Tekirdağ: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Tekirdağ’ın Merkez İlçesi, Ertuğrul Mahallesi, Rakoczi Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1927 yılında Mimar Kazım Tahsin tarafından yapılmıştır. 1976 yılına kadar Vali Konağı olarak kullanılan müze binası kagir, zemin üzerine iki katlıdır. Binanın kuzeyinde bulunan girişi mavi beyaz İznik çinileri ile kaplıdır.

Girişin üzerinde kagir iki konsolun taşıdığı balkon yer almaktadır. Balkonun korkuluğu daire ve yıldız motiflerle süslüdür. Üst kat pencereleri beşik kemerli olup, üstü İznik seramikleri ile kaplıdır.

Alt kat pencereli dikdörtgen formdadır ve denizliklerin altında kabartmalar görülmektedir. Binanın batı ve güney kısımlarında yer alan iki adet kagir balkonu vardır. Binanın çatısı kırma olup kiremitle kaplıdır. Giriş kapısının üstünde kitabesi mevcuttur.

Müzede, Tekirdağ ve civarında bulunmuş ve tarih öncesi çağlardan günümüze kadar gelen toplam 23 bin 901 adet eser bulunmaktadır. Müzede 4 bin 863 arkeolojik eser, 17 bin 129 sikke, 1909 etnografik eser ziyarete açıktır.

Paylaşın

Samsun: Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi; Samsun’un İlkadım İlçesi, Kale Mahallesi, 19 Mayıs Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Samsun il merkezi Fuar Alanında bulunan Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi 19 Mayıs 1981’de ziyarete açılmıştır. Samsun yöresinde Türk Tarih Kurumu’nun yapmış olduğu kazılardan çıkan eserler ilde müze olmayışından ötürü Kastamonu Müzesi’ne gönderilmiştir.

Samsun’un ulusal tarihimizdeki yerinden ötürü “Atatürk ve 19 Mayıs Müzesi” ismi altında bir müze kurulması 1956 yılında vali Turgut Başkaya tarafından Bakanlığa teklif edilmiştir. Bu arada bir inşaat temelinden çıkan eserler ile çevreden toplanan eserler Samsun Erkek Sanat Enstitüsü’nde toplanarak koruma altına alınmıştır.

Başlangıçta depo niteliğindeki müzede 1 Mart 1960’da çalışmalar başlamıştır. Bunun ardından Vali Enver Saatçigil Samsun’da Atatürk Müzesi fikrini yeniden ele almış, 1967 yılında Fuar Alanı içerisindeki 19 Mayıs Galerisi “Atatürk Müzesi” olarak kullanılması için Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir.

Bunun ardından Fuar Alanı içerisinde Atatürk Müzesi’nin yanı başında Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin yapımına 1976 yılında başlanmış ve müze altı yıl sonra ziyarete açılmıştır. Müzede Samsun ve çevresinden toplanan arkeoloji ve etnoğrafik eserler sergilenmektedir.

Arkeoloji bölümünde İlk Tunç Çağı, Hitit, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen bronz, pişmiş toprak, kemik eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında bronz atlet heykeli, Eski Tunç Çağına ait ameliyat edilmiş kafatasları, antik Amisos kenti buluntuları, Roma imparatoru Alexander Severus zamanında yapılmış olan Amisos Mozaiği, Aminos mezar odasından çıkan hazineler, Helenistik Çağa ait takılar bulunmaktadır.

Müzenin en önemli bölümünü oluşturan Amisos mezar odasında bulunan eserler M.IV-III. yüzyıllara tarihlendirilmektedir Bu bölümde altın taç, küpe, bilezik gibi eserler dikkati çekecek güzelliktedir. Ayrıca Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi sikkelerde bulunmaktadır.

Bunların yanı sıra Cumhuriyet döneminde basılmış paralar da onları tamamlamaktadır. Müzenin etnografya bölümünde Samsun yöresine ait bindal, peşkir, cepken, saat keseleri, el yazmaları, Kuran’lar da bulunmaktadır. Yöresel kesici ve ateşli silahlar da ayrı bir vitrin içerisinde düzenlenmiştir.

Paylaşın

Hacıbektaş Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi, Bala Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

1988 yılında hizmete açılan müzede, ilçe sınırları içerisinde bulunan Sulucakarahöyük’ten 1967-1976 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi’nden Prof.Dr. Kemal Balkan tarafından gerçekleştirilmiş olan arkeolojik kazı sonucunda çıkarılmış olan Eski Tunç Çağı, Hitit, Hellenistik, Frig, Roma ve Geç Bizans Dönemlerine ait eserlerin yanı sıra yöresel özellikler gösteren etnografik eserler de sergilenmektedir.

