CHP Lideri Özel, Sosyalist Enternasyonel’de Konuştu

İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Biz sol, sosyalist, sosyal demokratlara düşen, kamu yararını siyasetin ve düzenin merkezine almaktır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Aşırı sağın yükselişine ve artan popülizme karşı mücadelede partilerimizin, kurumlarımızın ve Sosyalist Enternasyonalin atabileceği en önemli adımlardan biri, neoliberal ekonomik düzenin sömürdüğü insanlarımızın yanında olmak, yanında durmaktır.”

Özel konuşmasının devamında, “Önümüzdeki nisan ayında Filistin’e bir ziyaret gerçekleştirerek dikkatleri Gazze’deki insanlık dramına çekmek istiyorum. Gazze’de derhal kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların geçişine izin verilmesiyle ilgili buradan önemli bir çağrıyı hep birlikte tartışmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda konuştu. Özel’in konuşması şöyle:

“Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz yıl 6 Şubat 2023 tarihinde Cumhuriyet tarihinin en acı günlerinden bir tanesini yaşadık. 11 ilimizin etkilendiği depremlerde 50 bin 783 vatandaşımızı kaybettik. Biz bu acıyı yaşarken yardıma koşan ilk ülkelerden bir tanesi, 24 saat içinde yanımızda olan, 10 şehrimizde arama ve kurtarma çalışmalarına katkı sağlayan, 500 kahraman denizcisi ile 2 askeri gemisi ile Türkiye’de olan ve Hatay ilimizde bir sahra hastanesi kurarak, vatandaşlarımızın yanında olan İspanya’ya ülkem ve tüm vatandaşlarımız adına bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.

Elbette ev sahibi ülke olarak İspanya ile ilgili yaptığım bu teşekkürün yanında, bu salonda bulunan ve acımızı paylaşan, arama ve kurtarma çalışmalarına katkı sağlayan, gelip ziyaret eden tüm ülkelerin temsilcilerini ve tüm kardeş partilerimizi o dönemde gösterdikleri dayanışma için büyük bir minnetle anıyorum. Hem ülkemizde hem dünyanın hiçbir coğrafyasında böylesine büyük acıların yaşanmamasını bir kez daha diliyorum.

Ayrıca bugün bize mekânsal ev sahipliği yapan İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin değerli başkanına, yöneticilerine ve kıymetli emekçilerine teşekkür ediyorum. Biraz önce bizim de olumlu yönde oy kullandığımız şekilde Madrid’de Sosyalist Enternasyonal’in bir ofisinin açılacak olması ve çalışmalarını burada daha kurumsal şekilde sürdürecek olmasına yönelik ortak kararımızı memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim.

Benim partim Cumhuriyet Halk Partisi, geçtiğimiz yıl Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte 100’üncü yaşını kutladı. Cumhuriyeti kurmuş bir partinin lideri olarak köklü bir geleneğin, önemli bir misyonun temsilcisi olarak karşınızdayım.

Bu misyonun hedefi, çağdaş bir toplum, gelişmiş ve adaletli bir ekonomik düzen oluşturmaktır. Yönetimde aklı ve bilimi hakim kılmak, saygın, barışçıl ve maceracılıktan uzak bir dış politika ile dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmektir. 47 yıldır Sosyalist Enternasyonal’in üyesi olan CHP, Türkiye’de sosyal demokrasinin en önemli savunucusu ve tek siyasi temsilcisidir.

100 yıllık tarihi ile dünyanın en köklü partileri arasında yer almaktadır. 4 ay önce Genel Başkanlık görevine seçildiğim andan itibaren 31 Mart’ta gerçekleşecek yerel seçimlere odaklandım. Partimizin belediye başkanları, hepinizin yakından bildiği İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Aydın ve Hatay’ın da içlerinde bulunduğu Türkiye’de çok önemli şehirleri ve nüfusumuzun neredeyse yüzde 60’ına yakınının bulunduğu şehirleri yönetmektedir.

Belediyelerimiz, ekonomik zorlukların halkımıza etkilerini sosyal demokrat hizmetler ve dayanışma politikaları ile azaltmışlardır. Amacımız yerel yönetimlerdeki başarılarımızı büyütmek ve sosyal demokrat belediyecilik anlayışını ülkemizin genelinde hakim kılmaktır.

Değerli yoldaşlarım, dünyamız değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Yaşadığımız sorunlar ve karşılaştığımız güçlükler, geçtiğimiz asırlarda olduğu gibi sadece ulusal sınırlar içinde, ulusal imkanlarla çözülebilecek sorunlar değildir. Aksine artık çağımızın en önemli sıkıntıları sınırları aşan, çözümü ise hep birlikte çalışmamız gereken küresel sorunlardır.

Savaş, jeopolitik, jeoekonomik rekabet ortamı, Covid pandemisi gibi salgın hastalık tehditleri, gıda güvenliği, kuraklık, iklim krizi, düzensiz göç gibi sorunların yanında yükselen aşırı sağ akımlar, her bölgede yeni riskler yaratmaktadır. Birbirine derinden bağlı olan bu sorunlar silsilesi, halkımızın ekonomik ve sosyal koşullarını, demokrasilerimizi tehdit etmektedir.

İtiraz ettiğimiz bu ekonomik düzenden hak ettiğini alamayan, kendini geride bırakılmış hisseden, gelir adaletsizliğini yaşayan kitleleri radikal söylemlerle kendine çekmeye çalışan aşırı sağ ideolojilerin dünyanın pek çok bölgesinde güçlendiklerini izlemekteyiz. Bu yükselen aşırı sağ akımlar ve otoriter eğilimler, tarihin sayfaları arasına gömdüğümüz zararlı ideolojileri tekrar gün yüzüne çıkarıyor, enternasyonalist bakış açısına büyük zarar veriyor.

Bu nedenle demokratik siyaseti güçlendirmeli, yükselen otoriterliğe karşı partilerimiz arasındaki dayanışmayı artırmalıyız. Siyasi akrabalarımızın yönetimde olduğu ülkelerde, bu ülkelerin dış politikaları, bu ülkelerin kendi önceliklerini gündeme almaları elbette anlaşılırdır.

Ancak muhatap oldukları, siyasi muhataplarının bulundukları ülkedeki sağ, sığ, baskıcı, demokrasiyi askıya alan rejimler olarak hükmettikleri noktada siyasi akrabalarımızın kendileriyle kurdukları ilişkilerde liderler arası iyi ilişkilerin yansımalarının sol, sosyal demokrat ve sosyalist ideolojiye başka coğrafyalarda zarar verdiğini gözetmek ve bu ilişki ağını doğru tahlil etmek, kişisel yakınlıkların, muhatap olunan ülkedeki siyasi akrabalarımızı ne duruma soktuğuna dikkat etmek buradan tüm değerli ve her birisi ile ayrı ayrı gurur duyduğumuz, ülkelerinin iktidarı sol ve sosyalist liderlere yapmam gereken önemli bir hatırlatmadır.

Demokrasiye inananlar ve yeni bir ekonomik düzeni kurma iradesini taşıyanlar güç birliği yapmalıdır. Bugün yaşadığımız, kamu yararı gözeten sosyal politikalarla, şahsi çıkarlara dayalı sağ siyasetin çatışmasıdır. Biz sol, sosyalist, sosyal demokratlara düşen, kamu yararını siyasetin ve düzenin merkezine almaktır.

Aşırı sağın yükselişine ve artan popülizme karşı mücadelede partilerimizin, kurumlarımızın ve Sosyalist Enternasyonalin atabileceği en önemli adımlardan biri, neoliberal ekonomik düzenin sömürdüğü insanlarımızın yanında olmak, yanında durmaktır. Onlara aşırı sağ akımların sunduğundan daha gerçekçi, daha ulaşılabilir ve en önemlisi daha ikna edici çözümler sunmaktır.

Tam bu noktada konsey toplantımızın konusu olan herkes için sürdürülebilir kalkınma hedefi son derece önem taşımaktadır. Bu hedefi sağlamak için zorunluluk olan neoliberal ekonomik düzenin yerine gerçek, yeni bir düzen ile katılımcı, demokratik, eşit temsile dayalı bir yönetim anlayışına ihtiyaç vardır. Küresel ve ulusal alanda gelir adaleti sağlanamadığı gibi aksine her krizde çalışanların gelirden aldığı pay küçülmüş, gelir dağılımı fevkalade bozulmuştur.

