İmamoğlu’ndan Erdoğan’a: Seçim Yapmayalım O Zaman

Bulgur Palas’ın açılışında konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ne diyorlar ‘hükümetle belediye aynı partiden olmalıymış’ bak sen. Seçim yapmayalım o zaman, muhtarlar da gitsin otursun evinde. İstiyor ki her şeyi ona teslim edelim” dedi ve ekledi:

“Neyse biz onu yavaş yavaş emekli etmeye hazırlanıyoruz, merak etmesin. Yıllarca İstanbul’u hükümetle el ele yönettiler, o şımarıklık, o kibir İstanbul’un her köşesini ihmale boğdu. Sarayburnu çöplüktü şimdi biblo gibi, Beyazıt çöplüktü pırlanta gibi. Haliç kıyıları tertemiz şimdi. Demokrasiye inancını kaybetmiş insanlara demokrasiyi güçlü şekilde hatırlatacağız. Az kaldı, 31 Mart’ta sandıkta… O sandığı biz çok seviyoruz.”

İmamoğlu konuşmasının devamında, “İstanbul’un bu beş yılını son 25 yılla kıyaslıyorlar. 0 25 yılda yapamadıklarını biz beş yılda yaptık, gururla anlatıyoruz. Hükümet belediye el ele olduğu dönemde bizim yaptığımız kadar metro yapamadılar. Yeni metroları yapacağız, yapmamamız için imzayı erteliyorlar.

31 Mart’ta demokrasi dersini alsın bak bir hafta içinde imzalayacak. ‘Bizden mi onlardan mı’ diye bakıyorlar. Bu milletin hepsi bizim anlayamadılar hala. Biz insanı insan olduğu için çok seviyoruz. Vatandaşları bize oy verenler-vermeyenler diye bölenlerden kimseye hayır gelmez” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bulgur Palas’ın açılışında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“İstanbul’un tarihi ve kültürel mirası uzun yıllar ihmal edilmiştir. Pek çok zararlı ve yanlış işler yapılmıştır. İstanbul’a gözünün nuru gibi bakmak gerekirken sıradan davranılmıştır. Her alanda olduğu gibi İstanbul’un mirasını koruma konusunda da liyakat sorunu vardı. Kişisel avukatımın beni arayarak satışa çıkarılan bu binanın dosyasını bana gönderdi.

Ben bu dosyayı görür görmez, baktı. Aynı gün Saraçhane’de arabadan çıkıp yukarı doğru baktım. Dedim bu bina muhteşem bir bina nasıl görmem? İnanın bir gün sonra çağırdım dedim ki bu binayı alıyoruz. O gün karar verdik. Aldıktan sonra gelip gezdiğimizde çok sevindim.

O gün aldığımız paranın bugün 100 katını verseler burayı satmayız. Yenikapı’dan buraya gelirken orada çok değerli bir arkeoloji alanımızı bir müze olarak İstanbul’a kazandırıyoruz, çalışmalarımıza başladık. Ne hikmetse bir tırların, kamyonların buradan kaldırılarak taşınması için Alibeyköy’de dünya para harcayarak çok modern bir tesis yaptık.

Ama garip bir biçimde ben buradan kaymakamlığa olan duygumu ifade edeyim; hala o tırları, kamyonları orada muhafaza etmek adına bir gayret gösteriyorlar biz de çıksınlar diye uğraşıyoruz. Kaymakamlığa çağrı yapıyorum bize yardımcı olsun. Sayın valimize de çağrı yapıyorum bize itinayla davransın.

Bulgur Palas, bizden önceki zihniyetle aramızdaki farkı ortaya koyan en önemli örneklerden birisi. Kamuya ait alanları yeniden halka açmakla kalmıyor, ihmal edilen özel mülkleri de tüm İstanbulluların faydalanabileceği mekanlar haline getiriyoruz. Tarihe sahip çıkmak lafla olmaz. Gerekirse kopyalayabilirsiniz sorun olmaz.”

İmamoğlu’ndan Erdoğan’a yanıt

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın merkezi yönetimle yerel yönetimin aynı partide olması gerektiğine dair açıklamalarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“Bugün İstanbul’un hizmet alması için farklı görüşleri olanlar var. Ne diyorlar ‘hükümetle belediye aynı partiden olmalıymış’ bak sen. Seçim yapmayalım o zaman, muhtarlar da gitsin otursun evinde. İstiyor ki her şeyi ona teslim edelim. Neyse biz onu yavaş yavaş emekli etmeye hazırlanıyoruz, merak etmesin.

Yıllarca İstanbul’u hükümetle el ele yönettiler, o şımarıklık, o kibir İstanbul’un her köşesini ihmale boğrdu. Sarayburnu çöplüktü şimdi biblo gibi, Beyazıt çöplüktü pırlanta gibi. Haliç kıyıları tertemiz şimdi. Demokrasiye inancını kaybetmiş insanlara demokrasiyi güçlü şekilde hatırlatacağız.

Az kaldı, 31 Mart’ta sandıkta… O sandığı biz çok seviyoruz. İstanbul’un bu beş yılını son 25 yılla kıyaslıyorlar. 0 25 yılda yapamadıklarını biz beş yılda yaptık, gururla anlatıyoruz. Hükümet belediye el ele olduğu dönemde bizim yaptığımız kadar metro yapamadılar. Yeni metroları yapacağız, yapmamamız için imzayı erteliyorlar.

31 Mart’ta demokrasi dersini alsın bak bir hafta içinde imzalayacak. ‘Bizden mi onlardan mı’ diye bakıyorlar. Bu milletin hepsi bizim anlayamadılar hala. Biz insanı insan olduğu için çok seviyoruz. Vatandaşları bize oy verenler-vermeyenler diye bölenlerden kimseye hayır gelmez.”

Paylaşın

Siyasette Davet Polemiği: İmamoğlu’ndan Kurum’a Yanıt

AK Parti’nin İstanbul adayı Murat Kurum’un “Ulaştırma Bakanı’na sordum, İmamoğlu açılışa davet edilmedi’ açıklamasına yanıt veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Cuma günü Sancaktepe’de ‘Bu zamana kadar hiç davet edilmemiştim. İlk kez Sirkeci-Kazlıçeşme Tren Hattı için davet geldi, çok teşekkür ederim. Bu davete katılacağım’ dedim” ifadelerini kullandı ve ekledi:

“Ertesi gün ses acemi adaydan çıktı. Acemi aday dedi ki, büyük bir şey yakalamış gibi ‘Hayır, Ulaştırma Bakanı’na sordum İmamoğlu davet edilmedi’ dedi. Sevindi ya! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın İstanbul’da bir açılışa davet edilmemesine sevinen biri olur mu ya!”