Arkeolojik eserler çoğunlukla pişmiş topraktan amfora, yemek kapları, sunak kapları, küpler, ayrıca, kemikten objeler ve sikkelerden oluşmaktadır. Etnografya bölümü ise, 19 yy. ve 20. yy’ın ilk dönemlerine ait gündelik yaşam içerisinde kullanılan dokuma işlemeli kumaşlardan elbiseler, peşkirler, gümüş takılar, silahlar ve kilimlerden oluşmaktadır. Müze, Pazartesi günü dışında her gün açıktır. Ücretsiz ziyaret edilmektedir.

Paylaşın

Elazığ: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Elazığ’ın Merkez İlçesi, Üniversite Mahallesi, Çaydaçıra Kavşağı üzerindedir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

30 Nisan 1965 yılında, Harput mahallesinde bulunan Alacalı Mescit’te “Harput Müzesi” olarak kurulmuştur. Müze binası arkeolojik eserler ve sikke salonu, halı ve kilim galerisi ile etnografya salonu olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.

Keban ve Karakaya Baraj projeleri çerçevesinde yapılan yüzey araştırmaları ve kazılarda bulunan milattan önceki devirlere ait eserlerin teşhiri ve muhafazası için 1971 yılında Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kampüsü içerisinde yeni müze inşasına başlanılmış ve 28 Temmuz 1982 yılında Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Müzede 15 bin 238 adet arkeolojik, 5 bin 310 adet etnografik, 10 bin 887 adet sikke olmak üzere toplam 31 bin 435 adet envantere kayıtlı eser mevcuttur. Teşhir salonlarındaki eserler ise 493 sikke, 1071 arkeolojik ve 602 etnografik eserden oluşmaktadır. Müze sorumluluk sahasında korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli toplam 288 adet kültür varlığı bulunmaktadır.

Paylaşın

Edirne: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Edirne’nin Merkez İlçesi, Meydan Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Arkeoloji Bölümü

Bahçede girişte, Roma dönemine ait lahitler, dolmen ve Menhirler; hemen arkasında Osmanlı Dönemi’ne ait mezar taşları sergilenmektedir. Bahçede ayrıca, Helenistik, Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait sütun başlıkları, heykeller ve Osmanlı Dönemine ait su kültürü ile ilgili olan Edirne’nin balıklı havuzları ve kuşlukları sergilenmektedir.

Arkeoloji bölümünde sergileme Paleontolojik döneme ait fosillerle başlar. Edirne ve yakın çevresinde bulunan, 3. Zaman sonuna ait gergedan ve at türünden hayvanların defans, çene kemiği, diş ve omurlarına ait parçalar bulunmaktadır. Ayrıca günümüzden 30 milyon yıl önce Miyosen Döneme ait fosiller ile diğer deniz hayvanları fosilleri de burada sergilenmektedir.

Arkeolojik buluntular, Enez Hocaçeşme Höyüğü’nde bulunan Orta Neolitik-İlk Kalkolitik Döneme ait (günümüzden 73007400 yıl önce) taş, kemik ve pişmiş toprak buluntularla başlamaktadır. Müzenin bahçesinde sergilenen Hacılar Dolmeni kazısında bulunan eserler, Lalapaşa Arpalık Dolmeni ve Taşlıcabayır Tümülüs’ü kurtarma kazılarında bulunan törensel kaplar; MÖ 1400-800 yıllarında Son Tunç-Demir Çağı başlarına ait kültürün belgeleri olarak sergilenmektedir.

Traklar

Mermer heykeller ve steller arasında bölgenin yerli halkı olan Traklara ait tanrılaştırılmış Trak Süvarisi tasvirli mezar stelleri müzede sergilenen bölgesel eserlerdendir.

İlk çağlarda Balkanları, Andolu ve Egeye bağlayan kara, deniz ve nehir yollarının kesiştikleri zorunlu geçiş yolu üzerinde kurulmuş önemli bir liman şehri olan Enez’de 1971-72 yıllarından beri devam eden kazı ve araştırmalar, bölgenin Neolitik Çağ’dan günümüze kadar gelişimini göstermektedir. Müzenin önemli bölümünü oluşturan Enez kazısı buluntuları arasında figürlü amphoralar, pişmiş toprak heykelcikler ve seramik eserler, mermer heykel parçaları, steller, çeşitli takılar ve bunlar gibi değerli eserler sergilenmektedir.

