CHP Lideri Özgür Özel: Bağımsız Filistin Devleti Kurulmalı

Burdur’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir bağımsız Filistin devletinin kurulması, tanınması ve bütün dünyanın bu barış formülüne destek vermesini bir kez daha talep ediyorum. Akan kanın durmasını, bütün İslam coğrafyasına ve güzel memleketimize barışın hakim olmasını cenabı haktan niyaz ediyorum” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Burdur’da düzenlenen iftar programına katıldı. Burada konuşan Özel, “Sayın il başkanım, değerli belediye başkanım, başkan adaylarımız, çok kıymetli muhtarlarım, Burdur’un çok kıymetli, vatansever, kalbinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan güzel insanları, hepinize merhaba. Hoş geldiniz. Bugün kardeşim Ali Orkun Ercengiz’in bir geleneksel iftar davetinde sizlerleyiz” dedi.

Hizmetlerin ayrım gözetilmeden gerçekleştirildiğini vurgulayan Özel, “Tabi ele mikrofonu alınca burada siyaset yapacak halimiz yok. Hangi siyasi görüşten olursa olsun bütün vatandaşlarımızın belediye başkanıdır Ali Orkun Ercengiz. Tüm vatandaşlarımıza eşit hizmet sunmakla yükümlüdür. Hepimizin öncelikle Ramazanınızı kutluyorum. Tuttuğunuz oruçları Allah kabul etsin. Sağlık, afiyet içinde, mutluluk içinde bayrama erişmenizi ve bayramı bayram gibi geçirmenizi ümit ediyorum” ifadesini kullandı.

İsrail’in Gazze saldırılarına da dikkat çeken Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı: “Sözü almışken burada herhalde her birimizin üzerinde mutabakat sağlayacağı bir şeyi talep etmek gerekiyor o da akan gözyaşının ve kanın durmasıdır. Filistin’de aylardır Hamas’ın yapmış olduğu bir saldırıdan sonra İsrail devletinin orantısız şekilde hasta gözetmeden çocuk kadın gözetmeden yaptığı saldırılarda 32 binin üzerinde Filistinli hayatını kaybetti.

Bunların çok önemli kısmının kadınlar ve çocuklar olduğunu biliyoruz. Mübarek Ramazan ayında çatışmaların durmasını, İsrail’in saldırıların durmasını ümit ediyoruz. Ancak olmadı. Dünyadaki 140 ülkedeki sol, sosyal demokrat, sosyalist partilerin liderlerine mektup yazarak ateşkesin sağlanması için çaba içinde olmamız gerektiğini ifade etmiştim. Buradan Burdur’dan bir kez daha Filistin’deki zulmün, saldırıların, savaşın, İsrail’in yapmış olduğu devlet terörünün sona ermesi çağrısında bulunuyoruz”

CHP Lideri Özgür Özel, geçmiş dönemde Filistin ile kurulan ilişkiyi anımsatarak, “CHP’nin Genel Başkanı olarak, üçüncü genel başkanımız Kıbrıs fatihi Karaoğlan Bülent Ecevit’in, Yaser Arafat ile vaktinde kurduğu ilişkiyi sahiplendiğimizi ifade etmek isterim. Hem Bülent Ecevit’e hem Yaser Arafat’a Allah’tan rahmet dileriz.

Onların birbiri ile olan dayanışması ve CHP’nin Filistin’e desteği bugün de aynı şekilde sürmektedir. Ben 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir bağımsız Filistin devletinin kurulması, tanınması ve bütün dünyanın bu barış formülüne destek vermesini bir kez daha talep ediyorum. Akan kanın durmasını, bütün İslam coğrafyasına ve güzel memleketimize barışın hakim olmasını cenabı haktan niyaz ediyorum” dedi.

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den Sert Sözler: Milli İrade Hırsızı

İYİ Parti’den AK Parti’ye geçen ve şu anda AK Parti Eskişehir Belediye Başkanı Olan Nebi Hatipoğlu’na tepki gösteren CHP Lideri Özgür Özel, “Daha bir yıl önce AKP’ye itirazı olan MHP’ye itirazı olan ve Eskişehirlilerden, Atatürkçülerinden oy alan AKP’ye muhalefet edeceğim oy alan birisi o günlerde aynı zamanda o iktidardan yüksek miktarda şirketlerine teşvik alıyormuş” dedi ve ekledi:

“Bu teşviklerin gereğini seçimden hemen sonra partisini değiştirerek Eskişehirlilerin oylarını alıp, Eskişehirliler bilmiyor mu oyu Ak Parti’ye vermeyi MHP’ye vermeyi. Sana vermişler bir Milli irade hırsızlığıyla, bir siyasi yankesicilikle AKP’ye transfer olan birisi şimdi diyor ki Eskişehir’i ben yöneteyim. Eskişehir’i Ayşe Ünlüce yönetirse kim kazanıyor 80 bin Eskişehirli kazanıyor. 5 mahalle kazanıyor halk kazanıyor.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de 100. Yıl Kültür Merkezi açılışında açıklamalarda bulundu. Özel’in konuşmasından öne çıkan satırbaşları şu şekilde: “Buranın yıllar önce bir kapalı pazar yeri olma şartıyla belediyeye bırakıldığının burayla ilgili kararın mahalle meclisleriyle verildiğini, benim belediye başkanlarım kenti o kentin sakinleriyle yönetmeyi tercih ediyorlar. Buraya sadece bir kapalı pazar yeri değil çok amaçlı bir kültür merkezi kazandırılıyor.

Ve bu yapılırken bir şey daha ortaya çıkıyor AKP’li belediyelerin tamamen ihalelerle yaptığı işler, onları bir ihale açıp müteahhitte kazandırmak yerine, belli hizmetleri kendisi gören Odunpazarı belediye hem istihdam yaratıyor. Bu sebeple 200 milyonun üzerinde tasarruf sağlıyor. Ve o 200 milyon lira bu büyük ekonomik krizde inşaat maliyetleri bu kadar artarken, 80 bin nüfusa sahip 5 mahalle buraya geliyor böylesine devasa bir yatırım yapıyor. İşte halk için halkla birlikte yönetmek. İşte sosyal belediyecilik bu demek ben Odunpazarı Belediye Başkanımız Kazım Kurt’a özellikle teşekkür ediyorum.

Burada esas olan gönül belediyeciliği. Kazım Kurt’u öve öve yere göğe sığdıramazlar, Eskişehir’e kim geliyorsa Yılmaz Büyükerşen’den bahsetmeden onunla duyduğu gururu ifade etmeden bizim odamızdan ayrılmazlar. Eskişehir’i bu günlere getiren bu kuvvetli ekiple gurur duyuyoruz.

Bugün Eskişehir’i Türkiye değil dünya konuşuyor. Şimdi geliyor bu yerel yönetim mucizesi şöyle bir adım atıyor. Tecrübe geçmişteki başarıları bir yere kadar getirirken bir yandan da kadınlarını yetiştirdi. CHP’nin en önem verdiği şey gençlerdir kadınlardır Şimdi Yılmaz Büyükerşen hoca kendi ekibinden kendi genel sekreterini Eskişehirlilerin taktiriyle, onların onaylarıyla bu mucizevi kent değişimini sürdürmek üzere gözü arkada kalmadan gönül rahatlığıyla Ayşe Ünlüce’ye devrediyor biz de yolu açık olsun diyoruz.

“Milli irade hırsızı”

Her seçim umudu barındırır içinde ama demokrasinin gereği bir riski de barındırır. Daha bir yıl önce AKP’ye itirazı olan MHP’ye itirazı olan ve Eskişehirlilerden, Atatürkçülerinden oy alan AKP’ye muhalefet edeceğim oy alan birisi o günlerde aynı zamanda o iktidardan yüksek miktarda şirketlerine teşvik alıyormuş. Bu teşviklerin gereğini seçimden hemen sonra partisini değiştirerek Eskişehirlilerin oylarını alıp, Eskişehirliler bilmiyor mu oyu Ak Parti’ye vermeyi MHP’ye vermeyi. Sana vermişler bir Milli irade hırsızlığıyla, bir siyasi yankesicilikle AKP’ye transfer olan birisi şimdi diyor ki Eskişehir’i ben yöneteyim. Eskişehir’i Ayşe Ünlüce yönetirse kim kazanıyor 80 bin Eskişehirli kazanıyor. 5 mahalle kazanıyor halk kazanıyor.

Peki oyları çalıp kaçan kazanırsa ne olacakmış. Dün il başkanımı dikkatli takip ettim. Kapalı bir toplantı, bir vakıf toplantısı. AKP’ye yakın bir vakıf. Diyor ki kendisi hele bir seçileyim belediyenin bütün imkanlarını bu vakfa açacağım, bütün vakıfa açacağım. Milli irade hırsızı kazanırsa Birlik Vakfı kazanacakmış, TÜRGEV kazanacakmış. TÜGVA kazanacakmış. Daha beteri Ensar Vakfı kazanacakmış. Sizin paranızı Yılmaz hocanın 20 yıldır biriktirdiklerini onlar hizmete dönüştürür size verirken o evlatlarımızı koruyamayan Ensar Vakfı’na Eskişehir’i peşkeş çektirecekmiş. Yok öyle şey biz buradayız Eskişehir’i kimseye peşkeş çektirmeyiz.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a Sert Tepki: İşine Bak

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın CHP’ye yönelik eleştirilerine, “Erdoğan’ın işi enflasyonu düşürmek, işine baksın. Onun işi CHP kulisi konuşmak değil. ‘CHP’nin yaptığı bir işle övüneceksiniz’ deseniz CHP tüm partilerle bayramlaşan tek partidir derim” şeklinde yanıt verdi.

Özgür Özel, yerel seçimlere ilişkin ise, “İstanbul ve Ankara’yı yeniden almalıyız. Kadın aday meselesi benim çok ısrar ettiğim bir meseledir. Erdoğan kadın eşittir aile olarak kodluyor. Ama biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda ilerleyeceksek adayların yarısı kadın olana kadar bu mücadele sürecek” dedi.

CHP Lideri Özel, Afyonkarahisar belediye başkan adayı Burcu Köksal’ın açıklamalarına ilişkin ise, “Kullandığı ifadeyi duymadım, duysam o an müdahale ederdim. İfadenin ne maksatla söylendiğini gördüm ama siyasette bunun karşı tarafta nasıl değerlendirileceği önemlidir” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, KRT TV’de canlı yayında soruları yanıtladı. Özel’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Bu benim ilk seçimim. Gönlümden geçen hiçbir belediyeyi kaybetmemek. Ama en güçlü olduğumuz zamanda bile onlarca belediye kaybedersiniz onlarca belediye alırsınız. Meral hanım gibi bir son nokta demem benim için çok erken ilk seçimim.

