İçişleri Bakanlığı’ndan ‘Kurban Bayramı’ Genelgesi

İçişleri Bakanlığı Kurban Bayramı tatili öncesi valiliklere alınacak trafik önlemleriyle ilgili genelge gönderdi. Genelgede, tatil dolayısıyla karayollarında trafik denetimlerinin 7 Temmuz’da başlayacağı ve 18 Temmuz’a kadar devam edeceği belirtildi.

Bu tarihler arasında ülke genelinde emniyet ve jandarma sorumluluk bölgesinde günlük 9 bin 580 ekip, 17 bin 529 personel olmak üzere toplam 114 bin 960 ekip ve 210 bin 352 personel görev yapacak.

Genelgede, denetim ve can kaybı arasında ters orantılı bir ilişki bulunduğu gerçeğinden hareketle, trafik ekiplerinin özellikle şehirlerarası karayollarında ve şehir içi ana güzergâhlarda ekip ve yaya olarak görünür olması istendi.

Bayramda trafikte emniyet kemeri kullanımının yaygınlaştırılması ve araç içerisinde emniyet kemeri kullanımının önemi vurgulanacak.

Bayram tatili süresince emniyet ve jandarma trafik personeline trafiğin tanzimi ve denetimi dışında görev verilmeyecek. Genel hizmet/asayiş birimlerinden trafik denetim ekiplerine takviye yapılacak.

Denetimlerde, sürücü ve yolculara saygı ve nezaket kuralları çerçevesinde bilgilendirme yapılarak işlemler en kısa sürede tamamlanacak.

Otoyol ve devlet karayollarında dinlenme tesisleri ile akaryakıt istasyonları kenarlarında sağ şeritte veya bankette uygunsuz durumda bekleme, ağır taşıtların uygunsuz şerit kullanımı, tehlikeli şerit değiştirme, yakın takip, karayolu üzerinde zorunlu haller dışında duraklama ve park etme gibi ihlallerin önlenmesine yönelik tedbirler en üst seviyede alınacak ve günlük olarak takip edilecek.

Alkol ve uyuşturucu etkisinde araç kullananlara yönelik 24.00-02.00 saatleri arası hedef bölge, cadde ve sokaklarda denetimlere ağırlık verilecek. Araç trafiğiyle birlikte yaya trafiğinin de yoğunlaşacağı değerlendirilen kurban satış/kesim alanları, şehitlik, mezarlık ve alışveriş merkezleri gibi alanlarda, yaya güvenliğini sağlayacak şekilde ilave trafik tedbirleri genel hizmet personelinin de katkısıyla alınacak.

Paylaşın

CHP, Müzik Yasağını Danıştay’a Taşıdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, İçişleri Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu genelge ile gece 01.00’den sonra getirilen müzik yasağına karşı Danıştay’da dava açtı.

İktidarın niyetinin ‘pandemi ile mücadele değil yaşam tarzına müdahale olduğunu’ söyleyen İlgezdi, “Anayasa’mızın 64. maddesine aykırı hareket ediyorlar. Sanat faaliyetlerini desteklemek yerine engelliyorlar. Sanatçılarımızı korumak yerine konserlerini yasaklıyor, ahlaksızlıkla suçluyorlar. Bu zihniyet yüzünden kültür ve sanat dünyamız 2 yıldır kan ağlıyor” dedi.

Evrensel’den Damla Kırmızıtaş’ın aktardığına göre, müzik yasağına ilişkin yürütmenin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştayda dava açan İlgezdi, “Pandemi ile mücadele bahanesiyle bu ülkenin seküler yaşam tarzına bir saldırı gerçekleştirildiği aşikardır. Tüm mekanlarda HES kodu uygulaması kalktı, yüz yüze eğitime geçildi, toplu taşıma araçlarında sosyal mesafe kuralının kalkmasıyla tüm koltuklar satışa sunuldu, açık alanların yanı sıra kapalı mekanlarda dahi maske uygulaması kalktı. Virüsle ilgili aklınıza gelen bütün kısıtlamalar kaldırıldı. Nasıl bir virüs ki müzikle, notayla yayılıyor? Virüsün yayılmasında nasıl bir değişiklik oldu da müzik yasağının saatleriyle oynanarak saat 22.00’den 24.00’e şimdi ise 01.00’e çekildi?” diye sordu.

