Dikkat Çeken Rapor: Kumara Başlama Yaşı 15’e Düştü

2025 yılında Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 10,1’i hayatlarında en az bir kez kumar oynadı. Bu oran, Türkiye nüfusu dikkate alındığında yaklaşık 6,8 milyon kişinin hayatında en az bir kez kumar oynadığına işaret ediyor.

Yeşilay kumar ve sanal kumar bağımlılığını ele alan “Türkiye Kumar Raporu”nu yayımladı. Rapora göre Türkiye’de kumar ve sanal kumara başlama yaşının 15’in altına kadar düştü, 15 yaşın üzerindeki her 10 kişiden biri hayatında en az bir kez kumar oynadı.

Çalışmaya Türkiye’nin 26 ilinden 36 bin 334 kişi katıldı. Bu çalışmadan elde edilen verilere göre, 2025 yılında Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 10,1’i hayatlarında en az bir kez kumar oynadı. Bu oran dünya genelinde tahmin edilen yaygınlıktan düşük olmakla birlikte Türkiye nüfusu dikkate alındığında yaklaşık 6,8 milyon kişinin hayatında en az bir kez kumar oynadığına işaret ediyor.

Son 30 gün içinde kumar oynadığını ifade eden yüzde 6,6’lık kesim internet üzerinden yasa dışı bahis oynadıklarını ve yasa dışı bahsi çoğunlukla akıllı telefonları üzerinden oynadıklarını belirtti. Yasa dışı bahis oynama 15-24 yaş aralığındaki gençlerde diğer yaş gruplarına göre daha yaygın. Hayatlarında en az bir kez kumar oynamış bireylerin kişilerin yüzde 71’i 15-24 yaş arasında, yüzde 19’u ise 25-34 yaş arasında ilk defa kumar oynadığını ifade etti.

Kumara başlama yaş aralığı ise şöyle:

Yüzde 3,3: 15 yaş altı
Yüzde 71,2: 15-24 yaş
Yüzde 19,4: 25-34 yaş
Yüzde 6,1: Diğer yaşlar

Rapora göre kumar bağımlılığı da artıyor. Buna göre kumar bağımlılığı nedeniyle 2021’de 2 bin 140 olan Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine başvuran kişi sayısı 2022’de 3 bin 444, 2023’te 4 bin 228 ve 2024’te 5 bin 812’ye yükseldi. Kumar bağımlılığı nedeniyle başvuranların sayısı ilk kez 2024’te alkol ve madde bağımlılığı nedeniyle başvuranların sayısını geçti.

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Gençlerde Sosyal Medya Bağımlılığı Yoksullukla İlişkili

Sosyal medya bağımlılığıyla ilgili bir anket üzerinden kullanıcıların maddi durumları analiz edildi. Bulgular, daha yoksul ergenlerde sorunlu sosyal medya kullanımı ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Uzmanlar sorunun, ekonomik eşitsizliğin daha fazla olduğu okullardaki gençlerde daha yaygın olduğunu bildirdi.

Sorunlu sosyal medya kullanımıyla gelir eşitliği arasındaki bağlantı, sadece ailesinin kendisine az destek verdiğini söyleyen gençlerde görüldü. Araştırma ekibi bulguların arkasındaki nedenlerden biri olarak, yoksul gençlerin fotoğraf ve videoları statü ve güçle eş tutukları için paylaşmaya daha yatkın olmasını düşünüyor.

Bilim insanları gençlerde sosyal medya bağımlılığının yoksullukla ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Information, Communication and Society adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırma, düşük gelirli aileden gelen ergenlerin, sosyal medya bağımlılığını gösteren davranışları gösterme ihtimalinin daha fazla olduğunu gösterdi.

Uluslararası bir ekibin çalışmasında, aralarında Türkiye’nin de olduğu 43 ülkeden 179 bini aşkın öğrenci incelendi.

Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarını kullanmadığında kötü hissetme, daha az kullanmayı deneyip başaramama, olumsuz duygulardan kaçmak için kullanma gibi davranışlardan en az 6’sı olan çocukların sorunlu sosyal medya kullanımı sergilediği belirtildi.

Sosyal medya bağımlılığıyla ilgili bir anket dolduran çocukların maddi durumları da analiz edildi.

Bulgular, daha yoksul ergenlerde sorunlu sosyal medya kullanımı ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Uzmanlar sorunun, ekonomik eşitsizliğin daha fazla olduğu okullardaki gençlerde daha yaygın olduğunu bildirdi.

Sorunlu sosyal medya kullanımıyla gelir eşitliği arasındaki bağlantı, sadece ailesinin kendisine az destek verdiğini söyleyen gençlerde görüldü.

Araştırma ekibi bulguların arkasındaki nedenlerden biri olarak, yoksul gençlerin fotoğraf ve videoları statü ve güçle eş tutukları için paylaşmaya daha yatkın olmasını düşünüyor.

Uzmanlar “Adım atın” çağrısı yaptı

Michela Lenzi, Frank J. Elgar ve Claudia Marino gibi araştırmacıların imza attığı araştırmada hükümetlerin yeni stratejiler geliştirerek gençlere yardım etmesi gerektiği savunuldu.

Uzmanlar etkin politikalar geliştirerek, gençlerin zararlı davranışlarını bir nebze de olsa önlenebileceğini ifade etti.

Araştırmanın başyazarı Lenzi de yetkililere yaptığı çağrıda “Eşitsizlikleri azaltmak ve ergenlerin sağlıksız sosyal medya kullanım davranışlarını kısıtlamak için adım atılmalı” dedi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Beyindeki Bağımlılık Ağı Haritalandı: Yeni Tür Tedaviler Yolda

Bilim insanları beyin lezyonları geçirdikten sonra aniden sigarayı bırakan uzun süreli içicileri inceleyerek beyindeki bağımlılıkla bağlantılı ağı haritaladıklarını açıkladı. Araştırmanın, madde bağımlılığı ile mücadelenin geleceğindeki tedavilerde yeni imkanlar ve yöntemler sağlayacağı umuluyor. 

Bağımlılığın beyinde nerede olduğunu bulmak için araştırmacılar, beyin lezyonları olduğu döneme kadar her gün sigara içen 129 hasta üzerinde çalıştı.

Nature Medicine dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, yarıdan fazlası lezyon oluştuktan sonra normal şekilde sigara içmeye devam ederken, dörtte biri herhangi bir sorun yaşamadan hemen sigarayı bıraktı. Hata bu kişiler “canlarının sigara çekmediğini” de bildirdi.

Sigarayı bırakanların lezyonları beynin belirli bir bölgesinde bulunmazken, olanlar da bir dizi alanda haritalandılar. Buna “bağımlılık remisyon ağı” denildi.

Birinin bağımlılıktan vazgeçmesine neden olacak lezyonun, muhtemelen beynin dorsal singulat, lateral prefrontal korteks ve insula gibi kısımlarını etkileyeceğini ancak medial prefrontal korteksi etkilemeyeceğini buldular.

Önceki araştırmalar, insulayı etkileyen lezyonların bağımlılığı azalttığını göstermişti. Bulgularını doğrulamak için araştırmacılar, alkol risk değerlendirmesini tamamlayan toplanmda 186 lezyon hastasını inceledi.

Çalışma, hastaların bağımlılık remisyon ağındaki lezyonların alkolizm riskini de azalttığını ve bunun maddeler arasında ortak bir bağımlılık ağına işaret ettiğini gösterdi.

Finlandiya Turku Üniversitesi’nde nörolog ve çalışmanın yazarı olan Juho Joutsa, AFP’ye verdiği demeçte “tanımlanan ağ, tedavi çabaları için bizlere test edilebilir bir hedef sağlıyor” dedi.

Ameliyat gerektirmeyen yöntemleri güçlendirebilir

Bulgulara göre bu bağımlılık ağının bazı merkezleri, ameliyat gerektirmeyen nöromodülasyon (bir dizi rahatsızlığı tedavi etmek için sinirleri uyarma) teknikleriyle bile hedeflenebilecek kortekste bulunuyor.

Böyle bir teknik, geçen ay ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından obsesif-kompulsif bozukluk için transkraniyal manyetik stimülasyonun (TMS) onaylanması ile kullanılmıştı.

Araştırmalar devam etmeli

Joutsa, araştırmasının bağımlılığı hedefleyen bir TMS tedavisine katkıda bulunacağını umduğunu söyledi ve ekledi:

“Ancak, bu ağı modüle etmenin en iyi yolunun ne olduğunu bulmamız ve ağı hedeflemenin klinik olarak faydalı olup olmadığını test etmek için dikkatlice tasarlanmış, rastgeler, kontrollü denemeler yürütmemiz gerekiyor.”

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın