İstanbul’da Yaşamanın Aylık Maliyeti 105 Bin Lira

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi. İstanbul’un ekim ayı enflasyonu yüzde 40,84.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) aylık olarak yayımladığı “İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması”nın Ekim 2025 sonuçları açıklandı.

Buna göre; İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi.

İstanbul’daki yaşam maliyeti ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,82 oranında arttı. İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 42,30 artış gösterdi.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 40,84

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025 Ekim Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. Verilere göre, İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 40,84 seviyesine ulaştı. Yıl başından bu yana kümülatif artış ise yüzde 34,40 olarak kaydedildi.

Aylık bazda en yüksek artış, kış sezonu etkisiyle giyim ve ayakkabı grubunda yaşandı. Bu kalemdeki fiyatlar sadece bir ayda yüzde 17,26 arttı. Habere göre, haberleşme grubu yüzde 5,42, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 4,05, lokanta ve oteller ise yüzde 3,97 oranında artış gösterdi.

Konut harcamalarında yüzde 2,21, ev eşyasında yüzde 2,02 artış izlenirken, sağlık ve eğitim gruplarında herhangi bir fiyat değişimi yaşanmadı. Ulaştırma harcamaları yüzde 0,61 ile daha sınırlı bir artış kaydetti.

2024 Ekim’e kıyasla yıllık artış oranları birçok harcama grubunda genel endeksin üzerinde seyretti. Eğitim harcamaları yıllık bazda yüzde 62,54 ile en yüksek artışı gösterdi. Konut harcamalarında da yüzde 60,33’lük bir yıllık artış dikkat çekerken, eğlence ve kültür grubu yüzde 41,64 ile öne çıktı.

Paylaşın

İmamoğlu’nun “Savcılara Hakaret” Davası Düşürüldü

Ekrem İmamoğlu hakkında, kent uzlaşısı soruşturmasını yürüten iki savcıya yönelik sözleri nedeniyle “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında açılan dava düştü.

Tutuklandıktan sonra görevinden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, kent uzlaşısı soruşturmasını yürüten iki savcıya yönelik sözleri nedeniyle “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında açılan dava düştü.

Kararın gerekçesinde, “Her ne kadar iş bu dava dosyasının duruşması 22/10/2025 tarihine bırakılmış ise de; sanığın celse arasında önödeme ihtaratı kapsamında ödeme yaptığı görülmekle, işin sürüncemede kalmaması için duruşmaya mahsus salonda re’sen celse açıldığı ve ön ödemenin vezneye yatırıldığı anlaşıldı” ifadelerine yer verildi.

İmamoğlu hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis talep edilen iddianame, gönderildiği İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. İmamoğlu’nun bu dava nedeniyle 22 Ekim’de hakim karşısına çıkması bekleniyordu.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, İki cumhuriyet savcısı, “müşteki” sıfatıyla yer alıyordu.

İddianamede, İmamoğlu’nun 23 Mart’ta “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçundan yürütülen soruşturma kapsamında savcılıkta ifadesi alındıktan sonra tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildiği anımsatılarak, hakimlikteki sorgusunda İmamoğlu’nun, tutuklamaya sevk yazısında isimleri bulunan iki cumhuriyet savcısına yönelik “hakaret içerikli” beyanları gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı kaydedilmişti.

İddianamede, İmamoğlu hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan 9 aydan 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası verilmesi, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” hükmünün uygulanması istenmişti.

İddianame, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

Paylaşın

Gece Gökyüzünde Görebileceğiniz “Evrenin 7 Harikası”

“Dünyanın Yedi Harikası”, antik çağın en dikkat çekici eserlerinin bilinen listesidir: Giza’daki Büyük Piramit, Rodos Heykeli, İskenderiye Feneri, Halikarnas Mozolesi, Artemis Tapınağı (Diana), Olimpiya’daki Zeus Heykeli ve Babil’in Asma Bahçeleri.

Haber Merkezi / Gece gökyüzünde görebileceğiniz “Evrenin 7 Harikası” kavramı ise, antik dünyanın yedi harikasına bir gönderme olarak, evrenin en etkileyici ve çıplak gözle ya da teleskopla gözlemlenebilen gök cisimlerini veya olaylarını ifade eder.

Bu, subjektif bir liste olsa da, astronomi meraklıları ve bilim insanları arasında popüler olan, görsel olarak büyüleyici ve evrensel öneme sahip bazı gök cisimlerini ve olayları kapsar.