Kovid 19 kısıtlamalarının tümünün kaldırıldığını hatırlatan İlgezdi, müzik yasağının hâlâ kaldırılmamasının, ‘iktidarın yasakçı zihniyetinin sonucu olduğunu’ ifade etti. İlgezdi, “‘Desibele karar vereceğiz, ses nasıl olacak teknik ekip bakıyor’ gibi sudan sebeplerle sanat dünyası oyalanıyor. Kovid 19 mikrobunun gece 1’e kadar müzik dinleyenlere bulaşmazken 1’den sonra bulaştığını gösteren bilimsel bir makale var mı? Önce pandemiyi bahane ederek müziğe gece yarısı yasağı getirdiler. Sonra pandemi sınırlamalarını kaldırdılar, ama müzik yasağını kalıcı hale getirdiler. ‘Gece kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur’ diyerek niyetlerini belli ettiler. Niyetleri pandemi ile mücadele değil yaşam tarzına müdahaledir. Bugüne kadar ‘minareyi çalan kılıfını hazırlar’ mantığıyla kendi yargıçlarınızla, hukuki kılıflar uydurarak birçok karar aldınız. Yargıyı dahi kendi kararlarınıza göre değiştirdiniz yetmedi şimdi de küresel anlamda geçerliliği olan bilimi kendinize göre değiştiriyorsunuz. Biz şeriat ile yönetilen 9 ülkeden biri değiliz ve tek bir kişi tek bir genelge ile 2 yıldır bu ülkedeki bütün müziği susturamaz. Müzik yasağının pandemiyle hiçbir ilgisi olmadığı artık netliğe kavuşmuştur. Mevcut iktidarın yasakçı zihniyeti müziği, sanatı, sanatçıyı rahat bırakmıyor” ifadelerini kullandı.

‘Anayasa’nın 64. maddesine aykırı hareket ediyorlar’

Anayasa’nın ‘Sanatın ve Sanatçının Korunması’ başlıklı 64. maddesine göre iktidarın suç işlediğini belirten İlgezdi şöyle konuştu: “Anayasa’mızın 64. maddesine aykırı hareket ediyorlar. Sanat faaliyetlerini desteklemek yerine engelliyorlar. Sanatçılarımızı korumak yerine konserlerini yasaklıyor, ahlaksızlıkla suçluyorlar. Bu zihniyet yüzünden kültür ve sanat dünyamız 2 yıldır kan ağlıyor. Sanat emekçilerimize sözümdür. Müzik yasağı kısıtlamasına yönelik Danıştayda açtığımız davanın takipçisi olacağım. Bu yasak ya kalkacak ya kalkacak.”

Paylaşın

Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşü Yönetmeliğinde Değişiklik

İçişleri Bakanlığı, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te değişikliğe gitti. Değişiklik, Danıştay 10. Dairesi’nin 2020’de bu yönde verdiği karar doğrultusunda yapıldı.

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) yönetmeliğin 3, 4, 5, 8, 9 ve 10’uncu maddelerin iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesinde dava açmıştı. Ancak Danıştay, “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibaresini oy birliğiyle iptal etmişti.

Danıştay’ın iptaline konu olan hüküm, “il ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahının kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde” belirlenmesini öngörüyordu.

Yönetmeliğin ‘toplantı yeri ve gösteri yürüyüşü güzergahının belirlenmesini’ içeren üçüncü maddesinin birinci fıkrasının ‘a bendinde’ yer alan “vatandaşın günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ifadesini, “vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak” olacak şekilde değiştirdi. ‘Ç bendinde’ yer alan “ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibaresini de yürürlükten kaldırdı.

Söz konusu değişiklik sonrasında madde şöyle oldu:

Madde 3: Toplantı Yeri ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahının Belirlenmesi

Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir.

a) İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak, vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak şekilde ve Kanunun 22’nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin yazılı görüşleri alınarak her yıl Ocak ayında mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. Kamu düzeni ve genel asayişin temini bakımından zorunluluk olan hallerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yıl içerisinde aynı usulle değiştirilebilir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenebilir.

b) Belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinden ilan edilerek halka duyurulur. Ayrıca, kuvvet talep edilecek askeri birlik komutanlığına da bildirilir.

c) Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yer ve güzergâhı hakkında sonradan yapılacak değişiklikler de aynı yöntemle yapılır. Bu değişiklikler duyurudan on beş gün sonra geçerli olur.

