15 Demokratik Kitle Örgütü, ‘Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu’nu Kurdu

15 demokratik kitle örgütü, sivil inisiyatif, emek ve meslek örgütü adil ve güvenli bir seçim ortamının sağlanması, halk iradesinin her türlü şaibeden uzak şekilde sandığa yansıması için güçlerini birleştirdiklerini duyurdu. Temel hedef olaraksa “yaklaşan seçimlerde sandığa gidecek olan ve hangi partiye oy verirse versin her seçmenin oyunun kullandığı gibi çıkması, seçimin adaletli bir şekilde, güvenlikle sonuçlanması” olduğunu deklare etti.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)İç Anadolu Bölge Temsilciliği, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Mülkiyeliler Birliği, ODTÜ Mezunları Derneği, Demokrasi İçin Birlik (DİB), Doğu ve Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu, Hak ve Adalet Platformu, Antikapitalist Müslümanlar, Diyalog Grubu, Düşünce Suçuna Karşı Girişim ile Yurttaş Girişimi bir araya gelerek Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu’nu kurduklarını açıkladı.

Bu 15 demokratik kitle örgütü, sivil inisiyatif, emek ve meslek örgütü adil ve güvenli bir seçim ortamının sağlanması, halk iradesinin her türlü şaibeden uzak şekilde sandığa yansıması için güçlerini birleştirdiklerini duyurdu.

Temel hedef olaraksa “yaklaşan seçimlerde sandığa gidecek olan ve hangi partiye oy verirse versin her seçmenin oyunun kullandığı gibi çıkması, seçimin adaletli bir şekilde, güvenlikle sonuçlanması” olduğunu deklare etti.

Yaptıkları açıklamada “Yaklaşık 60 milyon seçmenin her birinin isteği olduğuna inandığımız bu hedefe ulaşmak için bir araya geldik” dedi.

“Seçim güvenliği endişeleri giderilmeli”

Adil bir seçimin herkes için ne kadar hayati önemde olduğunu bilerek çalışacağını açıklayan platform şu açıklamayı yaptı:

“Seçimlerin ifade, gösteri, basın, serbest propaganda ve halkın kanaat oluşturma özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda, antidemokratik koşullarda yapılmasına heves edenlerin olduğunu biliyoruz.

Seçim ve siyasi partiler yasasında iktidar lehine değişiklikler planlanmakta. Seçimlerin güven içinde yapılmasından sorumlu kamu kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Kamu kanalları başta olmak üzere medya ezici ağırlıkla iktidarın elinde.

Öncelikle seçmenlerin seçim güvenliği ile ilgili haklı endişelerini gidermek amacıyla alınması gereken önlemleri, tüm kamuoyuna ilan ediyoruz:

  • Tüm siyasi partiler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, STK’lar ve sivil inisiyatifler vakit kaybetmeden seçim süreci ile ilgili çalışmaları başlatmalı ve birlikte nelerin yapılması gerektiğini belirlemelidirler.
  • Geçmişteki benzer çalışmaların başarılı ve başarısız yönleri araştırılmalı, çalışmalarda dikkate alınmalıdır.
  • Seçim güvenliği yalnızca sandık güvenliği ile sağlanamaz. Seçim sürecinin her aşaması dikkatlice planlanmalı, tüm süreci kapsayacak ayrıntılı bir ‘eylem planı’ hazırlanmalı, ilan edilmeli ve yurttaşlar göreve çağırılmalıdır.
  • YSK, İl ve İlçe Seçim Kurulu kararlarını, uygulamalarını takip edecek ‘izleme heyetleri’ oluşturulmalı, bunlar aynı zamanda idarenin karar ve uygulamalarını da izlemelidir. Propaganda hakkı ve eşit uygulama seçim sürecinin her alanında talep edilmeli, gereken durumlarda hukuki süreç başlatılmalıdır.
  • Sandık kurulu görevlisi ve müşahit görevlendirmelerini, ‘tek bir sandıkta eksik kalmayacak şekilde’ hep birlikte yapmalıyız. Seçim öncesi eğitim alan ve alacak yüz binlerce görevli ve gözlemcinin sandıkların başında hazır bulunmalarını sağlamalıyız.
  • Yasanın tanıdığı bütün gözetim, denetim yetkileri ile donanmış, sandık kurulu üyeleri ve müşahitlerle bütün sandıklarda görev almalı, yasaların verdiği yetkilerimizi sükûnet ve kararlılıkla kullanmalıyız.
  • Bu organizasyonda görev alacak bireyler, gözlemciler ortaklaştırılacak teknolojik imkanlar ve lojistik altyapı ile görevlerini eksiksiz yerine getirebilir. İmkanlarımızı seferber etmeliyiz.
  • Seçme hakkı, sadece oy kullanmakla başlayan ve biten bir hak değildir. Oyuna sahip çıkmak da seçmen olmanın gereği ve seçmenlerin hakkıdır. Tüm seçmenleri seçme haklarını tam olarak kullanmaya, sandıklara sahip çıkmak üzere yola çıkanlara destek olmaya çağırıyoruz.”

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

DİSK, Asgari Ücret Talebini Açıkladı: Net 5 Bin 200 TL

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2022 yılı için asgari ücret talebini Genel İş Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. DİSK Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, “Asgari ücretin 1936’da yasalaşmasından bu yana 85 yıl geçti. 1974’te asgari ücretin ulusal düzeyde saptanmasının üzerinden ise 47 yıl geçti. Türkiye oldukça uzun bir asgari ücret geleneğine sahiptir. Asgari ücret için verilen mücadele ülkemiz işçi hareketinde önemli bir yer tutmaktadır.” dedi.

Haber Merkezi / “DİSK asgari ücretin saptandığı Asgari Ücret Tespit Komisyonunda maalesef temsil edilmiyor. Bunu önemli bir eksiklik olarak görmemize rağmen asgari ücretin sadece masa başında belirlenemeyeceğinin bilincinde olarak yıllardır asgari ücret tespit sürecine aktif biçimde müdahale etmeye, asgari ücret konusunda üyelerimizin ve çalışanların farkındalığını artırmaya ve mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz.” diyen Çerkezoğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Her yıl kapsamlı asgari ücret raporları ile asgari ücret taleplerimizin bilimsel temellerini ortaya koyuyoruz. Daha önemlisi asgari ücret belirleme sürecini sadece masa başı müzakere sürecinden bir mücadele sürecine dönüştürmeye çalışıyoruz.

Önümüzdeki günlerde asgari ücrete ilişkin kapsamlı bir araştırma yayımlayacağız ancak asgari ücretin henüz müzakereler başlamadan çok önemli bir gündem haline gelmesi nedeniyle DİSK olarak temel görüşlerimizi ve taleplerimizi bir an önce kamuoyu ile paylaşmak istedik.

Asgari ücret sürecinde bütün emek örgütlerinin ortak bir tutum alması ve ortak politikalarla asgari ücret mücadelesi yürütmesinin son derece önemli olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede geçmiş yıllarda DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ tarafından açıklanan asgari ücrete ilişkin politikaların arkasında olduğumuzu bir kez daha açıklıyor ve bu yıl da benzer bir ortak tutumun son derece yararlı olacağını düşünüyoruz.

Asgari ücretin milyonların meselesi olduğunun farkında olarak aşağıdaki tespit ile talepleri kamuoyu ile paylaşıyor ve önümüzdeki günlerde bunlar için mücadeleyi yükselteceğimizi ilan ediyoruz.”

Talepler

DİSK Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Çerkezoğlu, DİSK’in taleplerini maddeler halinde şu ifadelerle paylaştı:

  • Gerek 2018’den bu yana devam eden ekonomik kriz gerek Covid-19’un yaratmış olduğu iş ve gelir kayıpları, gerekse son aylarda giderek tırmanan fiyat artışları geniş emekçi kesimlerin alım gücünü düşürmüş ve pahalılığı en önemli toplumsal sorunlardan biri haline getirmiştir. Bugün Türkiye’de geçinebilmek emekçilerin en temel sorundur.
  • Pahalılığın panzehiri ücretlerin ve emek gelirlerinin artırılmasıdır. Bu nedenle 2022 asgari ücreti için oldukça güçlü bir beklenti oluşmuştur. Asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir düzeye yükseltilmesi için güçlü bir toplumsal talep var. Bu talep sonuna kadar haklıdır ve insanca bir yaşamı olanaklı kılan asgari ücret artışı mümkündür.
  • İşçi sınıfı, emekçiler uzun çalışma saatleriyle ve ağır koşullar altında çalışarak, üreterek değer yaratmakta, ekonomiyi büyütmektedir. İşçilerin bunun karşılığından adil ve insanca yaşayacak bir ücrete hakkı vardır. Ancak bütün ekonomik göstergeler, emekçilerin ülkenin büyümesinden ve artan üretimden payını alamadığını; tersine yoksullaştığını ve sömürünün arttığını ortaya koymaktadır.
  • Asgari ücret düzeyi şu anda açlık sınırının altındadır. 10 bin TL’yi aşan yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasında ise büyük bir uçurum vardır.
  • TL’nin hızla değer kaybetmesi nedeniyle asgari ücret dolar cinsinden son 15 yılın en düşük düzeyine gerilemiştir. Böylece Türkiye işgücü maliyeti açısından tekrar bir “ucuz emek cenneti” haline gelmiştir.
  • Asgari ücret genel ücret düzeyi açısından önemli bir göstergedir. Ücretlerin alt sınırı olan asgari ücretin diğer ücret ve emek gelirlerini de yukarı çekmesi gerekir. Bu nedenle asgari ücret gelir bölüşümü açısından kritik bir öneme sahiptir.
  • Ancak asgari ücret ülkemizde ücretlerin alt sınırı olmaktan çıkmış ve son yıllarda giderek ortalama ücret haline gelmeye başlamıştır. Avrupa ülkeleri içinde asgari ücret civarında ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir.
  • Asgari ücrette yaşanan artışlar diğer emek gelirlerine yansımadığı için (özel sektördeki diğer ücretler, kamu işçisi ücretleri, memur maaşları ve emekli aylıkları asgari ücretten çok daha düşük arttığı için) ortalama ücretlerle asgari ücret arasında makas kapanmakta ve giderek daha fazla işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışmaya mahkûm olmaktadır.
  • Bugün asgari ücret dediğimizde sınırlı bir işçi kesiminin değil milyonların ücretini konuşuyoruz. Asgari ücret memleket ücreti haline gelmiştir.
  • Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu haline gelmesinin temel sebebi sendikalaşmanın ve toplu iş sözleşmesi kapsamının son derece düşük olması ve mevzuatta var olmasına rağmen işverenlerin istememesi nedeniyle teşmil sisteminin uygulanmamasıdır. Öte yandan AKP hükümetleri asgari ücretteki artış oranlarını memur maaşlarına, emekli aylıklarına ve kamu işçisinin ücretlerine yansıtmaktan kaçınmaktadır. Tüm bunların sonucunda Türkiye, giderek bir asgari ücretliler toplumu haline gelmektedir.
  • Bu kadar geniş kesimleri kapsayan asgari ücret üzerinde oldukça ağır bir vergi ve kesinti yükü söz konusudur. 2021 yılında brüt asgari ücretten 750 TL’den fazla vergi ve kesinti yapılmaktadır. Emekçiler tarafından ödenen dolaylı vergilerle asgari ücretin net harcanabilir kısmı daha da azalmaktadır.
  • Asgari ücret ülkemizde uluslararası standartların aksine işçinin ailesi hesaba katılmadan sadece kendisi için hesaplanmaktadır.

DİSK’in asgari ücret talepleri ise şu ifadelerle açıklandı:

  • Asgari ücret ülkemizde en düşük ücret değil ortalama ücret haline gelmiştir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmalıdır.
  • Asgari ücret sadece işçinin kendisinin değil ailesinin de geçim şartları dikkate alınarak adil bir düzeyde saptanmalıdır.
  • Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme asgari ücret artışında esas alınmalıdır.
  • Asgari ücret net ödenmelidir. Ücretlerin asgari ücret kadar kısmından vergi alınmamalı ve asgari ücretliye bütçeden sosyal güvenlik pirim desteği sağlanmalıdır.
  • Asgari ücret sonrası ücretlere uygulanacak vergi dilimi yüzde 10 olmalıdır. Vergi dilimlerine uygulanacak tarife enflasyon, ekonomik büyüme ve yeniden değerleme oranları dikkate alınarak saptanmalıdır.
  • Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve hanede iki çalışan olması varsayımından hareketle asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı civarında olmalıdır.
  • Asgari ücret saptanırken bütün ücretlerde iyileşme sağlayacak vergi ve pirim desteği sağlanmalıdır.
  • En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyinde olmalıdır.
  • Diğer emek gelirlerindeki artışlar (ücretler, maaşlar, yevmiyeler ve emekli aylık ve gelirleri) asgari ücret artışının altında kalmamalıdır.
  • Yasada yer alan teşmil mekanizması (toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine ve işçilere genişletilmesi) etkin biçimde uygulanmalıdır.
  • Sendikalaşma ve toplu pazarlık önündeki engeller kaldırılmalı ve böylece Türkiye bir asgari ücretliler toplumu olmaktan çıkarılmalıdır.

Bütün ücretlere 1.000 TL iyileştirme yapılmalıdır!

  • Ücretlerin asgari ücret kadar kısmı için 1.000 TL tutarında vergi ve pirim indirimi sağlanmalıdır. Bu destek Hazine tarafından karşılanmalıdır. Böylece bütün çalışanların ücretlerinde 1.000 TL iyileştirme mümkün olacaktır.

Asgari ücret net 5.200 TL olmalıdır!

  • Gerek yoksulluk sınırı gerek gıda fiyatları artışı ve gerekse ekonomik büyüme dikkate alındığında 2022 yılında asgari ücreti en az net 5.200 TL olmalıdır. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırının Kasım 2021 itibarıyla 10 bin 200 TL’yi aştığını, Aralık 2021’de ve 2022 yılında daha da yükseleceğini dikkate alarak (bir hanede iki asgari ücretli çalışan olduğu varsayımı ile) asgari ücretin yoksulluk sınırının yarısından az olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle 2022 yılı asgari ücreti 5.200 TL olmalıdır.

En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir!

  • 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. Günümüzde emekli aylıkları Hazine tarafından karşılanan farkla 1.500 TL’ye tamamlanmaktadır. Emekli aylıklarında alt sınır asgari ücret olmalıdır.
Paylaşın

DİSK: Ücret Mücadelesi Demokrasi Mücadelesidir

Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğine, milyonların asgari ücrete mahkum hale getirildiğine dikkat çeken DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bir ülkede sendikalaşma oranı ne kadar düşükse asgari ücretli sayısı o kadar yüksek olur. Bu nedenle ücret mücadelesinin demokrasi mücadelesi olduğunun altını çizdi.

Haber Merkezi / Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) geçtiğimiz hafta işyerlerinde başlattığı “Gelirde adalet, vergide adalet” kampanyasını meydanlara taşıdı.

İstanbul, Ankara, Adana, Antep, Diyarbakır, Edirne ve Eskişehir’de eylem yaptı. İstanbul’daki eylemin merkezi Beşiktaş’taki Barbaros Meydanı’ydı. Buradaki eyleme DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Yönetim Kurulu üyesi Seyit Aslan ve DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Nevzat Karataş da katıldı.

Burada konuşan Çerkezoğlu, siyasi iktidarın emeği ucuzlattığını, TL’nin değersizleşmesi üzerine kurulu bir büyüme politikası izlediğini söyledi.

Çerkezoğlu, “Yaşadığımız karakış, beceriksizlikten değil iktidarın tercihlerinden kaynaklanıyor” dedi. DİSK’in yıllardır sürdürdüğü asgari ücret tutarının vergi dışı bırakılması ve kesinti yükünün Hazine’den karşılanması mücadelesini anlatan Çerkezoğlu “Vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz” diye konuştu.

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu özetle şöyle konuştu:

“Ülkeyi yönetenler şahlanan Türkiye’den bahsediyor. Bir avuç sermayedar için, yandaş şirketler için dedikleri doğru olabilir. Ama emekçiler için halk için işsizlik büyüyor, pahalılık artıyor, borçlar kabarıyor, faturalar şahlanıyor. Alım gücümüzün düştüğünü her gün çarşıda, pazarda, markette yaşadıklarımızla biliyoruz.

Devletin bir kurumu TÜİK ‘işsizlik azaldı’ derken, diğer kurumu İŞKUR ‘işsizlik arttı’ diyor. Tüm istatistik oyunlarına rağmen işsiz sayısı 8 milyona yaklaştı. İşsizlik rakamlarla gizlenemiyor. Biz işsizliğin arttığını artık hemen her evde olan işsizlerden, özellikle genç ve kadın işsizlerden görüyoruz.

Her gece yarın nelere zam gelecek, eriyen ücretlerimizle nasıl geçineceğiz, kapıya dayanan kara kışı nasıl atlatacağız endişesiyle uykularımız kaçıyor.  Her sabah paramızın döviz ve zamlar karşısında adeta pula döndüğü, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Televizyonları, gazeteleri, istatistik kurumları ne derse desin gerçeği biz yaşıyoruz. Ülkenin dört bir yanında ‘iş bulamıyoruz’, ‘barınamıyoruz’, ‘geçinemiyoruz’ çığlıkları yükseliyor.”

“Asgari ücrette vergi sıfırlansın”

Çerkezoğlu konuşmasının sonunda, ülkenin dört bir yanındaki basın açıklamalarında ve işyerlerindeki eylemlerde ifade ettikleri talepleri bir kez daha şu şekilde sıraladı:

  • Asgari ücret ve bütün ücretlerin asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın ve net ödensin. Böylece tüm ücretler yaklaşık 750 lira artırılsın.
  • Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanan tarife oranı yüzde 10’a indirilsin. Vergiye esas gelir dilimleri milli gelire göre artırılsın.
  • En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilsin.
  • Elektrik, su,  doğalgaz ve internet faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun.
  • Tüm gıda ürünlerinde KDV sıfırlansın.

“Ücret mücadelesi demokrasi mücadelesidir”

Sosyal devletin bir gereği olan bu önlemlerin TBMM’de devam eden bütçe sürecinde ve asgari ücret sürecinde hayata geçirilmesinin şart olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, asgari ücret sürecine dair de değerlendirmelerde bulundu.

Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğine, milyonların asgari ücrete mahkum hale getirildiğine dikkat çeken Arzu Çerkezoğlu “Bir ülkede sendikalaşma oranı ne kadar düşükse asgari ücretli sayısı o kadar yüksek olur” dedi ve bu nedenle ücret mücadelesinin demokrasi mücadelesi olduğunun altını çizdi.

Paylaşın

Açlık sınırı 2 bin 681, yoksulluk sınır, 9 bin 274 TL

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yayınladığı, Açlık ve Yoksulluk Sınırı Şubat Raporu’na göre açlık sınırı 2 bin 681, yoksulluk sınır: 9 bin 274 TL. Açıklanan rapora göre, açlık sınırındaki artış genel enflasyonda yaşanan artıştan daha fazla oldu.

Haber Merkezi / Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ‘Şubat Ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporu’nu yayınladı.

“Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 2 bin 681 TL’dir. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 9 bin 274 TL olarak gerçekleşmiştir.” ifadelerinin yer aldığı raporda özetle şu bilgiler yer almıştır;

“Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı bir biçimde beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 693 TL’dir. Bu değer yetişkin bir kadın için 669 TL, 15-18 yaş bir genç için 735 TL, 4-6 yaş arası bir çocuk için 486 TL’dir. Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 2 bin 584 TL olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda harcamaları için yapması gereken zorunlu tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 9 bin 274 TL’ye ulaşmaktadır.

18 yılda açlık sınırı 6.6 kat arttı

2003 yılının şubat ayında 4 kişilik bir aile, günlük minimum 13,47 TL’ye sağlıklı beslenebilirken, bugün ancak 89.37 TL’ye sağlıklı beslenebilmektedir. Buna göre 18 yıllık zaman zarfında açlık sınırı 6.63 kat arttı. Aynı dönemde enflasyondaki artış ise 5.38 kat oldu. Açlık sınırındaki artış genel enflasyonda yaşanan artıştan daha fazla oldu.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi dört kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için, günlük en az 89.37 TL, aylık 2 bin 681 TL’lik harcama yapması gerekiyor.

Buna göre yetişkin bir kadının sağlıklı beslenmesi için yapması gereken günlük harcama tutarı 23.13 TL, yetişkin bir erkeğin 23.94 TL, 15-18 yaş arası bir gencin 25.47 TL, 4-6 yaş arası bir çocuğun ise 16.84 TL’dir.

İstanbul’da açlık sınırı 2 bin 850 TL

Araştırma kapsamında üç büyük ile ait Şubat 2021 dönemi açlık ve yoksulluk sınırı verileri de hesaplanmıştır. Buna göre İzmir’de açlık sınırı 2 bin 910 lira olarak belirlenmiştir. İzmir’i, İstanbul 2 bin 850 liralık açlık sınırı ile takip etmektedir. Ankara’da ise açlık sınırı 2 bin 631 lira olarak tespit edilmiştir.

Araştırma kapsamında önemli sanayi merkezlerindeki açlık sınırları da belirlenmiştir. Buna göre Bursa, Eskişehir ve Bilecik bölgesinde açlık sınırı 2 bin 684, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova bölgesinde açlık sınırı 2 bin 739, Zonguldak, Bartın ve Karabük bölgesinde açlık sınırı 2 bin 683, Adana ve Mersin bölgesinde açlık sınırı 2 bin 546 lira olarak belirlenmiştir. Ayrıca açlık sınırı Gaziantep, Kilis, Adıyaman bölgesinde 2 bin 486, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye bölgesinde 2 bin 491, Şanlıurfa ve Diyarbakır bölgesinde 2 bin 506, Trabzon, Ordu, Rize, Artvin, Gümüşhane, Giresun bölgesinde 2 bin 693 liradır.”

Daha geniş bilgi için TIKLAYIN

Paylaşın

DİSK: Asgari Ücret 2800 TL Olmalı

Çok sayıda emek ve meslek örgütü, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü, “krizin bedelini ödemeyeceğiz” diyerek, İstanbul Tophane’deki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde bir araya geldi.

Asgari ücretin en az net 2800TL’ye çıkarılmasını ve tüm ücretlere en az enflasyon oranında zam yapılmasını isteyen örgütler adına açıklamayı DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı yaptı.

Saygılı’nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Etkisini her geçen gün daha derin hissettiğimiz ekonomik krize, ücretlerimizi eriten enflasyona ve hayat pahalılığına karşı direnen bizlerin 2019 asgari ücretine ilişkin söyleyecekleri ve buna ilişkin talepleri var.

Türkiye bir asgari ücretliler ülkesidir! Ülkemizde ortalama ücret, asgari ücret düzeyindedir. Kayıtdışı çalışanlarla birlikte toplam işgücünün 16 milyon olduğu ülkemizde 10 milyon kişi, asgari ücret civarında çalışmakta; önemli bir kısmı ise asgari ücretin dahi altında bir ücretle çalışmaktadır.

Ayrıca asgari ücret milli gelir artışının, yani ülke ekonomisinin büyümesinin de gerisinde kalmıştır. Son 20 yılda reel asgari ücret, kişi başına reel milli gelire göre yüzde 20 oranında gerilemiştir. Ülke ekonomisinin büyüdüğü süreçte artan karlar işçilerle paylaşılmamıştır. İşçiler aleyhine eşitsizlik her geçen gün büyümüştür.

Dün karını paylaşmayanlar, bugün “aynı gemideyiz” söylemleriyle karşımıza çıkıp krizin yükünü paylaşmaktan söz etmektedir. Krizden çıkış için ortaya atılan kemer sıkmaya, kamu harcamalarının azaltılmasına, düşük ücrete, vergi artışına dayanan neoliberal ekonomik model çökmüştür.

Neoliberal politikalarla krizden çıkışın mümkün olmadığı defalarca görülmüştür. Yaşanabilir bir memleket, ancak yaşanabilir bir ücret ile mümkündür. Kriz koşullarında asgari ücretin geçim koşullarına uygun artması hem işçiler hem ülke için yararlıdır. 2019 asgari ücreti böyle bir yaklaşımla belirlenmeli, geçim ücreti olmalıdır.

Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır. Asgari ücret yıllık olarak hesaplanmalı, tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır. Asgari ücret enflasyon karşısında korunmalı, milli gelir artışından yararlanmalıdır. Asgari ücret net 2800 TL olmalıdır.”

Paylaşın