Şi’den Trump’a Uyarı: Kırmızı Çizgiyi Aşmayın

ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni ihracat kısıtlamaları ve yüzde 100 tarife tehdidine sert bir yanıt veren Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, “kırmızı çizgi” uyarısında bulundu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni ihracat kısıtlamaları planlarına karşı açık bir “kırmızı çizgi” çekti. İki ülke liderinin yaklaşık altı yıl sonra ilk kez yüz yüze görüşmesi beklenirken, bu sert çıkış Pekin ve Washington arasında yeni bir ticaret savaşının fitilini ateşleyebilir.

Geçtiğimiz hafta Çin, belirli nadir elementleri içeren ürünlere yönelik geniş kapsamlı küresel ihracat kontrolleri açıkladı. Bu hamle, ABD’nin Çin’i ileri teknoloji çiplerden ve yapay zekâ üretim zincirlerinden dışlamayı amaçlayan önlemlerine misilleme olarak değerlendiriliyor.

Bloomberg’in haberine göre, Pekin yönetimi, bu adımların “savunma amaçlı” olduğunu savunarak, “ABD, Eylül’deki Madrid görüşmelerinden bu yana Çin’e karşı yeni kısıtlamalar devreye soktu. Biz savaş istemiyoruz ama korkmuyoruz,” açıklamasını yaptı.

ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in kararının ardından Şi ile yapılacak planlı görüşmeyi iptal edebileceğini söyledi. Trump ayrıca Çin mallarına uygulanan gümrük vergilerini yüzde 100’e çıkaracağını ve “tüm kritik yazılımlar” üzerindeki ihracatı yasaklayacağını açıkladı.

Bloomberg’e göre, Trump yönetimi son dönemde Ticaret Bakanlığı aracılığıyla ihracat kısıtlamalarını genişletti ve mevcut yaptırımlardaki boşlukları kapatarak Çin’in ileri teknoloji ürünlerine erişimini daha da zorlaştırdı.

Yeni yaptırımların, Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok’un ABD’deki operasyonlarının geleceğini de tehlikeye soktuğu belirtiliyor.

Ticaret ateşkesi tehlikede

İki tarafın Mayıs ayında imzaladığı ticaret ateşkesi, tarifeleri karşılıklı olarak düşürme ve yeni kısıtlama getirmeme taahhüdü içeriyordu. Ancak, Bloomberg’in analizine göre Washington bu anlaşmayı sadece gümrük indirimleriyle sınırlı, Pekin ise teknolojik yaptırımların da durdurulması gerektiği yönünde yorumluyor.

Bu çelişkili yorumlar, ticaret trafiğini ve küresel piyasaları yeniden sarsmış durumda. ABD borsaları geçtiğimiz hafta son altı ayın en sert düşüşünü yaşarken, soya, buğday, bakır ve pamuk fiyatları da geriledi.

Bloomberg analizinde, iki ülke arasındaki gerilimin merkezinde nadir toprak elementleri ve stratejik metaller olduğu vurgulandı. Bu maddeler, yapay zekâ teknolojileri ve silah üretimi için kritik önem taşıyor.

Çin’deki düşünce kuruluşlarından Hutong Research, ABD’nin asıl korkusunun ekonomik değil “stratejik” olduğunu belirterek, “Nadir element akışının kesilmesi, ABD’nin savunma üretim kapasitesini ve dolayısıyla küresel güç dengesini tehdit ediyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Trump’ın yeni tarifeleri 1 Kasım’da yürürlüğe girecek. Bu tarih, iki liderin Güney Kore’de yapılması planlanan zirve görüşmesinden sadece birkaç gün sonrasına denk geliyor. Pekin’in yeni ihracat kısıtlamaları ise bir hafta sonra yürürlüğe girecek, bu da tarafların anlaşmaya varmak için oldukça sınırlı bir zamana sahip olduğunu gösteriyor.

Bloomberg’e konuşan analistler, gerilimin “sonsuz bir restleşmeye dönüşmeyeceğini” belirtiyor. The Futurum Group analisti Ray Wang, “Her iki ülke için ekonomik, güvenlik ve tedarik zinciri riskleri o kadar yüksek ki, bu gerilimin uzun süre sürmesi mümkün değil. Taraflar yeniden masaya oturacak,” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

Trump’tan Şaka Gibi Açıklama: Çin Dünyayı Esir Alıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in nadir toprak elementler ihracatına yönelik kısıtlamalarını “düşmanca” olarak nitelendirerek, Çin’in “dünyayı esir almayı” amaçladığını söyledi.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, Pekin’in nadir toprak elementleri ve diğer önemli malzemelerin ihracatını kısıtlama planlarını ayrıntılarıyla anlatan mektupları çok sayıda devlet yönetimine gönderdiğini duyurdu.

