçeli, DEM Parti’yi Ve AYM’yi Hedef Aldı

Yazılı bir açıklama yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır.”

Bahçeli, açıklamasının devamında, “Üçüncü önerim, yeni Anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin resmi sitesi üzerinden yazılı bir açıklama yayınladı. Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Terör(izm)le mücadele, milli güç unsurlarının bir konsept dahilinde seferber edilmesini gerektiren bütünlükçü ve çok boyutlu mekanizmalar toplamı; aynı zamanda siyasi, stratejik, ekonomik, güvenlik, psikolojik ve diplomatik yönleri bulunan değişken ve dinamik süreçlerin muhassalasıdır.

Bunun yanı sıra terörle mücadeleyi muvaffakiyetle taçlandıran manevi amillerin başında da sabır, inanç, metanet ve moral üstünlük mühim ve müessir bir konumdadır. Terörle mücadele doğaçlama bir süreç olmadığından manevra kabiliyet ve kalitesi devamlı güncellenerek güçlendirilmelidir.

Türkiye 40 yıldır bölücü terörle mücadele halindedir. 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli saldırılarından 15 Ağustos 2024’e kadar geçen 14 bin 600 günde sivil ve resmi görevli şehit sayımız 14 bin 902’dir. Üstelik 40 yıllık mücadele döneminde tezahür eden ekonomik kaybın kabaca 2,5 trilyon dolara yaklaştığı iddia ve ifade edilmektedir.

Elbette kahraman şehitlerimizin dökülen kanlarının hiçbir ekonomik veya parasal ölçüyle mukayesesi mümkün değildir. Onların fedakarlıkları imrenilecek ve hayranlık duyulacak seviyededir. Emperyalizmin uzaktan kumandasıyla emel ve eylem hiyerarşisi oluşturan terör örgütünün hem insanlık suçu işlediği hem de Türkiye’nin ve Türk milletinin varoluşsal haklarına saldırdığı ayan beyan gözler önündedir.

Terörle mücadelenin ardışık ve bütünlükçü mahiyetinden dolayı yalnızca dağda gezen silahlı eşkıya kolunu etkisiz hale getirmek doğal olarak terörist ikmal kanallarını tasfiyede yetersiz kalmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terör ve bölücülük propagandası yapan lekeli yüzlerin varlığı ülke ve millet gündemini meşgul ettiği müddetçe kanlı döngünün sonu gelmeyecektir.

Dağda kovalanıp başı ezilen, sınır ötesinde kaçacak ve sığınacak in bulmakta zorluk çeken hainlerin siyasi destekçileri artık iyice azgınlaşmışlardır. ‘Bu devlet yıkılmalıdır’ diyen bir soysuz, DEM kontenjanlı TİP milletvekilidir. Sövüp saydığı Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesinden emekli maaşı dışında her ay 170 bin lira milletvekili maaşı almaktadır. Bu yürek yaralayan gerçek milli vicdanları kanatmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti sırasında kaç uçakla gittiğini sayıp Külliye’nin güvenlik harcamalarının çetelesini tutan, bunu da emeklilerimizi provoke etmek için kullanan organize ihanet ve terör şebekesinin devlet hazinesine deyim yerindeyse hortum bağlaması utanç duyulacak bir tenakuzdur. Asıl konuşulması ve sorgulanması gereken bu melun utanmazlıktır.

PKK’nın milis unsuru olan DEM’in TBMM’de 57 milletvekili bulunmaktadır. Bu milletvekillerin devlet hazinesine yıllık maliyeti 116 milyon 280 bin liradır. Ayrıca DEM’in 171 milletvekili danışmanın hazineden aldığı yıllık maaş 133 milyon 380 bin lira, 10 grup danışmanının yıllık maaş külfeti 8 milyon 400 bin lira, 30 büro personelinin aldığı yıllık maaş da 23 milyon 400 bin liradır.

Daha vahimi de DEM’in 2024 yılında hazineden aldığı yardım miktarının yaklaşık 658 milyon lira olmasıdır. Bu kapsamda terör ve bölücülük odağı DEM’in düşman olduğu devletten 2024 yılında alacağı toplam parasal büyüklük yaklaşık 940 milyon liradır.

En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olduğu düşünüldüğünde neredeyse 76 bin emeklimizin hakkı terör örgütüne adeta kurşun, silah ve bomba parası olarak hibe edilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 26 Aralık 2023 tarihli TBMM Grup Konuşmasında telaffuz ve temas ettiğim şu görüşlerin tekraren değerlendirilmesi milli ve vicdani bir sorumluluktur:

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir. Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluk dünyanın hangi ülkesinde görülmektedir?

Dört öneri

Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır.

Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de, TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir.

Emeklilerimizi ve ekonomik gelişmeleri çarpıtıp istismar eden tatlı su kurnazlarının, sinsi fırsatçıların, DEM’lenmiş CHP’nin ve marjinal yedeklerinin bu ibretlik gerçekler karşısında vereceği hiçbir cevap yoktur.

Bölücülere ve dolaylı şekilde teröristlere aktarılan hazine kaynağımızın derhal kesilmesi, devlete ve millete ihanet eden kenelerin ayıklanması hiçbir şekilde ertelenemez bir mecburiyet ve mükellefiyettir. Dünyanın hiçbir yerinde ülkesine kast edip de geçimini ve geleceğini o ülke üzerinden sağlayan bir şebekeye müsaade edilmemiş, bundan sonra da edilemeyecektir.

Adalet, ahlak, hakkaniyet ve kul hakkını gözetmek için vakit gelmiş, mahut ve malum tarihi görev aziz millet evlatlarının irade namusuna emanet edilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’yla birlikte bu görevi omuzlamaya muktedirdir. Aziz şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi hürmetle anarken, onların mücadele onurlarının asla gölgelenmeyeceğini de herkesin bilmesinde sonsuz yarar olacaktır.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Cumhur İttifakı’nda Çatlak Var” Açıklamalarına Sert Tepki

Sosyal medya hesabından açıklama yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın tertemiz mücadelesine leke sürmek için beşinci kol faaliyeti üstlenen mihrakların boşa kürek çekmeleri bir yana, heveslerinin ve hedeflerinin ihanetle çerçevelenmiş kursaklarında kalması mutlak ve mukadder bir akıbettir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şunu da özellikle ve tekraren hatırlatmalıyım ki, küresel internet platformlarının, sosyal medya mecralarının, organize çıkar gruplarının, bazı gazete ve televizyonların (özellikle Halk Tv) Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi yaygara koparmaları hüsran içinde hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Elbette bu odaklarla günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır.”

Bahçeli, açıklamasının devamında, “Cumhur ittifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesi, gelecek nesillerin haysiyet ve heyecan mükafatı olarak kutlu yürüyüşünü sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden, makam odasındaki 17 – 25 Aralık’ı gösteren saat ile ilgili açıklama yaptı. “17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe süreci, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin kuluçka evresidir” diyen Devlet Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhur İttifakı, Türk tarihinin varoluş refleksi, Türk milletinin varlık ve birlik remzidir. Küresel ekonomi-politik sistemin yeni baştan inşa edildiği, önümüzdeki bir yıllık süre zarfında iç kargaşa çıkma riski en yüksek ülke olarak Türkiye’nin haksız ve hayasızca gösterildiği bir dönemde Cumhur İttifakı milli güvence, milletin özgüvenidir. İstiklal ve istikbal haklarımızın muhafız ve müdafaa onurunun mihver gücü cumhur ile Cumhuriyet’i kucaklaştıran akıl ve ahlak temelli ittifakımızdır.

Türkiye’miz üzerinde karanlık senaryolar yazan, nevzuhur kaos denklemleri kuran, tarih sahnesinde pasif ve müdahale edilebilir bir ülke olmasının planını hazırlayanlar bugünlerde dedikodu çarkını hızla çevirmeye, fitne cephesini artan ölçekte tahkim ve takviye etmeye başlamışlardır. Bu mahsurlu tablonun gözümüzden kaçtığını düşünenler hiç kuşkusuz derin bir gaflet ve melanet girdabında sürüklenen çürüklerdir.

17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe süreci, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin kuluçka evresidir. 15 Temmuz işgal teşebbüsünün çatısı 17-25 Aralık süreciyle örülmüştür. Bu nedenle FETÖ’nün ne 15 Temmuz silahlı kalkışmasını ne de 17-25 Aralık kumpasını hatırımızdan ve gündemimizden çıkarmak mümkün değildir. Ayrıca doğru da değildir. Cumhur İttifakı’nın tertemiz mücadelesine leke sürmek için beşinci kol faaliyeti üstlenen mihrakların boşa kürek çekmeleri bir yana, heveslerinin ve hedeflerinin ihanetle çerçevelenmiş kursaklarında kalması mutlak ve mukadder bir akıbettir.

Şunu da özellikle ve tekraren hatırlatmalıyım ki, küresel internet platformlarının, sosyal medya mecralarının, organize çıkar gruplarının, bazı gazete ve televizyonların (özellikle Halk Tv) Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi yaygara koparmaları hüsran içinde hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Elbette bu odaklarla günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır. Cumhur ittifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesi, gelecek nesillerin haysiyet ve heyecan mükafatı olarak kutlu yürüyüşünü sürdürecektir.”

Ne olmuştu?

2015 yılında Ankara’da Bahçeli’yi ziyaret eden dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, MHP liderinin odasında 17.25’te sabitlenen saatin hikayesini aktarmıştı. Saati, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmalara atfen 17.25’te durduran Bahçeli, “Bunu bizzat ben yaptım. 17.25’i gösterdiğinde pilini çıkardım. Buradan da anlayabilirsiniz ki biz, 17 ve 25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız” demişti.

Paylaşın