İmamoğlu açıklamasının devamında, “İş burada bitmedi. Ekranlara bir görüntü gelecek, bu bana gelen davet maili… Kimden geliyor davet? Açılışın olduğu yerin ilçe Belediye Başkanı sayın Ergün Turan’dan. Nereye geliyor? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı protokolüne geliyor. Yani benim protokolüme 27 Şubat’ta gelmiş. Şimdi benim için kendi kendine davet uyduruyor diyen bu acemi adaya bunu postayla yollayacağım. Utanır mı bilmem! Bu maili gördü ya nasıl kıvırmaya başlayacak” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri İçme Suyu Yatırımları Açılış Töreni ve Halk Buluşması’nda konuştu.

Birgün’ün aktardığına göre; İBB’nin Silivri’de yaptığı projelerden bahseden İmamoğlu, “Selimpaşa Altgeçidi’ni yapmak bize nasip oldu. Müjdat Gürsu Stadı’nı yeniledik, pırıl pırıl oldu. Çevresindeki spor tesislerini yaptık. Kiptaş Silivri 3 ve 4. etaplerında insanlarımıza çok huzurlu mekanlar, güzel yaşamlar sürecekleri evlerini yaptık ve teslim ettik. Başkaları gibi yarım bırakmadık. Ne dediysek yaptık, hem de zamanından önce bitirdik” ifadelerini kullandı.

İktidara göndermelerde bulunan İmamoğlu, “İhmali, israfı, ihaneti ortadan biz kaldırdık. Bunların işi ihmal, israf ve ihanet. Bizim işimiz ise icraat ve bereket…” diye konuştu.

İmamoğlu, şöyle devam etti: “Bizden önce İstanbul’da ne konuşuluyordu biliyor musunuz? Kimin arsasına fazladan imar yaptılar, kimin işinde rant sağladılar, kime iş verdiler, vermediler… Bizim bu dönemimimzde kreş koşuluyor, 10 bin gencimize burs konuşuluyor, 5 bin 200 öğrencimize yurt imkanı konuşuluyor.”

“Talanı, rantı, yalanı bu şehrin üzerinden söküp attık. Şimdi tamamen kovacağız” diyen İmamoğlu, şunları kaydetti: Kandırma işinde bunlar marifetli. İki konuda marifetli olduklarını ispat etmiş durumdalar. Sırası geldi mi aldandık diyorlar, sırası geldi mi aldattık diyorlar. Bu millet aldananı da sevmez, aldatanı da sevmez.

AK Parti adayı Murat Kurum’a yanıt

İmamoğlu, AK Parti’nin İstanbul adayı Murat Kurum’un “Ulaştırma Bakanı’na sordum, İmamoğlu açılışa davet edilmedi’ açıklamasına yanıt verdi. Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın davet mailini yayımlayan İmamoğlu, şunları anlattı:

“Cuma günü Sancaktepe’de ‘Bu zamana kadar hiç davet edilmemiştim. İlk kez Sirkeci-Kazlıçeşme Tren Hattı için davet geldi, çok teşekkür ederim. Bu davete katılacağım’ dedim. Ertesi gün ses acemi adaydan çıktı. Acemi aday dedi ki, büyük bir şey yakalamış gibi ‘Hayır, Ulaştırma Bakanı’na sordum İmamoğlu davet edilmedi’ dedi. Sevindi ya! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın İstanbul’da bir açılışa davet edilmemesine sevinen biri olur mu ya!

İş burada bitmedi. Ekranlara bir görüntü gelecek, bu bana gelen davet maili… Kimden geliyor davet? Açılışın olduğu yerin ilçe Belediye Başkanı sayın Ergün Turan’dan. Nereye geliyor? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı protokolüne geliyor. Yani benim protokolüme 27 Şubat’ta gelmiş. Şimdi benim için kendi kendine davet uyduruyor diyen bu acemi adaya bunu postayla yollayacağım. Utanır mı bilmem! Bu maili gördü ya nasıl kıvırmaya başlayacak.”

Bakan Uraloğlu’ndan ‘davet’ açıklaması

Öte yandan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ’Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem ve Yaya Odaklı Yeni Nesil Ulaşım Projesi’nde incelemelerde bulundu. Uraloğlu, gazetecilerin soruusu üzerine Ekrem İmamoğlu’nun ‘davet’ çıkışına da yanıt verdi.

İmamoğlu’nun açıklamalarına değinen bakan, şunları söyledi: “Bu dün ve bugün İstanbul’un ve Türkiye’nin gündemine oturdu. Bizim gündemimize oturacak bir konu değil. Biz İstanbul’a nasıl hizmet ederiz onun derdindeyiz. Kim hangi törene nasıl katılacak, kim hangi sırada oturacak, hangi sırada konuşacak derdimiz o değil. Burada güzel bir hizmeti yarın açacağız. Derdimiz İstanbul’a hizmet olmalı.”

Paylaşın

DEM Parti, Ekrem İmamoğlu’na; Yeniden Refah, Murat Kurum’a Kaybettiriyor

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçim sonucu en çok merak edilen İstanbul seçimlerine ilişkin değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi adaylarının alacağı oy, İstanbul’daki seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek.

AK Parti’de anketler üzerinden yapılan değerlendirmelere göre; DEM Parti yüzde 4’ün üzerinde oy alırsa Ekrem İmamoğlu, YRP yüzde 3,5-4 oy alırsa Murat Kurum’un seçilmesi zorlaşıyor. AKP’nin anketlerinde iki aday arasındaki oy farkının bindelik dilimlerde olduğu ifade ediliyor.

31 Mart yerel seçimlerine 1 aya yakın bir süre kala AK Parti tarafından yapılan araştırmalarda İstanbul’daki duruma ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulunuldu. Üsküdar, Sancaktepe, Çekmeköy ve Beyoğlu’nda bıçak sırtı bir yarış olabileceği değerlendirilirken Üsküdar için “Gittikçe Kadıköy’leşiyor” yorumu yapıldı.

Türkiye gazetesindeki habere göre; DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi adaylarının alacağı oy, İstanbul’daki seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek. AK Parti’de anketler üzerinden yapılan değerlendirmelere göre; DEM Parti yüzde 4’ün üzerinde oy alırsa Ekrem İmamoğlu, YRP yüzde 3,5-4 oy alırsa Murat Kurum’un seçilmesi zorlaşıyor. AK Parti’nin anketlerinde iki aday arasındaki oy farkının bindelik dilimlerde olduğu ifade ediliyor.

AK Parti’de İstanbul’un ilçeleri üzerinden de bir analiz yapıldı. Küçükçekmece’nin AK Parti’nin adayı Aziz Yeniay’la birlikte CHP’den geri alınacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak Üsküdar, Sancaktepe, Çekmeköy ve Beyoğlu’nda “bıçak sırtı bir yarış” olabileceği belirtiliyor. AKP’de bu değerlendirmeler ‘Beyoğlu, Sancaktepe ve Çekmeköy’de YRP’nin oyları bölme ihtimali, Üsküdar’da ise seçmen yapısının değişmesine’ dayanılarak yapılıyor.

Haber göre AK Parti kaynaklarının Üsküdar ile ilgili değerlendirmesinde de ilçenin seçmen yapısının son yıllarda değiştiği belirtilirken bu durum “yeni yapılan lüks site ve villa gibi yerleşim yerlerine” dayandırıldı. “Üsküdar giderek Kadıköy’leşiyor” denilen analizde “2019 seçimlerinde, AK Parti’nin adayı ile CHP arasında, AK Parti lehine 3 puanlık bir fark vardı.

Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Üsküdar’da Kılıçdaroğlu yarışı Erdoğan’ın önünde tamamladı. Aradaki fark 4 puandan fazla oldu. Son milletvekili seçimlerinde AK Parti, CHP’den 3-3,5 puan fazla oy aldı. 2018 seçimlerinde bu fark 12 puanın üzerindeydi. Bu sonuçlar bize Üsküdar’daki seçmen yapısının da hızla değiştiğini ve CHP seçmen tabanının arttığını gösteriyor” ifadeleri kullanıldı.

Paylaşın

DEM Parti İstanbul Adayları: Bu Kenti Yönetmeye Talibiz

DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye eş başkan adayı Murat Çepni, “İstanbul DEM Parti’nin odak noktalarından birisi, herhangi bir kent değil bizim için. Bu sebeple İstanbul’un herhangi bir sorunu da kendisine özgü değil. İstanbul’un sorunlarını tüm Türkiye açısından değerlendirmek gerekiyor” dedi ve ekledi:

“İstanbul bir zenginlik kenti gibi anlatılmaya çalışılsa da yoksulların da kenti, deprem kenti, gençlerin ve kadınların kenti; bir ekoloji kenti ve aynı zamanda ekolojik yıkımın en yaygın yaşandığı kentlerden biri, tarım açısından en yoksunlaştırılan kentlerden aynı zamanda. Dolayısıyla bu kentin bütün sorunlarına dair partimizin çok fazla çalışması var ve bütün sorunlara dair çözüm önerilerimiz var. Ama bizim projelerimiz AKP’nin ya da benzerlerinin süper projeleri gibi değil.”

Çepni açıklamasının devamında, “Biz bu kente muazzam bina dikmeyi önermeyeceğiz, Kanal İstanbul gibi rant ve yıkım projeleri önermeyeceğiz. Biz bu kentteki deprem, kentsel dönüşüm, kadın yoksulluğu, işçi sınıfının yaşadıkları, gençlerin sorunları, emeklilerin sorunlarına dair daha öncesinde programatik olarak ortaya koyduğumuz görüşleri İstanbul özelinde özelleştireceğiz. Bu sorunlara dair çalışan bilim insanlarıyla, akademisyenlerle bulaşacağız ve bu sorunları birlikte çözeceğiz. Biz bu kenti bu şekilde yönetmeye talibiz” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye eş başkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, yaklaşan seçim gündemiyle ilgili Yeni Yaşam gazetesine açıklamalarda bulundu. Adayların açıklamalarından bir kısmı şöyle:

İstanbul gibi binlerce yıldır kültür beşiği olan bir kenti halklarla beraber yönetmek için talip oldunuz. DEM Parti de biraz İstanbul’a benziyor diyebiliriz. Peki İstanbul’a nasıl projelerle geliyorsunuz?

Beştaş: İstanbul Türkiye demek. Bizim İstanbul’a ilişkin projelerimiz ve çözüm yöntemlerimiz, partimizin programı ve ilkeleri doğrultusunda İstanbul’u daha mutlu daha yaşanılır, daha huzurlu, daha güvenli bir kent yapma iddiası içeriyor. Bizim kendi hazırlıklarımız şüphesiz var ve bunu önümüzdeki günlerde paylaşıyoruz olacağız ama şu anda öncelikli olarak kentin dinamikleriyle bir araya gelmeye çalışıyoruz. Biz kentin sorunlarını sadece merkezi bir şekilde ele alıp şunu istiyoruz, şunu yapacağız demekten ziyade çevreyle, Kanal İstanbul’la, doğa talanıyla, imarla, depremle ilgili kurumlarla görüşüp onların önerilerini dinleyip bu sorunlara dair ortak bir çözüm derdindeyiz.

Ayrıca şunu da hemen ifade etmek isterim; paydaşlarla beraber Kürt halkının talepleri meselesinde kafamız oldukça berrak. Kreşlerde anadilde bakım ve eğitim, kadınlara ilişkin hizmetlerde çalışmalarımız her şekilde devam ediyor. İstanbul’a dair çok güzel düşüncelerimiz, önerilerimiz ve yaşama geçireceğimiz projelerimiz var.

Çepni: İstanbul DEM Parti’nin odak noktalarından birisi, herhangi bir kent değil bizim için. Bu sebeple İstanbul’un herhangi bir sorunu da kendisine özgü değil. İstanbul’un sorunlarını tüm Türkiye açısından değerlendirmek gerekiyor. İstanbul bir zenginlik kenti gibi anlatılmaya çalışılsa da yoksulların da kenti, deprem kenti, gençlerin ve kadınların kenti; bir ekoloji kenti ve aynı zamanda ekolojik yıkımın en yaygın yaşandığı kentlerden biri, tarım açısından en yoksunlaştırılan kentlerden aynı zamanda. Dolayısıyla bu kentin bütün sorunlarına dair partimizin çok fazla çalışması var ve bütün sorunlara dair çözüm önerilerimiz var.

Ama bizim projelerimiz AKP’nin ya da benzerlerinin süper projeleri gibi değil. Biz bu kente muazzam bina dikmeyi önermeyeceğiz, Kanal İstanbul gibi rant ve yıkım projeleri önermeyeceğiz. Biz bu kentteki deprem, kentsel dönüşüm, kadın yoksulluğu, işçi sınıfının yaşadıkları, gençlerin sorunları, emeklilerin sorunlarına dair daha öncesinde programatik olarak ortaya koyduğumuz görüşleri İstanbul özelinde özelleştireceğiz. Bu sorunlara dair çalışan bilim insanlarıyla, akademisyenlerle bulaşacağız ve bu sorunları birlikte çözeceğiz. Biz bu kenti bu şekilde yönetmeye talibiz.

DEM Parti hep ‘kent uzlaşısı’ hareket edeceğini söyledi ve ‘kent uzlaşısı’ sadece seçime dair bir şeymiş gibi algılandı. Oysa ‘kent uzlaşısı’ bir model. Sizler İstanbul’da seçildiğinizde nasıl bir ‘kent uzlaşısı’ sistemi işletmeyi planlıyorsunuz?

Çepni: Akademik demokratik mücadele yürüten bütün kesimler aslında bizim ‘kent uzlaşısı’ dediğimiz şeyin içerisinde. Birlikte yürüteceğiz yani. Seçim sürecinde kastettiğimiz buydu. Sadece temsili olmaktan öte bazı partileri, bazı kurumları muhatap almaktan öte; kentlerdeki sorun alanlarının çözümü için çalışan tüm kesimlerle demokratik ve özgürlükçü temelde bir araya gelmemizdi. ‘Kent uzlaşısının’ nasıl bugün içini dolduruyorsak, seçimlerden sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Bunun ABC’si şu; sorunlar belli, bu sorunlara rantçı, kar odaklı bakmayan, insan odaklı bakan tüm kurumlarla çalışmaya ve beraber yönetmeye devam edeceğiz.

DEM Parti seçmeni birçok kez muhalefet partilerine şans tanıdı ve İstanbul gibi metropol kentlerde kilit parti rolü üstlendi. Bu kilit rolüne rağmen, özellikle Kürt seçmen, ne muhalefet ne de iktidar tarafından görülmemeye devam etti. Öte yandan DEM Parti kendi adayları ile girince de hedefe oturtulmaya çalışıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “DEM Parti’nin stratejisi bize kaybettirecek” diyebildi.  AKP adayı Murat Kurum, puşi takıp Kürtçe konuştu, hemen ardından başka bir yerde bozkurt işareti yaptı. Bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beştaş: Her şeyden önce samimi bulmuyoruz. Popülist, bulunulan yere uygun tutum sergileme tutumu kabul edilemez tabi ki. Halka sadece oy verinceye kadar şirin görünüp, herkesin istediği dili kullanmak ya da onun taleplerini kabul ediyormuş gibi göstermek DEM Parti açısından asla kabul edilemez. Biz meselelere ilkesel yaklaşıyoruz. Murat Kurum’a da cevap vermiştim; Kürtler ve bozkurt işareti yan yana olmaz diye. İki kelime öğrenip Kürtçe bir şeyler söyleyeceksin sonra Kürtçe tiyatro yasaklanınca çıtın çıkmayacak; Kürtçe konuştuğu ya da müzik yaptığı için Taksim’in göbeğinde insanlar şiddette uğrayacak yine bir şey demeyeceksin! Bu sadece Kurum için değil aynı zamanda İmamoğlu için de geçerli.

Kürtçe yasaklara dair bugüne kadar kendisinden bir şey duymadık. Tiyatro yasaklarına, saldırılara dair herhangi bir söz etmiş değil.  Kürtler söz konusu olduğunda partilerin birbirinden farkı yok. Kürtlere dönük, Kürt halkının taleplerine dair yaklaşımları aynı. Farkları yok bizim için, tekçilik zihniyeti diye ifade edebilirim. Kilit parti olmaya dair ise bu seçimde biz ne kilidiz ne de anahtar; biz kendimiziz diyebilirim. 2019’da kalan bir algı var. Biz, “Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağız, anahtar rolünü yerine getireceğiz ve iktidarın tekçi, zulmeden, baskıcı politikasına bir dur diyeceğiz” demiştik.

Deyim yerindeyse sarı kart göstereceğiz dedik ve bunu da başardık. Ama bu seçim için böyle bir şey söz konusu değil. Bu tartışmalar aslında DEM Parti’nin etki gücünün ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Bizim İstanbul’daki adaylığımız üzerinden kıyamet kadar yorum yapılıyor. Yapılmasının bizim açımızdan bir sıkıntısı yok ancak bize dair başkalarının arka bahçesi, ön bahçesi, şununla temas halindeler, şuna kaybettirip buna kazandıracaklar gibi tartışmalar yapmamaları tavsiyemiz. Biz ne kimseye kaybettirmek için yola çıktık ne de kimseye kazandırmak için. Biz Türkiye yurttaşlarına, halklarına; İstanbul’da da bütün İstanbullularla DEM Parti olarak niye İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday olduğumuzu, bu kenti en iyi şekilde yönetebileceğimizi anlatacağız. Emin olun İstanbul ve DEM çok uyumlu. Ama DEM Parti’yi tartışmayı çok seviyorlar.

Çepni: Söz konusu partilerin birbirinden farkı birisinin iktidarda bir diğerinin muhalefette olması. Meselelere özünde aynı yaklaşımlara sahipler, çözüm yöntemlerinde ise bazı nüans farklılıkları var. Bunu şöyle somutlayabiliriz; DEM Parti’nin İstanbul’daki seçim yarışına girişini yalnızca DEM Parti’nin alacağı oy oranıyla tartışmıyorlar. DEM Parti’nin buluştuğu her insan DEM Parti’nin özgürlükçü programıyla buluşmuş olacak demek, DEM Parti’nin programı demek kadim sorunların çözümü demek.

Örneğin Kürt sorununun çözümsüzlüğünden beslenen siyasi anlayışlar topluluğunun yerle bir olması demek. Biz İstanbul’da şovenizmle zehirlenmiş milyonlarca işçiyle, emekçiyle, halklarımızla buluştuğumuzda ve onlara DEM Parti’yi anlattığımızda artık AKP’nin de CHP’nin de anlatacağı bir şey kalmayacak. DEM Parti’den korkunun asıl sebebi budur. Kara propagandanın da sebebi budur. Biz kimsenin reddiyesi üzerinden tanımlamıyoruz, bizim paradigmamız enternasyonal bir paradigmadır, tüm dünya için bir çözüm modelidir. Biz DEM Parti olarak kendi adaylarımızla programlarımızla seçime giriyoruz ve kazanmaya odaklanmış durumdayız.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu Mu Murat Kurum Mu Önde? İstanbul İçin Son Seçim Anketi

SONAR Araştırma’nın kurucusu Hakan Bayrakçı’nın açıkladığı son anket sonuçlarına göre, Murat Kurum yüzde 41.3, Ekrem İmamoğlu yüzde 41.9, DEM Parti yüzde 4.8, İYİ Parti yüzde 4, Yeniden Refah Partisi ise yüzde 2.5 oy oranına sahip.