Donald Trump, paylaşımında, Çin’in nadir toprak elementler ihracatına yönelik kısıtlamalarını “düşmanca” olarak nitelendirerek, Çin’in “dünyayı esir almayı” amaçladığını söyledi.

Öte yandan ağustos ayında imzalanan 90 günlük ticaret ateşkesinin kasım ayı başında sona ermesiyle birlikte, yeni gümrük vergileri iki güç arasındaki ekonomik gerginliği derinleştiriyor. Her iki taraf da tarımdan teknolojiye ve enerjiye kadar çeşitli sektörlerde misilleme önlemleri uygulamaya başladı.

Paylaşın

Trump’tan Erdoğan’a: Senin İçin Çok Şey Yaptım, Sıra Sende

ABD’li bir yetkiliye göre; Donald Trump, Recep Tayyip Erdoğan’a, “Ben senin için çok şey yaptım, şimdi de senin bunu yapmana ihtiyacım var” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump, Hamas’ın rehine-mahkûm takasını kabul etmesinde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yardımcı olduğunu açıkladı.

Amerikan haber sitesi Axios’a açıklamalarda bulunan Trump, “Erdoğan çok yardım eti. Sert bir adam ama benim dostum ve harikaydı” dedi.

Axios’a konuşan ABD’li bir yetkili ise Trump ile Erdoğan’ın Cuma akşamı Hamas’ın yanıtından önce gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinin içeriği konusunda bilgi verdi. Yetkilinin verdiği bilgiye göre, bu görüşmede Trump Erdoğan’dan Hamas’ın plana olumsuz yanıt vermemesini sağlamasını rica etti.

ABD’li yetkili, “Başkan Trump Erdoğan’a ‘Ben senin için çok şey yaptım, şimdi de senin bunu yapmana ihtiyacım var’ dedi” ifadesini kullandı.

Trump, Axios’a verdiği röportajda, sunduğu 20 maddelik Gazze planı konusunda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile aralarında geçen diyaloğu da aktardı.

“Bibi’ye ‘Bu senin zafer şansın’ dedim. O da sorun etmedi” ifadelerini kullanan Trump, “Zaten sorun etmemesi gerekiyor. Başka seçeneği yok. Benimle, sorun etmemek zorundasın” diye ekledi. Netanyahu, Trump’ın Gazze’ye yönelik barış planını ABD Başkanı ile Pazartesi günü Washington’da gerçekleştirdiği görüşmede kabul etmişti.

Hamas ise dün Trump’ın planını kısmen kabul etti ancak silah bırakma koşuluna yanıt vermedi. Hayatta olan tüm rehineleri Trump’ın önerdiği takas formülü uyarınca serbest bırakacağını ve ölenlerin naaşlarını iade edeceğini duyuran Hamas, İsrail’in Gazze’den kademeli olarak değil, tek seferde ve tamamen çekilmesini istiyor.

ABD Başkanı Trump, kendisine ait sosyal medya platformu Truth Social üzerinden dün akşam yaptığı açıklamada ise İsrail ordusunun Gazze’de çekileceği ilk hattın Hamas tarafından da kabul edilmesi hâlinde ateşkesin yürürlüğe gireceğini belirtti.

Bu hattın İsrail tarafından kabul edildiğini açıklayan Trump, “Hamas da teyit ederse ateşkes derhal yürürlüğe girecek ve rehine-mahkûm takası başlayacak. Biz de çekilmenin bir sonraki aşaması için koşulları oluşturacağız” dedi.

İsrail ordusu da çekilme hazırlığı konusunda bir açıklama yaptı. Açıklamada, İsrailli liderlerin orduya ABD planının ilk aşaması için hazırlanma talimatı verdiği belirtildi.

ABD’nin barış planı, İsrail ordusunun Gazze’den aşamalı şekilde çekilmesini öngörüyor. İlk aşama, İsrail güçlerinin “rehine-mahkûm takasına hazırlanmak için, önceden üzerinde anlaşılmış hatta dek çekilmesini” kapsıyor.

Plana göre, İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesine imkân tanıyacak şartlar sağlanana kadar tüm askeri operasyonlar da askıya alınacak ve muharebe hatları yerinde kalacak.

Trump dün yaptığı çağrı üzerine İsrail’in geçici olarak saldırıları durdurduğunu da iddia etti. Rehine-mahkûm takası ve barış planının gerçekleşmesi için bir fırsat olarak gördüğünü belirttiği bu adımdan ötürü duyduğu memnuniyeti ifade eden ABD Başkanı, Hamas’ı da elini çabuk tutmaya çağırdı.

Trump, “Birçok kişinin yaşanacağını düşündüğü gecikmelere veya Gazze’nin tekrar tehdit oluşturmasına yol açacak herhangi bir sonuca tahammül etmeyeceğim. Bunu hemen halledelim. Herkese adil davranılacak!” dedi.

İsrail Başbakanı Netanyahu “önümüzdeki günlere” işaret etti

İsrail Başbakanı Netanyahu ise “önümüzdeki günlerde” Gazze’deki tüm rehinelerin serbest bırakıldığını duyurmayı umut ettiğini açıkladı.

Hamas’la Pazartesi günü gerçekleştirilecek dolaylı görüşmeler için Mısır’a gönderdiği heyetin “teknik detayları sonuçlandırmaya” çalışacağını belirten Netanyahu, “Hedefimiz, bu müzakereleri birkaç günle sınırlı bir takvim içinde tutmak” dedi.

Planın ikinci aşaması doğrultusunda Hamas’ın silahsızlandırılacağının altını çizen Netanyahu, bunun da ya plandaki gibi diplomatik yolla ya da “İsrail ordusunun izleyeceği yolla” olacağını vurguladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Trumpizm’in Çelişkileri

Trumpizm, ABD Başkanı Donald Trump’ın siyasi hareketi olarak tanımlanan ideoloji, sağ popülizm, milliyetçilik, anti-küreselleşme ve “Amerika Önce” (America First) söylemini temel almaktadır.

Haber Merkezi / Ancak, bu hareketin çekirdeğinde derin çelişkiler yatmaktadır: Tutarlı bir ideolojik çerçeveden yoksunluğu, vaatleriyle eylemleri arasındaki uçurumlar ve koalisyon içindeki çatışmalar.

Trumpizm’i “eklektik, doğaçlama ve sıklıkla çelişkili” olarak nitelendiren analizler (örneğin, Politico’nun Trump’ın 23 ana konuda 141 kez pozisyon değiştirdiğini belirten raporu), bu çelişkileri hem bireysel hem de yapısal düzeyde ele almaktadır.

Trumpizm’in başlıca çelişkileri dört ana başlık altında incelenebilir:

Ekonomik Politikalar: Serbest Piyasa mı, Devlet Müdahalesi mi?

Trumpizm, geleneksel muhafazakar/libertaryen köklerden (vergi indirimleri, deregülasyon) beslenirken, aynı zamanda ekonomik milliyetçiliği (gümrük vergileri, ticaret savaşları) savunmaktadır. Bu, neoliberalizmle çatışan bir hibrit bir ekonomi politik yaratmaktadır:

Elon Musk gibi figürler Trumpizm’i “bireysel büyüklük ve sınırsız kapitalizm” olarak görürken, Peter Navarro gibi ekonomik milliyetçiler, büyük şirketleri ulusal vizyona uymadıkları için eleştirirler.

Örneğin 2025’te Stephen Miran’ın dolar devalüasyonu planı, ABD’yi “küresel enayi” olmaktan kurtarmayı hedeflerken, Scott Bessent’in “özel sektör en iyisidir” yaklaşımıyla çelişmektedir. Bu, endüstriyel yeniden yapılanmayı (yerli üretim) teşvik ederken, küresel entegrasyonun çelişkilerini derinleştirmektedir.

Yabancı Politika: İzolasyonizm mi, Müdahalecilik mi?

“Amerika Önce” sloganı izolasyonist bir duruşu ima ederken, Trumpizm askeri güç ve ekonomik baskıyı (tarifeler, yaptırımlar) agresif kullanmaktadır:

Anti-küreselleşme söylemi, NATO eleştirileriyle birleşirken, Gazze veya Ukrayna gibi krizlerde “anlaşma odaklı” müdahaleler (örneğin, “Riviera planı”) devreye girmektedir. Bu, hem milliyetçi tabanı hem de uluslararası elitleri tatmin etme çabasıdır, ancak tutarsız sonuçlar doğurmaktadır.

Sosyal ve Kültürel Konular: Halkçı mı, Elitist mi?

Popülist bir hareket olarak Trumpizm, “halkın sesi” olmayı iddia ederken, milyarder destekçileri (Musk ve Thiel gibi) ve dışlayıcı kimlik politikalarıyla elitist kalmaktadır:

Trumpizm, işçi sınıfının öfkesini (eşitsizlik ve göç gibi) kanalize ederken, RFK Jr. gibi “çevreci hippi” figürlerle koalisyon kurmaktadır – ancak bu, ırkçı öfke ve çokkültürlülük karşıtlığıyla çelişmektedir. Trumpizm, tarihsel olarak Jacksoncı popülizmin “belirsiz ve çelişkili” vaatlerini taşımaktadır.

Örneğin, 2025 yılında DOGE (Department of Government Efficiency) girişimi, idari devleti yok etmeyi vaat ederken, Curtis Yarvin gibi gerici ideologların monarşik vizyonuyla birleşir – bu, “halk isyanı” kisvesi altında elit hakimiyetini güçlendirmektedir.

Retorik ve Gerçeklik: Tutarlılık mı, Şekil Değiştirme mi?

Trump’ın kişisel stili, Trumpizm’in en belirgin çelişkisidir: Yalanlarla, gerçeğin çarpıtılması.

Bu çelişkiler, Trumpizm’i “tanımsız bir fenomen” yapmaktadır: Faşizm mi, libertarianizm mi, yoksa neoliberalizmin “sapkın uzantısı” mı?

Eleştirmenler, bunları demokrasiyi aşındıran bir “psikotik olgu” olarak görürken, Trump’ın destekçileri daha çok pratik sonuçları (iş yaratma, ulusal güç) öncelemektedir.

Trumpizm’in geleceği, bu iç gerilimlerin nasıl çözüleceğine bağlı – ancak tarih, popülizmin çelişkilerinin genellikle kaosla sonuçlandığını göstermektedir.

Paylaşın

Trump’ın Vergi Tarifeleri ABD’li Şirketlere Nasıl Zarar Veriyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın 2025 yılının başlarında uygulamaya koyduğu ek gümrük vergileri, ABD’li şirketleri olumsuz yönde etkiliyor: Artan maliyetler, düşen satışlar, borsa kayıpları…

Haber Merkezi / Uzmanlar, ek gümrük vergilerinin, küresel ticaret savaşını körükleyebileceğini ve uzun vadede ABD ekonomisine zarar verebileceğini söylüyor.

Artan üretim maliyetleri: Ek gümrük vergileri, ithal edilen hammaddeler ve ara malların maliyetini daha da artırıyor. Özellikle Asya, Avrupa ve diğer bölgelerden ithalat yapan şirketler (örneğin, Apple, Nike, Target), vergi artışlarıyla birlikte ek maliyetlerle karşı karşıya.

Tüketici fiyatlarında artış: Şirketler, gümrük vergilerinin getirdiği ek maliyetleri genellikle tüketicilere yansıtıyor. Bu da, enflasyon artışıyla birlikte tüketicilerin satın alma gücünü belirli bir oranda düşürebilir.

Misilleme vergileri: Trump’ın ek gümrük vergilerine karşılık, Çin, Avrupa Birliği (AB), Kanada gibi ülkeler ABD ürünlerine misilleme vergileri uygulamaya başladı. Bu, ABD’li ihracatçıların (örneğin, Harley-Davidson) dış pazarlarda rekabet gücünü azaltıyor.

Piyasa değerlerinde düşüş: Ek gümrük vergileri, borsalarda ciddi dalgalanmalara neden oldu. Örneğin; S&P 500 endeksi, 2020’den bu yana en büyük düşüşü yaşayarak yüzde 4,8 geriledi. Apple, Nvidia, Nike gibi büyük şirketlerin hisseleri yüzde 5-14 arasında değer kaybetti.

Tedarik zinciri aksamaları: Şirketler, özellikle otomotiv ve teknoloji sektörlerinde, küresel tedarik zincirlerine bağımlı durumda. Örneğin, Meksika ve Kanada’dan gelen otomobil parçalarına uygulanan ek gümrük vergileri, üretim süreçlerinde aksamalara neden olabilir.

İstihdam kayıpları: Moody’s Analytics, ek gümrük vergilerinin ABD ekonomisinin büyümesini yüzde 0,6 azaltabileceğini ve 250 bin iş kaybına yol açabileceğini öngörüyor. Örneğin, bir otomotiv şirketi, vergilere yanıt olarak ABD’deki beş fabrikasında 900 çalışanı geçici olarak işten çıkardığını duyurdu.

E-ticaret ve teknoloji şirketleri üzerindeki etki: Çinli e-ticaret devleri (Shein, Temu) için düşük değerli kargolara uygulanan muafiyetin kaldırılması, Amazon gibi şirketlerin rekabet gücünü etkileyebilir.

Ayrıca, teknoloji sektöründe yarı iletken üreticileri (Nvidia, TSMC) muafiyetlerden faydalansa da, e-ticaret ve tüketici elektroniği şirketleri ek maliyetlerle karşı karşıya.

Paylaşın

The Economist’ten Çarpıcı Analiz: Trump, Erdoğan’ın Otoriterliğine Göz Yumuyor

Dünyanın en çok takip edilen yayınlarından The Economist, son sayısında yer alan bir analizinde, “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara sessiz kalarak otoriterliğe dolaylı destek verdi” ifadelerini kullandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi.

Birleşik Krallık merkezli The Economist dergisinin son sayısında yer alan bir analizde, ABD Başkanı Donald Trump ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında “yeniden başlayan sıcak ilişkiye” dikkat çekilirken, bu yakınlaşmanın en dikkat çekici boyutlarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması karşısında Trump yönetiminin sessiz kalması olduğu vurgulandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi. Ancak bu diplomatik yakınlaşmanın, Türkiye’de demokrasiye yönelik baskıları artırdığına ve muhalefetin hedef alındığına işaret ediliyor.

Dergi, özellikle CHP’ye yönelik baskılara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Trump, Türkiye’deki en büyük muhalefet partisi olan CHP’ye yönelik baskıları görmezden gelerek Erdoğan’a adeta açık çek verdi. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bu yana, aralarında CHP’li ilçe belediye başkanları ve iş insanlarının da bulunduğu 250’den fazla kişi ya terör suçlamasıyla ya da yolsuzluk iddialarıyla tutuklandı.”

“Trump, Türkiye’deki otoriterleşmeye destek verdi”

The Economist, bu sürecin Erdoğan’a kısa vadede diplomatik kazanımlar sağladığını ancak Türkiye’deki iç siyasi dengeyi bozduğunu ve uzun vadede daha büyük bir baskı rejiminin kapısını araladığını belirtti. Haberde şu çarpıcı ifadeye de yer verildi: “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara ses çıkarmayarak, Türkiye’deki otoriterleşmeye dolaylı destek vermiş oldu.”

Öte yandan, analizde ilişkilerin tamamen sorunsuz olmadığına da değinildi. Amerikan dış politikasında, özellikle Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı içinde Erdoğan’a karşı kuşku ve mesafenin sürdüğü; Suriye’deki Kürt güçlerle işbirliğinin ise hâlâ devam ettiği hatırlatıldı.

Ancak asıl kırılma noktasının, İsrail ve İran arasında çıkabilecek yeni bir savaş olabileceğine dikkat çeken The Economist, böyle bir senaryonun hem Türkiye’yi hem de Erdoğan-Trump yakınlaşmasını ciddi şekilde zorlayabileceğini belirtti.

Paylaşın

Trump İle Putin Görüştü: Rusya, Ukrayna İle Çalışmaya Hazır

Donald Trump ile telefonda görüşen Vladimir Putin’in “Rusya’nın gelecekte olası bir barış anlaşmasına ilişkin bir memorandum üzerinde Ukrayna ile çalışmaya hazır olduğunu ve bunu teklif edeceğini” söylediği belirtildi.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin en az iki saat süren bir telefon görüşmesi yaptı.

Putin, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya’nın çatışmaların durdurulmasından yana olduğunu ancak barışa giden en etkili yolların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Putin ayrıca Trump’ın görüşmede Ukrayna’daki çatışmaların sona erdirilmesi konusundaki tutumunu dile getirdiğini söyledi.

Putin, Rusya’nın Ukrayna ile ateşkes de dahil olmak üzere bir mutabakat üzerinde çalışmaya hazır olduğunu vurguladı. Trump ile yaptığı görüşmeyi anlamlı, samimi ve çok faydalı olarak nitelendiren Putin, ABD’nin Moskova ile Kiev arasında doğrudan müzakerelerin yeniden başlamasına katılımından dolayı Amerikalı mevkidaşına teşekkür etti.

Trump-Putin görüşmesi, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in, “Sabrımız taşıyor” çıkışının ardından gerçekleşti. Vance, Trump-Putin görüşmesinden saatler öncesinde yaptığı açıklamada Rusya’nın savaşı sona erdirmeye istekli olmaması halinde “ABD’nin eninde sonunda bunun kendi savaşı olmadığını söylemek zorunda kalacağını” ifade etti.

“Burada bir çıkmaz olduğunun farkındayız” sözlerini kaydeden ve Trump’ın Putin’e “Bak, bu konuda ciddi misin?” sorusunu yönelteceğini aktaran Vance, “Dürüst olmak gerekirse Başkan Putin’in bu savaştan nasıl çıkacağını tam olarak bilmediğini düşünüyorum” diye konuştu.

Vance, “Tango yapmak için iki kişi gerekir. Başkan’ın (Trump’ın) bunu yapmaya istekli olduğunu biliyorum, ancak Rusya bunu yapmaya istekli değilse, o zaman eninde sonunda bu bizim savaşımız değil diyeceğiz… Bitirmeye çalışacağız ama bitiremezsek sonunda şöyle diyeceğiz: ‘Biliyor musunuz? Denemeye değerdi ama artık denemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Rusya lideri Putin’in İstanbul’da yapılması planlanan görüşmelere katılması çağrıları karşılık bulmadı. Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’dan Körfez ülkeleri gezisinin ikinci durağı Katar’a geçerken uçakta konuşan Trump “Benim orada olmamı tercih edeceğini biliyorum ve bu da bir ihtimal. Savaşı sona erdirebilirsek, bunu düşüneceğim” demişti.

Reuters’ın aktardığına göre Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva da 14 Mayıs Çarşamba günü Putin’i arayarak Türkiye’ye gitmesini istedi. Trump, Rusya ve Ukrayna arasında 30 günlük bir ateşkes istiyor ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy de buna destek veriyor.

Ancak Putin önce görüşmelerin başlamasını istediğini ve bu müzakerelerde ateşkesin ele alınabileceğini söylemişti. Rus lider 11 Mayıs Pazar günü Ukrayna’yla İstanbul’da “herhangi bir önkoşul olmadan” doğrudan görüşme yapılmasını önermişti. Ancak Putin bu açıklamasında görüşmelerde ülkesini kimin temsil edeceğini söylememişti.

Zelenskiy ise sadece Putin’in katılması halinde görüşmelerde yer alacağını açıklamıştı. Zelenskiy ve Putin yalnızca Kasım 2019’da Paris’te yüz yüze görüşmüştü.

İki ülke arasındaki son doğrudan diyalog ise Mart 2022’de, Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasından haftalar sonra İstanbul’da gerçekleşmişti.

Putin ve Trump’ın 2025’teki 3. konuşması

Putin ve Trump, ABD Başkanı Ocak 2025’te göreve geldikten sonra iki telefon görüşmesi gerçekleştirdi. 12 Şubat’taki ilk görüşmede Putin ve Trump, Ukrayna meselesi ile ikili ilişkilerde biriken sorunları ele aldı.

İki lider, yüz yüze görüşmeler de dahil temasların sürmesi konusunda mutabakat sağladı. 18 Mart’a gelindiğinde Rusya ve ABD’nin başkanları telefonda ikinci kez görüştü. Ukrayna ve Ortadoğu’daki sorunları istişare eden Putin ve Trump, ikili ilişkileri de etraflıca konuştu.

Putin, Trump’ın Ukrayna’da ateşkes fikrini bazı çekincelerle birlikte destekledi ve enerji tesislerine yönelik bombardımanların durdurulması için Rus ordusuna derhal emir verdi. Fakat Kiev rejiminden aynı yönde bir adım gelmedi.

Paylaşın

Trump, Şara İle Görüştü: İsrail İle Normalleşin

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüşen ABD Başkanı Donald Trump, Şara’ya İsrail ile ilişkileri normalleştirme çağrısında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi. İki ülke arasında başkanlar düzeyinde 25 yıl aradan sonra gerçekleşen bu görüşme, Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararını açıklamasının ertesi gününde yapıldı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, sosyal medya platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, gerçekleşen dörtlü toplantıya ilişkin ayrıntıları kamuoyuyla paylaştı.

Leavitt, “Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Eş-Şara’ya, ülkesinde tarihi bir adım atmak için elinde büyük bir fırsat bulunduğunu söyledi” ifadelerini aktarırken, Trump’ın ayrıca Eş-Şara’yı “Suriye halkı için harika işler yapması konusunda teşvik ettiğini” ve şu konularda harekete geçmesini istediğini belirtti:

İsrail ile İbrahim Anlaşmaları’nı imzalamak
Tüm yabancı teröristlerin Suriye’den ayrılmasını sağlamak
Filistinli teröristleri sınır dışı etmek
ABD’ye, IŞİD’in yeniden güç kazanmasını önlemede yardımcı olmak
Kuzeydoğu Suriye’deki IŞİD tutuklu merkezlerinin sorumluluğunu üstlenmek

Beyaz Saray açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanı Eş-Şara, bu görüşmenin düzenlenmesine yönelik çabalarından dolayı Başkan Donald Trump’a, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.

İranlı güçlerin Suriye’den çekilmesinin sunduğu önemli fırsata dikkat çeken Eş-Şara, terörle mücadele ve kimyasal silahların ortadan kaldırılması konularında ABD ile ortak çıkarlara sahip olduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Eş-Şara, İsrail ile 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’na bağlılığını yineledi. Ayrıca Suriye’nin doğu ile batı arasındaki ticaretin kolaylaştırılmasında kritik bir köprü işlevi görebileceğini vurgulayarak, Amerikalı şirketleri ülkenin petrol ve doğal gaz sektörüne yatırım yapmaya davet etti.”

Ne olmuştu?

Ortadoğu turu kapsamında Riyad’da temaslarda bulunan Trump, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) – ABD Zirvesi’nden önce Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmişti. Prens Selman’ın da iştirak ettiği toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan çevrimiçi katılmıştı.

ABD Başkanı Trump, Ortadoğu ziyareti öncesinde Oval Ofis’te düzenlediği basın toplantısında, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye konusunda da bazı çalışmalar yapıyoruz, bu arada yaptırımlar konusunda da bir karar vermemiz gerekecek. Suriye’den yaptırımları kaldırabiliriz çünkü onlara yeni bir başlangıç imkânı vermek istiyoruz,” şeklinde konuşmuştu.

Trump, dün Körfez turu kapsamında Riyad’da katıldığı Suudi Arabistan-ABD Ortak Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonda görüştüklerini hatırlatarak, “Türkiye’nin lideri Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde benzer talebi oldu. Ortadoğu’daki diğer saygın arkadaşlarım da bunu söyledi Suriye’deki yaptırımları kaldıracağız,” ifadelerini kullanmıştı.

Suriye halkının çok büyük sıkıntılar, sefalet ve ölüm yaşadığını belirten Trump, “Yeni hükümetle umarım ülkeyi istikrarlı ve barış içinde tutabilir. Suriye’de görmek istediğimiz budur,” değerlendirmesinde bulunmuştu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

ABD Ve Çin, Ticaret Tarifelerini Düşürmek İçin Anlaşmaya Vardı

ABD ve Çin, son dönemde uyguladıkları tarifelerin çoğunu geri çekme ve ticaret anlaşmazlıklarını çözmek için 90 günlük ateşkes ilan etme konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi.

Haber Merkezi / Dünyanın iki büyük ekonomik gücü küresel ekonomiyi altüst eden bir çatışmadan geri adım atarken borsalar keskin bir şekilde yükseldi. Ekonomistler ise vergi tarifelerinin hala eskisinden daha yüksek olduğu ve gelecekteki görüşmelerin sonucunun belirsiz olduğu konusunda uyardı.

ABD-Çin arasında İsviçre’nin Cenevre kentinde iki gündür devam eden ticaret müzakereleri sona erdi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng Cenevre’de bir araya gelerek görüşmeler gerçekleştirdi.

ABD ile Çinli yetkililer arasında İsviçre’de yapılan ticaret görüşmelerinin ardından Beyaz Saray internet sayfasından açıklama yapıldı. Açıklamada, Bessent ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’ın, Çin ile İsviçre’de yapılan ticaret görüşmelerinin ardından yaptığı değerlendirmelere yer verildi.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, “ABD ile Çin arasındaki çok önemli ticaret görüşmelerinde önemli ilerlemeler kaydettiğimizi bildirmekten memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullandı.

Görüşmelerin verimli geçtiğini belirten Bessent, ABD Başkanı Donald Trump’ı görüşmeler hakkında bilgilendirdiklerini aktardı. Scott Bessent, görüşmelerin ayrıntılarına ilişkin bugün kapsamlı bir bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı yüzde 145’lik gümrük vergisi oranını 115 puan düşürerek yüzde 30’a, Çin’in de ABD mallarına uyguladığı gümrük vergisini aynı oranda düşürerek yüzde 10’a indirmeyi kabul ettiğini söyledi.

Anlaşma, Donald Trump’ın 2 Nisan’daki “Kurtuluş Günü” gümrük vergisi açıklamalarından bu yana iki ülke için ticaret konusunda atılan önemli bir adım.

