Türkiye’de Gazetecilerin Dörtte Biri Otosansür Uyguluyor

Türkiye’de gazetecilerin yaklaşık dörtte biri (yüzde 25,3) kendi haberlerinde sıklıkla veya sürekli otosansür uyguladığını söylüyor. Hiç otosansür uygulamadığını belirten gazetecilerin oranı ise yüzde 36,9.

Her 4 gazeteciden 1’i mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Medya mensupları haber yapma sürecinde kendilerine dava açılması, haberlerine erişim engeli getirilmesi, fiziksel olarak saldırıya uğrama, dijital materyallerine el konulması gibi birçok zorlukla karşılaştıklarını kaydediyorlar.

Gazetecilerin yüzde 36,2’si, çalışma hayatlarında en az bir kere mobbinge maruz kaldığını ifade ediyor. Gazeteciler, mesleklerini yaparken sosyal hayata zaman ayıramama, iş hayatı ile sosyal hayatı birbirinden ayıramama ve meslekî gelişime zaman ayıramama gibi zorluklarla karşılaşıyor. Tükenmişlik sendromu da gazetecilerin karşılaştıkları önemli sorunlardan.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, “Türkiye’de Gazetecilik: Algı ve Profil Araştırması”nın sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Araştırmaya göre Türkiye’de gazetecilerin çoğu düşük maaş alıyor, haftada 45 saat ve üzeri çalışıyor, yıllık izin hakkını tam olarak kullanamıyor. Fazla mesaileri karşılığında ücret alan gazetecilerin oranı sadece yüzde 28,6.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun (EFJ) desteğiyle yürütülen ve saha çalışması Adhoc tarafından gerçekleştirilen araştırma, gazeteciler üzerindeki baskının boyutlarını da ortaya koydu.

Araştırmaya göre gazetecilerin neredeyse yarıya yakını (yüzde 47,7) mesleğini icra ederken siyasi baskı hissediyor. Siyasi baskıya ek olarak, gazeteciler toplumsal baskının (yüzde 27,8) ve çalıştıkları kurumdan gelen baskıların da (yüzde 15,8) çalışma hayatlarını etkilediklerini belirtiyor.

Gazetecilerin yarısından çoğu (yüzde 54,8) Türkiye’de gazetecilik mesleğini yapmanın önündeki en büyük engel olarak siyasi baskıları görüyor. Siyasi baskıyı finansal sürdürülebilirlik (yüzde 37,1), çalışma koşulları (yüzde 29) ve işveren baskısı (yüzde 24,7) ifadeleri takip ediyor. Diğer engeller arasında örgütlenme önündeki engeller (yüzde 20,3) ile mesleğin toplumsal itibarı (yüzde 17,6) yer alıyor.

Ankete katılan gazetecilerin yüzde 42,8’i sansüre maruz kaldıklarını belirtiyor. Sansür, genellikle haberlerin yayımlanmaması, çıkarılması veya değiştirilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Kadın gazeteciler ve 35 yaş altı gazeteciler arasında sansüre maruz kalma oranı diğer gruplara göre daha yüksek. Sansür, çoğunlukla politik nedenler veya işveren ilişkilerinden kaynaklanıyor.

Gazetecilerin yaklaşık dörtte biri (yüzde 25,3) kendi haberlerinde sıklıkla veya sürekli otosansür uyguladığını söylüyor. Hiç otosansür uygulamadığını belirten gazetecilerin oranı ise yüzde 36,9.

Her 4 gazeteciden 1’i mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Medya mensupları haber yapma sürecinde kendilerine dava açılması, haberlerine erişim engeli getirilmesi, fiziksel olarak saldırıya uğrama, dijital materyallerine el konulması gibi birçok zorlukla karşılaştıklarını kaydediyorlar.

Gazetecilerin yüzde 36,2’si, çalışma hayatlarında en az bir kere mobbinge maruz kaldığını ifade ediyor. Gazeteciler, mesleklerini yaparken sosyal hayata zaman ayıramama, iş hayatı ile sosyal hayatı birbirinden ayıramama ve meslekî gelişime zaman ayıramama gibi zorluklarla karşılaşıyor.

Tükenmişlik sendromu da gazetecilerin karşılaştıkları önemli sorunlardan. Görüşülen gazetecilerin yüzde 59,1’i “Kişisel gelişimim için maddi kaynak ayıramıyorum” diyor. Araştırmaya göre her üç gazeteciden sadece biri (yüzde 34,1) Cumhurbaşkanlığı’nın basın kartına sahip.

“İyi gazetecilik olmadan demokrasi olmuyor”

Araştırma bulgularını değerlendiren Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanvekili Mustafa Kuleli, siyasi baskılar son bulsa bile gazeteciler daha iyi koşullarda çalışmadıkça Türkiye’de iyi gazetecilik yapılamayacağını söyledi.

“Tüm yurttaşları ilgilendiren bir sorunumuz var: İyi gazetecilik olmadan demokrasi olmuyor, demokrasi olmadan da ülkede ekmek büyümüyor” diyen Kuleli, “Gazetecilikte kalitenin artması için önce gazetecilerin yaşam kalitesini artırmalıyız. Bu da Sendika ile birlikte mücadele ederek olur. Bu nedenle yurttaşları habere para ödemeye, gazetecileri bir araya gelmeye, işverenleri sendika karşıtı tutumlarından vazgeçmeye, hükûmeti de medya üzerindeki baskılarına son vermeye çağırıyorum” diye konuştu.

Paylaşın