Bakanlar, Murat Kurum İçin İstanbul’da Sahaya İniyor!

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, partilerde çalışmalarına hız verdi. AK Parti ve MHP’nin ana omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı Murat Kurum için kabine üyeleri sahaya iniyor.

Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, Murat Kurum ile mevcut İstanbul belediye başkanı ve CHP’nin Ekrem İmamoğlu arasındaki yarışın hâlâ başa baş gittiği tespiti yapılıyor.

İstanbul’daki kararsız seçmenin oranının yüzde 15’in üzerinde olduğu, bu durumun ‘Seçime olan ilgisizlikten’ kaynaklandığı belirtilirken, “kararsızların yarısının sandığa gittiğinde ideolojik olarak kendi partisine oy vermesinin beklendiğini, ancak kalan bölümünün ne yapacağının henüz tespit edilemediği” değerlendirmesi yapılıyor.

AK Parti’de sahada karşılaşılan sıkıntılar, noksanlıklar veya aksaklıklar için yeni adımların atılması gündeme geldi. Bu kapsamda bütün bakanların sırayla İstanbul’daki kampanyada görevlendirileceği, milletvekillerinin de kendi hemşehri grupları ile bir araya gelmeye başladığı belirtildi.

İstanbul’a ilişkin gözlemler ise AK Parti’de, “Karşımıza çıkan ilk başlık emekliler. Bu kesimde de iki ayrı sıkıntı dile getiriliyor. Birincisi, aslında yüksek emekli maaşı alıp çok sıkıntısı olmayan ama yüksek prim ödemesine rağmen, en düşük emekli aylığı ile aralarındaki makasın giderek kapanmasından duyulan rahatsızlık. İkincisi ise gerçekten en düşük emekli aylığı alıp geçinemeyenler” yorumu yapılıyor.

“Suriyeliler artık mesele yapılmıyor”

AK Parti’de ayrıca, “Sahada karşılaştığımız en önemli diğer sorun genel ekonomik gidişat, hayat pahalılığı. Bir anlamda, rakibimiz İmamoğlu’ndan çok ekonomi görünüyor. Türkiye genelinde de ilk sırada ekonomi yer alıyor. Önceki seçimlerde olduğu gibi Suriyeliler artık mesele yapılmıyor. Çünkü İçişleri Bakanı tuttuğunu gönderiyor. Yeni ikamet ve çalışma izni verilmiyor. Vatandaş, bu meseleyi artık dile getirmiyor” değerlendirmesi yapılıyor.

Paylaşın

İstanbul Seçimleri: İmamoğlu’nun Üç Handikabı

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçim sonucu en çok merak edilen İstanbul için değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Araştırmacı Bekir Ağırdır, Ekrem İmamoğlu’nun Murat Kurum’un önünde olduğunu, ancak bu farkın kesin bir kazanma ima etmediğini belirtti.

Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) oy potansiyelinin Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum’un kaybetmesine neden olabileceğine de dikkat çeken Ağırdır, “YRP devam da dese, vazgeçtik de dese benim için sürpriz olmayacak. Ancak YRP adayında ısrar ederse Murat Kurum’un potansiyel oylarında kayda değer büyüklükte eksilme olacaktır” ifadelerini kullandı.

Bekir Ağırdır’ın Gazete Oksijende yer alan yazısında öne çıkanlar şöyle:

“31 Ocak’ta “Muhalefetteki dağılmaya bakılınca İmamoğlu’nun iki ay önceki avantajının kaybolduğunu, yarışın başa baş başladığını söyleyebiliriz” demiştik. Geçen altı haftadan sonra araştırmalara yansıdığı kadarıyla İmamoğlu’nun 2.5 puan farkla önde olduğunu ama bu farkın henüz kesin bir kazanma ima etmediğini not etmeliyiz

ktidar blokunun Ak Parti ve MHP kanadı ortak aday olarak Murat Kurum’u sahneye sürerken henüz Yeniden Refah Partisi’ni ikna edebilmiş değiller. Henüz diyorum, çünkü Erdoğan’ın siyaset tarzını öğrendiysek, son güne kadar YRP’yi ikna etmenin yollarını aramaktan, son dakika vazgeçişi için çabalamaktan vazgeçmeyecektir. YRP kanadı bu basınca nasıl dayanır, kararı ya da kararlılığı ne olur kestirmek mümkün değil. Çünkü mayıs genel seçimleri öncesinde de bu sürecin nasıl gelgitlerle yaşandığını görmüştük. O nedenle YRP devam da dese, vazgeçtik de dese benim için sürpriz olmayacak.

YRP adayında ısrar ederse Murat Kurum’un potansiyel oylarında kayda değer büyüklükte eksilme olacaktır. YRP’nin fırsatı iktidarın ekonomi politikalarından dolayı afallamış ama negatif kimliklenme duygusu ağır bastığı için de özellikle sol söyleme mesafeli, CHP ve DEM karşıtlığı güçlü muhafazakâr seçmen için adres olabilme potansiyeli. Bu potansiyeli nedeniyle araştırma bulgularından bakıldığında, Ak Parti MHP toplam oyları ülke genelinde yüzde 40-42 bandına, İstanbul’da yüzde 38-40 bandına sıkışmışken YRP İstanbul’da yüzde 5-6 oy oranına ulaşabilir de. Bu da Murat Kurum potansiyel oylarından eksilme, muhalif blokta adaylar arası dağılımlar nedeniyle İmamoğlu maksimum potansiyeline ulaşamasa bile Kurum’un kaybetmesine neden olacak bir oy oranı anlamına gelir.

Genel seçimlerdeki kazanımlarından sonra moral üstünlüğü ele geçirmiş olsalar da önceki bazı seçim dönemlerinde gözlediğimiz Ak Parti örgütsel gücü de çok arzulu ve gayretli görünmüyor henüz.

Genel seçimlerde gördüğümüz iktidar bloku seçmeni sanki yerel seçime kayıtsız, oyunu değiştirip İmamoğlu’na vermiyor olsa da İmamoğlu’nun kazanmasından rahatsız olmayacakmış gibi bir sessizlik içinde. Kurum’un kampanyası, toplantıları, mitingleri daha önceki seçimlerde gördüğümüz kalabalık, dirilik ve heyecandan ırak bir görüntü veriyor.

Yayınlanan araştırmalardan bakınca Murat Kurum henüz iktidar bloku oy potansiyeline ulaşabilmiş değil.

İmamoğlu ise iddialı bir siyasetçi. Erdoğan’la mücadeleyi göze almış, bu mücadeleden kaçmayan ve hatta arzulayan bir profil sergiliyor. Kararlı duruşu ve siyasi vizyonuyla Kurum’dan daha çok Erdoğan’la ve iktidar blokuyla mücadele görüntüsü veriyor. Buna karşılık bu mücadeleyi seçmenin gözüne sokmadan İstanbul’u esas alan kampanya söylemi, sloganları, vaatleri önde. İstanbul’a dair ama bunların seçmen gözünde Türkiye’ye dönük olduğunun bilincinde bir ton tutmuş durumda.

Tüm kamuoyu belediye başkanlığı seçimine odaklanmış olsa da İstanbul Büyükşehir Meclisi kombinasyonu da önemli olacak. Şu andaki gibi iktidar bloku üyelerinin çoğunlukta olduğu bir meclis matematiğinde kazansa bile handikaplarının neler olduğunu İmamoğlu yaşadı. Bunun farkında olarak İstanbul’un her bir ilçesinde muhalif blok oylarını konsolide edebilmek gibi bir stratejisi olduğu anlaşılıyor. O nedenle ilçe adaylarıyla bütünleşik bir strateji ve kampanya yürütülmeye çalışıldığı gözleniyor.

Beklenenden daha organize bir kampanya ve çalışılmış bir siyasal strateji izliyor, bugüne kadar da oldukça özgüvenli biçimde kendi gündemini takip ediyor.

Öte yandan üç büyük handikabı var. Birincisi aday belirleme süreçlerinin yanlış yönetilmesi nedeniyle CHP örgütü ne kadar güçlü, bu güç yerel seçim sürecinde ne kadar arzulu ve gayretli olduğunu henüz bilmiyoruz, çünkü sahada henüz CHP örgütü yok gibi. CHP’nin gelenekselleşmiş iç gruplaşmaları, gerilimleri adaylık süreçlerinin yanlış yönetimi nedeniyle daha da kemikleşmiş durumda. Kurultay ile genel başkanını değiştirmiş olmak bile yeterince güçlü bir hikâye imkânı sunarken CHP bu fırsatı üç ayda tüketti. Buna karşılık 2019 seçimlerinde yaşanan benzer bir gerilim ve eksiklik nedeniyle örgütlenmiş gönüllüler ağının bu seçimde de sahada olduğu gözleniyor.

İkinci handikabı İyi Parti’nin, DEM’in, Zafer ve Saadet partilerinin kendileri açısından güçlü adaylar çıkarmış olmaları. Bu partilerin seçmenlerinin kendi partilerinin adayları ile İmamoğlu arasında bölüneceği anlaşılıyor. Bu da İmamoğlu’nun potansiyel oyu ya da İstanbul muhalif oyundan eksilme sonucu doğuracak.

Öte yandan muhalif seçmendeki umut yorgunluğunun seçim yaklaştıkça, Erdoğan sahneye çıktıkça bir miktar daha gerilemesi ve İmamoğlu’nun oy desteğinin artması beklenebilir.

İstanbul seçim sonuçlarını etkileyecek katılım oranından sonraki ikinci dinamik, İmamoğlu ve Kurum dışındaki adayların kendi blok içlerinden ne kadar oy alacakları olacak. Araştırmaların ulaşabildiğimiz detaylarına bakıldığında muhalefetteki adayların partilerinin oylarının ancak yarılarını alabildikleri, diğer yarılarının İmamoğlu’na dönük olduklarını da not edelim.

Şu ana dek yayınlanan anketlerde grafikte de gördüğünüz gibi İmamoğlu başından beri önde gidiyor. Yayınlanan 27 araştırmanın verdiği örüntüde şu noktalar öne çıkıyor.

‘İmamoğlu 2,5 puan farkıyla önde’

25 Ocak-17 Şubat arasında İmamoğlu ve Kurum arasındaki fark daralmış gibi görünse de 17 Şubat’tan bu yana yarış İmamoğlu’nun lehine dönmüş durumda.

Farklı araştırmalarda İmamoğlu-Kurum oy farkı 1.5 ile 5 puan arasında görünse de hesaplamalara göre fark 21 Şubat’tan bu yana İmamoğlu’nun lehine ortalama 2.5 puan gibi gözüküyor. Bu oran yaklaşık 250 bin İstanbullu seçmene tekabül ediyor. Başbaşa gerçekleşen, 15 bin oyla İmamoğlu’nun kazandığı 31 Mart 2019 seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında tüm kısıtlamalara karşın bugünkü puan farkı İmamoğlu’nun başarısıdır ama 23 gün sonrasını henüz garantileyen bir sonuç da değil kuşkusuz.

31 Ocak’ta bu sütunlardaki yazımızı bitirirken gözlemimiz, “Muhalefetteki dağılmaya ve yıkıcı karşılıklı söylemlere bakılınca İmamoğlu’nun iki ay önceki kağıt üzerindeki avantajının kaybolduğunu ve İmamoğlu-Kurum yarışının başa baş bir noktadan başladığını söyleyebiliriz” demiştik. Geçen altı haftadan sonra araştırmalara yansıdığı kadarıyla İmamoğlu’nun 2.5 puan farkla önde olduğunu ama bu farkın henüz kesin bir kazanma ima etmediğini de not etmeliyiz.”

Paylaşın

Anket: Ekrem İmamoğlu İle Murat Kurum Arasındaki Fark 1 Puan

Açıklanan son ankete göre Ekrem İmamoğlu, Murat Kurum’a yaklaşık 1 puan fark atıyor: Ekrem İmamoğlu yüzde 37.8, Murat Kurum yüzde 36.9, Meral Danış Beştaş yüzde 4.6.

Haber Merkezi / 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere günler kalırken, seçimlere ilişkin anket sonuçları gelmeye devam ediyor.

Son olarak, ALF Araştırma şirketi, 21 Şubat 4 Mart tarihlerinde İstanbul’da yaptıkları anketin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

4 bin 400 kişiyle yapılan ankette katılımcılara, “31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hangi adaya oy vereceksiniz?” diye soruldu.

Anketin sonuçları şöyle:

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) adayı Ekrem İmamoğlu: Yüzde 37,8
Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum: Yüzde 36,9
Halkların Demokratik Eşitlik Partisi (DEM Parti) eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş: Yüzde 4,6

İYİ Parti’nin adayı Buğra Kavuncu: Yüzde 4,3
Zafer Partisi’nin adayı Azmi Karamahmutoğlu: Yüzde 4,1
Yeniden Refah Partisi adayı Mehmet Altınöz: Yüzde 4
Kararsızlar: Yüzde 5,2

Paylaşın

Meral Danış Beştaş: Kutuplaştırma Siyaseti Devam Ediyor

DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) eş başkan adayı Meral Danış Beştaş, Türkiye partisi olma iddialarını sürdürdüklerini belirterek, 81 ilden oy aldıklarını ve bu durumun diğer partilerde rahatsızlık yarattığını savundu.

İktidarın ve bazı partilerin miting meydanlarında sürekli DEM Parti’yi konuştuğunu söyleyen Beştaş, partilerine karşı terör söyleminin kullanılmasına ilişkin ise “Bence bu giderek kırılıyor, fakat belirli bir nüfus Türkiye yurttaşı bundan etkilenmiyor diyemem. Kutuplaştırma siyaseti devam ediyor. Ötekileştirme, terörize etme durumu var” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da 31 Mart yerel seçimlerine DEM Parti’nin kendi adayıyla girmesi CHP adayı ve İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu ile AKP’nin adayı Murat Kurum arasındaki rekabeti etkileyeceği tahmin ediliyor.

İmamoğlu’nun 2019’daki seçimleri kazanmasında, DEM Parti’nin ismi HDP iken aday çıkarmaması ve HDP seçmenlerinin İmamoğlu’nu desteklemesi önemli rol oynamıştı. İmamoğlu’na bu kez destek vermeyen DEM Parti’nin Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık’ın “CHP’ye kaybettireceğiz” sözleri ise DEM’in bu kez Kurum’a kazandırmaya çalıştığı iddiasına neden oldu.

DEM Parti’nin yerel seçim stratejisine ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir eş başkan adayı Meral Danış Beştaş da hem İstanbul adaylığı hem de seçimlerden sonra yeniden gündeme geleceği öne sürülen çözüm sürecine ilişkin açıklamalar yaptı.

Beştaş’tan Iğdır örneği

Sırrı Sakık’ın açıklamasına ilişkin olarak “Kesinlikle altını çizerek söyleyeyim: Bu seçimde bizim ne İmamoğlu’na kaybettirme, Kurum’a kazandırma; ne de Kurum’a kaybettirme, İmamoğlu’na kazandırma gibi bir siyasal hattımız yok” diyen Beştaş, geçmiş seçimler esas alınarak tartışmaların yürütüldüğünü söyledi.

Bir çok ilde CHP’nin adayı olduğunu, ancak bunun tartışılmadığını ifade eden Beştaş, Iğdır’ı örnek verdi. Beştaş, “(Iğdır) az farkla kazandığınız bir yer. Orada CHP’nin de adayı var. Bu yaklaşım sadece DEM Parti’ye yönelik bir yaklaşım. Bu zemini yaratanların aslında bilinçlerinin arka planında DEM Parti’yi direkt Kürt seçmenlerle kodlaması, Kürt halkıyla kodlaması var. Kürt halkının da kendi iradesi olamayacakmış gibi, mutlaka başka bir partiye bağlı olan, seçim döneminde hatırlanan, oy deposu olarak görülen bir arka plan algısından, düşüncesinden geçiyor” dedi.

Bu durumun “rahatsız edici” ve “incitici” olduğunu kaydeden Beştaş, “Türkiye’nin her yerinde siyaset yapıyoruz. Mesela bizim tartışıldığımız kadar diğer 22 parti tartışılmıyor. Bu da aslında Kürt meselesine yaklaşımla, Kürt halkına yaklaşımla ilgili bir durum” ifadelerini kullandı. Türkiye genelinde CHP ile ya da başka bir partiyle ittifak yapmadıklarını söyleyen Beştaş, AKP ile işbirliği içinde oldukları iddialarını şöyle geri çevirdi:

“İktidarla görüşmemiz dahi yok, hani bırakın ittifakı. Genel olarak siyasi hattımızda iktidar bizim mücadele ettiğimiz odaktır. Her seçimde ‘iktidar ile uzlaşıyorlar’ denir, sonra gider onlar uzlaşır, ama biz tartışılırız. Hatırlarsanız 7 Haziran’dan 1 Kasım 2015’e giden istikşafi görüşmeler aylarca sürmüştü. CHP ile AKP arasında. Bize darbe yapıldı 1 Kasım’a giderken. HSK seçimlerinde iktidar ve muhalefet uzlaştı. Bu bize yönelik ayrımcı ötekileştirici bakış açısında yatıyor.”