Bu seçim CHP tek başına giriyor. Bu sonucun takdir edilecek bir sonuç olacağını değerlendiriyorum. Bir genel seçimde partimi iktidar yapmazsam bir gün durmam ayrılırım. Bu kadar başarıya susamış, insanların bu kadar travmatik bir döneminde eğer partimi iktidar yapmazsam bir gün durmam. Bu seçim çok özel şartlarda olacak bir seçim. Ölçe ve değerlendirmeye ben inanılmaz inanıyorum.

CHP adaylarını belirlerken anketlerden de yararlandı ama mesela İzmir’e 46 milletvekili gönderildi, rapor hazırlandı. Birkaç yöntemi birlikte uyguladığımız oldu. Bir genel başkan açısından belediye kaybetmek babanın evlat kaybetmesi gibi bir şey.

Seçime kısa bir süre kala anket açıklanmasını doğru bulmuyorum. Antalya AK Parti’ye geçiyor verisi benim için şaşırtıcı bir veri. Hatay’da, Lütfü Savaş hızla farkı kapatıp seçimi kazanacak gibi duruyor. Hatay’ı kazanırsak benim için sürpriz olmayacak.

İstanbul ve Ankara’yı yeniden almalıyız. Kadın aday meselesi benim çok ısrar ettiğim bir meseledir. Erdoğan kadın eşittir aile olarak kodluyor. Ama biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda ilerleyeceksek adayların yarısı kadın olana kadar bu mücadele sürecek.

Burcu Köksal’ın açıklamasını ertesi gün üçe kadar geciktirmesi bizi türbülansa soktu. Kullandığı ifadeyi duymadım, duysam o an müdahale ederdim. İfadenin ne maksatla söylendiğini gördüm ama siyasette bunun karşı tarafta nasıl değerlendirileceği önemlidir. Burcu Köksal ‘Siz düzeltin başkanım’ dedi. Ben de ‘CHP’nin kapısı herkese açıktır’ dedim.

Burcu Hanım’ın dediği, ‘Ben burada belediyeyi kendim yöneteceğim, DEM ile ittifakımız yok’ demek. Bu ifadelerin bu kelimelerle kullanılması genel seçimlerde DEM’e oy vermiş, yerel seçimlerde kendi isteğiyle CHP’ye oy verecek seçmeni rahatsız edebilirdi. Konuşmanın içindeki hüküm cümleleri biz dahil olduktan sonra düştü.

Bizim milletimiz sahtekarlığı sevmez. Abdülkadir Selvi hiç olmamış diyalogları olmuş gibi yazıyor… Erdoğan’ın işi enflasyonu düşürmek, işine baksın. Onun işi CHP kulisi konuşmak değil. ‘CHP’nin yaptığı bir işle övüneceksiniz’ deseniz CHP tüm partilerle bayramlaşan tek partidir derim.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den “Acı Reçete” Uyarısı

İzmir’in Ödemiş ilçesinde halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, 1 Nisan’da bu hükümet ‘yahu bu kadar zam yaptım, bu kadar enflasyon oldu, bu kadar eziyet çektiler yine de oy verdiler’ derse ertesi güne yapacak bir şey yok” dedi ve ekledi:

“1 Nisan’ın ertesi günü artık emeklisi, emekçisi, çiftçisi, esnafı büyük zorluklar yaşayacak. Ama 1 gün önce yapacak bir şey var. 31 Mart günü önünüzde sandık var. Bu seçim bir genel seçim değil yerel seçim, çalışkan, dürüst insanlara ilçenizi emanet edeceksiniz. Ama bu seçim aynı zamanda ülkeyi yönetenlere mesaj verilecek bir seçim.”

Özel, konuşmasının devamında, “Yokluktan, yoksulluktan, kıtlıktan, düşük maaşlardan, enflasyondan, hayat pahalılığından şikayeti olan herkes bu hükümete bir sarı kart gösterirse, bir kırmızı ışık yakarsa ‘benim derdim boyumu aştı, hep zenginleri düşünmeyin’ derse o zaman bir ümit var” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin İzmir’in Ödemiş ve Tire ilçesinde düzenlediği mitinde açıklamalarda bulundu. Konuşmasında ekonomik sorunlara dikkati çeken Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Bundan sonraki süreç artık geneldeki iktidarın gücünün yerelle dengelenmesi sürecidir. 4 yıl seçim yok. Acı reçete geliyor ve hiç kimsenin şüphesi olmasın; bu ülkede kemeri 5’li çete sıkmıyor, acı reçeteyi koca koca holdingler içmiyor. Erdoğan başbakan olduğunda en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret seviyesindeydi. Erdoğan bu düzeni bozmasaydı bugün en düşük emekli aylığı 26 bin lira olacaktı. Bugün aldığınız 10 bin lira 2,5 çeyrek altını zor karşılıyor.

2015’te Sayın Kemal Kılıçdaroğlu emekliye iki bayramda 1 maaş ikramiye dedi. 7 Haziran’da emekli gücünü gösterdi oylarını AK Parti’ye vermedi, çoğunluğu kaybetti. 1 Kasım’da seçimlere giderken bende vereceğim dedi AK Parti. 2018’de ise bin TL verdi. Beğenmediğimiz bin TL bayram ikramiyesi 24 kilo dana kıyma alınıyordu. Bugün 3 bin TL yaptı ikramiyeyi, 6 kilo dana kıymayı zor alıyor.

Dün akşam döndük baktık. Erdoğan ilk geldiğinde üniversiteliye verilen kredi 300 TL. Kendisi bugün 2 bin TL veriyor. ‘300 TL nere 2 bin TL nere’ diyor. 2014’de 300 TL ile 333 gevrek alınıyor. Bu seneki 2 bin TL ile 200 tane İzmir gevreği alınıyor. Öğrencinin cebinden 133 gevrek çalıyorlar her ay. 2014’te 300 TL ile 500 boyoz alınıyor. 2 bin TL’lik kredi ile 200 boyoz alınıyor. Öğrencinin cebinden 300 boyozu Recep Tayyip Erdoğan almıştır. Bu hesap böyle biline… Bir asgari ücret Saray’da 55 saniyede harcanıyor. Dün ilan edilen işsizlik son 32 ayın en yüksek rakamı.”

Özel’den Kılıçdaroğlu mesajı: Allah ondan razı olsun

Özgür Özel, Tire’de yaptığı konuşmada ise özetle şunları söyledi: “Emeklinin halini gördünüz. AKP ilk iktidara geldiğinde ‘kriz var’ diyordu. O zamanlar emekli maaşı bir buçuk asgari ücretti. Emekliyle uğraşmasa, enflasyona ezdirmese, Tayyip Bey gelip emeklinin maaşına dokunmasaydı, düzen sürseydi bugün emekli maaşı 26 bin TL olacaktı.

3 Kasım 2002 günü en düşük asgari ücret, tam 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün 10 bin TL iki buçuk çeyrek altın alıyor. Bayram ikramiyesini kimin sayesinde alıyoruz? Kılıçdaroğlu sayesinde. Allah ondan razı olsun. 2015 yılında Kemal Bey dedi ki ‘İki bayramda da birer emekli maaşı’. Dediler ki ‘Olmaz, veremezsin’. Yeniden seçime giderken ne dediler? ‘Biz de vereceğiz’. 2015’te söz verdiler, 2018’de 1000 TL verdiler.”

Paylaşın

CHP Lideri Özgür Özel: Erdoğan’ı Gizleyerek Propaganda Yapıyorlar

İzmir’de halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “Büyük bir oyunun içindeyiz. Birileri aday olmuş İzmir’e, Türkiye’nin her yerinde Recep Tayyip Erdoğan resmi var İzmir’de yok. Ampul zaten yok. İzmir’de Erdoğan’ı gizleyerek propaganda yapıyorlar ve İzmirliden oy istiyorlar” dedi ve ekledi:

“Oy istiyorsun da bak İrfan’ın genel başkanı burada, logosu yakasında. Buradan soruyorum; İzmir’e aday olunca sakalını toplatan bıyığını düzelten adam; sen genel başkanını neden saklıyorsun? Atatürk’le İnönü’ye iki ayyaş diyen adamı neden saklıyorsun? Fesli Kadir ‘Atatürk heykelleri devrilecek’ diyordu, bu adamlar şimdi gelmiş İzmir’de büyükşehir belediye başkanı olmak istiyor. Haydi canım sende.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin İzmir’in Deprem Anıtı Meydanı’nda düzenlediği mitingde halka seslendi. Cumhuriyet’in aktardığına göre; Özgür Özel’in konuşmasından satırbaşları şöyle:

“CHP İzmir’i ‘çantada keklik sanıyor’ diyorlar. Biz İzmir’i dinliyoruz, okuyoruz, anketler yaptırıyoruz ve ona göre İzmir’de büyük bir değişimi başlatıyoruz.

Geçmiş dönemlerde partimize hizmet eden başkanlarımız çok kıymetli. İzmir’in beklentisi ve en önemli talebi büyük bir değişimden yana.  Bunun iki aksı var. Bunlardan biri kadınlar. Atatürk bütün dünyadan yıllar önce kadına seçme seçilme hakkı vermişken Cumhuriyet’in 100. yılında kadın devrimi vakti gelmişti.

9 ilçede kadın adaylarımız var, Atatürk’ün kızlarını Atatürk’ün kentine emanet ediyorum. Atatürk Cumhuriyet’i canı pahasına kurdu. Genel başkanlara veya milletvekilleri emanet etmedi bu Cumhuriyet’i, gençlere emanet etti. Genç adaylarımızı İzmir’e emanet ediyorum.

İzmir’deki CHP listelerinden biri de gençlere duyduğu güven ve gençlere verdiği görevdir. 30 adayın 12’si 40 yaş altında. Gençlik kollarında uzun yıllar çalışmış  ve belediyede çalışmış örgütten gelen 39 yaşında İrfanımız var. Değerli İzmirliler 12 tane genç belediye başkanımızı laik ve çağdaş İzmir’e emanet ediyorum. İrfan Önal’ı da sizlere emanet ediyorum.

30 tane belediye başkanı ve bir takım kaptanı Cemil Tugay var, onu da sizlere emanet ediyorum… Her ikisinin kapısı herkese açık ama depremsellik sorunu, depremzedenin mağduru olan kim varsa onların İrfan’a, Cemil’e ve bana emanettir.

Türkiye’nin dört bir yanında büyükşehir adaylarımız var. İlçe belediye başkan adaylarımız var. Her birinden iyi ve dürüst yönetim bekliyoruz. Bu iki başkanımızdan ayrı bir beklentim var. 2020 yılında burası bir deprem felaketi yaşadı. 117 canımızı kaybettik.

Hep beraber göz yaşı döktük. Bu iki arkadaşımızın temel görevi depremzedelerin mağduriyetlerini ortadan kaldıracaklar. Kentsel dönüşüm için, aynı felaketi yaşamamak için ikisine birden çok inanıyorum, çok güveniyorum.