Samanyolu Galaksisi: Kendi galaksimiz, karanlık bir gecede çıplak gözle görülebilen muhteşem bir yıldız şerididir. Yoğun yıldız kümeleri ve toz bulutlarıyla, evrenin büyüklüğünü hissettirir.

Andromeda Galaksisi (M31): Çıplak gözle görülebilen en uzak gök cismi olan Andromeda, yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaktadır. Küçük bir teleskopla spiral yapısı hayranlık uyandırır.

Orion Nebulası (M42): Orion Takımyıldızı’nda yer alan bu yıldız oluşum bölgesi, teleskopla muhteşem bir manzara sunar. Çıplak gözle bile hafif bir bulanıklık olarak fark edilebilir.

Pleiades (Ülker) Yıldız Kümesi (M45): Boğa Takımyıldızı’nda bulunan bu açık yıldız kümesi, çıplak gözle görülebilen parlak yıldızlarıyla dikkat çeker. Teleskopla daha da büyüleyici görünür.

Kuzey Işıkları (Aurora Borealis): Dünya’nın manyetik alanının güneş rüzgarlarıyla etkileşime girmesiyle oluşan bu ışık şöleni, gece gökyüzünde renkli dans eden ışıklar olarak görünür. Kutup bölgelerinde gözlemlenir.

Satürn’ün Halkaları: Küçük bir teleskopla bile Satürn’ün ikonik halkaları gözlemlenebilir. Bu görüntü, evrenin estetik harikalarından biridir.

Meteor Yağmurları (ör. Perseidler): Yılın belirli zamanlarında (örneğin, Ağustos’taki Perseid meteor yağmuru), gökyüzünde saatte onlarca kayan yıldız görülür, bu da görsel bir şölen sunar.

Paylaşın

CHP’nin Kayyum İtirazına Ret: Gürsel Tekin Göreve Devam Edecek

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in tedbiren görevden alınmasına yapılan itirazı reddetti. Gürsel Tekin ve ekibi kayyum olarak göreve devam edecek.

CHP 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’nin iptali için açılan davada Mahkeme, Özgür Çelik ve yönetimini görevden almış, yerine Gürsel Tekin ve ekibini kayyum olarak atamıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’nin iptali istemiyle açılan davada İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2 Eylül’de verdiği ara kararda, İl Başkanı Özgür Çelik ile İl Yönetim ve İl Disiplin Kurulu üyelerinin tedbiren görevden uzaklaştırılmasına karar vermişti. Aynı kararla Gürsel Tekin ve dört isimden oluşan bir kayyum heyeti atanmıştı.

CHP, bu ara karara itiraz ederek tedbirin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme ise itirazların duruşmalı olarak görülmesine karar verdi. Bugün görülen duruşmada, CHP’nin tüm itirazları reddedildi ve kayyum heyetinin görevi devam ettirildi.

Duruşmada taraf avukatları söz aldı. Olağanüstü İl Kongresi’ne icra memurlarıyla giderek kongreyi durdurmaya çalışan avukat Cevahir Kılıç, tedbir kararının yerinde olduğunu savundu. Kılıç, “Gerek müvekkilim gerekse de benim, işbu dava sebebiyle parti üyeliklerimize son verilmiş, böylelikle hak arama hürriyetine engel olunmaya çalışılmıştır. Seçim kurulları sadece seçim güvenliği ve denetimini sağlar. Olağanüstü il kongresi hukuka aykırıdır, zira kongre çağrısını tüzük gereği yalnızca il başkanı yapar. Bu prosedür işletilmemiştir” dedi.

CHP adına savunma yapan avukat Çağlar Çağlayan ise tedbirin kaldırılması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: Verilen tedbir kararı, siyasi partiler kanununun açık hükümlerine aykırıdır. Bir çağrı heyeti atanacaksa tek görevi kongre yapmaktır. Oysa bu davanın olağanüstü kongre çağrısıyla ilgisi yoktur. Ayrıca aynı kanun, bir kongre iptal edilirse 30 ila 60 gün içinde yeni kongre yapılmasını öngörür. Ancak atanan heyete böyle bir görev dahi verilmemiştir. Karar, siyasi faaliyette bulunmayı engelleme niteliği taşımaktadır.

Çağlayan, tedbir kararının ardından CHP İl Binası’nın üç gün boyunca polis ablukasına alındığını, genel merkez yöneticilerinin dahi içeri sokulmadığını vurguladı. “Her ne kadar yüksek seçim kurulu kongrelerin yapılabileceğine karar vermişse de, mahkeme sürekli kongreleri durdurur şekilde ara karar ve müzekkere kurmuştur. Bu durum siyasi faaliyette bulunma hakkını engellemektedir” diye konuştu.

Avukat Çağlayan, olağanüstü il kongresinin YSK gözetiminde yapıldığını ve Özgür Çelik’in yeniden il başkanı seçildiğini hatırlatarak, “Herhangi bir itiraz kongre sonuçlarının geçerliliğini ortadan kaldırmaz. Bu tedbire devam edilmesi hem partimiz hem yurttaşlarımız açısından çözümsüzlük yaratmaktadır. Tedbir kararının kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.

Savunmaların ardından mahkeme heyeti, CHP’nin ihtiyati tedbir kararına karşı yaptığı itirazların tamamını reddetti. Hakim, “Tedbir kararına karşı yapılan itirazları reddediyorum, istinaf yolunu açıyorum” ifadeleriyle kararı duyurdu.

Çelik, olağanüstü kongrede yeniden seçilmişti.

2 Eylül’de verilen ara karar sonrası CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden alınmış, yerine kayyum heyeti atanmıştı. Bu süreç devam ederken parti 24 Eylül’de olağanüstü il kongresini topladı. Kongrede tek aday olan Özgür Çelik, 386 delegenin oyunu alarak yeniden il başkanı seçildi. Böylece görevden alınmasının ardından yeniden başkanlık koltuğuna oturdu.

Paylaşın

YSK’dan CHP’nin İstanbul Olağanüstü İl Kongresi İçin Devam Kararı

YSK Başkanı Ahmet Yener, CHP’nin İstanbul Olağanüstü Kongresi’ne ilişkin Anayasa ve Seçim Kanunu uyarınca başlamış olan bir kongre sürecinin durdurulmasının mümkün olmadığını söyledi.

İstanbul 45’inci Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin Olağanüstü İstanbul İl Kongresi hakkında “çalışmaların durdurulmasını” talep etmişti.

İstanbul Valiliği ve Sarıyer Birinci İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na bu sabah gönderilen yazıda “Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Kongresi Seçimlerinin yapılması mahkeme kararımıza aykırı olup çalışmaların durdurulması gerekmektedir” ifadeleri kullanılmıştı.

CHP’nin İstanbul Olağanüstü Kongresi’ne ilişkin olağanüstü toplanan Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) açıklama geldi. YSK Başkanı Ahmet Yener konuyla ilgili açıklamasında şunu ifade etti:

“Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2025’e 350 sayılı ara kararı uyarınca durdurulduğuna ilişkin müzekkerenin bugün Sarıyer İlçe Seçim Kurulu’na tebliği üzerine Sarıyer İlçe Seçim Kurulunca başlamış olan kongre sürecinin devam edip etmeyeceği hususunda kurulumuzdan görüş sorulmuştur.

Kurulumuz saat 13:30’da yapmış olduğu toplantı sonucunda daha önce 2010 25’e 302, 315 ve 316 sayılı kararlarının da belirtildiği gibi başlamış olan bir kongre sürecinin durdurulması anayasanın 79 ve seçim hukukuna ilişkin yasa maddeleri uyarınca mümkün değildir.”

İstanbul 45’inci Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin Olağanüstü İstanbul İl Kongresi hakkında “çalışmaların durdurulmasını” talep etmişti.

İstanbul Valiliği ve Sarıyer Birinci İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na bu sabah gönderilen yazıda “Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Kongresi Seçimlerinin yapılması mahkeme kararımıza aykırı olup çalışmaların durdurulması gerekmektedir” ifadeleri kullanılmıştı.

Hukuki süreç ne durumda?

İstanbul’daki mahkemenin kararının ardından Ankara Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptal davasını esastan reddetmişti.

CHP bunun üzerine davanın düştüğünü ilan etmiş ve kayyum kararının kaldırılması için mahkemeye başvurmuştu. Ancak Gürsel Tekin görevine devam edeceğini duyurmuştu.

Bu arada İstanbul İl Başkanlığı davası ile CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te gerçekleşen 38’inci Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025’teki 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nın iptaline ilişkin dava, dosyalar arasında “hukuki ve fiili irtibat” bulunduğu gerekçesiyle birleştirildi.

CHP’nin kurultay davasının bir sonraki duruşması 24 Ekim saat 10.00’da görülecek.

Ana muhalefet partisi, Özgür Özel ve yönetiminin görevden alınması riskine karşı 21 Eylül’de olağanüstü kurultay düzenledi. Özgür Özel, partisinin olağanüstü kurultayında geçerli 835 oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçildi.

CHP’liler böylece 24 Ekim’de görülecek olan davanın konusuz bırakıldığını savunuyor.

Paylaşın

Ahmak Davası: İmamoğlu’nun Siyasi Yasak Cezası Onandı

Ekrem İmamoğlu hakkında açılan “Ahmak Davası”nda siyasi yasak da içeren 2 yıl 7 ay 15 günlük ceza onandı. İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, kararı Yargıtay’da temyiz edeceklerini söyledi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 13 bin oy farkla kazandığı 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin iptal edilmesi üzerine yaptığı basın açıklamasında, “YSK Başkanı’na ve üyelerine hakaret ettiği” iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilip, siyaset yasağı kararı alınmıştı.

Dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi, bugün kararını açıkladı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’nin kararında, Yapılan yargılama sonunda toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde aşağıda belirtilen husus dışında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı öne sürülerek, itiraz başvurusunun esastan reddedilmesine karar verildi.

İstinaf mahkemesi verdiği kararda itiraz yolunun açık olduğunu belirtti. Yargıtay da kararı onarsa İmamoğlu’nun siyasi yasağı kesinleşecek.

Ne olmuştu?

Ekrem İmamoğlu, 31 Mart 2019’da İBB Başkanı seçilmişti. Yapılan itirazlar nedeniyle mazbatasını 17 günde almış ve 17 Nisan’da göreve başlamıştı. İmamoğlu’nun görevinin 18. gününde Türkiye’de seçimleri organize eden Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 6 Mayıs’ta seçimlerin tekrarlanmasına karar vermişti.

İstanbul’da 23 Haziran’da yapılan seçimde İmamoğlu çok daha büyük farkla yeniden İBB Başkanı seçilmişti. İmamoğlu Kasım 2019’da Fransa’nın Strasbourg kentinde düzenlenen Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne davetli olarak katılmış ve bir konuşma yapmıştı.

Dönemin İçişleri Bakanı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, İmamoğlu için “Avrupa Parlamentosu’na gidip Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti.

İmamoğlu’nun Soylu’ya yanıtı, “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın” olmuştu.

Bunun üzerine YSK üyeleri, “hakarete uğradıklarını ve mağdur olduklarını” belirterek İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret” suçundan İmamoğlu’nun dört yıl bir aya kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti.

İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada İmamoğlu’na iki yıl yedi ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezası verilmişti. Dava, son iki yıldır Türkiye’de temyiz mahkemesi olarak da kabul edilen Yargıtay’a bağlı İstinaf Mahkemesi’nde görülüyordu.

Paylaşın

İstanbul’da Toplu Ulaşım Ücretlerine Yüzde 30 Zam

İstanbul’da otobüs, metro, metrobüs, minibüs ve vapur gibi toplu ulaşım araçlarıyla taksi ve okul servislerine yüzde 30 zam yapıldı. Yeni tarifenin 15 Eylül itibaren geçerli olacağı açıklandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Tarife Komisyonu ile Ulaşım ve Trafik Komisyonu, “Toplu Ulaşım Ücret Tarifesi Düzenlemesi”ne ilişkin çalışmalarını tamamladı.

Buna göre, İBB Meclisi toplantısına gönderilen gündem maddesinde toplu ulaşım ile taksi ve okul servislerine yüzde 29,22 zam yapılması talep edildi. Teklif Meclis grubundan oy çokluğu ile geçti. Yeni tarife 15 Eylül itibaren geçerli olacak.

Açıklanan tarife uyarınca elektronik tam biletin 27 liradan 35 liraya; Mavi Kart aylık abonman ücreti ise 2 bin 120 liradan 2 bin 748 liraya çıktı.

Deniz yolu taşımacılığında Üsküdar-Eminönü seferinin 34,20 liradan 44,33 liraya, Kadıköy-Eminönü ile Kadıköy-Beşiktaş seferlerinin 38,11 liradan 49,40 liraya, Bostancı-Adalar seferinin 100,45 liradan 130,22 liraya çıkartılması kararlaştırıldı.

T24’ün aktarımına göre mecliste yapılan oylama sonucu, taksilerde taksimetre açılış ücretinin 42 liradan 54,50 liraya, mesafe ücretinin kilometre başına 28 liradan 36,30 liraya, zaman tarifesi ücretinin de saatlik 350 liradan 453,71 liraya çıkarılmasına karar verildi. Kısa mesafe ücreti ise 135 liradan 175 liraya yükseltildi.

Minibüslerdeki indi-bindi ücretleri de arttı. Buna göre minibüslerde en kısa mesafe ücreti, 4 kilometreye kadar 25 liradan 32,50 liraya, 4 ile 7 kilometre arası 26 liradan 34 liraya, 7 ile 11 kilometre arası 27 liradan 35 liraya, 11 ile 15 kilometre arası 28 liradan 36 liraya, 15 ile 20 kilometre arası 30 liradan 39 liraya, öğrenci ücreti de 16 liradan 21 liraya çıkarıldı.

Yeni tarifeyle okul servis ücretlerindeki 0 ile 1 kilometre arası mesafe ücreti de 2 bin 605 liradan 3 bin 376 liraya yükseltildi. Personel servis ücretleri ise 1757 lira oldu.

Geçtiğimiz aylarda Danıştay Sekizinci Daire’nin almış olduğu kararla, bilet ve ücret tarifelerini belirleme ve değiştirme yetkisi UKOME’den alınarak belediye meclislerine verilmişti. Bundan sonra ise kentteki ulaşıma ilişkin zam kararları, UKOME yerine İBB Meclisi’nde alınacak.

Paylaşın

Öfkenizi Kontrol Altına Almak İçin 10 İpucu

Öfke yaygın ve hatta sağlıklı bir duygudur, ancak bununla olumlu bir şekilde başa çıkmak da önemlidir. Çünkü, kontrolsüz öfke hem sağlığınıza hem de ilişkilerinize zarar verebilir.

Haber Merkezi / Öfkenizi kontrol altına almaya hazır mısınız? İşte, öfkenizi yönetmek için 10 ipucu:

Konuşmadan önce düşünün: O anın heyecanıyla, sonradan pişman olacağınız bir şey söylemek kolaydır. Herhangi bir şey söylemeden önce düşüncelerinizi toparlamak için kendinize birkaç dakika ayırın.

Sakinleştikten sonra endişelerinizi dile getirin: Net bir şekilde düşünmeye başladığınız anda, hayal kırıklığınızı çatışmacı olmayan bir şekilde ifade edin. Endişelerinizi ve ihtiyaçlarınızı, başkalarını incitmeden veya kontrol etmeye çalışmadan, açık ve doğrudan bir şekilde dile getirin.

Biraz egzersiz yapın: Fiziksel aktivite, öfkelenmenize neden olabilecek stresi azaltmanıza yardımcı olabilir. Öfkenizin arttığını hissediyorsanız, tempolu bir yürüyüşe veya koşuya çıkın.

Mola verin: Günün stresli olma eğiliminde olduğu zamanlarda kendinize kısa molalar verin. Birkaç dakikalık sessiz zaman, sinirlenmeden veya öfkelenmeden önünüzdeki durumla başa çıkmak için daha hazırlıklı hissetmenize yardımcı olabilir.

Olası çözümleri belirleyin: Sizi sinirlendiren şeye odaklanmak yerine, asıl sorunu çözmeye çalışın. Ayrıca, bazı şeylerin kontrolünüz dışında olduğunu unutmayın. Neleri değiştirebileceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz konusunda gerçekçi olmaya çalışın. Öfkenin hiçbir şeyi düzeltmeyeceğini, hatta daha da kötüleştirebileceğini kendinize hatırlatın.

‘Ben’ ifadelerine bağlı kalın: Eleştirmek veya suçlamak gerginliği artırabilir. Bunun yerine, sorunu tanımlamak için “ben” ifadeleri kullanın, saygılı ve açık olun. Örneğin, “Hiç ev işi yapmıyorsun” yerine, “Bulaşıkları yıkamaya yardım etmeden masadan kalktığın için üzgünüm” deyin.

Kin tutmayın: Öfke ve diğer olumsuz duyguların olumlu duyguları bastırmasına izin verirseniz, kendinizi kendi acınız veya haksızlık duygunuz tarafından yutulmuş halde bulabilirsiniz. Sizi öfkelendiren birini affetmek, hem durumdan ders çıkarmanıza hem de ilişkinizi güçlendirmenize yardımcı olabilir.

Gerginliği azaltmak için mizah kullanın: Sizi öfkelendiren şeyle ve muhtemelen işlerin nasıl gitmesi gerektiğine dair gerçekçi olmayan beklentilerinizle yüzleşmenize yardımcı olması için mizah kullanın. Ancak alaycılıktan kaçının; bu, duyguları incitebilir ve işleri daha da kötüleştirebilir.

Rahatlama becerilerini uygulayın: Derin nefes egzersizleri yapın, rahatlatıcı bir sahne hayal edin veya “Rahatla” gibi sakinleştirici bir kelime veya cümleyi tekrarlayın. Ayrıca müzik dinleyebilir, günlük yazabilir veya birkaç yoga pozu yapabilirsiniz; rahatlamayı teşvik etmek için ne gerekiyorsa.

Yardım istemenin zamanını bilin: Öfkeyi kontrol etmeyi öğrenmek zaman zaman zor olabilir. Öfkeniz kontrolden çıkmış gibi görünüyorsa, pişman olacağınız şeyler yapmanıza neden oluyorsa veya çevrenizdekileri incitiyorsa, öfke sorunları için yardım alın.

Paylaşın

Yüksek Kolesterol Sadece Kilolu Kişilerde Mi Olur?

Kolesterol, vücudun indirim ve hormon üretimi gibi temel işlevler için kullandığı mumsu, yağ benzeri bir maddedir. Karaciğer ihtiyaç olan tüm kolesterolü üretir, ancak vücut hayvansal gıdalar gibi besin kaynaklarından fazladan kolesterol alabilir.

Haber Merkezi / İdeal olarak, toplam kolesterol desilitre başına yaklaşık 150 miligram (mg/dL), LDL (“kötü”) kolesterol yaklaşık 100 mg/dL ve HDL (“iyi”) kolesterol erkeklerde yaklaşık 40 mg/dL, kadınlarda ise yaklaşık 50 mg/dL olmalıdır. 200 ile 239 mg/dL arasındaki daha yüksek seviyeler sınırda, 240 mg/dL’nin üzerindekiler ise yüksek olarak kabul edilir.

“Yüksek kolesterol sadece kilolu kişilerde mi olur?” sorusunun cevabı ise, hayırdır. Kolesterol seviyeleri, kilo durumundan bağımsız olarak çeşitli faktörlerden etkilenebilir.

Yüksek kolesterolün nedenleri:

Genetik faktörler: Ailede yüksek kolesterol öyküsü (familial hiperkolesterolemi) varsa, normal kiloda olan kişilerde de yüksek kolesterol görülebilir.

Beslenme alışkanlıkları: Doymuş yağlar (kırmızı et, tam yağlı süt ürünleri), trans yağlar (işlenmiş gıdalar) ve yüksek şekerli diyetler kolesterolü yükseltebilir.

Hareketsiz yaşam tarzı: Düzenli egzersiz yapmamak, HDL (iyi kolesterol) seviyesini düşürüp LDL (kötü kolesterol) seviyesini artırabilir.

Yaş ve cinsiyet: 40 yaş üstü kadınlarda ve erkeklerde kolesterol seviyeleri doğal olarak yükselebilir. Menopoz sonrası kadınlarda östrojen azalması da kolesterolü etkileyebilir.

Sağlık durumları: Diyabet, hipotiroidizm, böbrek veya karaciğer hastalıkları kolesterolü yükseltebilir.

Sigara ve alkol: Sigara HDL’yi düşürür, fazla alkol ise trigliseridleri artırabilir.

Stres: Kronik stres, kolesterol seviyelerini dolaylı olarak etkileyebilir.

Kimlerde görülebilir?

Normal kilolu kişiler: Genetik yatkınlık, kötü beslenme veya hareketsizlik nedeniyle zayıf veya normal kilolu kişilerde de yüksek kolesterol olabilir.

Zayıf ama sağlıksız beslenenler: Örneğin, fazla fast food veya işlenmiş gıda tüketen zayıf bireylerde kolesterol yüksek olabilir.

Yaşlılar: Yaş ilerledikçe kolesterol metabolizması değişebilir.

Herkes: Kolesterol, sadece kiloyla değil, yaşam tarzı ve genetikle de ilgilidir.

Ne yapılabilir?

Kontrol: Düzenli kan testi ile kolesterol seviyeleri kontrol edilebilir.

Beslenme: Akdeniz diyeti (zeytinyağı, balık, sebze, tam tahıllar) kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilir.

Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz (yürüyüş, bisiklet) önerilir.

Doktor kontrolü: Yüksek kolesterol tespit edilirse, doktorunuz diyet, yaşam tarzı değişiklikleri veya ilaç önerebilir.

Paylaşın

Hippo (Hippolytus) Kimdir? Teorik Çalışmaları

MÖ 5. yüzyılda yaşayan Hippo’nun kökeni konusunda çelişkili bilgiler vardır: Bazı kaynaklar onun Güney İtalya’daki Rhegium, Metapontum veya Croton’dan olduğunu, bazı kaynaklar ise Samos veya başka bir İyon şehrini işaret etmektedir.

Haber Merkezi / Hippo’nun kökeni konusundaki bu belirsizlik, onun eserlerinin kaybolmuş olması ve sadece diğer filozofların (özellikle Aristoteles, Hippolytus ve Simplicius) yazılarında dolaylı olarak anılmasıyla açıklanabilir.

Hippo, Aristoteles tarafından “Metafizik” adlı eserinde ele alınmış, ancak düşünceleri “değersiz” bulunarak diğer büyük filozoflarla aynı düzeye konmamıştır. Buna rağmen, onun materyalist felsefesi ve evrenin temel unsurlarına dair görüşleri, Sokrates öncesi felsefenin gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır.

Ayrıca, Hippo’nun ateizmle suçlandığı bilinir; komedi yazarı Cratinus’un Panoptae adlı eserinde bu suçlamaya maruz kaldığı belirtilir. İskenderiyeli Clement’e göre, Hippo’nun mezar taşında “Hippo’nun mezarı, kader onu ölümsüz tanrılarla eşit kıldı” yazdığı söylenir, bu da ateizm suçlamasına ironik bir gönderme olarak yorumlanmıştır.

Bu suçlamanın nedeni, muhtemelen Hippo’nun evreni tanrısal güçler yerine doğal süreçlerle açıklama çabasından kaynaklanmaktadır.

Hippo’nun, Thales’in öğrencisi veya onun fikirlerinden etkilenmiş olabileceği düşünülür, çünkü her ikisi de evrenin temel maddesi olarak suyu öne sürmüştür. Ancak, Hippo’nun felsefesi, Thales’inkinden daha biyolojik ve kozmolojik bir çerçeveye sahiptir.

Hippo’nun teorik çalışmaları, Sokrates öncesi filozofların tipik ilgi alanları olan evrenin kökeni (kozmoloji), temel maddeler (arkhe) ve yaşamın doğası üzerine odaklanır. Eserleri günümüze ulaşmadığından, öğretileri Aristoteles’in Metafizik ve De Anima gibi eserlerinden ve Simplicius’un Aristoteles yorumlarından bilinir.

Evrenin Temel Unsurları:

Su ve Ateş: Hippo, evrenin temel unsurları olarak su ve ateşi kabul etmiştir. Simplicius’a göre, Hippo, Thales gibi, suyun her şeyin ilkesi (arkhe) olduğunu savunmuştur. Hippo’nun, ateşin sudan türediğini ve evrenin bu iki unsurun etkileşimiyle oluşturduğunu savunduğu öne sürülmüştür. Bu, Thales’in monist (tek maddeci) yaklaşımından farklı olarak, bir tür ikili (dualist) bir sistem sunmaktadır.

Kozmolojik Görüş: Hippo’nun evrenin oluşumuna dair açıklaması, suyun temel bir madde olarak evrenin yapı taşlarını oluşturduğunu ve ateşin bu sudan türeyerek yıldızlar, gök cisimleri ve diğer fenomenleri meydana getirdiğini içermektedir.

Hippo’nun gökyüzünü “fırın kubbesi” gibi tasvir ettiği belirtilir. Bu, gökyüzünün sabit bir kubbe gibi algılandığı antik kozmolojik modellerle uyumludur ve gece gökyüzündeki yıldızların veya diğer fenomenlerin yapısını açıklamaya yönelik erken bir çabadır.

Gece Gökyüzü Bağlantısı: Hippo’nun su ve ateş teorisi, gece gökyüzündeki yıldızların (ateşle ilişkilendirilen) veya diğer gök cisimlerinin oluşumuna dair ilkel bir açıklama sunabilir. Örneğin, yıldızların parlaklığı antik dünyada genellikle ateşle bağdaştırılırdı. Ancak, Hippo’nun doğrudan astronomik gözlemler yaptığına dair kanıt yoktur; onun kozmolojisi daha çok spekülatif ve felsefidir.

Biyolojik Görüşler:

Nem Teorisi: Hippo, evrenin yapısından çok yaşamın doğasına odaklanmıştır. Ona göre, tüm canlılarda uygun bir nem seviyesi bulunmalıdır ve bu nem dengesi sağlığı belirler. Nem eksikliği veya fazlalığı, hastalıklara yol açar. Bu görüş, Antik Yunan tıbbındaki hümoral teorinin (dört sıvı: kan, balgam, sarı safra, kara safra) erken bir biçimi olarak görülebilir ve daha sonra Hipokrat tarafından geliştirilmiştir.

Hippo, nemin yaşamın temel bir unsuru olduğunu savunarak, evrendeki suyun biyolojik süreçlerdeki rolünü vurgulamıştır. Örneğin, canlı organizmaların suya bağımlılığı, onun evrenin temel maddesi olarak suyu seçmesini desteklemektedir.

Bu teori, gece gökyüzüyle doğrudan bağlantılı olmasa da, evrenin birliğini (kozmik ve biyolojik düzeyde) açıklama çabası olarak düşünülebilir. Örneğin, suyun evrensel bir madde olarak hem yıldızların oluşumunda hem de yaşamın sürdürülebilirliğinde rol oynadığı fikri, Hippo’nun felsefesinin monist yönünü yansıtmaktadır.

Ruhun Doğası:

Akıl ve Su: Hippo, ruhun hem akıl hem de sudan oluştuğunu savunmuştur. Bu, ruhu maddi bir temele oturtan materyalist bir yaklaşımdır ve Demokritos gibi atomcu filozoflarla benzerlik göstermektedir. Ruhun sudan oluşması, onun evrenin temel maddesiyle (su) bağlantısını vurgulamaktadır.

Bu görüş, ruhun fiziksel bir varlık olduğunu ve doğaüstü bir özden ziyade doğal süreçlerle açıklanabileceğini öne sürmektedir. Hippo’nun bu materyalist yaklaşımı, onun ateizmle suçlanmasının bir nedeni olabilir, çünkü ruhu tanrısal bir varlık olarak görmeyi reddetmiştir.

Gece gökyüzü bağlamında, ruhun suyla ilişkilendirilmesi, evrenin birliğini ve maddi doğasını açıklama çabasını destekler, ancak doğrudan astronomik bir teori sunmamaktadır.

Materyalizm ve Determinizm:

Hippo’nun felsefesi, evrendeki her şeyin maddi süreçlerle açıklandığı bir materyalist dünya görüşüne dayanmaktadır. Hippo, Tanrısal müdahaleler yerine, evrenin su ve ateş gibi fiziksel unsurlarla işlediğini savunmaktadır. Bu, onun ateizmle suçlanmasının temel nedenlerinden biridir.

Determinizm konusunda, Hippo’nun evrendeki olayların doğal nedenlere bağlı olduğunu savunduğu düşünülmektedir, ancak bu konuda açık bir alıntı yoktur. Yine de, materyalist yaklaşımı, rastlantısal olayları reddeden ve her şeyin doğal bir nedensellik zinciriyle gerçekleştiğini ima eden bir felsefeyi desteklemektedir.

Bu materyalist bakış açısı, gece gökyüzündeki fenomenleri (örneğin, yıldızların hareketleri veya meteorlar) tanrısal irade yerine doğal süreçlerle açıklama çabasını yansıtmaktadır. Bu, modern bilimin doğuşuna zemin hazırlayan erken bir adım olarak görülebilir.

Ateizm Suçlaması

Hippo’nun ateizmle suçlanması, onun evreni tanrılar yerine doğal süreçlerle açıklama çabasından kaynaklanmaktadır. Antik Yunan’da, doğaüstü açıklamaları reddeden filozoflar sıkça dinsizlikle suçlanmıştır (örneğin, Anaksagoras ve Sokrates). Hippo’nun bu suçlamaya maruz kalması, onun materyalist felsefesinin radikal doğasını göstermektedir.

Ateizm suçlaması, Hippo’nun gece gökyüzündeki fenomenleri (yıldızlar, gezegenler) tanrısal güçlere atfetmek yerine fiziksel unsurlarla (su ve ateş) açıklama girişiminde bulunmuş olabileceğini düşündürmektedir. Ancak, bu konuda kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

Paylaşın