“Kemal Kılıçdaroğlu – Ümit Özdağ protokolü kopuş yarattı”

Beştaş, DEM Parti tabanının CHP ile işbirliğinden uzak durmasında cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasındaki protokolün etkili olup olmadığına dair soruyu da yanıtladı. Bu sürecin bir kopuş yarattığını söyleyen Beştaş, Kılıçdaroğlu’na eleştiriler yöneltti:

“O süreç elbette çok ciddi etkiledi. Destek verdiğimiz bir Cumhurbaşkanı adayının bizi yok etmeye çalışan, tırnak içinde yok etme diyorum, reddeden, ırkçı söylemlerle hedef gösteren, Kürt halkının kimliğini bile kabul etmeyen bir şahsiyetin, bir parti liderine İçişleri Bakanlığı ve MİT vermesi ve kayyumlarla anlaşması, düşünebiliyor musunuz? Bu çok ciddi bir kırılma yarattı. Seçmenimizin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmadığımız için de eleştirileri vardı. Kendi siyasi kimliğimizle var olmamız gerektiği noktasında seçmenlerimizden ciddi bir talep ve öneri var.”

“Kürt’ün adı İstanbul’da yok”

İBB Başkanı İmamoğlu, geçen hafta yaptığı bir açıklamada “Ekrem İmamoğlu ile Kürtler arasına kimse giremez. Benim Kürtlerle olan ilişkimde başka bir partinin, başka bir siyasal figürün aracılığına ihtiyacım yoktur. Böyle bir beklentim de yoktur” demişti.

Bu açıklamayı kendisine hatırlattığımız Beştaş, “Kürt seçmene verilen bir mesaj. İktidarın adayı Murat Kurum da gelip Kürtçe’yi çok iyi bildiğim halde anlayamadığım cümleler, ifadeler kullandı. Kurum da ‘Kürt seçmenle aramıza giremezsiniz’ diyor, aynı cümlelerle olmasa da. Nedense Kürt seçmenin çekiştirilmesi hali var. Kürt seçmen, özgür birer irade, birer birey kimsenin tapulu malı değil, bizim de değil” dedi.

Kürtlerin her yurttaş gibi kararını vereceğini ve gidip oyunu kullanacağını söyleyen Beştaş, DEM Parti’nin Türkiye’nin demokratikleşmesine Kürt meselesinin demokratik çözümünü ilk sıraya koyduğunu dile getirdi. “Diyarbakır’da kayyum atanırken İstanbul özgür değildir” diyen Beştaş, İmamoğlu’na icraatları ile ilgili eleştiriler yönelti:

“Diyarbakır’daki irade gasp edilince İstanbul’daki Kürt’ün de iradesi gasp edilmiş oluyor. Seçmenimizin de ezici çoğunluğu Kürtler. Böyle bir cümle biz kurmuyoruz. Biz Kürtlerden oy istediğimiz gibi herkesten de oy istiyoruz. Herkesin en doğal hakkı. Polemik yapmak istemiyorum, ‘aramıza giremez, girer’ diye. Ama İmamoğlu Kürtler için ne yaptı? İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (İSMEK) birkaç kurs, hâlâ tiyatrolar yasaklanıyor, hâlâ salonlar verilmiyor. Çok dilli belediyecilik bütün Kürt halkının talebi olduğu halde, hâlâ yok. Kürt’ün adı yok İstanbul’da. Bunları kendisine sormasını öneririm.”

Çözüm süreci

Beştaş, 1 Nisan’dan sonra yeni bir çözüm süreci başlamasına ilişkin umudu olup olmadığına sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Şu anda buna dair hiçbir belirti yok. Çok net söylüyorum: Çözüm süreci ya da Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü noktasında bizim 1 Nisan sonrası telaffuzumuz yok. Her zamanki baki görüşümüz bu. Dolmabahçe mutabakatına dair genel merkezimiz açıklama yayınladı, ‘Bugün yürürlükte olması gerekiyor’ dedi.

Bizim durduğumuz yer o açıklamanın kendisidir aslında. 1 Nisan sonrası için de demek istediğim şu: Yarın bugün değil her zaman bu umut vardır. Demokratik kanallarla, görüşmelerle siyaset yoluyla Kürt meselesinin çözümü ve tabii ki parlamentoda bunun yasallaşması gerekir. Biz iktidarla mücadele ediyoruz şu anda ama, biz 2013’te de iktidarla masaya oturduk. Yani mücadele etmek ayrı, müzakere etmek ayrı şeyler.”

Beştaş, o zaman da mücadale içinde olmalarına rağmen 7 Haziran 2015 seçimlerinde en güçlü kampanyalarınan birini yaptıklarını ve yüzde 13 oy aldıklarını kaydetti.

Türkiye partisi olma iddialarını sürdürdüklerini de söyleyen Beştaş, 81 ilden oy aldıklarını ve bu durumun diğer partilerde rahatsızlık yarattığını savundu. İktidarın ve bazı partilerin miting meydanlarında sürekli DEM Parti’yi konuştuğunu söyleyen Beştaş, “Size karşı terör söyleminin kullanılmasının sahada etkisini görüyor musunuz?” sorusuna ise “Bence bu giderek kırılıyor, fakat belirli bir nüfus Türkiye yurttaşı bundan etkilenmiyor diyemem. Kutuplaştırma siyaseti devam ediyor. Ötekileştirme, terörize etme durumu var” yanıtını verdi.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti Aylık 55 Bin 321 Liraya Ulaştı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aralık ayında 53 bin 58 lira iken, ocak ayında 55 bin 321 liraya yükseldi. Başka bir ifadeyle İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aylık olarak yüzde 4,26 arttı.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kuruluşlarından İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti” şubat verilerini açıkladı.

Buna göre; İstanbul’da yaşamanın maliyeti şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,26, bir önceki yılın şubat ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 81 arttı.

Şubat ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 55 bin 321 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 2 bin 263 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın şubat ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 114,27 artış oranı ile et-kıyma fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul Planlama Ajansı’nın ocak ayı verileri

İstanbul’da yaşamanın maliyeti ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,93, bir önceki yılın ocak ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 80,29 arttı.

Ocak ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 53 bin 58 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 3 bin 899 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın ocak ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 52,83 artış oranı ile makarna fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 76,58

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2023 Şubat Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 Şubat ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 4,07, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 4,64 oranında arttı.

2023 Şubat ayına göre 2024 Şubat ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 76,58, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 65,06 olarak gerçekleşti.

Şubat 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 6,73, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 5,58, Gıda Harcamalarında yüzde 4,98, Konut Harcamalarında yüzde 4,65, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 2,54 ve Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,14 artış, Giyim Harcamaları grubunda yüzde -1,51 ve Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde -0,23 azalış izlendi.

Şubat 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 13,53, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 11,26, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 7,55, Mensucat Grubunda yüzde 4,61, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 2,80, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,69 ve Madenler Grubunda yüzde 1,27 artış izlendi.

Paylaşın

İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “Emekli Maaşı” Tepkisi: Hadi Oradan

Bahçelievler mitingde emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklara değinen İBB Başkanı İmamoğlu, “Neymiş emekliye bütçe veremezlermiş, emekliye verilen her kuruş bütçeye yük ama başka işler bütçeye yük değil” dedi ve ekledi:

“Doğru mu konuşuyorlar, hayır. 2001’de en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katıydı. Emekli maaşı senden önce bütçeye yük olmadı da şimdi mi oluyor. Hadi oradan, hadi oradan. Ekonomiyi batırdılar, mazeret bulamıyorlar, işin suçunu yarın emekliye yüklerlerse şaşırmam.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, Bahçelievler ilçesinde düzenlenen mitingde konuştu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Parti otobüsü üzerinden mitinge katılanlara seslenen Ekrem İmamoğlu, “Allah’ın bit lütfu dünyanın en güzel şehrine belediye başkanı oldum ama başka bir yönü daha var. Köyde doğmuş bir çocuk; büyüyor, eğitimini tamamlıyor İstanbul’da hayatını kuruyor, iş yaşamını geliştiriyor ve bir gün İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olabiliyorsa bu yolculuğun bir başka adı var. O da Atatürk cumhuriyetinin yolculuğu. O yüzden bu millete, devlete, bu topraklara çok borcumuz var” dedi.

CHP Bahçelievler Belediye Başkan Adayı Emine Gülizar Emecan’a destek isteyen İmamoğlu, “Bahçelievler hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Hem Emine Gülizar Emecan bir Bahçelievlerli ve kadın mühendis olarak, hem bir Bahçelievlerli ve CHP il başkanı olarak üçümüz birlikte Bahçelievler’de tarih yazacağız tarih” diye konuştu.

“18 Mart’ta Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde Ataköy-İkitelli metro hattını hizmete açıyoruz” diyen Ekrem İmamoğlu, “Bir başka metro hattı daha var. O da uzun yıllardır süren şükürler olsun bitti. Bakanlığın yapmasına karar verilmişti Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı hattı. Son aldığımız bilgiye göre 10 Mart’ta açılışını yapıyorlar. Tabii beni davet etmeyecekler, önemli değil” ifadelerini kullandı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yaptığı metro hatlarının bedelinin belediye bütçesinden kesildiğini söyleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Davet etmeyecekler ama ne yapacaklar biliyor musunuz, o hattın parasını bizim bütçemizden kesecekler. Çünkü bakanlığın yaptığı bu hatların parasını büyükşehir belediyesinin bütçesinden kesiyorlar. Fakat biz göreve gelmeden önce bu hatların ücretlerini, orada satılan biletlerden elde edilen gelir üzerinden kesiyorlardı. 15-20 yıla yakın bunun paraları kesiliyordu. Sonra biz göreve geldik, Sabiha Gökçen Havalimanı hattını açtılar. Tam 5,5 milyar lirayı 10 ayda kestiler bütçemizden.

Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı hattını açıyorlar, teşekkür ediyoruz. Şehrimize yapılan her iyi yatırım değerli ama göreceksiniz bunu da parasını bütçemize zarar verecek şekilde kesecekler. Sanki İBB, Kaf Dağı’nın ardında bir belediye. Bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Biz sizi yıldıracağız kardeşim.”

Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı hattının araçlarının bakanlık tarafından alınması gerektiğini belirten İmamoğlu, “Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı hattının ihalesi gereği, geçmişte İBB ile yaptıkları protokol gereği bu hattın trenleri bakanlığın alması gerekiyordu. Bakın hat bitiyor, defalarca ‘O hattın trenlerini sizin almanız gerekiyor, protokol bu şekilde’ dememize rağmen trenleri almadılar. Şimdi hattı bitirecekler, olan trenlerle biraz seyrek seferlere başlayacağız. Ama hattı teslim aldıktan sonra mecburen trenlerin alımına geçeceğiz. Be Allah’ın adamı sen bakanlıksın milletin bütçesiyle iş yapıyorsun. Ben İBB’yim milletin bütçesiyle iş yapıyorum. Birbirine hasım gibi davranmak, böyle bir ahlak bizim memleketimiz görmedi. Bunların husumeti var ya bu millete her türlü sıkıntı verir. Ama vallahi billahi vız gelir tırıs gider, bu sorunları da aşarız be kardeşim” dedi.

Yenikapı-İncirli-Sefaköy-Beylikdüzü için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan onay beklediklerini dile getiren Ekrem İmamoğlu, “Yenikapı-İncirli-Sefaköy-Beylikdüzü metro hattı, her şeyi hazır gümbür gümbür yaparız orayı. Ama 1,5 yılı aşkın süredir, bir Cumhurbaşkanlığı onayı var, sadece imza. İmza atmıyor ki ihalesine başlayalım. Ama bu millet İstanbul’da öyle bir oy farkı yapacak ki, millet o imzayı Cumhurbaşkanı’na attıracak” şeklinde konuştu.

“Hadi oradan, hadi oradan”

Emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklara değinen İmamoğlu, “Neymiş emekliye bütçe veremezlermiş, emekliye verilen her kuruş bütçeye yük ama başka işler bütçeye yük değil. Doğru mu konuşuyorlar, hayır. 2001’de en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katıydı. Emekli maaşı senden önce bütçeye yük olmadı da şimdi mi oluyor. Hadi oradan, hadi oradan. Ekonomiyi batırdılar, mazeret bulamıyorlar, işin suçunu yarın emekliye yüklerlerse şaşırmam” ifadelerini kullandı.