ç) Birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulu, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birisini tercih edebilir.

Paylaşın

İçişleri Bakanlığı’nın Sorularına En Az Yanıt Verdiği Parti HDP

İçişleri Bakanlığı, TBMM’nin 27. yasama dönemi içinde kendisine yöneltilen 5 bin 714 soru önergesinden 2 bin 813’üne hiç yanıt vermedi. İçişleri’nin sorularına en az yanıt verdiği partiyse HDP oldu.

HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya, parti gruplarına göre İçişleri Bakanlığı’nın soru önergelerine yanıt verme oranlarını TBMM gündemine taşıdı. Bakanlık, CHP’nin verdiği 2 bin 716 soru önergesinin 716’sını yanıtlamadı. HDP’nin 2 bin 61 önergesinin sadece 195’ine yanıt verdi. AKP sadece iki soru sordu, birisi yanıtsız kaldı.

Buna göre; 2018’den günümüzü kapsayan 27. yasama dönemde İçişleri Bakanlığı’na yöneltilen soru önergesi sayısı ve parti gruplarına göre yanıtlanma oranları şöyle:

AKP Grubu toplamda iki soru önergesi verdi; biri yanıtlandı, biri yanıtlanmadı. CHP, 2018 yılında 318 soru önergesi verdi, bunların 28’i yanıtlanmadı. 2019’da 689 soru önergesi verdi, bunların 72’sine yanıt gelmedi. 2020’de 628 soru önergesi verdi, bunların 34’ü yanıtlanmadı. 2021’de bin 418 soru önergesi verdi, bunların 443’ü yanıtlanmadı. 2022 başından itibaren de 215 soru önergesi verdi, bunların 139’una yanıt gelmedi.

HDP’nin soru önergeleri yanıtsız kaldı

HDP, İçişleri Bakanlığı’ndan en az yanıt alabilen parti grubu oldu. HDP, 2018’de 318 soru önergesi verdi, bunların 124’üne yanıt alamadı. 2019’da 357 soru önergesi verdi, bunların 356’sı yanıtlanmadı. 2020’de 678 soru önergesi verdi, bunların hiçbirine yanıt alamadı. 2021’de 566 soru önergesi verdi, yine hiçbiri yanıtlanmadı. 2022 başından itibaren de 142 soru önergesi verdi, henüz hiçbirine yanıt gelmedi.

MHP ise oran olarak İçişleri Bakanlığı’ndan en çok yanıt alan parti grubu oldu. MHP, 2018’de 11 soru önergesi verdi, 2’sine yanıt gelmedi. 2019’da 16 soru önergesi verdi, 3’ü yanıtlanmadı. 2020’de 27 soru önergesi verdi, 3’ü yanıtlanmadı. 2021’de 24 soru önergesi verdi, ikisi yanıtlanmadı. 2022 başından itibaren de 6 soru önergesi verdi, 4’üne henüz yanıt gelmedi.

İYİ Parti ise 2018’de 68 soru önergesi verdi, 9’una yanıt gelmedi. 2019’da 79 soru önergesi verdi, 13’üne yanıt alamadı. 2020’de 87 soru önergesi verdi, 8’i yanıtsız kaldı. 2021’de 90 soru önergesi verdi, 22’si yanıtlanmadı. Son olarak 2022 başından itibaren 20 soru önergesi verdi 12’sine henüz yanıt gelmedi.

TBMM İç Tüzüğü’nün 99. maddesine göre, soru önergelerinin ilgili makam tarafından 15 gün içinde yanıtlanması gerekiyor. Bu süre zarfında yanıtlanmayan soru önergeleri hakkında Meclis Başkanı’nın ilgili bakanları uyarma yetkisi bulunuyor. Yanıt gelmezse söz konusu soru önergeleri, gelen kağıtlar listesinde “yanıtlanmadı” ibaresiyle yayınlanıyor.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Türkiye’de Her Saat 8-9 Kadın Şiddet Görüyor!

Kadına erkek şiddeti tüm dünyada büyük bir sorun. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının ardından Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadele tartışma konusu. CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, İçişleri Bakanlığı’ndan aldığı Kadın Destek Uygulaması (KADES) verilerini paylaştı.