Dünyanın iki büyük ekonomik gücü küresel ekonomiyi altüst eden bir çatışmadan geri adım atarken borsalar keskin bir şekilde yükseldi. Ekonomistler ise vergi tarifelerinin hala eskisinden daha yüksek olduğu ve gelecekteki görüşmelerin sonucunun belirsiz olduğu konusunda uyardı.

Paylaşın

Donald Trump: Liderler, Popomu Öpmek İçin Sıraya Girdi

ABD Başkan Donald Trump, yeni ticaret politikalarını başlatmasının ardından, “Ülkeler bizi arıyor, popomu öpüyorlar. Anlaşma yapabilmek için ölüyorlar. ‘Lütfen efendim, her şeyi yaparım’ diyorlar” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın onlarca ülkeye yönelik ek gümrük vergileri Çarşamba günü yürürlüğe girdi. Donald Trump, Amerikan gümrük vergilerinin devreye girmesiyle birlikte küresel liderlerin ticaret anlaşması yapabilmek için kendisine “her şeyi yapmaya hazır” olduklarını söyledi.

Washington’daki Ulusal Cumhuriyetçi Kongre Komitesi Yemeği’nde konuşan Trump, “Bu ülkeler bizi arıyor, popomu öpüyorlar. Anlaşma yapabilmek için ölüyorlar. ‘Lütfen efendim, her şeyi yaparım’ diyorlar” ifadelerini kullandı.

Donald Trump, Çin’e yönelik “ek yüzde 50 gümrük vergisi” tehdidini yerine getirdi. Beyaz Saray, ABD’nin Çin’e uyguladığı yeni gümrük vergisini yüzde 104’e çıkaracağını duyurdu. Trump geçen hafta çok sayıda ülkeye yeni gümrük vergileri getirirken Çin’e yüzde 34’lük ek bir gümrük vergisi ilan etmiş ve bu ülkeden gelen ürünlerden alınan vergiyi toplam yüzde 54’e çıkarmıştı.

Trump diğer ülkeleri, bir karşılık vermemeleri konusunda uyarmış, aksi takdirde yeni vergilerle karşılaşacaklarını belirtmişti. Çin ise bu tehdide rağmen 10 Nisan’dan başlayarak ABD mallarına yüzde 34 ek gümrük vergisi uygulanacağını duyurmuştu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, vergilendirmenin 9 Nisan Çarşamba günü itibarıyla yapılacağını duyurdu. “Amerikalıların başka bir ülkeye ihtiyacı yok. Leavitt, “Başkan Trump (Donald) çelikten bir omurgaya sahip ve asla yıkılmayacak” diye ekledi.

Trump, “karşılıklı tarife” diye nitelediği gümrük vergilerinin ABD’deki üretim sektörünü canlandıracağını, Amerikan firmalarını koruyacağını, istihdam yaratacağını, ülkenin ticaret açığını azaltacağını ve ulusal borcun hafiflemesini sağlayacağını savunuyor.

Trump’ın vergileri siyasi amaçlarla kullanabileceğine de dikkat çekiliyor. Bu yılın başında Kanada ve Meksika’ya gümrük vergisi getirme tehdidinin ardından iki ülke de ABD’ye göçü ve uyuşturucu kaçakçılığını engellemek için sınır denetimlerini artırma sözü vermişti.

Çin’den ABD’ye uyarı

Çin, ABD ile ekonomik ve ticari ilişkiler hakkında yayımladığı yeni politika belgesinde, Trump yönetimini “Ticaret savaşlarının kazananı olmaz ve korumacılık çıkmaz bir sokağa sürükler” sözleriyle uyardı, Washington’a “göz hizasında diyalog” çağrısı yaptı.

Çin’in politika belgesinde, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ABD Başkanı Donald Trump’ın yılın başında yaptıkları telefon görüşmesine atıf yapılarak, “ABD’nin, iki devlet başkanının telefon görüşmesinde işaret ettikleri yöne doğru ilerlemek için Çin ile güçlerini birleştirmesi beklenmektedir” deniliyor.

Karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazana dayalı işbirliği ilkelerine riayet edilmesi gerektiğine vurgu yapan Çin, iki tarafın aynı göz hizasında diyalog ve istişare yoluyla endişelerini ele alabileceklerine dikkat çekiyor, bu yolla “ikili ekonomik ve ticari ilişkilerde birlikte sağlıklı, istikrarlı ve sürdürülebilir gelişme sağlanabileceği” kaydediliyor.

Paylaşın