“Erdoğan’ı gizleyerek propaganda yapıyorlar”

Büyük bir oyunun içindeyiz. Birileri aday olmuş İzmir’e, Türkiye’nin her yerinde Recep Tayyip Erdoğan resmi var İzmir’de yok. Ampul zaten yok. İzmir’de Erdoğan’ı gizleyerek propaganda yapıyorlar ve İzmirliden oy istiyorlar. Oy istiyorsun da bak İrfan’ın genel başkanı burada, logosu yakasında.

Buradan soruyorum; İzmir’e aday olunca sakalını toplatan bıyığını düzelten adam; sen genel başkanını neden saklıyorsun? Atatürk’le İnönü’ye iki ayyaş diyen adamı neden saklıyorsun? Fesli Kadir ‘Atatürk heykelleri devrilecek’ diyordu, bu adamlar şimdi gelmiş İzmir’de büyükşehir belediye başkanı olmak istiyor. Haydi canım sende.

İzmir özgür bir kent olmasaydı o rahatlığı yaşanması mümkün değildi. AKP zihniyetinin yönettiği şehirlerde özgürlük yok, belli saatten sonra zabıta, polis karışır. İzmir’i kimseye karıştırmayız, kimseye bulaştırmayız.

Cumhur İttifakı var ama demokratların hepsinin bir arada olduğu bir ittifakı var; İzmir İttifakı var burada. Türkiye’de Türkiye İttifakı var. Biz Türkiye İttifakı’yız. Mezhebine, doğduğu yere bakmadan bu ülkeyi seven, milli takım gol atınca sevinen herkes Türkiye İttifakı’dır.

Başkanlarımıza çok güveniyoruz. Bayraklı, İrfan, Tugay, İzmir size emanettir. Cumhuriyetin sancak gemisi İzmir İzmirlilere emanettir.

Paylaşın

Özel’den Cumhur İttifakı Tepkisi: Ülkenin Üzerine Kara Bulut Gibi Çöktüler

Zonguldak’ta halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “Bir tarafta AK Parti bir yanda MHP. Her geçen gün birbirine benziyor. Rengi gökyüzünde koyu gri yağmur bulutları o ittifakın renkleridir” dedi ve ekledi:

“Kentlerin ve ülkenin üzerine kara bulut gibi çöktüler. Bir de yanlarına domuz bağcıların, Hizbullahçıların avukatlarını aldılar. Mikroba ‘neden hastalık yapıyorsun?’ diye sorulmaz. Bunların niyeti belli bunlar İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı, Medeni Hukuka karşı o yüzden onlarla birlikteler.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin Zonguldak’taki halk buluşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Halen daha maden ocaklarında kayıplar vermenin, ocakların başında gözü yaşlı ailelerin görüntüleri yüreğimizi dağlamaya devam ediyor. Bu maden ocaklarının vergilerini affedenler İliç’teki şirkete göstermelik ceza verip sonra vergi borcunu silenler emekçiye gelince ‘para yok’ diyor. Size yazıklar olsun.

Zonguldak, emek ve kömürün şehri olarak bilinse de, şimdilerde emeklilerin şehri olma özelliğini taşıyor. Zonguldak, Türkiye’de emekli nüfusunun çalışan nüfusundan fazla olduğu nadir illerden biri; emekli sayısı, çalışan sayısından 26 bin fazla. 3 Kasım 2002’de, en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücrete denk geliyordu, bu da bugünün parasıyla yaklaşık 26 bin lira eder.

Ancak, bu hükümet döneminde, adım adım emeklilerin alım gücü düşürüldü. Şu anda, en düşük emekli maaşı, asgari ücretin yalnızca yüzde 60’ı kadar. Asgari ücret 17 bin lira iken, en düşük emekli maaşı 10 bin lira.

Erdoğan’ın iktidara geldiği dönemde, en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alınabiliyordu; şimdi ise yalnızca 2,5 çeyrek altın alınabiliyor. Her hesap yanılabilir ama altın hesabı yanılmaz. Emeklilerin aylık geliri, 8 çeyrek altından 2,5 çeyrek altına düşürüldü. Bu durum, her ay emeklilerin cebinden adeta 5,5 çeyrek altının çalınması anlamına geliyor. Kimin yüzünden gidiyor; Recep Tayyip Erdoğan yüzünden gidiyor.

Emeklilere iki bayramda verilen ikramiye konusuna gelince, 2015’te CHP’nin bir maaş ikramiye önerisi önce kabul görmedi. Ancak 7 Haziran seçimlerini kaybettikten sonra, hükümet de ikramiye vereceğini açıkladı. Seçime kadar hiçbir adım atılmazken, seçim döneminde 1000 lira ikramiye verildi. Biz, en az asgari ücret kadar olmasını önerdik; fakat hükümet, 1000 liranın yeterli olduğunu savundu.

Bir zamanlar 1000 lira ile 24 kilo dana kıyma alınabilirken, bu miktar 2021’de 2 bin lira, bu yıl ise bayramdan önce 3 bin lira olarak planlanmıştı. Ancak bu 3 bin lira, bugün ancak 6 kilo dana kıyma alabiliyor. 2018’de bir bayram ikramiyesiyle alınabilen 24 kilo kıyma, bugün sadece 6 kiloya düşmüş durumda.

Ben kendi hesaplarımı yaptım ve sonuç olarak, emeklilerin taleplerini karşılamak için 1,4 trilyon lira gerekli değil; sadece 690 milyar lira yeterli. Fakat, ‘690 milyarı verin’ dediğimizde, ‘Para yok’ yanıtını alıyoruz. Oysa bu yılın bütçesine baktığımızda, vazgeçilen vergi gelirlerine şahit oluyoruz.

İliç’teki yabancı şirketten, 5’li çetenin her bir üyesine, kamu müteahhitlerinden, Saray’ı inşa edenlere kadar ne kadar yandaş büyük holding varsa, onların hepsinin vergi gelirlerinden vazgeçilmiş; toplamda 657 milyar lira. Yani, şirketler para kazanmış, kâr etmiş ama vergi ödeme zamanı geldiğinde, devlet bu vergilerden 657 milyar lira vazgeçmiş.

Emekliye gerekli olan para yok deniyor ama yandaş şirketler söz konusu olduğunda para bulunuyor. Eğer Tayyip Erdoğan’ın emeklilere yetecek parayı bulamıyorsa, emeklilerin de Tayyip Erdoğan’a verecek oyları olmamalı. Zonguldak’taki emeklilerden bir mesaj var: ‘Beni düşünmeyene ben de oy vermem.’ Bundan sonra emeklilerden sana oy yok Erdoğan. Bu durumu sen düşün.

“Umudu örgütlüyoruz”

Cumhur İttifakı bir yanda duruyor, korkuyu örgütlüyorlar. Hatay’a gidip şantaj yapıyorlar. Oysa Türkiye’nin en iyi hizmet alan kentleri CHP’li belediyeler yönetiyor… Yıllardır iktidarda değiliz ama yüz öğrencilerin 85’i CHP’li belediyelerin olduğu ilçeleri tercih ediyor. Ama korkuyu örgütleyecek ya öyle konuşuyor Ama biz umudu örgütlüyoruz.

Bir tarafta AK Parti bir yanda MHP. Her geçen gün birbirine benziyor. Rengi gökyüzünde koyu gri yağmur bulutları o ittifakın renkleridir. Kentlerin ve ülkenin üzerine kara bulut gibi çöktüler. Bir de yanlarına domuz bağcıların, Hizbullahçıların avukatlarını aldılar. Mikroba ‘neden hastalık yapıyorsun?’ diye sorulmaz. Bunların niyeti belli bunlar İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı, Medeni Hukuka karşı o yüzden onlarla birlikteler.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a “Emekli Maaşı” Tepkisi

Lüleburgaz’da halk buluşmasında yurttaşlara seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “Recep Tayyip Erdoğan ilk geldiğinde 3 Kasım 2002’de, en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü hesapla 25-26 bin lira olması gerekiyor. O gün en düşük emekli maaşı tam 8 çeyrek altın alıyordu. İnanmayan hesaplasın. Şimdi en düşük emekli maaşı 10 bin lira, 2,5 çeyrek altın bile almıyor” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında Türkiye İttifakı vurgusu da yapan Özel, “Bu seçimde bütün Türkiye’den, Cumhur İttifakı’nın karşısına bir büyük ittifakı dikmesini bekliyoruz. O ittifakın adı Türkiye İttifakı’dır… Bu ittifakın içinde sosyal demokratlar var. Bu ittifakın içinde muhafazakar demokratlar var, milliyetçi demokratlar var. Geçmiş seçimlerde birlikte olduğumuz ittifak ortaklarımızın kıymetli seçmenlerinin itirazı bitmedi ki ittifakımız bitsin. İtirazları saray düzeninedir, itirazları sömürüyedir, itirazları yolsuzluğadır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Kırklareli Lüleburgaz’da halk buluşmasında yurttaşlara hitap etti. Konuşmasında ekonomik krize dikkat çeken Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Recep Tayyip Erdoğan ilk geldiğinde 3 Kasım 2002’de, en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü hesapla 25-26 bin lira olması gerekiyor. O gün en düşük emekli maaşı tam 8 çeyrek altın alıyordu. İnanmayan hesaplasın. Şimdi en düşük emekli maaşı 10 bin lira, 2,5 çeyrek altın bile almıyor.

2018’de emekliye bin TL ikramiye verdiler. 2021’de 2 bin lira oldu. Bu sene 5 bin TL yapacağız diye fısıltı yaydılar. Ama 2 bin lirayı 3 bin lira yaptılar. 2018’in bin lirası 22 kilo kıyma alıyordu, bugünün 3 bin lirası sadece 6 kilo kıyma alıyor. O günden bu güne emeklinin sofrasından 18 kilo kıymayı çaldılar. Biz bu hakkı yedirmeyiz.”

Şubat ayı enflasyonu 4.5 puan artmış. Kime göre? Artış çok yüksek ama bu artış bile TÜİK’e göre. Neyin baş harfleri? Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Yıllık enflasyonu yüzde 67 olarak belirledi. Bugün itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 67. Gerçek enflasyon kaç? Gerçek enflasyon yüzde 130.

Peki emekli ne zam aldı? Yüzde 33. 7500’den 10 bin lira yaptılar. Memur ne aldı, işçi ne aldı yüzde 49. TÜİK doğru söylüyor bile olsa yüzde 20’ye yakın, yüzde 18 memurun ve işçinin cebinden para çalındı. İş emekliye geldiğinde bu sefer rakam yüzde 34, cepten çalınan para.”

31 Mart yerel seçimleri için mesaj veren Özel, şunları söyledi: “31 Mart seçimi elbette bir yerel seçim. Ama esas olarak 31 Mart seçimi; bu iktidar, bu emekliyi, bu yoksulları, bu işsizleri görmeden görmeden 4 yıl daha dursun mu, yoksa siyasette bir denge kurulsun mu? Bunun karşısına kimse durmasın ezip geçsin mi bizi, yoksa bir kendine gelsin hesabını kitabını ona göre yapsın mı? İşte bu seçim, hangi partiden olursa olsun eğer zamdan, eğer yoksulluktan, eğer işsizlikten şikayeti varsa sarı kartı gösterme, kırmızı ışığı yakma seçimidir.”

Konuşmasında Türkiye İttifakı vurgusu yapan Özel, “Bu seçimde bütün Türkiye’den, Cumhur İttifakı’nın karşısına bir büyük ittifakı dikmesini bekliyoruz. O ittifakın adı Türkiye İttifakı’dır… Bu ittifakın içinde sosyal demokratlar var. Bu ittifakın içinde muhafazakar demokratlar var, milliyetçi demokratlar var. Geçmiş seçimlerde birlikte olduğumuz ittifak ortaklarımızın kıymetli seçmenlerinin itirazı bitmedi ki ittifakımız bitsin. İtirazları saray düzeninedir, itirazları sömürüyedir, itirazları yolsuzluğadır” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a : Senin Önceliğin Beşli Çeteler, Benim Emekliler

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’a emekli maaşları üzerinden tepki göstererek, “Siyaset öncelik belirleme işidir. Senin emekliye verecek paran yok ama yazlık saraya verecek paran varsa, emekliye verecek paran yok, kışlık saraya verecek paran varsa, emekliye verecek paran yok, uçan saraylara, 14 tane lüks uçağa verecek paran varsa senin önceliğin kendin, ailen ve yandaşların, senin önceliğin beşli çeteler, benim önceliğim emekliler” dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Özgür Özel, Tekirdağ Çorlu’da vatandaşlara seslendi. Özel, şunları söyledi: “3 Mart Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu takibinden 5 ay sonra, yani tam 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün laikliğin temellerini atan 3 büyük düzenlemeyi yaptığı ve bu ülkeyi çağdaşlaşma yolunda, ileriye gitme, zenginleşme yolunda en önemli adımları attığı, Cumhuriyet devrimlerinin tam 100’üncü yılı. Atatürk hilafeti kaldırdı. Atatürk çoklu eğitimi kaldırdı, eğitim birliği yasasını getirdi.

Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli devrim yasalarını bugün çıkardı. Benim bugün burada olmam büyük onur. Çünkü o Gazi Mustafa Kemal Atatürk kara tahtanın önüne geçip, bugün kullandığımız alfabeyi de ilk kez Tekirdağ’da tanıtmıştı. Devrim yasalarının 100’üncü yılı kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşasın.

Türkiye’nin hiç şüphe yok sanayisinin hızla geliştiği bir kenttesiniz. Kent geliştikçe demokrasinin de onunla birlikte gelişmesi gerekir. Öyle bir yerdeyim ki içim o kadar rahat ki 1989’dan beri belediyeyi sosyal demokratlara emanet eden halkçı belediyeciliğin kıymetini bilen bir kentteyim. 2018 yılından beri, öncesinde belediye başkan yardımcılığı, belediyede diğer görevler, o günden bugüne kadar 6 yıldır sürdürdüğü görevi ile sizlerin çok sevdiği belediye başkanının anketini yaptırdık.

Dedim ki, bizdeki belediyelerde başkanın oyu partinin oyunu geçiyorsa, seçildiğinden ilerideyse, partisini yukarılara taşıyorsa, sen bana emanetsin. Sonra da Çorlululara emanetsin. Başkan görevi süresince bir, iki kere, genel merkeze gelmiş, görevi boyunca hiç Ankara’ya gelmemiş. Diyor ki eksik mi bıraktım acaba? Dedim ki sen Ankara’da değilken Çorlu’da olduğuna göre orada çalıştığına göre, Çorlulular senden razı olacağına göre endişelenme, ben bakacağım dedim. Anket geldi. Şöyle bir baktım, helal olsun Ahmet Başkana dedim.

Genç başkanımız, mesleği inşaat mühendisliği, belediyeciliği biliyor. Siyaseti biliyor. Yaptıklarına baktığımda ilk işe hem kentin tarihi kimliğini ön plana çıkarmak, hem yerli ve yabancı turist sayısını artırmak üzere çok önemli planlama yapmış. Tarihi yapıları ortaya çıkarmış. Buraya turist çekebilecek her türlü tedbiri almış. Gitmiş, Yılmaz Büyükerşen gibi birisini, onun balmumu heykelleri var ya evlatları kadar kıymetlidir, onu ikna etmiş, Türkiye’de ikinci balmumu heykel müzesini de almış, buraya getirmiş.

“Partizanlık yapıyorlar”

Baktım Çorlu’ya gelen turist, ziyaretçi sayısı muhteşem rakamlar. Atatürk Evinin yapılmış olması harikulade iş. Ama bazısı sırf bunları yapar, öbür işlere bakmaz. Sosyal belediyecilik diye bir şey var acaba o nasıl? Baktığımda Dost Kartı gördüm. Yani birileri yoksulluğu yönetmek istiyorlar. Alıyorlar panelvanı yoksul mahallere gidiyorlar. Kapıyı çalıyorlar. Yanında partisinin mahalle başkanı. Burayı geç diyor, bu CHP’li. Bu diyor üyemiz. Açıyor, kapıyı çalıyorlar. Nasıl Tayyip Bey, çocukların kafasına oyuncak atıyor, çay atıyor ya.

Bunlar da ver oradan makarna, ver oradan pirinç, herkesin gözünün önünde fotoğraf çektirerek filan insanların yoksulluğunu yüzlerine vurarak, oy karşılığı bu işi yaptığını belli ederek, mahalle başkanına sorduğu için partizanlık yaparak bu işleri yapıyor. Ahmet Başkan ne yapmış, Dost Kart diye bir kart çıkarmış. İhtiyaç sahibine ulaştırmış. İçine nakdi yardım yapıyor, nasıl biliyor musunuz? Güya bunlar o AKP için bu işi yapanlar çok inançlı ya. Ne demiş Peygamber Efendimiz, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek demiş. Aynen öyle sosyal yardım yapıyor. Helal olsun başkana. Bir tarafta insanların yoksulluğunu siyaseten yönetenler, bir tarafta yoksulluğu yok etmeye yemin edenler var. Partimizle gurur duyuyoruz, belediye başkanlarımızın hepsiyle gurur duyuyoruz.

Tabi önce Çorlululardan 31 Mart günü sandığa gitmelerini bekliyoruz. Karşılarında dört zarf var. Birincisi çok mühim, muhtara atılacak. Muhtar dediğini küçük görmeyin. Muhtarın burasında rozet yok. Bütçe yok, parti yok. Her şeyi kendi bastırıyor filan. Çıkıyor, sonra mahallenizin hakkını, menfaatini koruyor, başkana gidiyor, valiliğe koşturuyor. Ben hangi siyasi görüşten olursa olsun mahallesi için hizmet etmek için yola çıkan bütün muhtarlarımıza başarılar diliyorum.

31 Mart’tan sonra CHP’nin bütün belediyelerinin, bütün başkanların kapısı hem vatandaşlarımıza, hem muhtarlarımıza bundan önce olduğu gibi ardına kadar açıktır. İkinci oy sizin için atılacak. Kime, Ahmet Başkana, Ahmet Sarıkurt’a. Çorlu için. Üçüncü oy, belediye meclisi üyeleri için. Birçoğu burada. Hepsi partimizin geleceğe hazırladığı siyasetçiler. Deneyimlerinden yararlandığı siyasetçiler. O listelerde ne kadar güçlü olursak, belediye meclisinde o kadar rahatız. Çorlu’da zaten rahatız.

Ancak Tekirdağ’da büyükşehir belediye meclis üyeleri gidecek, onun için belediye meclis listemize herkesin sahip çıkmasını bekliyorum. Sonuncusu, dört dönemdir milletvekili. Hangi seçime girse, girdiği sandıktan çıkan, demokraside kadının gücünü gösteren birisi, evladınız, hemşeriniz, Çorlu’da oturan, tüm Çorlu’ya, tüm Tekirdağ’a hiç kimseyi partisinden dolayı ayırmayacak olan, doktor olduğu için sağlıkçı, Çorlu’nun da Tekirdağ’ın da yüzünü güldürecek olan, sağlığa iyi gelecek olan, Ergene’yi temizleyecek olan, hava kirliliğini azaltacak olan, yeşili artıracak olan kimdir? Sizin Candan.

Sevgili Çorlulular, ben Candan kadar tuttuğunu koparan, gayretli, şehri için bu kadar emek harcayan az sayıda milletvekili gördüm. Candan Yüceer’in Tekirdağ için projelerini bugün dinledik. Dünyayı gören, Tekirdağ’ın bundan önce yapılan iyi işlerine duyduğu minneti okuyan, üzerine koymayı hedef olarak koyan ama vizyon sahibi projeleri ile beraber Tekirdağ’ı hak ettiği gibi, Çorlu’yu hak ettiği gibi bir dünya kenti yapacak olan projeleri var, biz kendisine inanıyoruz, güveniyoruz, onu size emanet ediyoruz. 31 Mart seçimlerinde CHP’nin adaylarının Tekirdağ’da yaş ortalaması 48, en gençleri 39 yaşında. Gencecik bir ekibimiz var.

Elbette gençlik vurgusunun önemi hem yarınları düşündüğümüzden, hem bir vasiyeti yerine getirdiğimizden. Yoksa tecrübe, deneyim önemli, bunlardan yararlanmayı sürdürüyoruz ama gençlik şundan önemli. Atatürk, Cumhuriyeti gözlerini yumarken CHP Genel Başkanlarına emanet etmedi, belediye başkanlarına, milletvekillerine emanet etmedi, Atatürk Cumhuriyeti, gençlere emanet etti. Onun için yükünüz ağır. Hep beraber çalışmak, hep beraber önemli işler yapmak durumundayız.

“Siyaset öncelik belirleme işidir”

Gençlere vurgu önemli ama bu memlekette en büyük sıkıntıyı çeken de emekliler. Bir emeklilerin durumunu görmek, emeklileri konuşmak lazım. Şöyle ki bu Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı, 1,5 asgari ücretti, bugünkü para ile 25 bin lira olması gerekiyordu ama bugün 10 bin lira. Yani 0,6 asgari ücret. Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşıyla ki o zaman emeklilerin yüzde 20’si en düşük emekli maaşını alıyordu. Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda 2,5 çeyrek altın.

Yani Tayyip Erdoğan, görev süresi boyunca emeklilerin cebinden ayda 5,5 çeyrek altını almış. Bunun hesabını soracak mıyız? Geçen gün emeklilere zam yap dedim. Hiç olmazsa 1,5 asgari ücret ama bizim CHP olarak ilk teklifimiz, hiç olmazsa 1 asgari ücret. 10 bin liralık emeklilere kart verelim, maaşlarını 17 bin liraya çıkaralım. Devletin hizmetlerinden, devletin yaptığı hizmetlerden ücretsiz yararlanmalarını sağlayalım, elektrik, su, doğalgazda yüzde 25-40 arasında indirim sağlayalım diye kanun teklifi verdik, bizi dinlemedi, Meclis’i kapattı ve kaçtı.