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Gözlerime bakar mısınız, ne görüyorsunuz? Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” sözlerini hatırlatan İmamoğlu, “Bir bakan ekonomi uçacak dedi, ekonomi uçurumdan aşağı uçuyor. Bir başka bakan gözlerimdeki ışıltıya bakın, 6 ay sonra Türkiye uçacak dedi, ne bakan kaldı ne ışıltı kaldı. Bu lafları ben söylesem milletin huzuruna çıkamam, yüzüm kızarır ama bunların yüzünün kızardığını hiç görmedim” dedi.

Paylaşın

Kurum, İmamoğlu’nu ‘Rabia’ Üzerinden Hedef Aldı

Ekrem İmamoğlu’nu ‘Rabia’ üzerinden hedef alan Murat Kurum, “En son ne yaptı hatırlayın. Bizim Rabia işaretimizle aklı sıra dalga geçerek, kendince Cumhur İttifakı seçmenini aşağıladı. Milletimizin değerleriyle alakası olmayan, kibri aklının önüne geçmiş mevcut CHP’li İBB başkanı milletin değerleriyle dalga geçmeye utanmıyor” dedi ve ekledi:

“Bak buradan net söylüyorum, senin o parmakların sayısına değil, manasına itirazın var. Senin itirazın tek devlete, senin itirazın tek bayrağa, senin itirazın tek millete, senin itirazın tek vatana. 31 Mart’ta, bu aziz millet, o eller, öyle bir demokrasi tokadı atacak ki öyle bir sallayıp seni tatile gönderecek ki sen de ne olduğunu anlayacaksın. 31 Mart’ta gümbür gümbür geliyoruz.”

AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Murat Kurum, Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı’nda düzenlenen Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Buluşması’nda İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nu hedef aldı.

İmamoğlu’nun ‘Rabia’ işaretiyle dalga geçtiğini öne süren Murat Kurum, şu ifadeleri sarf etti: “En son ne yaptı hatırlayın. Bizim Rabia işaretimizle aklı sıra dalga geçerek, kendince Cumhur İttifakı seçmenini aşağıladı. Milletimizin değerleriyle alakası olmayan, kibri aklının önüne geçmiş mevcut CHP’li İBB başkanı milletin değerleriyle dalga geçmeye utanmıyor.

Bak buradan net söylüyorum, senin o parmakların sayısına değil, manasına itirazın var. Senin itirazın tek devlete, senin itirazın tek bayrağa, senin itirazın tek millete, senin itirazın tek vatana. 31 Mart’ta, bu aziz millet, o eller, öyle bir demokrasi tokadı atacak ki öyle bir sallayıp seni tatile gönderecek ki sen de ne olduğunu anlayacaksın. 31 Mart’ta gümbür gümbür geliyoruz.”

‘Rabia’ olayı

Murat Kurum’un bu açıklamaları 2019’daki yerel seçimlerde AK Parti’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım için sarf edilen sözleri hatırlattı. Yıldırım’dan çok kendisi meydanlarda oy toplayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönemde anlaşamadığı ve ‘darbeci’ ilan ettiği Mısır’ın lideri Abdülfettah Said Hüseyin Halil es-Sisi’yi Ekrem İmamoğlu’yla bir tutmuştu.

Sisi’nin, Mısır’da Müslüman Kardeşler’e (İhvan) yönelik tutumunu beğenmeyen Erdoğan, her fırsatta bu örgütün işareti olan Rabia’yı kullanıyordu. Sisi ile olan anlaşmazlığını muhalefeti hedef almak için kullanan Erdoğan, 2019’daki seçimlerde, “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz” demişti.

Mısır’da, İhvan’ın iktidardan çekilmesiyle sonuçlanan sürecin ardından mevcut Sisi ile gerilimli bir dış politika izleyen ve Sisi’yi ‘darbeci’ ifadesiyle sık sık eleştiren Erdoğan, Mısır’a gitmişti.

Erdoğan, Sisi ile düzenlediği ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için çaba sarf edeceklerini söylemişti. Sisi için ‘değerli kardeşim’ ifadesini kullanan Erdoğan, şunları demişti: “Değerli kardeşimi konsey toplantımızı gerçekleştirmek üzere ilk fırsatta Ankara’ya beklediğimi söyledim.”

Erdoğan, Sisi yönetimiyle ilişkileri iyileştirmeyi sürdürdükçe mitinglerinin vazgeçilmezi olan Rabia işaretini daha az kullanmaya başladı.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

İstanbul, Ankara Ve İzmir’de Hangi Aday Önde?

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, anket şirketleri de araştırmalarına hız verdi. Son olarak Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar, İstanbul, Ankara ve İzmir için ellerindeki anket sonuçlarını paylaştı.

Özer Sencar, İstanbul, Ankara ve İzmir’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adaylarının rakiplerine oranla önde olduğunu ifade etti.

Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar, 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sözcü TV’de katıldığı programda Sencar, Ankara için 10 gün önce yaptıkları araştırmanın sonucunu paylaşarak, “Mansur Yavaş, AK Parti adayı Turgut Altınok’un tam 14 puan önde” dedi.

Sencar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğer Mansur Yavaş’tan başka parti adayları ve AK Parti adayı 10 puan çekemezse Ankara’nın Mansur Yavaş’ta kalacağı konusunda çok eminim.”

Sencar, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun rakibi Murat Kurum’un önünde olduğunu ifade etti. Sencar, “İmamoğlu kesin kazanır demem için en az 5 puanlık bir farka ihtiyacı var” diye konuştu.

İzmir’de CHP için bir problem görmediğini belirten Sencar, “Yaptığımız anketlere göre İzmir’de de CHP’nin adayı Cemil Tugay rahat bir şekilde kazanıyor. CHP’nin İzmir’de ithal bir adaya oy vereceğini düşünmüyorum” diye konuştu.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: 14 İlçede İddialı Konumdayız

Katıldığı bir televizyon programında yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da 14 ilçede çok iddialı olduklarını söyledi. İmamoğlu, diğer ilçelerde ise yarışın eşit gittiğini belirtti.

Seçimlerde rakibi Murat Kurum’a ilişkinde konuşan Ekrem İmamoğlu, “Allah herkese öyle rakip versin derim de ayıp olacak. Ama ben öyle rakip de istemiyorum. Keşke bu vasat tavırları yapmasaydı” dedi.

Bakanı Mehmet Şimşek’in Murat Kurum’a ilişkin açıklamalarını da değerlendiren İmamoğlu, “Sen itibarlı bir insansın. İyi bir ekonomistsin. Ülkede faydalı bir bürokrasi geçmişin var. Bu ülkeye dair de güzel hizmetler verdin” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“14 ilçede çok iddialı konumdayız. Çok sürpriz ilçeler de var içerisinde. Kalanlarda ne durumdayız. Vatandaşımız çok derin analiz ediyor. Diğerlerinde de her an yukarıya doğru kaydırabileceğimiz ilçeler de duruyor.

Seçim elimizden alındı. Hırsızlar dendi, teröristler dendi. Bir tane mi tutuklama olmaz. Cumhurbaşkanı ‘siyasi söylem’ dedi. Görevimizin altıncı ayında bir pandemi ile karşı karşıya kaldık. Hayat durdu. Dünyada pandemi sürecinde merkezi idareler yönetimler, yerel yönetimleri destekledi.

Biz sıfır destek aldık. Bizim satış izinlerimizin yüzde 40’ını vermediler. Buna rağmen kasayı döndürdük ve bütçe açığını yarısına indirdik. Engellemeseler beş yılda onların 25 yılda yaptıklarını yaparız.

(Murat Kurum) Allah herkese öyle rakip versin derim de ayıp olacak. Ama ben öyle rakip de istemiyorum. Keşke bu vasat tavırları yapmasaydı. Bir hukukumuz var. Eleştireceğim çok şey var. Bizim Gazze’ye yardım hazırlığımızı da bilmiyor. Bugün TIR’larımız yola çıkacak.

Benim İstanbul’da 35 yıllık hayatım var. Daha dün yine Metrobüs’ü Sultanbeyli’ye getireceğim demiş. Biz Sultanbeyli’ye metro götürdük zaten. İstanbul’u bilmiyor.

Ben spor insanıyım, tüm kulüplerle aram iyi. Yarın da Beşiktaş’ı ziyaret edeceğim. Kişiler geleri geçer. İstanbul’a 2036 Olimpiyat Oyunları’nı getireceğiz.

Rakibim 300 bin konut yapacağız, diyor. Nasıl yapacaksın? İkimiz toplam 18 bin konut yapmışız. Kanal İstanbul’a Murat Kurum karar verebilir mi? Cumhurbaşkanı ‘Biz Kanal İstanbul’u gündemimizden kaldırdık’ desin.

Ben de Murat Kurum’u alkışlayacağız. Kurum geçmişte ‘Kanal İstanbul’u yapacağız’ dedi. Şimdi de ‘Milletin gündeminde olmayan bizim de gündemimizde olmaz’ diyor. Kurum’un yaptığı sadece kelime oyunu.

Mehmet Şimşek’e saygı duyuyorum

(Mehmet Şimşek’in Murat Kurum açıklaması) Bana randevu veren iki bakandan birisi Mehmet Şimşek’ti. Kendisine teşekkür ederim. Şimşek’e saygı duyuyorum.

Yapmasaydın Şimşek. İtibarını bir acemi adaya ezdirme. Sen itibarlı bir insansın. İyi bir ekonomistsin. Ülkede faydalı bir bürokrasi geçmişin var. Bu ülkeye dair de güzel hizmetler verdin.

İhtiyaç sahiplerine 20 bin sosyal konut yapacağız. Biz sosyal konut işini bu dönemde KİPTAŞ ile beraber yürüteceğiz.  60 bin konutta ise güçlendirme yapacağız. Türkiye’de devletin kira yardımının yanında yardım yapan bir tek biz varız.

Bu seçim topluma soluk aldıracak, millet gücünün farkına varacak. Millet devleti yönetenlere haddini bildirecek. Yönetici had bildirmez, yönetici haddini bilir. Bu seçim Cumhuriyet ve demokrasinin ayaralarını toparlayacak.

İstanbul’un projelerinin anlatıldığı reklam filmi TRT’de ve 13 TV kanalında yok. Aleyhimde haberler var. Ancak tek bir açılış haberimiz yok.”

Paylaşın

İmamoğlu: İstanbul Konusunda Dillere Düşen Sayın Aday…

Katıldığı bir etkinlikte konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul konusunda acemiliğiyle dillere düşen sayın aday proje açıklamasında o projeye gelince yapacaklarını söylemiş. Ben tabi o detayı dinlemedim ama belediye başkan adayımız Mithat Bülent Özmen dedi ki; böyle bir vaatte bulunmuşlar. O kadar bi haber ki İstanbul’dan… Hatta bunu şöyle de ilan etmiş; ‘yapmadığını yapacağız’ diye ilan etmiş” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Alibeyköy Lojistik Merkezi’nin açılışında açıklamalarda bulundu. Gazete Pencere’nin aktardığına göre; İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Buraya gelmesi için ilk tespit edildiğinde ziyaret etmiştim. Bir kısım işgaller ve farklı kullanımlar vardı. Özellikle dere kenarında ne yazık ki çevreye dair olumsuz bir ortamı gözetlemiştik ve kocaman bir alan görmüştük. Tabii bizim projenin koyulacağı yer belli, ihtiyaç belli. Görüyorsunuz çok şık, güzel ve ihtiyacı karşılayan keyifli bir proje çıktı ortaya.

Ama biz burayla kalmadık, yaklaşık 65 bin metrekarelik değerli bir yeşil alanı da bitirdik, içinde spor tesislerimiz var. Çevreden buraya olan bağlantı yollarını, açılan üniversitenin geçiş yollarını, yaya geçitlerini yani biz şunu yapıyoruz; bir projeyle ilgili bir yere gittiğimizde bütün çevresine dokunan, bütün sorunlarını çözen anlayışla hareket ediyoruz ve İstanbul’un aslında ne kadar ihmal edildiğini de görüyor ona göre hareket ediyoruz.