Ayrıca sözlerimin sonuna gelirken, yaşadığımız son birkaç yıl bize savaş ve çatışmanın hala insanlık için en önemli risklerden biri olduğunu ne yazık ki gösterdi. Bugün tam ikinci yılını doldurduğumuz Ukrayna-Rusya savaşı ile Avrupa kıtasında 1945’ten sonra ilk kez böyle bir savaşa tanıklık ettik. Üstelik hala devam eden bu yıkıcı savaşın yarattığı tırmanma ve yayılma riskleri bütün dünyayı tehdit etmektedir.

7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırı sonrasında İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda şu an itibariyle 30 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, bunun önemli kısmının kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlatmak isterim. Bu konuda geçtiğimiz kasım ayında uluslararası barış çağrısında bulunmuş, Sosyalist Enternasyonal’de temsil edilen ülkelerdeki sol, sosyal demokrat partilerin liderlerine bir mektup yazmıştım.

Önümüzdeki nisan ayında Filistin’e bir ziyaret gerçekleştirerek dikkatleri Gazze’deki insanlık dramına çekmek istiyorum ve bu konuda önemli bir mesafe aldığımızı memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki nisan ayındaki ziyaretten sonra Gazze’de derhal bir kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların geçişine izin verilmesiyle ilgili buradan önemli bir çağrıyı hep birlikte tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Sorunun kalıcı çözümü, Birleşmiş Milletler’in 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması ile erişilecek iki devletli oluşuma ihtiyaç duyduğunu vurgulamak isterim. Akan kan nerede olursa olsun ister Ukrayna, ister Gazze, ister Yemen, ister Afrika’da, dünyanın neresinde olursa olsun güçlünün ve zulmün karşısında durmaya, mazlum halklarla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.

Değerli yoldaşlarım, hepinizi bir kez daha partim ve ülkem adına saygı ile selamlarken bugün yapılan tüzük değişikliklerinin Sosyalist Enternasyonal’e katkı sağlamasını diliyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

Paylaşın

Özel’den ‘Murat Kurum’ Yorumu: İstanbul’un Felaketi Olmasına İzin Vermeyeceğiz

CHP Lideri Özgür Özel, “Murat Kurum diyor ki ‘ÇED raporu ile bunun (İliç faciasının) bir ilgisi var mı?’ Olmaz olur mu? Sen o dağın yapılmasına imzayı attın, felaketten sorumlusun. İliç’teki felaketten sorumlu olan Murat Kurum’un İstanbul’un felaketi olmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / CHP Lideri Özel ayrıca, “Ekrem Başkanın yüzünü güldürmediği birileri var, o da çıkar ve rant çevreleri. Onların değil halkın başkanlığını yapıyor Ekrem Başkan” ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, seçim çalışmaları kapsamında Sultangazi’de düzenlenen Halk Buluşması’nda konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Benim açımdan gelip burada İstanbullulara Ekrem Başkanı anlatmak hem çok keyifli ama çok da ihtiyaç yok. 31 Mart’ta ne olabilir biliyor musunuz? Allah muhafaza bu helikopterler gelebilir. Bu helikopterde 5 yıl öncesine kadar ne vardı? Tayyip Erdoğan oturuyordu, yanında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Pata pata pata geziyorlar. ‘Bu arsa nerenin?’ ‘Efendim bizim.’ Dönüyordu bu tarafa, özel kalem müdürü Hasan Beye. ‘Hasan, bunu Katarlılara verelim. Bu arsa kimin?’ ‘Efendim bu da İBB’nin.’ ‘Tamam bunu da ben geçenlerde Birleşik Arap Emirliklerine söz verdim, yaz oraya verelim.’

İstanbul’daki kupon arsaları İstanbul’un üstünde uçup teker teker Araplara, Katarlılara, şeyhlere, emirlere yazıyordu. 5 senedir helikopter yok. 5 senedir İstanbul’un üzerinde kabus helikopterleri uçmuyor. O arsaları ne yapıyor Ekrem Başkan? Katarlılara değil İstanbullulara veriyor. Park yapıyor, hizmet yapıyor. Ekrem Başkanın 5 yıldır yüzünü güldürmediği kimse kalmadı. Küçük çocuğu olan anneleri güldürdü, yaşlıları güldürdü, emeklileri güldürdü, emekçileri güldürdü, gençleri güldürdü.

Bak teyzem diyor, ‘Beni güldürdü.’ Ekrem Başkanın yüzünü güldürmediği birileri var, o da çıkar ve rant çevreleri. Onların değil halkın başkanlığını yapıyor Ekrem Başkan. Şimdi, istiyorlar ki helikoptere binsinler, yanına Murat Kurum’u alsın, İstanbul’un tepesinde yine dolaşsın. Öyle yağma yok. Ekrem Başkan’dan memnun muyuz? Ona bu sefer, ona geçen sefer ikinci seçimde verdiğimizden daha büyük bir desteğe hazır mıyız? Emin olun 31 Mart’ta Ekrem Başkan kazanacak, İstanbul kazanacak. 31 Mart’ta Ferhat Başkan kazanacak, Sultangazi kazanacak.

Ekrem Başkanın İstanbul’a yaptıklarını bir Trabzonlu hemşerisi ile konuşuyoruz. Allah için dedi, Ekrem Başkan İstanbul’da çalıştı. Hemşerisi birazcık gönlü öbür tarafta, inkar da edemiyor Ekrem Başkanın yaptıklarını. Dedim ki yahu Allah aşkına, gel bir hesap yapalım seninle. İstanbul’da Ekrem Başkan görevdeyken, Trabzon’da kaç milletvekili var AK Parti’nin? Dedi, 4. Kaç tane bakanı vardı? Dedi o da 4. Etti, 8. Ortahisar, yani Trabzon Belediyesi kimde? Dedi AK Parti’de, 9. Büyükşehir kimde? Dedi AK Parti’de 10. Dedim ki 10 tane Trabzonlu Trabzon’a bir tane metro yapamadı, bir tane Trabzonlu İstanbul’a 10 tane metro yaptı yahu.

Daha ne yapsın. Ekrem Başkan geldiğinde o 10 metronun 10’u da durmuştu. Geçtiğimiz yıl görevi bırakana kadar Ulaştırma Bakanlığı yapan genel sekreter yardımcısı ‘Para yok’ deyip metroları durdurmuştu. Ekrem Başkan Japonya’dan işin ehlini, çok başarılı bir Türk kadınını getirdi, işin başına koydu, ulaşımdan sorumlu genel sekreter yardımcısı yaptı, bütün dünyadan İstanbul’a metro için yatırım aktı, para aktı. Helal olsun onlara. Sonra ne diyor, efendim diyor.

Hatay’da utanmadan, sıkılmadan diyor ki ‘Eğer iktidardan olmazsa Hatay Beleyesi, hizmet gelmez, geldi mi, Hatay mahzun kaldı.” Yani Hataylıların geçen seçimde verdikleri oy ile depremzedeleri cezalandırdığını söylüyor, gelecek seçimde vereceği oy için de şimdiden tehdit ediyor. Vallahi İstanbul gibi dünyanın en büyük metropollerinden birinde sen yoktun, Ekrem Başkan vardı ama senin yaptıklarının çok üstünde, 4-5 katı hizmet yapıldı. Gölge etme, başka bir şey istemiyoruz.

Şunu gördük, yapılan işler, harcanan para onların harcadığının yarısı. Yapılan iş tam iki katı. Yani israf etmeyince, çalmayınca, çaldırmayınca birilerine peşkeş çekmeyince 4 kat artırılabiliyor bu işler. İşte o artan 4 kat yarı yarıya tasarruf, 2 kat iş, işte bunun marifeti bu çalışkan, bu sizin evladınız, bu İstanbul sevdalısının kendinde ve ekibinde marifet. Şimdi beyefendi, Murat Kurum’u getirmiş, Murat Kurum İstanbul’da bir göreve talipmiş. Murat Kurum’un önceki görevinde attığı imza ortada.

Biz ‘Aman ha İliç’te siyanür var, çevre katliamı var, insanların sağlığına, bebeklerin sağlığına büyük zarar verir, annelerin düşük yapmasına ya da engelli çocuk doğurmasına sebebiyet verir’ dedik, dinlemediler. ‘Atma’ dedik attı imzayı. Daha sonra 4-5 katına çıktı orası, bir yandan şirket paraları istiflerken, bir yandan çıkan toprak bir yere istiflendi, işçiler dedi ki bu dağ bir gün hepimizi götürecek, o dağ geldi, 9 canımızı götürdü, şimdi Murat Kurum diyor ki ‘ÇED raporu ile bunun bir ilgisi var mı?’ Olmaz olur mu? Sen o dağın yapılmasına imzayı attın, felaketten sorumlusun.

İliç’teki felaketten sorumlu Kurum’un İstanbul’un felaketi olmasına izin vermeyeceğiz. Ben bir konuda hakkını teslim edeyim. Murat Bey çok zor bir işi başardı. İstanbul gibi bir belediyenin, böyle bir metropolün, büyükşehir belediyesinin performansını belirlemek kolay değil. Biz araştırmaları, çalışmaları yaptırdık, bütçe tasarruflu kullanıldı, 2 kat iş yapıldı filan. Uzun uzun sayfalarca rapor var. Ama Murat Bey muhteşem bir tespit yapmış.

Demiş ki ‘5 yıllık Ekrem İmamoğlu’na karne vermiş, 100 üzerinden 87 not vermiş. Tebrik ediyoruz Murat Beyi. Vallahi ben Ekrem Başkana, 100 üzerinden 90 mı vereyim diyordum, 95 mi ama rakibi 87 verdiyse, bu en değerlisidir. Tebrik ediyoruz başkanı. Helal olsun. Rakibinden 87 aldı, inşallah 31 Mart’ta 100 üzerinden 100’ü İstanbullulardan alacak. Şurada bir güzel kızımız var, sen onu kameralara göster. Diyor ki, ‘Sen mi yapacaksın, sen mi edeceksin dediler, yaptım yüzde 87 verdiler.’ İşte burada. Sen ileride reklamcılık, iletişim oku. İşin bizde. Gel CHP’de iletişimin başına sen geç güzel kızım.

Sultangazi’nin güzel insanları, Ferhat Bey benim takip ettiğim çok aktif bir siyasetçi, insan hakları meselesinde duyarlı, hak yemeyen, mağdurun hakkını savunan, son derece etkili bir siyasetçi. TEMA Vakfında uzun yıllar çalışmış, çevreci, yeşili seven ve koruyan. Kent suçlarına karşı mücadele eden, Sultangazi ve insanları seven bir siyasetçi. Eğer ona görevi ve yetkiyi verirseniz, Ekrem Başkan ile kol kola, Sultangazi’nin çehresini değiştirecek. Biz Ferhat Başkana kefiliz, Sultangazi’den Ferhat Başkana destek bekliyoruz. Onu seviyor, güveniyoruz.

Bu kente emeği olan bu çalışkan, dürüst, namuslu, erdemli insana verin Sultangazi’nin anahtarını, Sultangazi’yi 5 yılda bambaşka bir noktaya getirelim. Oy kullanmaya gidin, sandığa gitmeyecek birinden haberdar olursanız, onu mutlaka ikna edin. Mutlaka hastayı, engelliyi, yaşlıyı koluna girin sandığa götürün. Ekrem Başkana sahip çıkın, Ferhat Başkana sahip çıkın. Sultangazi’ye, İstanbul’a sahip çıkın. Ben Ferhat Başkanımı, Ferhat Epözdemir’i ve Ekrem Başkanımı sizlere emanet ediyorum. Sizi de Allah’a emanet ediyorum.”

“Bu ayıp AK Parti’ye, MHP’ye yeter”

Halk buluşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, bir siyasi parti genel başkanının kendisi hakkındaki sözleri için, “Dini siyasete alet etmek, insanların dini duygularını kullanarak, bir şey istemektir. Bizim yaptığımız bu dini yaşayanların, yaşatanların, öğretenlerin ve ibadeti yaptıranların yüzde 80’inin bu liyakatsizlikten, bu torpilcilikten yaka silktiğini hatırlatmaktır. Bu ayıp AK Parti’ye, MHP’ye yeter. Ama bahsedilen kişi adını anmaya bile değmez” dedi. Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in İzmir’de CHP’ye yaptığı eleştiriye ilişkin ise “Canı sağ olsun” yanıtını verdi.

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Seçmen, Tehdit, Şantaj Kabul Etmez

Erdoğan ve AK Parti’nin seçimlerde “Biz varsak yatırım var, yoksak yok” söylemine ilişkin CHP’nin nasıl bir strateji izleyeceğine dair CHP Lideri Özgür Özel, “Seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. 2019’da seçim yenileme hatasını nasıl yaptılar hayret etmiştim. Şimdi de bizim seçmene her şey de ama böyle şeyler yapma. Kenan Evren yapamamış Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. Şimdi 2024’te nasıl böyle bir şeyin işleyeceğini düşünüyorlar. Ben anlamıyorum” dedi.

2019 yerel seçimlerinde HDP’nin hiçbir talebi olmaksızın AK Parti’ye kaybettirmek için her şeyi yaptığını ifade eden Özgür Özel, 31 Mart seçimlerinde ise tablonun farklı olduğunu söyledi. Özel, “Bu seçimde gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek talebinde ve görünürde baktığımızda DEM Parti’nin izlediği stratejide kendi sözcüleri, milletvekillerinden okuduğumuz ve yalanlanmayan bir şekilde AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik, yani kayyum atama meselesi başta olmak üzere, çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir strateji var. Bu çok ortada” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti ve diğer muhalefet ile de ortaklık sağlanamadığını belirten Özgür Özel tüm bu tabloya karşın seçmende 2019 yılındaki “Erdoğan ve saray karşıtlığının” sürdüğünü savundu. 2019 seçimlerinde iktidarın “CHP’li belediyelerin sosyal yardımları keseceği”, “teröristlerin su faturası getireceği” gibi iddiaların ortaya atıldığını hatırlatan Özel, bunların seçmen nezdinde artık geçerliliği olmadığını bu açıdan seçilen başkanlara dair memnuniyetin yüksek olduğunu da sözlerine ekledi ve “seçildikleri noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok” dedi.

1989 yerel seçimlerinde sol partilerin başarı yaşamasının ardından 1994 seçimlerinde İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok kenti sol partilerin kaybetmesinin hatırlatılarak, “Bu hezimet yeniden yaşanabilir” iddiasına dair Özel, “89-94 benzetmesi benim endişe etmem gereken değil, Türkiye’deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme. Çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. Bunlar belediyeleri aldıktan sonra Türkiye’ye nasıl bir süreç yaşatıyorlar, görmek lazım. Tayyip Erdoğan İstanbul’a geldiğinde 4 gökdelen vardı, bıraktığında 256 gökdelen vardı, sonra ‘biz İstanbul’a ihanet ettik’ dedi. 89-94 eğer yaşanırsa bu benim için değil kentler için kötü olur” değerlendirmesi yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’deki grup toplantısı sonrasında bir grup gazeteci ile sohbet toplantısı gerçekleştirdi. VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu‘nun aktardığına göre; Özel, sorular kapsamında şu değerlendirmelerde bulundu:

CHP yine 1994 hezimeti mi yaşayacak?

“Birincisi, şimdi 1994 benzetmesi benim endişe etmem gereken bir şey değil, Türkiye’deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme. Çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. Bunlar belediyeleri aldıktan sonra Türkiye’ye nasıl bir süreç yaşatıyorlar? Kentlere hangi süreçleri yaşatıyorlar? Görmek lazım. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 1994’te aldığında İstanbul’un yeşil alanına, yabancılara konut arsa satışına, kent suçlarına bakılmalı. Mesela (Erdoğan) ‘Biz İstanbul’a dikey mimariyle ihanet ettik’ dedi. Tayyip Erdoğan geldiğinde dört gökdelen vardı. Tayyip Erdoğan bıraktığında 256. Ve dedi ki, ‘Biz İstanbul’un böğrüne hançer çapladık’ dedi. O yüzden 1989 iyi, 1994 kötü. 1994 yaşanırsa bu benim için kötü olmaz. Bu kentler için kötü olur çünkü kurtuluş kolay olmadı.

İkincisi, bizim bir önceki seçim ile bu seçim arasında şöyle bir fark var: HDP bir talebi olmaksızın AK Parti’ye kaybettirmek için her şeyi yapıyordu. Bu seçimde ise gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek istiyor. DEM Parti’nin izlediği stratejiye baktığımızda kendi sözcüleri, milletvekilleri AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik, kayyum atama meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bu iddialar yalanlanmadı.

Ayrıca bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir başka strateji var. İYİ Parti ve diğer ittifak ortaklarımızla biz ittifak yapmak, ittifak değilse de ikili işbirlikleri yapmak için gayret gösterdik. Ama bunlar çok sınırlı kalabildi. O yüzden şartlar çok lehimize değil gibi gözüküyor. Ancak diğer yandan seçmende ve refleksinde bir değişiklik yok. 2019 başarısını bize yaşatan seçmenin Saray’a, Bahçeli’ye, kent suçlarına, israfa itirazı devam ediyor.

Ve 2019’dan farklı olarak bir takım olumsuz iddialar ise ortadan kalktı. Birincisi, 2019’da CHP’ye geçerse İstanbul’da İSPARK PKK’nın olacak, Ankara’da su faturalarını teröristler toplayacak diyorlardı. Vatandaş gördü artık böyle bir korkunun karşılığı yok. Bunun bir kara propaganda olduğu ortaya çıktı. İkincisi ve en büyüğü “CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir” kaygısı vardı. Oysa pandemide beş kata çıkan sosyal yardımlar oldu ve devam ediyor.

Şimdi bizim oy aldığımız İYİ Parti’li, milliyetçi demokrat seçmenler ya da eski merkez sağ seçmen ya da Devlet Bahçeli’ye itiraz eden seçmen ya da diğer partilerin seçmenleri için ne İstanbul’da ne Ankara’da ne büyükşehirlerde bir hayal kırıklığı yaratmadığımız ortada. Anketlerdeki memnuniyete göre, seçildiği noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok.

Mesela 1999’da, 1994’te ittifak yoktu. Ama CHP, 1989’da bu kadar çok belediye kazanmaya hazır değildi. Bazı yönetimsel hatalar oldu, bazı problemler yaşandı. Ama [2019 sonrası ] bence çok önemli bir başarı elde ettik ve seçmen değişmedi. İlave seçmen var. O seçmende de bütün partiler, üçte iki seçmenin muhalif olduğunu, bu iktidarla birlikte hareket etmediğini gösteriyor.

Açık söyleyeyim [Kasım 2023’te] parti yönetimine geldiğimizde ortadan kalkmış bir ittifak kapasitesi vardı. Çok sert şekilde bizi eleştiriyorlardı. Ben beyaz çiçeği aldım gittim ama eski ortakları ittifaka razı edemedim. Elimden geleni yaptım. Ama özenli bir dil kullanmaya ve muhalefete muhalefet etmeye, çatışmamaya devam edeceğiz. Yerel seçim olduğu için seçmenin burada kendini ve kentini düşüneceğini düşünüyorum.”

CHP içinde 1 Nisan’da neler olacak?

“İlk aday olduğumda da söyledim, defalarca söyledim: Cumhuriyet Halk Partisi’nde Genel Başkanı, delegeler ya da parti içi dengeler değil kamuoyu belirlemektedir. Eğer siyaseti okuyorsam, kurultay havasına girildiği günlerde delegelerimizde kamuoyu baskısı, sokaktaki duygu hâkim olur. Eğer biz kamuoyu desteğini kaybedersek her şey olur. Ama biz kamuoyu desteğini kaybetmeyiz. Parti içinde geçtiğimiz kurultayı hazmedememiş birkaç arkadaş ve etkilerindeki bir grup medyanın yaratmaya çalıştığı algıyı görüyoruz. İktidarın bunu sahiplendiğini ve köpürttüğünü görüyoruz.

Buradaki korku şu; Biz parti içinde değişimi gerçekleştirdik. Mesela geçmiş döneme göre 25 kat fazla anket yaptırdık. Erdoğan’ın ölçme-değerlendirme en güçlü yanı. Birilerinin “hata” yaptığımızı düşündüğü şeyin doğru olduğunu görüyor Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan günün birinde metal yorgunluğu diye belediye başkanlarını pat pat pat istifa ettirdiği süreçte sahada ne ölçtüğünü görüyor? Benim İzmir’de ne yaptığımı da görüyor. Benim İzmir’de 14 genç, dokuz kadın belediye başkan adayı görevlendiriyor olmamda ve bunun sahada yarattığı etkiyi görüyor.

1 Nisan’dan sonraki korku, bu değişimci, dinamik ölçme-değerlendirmeye dayanan, yurt dışıyla ilişkisi olan, Türkiye’nin çıkarlarını yurt dışında farklı dilde anlatacak genç sosyal demokrat liderin başına dert açabileceklerini görüyor. Şimdi Sosyalist Enternasyonel’e gidiyorum. Sonra 1 Nisan’a kadar yurt dışı yok. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nı tebrik etmeye gitmek için randevu alan, 15 Nisan’da Ramallah’a gidecek olan, dünyadaki bütün sol sosyal demokrat akrabalarıyla sıkı ilişkiler kuracak olan genç bir sosyal demokrat lideri görüyor.

O yüzden iktidar medyası, parti içindeki birkaç hazımsızın, saçma sapan tavır içinde olan azınlığın sesini duyurabilmek için mücadele gösteriyor Üç saat boyunca CHP konuşuyorlar. İliç varken CHP konuşacak kadar şuurunu kaybetmiş ve bizden korkulan bir süreç var. O yüzden 1 Nisan’ı bekleyenler, ama Recep Tayyip Erdoğan ama parti içindeki üç beş hazımsız avuçlarını yalar. Çok güçlü, çok dinamik bir kadromuz var. Ekibimizin örgütte inanılmaz bir karşılığı var ve sahada da yaptığımız işlerin çok olumlu yansımalarını görüyoruz. Tertemiz pırıl pırıl, gencecik ve kadınlara hakkını veren siyasete milletimiz de hakkını verir.”

Filistin ziyaretinizin detayları nedir?

Filistin’de Mahmut Abbas ile görüşeceğiz. İsrail’deki, Filistin’deki yakınlarını kaybetmiş olan birkaç aileyle görüşeceğiz. Ramallah’ta tedavi gören yaralılarla, aileleriyle görüşeceğiz. Oradan bütün dünyaya ve Türkiye’ye önemli bir çağrı yapacağız. Aslında bu ay içinde planlanıyordu. Bir erteleme olmuştu. Sonra da yerel seçim gündemi geldiği için 15 Nisan’a ertelendi. Son yazışmamız 15 Nisan tarihi üzerinden.

Mesela rehin aileleriyle görüşmeniz talep edildi mi?

“Talep ettiler. O konuda [Emekli Büyükelçi] Namık Tan çok başarılı bir diplomasi yürüttü. Bizim Filistin’e desteğimiz açısından dünya ve Türkiye kamuoyunda çarpıtılmaya müsait bir angajmana girmedik.”

Erdoğan’ın “oy yoksa hizmet yok” stratejisi:

“Birincisi bence seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. Bu daha önce defalarca sınanmış bir şey. Mesela 2019’da YKS kararıyla [İBB] seçimi iptal ettikleri gün [6 Mayıs] şaşkınlık içindeydim. Sonuçta rakibimizdir ama “Recep Tayyip Erdoğan gibi önemli bir siyasi deneyim ve akıl bu hatayı nasıl yaptı” dedim. O gün dedim ki “1 milyon fark yerler, bu büyük hataydı”. Şimdi de tehdit bizim seçmende etki yapmaz. [1983’teki seçimler öncesindeki açıklamaları kastediyor] Kenan Evren tehdit ile sonuç alamamış, yapamamış. Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. 2024’te böyle bir şeyin işleyeceğini nasıl düşünüyorlar, anlamıyorum.

Yalan tarafı da var, onu da deşifre ediyoruz şimdi. Acaba Çankaya’ya, Karşıyaka’ya, Beşiktaş’a Recep Tayyip Erdoğan doğalgazıne zaman getirmiş ya? Doğalgaz şirketiyle yerel yönetim anlaşır getirir. Ben yoksam, doğalgaz yok ne demek? Gerçek dışı bir şey söylüyor. Hem işin tehdit boyutu sökmez. Hem bu koca bir yalana kimse inanmaz.”

Kent uzlaşısı ile DEM Parti ile işbirliği mi?

Bu ‘kent uzlaşısı’ denilince ‘DEM ile CHP anlaştı’ ifadesi kullanılıyor. Kent uzlaşısını biz şöyle okuyoruz: Bizim de oy verebileceğimiz aday varsa destekleriz. Bazen sanki protokol yapılmış gibi DEM Partili seçmenler de oy verecek gibi yorumlar yapılıyor. Eğer DEM Parti bir yerde adayı kent uzlaşısı, kriterlerine müsait görüyorsa aday çıkarmıyor. Bunu da bizimle bir protokol kapsamında yapmıyor. Mesela Mersin’de, Adana’da anlaştık iddiası vardı. Nerede anlaştık? DEM Parti, Adana’da, Mersin’de aday çıkarıyor diye biliyorum. Onlar bakıyorlar. Bu mevzuda şimdi DEM’li çayları içme zamanı Erdoğan ile Bahçeli’nin. Şimdi Erdoğan ile Bahçeli’nin Türkiye’yi meşgul eden ifadelerinden bu süreci nasıl savunacaklarını merak ediyoruz.

Anketler şunu gösteriyor: Hatay’da bir Hatay ittifakına ihtiyaç var. Aramızda Adalet ve Kalkınma Partisi ile üç dört puan bir fark var. Bazen önde, bazen geride ölçülüyor. Bunun sebebi de Hatay’da duygular çok yüksek seviyede. Hatta ölçme-değerlendirme ekibi bize ‘bu şartlarda aslında bu şehirde anket yapılamaz’ görüşünü de aktardı. Saygın anket kuruluşları çalışmalarının kiminde üç puan öndeyiz, kiminde dört puan gerideyiz. Hatay’da şu gerçek var: AK Parti ile CHP arasındaki yarışta, muhalif partiler, TİP, DEM Parti, diğer sol partiler taraf seçerlerse biz seçimi kazanıyoruz.

Lütfü Savaş’a şunu dedim, ‘Sizi dışarıda bırakmayacak bir formüle ihtiyacımız var.’ Çünkü Lütfü Savaş’ın anket kırılımlarında AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor. Bu bütün anketlerde böyle. Zaten yüzde 25’e, yüzde 75’lik bir sosyoloji var orada. Sadece kendi oyumuzu almaya çalıştığımızda yüzde 25 alırız. Dolayısıyla ‘Lütfü Savaş’sız da olmayacak. Bu şartlarda risk var, Savaş ile de olmayabilir mi?’ Lütfi Bey ile görüştük ve devam ediyoruz. AK Parti’nin karşısındaki en güçlü seçenek olarak bir başka alternatif yok orada.

Lütfü Savaş seçimi kazanır ancak CHP’den ayrılırsa: Görüşmemizden ayrılırken en son Lütfü Bey, ‘Çok zor bir süreci birlikte geçirdik ama siz bana hiç haksızlık yapmadınız’ dedi. Çünkü işin esas sorumlusunun hükümet olduğunu görerek, Lütfü Bey’in günah keçisi ilan edilmemesine, Lütfü Bey’e ‘vurun abalıya’ dememeye, bütün sorumluluğu ona yıkmamaya dikkat ettim. Kendisiyle de kurduğumuz yapıcı bir diyalog var. Benim iktidarla kurduğum, kamuoyu önündeki ilişkilerde böyle işte sert polemikler falan oluyor. Ama ben parti içinde birlikte çalıştığım arkadaşlara karşı nezaket dilini hiç terk etmeyen ve yöneticiliği pozitif motivasyonla düşünen birisiyim.

Lütfü Bey, hiç ihtiyaç yokken döndü, ‘Bu süreçte beni herkes çok üzdü ama benim kadar üzülen ikinci bir kişi sizi gördüm. Teşekkür ederim. Ben 1 Nisan’da size buraya bizzat gelip teşekkür edeceğim. Borcumu ödeyeceğim’ dedi. Ben kazandığımız takdirde herhangi bir risk görmüyorum. Lütfü bey, bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. Kaybederse anlaşılır bir sonuçtu. Ama şu anda kazanmaya yakın bir noktadayız. 1 Nisan’dan sonrasına bir sürpriz olmaz. Bir de ben 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti’ye emanet edeceğime Lütfü Savaş’a emanet etmeyi tercih ederim.

Seçim kampanyasında miting programı: 2019’da 41 ilde 249 aday tanıtmıştım. Sadece il mitingleri değil, ilçe mitingleri de yapmayı istiyorum. Özellikle kritik ilçelerde. Şimdi rastgele bütün şehirleri gezmek yerine risk ve fırsat analizi yaparak, o fırsatın yüksek olduğu ya da riskin olduğu yerlere, yani kazanma çizgisinin hemen altında ve hemen üstünde olduğumuz yerlere ağırlık vereceğiz. Büyük il mitingleri de tabii ki yapılacak ama daha çok bir günde birden çok kritik ilçede miting yapacağız.

Mesela Kırıkkale’de, Kastamonu’da, Malatya’da mutlaka yapacağım. Çünkü bu üçünde çok ciddi fırsat var. Bu üçünde parti oyu çok üzerinde fırsatlar var. Milletvekili adaylarımız, Kırıkkale’de Ahmet Önal, Kastamonu’da Hasan Baltacı ve Malatya’da Veli Ağbaba’yla parti oyunun çok üzerinde fırsatlar var. Ölçme-değerlendirme birimi başındaki arkadaş, Malatya anketi için ‘Hani asrın felaketi deniyor ya, asrın sürprizi bekliyor bu seçimde’ dedi.

Eğer gerçekleşirse, tek başıma girdiğimizde parti oyumuz yüzde 18,5, altı parti [Millet İttifakı] birlikte girdiğimizde oyumuz yüzde 21 ama ankette yüzde 34 Veli Ağbaba yani o kadar net. Niye Veli Ağbaba diye sorulduğunda, en yaygın cevap ‘depremde bir tek o vardı’ şeklinde. Bunun yanında yarın Antalya’dayız. Sonra Muğla, Aydın, Trakya, Balıkesir, Bursa, Mersin, Adana, Samsun, Giresun, Trabzon, Artvin’de takvimlendirildi. Kazanmakta iddialı olduğumuz ve mutlaka Genel Başkan’ın bulunması gereken yerler diye. Mesela İstanbul’da birden çok kez ilçe mitinglerini yapacağız.

İstanbul’da Sarıyer ilçesindeki kriz: “Şükrü Genç ile dün [19 Şubat] konuştuk, kararını bugüne bıraktı. Bugünde grup toplantısından 10 dakika önce konuştum. Ama ikna edemedik.”

Paylaşın

Özgür Özel’den Meral Akşener’e Yanıt: Canı Sağ Olsun

CHP Lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in sözlerine verdiği yanıtta, “Ona karşı vereceğim cevap çok  sert ve iki kelime: Canı sağ olsun” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Özgür Özel, Lütfü Savaş’ın tekrar aday gösterilmesinde Hatay’ın AK Parti’ye kaybedilmemesi, örgütün talepleri ve anket sonuçları gibi unsurların etkili olduğunu söyledi.

Erzincan İliç’te geçen hafta yaşanan maden faciasına da değinen Özel, bölgeye giden parti heyetinin yazdığı rapordan bahsetti. İktidar medyasının gösterdiğinin aksine bölgede bir doğal afet/heyelan yaşanmadığını vurgulayan Özgür Özel, insan hayatını hiçe sayan şirketlerin maden atıklarını bir bölgeye dağ gibi yığması nedeniyle 9 işçinin para kazanma hırsının kurbanı olduklarını söyledi.

Arama-kurtarma çalışmalarını da yakından takip ettiklerini belirten Özel, Soma’da 2014’te 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayı hatırladığını söyledi.

İliç’te facianın uzun süredir beklendiğni ve gerekli uyarıların bölge halkı tarafından defalarca yapıldığını belirten Özgür Özel, “Nasıl bir felaketin daha kenarından geçtiğimizin de hepimizin bilincinde olması lazım. Bu mesele aslında herhangi bir demokraside turnusol kağıdı gibidir ve bu yaşandığında iktidarın özrü, özeleştirisi onu kurtarmaz. Başka ülkede bakan, başbakan istifa eder” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM’deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Siyaset, haklı çıkanın söylediği doğru olanın karşılığını gördüğü, haksız çıkanın da hesabını verdiği bir müessesidir esasen. Ama öyle bir medya düzeni, öyle bastırılmış sesler ve öyle haksız şekilde gündemin değiştirilmesiyle karşı karşıyayız ki grup kürsümüzün hemen tüm televizyonların yayında olduğu ilk dakikalarında bunları ifade etmeyi çok önemli görüyorum.

Kıymetli vatandaşlarımız, AKP’nin MHP’nin değerli seçmenleri; yıllarca hain dedikleri, provokatif dedikleri, marjinal gruplara CHP destek veriyor dedikleri o Çevre Mühendisleri Odaları, akademik odalar, CHP’liler o tehlikelere hep dikkat çekti.

Bundan yaklaşık 3 yıl önce orada siyanür sızıntısı oldu. Buna karşılık ortalık ayağa kalktı, göstermelik 3 aylığına durdurdular madeni. O günkü durdurmalar kapatmaya dönüşse bu felaket oluşmayacak. O madeni durdurdular, incelediler, suçlu buldular, o madene 16 milyon TL para cezası kestiler. İlk duyunca büyük para, caydırıcı diye düşünüyorsun. Sadece aylar sonra bu Meclis’te plan bütçe komisyonunda bazı şirketlere vergi affı getirdiklerinde bu şirket de yararlandı.

Bu şirkete kesilen ceza 16 milyon, affedilen vergisi 222 milyon lira. İliç’i zehirlemenin, siyanür sızdırmanın ve İliç’te insanların hayatına kastetmenin cezası 16 milyon, birkaç ay sonra burada kendilerine yapılan kıyak 222 milyon lira.

Recep Tayyip Erdoğan, onun haberi olmadan 222 milyon değil 2 milyon lira Türkiye’de el değiştiremez. 222 milyon lira bunların cebine para koyulan maden İliç’i zehirleyen madendir.

Bu madenler önce izin alıyorlar. Almış. ÇED raporu düzenlenmiş. Sonra küçük bir izni büyütüyorlar. 4 kat 5 kat büyümek için başvuruyorlar. Büyümek için başvurulduğunda bir çevresel etki değerlendirme raporu hazırlanmış, o raporun altında bir imza var Bakan Murat Kurum. Ve biz Murat Kurum’a bu sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Murat Kurum hiç üstüne alınmıyor.

Onu atayan Recep Tayyip Erdoğan hiç bu konulara girmiyor, en nihayetinde bugün Bahçeli gelmiş diyor ki, ‘Murat Kurum görevini layığı ile yapmıştır, oradaki, verilen raporu düzenleyenlerde izin için altına imza atanlardandır, Murat Kurum’un konuyla alakası yoktur.

İstanbul’u yönetmeye talip, Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum söz konusu olunca sayın Bahçeli Kurum’un konuyla alakası yok dedi.

Bunu basın aracılığı ile sayın Bahçeli’nin dikkatlerine ve Türkiye’nin vicdanına sunuyorum. BU oradaki madenin 5 kat büyümesine izin veren bugünkü felakete onay veren rapor. Altında, Devlet Bey’in dediği gibi, ÇED Denetim Müdürü’nün imzası var. Bakın bu kırmızıyla kare içine aldığımız yerde ne yazıyor: İmzayı ‘Bakan adına’ Genel Müdür atıyor.

Ey Devlet Bey, siz devleti bilen, devlet geleneğini bilen bir partinin genel başkanı olarak, bakanın benim adıma imzayı sen at dediği genel müdürün imzasından, bakan Murat Kurum’un sorumlu olmadığını söylüyorsun. Oysa belge imzanın Murat Kurum adına atıldığını ve buradaki meselenin tek sorumlusunun Murat Kurum olduğunu söylüyor.

31 Mart akşamının yoksullar için, emekliler için eğer bu iktidar gücüne güç katacak olursa, ya da beklemediği bir hezimetle cezalandırılıp ‘noluyoruz ya’ diye sert bir uyarı almazsa, bu gidişata bir kırmızı ışık yakılmaz, bu hükümete bir sarı kart gösterilmezse 1 Nisan’dan sonrası felakettir.

Osmangazi Köprüsü Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı köprüden, ceberrut devlet 290 lira geçiş ücreti alıyor. Cumhurbaşkanımızın açtığı Avrasya Tüneli’nden tek geçiş devleti yöneten lanet adamlar yüzünden 80 liraya çıkmış.

Sayın Akşener’in açıklamalarını dikkatle takip ettim. Ona karşı vereceğim cevap çok  sert ve iki kelime: Canı sağ olsun.

Biz geçtiğimiz seçimde cumhurbaşkanlığına layık gördüğümüz belediye başkanlarımızın da, geçtiğimiz seçimde cumhurbaşkanlığına layık gördüğümüz büyükşehir belediye başkanlarımızın sayın genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da liyakatlerine kefiliz, verdiğimiz her oy da helal olsun.

Çok incele eledik sık dokuduk. En çok üzerine titizlendiğimiz il oldu. 10 Ocak tarihi geldiğinde diğer kentlerimizin belediye başkanları açıklanırken, anketlerde en üst seviyede yer alan belediye başkanımızı yeniden Lütfü Savaş’ı adaylaştırdık. Daha sonra bu konuda bir kısmı Hatay’dan bir kısmı yurdun diğer illerinde yaşayan vatandaşlardan çeşitli eleştiriler ve tepkiler yükseldi.

Hatta 6 Şubat’ta oradaydık yandaş basın ortadaki 100 protestodan 99’u oradaki bakanlara ve hükümeteyken sayın Lütfü Savaş’a yapılan protestolara ki haklı eleştirilerin hepsi başımızla beraberdir. Ama son 22 yılda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin cumhuriyet tarihinde topladığı vergilerin tam 4 katını toplamış, topladığı deprem vergilerinin hiçbirini doğru yere harcamamış, hükümetin bütün sorumluluğu bir yere yüklenmesi doğru değildi ama biz oradaki mesajı aldık

Sayın Lütfü Savaş reklam filminde oynamayayım dedi. Geçtiğimiz günlerde lansman toplantısı geliyordu biz son güne kadar sahada olan anket istedik. Lütfü Savaş da anlayış gösterdi. Lansman toplantısında da müziğin olduğu yerde olmadı. Ertesi gün genel merkezimizde toplandık.

Bütün anketler değerlendirildi, bir yanda AKP’nin tehdit ettiği, şantaj yaptığı depremzedeler, bir yanda anket sonuçlarımız ve örgütümüzün talepleri doğrultusunda dün gece saat 3’e gelirken biz CHP olarak üzerimize düşen bütün özeleştiriyi yaparak Lütfü Savaş’ın deprem sonrası kendisinin de yakınlarını, akrabalarını kaybetmiş bir depremzede olarak ilk günlerde kullandığı bazı ifadelerden kendisinin de duyduğu üzüntüyü not ederek ama bir yandan da Hatay’ı ele geçirip demografisini değiştirmek isteyen ve o kadim medeniyeti Hatay’ı alıp da AKP’nin suntasına alıp Hatay’ı Hatay olmaktan çıkaracaklara karşı bütün veriler, bütün bilgiler örgütümüzün talebi, inancı ve anketlerdeki seyre baktığımızda Hatay’da yola Sayın Lütfü Savaşla yola devam etmeye karar verdik.

Hayat AK Parti’nin eline geçerse ne olacağı bellidir. Hatay’a bir belediye ne yapacaksa daha fazlasını yapacağımıza söz veriyoruz. Hatay’ı mahzun bırakmakla, verdikleri oyun cezasını çekmekle itham edenlere boyun eğmeyecek bir şehir varsa o da Hatay’dır. Bunu da Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart’ta görecek.

“Erdoğan’ı yenme vakti”

Bugün saat 17.01’den itibaren artık tartışmanın konuşmanın değil, hep birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmenin vaktidir. Yarından itibaren bu partinin üyelerinin görevi 31 Mart seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a, Devlet Bahçeli’ye, çevreye, kente, yoksula, işçiye, sendikaya düşman bu anlayışa karşı büyük bir mücadeleye davet ediyorum.”

Paylaşın

Erdoğan, CHP Seçmenine Seslendi: Alternatifsiz Değilsiniz

Sosyal medya hesabından CHP Seçmenine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’li kardeşlerimizin, partilerine ve siyaset kurumuna yönelik umutlarını giderek kaybettiklerini üzülerek görüyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Buradan siyasi parti fark etmeksizin tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum. Asla umutsuzluğa kapılmayın. Alternatifsiz değilsiniz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) seçmenine seslendi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“CHP’li kardeşlerimizin, partilerine ve siyaset kurumuna yönelik umutlarını giderek kaybettiklerini üzülerek görüyoruz. Buradan siyasi parti fark etmeksizin tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum Başta CHP olmak üzere muhalefete bakıp da asla umutsuzluğa kapılmayın. Alternatifsiz değilsiniz.

AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hiçbir vatandaşımızın kendini dışlanmış, ötelenmiş, yok sayılmış hissetmesine gönlümüz razı değildir. Şayet siyasetten beklentiniz hizmet ve eser görmekse hiç uzağa gitmenize gerek yok, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz buradayız. “Gerçek Belediyecilik” vizyonumuz, güçlü kadromuz ve projelerimizle sizin için varız, hazırız. Sizin kaygılarınızı istismar edenlere…

“Hep birlikte esaslı bir ders verelim”

“Bizim istediğimiz adaya tıpış tıpış oy vereceksiniz” dayatmasında bulunanlara… Fikrinize, taleplerinize, hassasiyetlerinize saygı göstermeyenlere… “Belediye başkanı olarak kimi görmek istersiniz” sorusunu bile millete değil de yapay zekâya soranlara, gelin bu seçimde hep birlikte esaslı bir ders verelim.

Şahsi ikballeri için kapalı kapılar ardında bölücü örgütün uzantılarıyla demlenenlere… Size rağmen siyaset yapan kibir abidelerine hür iradenizin hiç kimsenin tapulu mülkü olmadığını, gelin 31 Mart’ta hep beraber gösterelim.”

Paylaşın

CHP’de Bir İstifa Daha: Gerekçe Aday Belirleme Süreci

Koza Yardımcı, “Yaptığım tüm uyarılara ve müdahalelere rağmen CHP örgütlerinin ve seçmenlerimizin vicdanını yaralayan uygulamalar ısrarla devam etti” sözleriyle CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Koza Yardımcı konuya ilişkin açıklamasının devamında, “CHP örgütlerinden ve seçmenlerimizden gelen tepkilere kulak tıkamamı kimse bekleyemez” ifadelerini kullandı.

Son parti adayların da açıklanmasıyla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) dün başlayan istifa depremi bugün de devam etti. CHP Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koza Yardımcı, görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Koza Yardımcı, açıklamasında istifasına gerekçe olarak aday belirleme sürecini göstererek, “Yaptığım tüm uyarılara ve müdahalelere rağmen Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin ve seçmenlerimizin vicdanını yaralayan uygulamalar ısrarla devam etti. Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinden ve seçmenlerimizden gelen tepkilere kulak tıkamamı kimse bekleyemez” dedi.

Eski Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın ‘Denge Denetleme Listesi’nden PM’ye seçilen Yardımcı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Parti Meclisi üyesi olarak yoluna devam edeceğini söyledi.

Yardımcı’nın açıklamasının tamamı şöyle: “Saygıdeğer Halkımıza ve parçası olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarıma; Öncelikle, Parti Meclisimiz tarafından açıklanan tüm adaylarımıza başarılar diliyor, sahada partimizin yerel seçimlerdeki başarısı için yol arkadaşlarımla omuz omuza çalışacağımı özellikle belirtmek istiyorum.

Göreve geldiğim ilk günden bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin emeklerini gözeterek, liyakat esaslı, belirlenen kurallara ve talimatlara uygun bir aday belirleme süreci olması için mücadele ettim. Yaptığım tüm uyarılara ve müdahalelere rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Örgütlerinin ve seçmenlerimizin vicdanını yaralayan uygulamalar ısrarla devam etti.

Cumhuriyet Halk Partisi Örgütlerinden ve seçmenlerimizden gelen tepkilere kulak tıkamamı kimse bekleyemez. Benim asli sorumluluğum onlaradır. Tüm bu nedenlerle Genel Başkanımızın takdiri ile geldiğim Genel Başkan Yardımcılığı görevimden istifa ederek, örgütümüzün takdiri ile seçildiğim Parti Meclisi üyeliği görevimde örgütümüzün ve seçmenlerimizin sesi olmaya devam edeceğim.”

Koza Yardımcı kimdir?

1973 yılında Adana’da dünyaya gelen Koza Yardımcı, eğitimini Adana’da tamamladı ve iş hayatına tekstil sektöründe başladı. 1995 yılında basın sektöründe çalışmaya başlayan Koza Yardımcı, 2000 yılında sarı basın kartı almaya hak kazandı.

Sivil toplum örgütlerinin ve derneklerin gücüne inan Koza Yardımcı, Atatürkçü Düşünce Deneği, Basın konseyi, DAK/SAR (Gönüllü Deniz Arama Kurtarma), Gezenbilir Doğa Sporları ve Gezi Kültürü Derneği’nde üye ve yönetici olarak aktif çalışmalarda bulunmaya devam etmekte.

Daha önce CHP Şişli İl Genel Meclis Üyeliği de yapan Koza Yardımcı, CHP 38. Olağan kurultayında Parti Meclisi Üyesi seçildi, sonrasında CHP Kültür ve Turizm Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak atandı.

Paylaşın

CHP’de İstifalar Devam Ediyor: Parti Yönetimine Sert Eleştiriler

Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifa ettiğini duyuran eski Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, “Değişim adına yeşeren umutlarımız ne yazık ki boşa çıkmıştır” dedi ve ekledi:

“Genel Başkan Özgür Özel ve yönetimi, partimizi özüne döndürerek sosyal demokrasi çizgisine oturtacakları, aday belirlenirken ön seçim ve halk anketi yapacakları yönünde Türkiye kamuoyuna verdikleri sözleri tutmamışlardır. Partimizin karar mekanizmalarını istila edenler, yurttaşlarımızın gönlünü kıran, seçmene saygı duymayan yanlış kararlar vermişler, CHP’deki çürümüşlük ayyuka çıkmıştır.”

Bölgede ‘efsane başkan’ olarak anılan Eski Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifa etti. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Özgüven istifasına ilişkin basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Cumhuriyet Halk Partisi’nde değişim adına yeşeren umutlarımız ne yazık ki boşa çıkmıştır. Genel Başkan Özgür Özel ve yönetimi, partimizi özüne döndürerek sosyal demokrasi çizgisine oturtacakları, aday belirlenirken ön seçim ve halk anketi yapacakları yönünde Türkiye kamuoyuna verdikleri sözleri tutmamışlardır. Partimizin karar mekanizmalarını istila edenler, yurttaşlarımızın gönlünü kıran, seçmene saygı duymayan yanlış kararlar vermişler, CHP’deki çürümüşlük ayyuka çıkmıştır.

Gelinen noktada, başta Özgür Özel olmak üzere, genel merkez yönetiminin yarattığı derin hayal kırıklığı içindeyim. 81 yaşımdayım. Aktif siyasi yaşamımı noktalayalı 11 yıl oldu. Hiçbir kişisel beklentim yok. Şan, şöhret, methiye, ödül, rant hırslarım hiç olmadı. Umudum, partimizde reform hareketinin gerçekleşmesiydi. Umudum, geçmişte Dikili’de hayata geçirdiğimiz ve benden sonra sonlandırılan sosyal belediyecilik uygulamalarının yeniden canlandırılmasıydı. Umudum, tıpkı 1989 yılında başardığımız gibi yerel seçim zaferinin ardından partimizin iktidara gelmesiydi”

CHP Lideri Özgür Özel, Osman Özgüven hakkında ne demişti?

Osman Özgüven’in istifasının ardından gözler bir yandan da CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e çevrildi. Özel, çocukluk ve gençlik yıllarında yaz mevsimlerini Dikili’de geçirdiğini belirterek, “Özgür Özel’de gördüğünüz ne varsa, ilk tohumlar, ilk filizlenmeler Dikili’de olmuştur” demişti. Özel, Osman Özgüven Belgeseli için verdiği röportajda, “Benim adımın onunla aynı cümlede geçmesi bile hak ettiğimden fazlası olur. Biz ancak Osman Özgüven’i rol model kabul eden, ona benzemeye çalışan solcular olabiliriz” ifadelerini kullanmıştı.