Emekliye zam yapalım deyince emekliye para yok diyor. Emekliye para verirsem, çalışanlara maaş ödeyemem diyor. Yani çalışanlarla emeklileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Oysa çalışanlarla emekliler karşı karşıya değildir, yan yanadır. Kol koladır. Bütün emekliler yıllarca çalıştı da öyle emekli oldu. Bugün çalışanlar da ama birkaç sene sonra, ama çok daha sonra eninde, sonunda emekli olacaklar. Emekli ile çalışan karşı karşıya değildir ama emekli ile beşli çeteler karşı karşıyadır. Çünkü siyaset öncelik belirleme işidir.

Eğer sen parayı beşli çeteye verirsen, sen parayı saray müteahhitlerine verirsen, sen parayı yandaş müteahhitlere verirsen, sen dünyanın en pahalı makam arabasından 10 tane var dünyada, limuzin, Mercedes, ikisini alır, birine kendin biner, birini yedekte tutar ve boş gezdirirsen, senin emekliye verecek paran yok ama yazlık saraya verecek paran varsa, emekliye verecek paran yok, kışlık saraya verecek paran varsa, emekliye verecek paran yok, uçan saraylara, 14 tane lüks uçağa verecek paran varsa senin önceliğin kendin, ailen ve yandaşların, senin önceliğin beşli çeteler, benim önceliğim emekliler. Bunu bu şekilde bileceksin.

31 Mart’ta, emekliye para bulamayanların sandıklara bakınca oy görememeleri lazım. Emekliler dün Manisa’da bağırıyordu, madem ki para yok, sana da oy moy yok diye. Emekli astsubaylar pankart açmışlar, sorunlarımızı dile getirin diyorlar. Gerçekten onların çok sorunu var. Bütün emeklilerin çok sorunu var. Arkadaşlarımız bunları her fırsatta dile getiriyorlar. 1 Nisan’dan sonra yine emekli astsubaylar derneğini de bütün emekli derneklerini de Meclis’e de bekliyoruz ama emeklilerin hepsini 1 Nisan’dan sonra meydanlara bekliyorum, meydanlara.

1 Nisan bu iktidara bir sarı kart gösterme günüdür. 1 Nisan, 10 bin liraya geçinilir diyenlere kırmızı ışığı yakma günüdür. 1 Nisan, açlık sınırı 16 bin lirayken emekliyi unutanlara, boş file ile pazardan yollayanlara, emekliye olgun sebze ve meyve diye ezilmiş, büzülmüş, çürümüş meyveleri sattıranlara, emekliyi buna muhtaç bıraktıranlara, emeklilerin yarının emeklisi bugünün emekçilerinin yoksulların hesap sorma günüdür.

31 Mart’ta bu iktidara bu yaptıklarının hesabını sormaya var mıyız? 31 Mart’a kadar hangi siyasi görüşten olursa olsun, emeklisini, emekçisini, esnafını, çiftçisini, yaşlısını, gencini iktidarın karşısında kim güçlüyse onları sandıkta kim yenecekse, AKP’li, MHP’li belediye başkanını kim indirecekse yani gücünüzü iktidara göstermenin yolu neyse orada, meydanlarda, sandıkta buluşmaya, milletin vicdanını sandığa ve sandıkta bu iktidardan hesap sormaya davet ediyorum, hesap sormaya. 1 Nisan’dan sonra hakkını alamayan kim varsa, bakın söylüyorum. Demokrasi tepki ve protesto rejimidir.

Ben istediğimi yapacağım, sen evinde oturup susacaksın, ben seni ihmal edeceğim, görmeyeceğim, sen bana oy vereceksin, 5 sene oturacaksın. Öyle yağma yok. Bugün ABD’de Beyaz Saray’ın önünde protesto gösterisi serbest. Almanya’da parlamentonun önünde protesto serbest. İngiltere’de 10 numaranın önünde serbest, senin geldiğin Türkiye’de Ecevit’in önüne yazar kasa atmak serbest çünkü demokrasi tepki ve protesto rejimidir ama saraya doğru mendil sallasan, kolunu koparırlar.

Seçimlerden sonra kim hakkını alamıyorsa, öyle yakmak, yıkmak için değil kamu malına zarar vermek için değil, kanunlara saygılı şekilde hakkımızı söke söke almak için sokaklardayız. Meydanlardayız. Bugün Ahmet Başkanıma destek için geldim, Candan Başkanımın tanıtımına geldim, belediye başkanlarımla birlikte olmaya geldim. Mehmet Şimşek de İstanbul’a gitmiş, Kurum’a destek olmaya. İşi zor, orada demişler ki evsiziz, kiralar yüksek, ev alamıyoruz, kiraya dahi çıkamıyoruz.

O da demiş ki, enflasyonu tek haneye indirdiğimizde ev alabileceksin çünkü kredi çekebileceksin. Enflasyon tek haneye bunların hesabı ile 2 sene, 2,5 sene sonra gelecek ama aslında biliyoruz ki bunlar iktidardaysa bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Ama kendisi söylerken doğru bir şey söylemiş. Bugün Merkez Bankası’nın faizi yüzde 45 ama bankaların vatandaşa uyguladığı faiz ortalamada yüzde 65. Konut kredisi almak istediğinde 3 milyon liralık konut kredisi alıyorsun, 10 yıl ödemeli. 12 milyon olarak ödüyorsun.

4 katı. 3 milyon krediye ayda kaç para taksit ödenecek, yalan gibi inanılmaz. 95 bin lira aylık ödemesi var. 100 bin lira. Yahu adam 100 bin lira taksit ödeyebilecek olsa, kredi çekecek durumda mı olur gariban adam. O yüzden artık ev alınamaz. Şu an evi ve arabası olmayanların milli piyango çıkmazsa, uzaktan bir akrabadan miras kalmazsa ev alma şansı kalmadı, araba alma şansı kalmadı. Gençler ev almak ister, araba sahibi olmak ister doğru mu? Onun için böyle bir şey istemekle yetmiyor. Gençler araba istiyorsa, Tayyip Beyi göndermek ister, başka çaresi kalmadı.

Şimdi geçerken Trakya Birlik’i gördük, ayçiçeğini biliyoruz. Buğdayı, tarımı biliyoruz. Bir yanı sanayi, bir yanı tarım bir kentte yaşıyoruz. Mayıs ayının 27’sinde verin oyu kardeşinize faizler nasıl düşecek, enflasyonun beli nasıl bükülecek, döviz nasıl durdurulacak, hayat nasıl ucuzlayacak diyen kişi, o gün mazotun litresi 19 lirayken, bugün 40 lira 70 kuruş. Mazot Cumhurbaşkanı seçildiği mayıs ayından 8 ay sonra yüzde 106 zamlanmış.

Benzin yüzde 97 zamlanmış. Neredeyse yüzde 100. Bu şu demek. Hayat pahalılığı kartopu gibi büyüyecek. Mazota ve benzine zam varsa, bundan sonra iğneden ipliğe her şeye zam var demek. Eğer 31 Mart günü bu acımasız, bu beceriksiz, bu sadece kendini düşünen iktidarın karşısına bir güç dengelenmezse, 1 Nisan’dan sonra acı reçeteye hazır olun. Söylüyorlar. Acı reçete içirecekler. Kemer sıkmaya, sıkı para politikalarına hazır olun. Siz ezilirken 4 yıl daha sandık yok. Onun rahatlığında olacaklar.

“Hep birlikte kazanabiliriz”

Ama siz geçen seçimleri hatırlayın. 2018’de tek adam rejimi hayata geçtikten 10 ay sonra yerel seçimlerle, yerel seçimlerin gücü ile İstanbul, Ankara’dan başlayarak, Adana, Mersin’iyle, Antalya’sıyla ve 11 büyükşehir ile CHP’ye, Millet İttifakına önemli bir güç verildi ve bu seçimlere kadar o denge ile gelindi. Bakın küçük bir farkla seçimleri kaybetsek de iktidar tek başına olmayınca karşısında başka bir güç olunca herkesin ama herkesin çıkarlarının korunabileceği, sesinin duyulabileceği, yapılacak seçimlerden endişe duyulacak bir ortam oluşabilir. Bunun olması için Cumhur İttifakının karşısına bir güçlü ittifak koymak gerekmektedir. O ittifakın adı bu seçimde Millet İttifakı değildir, Türkiye ittifakıdır.

Türkiye ittifakının renkleri, ay yıldızlı al bayrağın renkleridir. Bu güzel şanlı bayrağın renkleridir Türkiye ittifakının renkleri. Eğer seçimleri Türkiye ittifakı kazanırsa, yani Laz’ı, Çerkez’i, Türk’ü, Kürt’ü herkes Türkiye ittifakında birleşirse, nasıl milli takım gol atınca hep beraber seviniyorsak, nasıl Filenin Sultanları şampiyon olunca hep beraber ağlıyorsak, bu ülkedeki tüm yoksullar, tüm emekliler, tüm emekçiler, geleceğinden kaygılı gençler, evladım yurtdışına gidecek diye korkan anneler, babalar, yoksullar, hep birlikte birleşirseniz, hep birlikte kazanabiliriz.

Bu birlikteliğimizin adı Türkiye ittifakıdır. Renklerini birlikte söyleyelim, Çorlu duysun, Tekirdağ duysun, Türkiye duysun. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Bundan sonraki süreçte 1 aydan kısa bir zaman kaldı, Çorlu’yu nasılsa kazanıyoruz demeyeceğiz, sanki gerideymişiz gibi çalışacağız. Her 1 oy Çorlu için önemli, Candan Yüceer için önemli. Büyükşehir belediye meclisindeki çoğunluğu erişilmez bir noktada olması için, partimiz için önemli. Geleceğimiz için önemli, her birimiz için önemli.

Bu seçimleri hep birlikte kazanıp, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk seçimlerinde umudu yükseltmeye var mısınız? Yükselen umutla Cumhuriyetin ikinci yüzyılının birinci yüzyılındaki gibi önce Cumhuriyeti yeniden kurtaracak, sonra demokrasiyi yeniden kuracak kadrolar olarak 100 yıl öncekiler gibi siz de bir büyük mücadeleye var mısınız? Ben partinin Genel Başkanı olarak her birinize güveniyor, inanıyorum, her birinizi bu ülkeyi bir kez daha kurtaracak güçte, kudrette görüyorum. Kendinize güvenin, inanın, beni ve adayları değil, şöyle bir yürekle kendinizi alkışlayın. Size güveniyorum. Elbette Ahmet Başkana, Candan Başkana, Çorlu’ya, Tekirdağ’a güveniyorum. Onları size, sizi de Allah’a emanet ediyorum.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: İttifak İçin Elimden Geleni Yaptım

Muğla’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, “31 Mart’ta Cumhur İttifakı’nın gücünü dengelemek zorundayız. Onların karşısına bir gücü koymak zorundayız, bunu yerel seçimlerle yapmak zorundayız. O yüzden ben, CHP’nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın karşısında en büyük ittifakı aramak için elimden geleni yaptım” dedi ve ekledi:

“Çiçeği yaptırdım, arkadaşlarımı yanıma aldım ve ziyaretlerde bulundum. Borcu borçla çevirenler, gelecek seneden endişe edenler, evladının geleceğinden endişe eden herkese bu iktidara gücünü göstermek zorunda. Her şeye rağmen AKP ve MHP oyları alırsa, kırmızı ışık göstermezlerse 1 Nisan’dan sonra acı reçete geliyor. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’nı dengelemek zorundayız. Ben bunun için elimden geleni yaptım.”

Özel konuşmasının devamında, “Muhalif seçmenin AKP’ye, MHP’ye bakışı değişmedi.O yüzden ben, CHP’nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın karşısında en büyük ittifakı aramak için elimden geleni yaptım. Çiçeği yaptırdım, arkadaşlarımı yanıma aldım ve ziyaretlerde bulundum. Birlikte olalım dedim. Büyük bir seçim başarısı yakalamazsak; memuru, işçiyi, emekliyi ezecekler dedim” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Muğla’da partisinin aday tanıtım toplantısında konuştu. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Osman Başkan’a bir teklifte bulunmaya geldim. Onaylarsanız bir göreve gelecek. CHP çok iyi çalışıyor belediye başkanları ama bunları Türkiye’ye anlatmakta biraz eksik kalıyorlar. Aynın işleri hepsi bir yapıyor ama ortak bir zeminde buluşturmakta eksik kalıyorlar. Birinin bir yerde yaptığını öbürü boşu boşuna masraf edip yine uğraşıyor proje orda hazır.

Biz bugünden sora 1 Nisan’dan itibaren seçilen belediye başkanlarımızı kordine edecek, iyileri birbiriyle buluşturacak, hizmetleri görünür kılacak. Türkiye’ye ‘bakın bu kentleri nasıl güzel yönetiyoruz. Türkiye’yide böyle yönetiriz’ diyecek. Bir yandan da kendi denetiminin yapacak. 3 ayda bir ölçme değerlendirmeyle belediye başkanlarına karnelerini sunacak bir sistem kuralım. CHP belediyelerini koordine eden bir büyük başkanlık. BU konuda sevgili Yılmaz Büyükerşen’e bu yapının genel kooridnatörlüğü görevini vermiştik.

Yılmaz başkanımız güvendiği, başarılı hem belediyeciliği bilecek, hem gençlere öğretecek hem de onları denetleyecek bir yapı oluşturuyoruz. Yılmaz Büyükerşen ile birlikte onun yanın başında Osman Gürün’e bu görevi teklif ediyoruz Bütün Türkiye’deki belediyeleri onlara emanet edeceğiz. Başkanım bu görevi kabul edersen beni çok mutlu edersin

CHP’nin belediye başkanları göreve başladıkları gün bütün belediye başkanlarının malvarlıklarını halka açık şekilde makam odalarının kapısına asacaklar. Adaylarımızın Muğla’yı ranta değil halka açarak yöneteceklerine yürekten inanıyorum. Muğla’yı haramilere değil millete teslim edeceğiz. Burası Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ranta açamadığı, namertte avuç açmayanların iktidarından Muğla’yı talan ettirmeye memur kılınmış birine asla teslim etmeyeceğiz.

AKP’nin her şeye rağmen ranta açamadığı, çevre felaketinde karşısına toplumla birlikte yerel yöneticilerin kol kola girdiği, karnını emeğiyle kazandığı ekmeğiyle doyuranların yaşadığı bir yerdeyiz. İktidarında, Muğla’yı ranta açmaya gönüllü olmuş birine bu şehri teslim etmeyeceğiz

Her emekliye bayramda en az bir asgari ücret ödemesi yapılması lazım. Emekliye bayram ikramiyesini sadece 3 bin lira yaptılar. 18 kiloyu bile emeklinin mutfağından çaldılar. Meclis’i kapatmayalım 3 gün daha çalışalım.

Mehmet Şimşek’in ağzında bir bakla var. Diyor ki ‘1 Nisan’dan sonra sıkı para politikasına geçeceğiz’ bunun emekçiler için anlamı hak edilen zammı almamaktır . Eğer bir şey yapacaksanız 1 Nisan’dan bir gün önce yapacaksınız. 31 Mart’ta sandığa gideceksiniz.

“Muhalif seçmenin AKP’ye, MHP’ye bakışı değişmedi”

Biz 31 Mart’ta tabii ki belediye başkanlarımız için destek istiyoruz. Biz bunun ötesinde biz 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’nın gücünü dengelemek zorundayız. Onların karşısına bir gücü koymak zorundayız, bunu yerel seçimlerle yapmak zorundayız. O yüzden ben, CHP’nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın karşısında en büyük ittifakı aramak için elimden geleni yaptım.

Çiçeği yaptırdım, arkadaşlarımı yanıma aldım ve ziyaretlerde bulundum. Borcu borçla çevirenler, gelecek seneden endişe edenler, evladının geleceğinden endişe eden herkese bu iktidara gücünü göstermek zorunda. Her şeye rağmen AKP ve MHP oyları alırsa, kırmızı ışık göstermezlerse 1 Nisan’dan sonra acı reçete geliyor. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’nı dengelemek zorundayız. Ben bunun için elimden geleni yaptım.

Muhalif seçmenin AKP’ye, MHP’ye bakışı değişmedi. O yüzden ben, CHP’nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın karşısında en büyük ittifakı aramak için elimden geleni yaptım. Çiçeği yaptırdım, arkadaşlarımı yanıma aldım ve ziyaretlerde bulundum. Birlikte olalım dedim. Büyük bir seçim başarısı yakalamazsak; memuru, işçiyi, emekliyi ezecekler dedim.

Ankara’da bir ittifak geliştiremedik. Seçmen bir yere gitmedi. yöneticilerin fikri değişmiş olabilir saygı duyuyorum. Seçmenin Bahçeli’nin U dönüşüne tepkisi değişmedi. Atatürk sevgisi değişmedi.

Türkiye İttifakı’nda aslan sosyal demokratlar var. Yalnız değiliz milliyetçi, muhafazakar, Kürt demokratlar var. Filenin Sultanları Dünya Şampiyonu olunca gırtlağı düğümlenenler var ya onlar Türkiye İttifakı’dır. Türkiye İttifakı’nın renkleri kırmızı beyazdır. Biz 31 Mart seçimlerini Türkiye İttifakı ile kazanacağız.

Karınca gibi ezdiğin çiftçilerin kardeşleri vardır hepsinin arkasındayız. Yurtdışına gitmek isteyen gençlerimize sesleniyoruz. Kimse enseyi karartmasın. Umut vardır. Biz buradayız hep birlikteyiz ve hiç bir yere gitmiyoruz.”

Paylaşın

Özel: İsrail’in Görülmez En Büyük Müttefiki Tayyip Erdoğan’dır

Balıkesir’de konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Tayyip Erdoğan Sakarya’da konuşurken meydanda bir tane pankart açılmış, pankartta diyor ki ‘İsrail ile utanç verici ticarete son verin.’ O pankartı açanlar AK Parti mitingine gidenler. O pankartı açanlar geçmişten beri milli görüşçüyüz, diyenler. O pankartı Türk polisine toplatan, işte üzerindeki milli görüş ceketini, gömleğini çıkardım diyen, BOP’un eş başkanı, İsrail’in görülmez en büyük müttefiki Tayyip Erdoğan’dır. Biz Filistin’i savunurken, o pankartı toplatanlara yazıklar olsun” dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir’de aday tanıtım toplantısında konuştu. Özgür Özel’in açıklamaları şöyle: “İzmir’in işgalinin ardından 5 ayrı kongreyi gerçekleştirmiş, ardından bir taraftan Ayvalık, Soma, Akhisar, İvrindi’de bulduğu her yerde düşmana direnmiş, bu direncin sonucunda Kuvayi Milliye’nin sembol kentlerinden bir tanesi olmuş, hepimizin söylerken tüylerini diken diken ettiği gibi düşmana ilk kurşunu da, son kurşunu da atmış Balıkesir’imizin kahraman vatan evlatları hepinize merhaba. Burada sizlerle birlikte olmak büyük bir keyif. Elbette ‘Memleketin neresi’ dendiğinde Manisalıyım ancak Trabzon’da, Gaziantep, Erzurum, Trakya’da pek çok partilimiz şöyle söylüyor, ‘Kızım sizde’ diyor ya da ‘Damadım hemşerin’ diyor.

Nereliler diyorum, kimi Balıkesirli, kimi Edremitli diyor. Kimse Türkiye’de Balıkesir ile Manisa’yı birbirinden ayrı görmüyor. Ben de CHP’nin Genel Başkanı olarak Balıkesir’i memleketim görüyorum. Biraz önce sevgili Ahmet Akın sunumunu yaptı, zaman ilerledikçe toparlıyorum dedi, uzatıyorum dedi sonra bana geldi ‘Genel Başkanım kusura bakmayın’ dedi. Bu bana onun ilk milletvekili olduğu 2015 yılının eylül, ekimini hatırlattı. Kürsüdeydi, söz vermiştik, konuşuyordu, süre bitti ama laf bitmedi, yetiştiremedi. Süre istedi, 1 dakikada toparlayamadı, geldi yanıma her zamanki nezaketiyle dedi ki ‘Grup Başkanvekilim kusura bakmayın, yetiştiremedim’ dedi.

O zaman ona bir şey söylemiştim, hatırlayacak. Dedim ki ‘Ahmet söz biter, süre bitmezse tehlike. Süre biter söz bitmezse hiç mahsuru yok’. Şimdi gördüğüm şu, süre bitip de projeler bitmiyorsa bu güzel bir iştir. Projeler zamana sığmıyorsa güzel bir iştir. Bir tarafta zamanı tüketip işi üretmeyenler var. Bir tarafta yapacaklarını anlatmaya vakti yetmeyen bir Ahmet Akın var. Şimdi, bizim sloganımız ‘İşimiz gücümüz Türkiye.’ ‘İşimiz gücümüz Balıkesir.’ ‘İşimiz gücümüz Edremit.’ ‘İşimiz gücümüz Ayvalık.’ Bütün ilçeler.

Ben burada aday gösterdiğimiz her arkadaşımızın, geçmişte partimizde bu görevi yapmış herkesin işini gücünü bırakıp kentine yoğunlaştığını, kendi gelirini, varlığını, çevresini, partisini zenginleştirmeyi, kendi etrafını zenginleştirmeyi değil kenti güzelleştirmeyi tercih eden namuslu, çalışkan arkadaşlarımızı yürekten tebrik ediyor ve onlara alkış istiyorum. Bizde birileri gibi yolsuzluklar, birtakım örgütlere bağlı olduğu için zorla istifa ettirmeler yok. Göreve getirdiğimiz arkadaşlara, görev verdiğimiz, aday yaptığımız arkadaşlara ne kadar güveniyor ve kefilsek aday adayı olup adaylaştıramadıklarımıza bu görevi yapıp adaylaştıramadıklarımıza da kefiliz.

CHP’nin Genel Başkanı olarak bu kefaleti açıkça ortaya koyuyorum. Görevdeyken iyi olmayınca istifa etmeler, başka partiye gitmeler, oradan partiye ateş etmeler. Vallahi 3, 5 kişinin, iktidara yakın gazetelerin manşetine çıkmasının bir önemi yok. 16 bin 500 aday adayı vardı bu partide, 3’ü, 5’i öyle yapıyor ama sabahleyin adaydan erken kalkıp adayı arayıp ‘Hadi çalışmaya gitmiyor muyuz’ diyen aday adayımız. Kendisine ayırdığı bütçeyi ilçe başkanına getiren aday adayımız, kendisine giydirdiği aracı belediye başkan adayıma tahsis eden aday adayımız var bizim. Bizim gönlümüzün manşetinde bu arkadaşlar var, onları yürekten alkışlıyoruz.

“Bir ders aldım ve onu hiçbir zaman unutamam”

Ben yerel seçimleri çok önemsiyorum. Hem öğretici seçimler hem hepimizin tarihlerinde unutamayacağı şeyleri yaşadığımız anılar biriktiriyoruz. 2019 seçimlerini 11 büyükşehirde kazanırken bunlardan bir tanesi İstanbul’du. İstanbul’daki başarımızı hazmedemediler, YSK’ya gittiler, olur olmaz belgeler sundular, yalanlar attılar. 31 Mart seçimlerini iptal ettirdiler. 23 Haziran’a kadar gece gündüz çalıştık. O bütün çalışmanın sonunda büyük bir zafer elde ettik. Çok memnunuz. Büyük mutluluklar elde ettik, hepsi zihnimizin en müstesna köşesinde. Ama ben o seçimde bir şey öğrendim, bir ders aldım ve onu hiçbir zaman unutamam.

Fatih’teki arkadaşların yanına vardım, esnaf gezmeye başladık beraber. Şimdi gitsem bulacağım bir sokağın hemen başındaki bir dükkan, bakkal ile market arası. Kapının içinde böyle ak sakallı bir hacı amca var. Girince ben tam kendimi tanıtacağım. Bana güldü, ‘Gel bakalım Özgür Bey’ dedi. Böyle muzipçe gülünce anladım ki bizden değil. ‘Ne yapmaya geldin’ dedi, dedim ki ‘Ekrem Başkana oy istemeye geldim’. ‘Yok öyle hiç konuşma’ dedi. Biraz canım sıkıldı, sustum. ‘Sen beni dinleyeceksin’ dedi. ‘Buyur hacı amca’ dedim, ‘Gel bak’ dedi. Böyle üstüne vurdu elektronik terazinin, ‘Burada yenisi var ama bak bununla bir eşit kefeli terazi var. Bu hacı bu dükkanda 40 yıl nohut, fasulye, pirinç, bulgur tarttı. Böyle kefeleri yamuk yumuk olmuş koca bir terazi geldi arkadan. Bu dedi dengeye gelir böyle. Hacı amcan tutar, pirinçse pirinç, nohutsa nohut ucundan bir atar ki öbür taraf bassın.

Müşterinin tarafına atar.’ Niye dedim. Dedi ki ‘Ben hak geçmesin isterim, ben belki 40 senede o tarafa 2 kamyon nohut atmışımdır. 2 kamyon bulgur, fasulye atmışımdır ama hak geçirmemişimdir. Bak bu hacı amcan 25 senedir Tayyip Bey’e oy veriyor, o kime ver dediyse ona veriyorum. Bu sefer de Binali’ye verdim. Gelecek sefer de Tayyip Bey kimi derse ona vereceğim’ dedi. ‘Tamam mı’ dedi. ‘Tamam canın sağ olsun’ dedim. ‘Dur anlamadın’ dedi. ‘Ama bu sefer Ekrem’e vereceğim’ dedi. ‘Niye’ dedim. ‘Bu sefer hak geçti evladım’ dedi. ‘Bu hacı amcan hiç hak geçirmedi, bu sefer de geçirmez. Bu sefer oyu hak geçti diye Ekrem’e vereceğim’ dedi. Bunu Balıkesir’de niye anlattım biliyor musunuz? Bu milletin feraseti o bakkal hacı amcanın feraseti Balıkesir’in tamamında var.

Bütün Balıkesir’e şunu hatırlatmak isterim. Geçen sefer başka olabilir, gelecek sefer başka olabilir. Ama adalet yerini bulacaksa ben Ahmet Akın’ı Balıkesirlilerin vicdanına emanet ediyorum. Geçen sene mayısta birlikte sandıkta buluştuğumuz çok değerli sayın önceki genel başkanımıza, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na oy veren herkes, 10 ay sonra aynı oyu atsa vallahi, billahi Balıkesir kurtuluyor. Geçen seçimlerde Ahmet Akın’ı Balıkesir adayı yaptık, vallahi övünmek gibi olmasın, ‘Ahmet Akın, herkese yakın’ sloganını kullanıyor ama sloganın sahibi benim. Bütün Balıkesir şahit ki biliyor ki Ahmet Akın, Millet İttifakı’nın adayı olarak o seçimi alıyordu, kabusu bitiriyordu.

Dürüst, çalışkan, insan ve parti ayırmayan, siyaset ayırmayan, hizmet eden bir belediye başkanı olarak Balıkesir’e geliyordu. O süreçte dediler ki ‘Adayınızı geri çekin, burayı biz istiyoruz.’ Vallahi biz ikilettik, Ahmet dedi ki ‘Genel merkezimiz karar verdiyse olur.’ Gözleri yaşlıydı, ağlaya ağlaya ama madem ittifaktır dedi ve çekildi. Burayı öyle istediler, İsmail Ok’a verildi. İsmail Ok da emaneti aldı, iki eliyle AK Parti’ye verdi. Ödülünü aldı mı, aldı. Şimdi AK Parti onu tekrar milletvekili yaptı. Ne var ortada? Ortada milli irade hırsızlığı var. Ne var ortada? Ortada Balıkesir’in iradesinin çalınması var. Balıkesir geçen sefer karar vermiş, diyor ki ‘Büyükşehri AK Parti’den alacağım, Ahmet Akın’a vereceğim. Yani milletin hizmetine vereceğim.’ Adayı çekin, çekelim. Şu arkadaşa verin, verelim. Seçimi kaybetti, ne yapalım? O süreçte şu söz kulağımın içindedir.

Hem vallahi hem billahi. ‘Kimseye borcum yok ama Ahmet sana borcum var’ dediler. Şimdi siyasettir, eyvallah. Bugünün şartları bunu gerektiriyordur. Eyvallah. Şimdi o verilen söz tutulamıyordur, şahsen. Eyvallah. Balıkesir’deki iyi insanların, sosyal demokratların yanında milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, Balıkesir’i seven herkesin vicdanına sesleniyorum. Bu adaletsizliği siz gidereceksiniz. Bunu sizden bekliyoruz. Balıkesir’e bu yakışır. Eğer Ahmet Akın gelirse hem vallahi hem billahi Balıkesir’de kavga olmaz, huzur gelir. Balıkesir’e adalet gelir, refah gelir, sevgi gelir, güven gelir. Ahmet Akın’a oy verince Balıkesir kendine gelir. Ona güveniyor ve onu destekliyoruz.

Zor bir yıl geçirdik, büyük ekonomik krizler var. Kur korumalı mevduat diye bir rezaletle yoksulun cebinden paraları alıp bir avuç zengine veren bir sistem oldu. Bunun yükü ağır. Seçimden sonra doların yaşadığı seyri gördünüz. Mazotu, benzini gördünüz. Ne diyorlar, acı reçete geliyor, bundan sonra kemer sıkacağız, sıkı para politikası yapacağız. Seçmen 1 Nisan’da eğer bir cevap vermezse önümüzdeki süreçte çok tehlikeli, 4 yıl bir daha sandığı bulamayacağı, sesini duyuramayacağı bir süreç başlayacak. Bu sürecin başlamaması için seçmenin elinde bir imkan var. 1 Nisan günü gelecek zammı, krizi, pahalılığı, enflasyonu mutlaka durdurabilirsiniz. Eğer 31 Mart’ta sandığa gidilip de her şeye rağmen Cumhur İttifakı’na, AKP’ye oy verilirse denecek olan şu, ne yaparsak yapalım veriyorlar.

10 bin lira emekliye para veriyoruz, evi olmayanın kirasına yetmiyor. Yine veriyorlar. Çocuğunun boğazına yetmiyor, veriyorlar. Yakacağına, giyeceğine yetmiyor, veriyorlar. 17 bin lira gibi bir asgari ücret, açlık sınırında bu parayı veriyoruz, 5 kişilik aileye. Yine oy veriyorlar derlerse işte o zaman 1 Nisan’dan sonra acı reçete herkesin gırtlağında, her çocuğun kursağında, her yoksulun damağında. Eğer acı reçeteye engel olacaksak 2 Nisan’a değil 31 Mart günü sandık başına gideceğiz ve sandıkta bu iktidara sarı kartı göstereceğiz. Kırmızı ışığı yakacağız. Dur artık, yeter diyeceğiz. Hep zengini düşündün, söz artık milletindir, diyeceğiz. Başka çaresi yok.

Ben dün Et ve Süt Kurumu’nun önündeki 600 metrelik kuyruğu gördüm, gırtlağım düğümlendi. 600 metre kuyruk var, kuyruğun sonunda 1 kilo kıyma, piyasanın yarı fiyatına. Sabahın 4’ünde, 5’inde kalkmış, kuyruğa geçmiş insanlar. Oysa biraz önce söylenen sosyal projeleri yapan ve örnek aldığımız CHP’li belediyeler bundan sonra bir belediye bir şeyi iyi yapıyorsa, o proje bütün belediyelerle paylaştırılıyor. Ahmet Akın iktidara geldiğinde, Balıkesir’de mazbatayı aldığında, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı unvanını aldığında, Yılmaz Büyükerşen’in Genel Koordinatörü olduğu CHP’li belediyelerin eşgüdüm birimi tarafından Ahmet Akın’a başarılı projeler verilecek.

Bu projelerinde yapmak istediklerine bütün destek verilecek. Ayrıca hem yapmış olduğu kart projesi ile nasıl Mansur Başkan Ankara’da yoksullara ayda 1 kilo et veriyorsa, doğalgaz yardımı dedi, 500 liralık doğalgazı hesabına yüklüyorsa, emeklilere yardım yapacağız dedi, nasıl Mansur Başkan her emekliye bin lira kartına yüklüyorsa, bu projeleri ortaklaştırarak hem Ahmet Akın’ın sözlerini hızla tutmasını sağlayacağız, hem de Balıkesir’deki yoksulun, ihtiyaç sahibinin, emekçinin ve emeklinin yüzünü güldüreceğiz. Bunu hemen yapacağız.

Dün Madrid’deydim. Sosyalist Enternasyonal toplantısına gittik. 140 ülkenin temsilcisi var. Dünyadaki sol, sosyal demokrat, sosyalist partiler. Dayanışmayı güçlendirmek, bütün dünyada solu yeniden yeni rüzgarları arkasına almak için hep birlikte çalışıyoruz, çalışacağız. Orada imkanı bulunca, bunların 30’dan fazlası ülkelerinde iktidar. Örneğin İspanya’nın Başbakanı Pedro Sánchez, Sosyalist Enternasyonel’in başkanı. Dünyada çok etkili liderler orada olunca onlara Hamas’ın yaptığı saldırılardan sonra İsrail devletinin giriştiği zalimce saldırıları, 30 bin kişinin hayatını kaybettiğini, Filistin’de çocuk ve kadınların katledildiğini, solculara, sosyal demokratlara zulme karşı susmanın, çocuk ölümlerine karşı sessiz kalmanın yakışmayacağını, bu konuya hep beraber müdahale etmemiz gerektiğini, nisan ayında benim Filistin’e gideceğimi, Filistin’in Türkiye solunun, Bülent Ecevit’in, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının büyük meselesi olduğundan hareketle, önemli çağrılarda bulundum.

İkili temaslarda bu konuda sosyal demokratların, sosyalistlerin akan kanı durdurması, Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış söylemine uygun olarak barış için mücadele etmemiz gerektiğini söyledim. Ben o saatlerde dünyanın önemli liderlerine ‘Filistin’deki mezalimi durduralım’ derken, Tayyip Erdoğan Sakarya’daymış. Sakarya’da konuşurken meydanda bir tane pankart açılmış, pankartta diyor ki ‘İsrail ile utanç verici ticarete son verin.’ O pankartı açanlar AK Parti mitingine gidenler. O pankartı açanlar geçmişten beri milli görüşçüyüz, diyenler. O pankartı Türk polisine toplatan, işte üzerindeki milli görüş ceketini, gömleğini çıkardım diyen, BOP’un eş başkanı, İsrail’in görülmez en büyük müttefiki Tayyip Erdoğan’dır. Biz Filistin’i savunurken, o pankartı toplatanlara yazıklar olsun.

“İliç’teki madencilerin feryadını duymayanlar”

Balıkesir bizim komşu kentimiz. Soma’da 301 madenci hayatını kaybettiğinde 31’i Savaştepe’dendi. Soma maden faciasını anlatırken hep şunu söylerim, Soma sadece Manisa’nın değil hem İzmir’in Kınık ve Bergama üzerinden, hem Balıkesir’in Savaştepe üzerinden, hatta Bartın, Zonguldak, Kastamonu’nun faciasıdır. Çünkü bu memleketlerden madenciler orada hayatlarını kaybettiler. İliç’te 9 evladımız toprak altında kaldı, maalesef artık orada bırakıldı. Bunun tek sebebi vardı, birileri paraları istiflesin diye çıkan atıkları dağ gibi istifleyenler. Soma’daki tehlikeye dikkat çekenleri duymadıkları gibi İliç’teki madencilerin feryadını duymayanlar.

Bu maden ısınıyor, başımıza bela olacak dendiği gibi bu dağ çok yükseldi, çatlaklar var, bir gün hepimizi önüne katacak diyenleri dinlemeyip paranın peşinde koşanlar, İliç faciasına sebebiyet verdiler. Orada o facianın yaşanmasına sebebiyet veren imza, ÇED raporunun imzasıdır. Onun altında imzası olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’dur. ‘Ne alakası var benimle’ dediği imza, ‘Heyelan riski yoktur’ diye attığı, evlatlarımızı felakete sürüklediği bir imzadır. Bundan sonra vatandaşlarımızdan talebimizdir, uyarımızdır. İliç felaketinin müsebbibini İstanbul’un felaketi yapmasınlar, İstanbul’un felaketine engel olsunlar.

Ahmet Akın, parti ayırmadan Balıkesir’in yüzünü güldürecek. Ama bir de Balıkesir’in yüzünü öne eğdirenler, Balıkesir’in anasını ağlatanlar, Balıkesir’in soyup soğana çevirenler var. Şu anki belediye başkanı Yücel Yılmaz. Bu kadar baskı altındaki Sayıştay dahi Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ndeki büyük yolsuzlukları görmezden gelememiş. Yazmış ki ‘İhaleler kevgire dönmüş’. ‘İhale mevzuatı delik deşik edilmiş’. Yazmış ki ‘Buradaki ihaleler kamu yararına değil birilerinin adresine yollanan ihaleler’ demiş. Suç duyurusunda bulunmuş, ‘Dava açılsın’ demiş ama soruşturma iznini İçişleri Bakanı vermemiş.

Danıştay’ a başvurulmuş, Danıştay kimin elinde, malum şahsın elinde ama iddialar o kadar büyük ki Danıştay dahi soruşturmaya gerek yoktur kararını kaldırmış ve soruşturma açılmış. Türkiye’de bir yerel yönetimde görülmedik kadar kötü ihalelerin yapıldığı, asla kabul edilemeyecek nitelikte yandaşların kayrıldığı, Balıkesir’in varlıklarının birilerine peşkeş çekildiği bir sürecin geldiği yerdeyiz. Bu yaşanan pisliklerle zaman zaman yargı böyle küçük çıkışlar yapıyor ama az sayıda cesaretini koruyanlar, başaramıyor, hemen alıp atıyorlar. Birkaç müfettişi cezalandırıyorlar ya da göstermelik cezalar veriyorlar. Bu pislikle vallahi ne yargı ne Sayıştay ne Danıştay baş edemiyor. Ama buna bir kişi ‘dur’ diyebilir, o bir kişi Balıkesirlinin ta kendisidir. 31 Mart’ta bunlardan hesabı sormayı Balıkesirli hemşerilerimize bırakıyoruz.

31 Mart’ta Ahmet Akın, Balıkesir Büyükşehir’i kazandığında, Balıkesir’deki belediye sayılarımızı artırıp, keşke mümkün olsa hepsinde iktidara geldiğimizde, bizim yapacağımız bir şey var. Ahmet Akın belediyeye gidecek ya belediyenin kapısına gelecek ya, hep birlikte içeri gireceğiz ya, girmeden duracak, cebinden mal varlığını çıkaracak, Balıkesir Belediyesi’nin girişindeki cama Ahmet Akın mal varlığını asacak. Ahmet Akın ve 31 Mart’ta belediyeyi kazanan bütün belediye başkanlarımız mal varlıklarını belediyenin girişine asacaklar. Söz mü Ahmet? Ahmet Akın, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda mal varlığını belediyenin girişine asacak mısın, söz mü? Bizden de sana söz. Biz de seni belediye başkanı yapacağız.

Balıkesir’de seçim kazanılsın diye biz Ankara’da bir ittifak yapamadık ama Balıkesirliler Balıkesir İttifakı yapmış. Bir de Türkiye’de bir ittifak var, o ittifakı anlatacağım ama onu anlatmam için bizim ittifaka diyorduk ki bir tarafta Cumhur İttifakı var, içinde iki parti var, biri AK Parti, biri MHP. Her geçen gün birbirine benzeyen partiler. Yanlarına ‘Kadınlar sahiplendirilmelidir’ diyen, domuz bağcıları. Bir dönemin, Türkiye’nin travmasını almışlar. Kendilerine yakışır, hayırlı olsun. Onlar oraya yakışır. Bir Cumhur İttifakı var. Rengi koyu gri. Yağmur yağmadan önce şehrin üstünü yağmur bulutları kaplar ya, kurşuni gri. Cumhur İttifakı’nın rengi kurşuni gri.

Oysa bizim Türkiye İttifakı var. Bunun içinde CHP var ama her siyasi partiden insan var. Bizim ittifakın adı Türkiye İttifakı. Türkiye İttifakı’nın içinde kimler var biliyor musunuz? Milli takım gol attığında kim seviniyorsa, ittifakımızda onlar var. Filenin Sultanları dünya şampiyonu oldu ya, İstiklal Marşı okunurken onlar ağladı, biz ağladık ya. Filenin Sultanları ağlarken kimin gırtlağı düğümleniyorsa Türkiye İttifakı’nda onlar var. Türkiye İttifakında bu ülkeyi sevenler var. Türkiye işgal tehlikesi olduğunda, işgal donanması gelince ona kırmızı halı serenleri de işgal donanması gelince Kartal istimbotunun üstüne çıkıp, yanındaki yaverine ‘Üzülme çocuk, geldikleri gibi gidecekler’ diyenleri de biliyor.

Eğer bir gün Türkiye’de yeniden bir beka sorunu olursa o gün Tayyip Bey çağırdı diye havaalanına gidip kot pantolon üzerine göstermelik perdelik kumaştan kefen çekenler değil bu salonda Çanakkale, Conkbayırı’nda kefensiz yatanların torunları çıkar karşılarına. Kimse CHP’lilere, Türkiye İttifakı’nın bileşenlerine milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın. CHP Türkiye’dir, Türkiye sevdalılarının, ay yıldızı al bayrağı kendine bayrak bilenlerin, onun uğruna ölenlerin partisidir. Ben diyordum ki ‘Bu Cumhur İttifakının koyu gri bir rengi var ama bizim bayrağımızın renkleri Türkiye İttifakının renkleridir. Buna bir bayrak yapalım’ derken, Şeref Çiçek geldi ve yolumu kesti.

İl başkalığının önünde. Bana dedi ki ‘Aha sana Türkiye İttifakı. Ahmet ile beraber Türkiye İttifakının bayrağını şöyle bir tutalım.’ İşte size Türkiye İttifakı, işte Türkiye İttifakının bayrağı. Türkiye İttifakının renkleri. İki renk. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Türkiye İttifakının bayrağını bir gösterelim. Türkiye İttifakını Balıkesirlilere emanet ediyorum, Ahmet Akın’ı Balıkesirlilere emanet ediyorum. Balıkesirlileri Allah’a emanet ediyorum. Kalkın ve bu seçimi alın. Biz size güveniyoruz, inanıyoruz. Biz Balıkesir’in vicdanı, insafı, feraseti ve iyi niyetine inanıyoruz. Ahmet Akın sizin evladınız, onu size emanet ediyorum.”

Paylaşın