CHP’li Gamze Taşcıer, “KADES bizim de desteklediğimiz bir uygulama. Detaylara baktığımızda şiddetin nasıl gündelik hayatın bir parçası haline geldiği görülüyor. Uygulama hayata geçirildiği günden, Ocak 2022 sonuna kadar toplam ihbarda bulunan kadın sayısı 239 bin 467 olmuş. Yani günde ortalama 208 ihbar gelmiş. Bu da Türkiye’de her saat 8-9 kadın şiddet gördüğü için ihbarda bulunuyor demek” dedi.

Gamze Taşcıer, “Türkiye’de 42 milyon kadın bulunduğunun ama KADES’i sadece 3 milyonun biraz üzerinde kadının kullandığının da altını çizeyim” diye konuştu. Taşcıer, “Ülke çapında kadınların şiddete uğramadığı tek bir an yaşanmıyor. Bu toplumsal kriz halidir” diye tepki gösterdi.

“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı…”

Sorunun iktidarın bakış açısından kaynaklandığını vurgulayan Taşcıer, “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’na göre kadınların yüzde 68’i yaşadıkları en büyük sorunun şiddet olduğunu söylüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı potansiyel şiddet faillerine ve katillere büyük bir cesaret verdi. Bu bir zihniyet sorunu ve bu zihniyeti besleyecek adımlar atıldığı sürece yapılanların tümü kâğıt üzerinde kalacaktır” dedi.

Paylaşın

Emniyet ‘Yağ Fiyatları’ Paylaşımları Hakkında İşlem Başlattı

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ” gıda eksikliği üzerinden manipülasyon yapanlar tespit edilecek” açıklamasının ardından yağ fiyatları üzerinden paylaşım yapan hesaplar hakkında işlem başlatıldığını duyurdu.

EGM yaptığı açıklama “Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve bağlı il birimlerince, kanunların verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde, suç ve suçlularla mücadele amacıyla internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri yürütülmektedir.

Yürütülen sanal devriye faaliyetleri kapsamında, Twitter isimli sosyal medya platformu üzerinde ‘yağ fiyatları’ üzerinden provokatif ve dezenformasyon içeren  paylaşımlarda bulunan 45 hesap hakkında işlemlere başlanılmıştır” ifadelerine yer verdi.

Ne oldu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle ham ayçiçeği yağının tonu 1400 dolardan 2 bin doların üzerine çıktı. Yağda yaşanan kriz nedeniyle zincir marketlerde yağ fiyatlarında artış yaşandı.

Sektör temsilcilerin Türkiye’nin stoklarında market rafları dahil olmak üzere 1-1.5 aylık yağ kaldığı açıklamaları medyada gündem olmasıyla birlikte tüketicileri yağ alımına yöneltti. Marketlerde 2 adetten fazla 5 litrelik yağ satış yapılmazken, markasına ve markete göre fiyatları 139 ile 180 lira arasında satışa sunuldu.

Bakan Soylu ne dedi?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bugün yaptığı açıklamada, “Şimdi güya bir gıda ürününde ‘eksiklik olacak’ diye sosyal medyada tahrik ederek, insanları marketlere dökmeye çalışarak, Türkiye içerisinde bir şeyi geliştirmek istiyorlar. Tarım Bakanımız açıklama yaptı. Öyle bir eksikliğimiz söz konusu değildir, Allah’a şükürler olsun.

“Türkiye’nin bu konularda herhangi bir eksikliği söz konusu değildir. Bu konuda arkadaşlarımız sosyal medyada bu manipülasyonları yapanların veya sadece sosyal medya değil; gerçeklikte bu manipülasyonları yapanlara gerekli tespitleri yapıp, cezaları vermekten imtina etmezler” demişti.

Paylaşın

İçişleri Bakanlığı’ndan Yeni Kovid 19 Genelgesi

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu kararı doğrultusunda İçişleri Bakanlığı’nca Covid-19 tedbirleri kapsamında hazırlanan genelge valiliklere gönderildi. Genelgede maske kullanımı, HES kodu sorgulaması ve negatif PCR test sonucu ibrazı istenilmesine dair hükümlerin uygulanmasının 3 Mart 2022 tarihi itibarı ile sonlandırıldığı belirtildi.

Genelgeye göre bundan böyle açık alanlar ile sosyal mesafenin uygulanabildiği ve uygun havalandırma koşullarının bulunduğu kapalı yerlerde maske kullanma zorunluluğu uygulanmayacak. Ancak yeni bir karar alınıncaya kadar; “okul, hastane, sinema, tiyatro gibi kişiler arasında gerekli sosyal mesafenin sağlanamadığı kapalı yerler ile otobüs, minibüs, servis, tren, metro, vapur, uçak gibi her türlü toplu ulaşım araçlarında (şehirlerarası dahil) maske kullanım zorunluluğu uygulanmasına” devam edilecek.

HES kodu sorgulaması sona erdi

Ayrıca alışveriş merkezleri, tiyatro halı saha gibi belirli alanlara girecek kişilere ya da otobüs, tren, uçak gibi toplu ulaşım araçlarını kullanacaklara yönelik HES kodu sorgulaması yapılması uygulamasının da 3 Mart 2022 tarihi itibarı ile sona erdirildiği açıklandı. Aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ya da son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden uçakla seyahat gibi durumlarda negatif PCR test sonucu ibrazının da istenmeyeceği belirtildi.

Türkiye’ye girişlere dair kurallar

İçişleri Bakanlığı genelgesinde Türkiye’ye girişlerle ilgili de açıklamalar yer aldı. Genelgede “Hava yolu ile sınır kapılarımızdan ülkemize girişlerde; Dünya Sağlık Örgütü veya ülkemizce acil kullanım onayı verilmiş aşılardan en az iki doz (Johnson & Johnson için tek doz) yaptırdıklarını ve son dozdan en az 14 gün geçtiğini veya ilk PCR pozitif test sonucunun 28. gününden başlamak üzere son 6 ay içinde hastalığı geçirdiğine dair ilgili ülke resmi otoritelerince düzenlenen belgeyi ibraz edenler veya son 72 saat içinde alınmış negatif PCR test sonucu ibrazı veya son 48 saat içinde alınmış negatif hızlı antijen testi ibraz eden kişilere karantina tedbiri uygulanmayacaktır” denildi.

Genelgeye göre kara, deniz ve demiryolu sınır kapılarından Türkiye’ye giriş yapanlardan ise herhangi bir belge istenmeyecek. 12 yaş altındaki çocuklar, ülkeye girişlerinde PCR/Antijen test raporu ile aşı sertifikası uygulamalarından muaf tutulacak. Dış ticaretin olumsuz etkilenmemesi için de uçak mürettebatı ve kilit personel SARS-­CoV-­2 PCR testi ve karantina uygulamasından muaf tutulacak.

Paylaşın

“Süleyman Soylu’nun Yerine Efkan Ala Getirilecek” İddiası

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta kabinede revizyon devam edeceği yönündeki konuşması sonrası sıradaki bakanın kim olacağı merak konusu oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sıradaki gönderilecek bakan olduğu kulislerde konuşulurken kendisinin yerine kimin getirileceği tartışma konusu olmuştu.

Korkusuz yazarı Ahmet Takan bugünkü yazısının bir bölümünde Süleyman Soylu’nun yerine getirilecek bakanla ilgili iddiasını yazdı. Takan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönderilen bakanların yerine daha önce kabinede görev yapmış bakanların getirilmesi taraftarı olduğunu “Eski bakanlara nur yağdı” sözleriyle öne sürdü.

Bu doğrultuda Ahmet Takan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yerine 2013-2015 ve 2015-2016 yılları arasında İçişleri Bakanlığı görevi de yapmış olan Ekran Ala’nın getirileceğini öne sürdü. Takan AK Parti’de Soylu’nun yerine getirilmesi beklenen Efkan alayla ilgili tam mutabakat sağlandığını ve bu konudaki görüşlerini ve şu sözlerle ifade eti:

“AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, hafta başında, saray divanı toplantısından sonra yaptığı açıklamada ‘bakanlarda yeni değişiklikle olabilir’ sinyali vermesiyle partisinin kulislerini müthiş bir heyecan sardı. Adeta ‘gidenler’, ‘gelenler’ borsası kuruldu. Eski bakanlara nur yağdı!. Konuşulanlardan bir tanesini örnek vereyim; AKP kulislerinde Efkan Ala’nın tekrar İçişleri Bakanlığı’na getirileceği konusunda tam mutabakat var.”

Efkan Ala kimdir?

Efkan Ala, 21 Şubat 1965 tarihinde Gönül ve Temel Ala çiftinin çocuğu olarak Erzurum’un Oltu ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Oltu ilçesine bağlı Çanakpınar köyünde tamamladı.

Orta ve lise öğrenimini Erzurum İmam hatip lisesi’nde tamamlamasının ardından 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde İktisat alanında yaptı.1988 yılında kaymakamlık stajına başladı.

İki yıl Sakarya Valiliği maiyet memurluğu, bir yıl İngiltere’de hizmet içi eğitimden sonra, ikişer yıl Dernekpazarı, Kabataş ilçelerinde kaymakamlık, Tunceli’de vali yardımcılığı yaptı. İçişleri Bakanlığında Eğitim Şube Müdürlüğü, İller İdaresi Daire Başkanlığı, Turizm Bakanlığı’nda Eğitim Genel Müdürlüğü ve Müşavirlik görevlerinde bulundu.

13 Şubat 2003 tarihinde Batman valiliğine atandı. Batman valiliğinden sonra 14 Eylül 2004 tarihinde Diyarbakır Valiliği’ne atandı. 10 Eylül 2007 tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevine getirildi.

İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 61. ve 62. Türkiye Hükûmetlerinde dışarıdan atama yolu ile İçişleri Bakanlığı’na atandı. Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Erzurum milletvekili olarak meclise girdi.

Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde AK Parti Bursa milletvekili olarak tekrar meclise girdi. 24 Kasım 2015 tarihinde Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan 64. Türkiye Hükûmeti’nde yeniden İçişleri Bakanlığı görevine atandı. Davutoğlu’nun istifa etmesinin ardından Binali Yıldırım tarafından kurulan 65. Türkiye Hükûmeti’nde İçişleri Bakanlığı görevine devam etti. 31 Ağustos 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etti.

Türk bürokrat, siyasetçi ve eski İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanlığı görevini Aralık 2013 ve Mart 2015 tarihleri arasında sürdürmüş, 24 Kasım 2015 tarihinde tekrar başlamıştır. Bu görevinden önce 2007 ve 2013 yılları arasında Başbakanlık müsteşarlığı görevini sürdürmüştür. 2003 ve 2004 yılları arasında Batman, 2004 ve 2007 yılları arasında ise Diyarbakır valisi olarak görev yapmıştır.

Efkan Ala, 31 Ağustos 2016 tarihinde yaklaşık üç yıldır sürdürdüğü İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etti. Ala’dan boşalan İçişleri Bakanlığına Süleyman Soylu atandı. Ala, AK Parti 27.dönem Bursa milletvekili adayı olarak gösterilmiştir. Gülseren Ala ile evli olan Efkan Ala iki çocuk babasıdır.

Paylaşın

Aşısızlara ‘PCR Testi Zorunluluğu’ Kaldırıldı

İçişleri Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği genelge ile aşısızlara getirilen PCR testi zorunluluğu tamamen kaldırıldı. Böylece, seyahat, etkinlik, iş yeri ve okullara yönelik test zorunluluğu kaldırılırken, Bilim Kurulu’nda alınan PCR testi kararına TTB tepki gösterdi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyesi çerçevesinde, aşısız olan veya aşı sürecini tamamlamayan kişilere PCR testi uygulanmasına gerek olmadığına ilişkin İçişleri Bakanlığı genelgesi 81 il valiliğine gönderildi. Söz konusu genelde, “Aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden;

  • Uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası seyahatlerden önce,
  • Konser, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce,
  • Milli Eğitim Bakanlığı okullarında görev yapmakta olan personele (öğretmen, servis şoförü, temizlik personeli vb.),
  • Tüm kamu ve özel işyerlerinde çalışanlara,
  • Kamu ve özel kurumlar tarafından düzenlenen öğrenci kamplarına katılacak kişilere, PCR testi ile tarama yapılmasına gerek olmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir” ifadeleri yer aldı.