16 Aralık’ta Manisa’da gerçekleştirilen CHP Gençlik Kolları Buluşmasında ise Özel, “Yeni dönemde sıradan belediye başkan adayları açıklamıyoruz, suyu bedava veren Osman Özgüvenleri açıklıyoruz” diye konuşmuştu.

Osman Özgüven “hatadan dönün” çağrısı yapmıştı

28 Ocak’ta gerçekleştirilen CHP Merkez Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi toplantılarında, mevcut Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz tek isim olarak yer almış ve tekrar aday gösterilmişti. Tepki gösteren Özgüven, CHP Genel Merkezi’ne Dikili kararının gözden geçirilerek hatadan dönülmesi çağrısı yapmış ancak daha sonraki MYK ve PM toplantılarında bu konu yeniden gündeme alınmamıştı.

Osman Özgüven kimdir?

1943 yılında İzmir’in Dikili İlçesinde dünyaya gelen Osman Özgüven, Ege Üniversitesi’nden inşaat mühendisi olarak mezun oldu. 1984 yılında SODEP’ten Dikili Belediye Başkanı seçilince inşaat malzemeleri sattığı dükkanını kapattı ve etik değerler gereğince ticari faaliyetlerini tamamen sonlandırdı. Dört çocuğu, dört torunu olan Özgüven’in mal varlığı bulunmuyor. Tek gelir kaynağı ise emekli maaşı.

Siyasi yaşamını SODEP, SHP, CHP ekseninde sürdürmüş olan Osman Özgüven, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem de Türkiye ve dünyadaki sol kitlelerin saygı duyduğu önemli bir siyaset adamı olarak tanınıyor. Emek, demokrasi, barış mücadelesinin simge isimlerinden Özgüven, 12 Eylül Darbe yönetiminin baskıcı rejimine karşı ilk örgütlü mücadele zeminini Dikili’de oluşturarak adını duyurdu ve tarihe geçen festivaller düzenledi.

1984 – 1994 ve 2004 – 2013 yılları arasında Dikili’deki dört dönem belediye başkanlığı görevinde yerel devrim yaparak tarihe geçti. Sosyal belediyeciliğin ülkedeki en etkili uygulayıcısı oldu. Türkiye ekoloji hareketinin öncüleri arasında yer aldı. İnsan hakları savunucusu olan Özgüven’in en önemli somut başarılarından biri de Türkiye ve Yunanistan halkları arasında on yıllarca ilişkilerin kopuk kalmasından sonra, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle Ege’deki dostluk kapısını açan önder olmasıydı.

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Türkiye’yi Kucaklamak İçin Yola Çıkıyoruz…

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kala, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabından bir tanıtım videosu paylaştı.

CHP Lideri Özgür Özel, “Türkiye’yi kucaklamak için yola çıkıyoruz…” notuyla yayınladığı kısa videoda bir kahvehanedeki televizyonda görülüyor. TV’de Özel’in “Biz Türkiye ittifakıyız, biz Türkiye’yi kucaklıyoruz” sözleri duyuluyor.

Video Özgür Özel’in “Sizden bunun için destek istiyoruz” sözleriyle biterken ekranda “Yakında” yazısı beliriyor.

Paylaşın

CHP’de İstifa Furyası: Tek Amaçları Kamusal Kaynakları Yağmalamak

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerde aday gösterilmeyen Adana Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifa ettiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Akif Kemal Akay, istifasına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Emeğe değer veren, hemen her alanda üretim yapan, ürettiğini ve diğer kaynakları en verimli şekilde kullanan, muhtaçlara yaptığı paylaşımlarda hiçbir şekilde kimlik ayrımı yapmayan, başarısı tüm kamuoyu tarafından kabul edilen bir başkana tahammül edemeyen; tek amaçları kamusal kaynakları yağmalamak olan yöneticilerin ahlak dışı yollarla işgal ettiği, 55 yıl hemen her alanında onurla ve gururla hizmet verdiğim Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ediyorum. Seyhan’a ve Adana’ya, layık olduğu hizmetlere devam edeceğimi bir atasözünü anımsatarak tüm hemşehrilerime saygı ile duyuruyorum. ‘İstendiğin yere erinme, istenmediğin yere görünme!'”

Gürsel Tekin ve Soner Çetin’in istifası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yerel seçimlerde kritik noktalarda adaylarını Parti Meclisi toplantısında belirlemişti. Toplantının ardından bugün CHP’de peş peşe istifalar yaşanmıştı. Partinin eski genel sekreteri Gürsel Tekin ile Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin istifa ettiklerini duyurmuşlardı.

Gürsel Tekin istifa kararına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı: “Hiçbir objektif koşul, liyakat ve ehliyetin olmadığı, parti içi hemşehricilik, gruplaşma, ekipleşme ilişkileri ile makam ve mevkilerin dağıtıldığı, partiye emek veren, partinin iktidar olması için çalışan insanların dışlandığı, Türkiye’de iktidar mücadelesi yerine parti içi iktidar mücadelesinin yeğ tutulduğu, parti hukukunun ve partimiz emekçilerinin haklarının yok sayıldığı, Genel Merkezin kendi açıkladığı kural ve talimatlara bile uymadığı, parti hukukuna ve açıklamalarına güvenerek emek sarf eden insanların emeklerinin gasbedildiği, ideoloji, ilke veya düşünce ile oluşan yoldaşlık ruhu yerine ahbap-çavuş, eş, dost, akraba ilişkilerinin her düzeyde belirleyici olduğu bir yapı haline dönüşmüştür.”

Soner Çetin ise istifa açıklamasında, “Önce yerelde, ardından genelde iktidarı hedeflemesi gerekirken Cumhuriyet Halk Partisi mevcut yönetiminin sadece kendi parti içi iktidarlarını korumaya yönelik taktikler geliştirmeye çalıştığını kaygıyla izlemekteyiz. Bunu son aday belirleme yöntemlerinde de net bir şekilde gördük.” demişti.

Paylaşın

CHP’nin “Yerel Seçimler” Sloganı Belli Oldu

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerde çalışmalarını hızlandırdı. CHP’de de seçim kampanyası hazırlıklarına son rötuşlar yapılıyor. Edinilen bilgiye göre CHP’nin seçim kampanyası sloganı “İşimiz gücümüz Türkiye” olacak.

Son dakika bir değişiklik olmazsa belirlenen bu slogan “İşimiz gücümüz Ankara”, “İşimiz gücümüz Çanakkale” gibi her kentin adı ile de kullanılacak. Ayrıca seçim bölgelerinde parti politikaları dile getirilirken, “İşimiz gücümüz gençlik”, “İşimiz gücümüz emekliler” gibi sloganlar üretilecek.

Siyasi partilerin yerel seçim hazırlıklarında sona gelindi. Önümüzdeki hafta aday belirleme sürecini tamamlayacak olan partiler seçim kampanyalarının içeriğini de kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Seçim beyannamesini ilk açıklayan AK Parti, “Gerçek belediyecilik” sloganı ile sahaya çıktı.

MHP, “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin” sloganı ile mitinglere başlarken, iktidar ve muhalefet karşısında ‘üçüncü yol’ tarif eden İYİ Parti “Mecbur değilsin” sloganını kullanıyor. Saadet Partisi geçtiğimiz hafta seçim sloganını “Saadet İş Başına, Haydi Bismillah” olarak duyurdu. Yeniden Refah Partisi ise “Ahlaklı belediyecilik” diyerek 81 ilde gösterdiği adayları bir törenle tanıttı.

Gelecek hafta, 12 Şubat’ta yapacağı Parti Meclisi toplantısında kalan tüm adayları belirlemeyi hedefleyen CHP’de de seçim kampanyası hazırlıklarına son rötuşlar yapılıyor. Gazete Duvar’ın edindiği bilgiye göre CHP’nin seçim kampanyası sloganı “İşimiz gücümüz Türkiye” olacak.

Son dakika bir değişiklik olmazsa belirlenen bu slogan “İşimiz gücümüz Ankara”, “İşimiz gücümüz Çanakkale” gibi her kentin adı ile de kullanılacak. Ayrıca seçim bölgelerinde parti politikaları dile getirilirken, “İşimiz gücümüz gençlik”, “İşimiz gücümüz emekliler” gibi sloganlar üretilecek.

Paylaşın