Bu şehir 5 yılda birilerinin 25 yılıyla yarışacak iş yapmasını görünce açıkçası biraz kıskanıyorlar. Ama olsun kıskansınlar, tembelleştiler. Onları bile çalıştırmaya başladık sağda solda, dillerini bile düzelteceğiz göreceksiniz.

Silahtarağa’da bu arkadaşlar bir arıtma tesisi yapmışlardı, biz yapmama kararı aldık. Niçin? Çünkü birtarafta Baltalimanı’nda açtığımız biyolojik arıtma tesisi diğer tarafta da Yenikapı’daki tesis. Biyolojik arıtma tesisine döndürüyoruz. Her iki taraftaki arıtma tesisleri bu bölgenin ileride artacak nüfusuna rağmen kapasitesini karşılayacak seviyede olduğu için o projenin gereksiz olduğunu tespit ettik ve tam ihale aşamasındayken bugünün parasıyla milyarlarca liralık yatırımı yapmadık.

Biz Silahtarağa’da o beton proje oraya girseydi neredeyse 200 bin merte kareye yakın alan orada heba olacaktı. O yemyeşil alanı bir arıtma havuzlarıyla beraber Haliç’in kıyısına konduracak bir akla sahip bunlar. Biz bunu yaptırmadık. Ve diğer tesislerle bu ihtiyacı karşıladık.

“İstanbul konusunda dillere düşen sayın aday…”

İstanbul konusunda acemiliğiyle dillere düşen sayın aday proje açıklamasında o projeye gelince yapacaklarını söylemiş. Ben tabi o detayı dinlemedim ama belediye başkan adayımız Mithat Bülent Özmen dedi ki; böyle bir vaatte bulunmuşlar. O kadar bi haber ki İstanbul’dan… Hatta bunu şöyle de ilan etmiş; ‘yapmadığını yapacağız’ diye ilan etmiş. Bunu özellikle Alibeyköy’e, Eyüpsultan’, Kağıthane’ye anlatın. Sizin önünüzdeki o dünya güzeli Haliç’in kıyısına hala inatla ‘o projeyi yapacağım’ demesi kadar cahillik olamaz. Ama bu konuda Eyüpsultan halkı, Kağıthane halkı gereğini yapacaktır.

Bugün bir güzel haber vermek isterdim. Aksaray’daki Emniyet Otogarı diye bilinen alan buraya taşınacaktı. Demek isterdim ki mülkiyeti İBB’ye ait olan yük ve yolcu terminalini de oradan boşalttık. Trafik akışını rahatlattık, yayalar artık güvende demek isterdim. Ne yazık ki bir vahim tabloyu da anlatacağım burada:

Mülkiyeti İBB’ye yani İstanbullulara ait, yani bu bölge sizin malınız ve oradan boşaltılıp buraya taşınacak ve o alanda da muhteşem bir arkeolojik parka dönüşecek. İstanbul’un en özek noktalarından birisi. Ama ne yazık ki hala işgal altında. Üstelik UKOME kararıyla yürürlüğe giren önerge doğrultusunda, Fatih ilçesi genelinde 40 ton ve üzeri ağır tırların girişi çıkışı yasaklanmışken biz bu işgali bitirmek için gerekli tüm hukuki ve idari işlemleri tamamlamış olmamıza rağmen, mahkeme ve UKOME kararları ile bölgenin trafiğe kapatılması için gerekli adımların tamamını attık ama bu kararları uygulamakta direnen bir güç var karşımızda.

Nasıl bir güç var? Deprem dairemiz Emniyet Otogarı’na karot almaya giriyor ‘bu binalar sakıncalıdır’ diye emniyet desteği istiyor fakat kaymakamdan polislere ‘tarafsız kal’ talimatı verildiği için ekiplerimizin karot alma çabası kaymakamın talimatıyla engelleniyor. Alınmış olan tüm kararlara rağmen valilik makamı kesin bu noktayı bilirken ve bize de bu konuda hak verdiği cümleleri duymamış olmamıza rağmen kesin talimat vermekten de çekiniyor.

Mahkeme kararıyla tahliye süreci engelleniyor. Milletin malı birilerine peşkeş çekiliyor. Bu Üsküdar kıyısında tarihi Kukonmaz Camii’nin yanındaki restoranı işgal yani usulsüz kurulan restoranı yıkmaya gidiyoruz ve karşımızda direnin oranın işgalcileri ve onun yanında durması talimatı verilen bizim canımız olan emniyet güçleri… Polisimizi orada 1 hafta beklettiler o zaman. Israrımıza dayanamadılar, yıkımı gerçekleştirdik.

Sonra bizim işgalciyi çıkardığımız o yere şimdi İstanbul’a aday olan, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bir gecede imar çıkarttı. Biz o imarı mahkemeye verdik ve iptal ettirdik. Süreci de devam ediyor. O kadar şaibeli, o kadar sabıkalı ki neresinden tutsan elinde kalıyor. Onun için çok da dokunmak istemiyorum en azından 31 Mart’ı çıkarsın diye.

Bakın burada milletimize çok net bir fotoğraf gösteriyorum şu an. Vatandaşın yararına olanın, vatandaşın hizmet etmesi gereken otoritelerce nasıl engellendiğine ilişkin net bir fotoğraf. Allah aşkına belediye milletin, kaymakamlık milletin, valilik milletin, bakanlık milletin. Bir otogardaki işgalcileri çıkartmamak için hepsi belediyenin karşısına geçiyor. Ben şimdi ne düşünüyorum biliyor musunuz? Acaba bu otogarın sahibi kim? Arkasındakiler kim?

Biz hiç yılmadık, yılmayız. Bizim arkamızda onların hiçe saydığı hukuk var bir de siz varsınız, milletimiz var.”

Paylaşın