Bakan Koca açıklamıştı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 12 Ocak Çarşamba günü Bilim Kurulu toplantısı sonrasındaki açıklamasında, “Bundan böyle PCR testi yalnızca semptom gösteren kişilere yapılacaktır. Aşısını ve hatırlatma dozunu olmuş temaslı kişilerin karantinaya alınmamasına karar verilmiştir. İzolasyon konusunda ise pozitif vakaların tamamı 7 gün izolasyonu tamamladıktan sonra test yaptırmaksızın izolasyondan çıkabilirler” demişti.

TTB’den karara tepki: Salgın kendi haline bırakıldı

Türk Tabipler Birliği (TTB) ise İçişleri Bakanlığı’nın genelgesi öncesinde, temaslı aşılıların karantinaya alınmaması ve semptom göstermeyenlere PCR testi yapılmaması yönündeki kararlara tepki göstererek, “toplum sağlığını riske atanlara istifa” çağrısı yaptı.

Birlik, Bakan Koca’nın Bilim Kurulu sonrasındaki açıklamalarına işaret eden TTB, bu açıklamaların “bilimsel temellerden yoksun olduğunu” belirterek, alınan kararı salgının “kendi haline bırakılması” olarak nitelendirdi.

Test ve aşının özendirilmesi gerektiğinin altını çizen TTB, “Test sayısının azaltılması, hastalığın gerçek boyutunun toplum tarafından anlaşılamamasına neden olmaktadır. Bakanlık eliyle oluşturulan bu kontrolsüzlük hali her yurttaşımızı potansiyel COVID-19 vakasına dönüştürerek toplumu riske atmaktadır” ifadelerine yer verdi.

Sağlık kurumlarında da herhangi bir önlem alınmadığını söyleyen TTB, aşısızların ve eksik aşılıların etkin ve hızlı bir kampanya ile aşılanmaları sağlanması, 5-11 yaş grubu için aşılama programı başlatılması, PCR yanında hızlı testlerden de yararlanılması; günlük yapılan test sayısının yükseltilmesi tavsiyelerinde bulundu.

Bulaştırma potansiyeli olan yakın temaslı kişilerin, hatırlatma dozu yapılmış olsalar dahi karantinaya alınması gerektiğini söyleyen TTB, “Aşısız kişilerin toplu yaşam yerlerine girmelerinin engellenmesi gerektiğini” kaydetti.

“Ne yazık ki yetkili merciler, sadece bireysel korunma önlemlerine bel bağlamıştır, salgın kontrolü vatandaşların aşı gönüllüğüne, fiziksel mesafe ve maske önlemlerine daraltılmış ve bırakılmıştır. Bakanlığın ve müdürlüklerin halk sağlığı yükümlülükleri rafa kaldırılmıştır” diyen TTB açıklamasında, “Halk sağlığı için gerekli adımları atmayan iktidar yönet(e)memektedir ve bu süreçte sorumluluğu olanlar istifa etmelidir” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

İBB’ye Yönelik Teftiş Sonrası CHP’de Kayyuma İhtimal Verilmiyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik teftiş sonrası CHP’li belediyelere yönelik “görevden alıp, kayyum atama” olasılıkları da tartışılıyor. Görüşmede, kayyum atanma gibi bir olasılığa ihtimal verilmezken, iktidarın buna cesaret edemeyeceği değerlendirmesinde de bulunuldu. Kılıçdaroğlu’nun da “Dilerim böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmezler” sözleriyle kararlılık mesajı verdiği ifade edildi.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik, “terör örgütleri ile iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönündeki ihbar ve tespitler” üzerine özel teftiş başlatmasının ardından CHP yönetimi, izlenecek yöntemi masaya yatırdı.

Partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde “Büyükşehir Belediye Başkanları buluşması” çerçevesinde Ankara’da bulunan 10 belediye başkanı ile görüşen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın bu girişimleri karşısında “sakin olmaları ve aynı hızla çalışmalarını sürdürmelerini isteyerek, “İktidar gitme telaşında, bunun için her şeyi yapabilirler, biz işimize bakalım” mesajı verdi.

Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarını görevden almaya cesaret edemeyeceğini belirterek, “Dilerim akıllarından bile geçirmezler” dediği öğrenildi. İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik başlattığı “özel teftiş” başlatmasının ardından gözlerin çevrildiği CHP’de bugün yoğun bir trafik yaşandı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu önce, her ay yapılan “Büyükşehir Belediye Başkanları” toplantısı için Ankara’da bulunan belediye başkanlarını kabul etti.

Büyükşehir belediye başkanları toplantısının, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. Yıldönümü olması nedeniyle 27 Aralık’ta Ankara’da yapılması kararlaştırılmıştı. Görüşmenin İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne özel teftiş başlatması sonrasına denk gelmesi nedeniyle ilk sıradaki gündem maddesi de bu konu oldu.

Görüşmeye Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği programına katılmak için İzmir’de bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ağırlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer dışında 10 büyükşehir belediye başkanı katıldı.

Edinilen bilgiye göre görüşmede Kılıçdaroğlu, İBB’ye yönelik kararı “kaybetme telaşı” olarak yorumladı ve “Gitmemek için her şeyi yaparlar. Ama sakin olmamız lazım, sizler aynı hızla çalışmaya devam edin. Herkes işine bakacak, böyle durumlarda yan yana olduğumuzu göstermemiz gerekiyor” görüşünü dile getirdi.

“Kayyuma ihtimal verilmiyor”

Kulislerde İBB’ye yönelik teftiş sonrası CHP’li belediyelere yönelik “görevden alıp, kayyum atama” olasılıkları da tartışılıyor. Görüşmede, kayyum atanma gibi bir olasılığa ihtimal verilmezken, iktidarın buna cesaret edemeyeceği değerlendirmesinde de bulunuldu. Kılıçdaroğlu’nun da “Dilerim böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmezler” sözleriyle kararlılık mesajı verdiği ifade edildi.

Görüşmeye katılan bir belediye başkanı “Kayyum asla olmaz. Buna kimse cesaret edemez. Hepimizin ortak görüşü bu” dedi. Bazı belediye başkanları da göreve geldiklerinden bu yana mülkiye müfettişlerinin belediyede olduğuna dikkat çekerek, “Biz hiçbir denetimden korkmuyoruz. Sadece tarafsız, bağımsız, vicdanı ile çalışacak, işini yapacak müfettişler lazım” görüşünü dile getirdi.

“Devlet tuzak kuruyorsa hukuktan başka yol var mı?”

Bu görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanan MYK’da da İBB’ye yönelik teftiş kararı ve iktidarın CHP’li belediyelere yönelik olası hamleleri ve buna karşı partinin alacağı tutum ele alındı.

Toplantıda AKP’nin CHP’yi “itibarsızlaştırma ve terörle ilişkilendirme” çabası içinde olduğu ve bunun devamında da benzer girişimlerin gelebileceği yorumu yapıldı. İktidarın belediyeleri terörle veya rüşvetle irtibatlandırma girişimleri karşısında, hukuki delillerle bunların çürütülmesi ve kamuoyuyla da her zeminde bu bilgilerin paylaşılması görüşü benimsendi.

İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir gibi diğer belediyelere yönelik de çeşitli iddiaların gündeme getirilebileceği, hatta Buca belediyesine yönelik operasyon, Adana’da Ceyhan Belediye Başkanı’na yönelik rüşvet suçlaması, Yalova Belediyesi’ne operasyon gibi bundan sonra bazı ilçe belediyelerine yönelik de operasyonlar yapılabileceği görüşü dile getirildi.

Bir parti yöneticisi, Adana Ceyhan Belediye Başkanı’nın bir ses kaydı gerekçe gösterilerek, “rüşvet iddiasıyla” görevden alındığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

“Altı ay sonra belediye başkanımızın avukatları bu kaydı dinletti. Evet konuşmada bir rüşvet geçiyor, ama ses belediye başkanımıza ait değil. Sonra belediye başkanımız tahliye edildi, ama görevine iade edilmedi. Bu belediye başkanımıza karşı bir itibar suikastiydi.

“Hukuk dışında başka mücadele zemini yok. Devlet tuzak kuruyorsa hukuktan başka kullanacak yolumuz var mı? Gideceğimiz yer adalet mekanizması olacak. Eninde sonunda yaptıkları ayaklarına dolaşıyor. Biz bunların peşine takılmayacağız. Yolumuzda yürüyeceğiz, özgürlük ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. İşi kişiselleştirmeyeceğiz. Faşizme karşı mücadele demokratik ve hukuki olmak zorunda. Biz hukuki zeminleri kullanarak, yapılanları ifşa edeceğiz.”

Paylaşın