Kapıkule, İpsala ve diğer sınır kapılarından ele geçirilen bölge eserleri dışında Anadolu uygarlıklarına ait çeşitli eserler de müzede sergilenmektedir. Takılar, pişmiş toprak ve cam eserlerin yanı sıra, heykel ve steller ile sikkeler dönemlerine ait vitrinlerde sergilenmektedir.

Etnografya Bölümü

Yaklaşık bir asır boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik eden Edirne XVII. yüzyılda önemli kentlerden biri olarak bilinmektedir. Sergilemede bu özgün kültürün yansımaları dikkat çekmektedir. Gelin odasında bulunan halılar, işlemeler, Edirnekari yüklükler devrin sanat değeri yüksek değerli eserleridir.

Salonda sergilenen tombak ibrikler, buhurdanlıklar, gülabdanlar dikkati çekmektedir. Balkanlara has yöresel kıyafetler kentin etnografik kimliğine ışık tutacak niteliktedir. Hat sanatının değişik örnekleriyle temsil edildiği salonda ayrıca, Ulu Önder Atatürk’ün Edirne’ye yaptığı ziyaret sırasında kullandığı bazı özel eşyalar da sergilenmektedir.

Sergileme, girişte halı-kilim galerisi ile başlar. Büyük salonda Edirnekâri yüklük, Edirne gelin odası, hamam köşesi, Edirne oturma odası, Şarköy kilimleri, Edirne evleri keten sıva örneği, çeşitli işleme ve kıyafetler ile takılar, oyalar, şahısların hediye ettiği eserler yer almaktadır. Gemi tasvirleriyle süslü ahşap sandık, fermanlar, hat levhaları ve Edirnekâri süsleme tekniğinin özgün örnekleri de bu bölümde sergilenen eserlerdendir.

Edirnekâri Genellikle ahşap üzerine boyama yapılarak uygulanan bir süsleme sanatıdır. Edirne işi olarak da bilinir. Kendine has bir üslubu vardır. Kullanılan boyaların bozulmaması, süslemede naturalist çiçek, yaprak, meyve motiflerinin kullanılması ile dikkat çekicidir. Kaynaklarda Edirne işi, 14. yy’dan 19. yy’a kadar çekmece, sandık, kalemdan, kapı, tavan, dolap kapakları vb. materyaller üzerine uygulanan bir sanat dalı olarak tanımlanmıştır. Edirnekâri süslemeler zamanla Türkiye genelinde yaygınlaşmıştır.

Paylaşın

Kars: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Kars’ın Merkez İlçesi, İstasyon Caddesi üzerinde yer alır. Kars’ın en büyük müzesidir.

Kafkaslardan Anadolu’ya girişte ilk yerleşim merkezi olma özelliğini taşıyan Kars Şehri bir çok uygarlığın geçişine tanıklık etmesi sebebi ile binlerce yıldan bu yana iskan edilmiş antik bir yerleşim merkezi özelliğine sahiptir.

İpek yolu üzerinde yer alan antik Anı Ören Yerinin ve bölgedeki yoğun Arkeolojik yerleşmenin oluşturduğu taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının korunması ihtiyacını karşılamak üzere ilk olarak 1959 yılında Vilayet konağında Müze Memurluğu kurulmuş, daha sonra bölgeden toplanan eserlerin çoğalması sebebiyle 1964 yılından 1978 yılına kadar Kümbet camii olarak da bilinen “Havariler Kilisesi” Müzeye dönüştürülerek sergileme yapılmış, nihayet 1978 yılında İstasyon mahallesinde yeni yapılan modern Müze binası 1981 yılında hizmete açılmıştır.

Modern Kars Müzesi günümüzde Arkeolojik, Etnografik ve Taş eserlerin sergilendiği önemli Müzelerimiz arasında yer almaktadır.

Paylaşın

Kocaeli: Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi

Kocaeli, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Kocaeli’nin İzmit İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir merkezine çok yakındır. Yaya olarak gidilebilir.

1873-1910 yılları arasında inşa edilen Tarihi Gar Binaları Kompleksinden, Tamir Atölyesi, Su Deposu, Lojman Binası ve İki adet Tekel Deposu birleştirilerek oluşturulan teşhir salonundan ibarettir. Mimarı Alman Otto Ritter’dir. 2007 yılından beri Müze olarak hizmet vermekte, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemi eserleri sergilenmektedir

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın