Erzurum: Köprüköy (Deli Çermik) Kaplıcaları

Köprüköy (Deli Çermik) Kaplıcaları; Erzurum’un Köprüköy İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Köprüköy merkeze 3.5 km uzaklıktaki kaplıca ve çamur banyosuna yörede Deli Çermik denmektedir.

Çamur, el değmemiş ve tam doğallığında ve tabii yerinde, kaynağında bulunuyor. Bu kaplıcanın suyu 26 C. olup, bikarbonatlı, sodyumlu, kalsiyumlu, karbondioksitli, demirli ve bromürlü bir bileşime sahiptir. Suyun Ph değeri 6.12’dir. Akım değeri ise 101 lt/sn’dir. Pasinler ilçesine 15 km mesafede bulunmaktadır.

Köprüköy’deki Deli Çermik’teki kaynak soğuk,ılık ve sıcak suyu ve çamuruyla farklılığını gösteriyor. Deli çermik’in müdavimleri, Burada çamur banyosu yapmakla kalmıyor, yine orada satışa sunulmuş büyük bidonlarla çamur ve şifalı suyu da beraberlerinde götürebiliyorlar. Erkekler ve bayanlar için ayrı ayrı bölümlere ayrılmış deli çermik çamur banyoları ve kaplıcası’nda, güneş altında kurunmak için hazırlanmış beton ve yeterli alanlar bulunuyor. Deli çermik’te, böbrek hastaları için yararlı soğuk maden suyu kaynakları da bulunuyor.

Buradaki Çamur banyosuna girenler şüphesiz sadece ağrılı hastalık sahipleri değil, Erzurum’dan cildini güzelleştirmek isteyenlerde buraya akın ediyor. Hem cilt hastalıklarında da şifa kaynağı olan Deli Çermik’te, Belediye, İller bankası aracılığı ile sosyal tesis ve konaklama tesisleri de yapmış. Kaplıcanın suyu sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metabolizma bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıkların tedavisinde yararlanılmaktadır.

Tıbbı değerlendirme raporu: Romatizmal hastalıkların,(Romatiod artrit, ankilozan spondilit başta olmak üzere)kronik dönemlerinde; kronik bel ağrısı, osteoratrit gibi noninflamatuvar eklem hastalıklarının; miyozit, tendinit, travma, fibromiyalji sendromu gibi yumuşak doku hastalıklarının tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında, kaşıntılı ve döküntülü dermatolojik rahatsızlıklarda helioterapi ile kombine edilerek veya tek başına tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, kronik dönemdeki seçilmiş nörolojik rahatsızlıklarda, cerebral palsy gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, stres bozukluğu, nörovejetatif dsitoniler örneklerindeki gibi genel stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir

Paylaşın

Erzurum: Güzelhisar (Avnik) Kalesi

Güzelhisar (Avnik) Kalesi; Erzurum’un Köprüköy İlçesinin bugünkü adıyla Güzelhisar Köyü’nde, Aras Nehrinin sağ tarafında kalan yüksek kayalıklar üzerine kurulmuştur.

Tarihin her döneminde Anadolu’nun doğuya açılan en önemli geçit noktasını teşkil eden, doğal bir geçit olan bu topoğrafik konumu, Kale’nin her dönemde zorlu mücadelelere sahne olmasında en büyük etken olmuştur.

Avnik Kalesi adını, Farsçada “iyi su” anlamına gelen “Abinik”ten almıştır. Kalenin eteklerinden çıkan soğuk ve iyi sular nedeniyle, İranlıların verdiği bu isim, zamanla “b” harfinin “v” harfine dönüşüp, önce “Avinik” sonra da kısaltılarak “Avnik” haline dönüşmesi ile ortaya çıkmıştır.

Yüzyıllar boyunca kullanılan ve çok zorlu savaşlara sahne olan, Avnik Kalesi’nin ilk kurulduğu tarihe istinaden, bazı araştırmacılar, hemen altındaki Avnik Köyü’nde bulunan Urartu yazıtı ile Urartu mimari özellikleri yansıtan iki su sarnıcı ve kaya basamaklarından hareketle, “Urartu Dönemi”ni vermektedir.

Bugün Erzurum Müzesi’nde bulunan yazıt üzerindeki metne göre kalenin, II. Sarduri Dönemi’nde yapılmış olduğu kabul edilir. Orta Çağ’a ait en eski tapu belgeleri, kalenin Akkoyunlular Dönemi’nde, Akkoyunlular’a ait olduğuna işaret eder. Tarihi kaynaklara göre 922-923 yılları arasında Bizans İmparatorluğu, Erzurum’u topraklarına katmadan evvel Avnik Kalesini ele geçirmiştir.

1000 li yılların başından itibaren Anadolu’ya giren Türklerin kaleye ilk fetih girişimleri başlar ve kale mühtahkem yapısı ile fethedilmesinin ne denli zor olduğunu gösterir. Kalenin Saltuklular tarafından alındıktan sonra onarıldığı tahmin edilmektedir. Konya Selçukluları’nın alamadığı kale, bir süre Gürcü kontrolüne geçmiş ve ardından İlhanlıların hâkimiyeti başlamıştır.

İlhanlılar döneminde de bir takım onarımlar geçiren kalenin kitabeleri, 1922 yılındaki büyük depremde dökülüp dağılmıştır. Elde edilen bilgiler, zar zor bulunan kitabe parçalarından toparlanmıştır. İlhanlılar döneminde Avnik, bölgenin merkezi haline gelmiş, kayıtlarda Erzurum, Sivas, Ankara, Erzincan gibi büyük şehirlerle beraber anılmaya başlanmış, hatta bu dönemde Avnik’te kurulan darphanede, 1332 tarihli ilk gümüş sikke basılmıştır.

Bu görkemli dönemin hemen akabinde çıkan iç çatışmalar, kalenin gücünü kaybetmesine hatta merkez konumunu 1339 dan sonra Micingert Kelesine kaptırmasına neden olmuştur. İlhanlıların bölgeden çekilmesi ile kale, Sutaylıar ve Çobaniler’in eline geçer. Ancak kalenin yeniden gözde olması, Kara Koyunlu Türkmenlerinden Kara Mehmet’in kaleyi fethi ile başlar.

Kale yönetimi oğlu Mısır Paşa’ya geçer ve Kalenin tarih sahnesindeki destansı mücadelesi başlar. 43 gün süren Avnik kuşatmasında, Timur’un güçleri iç kale içindeki tüm binalar ve bey sarayına kadar her şeyi yıkar. Fetihten sonra yeni baştan yaptırdığı kaleyi bir üs haline getiren Timur’un Osmanlı ile ilk temasları da buradan başlar.

1402 Ankara savaşında, Yıldırım Beyazıt’ı yenerek Osmanlı Devleti’ne fetret devrini başlatan Timur, hemen akabinde Karahisar’da kaybettiği oğlu yüzünden derin bir hüzne gömüldü. Oğlu adına sembolik bir cenaze törenini de Avnik Kalesinde düzenlettikten sonra Semerkant’a doğru hareket etti. Bir süre daha Timur güçlerinin kontrolünde kalan Avnik Kalesi, 1410 larda Karakoyunlu hâkimiyetine geçer.

Daha sonra Kalenin İranlılar elinde geçen hâkimiyetine Kanuni Sultan Süleyman son verir ve bu tarihten sonra kale Osmanlı topraklarına katılır ve bundan sonraki dönemlerde, bölgenin merkezi olma pozisyonunu kaybeder. En erken kaynaklar, Kalenin iç içe 3 surla yapıldığını bildirir. En dıştaki surun güney yönden bir kapısı bulunmaktadır. Bu kısımda kale muhafızlarının evleri vardır.

Kale zindanı ile büyükçe bir kayanın içi oyularak yapılan bir de tahıl ambarı da bu kısımda yer alır. Yine güneyden girişi olan ikinci sur, 500 evi barındırabilecek kadar büyük bir meydana açılır. Aynı alanda bir de cami kalıntısı bulunmaktadır. Üçüncü surlar ise “ehdemek” adı verilen iç kaleye açılır.

Kale komutanları ve beylerinin ikametgâhlarının bulunduğu iç kale, kayalığın en yüksek yerine konumlanmıştır. Sur kapılarının demirden olduğu, kalenin diğer kapılarına seyyar merdiven ve köprülerle ulaşıldığı da yine kaynaklarda geçen bilgiler arasındadır. Güzelhisar (Avnik) Kalesi, Erzurum Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 14.07.1978 tarih ve A1218 sayılı kararı ile 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescillenmiştir.

Paylaşın

Erzurum: Çobandede Köprüsü

Çobandede Köprüsü; Erzurum’un Köprüköy İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Aras Nehri üzerine kurulmuştur.

Çobandede Köprüsü; Tarihi İpek Yolu güzergâhında inşa edilmiştir. Köprü, İlhanlı Hükümdarı Gazan Han’ın (1295-1304) Veziri Salduzlu Emir Çoban Noyin tarafından 1298 yılında yaptırılmıştır.

Köprünün yapı formu ve baş kısmındaki bezemeler Selçuklu ve İlhanlı mimari üslubunu yansıtır. Köprü 128 metre uzunluğunda, 8,5 metre genişliğindedir. Köprünün en büyük kemer açıklığı 13 metre, en yüksek noktası da 30 metredir.

Yedi yuvarlak kemerli gözden oluşan köprünün ilk gözü son yıllarda yapılan onarım sırasında kapatılmıştır. Köprünün kemerleri siyah, kırmızı ve gri renkli kesme taşlardan yapılmıştır. Köprü ayaklarının altına ardıç ağaçları döşenmiştir.

Böylece köprünün batması engellenmiştir. Köprü ağırlığını hafifletmek için de tampon duvarları arasında boşluk bırakılmıştır. 1727-1872 ve 1948 yıllarında onarım geçiren Çobandede Köprüsü, son olarak 2011 yılında restore edilmiştir.

Paylaşın