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, sonucu en çok merak edilen İstanbul seçimleri için anket sonuçları gelmeye devam ediyor.

SONAR Araştırma’nın kurucusu Hakan Bayrakçı, Cumhur İttifakı’nın İBB Adayı Murat Kurum ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun oy oranlarına ilişkin anket sonuçlarını açıkladı.

Hakan Bayrakçı’nın açıkladığı son anket sonuçlarına göre, Murat Kurum yüzde 41.3, Ekrem İmamoğlu yüzde 41.9, DEM Parti yüzde 4.8, İYİ Parti yüzde 4, Yeniden Refah Partisi ise yüzde 2.5 oy oranına sahip.

CNN Türk ekranlarında anket sonuçlarını paylaşan Bayrakçı değerlendirmelerde de bulundu. Bayrakçı, şu ifadeleri kullandı:

“DEM ve CHP’nin bu seçimdeki stratejisi çok iyi planlanmış. Bundan önceki seçimlerde açıklama yapıyorlardı. Son 2-3 anketi ortalayarak sonuçları söyleyeceğim. 0.6, 0.5’leri yazmayacağım.

Bu anketlerde 1,8 kadar bir hata payı oluyor onu belirterek söylüyorum. İmamoğlu son durumda 41.9 gibi. Fark 1’in altında. Bundan eminim. Başa baş bir durum var. Murat Kurum 41.3. Üçüncü olarak ise DEM geliyor. İYİ Parti de 4 civarı çıkıyor. Yani 4 buçuk olur, 3.9 olur ama bu seviyelerde.

Ondan sonra da Yeniden Refah geliyor. Aşağı yukarı 5.5 buçuk civarı da diğer partiler alır. Bu seçimi biri 1 puanla kaybedecek olursa, örneğin İmamoğlu dönüp DEM’in aldığı ve İYİ Parti’nin aldığı puanların hesabını soracak.”

Paylaşın

Beştaş’tan İmamoğlu’na “Kürtçe” Eleştirisi

DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Meral Danış Beştaş, “Mesela, İmamoğlu İstanbul’da ne yaptı Kürtlere? Ne verdi? Birkaç istisna dışında, burada milyonlarca Kürt nüfusuna yönelik ne adım attı? İhtiyaçlarına ne yanıt verdi?” dedi ve ekledi:

“Kreş açmakla övünüyor İmamoğlu. Peki İstanbul’da yaşayan Kürtlerin çocukları o kreşlerde anadilleri ile eğitim alabiliyorlar mı? Yok. Kürtçe tiyatro yasaklandığında ya da havalimanında bir anne Türkçe bilmediği için mahsur kaldı. Tek cümle duyabildik mi İBB’den? Hayır, duymadık. Burada Kürtler yaşıyor, belediye hizmetleri kesinlikle Kürtçe de olacak. Burada Araplar mı yaşıyor; belediye hizmetlerinde Arapça olacak. Bu bütün farklı dil ve inanç için geçerli.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Meral Danış Beştaş, Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e konuştu. Beştaş, İstanbul’da tek hedeflerinin kazanmak olduğunu söyledi ve “İstanbul’da kadın zamanı. Kimseden yana değiliz, kendimizden yanayız” dedi.

Batıdaki birçok ilde seçime kendi adaylarıyla giren DEM Parti’nin hedefine dair konuşan Beştaş, “Batı stratejimizde, parti olarak her şeyden önce kendi kimliğimizle, kendi programımızla, kendi siyasetimizle bu seçimlere girmek ve tabii ki kazanmayı hedeflemek üzerinden bir yaklaşımımız var. Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi” dedi.

Batıda kaç kentte kent uzlaşısına varıldığı yanıtlayan Beştaş, “Kesin bir rakam vermeyeceğim ama Mersin ve Esenyurt’u örnek verebilirim” diye konuştu. Beştaş  Esenyurt’un uzun süre tartışılan bir ilçe olduğunu vurguladı ve partisinin ilçede güçlü olduğunu söyledi. Esenyurt için çok uzun süredir görüşme ve değerlendirme yapıldığını ifade eden Beştaş şöyle devam etti: “Esenyurt’taki odalardan tutalım derneklere ve vakıflara kadar, oradaki yaşayan yurttaşlara kadar genel eğilim kent uzlaşısının olması gerektiği yönündeydi. Uzun görüşmeler sonucunda Esenyurt’ta bir uzlaşı sağlandı. Belediye meclislerinde kaç üye olacak emin olun onu sormadım bile. Çünkü bizim için önemli olan orada heyetlerimizin ve kent dinamiklerinin bu konuda ortaklaşması ve uzlaşıya onay vermesiydi. Bu onay çıktığı için Esenyurt özgünlüğünde bir uzlaşı temelinde bu seçim yürüyecek.”

Beştaş, “Seçmenleriniz üzerinde uzlaşılan adayı tanıyor mu? Yaklaşımı nasıl oldu ya da olur?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bu konuda şüphesiz lokal da olsa eleştiriler var, bunun farkındayız. Partinin genel merkezi olarak ya da adaylar olarak bize de ulaşıyor bu eleştiriler. Ama yoğun bir şekilde destek de var. Burada biz kazan-kazan politikası üzerinden gidiyoruz. Kent uzlaşısı konusunda da bizim değil, halkın kazanması üzerinden gidiyoruz. Bu tepki ve eleştiride bulunan partililerimiz ve yoldaşlarımız da önümüzdeki günlerde aslında bunun daha olumlu neticeler verdiğini göreceklerdir. Çok büyük devasa tepkiler olduğunu ifade etmiyorum ama biz demokratik bir partiyiz.

Biz de Mayıs seçimlerinden sonra binlerce toplantı aldık. Halkın taleplerini, görüşlerini alabilmek ve yolumuzu çizebilmek açısından toplantılar aldık. Tek derdimiz vardı; yerinden, yani tabandan tavana doğru yönetim aygıtını işletebilmek. Bu yönüyle Esenyurt’taki yaklaşımımız, birincisi kent uzlaşısı, ikincisi kazanmak temelinde oldu. Bu yönlü görüşmelerimiz devam ediyor.”

İstanbul seçimlerinin DEM Parti için önemine dair açıklamada bulunan Beştaş, “Biz kimseden yana değiliz, kendimizden yanayız. Seçimlerde bir partiye kaybettirmek ya da kazandırmak gibi bir hedefimiz yok. Tek bir yolumuz var, İstanbul’a ulaşmak” dedi. DEM Parti’nin İstanbul’da çok güçlü olduğunu kaydeden Beştaş, “Bizim seçmen kitlemizin önemli bir bölümü burada. Diyarbakır kadar bir seçmen kitlemiz var. En büyük Kürt nüfusunun olduğu kent İstanbul. DEM Parti’nin Türkiye’deki demokratikleşmede başat sorun olarak ifade ettiği Kürt sorunu var. Kürtlerin eşit ve özgür yurttaş olarak mücadelesi on yıllardır sürüyor. En büyük Kürt emekçi nüfusu burada, neredeyse yoksulluk Kürtleşmiş, emekçilik Kürtleşmiş” diye konuştu.

Beştaş, kendilerine hep “Siz kazanmayacaksınız, kime kaybettirmek istiyorsunuz? Kimden yanasınız” diye sorulduğunu aktardı ve “A şahsına ya da partisine kaybettirmek ya da ‘B’ partisine kazandırmak gibi bir hedefimiz yok. Bizim tek bir yolumuz var o da kazanmak ve tabi ki tüm İstanbul’a ulaşmak. Kendimizi ifade etmek temel bir yaklaşım” ifadelerini kullandı.

Seçmenin, partinin kendi adayını çıkarması için yoğun bir baskı yaptığını belirten Beştaş, Murat Çepni ile birlikte eşbaşkan adaylığının hedefine dair şu cevabı verdi:

“Bütün adaylar erkek, sade kadın ben tek varım. İstanbul’un yarısı da kadın, tıpkı Türkiye’de ve dünyada olduğu gibi. Bir kere kadın bakış açıları yok. Yönetim anlayışlarında kadın yok. İddialarına bakmayın. CHP, ‘Çok ilericiyiz, özgürlükçüyüz, Atatürk 1934 yılında kadınlara seçme seçilme hakkı verdi, çok şey borçluyuz’ diyerek çokça propaganda yapıyor. Ama daha son seçimde yeni yeni CHP’de kadınlar grup başkanvekili oldular. Hala sayıları yüzde 20’leri aşamıyor. AKP de MHP de öyle. Biz İstanbul’da kadın gücünü ortaya çıkarmaya çalışacağız. Kadının sesini, rengini, iradesini ortaya koymaya çalışacağız.”

“Bu yarışta varız ve kazanmak istiyoruz”

Beştaş, CHP’nin DEM Parti ziyaretinin ‘lütuf’ gibi lanse edilmesine tepki gösterdi ve “CHP bizi ziyaret edecek tabi. Diğer partiler de. Biz meclisin üçüncü büyük partisiyiz. Parlamentoda bütün partilerle birlikte çalışıyoruz. Ekrem İmamoğlu, Murat Kurum, Buğra Kavuncu… diğer adaylarla da sonuna kadar yarışacağız. Bizim derdimiz İmamoğlu veya Kurum değil. Bu yarışta varız ve kazanmak istiyoruz. Kimseyle ittifakımız yok. İttifakımız olsaydı bunu açık yapardık zaten” dedi.

“İmamoğlu’nu eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok” diyen Beştaş, belediyecilik anlayışını ve Kürtlere yaklaşımını eleştireceklerini söyledi. “Bizim derdimiz İmamoğlu veya Kurum değil” vurgusu yapan Beştaş, ittifaka ihtiyaçları olmadığının altını çizdi.

‘Çok dilli belediyecilik’ vurgusu yapan Beştaş, İmamoğlu’nu şöyle eleştirdi: “Mesela, İmamoğlu İstanbul’da ne yaptı Kürtlere? Ne verdi? Birkaç istisna dışında, burada milyonlarca Kürt nüfusuna yönelik ne adım attı? İhtiyaçlarına ne yanıt verdi? Kreş açmakla övünüyor İmamoğlu. Peki İstanbul’da yaşayan Kürtlerin çocukları o kreşlerde anadilleri ile eğitim alabiliyorlar mı? Yok. Kürtçe tiyatro yasaklandığında ya da havalimanında bir anne Türkçe bilmediği için mahsur kaldı. Tek cümle duyabildik mi İBB’den? Hayır, duymadık. Burada Kürtler yaşıyor, belediye hizmetleri kesinlikle Kürtçe de olacak. Burada Araplar mı yaşıyor; belediye hizmetlerinde Arapça olacak. Bu bütün farklı dil ve inanç için geçerli.”

Gazeteci İsmail Saymaz’a da cevap veren Beştaş “Bizim için ‘Adaylar İstanbullu değilmiş’ diye. Soralım hangisi İstanbullu diye? İmamoğlu mu, Kurum mu? Ya da diğerleri mi? DEM olunca mı İstanbullu sorusu soruluyor? İsmail Saymaz, benim kadar İstanbul’u bilmiyordur” diye konuştu. Beştaş, İstanbul seçimi için sloganlarının ne olduğu sorusuna “DEM gelir, İstanbul değişir. İstanbul’u değiştireceğiz. Daha güzel daha ve yaşanabilir bir İstanbul için mücadele edeceğiz. İstanbul’da kadın zamanı diyebilirim” yanıtını verdi.

Paylaşın

Yeniden Refah’ta İstifa Depremi: Milletvekili Sayısı 4’e Düştü

Yeniden Refah Partisi (YRP) İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, partisinden istifa etti. Suat Pamukçu’nun istifası sonrası YRP’nin TBMM’deki milletvekili sayısı 4’e düştü.

Haber Merkezi / Suat Pamukçu, istifasına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Kurucusu olduğum partimizin son genel seçimlerden sonra kuruluş inancı ve felsefesinden uzaklaştığını müşahede etmekteyim. Bugüne kadar aklı selimin avdet edeceğini ümitle bekledim.

Mahalli seçimlerle ilgili aday tespitlerinde de partimizin temel görüşü yerine oy hesabı yapıldığını ve inancımızla uyumlu olmayan adayların gösterildiğini görmek beklentimizin boşuna olduğunu göstermiştir. Bilvesile partimizden istifa ettiğimi saygıyla bilgilerinize sunarım.”

Suat Pamukçu kimdir?

1950 yılında Bayburt’ta dünyaya gelen Suat Pamukçu, ilkokulu Bayburt Şair Zihni İlkokulunda, ortaokul ve lise eğitimini Erzurum Lisesi’nde üstün başarı ile tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümünü bitirdi.

1975-1995 yılları arasında özel sektörde mühendislik ve yöneticilik görevlerinde bulundu.

24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinde Refah Partisi’nden Bayburt Milletvekili olarak 20. Dönem Parlamento çalışmalarına katıldı. Bu dönemde TBMM Kit Komisyonu ve NATO Parlamenterler Asamblesi üyeliklerinde bulundu. “Yasadışı Telefon Dinlemeleri Araştırma Komisyonu Başkanlığı” yaptı.

18 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimlerinde Fazilet Partisi’nden yeniden Bayburt Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesince temelli kapatılması nedeniyle Saadet Partisi milletvekili olarak 21. Dönem Parlamento çalışmalarına devam etmiştir.

21. Dönemde Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliği yaptı. Fazilet Partisi ve Saadet Partisi’nin Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu.

2023 Genel Seçimleri neticesinde Yeniden Refah Partisi 28. dönem İstanbul Milletvekili seçilmiştir.

Yeniden Refah Partisi (YRP) kurucuları arasında yer alan Pamukçu, Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Suat Pamukçu, 20 Şubat 2024’te Yeniden Refah Partisi’nden istifa etti.

Paylaşın

İmamoğlu’ndan Kendisini Hedef Alan Akşener’e Sert Yanıt

Kendisini hedef alan İYİ Parti Lideri Meral Akşener’e yanıt veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Siyasi, muğlak, geçerliliği olmayan bir takım tariflerle asla muhatap olmayacağım” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Benim işim şu anda İstanbul seçimine dair 16 milyon insanımıza geçtiğimiz 5 yılın hesabını vermek ve önümüzdeki 5 yılla ilgili tasarruflarımızı ve tasarımlarımızı aktararak en güçlü bir şekilde demokratik bir zeminde tarihi oy rekoru kırarak inşallah tekrar seçilebilmek.”

Partisinin İstanbul büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları tanıtım ve proje lansman programında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak şu ifadeleri kullandı:

İstanbul bugün yolsuzlukla boğuşan bir şehir. İstanbul bugün ranta boğulan bir şehir. Siyasetin geldiği noktada İstanbul’a hep paranın şehri olarak bakıldı. İstanbul’a hep şahsi hırs ve intikam aracı olarak bakıldı. İstanbul’a hep kariyer basamağı olarak bakıldı.

Doğu ile batının birleştiği bu şehri iki ayağı yere sağlam basanların yönetmesi gerekiyor. Bu şehri sadece aklı İstanbul’da olanların İlgisi ve odağı sadece İstanbul’da olanların Amacı sadece İstanbul’un derdine derman olmak olanları yönetmesi gerekiyor. Eli genel merkezlerinde gözü başka mevkilerde boş zamanlarında da İstanbul’da olanlar bu şehri yönetemez.

Mesela gölgesine sığındıklarının emriyle hareket edenler de kendi gölgesinden cesaret alıp kibirle hareket edenler de bu vasatlık da son bulsun. Gelin artık İstanbul’u kendi kariyerleri için zıplama tahtası haline getirenlerin çıkardığı gürültü İstanbullunun sesini daha fazla bastırmasın. Gelin artık “İstanbul’u kim kazanır?” sorusu İstanbul’un gerçek sorunlarına gölge düşürmesin.

Ve asla unutmayın, makam cahilleri alim ederken, çığırdan çıkartıp zalim ederken, İstanbullu yoklukta talim ederken, utanmadan sefa sürenlere mecbur değilsiniz. İstanbul’a ihanet edenlere de İstanbul’u ihmal edenlere de mecbur değilsiniz. Ez cümle zoraki adaya da emanet adaya da mecbur değilsiniz.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kendisi hakkında sözlerine yanıt verdi. İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Ben açıkçası bu seçim döneminde çoklu bir rakiple karşı karşıyayım. İstanbul’da rakibimiz olan birçok arkadaşımıza birçok hemşehrimize ya da siyasi parti temsilcisine ya da onların temsilen yapılan birtakım siyasi müzakerelerde, şahsıma dönük tutarlı tutarsız yalan yanlış eksik fazla adı her neyse yorumlar yapılacaktır.

Bu yapılan yorumları ben hiç muhatap almayacağım ama İstanbul’da dair bir proje ya da İstanbul’da yaptığımız bir işe dönük bir tarif olursa bu kapsamda elbette cevabını veririm ama bu söylenen siyasi, muğlak, geçerliliği olmayan bir takım tariflerle asla muhatap olmayacağım.

Benim işim şu anda İstanbul seçimine dair 16 milyon insanımıza geçtiğimiz 5 yılın hesabını vermek ve önümüzdeki 5 yılla ilgili tasarruflarımızı ve tasarımlarımızı aktararak en güçlü bir şekilde demokratik bir zeminde tarihi oy rekoru kırarak inşallah tekrar seçilebilmek.”

Paylaşın

Akşener, Ekrem İmamoğlu’nu Hedef Aldı

Partisinin İstanbul büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları tanıtım toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Meral Akşener, “Bu şehri artık, aklı sadece İstanbul’da olanların yönetmesi gerekiyor” dedi ve ekledi:

“İlgisi ve odağı İstanbul’un sorunlarında olanların yönetmesi olanların gerekiyor. Mesela eli genel merkezlerinde gözü başka mevkide olanlar bu şehri yönetemez. Sırtında ihmallerin, hataların, veballerin yükünü taşıyanlar da koltuk kavgalarının bayrağını tutanlar da bu şehri yönetemez.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin İstanbul büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları tanıtım ve proje lansman programında konuştu. Akşener’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Tüm yalancıların, tüm dümencilerin, tüm namertlerin sinirlerini bozmaya aynen devam edeceğiz. Türkiye’yi şahsının sananların da yüzde 60 yalanıyla milletin umutlarını çalanların da rahatlarını bozmaya aynen devam edeceğiz.

Biz İYİ Parti olarak farklı gözüken ama birbirinin aynadaki sureti olan bu iki kutuplu siyasete karşı çıktık. Bu düzene son vermek için zorlu ama şanlı bir yola çıktık. İki tarafında millete sunduğu bir vaat var; diğer tarafın kazanmaması. Taraflardan birini denklemden çekince sundukları hiçbir vaat kalmıyor. İstanbul bugün yolsuzlukla boğuşan bir şehir. İstanbul bugün ranta boğulan bir şehir. Siyasetin geldiği noktada İstanbul’a hep paranın şeh

ri olarak bakıldı. İstanbul’a hep şahsi hırs ve intikam aracı olarak bakıldı. İstanbul’a hep kariyer basamağı olarak bakıldı.

Doğu ile batının birleştiği bu şehri iki ayağı yere sağlam basanların yönetmesi gerekiyor. Bu şehri sadece aklı İstanbul’da olanların İlgisi ve odağı sadece İstanbul’da olanların Amacı sadece İstanbul’un derdine derman olmak olanları yönetmesi gerekiyor. Eli genel merkezlerinde gözü başka mevkilerde boş zamanlarında da İstanbul’da olanlar bu şehri yönetemez.

Mesela gölgesine sığındıklarının emriyle hareket edenler de kendi gölgesinden cesaret alıp kibirle hareket edenler de bu vasatlık da son bulsun. Gelin artık İstanbul’u kendi kariyerleri için zıplama tahtası haline getirenlerin çıkardığı gürültü İstanbullunun sesini daha fazla bastırmasın. Gelin artık “İstanbul’u kim kazanır?” sorusu İstanbul’un gerçek sorunlarına gölge düşürmesin.

Ve asla unutmayın, makam cahilleri alim ederken, çığırdan çıkartıp zalim ederken, İstanbullu yoklukta talim ederken, utanmadan sefa sürenlere mecbur değilsiniz. İstanbul’a ihanet edenlere de İstanbul’u ihmal edenlere de mecbur değilsiniz. Ez cümle zoraki adaya da emanet adaya da mecbur değilsiniz.

Çünkü artık karşınızda İstanbul’a layık bir aday var. İstanbul’u başının üstünde taşıyacak bir aday var. Artık karşınızda Buğra Kavuncu var. Aday olduğu günden beri “İstanbul’u nasıl kazanırım?” diye değil, “İstanbul nasıl kazanır?” “İstanbul’u nasıl kazanır?” diye düşünerek çalışıyor. Zaman zaman hepimizin sinirini bozacak kadar çok çalışıyor.

Birazdan da sizlere İstanbul için neler yapacağını, sorunlara nasıl çare bulacağını, en iyi hizmeti nasıl sağlayacağını anlatacak. Sadece sorunlarla değil, iyi belediyecilik vizyonuyla, projeleriyle, çözümleriyle konuşacak. Ben yürekten inanıyorum ki hakkıyla rekabet nasıl yapılırmış, herkese gösterecek. Hakkıyla hizmet nasıl edilirmiş, herkese gösterecek.

Artık oylarınız daha fazla heba olmasın istiyorsanız Buğra kardeşime ey İstanbul oy istiyorum! Artık alın teriniz birilerinin ihtirasları uğruna harcanmasın istiyorsanız Buğra kardeşime oy istiyorum. Artık geleceğiniz kendisine kariyer kovalayanların peşinde meçhule sürüklenmesin istiyorsanız, Buğra kardeşime oy istiyorum. Biliyorum ki Türkiye’nin iyi ve cesur insanlarının dik duruşu, netliği ve dürüstlüğü şimdiye kadar hep birilerinin sinirlerini bozdu.

Vallahi kimse kusura bakmasın. Tüm yalancıların, tüm dümencilerin, tüm namertlerin sinirlerini bozmaya aynen devam edeceğiz. Türkiye’yi şahsının sananların da yüzde 60 yalanıyla milletin umutlarını çalanların da rahatlarını bozmaya aynen devam edeceğiz.

Bugüne kadar kendimize dair hiçbir hesabımız, hiçbir çıkarımız, hiçbir korkumuz olmadığı için hep harbi durduk ve hep kalbi konuştuk. Bundan sonra da aynen devam edeceğiz. Tarihimizi özümüzde, atamızı gönlümüzde, milletimizi başımızın üstünde taşıyacak, Türk siyasetindeki kayıkçı kavgalarına birer birer ayna tutacağız.

Milletimize dayatılan tüm prangaları birer birer kıracağız. Vicdanları kanatan tüm yaralarımızı birer birer saracağız. Milletimizi ayıran değil birleştiren, bölen değil tamamlayan, kutuplaştıran değil buluşturan olacağız. Hakaretin yerine saygıyı, öfkenin yerine anlayışı, ben bilirimciliğin yerine ortak aklı, nefretin yerine de sevgiyi büyüteceğiz.

“Prangaları ve zincirleri teker teker kıracağız”

Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları. Fatih Sultan Mehmet Han ne diyor? “Onlar korkularından denizi zincirleyecek kadar akıllı ise, korkularından denizi zincirleyecek kadar akıllı ise, biz de gemileri karadan yürütebilecek kadar deliyiz” İşte bu sözden aldığımız ilhamla biz de bugün buradan diyoruz ki “Varsın onlar korkularından aziz milletimizin iradesini zincirleyip iki kutba mahkum edebilecek kadar kendilerini akıllı zannede dursunlar. Biz de milletimize dayatılan tüm o zincirleri tek başımıza özü başımıza birer birer kıracak kadar deliyiz”

Kimse merak etmesin. Önce sandıkta, sonra sahada, önce yerelde, sonra genelde, önce İstanbul’da, çok yakında bütün Türkiye’de bunu gerçekleştireceğiz. Bu prangaları, bu zincirleri teker teker kıracağız. Balıkesir’de Turan kıracak. Ankara’da Cengiz Topel kıracak. Bursa’da Selçuk kıracak. Samsun’da İmren kıracak.”

Paylaşın

“CHP’de İstanbul Seçimlerinin Kaybedilmesini İsteyenler Var” İddiası

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, herkesin sonucunu merak ettiği İstanbul seçimlerine ilişkin dikkat çeken bir iddia öne sürüldü: CHP’de bazı önemli isimler, İstanbul’da seçimlerin kaybedilmesini istiyor.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, bugünkü köşe yazısında CHP’deki bazı önemli isimlerin İstanbul’da seçimi kaybedilmesini istediğini belirterek, “CHP koridorlarını uzun yıllardır soluyan bir isimden duydum bunu. Ne üzücü bir iddiaydı. Ülkenin kurucu partisinde sırf istediği koltuğa oturmak için, İstanbul’u yeniden yağma düzenine sokmayı arzulayanlar vardı.

Kırgınlıkların, suçlamaların ve istifaların vaatlerden daha çok konuşulduğu bir seçim süreci yaşıyor CHP. Parti içinde hangi cepheden biriyle konuşsam, en büyük ortak noktaları memnuniyetsizlik. İşin daha acı yanı, yaşanan mutsuzluğun kaynağı memleketle değil parti içindeki güç dengesiyle ilgili” diye yazdı.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır‘a yerel seçim sonrası olağanüstü kurultay iddialarını yönelten Pehlivan, “Bu partide 13 sene boyunca kaç seçim kaybedildi? Kim kaybettiği için kurultayı topladı? Bakın, İstanbul’dan Ankara’ya kadar tüm illeri yine alacağız. Ona rağmen kurultaya gitmek isteyenler olacaktır. İşte tüzük orada” yanıtını köşesine taşıdı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın