Mansur Yavaş’tan Melih Gökçek’e Yönelik Sert Sözler

Beypazarı ilçesinde katıldığı festival açılışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan ABB Başkanı Mansur Yavaş, Melih Gökçek’e yönelik “Türkiye’nin yüz karası olan bu ailenin her şeyini ifşa edeceğiz” dedi.

Etkin pişmanlık dilekçesinin savcılığa değil Osman Gökçek’e verilmesini eleştiren Mansur Yavaş, “Şimdi operasyonu Ankara adliyesi mi yapıyor, emniyet mi yapıyor, Gökçek ailesi mi yapıyor?” diye sordu.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Beypazarı ilçesinde katıldığı festival açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

ABB’ye yönelik konser organizasyonu soruşturması kapsamında 14 kişinin gözaltına alınması, bunlardan 5’inin tutuklanması, 9’unun adli kontrolle serbest bırakılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yavaş, “Tabii ki siyasi buluyorum her şeyden önce. Hukukun genel prensipleri var. Bunu ben sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeler için değil, Türkiye’deki bütün uygulamalarda bu şekilde yapılması gerektiği kanaatindeyim” dedi.

Yavaş, soruşturma sürecinde kişilerin gece yarısı evlerinden alınmasını eleştirerek, “Bu iktidar döneminde yasa çıktı. Kimse gece yarısı sabaha karşı evi basılıp evinden alınmayacak. Kendisine davetiye çıkarılacak. Hangi konuda çağrıldığı da o tebliğatta yazılı olacaktı ama bunların artık hiçbirisi yok. Dolayısıyla evlerin aranıp yaka paça götürülmesini son derece yanlış buluyorum. Bu insanların hepsi uzun yıllardır kamu görevi yapan insanlar. Çağırdığınız zaman zaten ifadeye gelecekler” ifadelerini kullandı.

Soruşturmanın medya üzerinden yönlendirilmesini de eleştiren Yavaş, “Ankara’da ailesinin tümü yolsuzluklarla anılan Melih Gökçek gece vakti operasyonu Twitter’da bildiriyor. Şimdi operasyonu Ankara adliyesi mi yapıyor, emniyet mi yapıyor, Gökçek ailesi mi yapıyor? Yani bu nereden haberi oluyor? Daha sonra yok falan filan dedi ama açıkça belli. Operasyona dahil oldukları belli” diye konuştu.

Yavaş, mülkiye müfettişlerinin daha önce incelediği dosyada şimdi bazı bürokratlara teknik konularla ilgili suçlamalar yöneltildiğini belirtti. “Burada enteresan olan şeyler şunlar: Sıradan bürokratlara büyük bir organizasyonla ilgili sorular soruluyor. O organizasyonda kullanılan makinelerin, araçların birçoğunun ne bedelini, ne adını ben de bilmiyorum. Onların hiçbirisinden bilmesi mümkün değil. Şunu söyledik biz: Gidin dedik. Aynı işi yapan, aynı model arabayla aynı model aracın fiyatını kıyaslayın. Pahalı alınıp alınmadığı oradan belli olur. Varsa pahalı herkes cezasını çekecektir” dedi.

Ancak raporun tek bir kişinin ifadesine dayandığını öne süren Yavaş, “Hiç bu konudan anlamayan birisinin bir kişi ifadesine dayanarak bu iş yanlış olmuştur dedik. Ankara Başsavcılığı’nda aynı mülkiye müfettişleri soruşturması üzerinden geçen basın toplantısında adı geçen bilirkişileri çağırarak aynı şekilde raporu verdirmiş ve 153 milyon kamu zararı bulmuş. Bu kamu zararı nereden çıkmış? Kimsenin bildiği yok” ifadelerini kullandı.

Yavaş, konser fiyatlarının karşılaştırılması yönündeki taleplerin yanıtsız bırakıldığını belirterek, “Bu arada yakın zamanda Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan, 1,5 ay önce yapılan o tarihten Tarkan konserinin fiyatlarına bakın. Jennifer Lopez konserinin fiyatlarına bakın gibi dilekçelere hiçbir zaman cevap verilmedi maalesef. Bu da ayrıca savcının lehe olan delilleri toplama yetkisini kullanmadığını ortaya çıkıyor” dedi.

Soruşturma kapsamında sonradan şüpheli sayısının 14’e çıktığını belirten Yavaş, dosyada etkin pişmanlık dilekçesi veren bir kişinin konumuna dikkat çekti. “Mülkiye Müfettişi 9 kişi hakkında soruşturma izni istemiş, 6’sına vermişti. Bunların içerisinde etkin pişmanlıktan yararlanan insan adı falan yok. Yani bu şahıs şüpheli falan değil. Ancak bugün anladığımız kadarıyla dosyada bulunan MASAK raporunda bizim bürokratlarımızın tersine o çalışanın bu şirketlerden para aldığı ortaya çıkıyor” dedi.

Bu kişinin savcılığa değil Osman Gökçek’e başvurduğunu iddia eden Yavaş, “Birden bire sanki aklı başına gelmiş, başına taş düşmüş gibi bu raporu piyasaya açıklanmadan 10 gün önce Osman Gökçek’e gidip bu dosyanın şikayetçisi bu diye BeyazTV’de etkin pişmanlık dilekçesi veriyor. Bu da operasyonu kimin yönettiğini gösteriyor. Etkin pişmanlık dilekçesi verecekse götürüp bunu savcılığa vermesi lazım” dedi.

Etkin pişmanlıktan yararlanan kişinin serbest kaldığını, buna karşılık MASAK raporunda adı geçmeyen bürokratların tutuklandığını ifade eden Yavaş, “Bu şahıs şu anda adli kontrol ile serbest. Yani suç işlediği MASAK raporuyla tespit edilen insan serbest. MASAK raporunda haklarında hiçbir şey bulunmayan insanlar tutuklu. Böyle adalet olmaz” dedi.

Soruşturmada yeni bir dalga olabileceğine dair iddiaları da paylaşan Yavaş, “Gökçek ailesinin çenesi durmuyor. Yaptıklarını bir zafer gibi sağda solda anlatıyorlar. Şimdi yeni söyledikleri şu: Yakında ikinci dalga başlayacak. Başta Mansur Yavaş’ın özel kalemi olmak üzere 30’un üzerinde toplam şüpheli sayısı çıkacak diye sağda solda konuşuyorlar. Görelim bakalım böyle bir operasyon olacak mı? Olursa bu operasyonu kimin yönettiği de ortaya çıkmış olacak” dedi.

Yavaş, geçmişte yaptığı yolsuzluk başvurularına işlem yapılmadığını hatırlattı: “Benim yaptığım 1. şikayette ki içerisinde 1.5-2 milyarlık kamu zararları, yolsuzluklar var. Bırakın gözaltına almayı, bırakın adli kontrol uygulamayı. Bunların ifadesi dahi alınmadı 6 yıldır. Böyle adalet olmaz.”

“Türkiye’de hırsız polisi kovalar hale geldi”

Yolsuzluk yapanların değil, yolsuzluğu açığa çıkaranların hedef alındığını söyleyen Yavaş, “Medeni ülkelerde hukukun üstün olduğu yerlerde polis hırsızı kovalar. Türkiye’de hırsız polisi kovalar hale geldi. Yavuz hırsız ev sahibini bastıracağım diye sağa sola çamur atıyor ve haklarında hiçbir işlem yapılmıyor. Umuyorum ki bunların da hesabının sorulacağı, adaletin gerçekten herkese eşit uygulanacağı bir gün mutlaka gelecek” dedi.

Soruşturmalarda kendisinin adı geçmediğini hatırlatan Yavaş, “Bakın Osman Gökçek’in dahi bürokratlar hakkında yaptığı şikayetlerde şahsımla ilgili hiçbir şey yok. Sadece şunu demiş, zamanında şikayet etmedi. Kaldı ki biz duyar duymaz hem teftişe veriyoruz hem ihtiyaçlı olursa savcılığa kendimiz veriyoruz” diye konuştu.

Mal varlığı konusunda da kamuoyuna şeffaf olduğunu vurgulayan Yavaş, “1999’dan beri kamu görevi yapıyorum. Dört defa da Ankara Büyükşehir adayı oldum. Bunların tamamında da bugünkü iktidar vardı. E her türlü imkan ellerinde. Benim mal varlığım dahil bütün harcamalarımı inceledikleri muhakkak. Bir şey bulsalardı şimdiye kadar duman ederlerdi. Bunda hemfikir miyiz?” dedi.

Melih Gökçek’in sahibi olduğu iddia edilen lüks yaşam tarzına da atıf yapan Yavaş, “Bu şahıs 600 milyonluk villayı hangi parayla yapıyor? Söylüyorum açık açık. Yani kaç kişi çalıştırdınız? Şimdiye kadar ne kadar vergi verdiniz? Nereden bulduğun kanunu yok ama siyasetçiler kuruşuna kadar harcadıkları paraları, mal varlıklarını tamamını açıklamak durumundadırlar. Bunu açıklamaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaştıkları belgelerin sadece küçük bir kısmı olduğunu ifade eden Yavaş, “Takipsizlik kararlarının nasıl aynı bilirkişiler tarafından verildiğini ve ne kadar gerekçesiz verildiğini o gün açıkladık. Bunlar küçük bir kısmı. Daha açıklayacağımız çok şey olacak. Çünkü yeni elde ettiğimiz deliller var, veriler var” dedi.

Yavaş, “Daha ayrıntılı çok şey var ispat edeceğimiz. Kamuoyuna serip bu ailenin Türkiye’nin yüz karası olan bu ailenin her şeyini ifşa edeceğiz. Görsün insanlar, görsün ki suç işleyenin yanına kar kalmıyor. Eninde sonunda bu açıklanıyor.” ifadelerini kullandı.

Son olarak kamu kaynaklarının spor kulübü ve televizyon aracılığıyla nasıl finanse edildiğine dair hazırladıkları şikayet dilekçesine de değinen Yavaş, “Bu şahısların mal varlıklarını nereye sakladıklarından tutun kimlerle işbirliği yaptığına kadar o verileri toplamaya çalışıyoruz” dedi ve ekledi: “Bu halk bize güvendiği için onların hakkını korumak adına ne yolsuzluk yapacağız, ne yiyeceğiz, ne yedireceğiz. Ama yolsuzluk yapanlardan da fitil fitil burundan da getirmek için sonuna kadar uğraşacağız.”

Paylaşın

Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne Konser Operasyonu: 13 Gözaltı

ABB tarafından 2021 – 2024 yılları arasında düzenlenen konserlere ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 13 kişi “görevi kötüye kullanma” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarından gözaltına alındı.

Soruşturmada, 32 adet konser hizmet alımında idarenin yaklaşık 154,5 milyon lira zarara uğratıldığının tespit edildiği belirtildi. ABB’nin düzenlediği bazı konserlerle ilgili olarak “kamu zararı” iddiasıyla mart ayında dokuz çalışan hakkında soruşturma başlatılmıştı.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanlığı tarafından 2021-2024 yılları arasında düzenlenen konserlere yönelik yapılan harcamaların kamu zararına sebebiyet verdiği iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında bu sabah bir operasyon gerçekleştirildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma doğrultusunda 13 kişi “görevi kötüye kullanma” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarından gözaltına alındı.

Başsavcılık açıklamasına göre; İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından düzenlenen tevdi raporu, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) incelemesi, Sayıştay incelemesi ve bilirkişi raporlarına göre 32 ayrı konser hizmet alımında idarenin 154 milyon 453 bin 221 TL zarara uğratıldığı tespit edildi.

Gözaltına alınan şüphelilerin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür Etkinlikleri Şube Müdür Vekili C. A, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür Etkinlikleri Şube Müdür Vekili K. B., Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Eski Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı H. A. B., Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Eski Kültür Etkinlikleri Şube Müdür Vekili / Eski Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkan Vekili H. E., Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Eski Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkan Vekili H. Z., Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Eski Kültür Etkinlikleri Şube Müdür Vekili A. A. Ç., Evren Teknik Grup Müzik Organizasyon San. Tic. Ltd. Şti sahibi O. E., Universe Production Organizasyon San. Tic. Ltd. Şti. sahibi S. E., Festiva ve Enfest Organizasyon Turizm San. Tic. Ltd. Şti. ortakları K. A. ve S. Ç., Gurudan Turizm Danışmanlık Organizasyon Reklam San. Tic. A.Ş ortağı A. A., Yalınayak Gıda Organizasyon Turizm. San. Tic. Ltd. Şti. ortakları E. D. ve L. E. olduğu açıklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Şüphelilerin yakalanmasına ve Cumhuriyet Başsavcılığımıza sevklerine yönelik işlemlere Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce devam edilmektedir” açıklamasında bulundu.

Melih Gökçek, operasyonu saatler önce haber verdi

Öte yandan eski Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Melih Gökçek, ABB’ye yönelik operasyonu saatler önce sosyal medya hesabından haber verdi.

Gökçek, bugün sabah erken saatlerde düzenlenen operasyondan önce gece yarısı saat 12.35’de sosyal medya hesabından “Hazır mısın Ankara? Hazır mısın Türkiye? Ankara’da milyarlık vurgun patlıyor…” şeklinde bir paylaşım yaptı.

Gökçek’in paylaşımı ve yapılan operasyonun ardından CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal sosyal medya hesabı üzerinden konuyla ilgili paylaşımda bulundu.

Tanal, “Soruşturma gizliliği ayaklar altında” başlıklı paylaşımında, “Bugün Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında son dakika haberiyle kamuoyuna yansıyan soruşturma daha resmi kaynaklar açıklama yapmadan 8 saat önce Melih Gökçek’in sosyal medya hesabından duyurulmuştur” dedi.

Tanal, “Unutulmasın yargı iktidarın sopası değil milletin adalet umududur Gizliliğin çiğnendiği siyasete servis edilen bir dosyanın tek adı vardır Siyasi operasyondur” ifadelerini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, gözaltı operasyonunun iktidarın, seçilmiş belediye başkanlarına karşı yürüttüğü “iradeyi gasp etme” planının bir parçası olduğunu savundu. Halkın bu duruma artık itibar etmediğini belirten Başarır, muhalefet belediyelerinin konserler ve heykeller üzerinden yıpratılmaya çalışıldığını söyledi.

Başarır, ABB’nin düzenlediği konserlerin halkın talebi doğrultusunda yapıldığını ve konser veren sanatçıların da vergisini ödeyen, tanınmış kişiler olduğunu vurguladı. “Aldıkları para da belli, gösterdikleri vergi de belli” diyen Başarır, bu durumun tamamen “kirli bir algı” yaratma çabası olduğunu ifade etti.

Başarır, gözaltı haberinin eski ABB Başkanı Melih Gökçek tarafından operasyondan 7 saat önce sosyal medya hesabından duyurulmasına sert tepki gösterdi. Başarır, “Gece saat 2, 20 yıl Ankara’yı yöneten, Ankara’yı parsel parsel bölüştürüp dağıtan, her türlü kirliliğe iddiaya cevap vermeyen Melih Gökçek soruşturma haberini veriyor. 7 saat önce veriyor utanmadan, sıkılmadan” dedi.

Bu durumun kendisini utandırdığını belirten Başarır, soruşturmayı yürüten savcılara seslenerek, “Yürüttükleri bir soruşturma güya ve Melih Gökçek bu soruşturmayı 7 saat önce Türkiye ile paylaşıyor. Ben o savcılara sorarım, Melih Gökçek’i niye almıyorsunuz? Niye soruşturmuyorsunuz? Melih Gökçek’in mal varlığını, ailesinin mal varlığını, o Beyaz TV’yi niye soruşturmuyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

Başarır, bir müjde gibi paylaşılan bu soruşturmanın ahlaki boyutunun Melih Gökçek olduğunu ve kendisinin mal varlığının da incelenmesi gerektiğini vurguladı. Son olarak, “Yeter artık” diyerek bu operasyonların ülkeyi farklı bir boyuta taşıdığını belirtti.

Paylaşın

Yavaş’tan “Birlik” Çağrısı: Torunlarımız Dahi Bizi Affetmez

Mansur Yavaş, “Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz. Hep söyledim: Bu sadece bizim partimizin meselesi değil, tüm muhalefet partilerinin sorumluluğudur. Çünkü eğer birlikte hareket etmezsek, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kaybederiz. Hatta torunlarımız dahi bizi affetmez” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik kurultay davası tartışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. Yavaş, açıklamasında şunları kaydetti:

“Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz. Hep söyledim; bu sadece bizim partimizin meselesi değil, tüm muhalefet partilerinin sorumluluğudur. Çünkü eğer birlikte hareket etmezsek, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kaybederiz. Hatta torunlarımız dahi bizi affetmez. İktidar uzun bir süredir, partimize ve belediyelerimize yönelik itibarsızlaştırma kampanyası yürütüyor. Bu kampanyayı yürütürken hem tarafsız olması gereken yargıyı, hem tarafsız kalması gereken bürokrasiyi kullanarak partimizi cendereye almaya çalışıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız dahil 11 belediye başkanımız cezaevinde. Haklarında hazırlanmış bir iddianame bile yok. Şimdi hal böyleyken partimizin 38. Olağan Kurultayına yönelik açılmış bir dava var. Bir hukukçu olarak ifade etmem gerekirse bu davaya hukuk içinde bakılırsa buradan iktidarın arzu ettiği sonucu alması mümkün değil. Çünkü tek yetkili anayasal kurum YSK’dır. Ancak, siyasallaşmış bir yargı düzeninde bir beklenti yaratılmak isteniyor. Benim en çok üzüldüğüm bu beklentinin partimizde bir türbülans ve tartışma yaratmış olması.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak benim iki büyük hedefim var. Bir, Ankaralıların teveccühüyle geldiğim bu makamda olduğum sürece Ankaralılara hizmet etmek ve onların güvenini boşa çıkarmamak. İki, Cumhur İttifakı’nın ülkemize dayattığı başkanlık rejimini sona erdirip, ülkemizin yeniden demokratik parlamenter sisteme geçişini sağlamak için bir nefer gibi çalışmak.

“Tek bir yumruk halinde durmak en büyük arzum”

30 Haziran’daki dava süreciyle ilişkilendirilerek, partililerimizin ya da partili görünen bazı isimlerin mevcut Genel Başkanımız ve önceki Genel Başkanımız etrafında yürüttükleri tartışmaların; ne ülkemizin demokratikleşme ve adalet mücadelesine, ne de yurttaşlarımızın derinleşen yoksulluk sorununa katkı sunması mümkündür. Üstelik bu tartışmaların, parti kültürümüzle bağdaşmayan bir üslupla ve önceki Genel Başkanımıza yönelik hakarete varan ifadelerle yürütülmesi, asla kabul edilemez.

Ülkemizin sorunlarını ancak ve ancak Cumhuriyet Halk Partisi çözebilir ve bu memleketin CHP’ye ihtiyacı var. Bunun için de iç sorunlarla boğuştuğu izlenimi vermekten kaçınmamız bir gerekliliktir. Bir hafta boyunca süregelen ve Cumhuriyet Halk Partililerin hiç hoşnut olmadığı bu tartışmaların bir şekliyle sonlanması şarttır. Bu süreçte önceki genel başkanımız, mevcut genel başkanımız ve tüm partililerin tek yumruk halinde bir ve bütün durması en büyük arzumdur, olması gerekendir. Aksi halde ben dâhil hiçbirimizin siyaset yapmasının bir anlamı kalmaz. Benim anlatmak istediğim sadece bundan ibarettir.”

Paylaşın

İstanbul, Ankara Ve İzmir’de “Eylem” Yasağı

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir’de de eylem yasağı kararı alındı. Ankara ve İzmir valilikleri, eylem yasağının beş gün süreyle alındığını bildirdi.

Haber Merkezi / İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir’de de eylem yasağı kararı alındı.

İzmir Valiliği de, 21-25 Mart tarihleri arasından kentte yapılacak her türlü protesto ve toplantının yasaklandığını duyurdu. Valilikten yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “İl genelinde 21-25 Mart tarihleri arasında her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yasaklanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

İzmir’deki yasak kararının kamuoyuna yansımasından kısa bir süre sonra, Ankara’dan da bir yasak haberi geldi. Ankara Valiliği de, kentte 5 gün süreyle eylem yasağı kararı alındığı açıkladı.

Valilikten yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar çerçevesinde yapılan işlemleri protesto amacıyla bazı sosyal medya ve benzeri platformlar üzerinden yapılan provokatif paylaşımlardan ve edinilen diğer bilgilerden halkı provoke etmek suretiyle kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşleri, akabinde şiddet eylemleri yapılacağı istihbar olunmuştur.

Bu kapsamda İlimiz genelinde; huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla önleyici kolluk tedbirleri kapsamında konusu suç teşkil eden eylemlerin önlenmesi ile genel asayişin tesis edilmesi amacıyla (önceden izin verilenler hariç) kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşleri, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi, imza kampanyası ve benzeri türdeki eylem ve etkinlikler ile el ilanı dağıtılması, pankart/afiş asılması 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. ve 19. maddeleri ile 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (A) ve (C) fıkraları gereğince 21 Mart 2025 Cuma günü saat 14.00’dan, 25 Mart 2025 Salı günü 23.59’a kadar yasaklanmıştır.

Yukarıda belirtilen emir ve yasaklara uymayanlar hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde gerekli adli ve idari işlemler yapılacaktır.”

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından İstanbul Valiliği kentte dört günlük yasak ilan etmişti. Ancak yasak kararına karşın İstanbul’da başlayan eylemler ülke geneline yayıldı. İstanbul’un dışında en büyük eylemler ise Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilmişti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bugün tüm şehirlerde eylem çağrısı yapmıştı.

Paylaşın

Ankara’da 38 Kişi Sahte İçkiden Hayatını Kaybetti

Son yıllarda fiyatların ve vergilerin artmasıyla birlikte sahte içkiden kaynaklanan ölümlerde artış yaşanıyor. Ankara’da sahte içkiden hayatını kaybedenlerin sayısı 33’ten 38’e yükseldi.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen resen soruşturma çerçevesinde tutuklu sayısı da 17’den 19’a yükseldi. Soruşturma kapsamında sahte içki tüketenlerle ilgili filyasyon ekibi kuruldu.

Öte yandan sahte içkiyi satan kişinin de Ankara Şehir Hastanesi’nde entübe edildiği öğrenildi. Yoğun bakımdaki kişi sayısının ise 20’den 32’ye yükseldiği kaydedildi.

Son yıllarda fiyatların ve vergilerin artmasıyla Türkiye’de sahte içki tüketiminden kaynaklanan ölümlerde artış yaşanıyor.

Özellikle yılbaşı gibi tüketimin yoğun olduğu dönemlerde yasa dışı yollardan üretilen içki ürünleri piyasaya sürülüyor. Bu ürünler genellikle merdiven altlarında üretiliyor ve ayrıca insan sağlığına ciddi zarar verebilecek metanol gibi maddeler içeriyor.

Uzmanlar, vatandaşları bandrolsüz veya şüpheli içki satın almamaları konusunda uyarıyor. Sahte içkinin kokusu, rengi veya tadı normal içkilerden kolayca ayırt edilemeyebilir. Bu nedenle tüketicilerin yalnızca güvenilir kaynaklardan alkol satın alması gerektiği belirtiliyor.

Sahte içki tüketen kişilerde genellikle 12-24 saat içinde baş ağrısı, mide bulantısı, görme kaybı, bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkıyor.

Paylaşın

CHP’de Adaylık Tartışmaları: Mansur Yavaş Ne Yapacak?

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), erken seçim olmaz ise, 2028 yılında yapılacak seçimleri için cumhurbaşkanı adayını erken belirleme kararını doğru bulmadı.

Türkiye’nin gündeminin yoksulluk olduğunu söyleyen ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Bizim gündemimiz belli. Bu gündem dışında hiçbir şeyin tartışılmasından yana değilim” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ön seçim kararının alınacağı Parti Meclisi toplantısı öncesi İstanbul ve Ankara belediye başkanları ile bir araya gelecek. Bugün Ankara’da gerçekleşecek buluşmada ön seçim kararı ile ilgili itirazların ele alınıp orta bir yol aranması bekleniyor. Ancak Parti Meclisi, itirazlara karşın ön seçim kararını alırsa Mansur Yavaş’ın bu seçime katılıp katılmayacağı da merak konusu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Birçok siyasetçi Yavaş’ın sadece CHP üyelerinin katılacağı bir ön seçime girmeyi doğru bulmayacağını belirterek, “Sayın Yavaş seçime girerek değil girmeyerek etkisini göstermek isteyebilir. Sahne dışında kalarak güç toplamaya devam eder. Ön seçimde de tüm üyeler oy kullanamaz. Verilmeyen her oy Mansur Bey’e yazar. Önümüzdeki 3 yıl çok şeye gebe” diyor.

Muhalefette “Altılı Masa” travması

Öte yandan 2023 seçimleri öncesi başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere altı siyasi partinin oluşturduğu Millet İttifakı, kamuoyuna yansıyan isimlendirmeyle ‘Altılı Masa’yı seçim yenilgisinden sonra hiç kimse hatırlamak istemiyor. Hatta muhalefet arasında yeni iş birliği mekanizmaları oluşturulması gerektiği ifade edilince, “Altılı Masa travmasını hatırlatan bir şey olmamalı. Yeni bir yol bulunmalı” deniliyor.

Muhalefette birlik tartışması CHP’nin cumhurbaşkanı adayını erken belirleme kararı ile yeniden alevlendi. CHP içinden bazı isimlerin de yer aldığı muhalefet temsilcileri, şu ifadeleri kullanıyor:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 38 değil yüzde 50’nin üstünde oy alınması gerek. CHP’nin kendi adayını belirleme hakkı var ama bunu istişare etmeden yapıyorsa o aday tüm muhalefetin adayı olmayacaktır. Böyle bir dayatmayı kimse kabul etmez. Biz birinci partiyiz, peşimize takılın bakışı doğru değil. Altılı Masa dağıldı ama birlik-beraberlik ruhu devam etmeli. Belki parlamenter sistemden yana olanlar platformu kurulabilir.”

Paylaşın

Ankara’da 33 İstanbul’da 70 Kişi Sahte İçkiden Yaşamını Yitirdi

Son yıllarda fiyatların ve vergilerin artmasıyla birlikte Türkiye’de sahte içkiden kaynaklanan ölümlerde artış yaşanıyor. Son dönemde Ankara’da 33 İstanbul’da 70 kişi sahte içkiden yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi / Ankara Valisi Vasip Şahin, Anafartalar Şehit Kamil Arslan Polis Merkezi Amirliği Açılış Töreni’ninde yaptığı konuşmada sahte alkol kullanımına bağlı 33 kişinin vefat ettiğini ve 20 kişinin hastanelerde yoğun bakımda tedavi altında olduğunu söyledi.

Sahte alkollü içki ile mücadele kapsamındaki çalışmalar sonucu 102 ton etil ve metil alkol ele geçirildiğini belirten Vali Şahin, bunların 62 tonunun Düzce ve Konya’dan elde edildiğini, yaklaşık 40 tonunun da il sınırları içinde ele geçirildiğini kaydetti.

Şahin, hem kaçak alkol üretimi hem de satımı yapan 32 şahsa yönelik işlem yapıldığını belirtirken, bu kişilerden 13’ünün tutuklandığını, 17’sinin ise tutuklama talebiyle sevk edildikleri adli birimlerce adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını söyledi.

Ankara Valiliği’nden 4 Şubat’ta yapılan açıklamada, son günlerde sahte alkole bağlı ölüm olaylarında artış gözlendiği belirtilerek şu ifadeler kullanılmıştı:

“Konuyla ilgili kolluk kuvvetlerimiz ve gıda denetim birimlerimiz yoğun tahkikat ve denetim faaliyetlerini sürdürmekte ve çeşitli miktarlarda sahte alkol üretiminde kullanılan malzemeler ele geçirilmekte olup; sorumlular hakkında gerekli adli ve idari işlemler titizlikle yürütülmektedir.”

İstanbul’da 4 Ocak – 6 Şubat tarihleri arasında sahte içkiden kaynaklı 70 kişi hayatını kaybetti. 150’den fazla kişinin de hastaneye başvurduğu öğrenildi. Sahte ve kaçak içkiyle mücadeleye yönelik çalışmalarla ilgili bilgi veren İstanbul Valisi Davut Gül, şu ifadeleri kullandı:

“Sahte ve kaçak alkolle mücadele kapsamında 190 şahıs yakalandı, 11’i tutuklandı, 86 bin 274 litre sahte-kaçak alkol ele geçirildi. Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelemizde 371 denetimde 126 bin litre kaçak akaryakıt ele geçirildi. Ele geçirilen tüm bu kaçak ürünlerin piyasaya sürülmesinin engellenmesiyle 259 milyon lira vergi kaybı önlendi.”

Sahte içki ölümleri

Son yıllarda fiyatların ve vergilerin artmasıyla Türkiye’de sahte içki tüketiminden kaynaklanan ölümlerde artış yaşanıyor.

Özellikle yılbaşı gibi tüketimin yoğun olduğu dönemlerde yasa dışı yollardan üretilen içki ürünleri piyasaya sürülüyor. Bu ürünler genellikle merdiven altlarında üretiliyor ve ayrıca insan sağlığına ciddi zarar verebilecek metanol gibi maddeler içeriyor.

Uzmanlar, vatandaşları bandrolsüz veya şüpheli içki satın almamaları konusunda uyarıyor. Sahte içkinin kokusu, rengi veya tadı normal içkilerden kolayca ayırt edilemeyebilir. Bu nedenle tüketicilerin yalnızca güvenilir kaynaklardan alkol satın alması gerektiği belirtiliyor.

Sahte içki tüketen kişilerde genellikle 12-24 saat içinde baş ağrısı, mide bulantısı, görme kaybı, bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkıyor.

CHP’den iktidara acil önlem çağrısı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, son zamanlarda sahte içki nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısındaki artışa dikkat çekerek iktidara çağrı yaptı. Bulut, “Ankara’da sahte içki yüzünden 33 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yoğun bakımda. İktidara bir kez daha söylüyoruz: Acil önlem alın” dedi.

Bulut, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, alkol fiyatlarındaki fahiş artışın, vatandaşları sahte içkiye yönlendirdiğine, bunun sonucunda ise ölümlerin yaşandığına dikkat çekti.

Bulut, “Halkın yaşam tarzına müdahaleye varan vergi ve zamlar, astronomik raf fiyatları sahte içkiyi, halk sağlığı sorununa dönüştü. Ankara’da sahte içki yüzünden 33 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yoğun bakımda! İktidara bir kez daha söylüyoruz: Acil önlem alın” ifdelerini kullandı.

Paylaşın

Yavaş’tan “Su Fiyatı” Eleştirilerine Yanıt: Elektriğe Yüzde 680 Zam Yapanlar…

“Su fiyatı” eleştirilerine yanıt veren ABB Başkanı Mansur Yavaş, “2019-2024 döneminde elektriğe yüzde 680 oranında zam yapılmıştır. Elektriğe, zam yapanlar şimdi bizden suyu indirimli vermemizi istiyor. Bu nasıl bir adalet anlayışıdır?” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkan Mansur Yavaş, sosyal medya hesabı üzerinden, iktidar kanadından kendisine yöneltilen “su fiyatı” eleştirilerine yanıt verdi. Mansur Yavaş, şu ifadeleri kullandı:

“Görevde bulunduğumuz süre boyunca su fiyatlarını vatandaşlarımızın alım gücüne uygun tutmayı temel öncelik haline getirdik. Bu konuda geçmiş dönemlerin verileri de gerçeği açıkça ortaya koymaktadır.

Melih Gökçek döneminde suyun metreküp fiyatı 1.7 dolar seviyesindeydi. Mustafa Tuna döneminde ise seçim öncesine kadar bu fiyat 1.5 dolar seviyesinde devam etti. Geçtiğimiz günlerde yapılan düzenlemeyle birlikte, yeni su tarifesi metreküp başına 1 dolar olarak belirlendi. Bu rakam, 2010-2018 yılları arasındaki fiyatların da altında bir seviyedir. Sudan alınan vergi ise zaten hükümete ödenmektedir. Biz bu vergiyi almadığımız gibi, alınan vergiden dolayı suçlanmayı da doğru bulmuyoruz. Bari aldığınız vergiden dolayı bizi suçlamayın.

Ankara’da sosyal yardım alan vatandaşlarımız 10 metreküpe kadar suyu yalnızca 1 TL’den kullanırken; şehit ve gazi aileleri, engelli vatandaşlarımız ve üniversite öğrencilerimiz yüzde 50 indirimli tarife uygulamasından yararlanmaktadır. Ayrıca sosyal yardım kapsamına aldığımız asgari ücretli aileler için de yeni bir indirim çalışması başlatılmıştır.

2010-2018 döneminde, bir asgari ücretli, 10 metreküp su için maaşının ortalama yüzde 4,2’sini harcamak zorundaydı. Ancak 2019-2024 döneminde bu oran yüzde 1,9’a kadar gerilemiştir. Son olarak, yapılan yeni düzenlemelerle birlikte bu oran yüzde 1,64 seviyesine düşmüştür. Bu da asgari ücretli vatandaşlarımız üzerindeki su faturası yükünün yüzde 55-60 oranında azaltıldığı anlamına gelmektedir.

Ancak bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçek vardır: 2019-2024 döneminde elektriğe yüzde 680 oranında zam yapılmıştır. Elektriğe, zam yapanlar şimdi bizden suyu indirimli vermemizi istiyor. Bu nasıl bir adalet anlayışıdır?”

Paylaşın

Özel’den “Haciz” Tepkisi: Direneceğiz

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın “Belediyeleri silkeleyin” talimatıyla CHP’li belediyelere yönelik başlatılan haciz işlemlerine ilişkin, “Zenginlere af üstüne af çıkaranlar, belediyelerimize haciz uygulayarak iş yapamaz hale getirmek istiyorlar. Ama biz tedbirlerimizi aldık ve direneceğiz” dedi.

ABB Başkanı Mansur Yavaş da, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Amaçları borç tahsil etmek mi bağcıyı dövmek mi kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Biz bu kış yine insanları üşütmemeye, protein yardımına devam edeceğiz. 22 yıldır ülkeyi yönetip hala Ankara’da 200 bin aile destek alacak durumdaysa bu herhalde bizim kusurumuz değil” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Özel, bir gazetecinin AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü konuşmasında dile getirdiği “Son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise hatırlatıyor ki, Türkiye Türkiye’den daha büyüktür. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye de mukadderatından kaçamaz” şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiği yönündeki soru üzerine şunları söyledi:

“Trump’ın geçmiş dönemlerde Erdoğan’a ‘Akıllı ol, aptal olma’ diye başlayan, tehditler içeren, sonra istediğini yaptığı süreci hep beraber yaşadık. Bu utanç mektubu bu ülkenin cumhurbaşkanını, onu çok estekleyen, yerlere göklere sığdırılamayanlar tarafından o zamanlar sindirilmişti. Şimdi de Trump’ın bir övgü dizgesi var ama üstten bakıyor, sırt sıvazlıyor. Hem övüyor ama hem de aba altından sopa gösteriyor. İlk mektuptan da utanç duymuştuk, bundan da utanç duyuyoruz.

Erdoğan’ın sessizliği manidar, umarım o da etrafındaki dalkavuklar gibi bu açıklamadan memnuniyet duyacak kadar şuurunu kaybetmemiştir. Bu açıklama gurur duyulacak değil ulusal onurumuzu zedeleyecek ifadeler içeriyor.”

Özgür Özel, CHP’li belediyeleri Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) aracılığıyla hedef alan “hesaplara bloke” sürecine ilişkin de, zenginlere sürekli af çıkarıldığını hatırlatıp “Zenginlere af üstüne af çıkaranlar, belediyelerimize haciz uygulayarak iş yapamaz hale getirmek istiyorlar. Ama biz tedbirlerimizi aldık ve direneceğiz” dedi.

Özel şunları söyledi: “Kanun var. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bunu 6 ayda bir açıklaması lazım. Açıklamaya kalktıklarında bizim açımızdan belediyelerimizin isimleri öyle ilk 100’de falan olmaz ama olsa olsa CHP’li, AK Partili, DEM Partili, İYİ Partili, MHP’li belediye isimleri olabilir listenin sonlarına doğru.

Bizim tanıdıklarımız burada var ama AK Parti’nin tanıdıkları listenin başında. O yüzden listeyi açıklamıyorlar. Ne kadar kayırdıkları müteahhit varsa, ne kadar yandaş müteahhit varsa, ne kadar vergi vermeyen, yani o 44 büyük kamu müteahhidinin 37’si 0 lira vergi vermiş. Bugün bu ülkede en yoksul, en gariban insanlar vergi veriyor, en zenginler vermiyor. 40 haramiler vergi vermiyorlar. 40 milyon onlara bakmaya uğraşıyoruz. O yüzden liste açıklansın, 40 haramilerle dolu olacak.

O yüzden gizliyorlar. Şunu bir kez daha ifade edelim: SGK’nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası her partiden, bütün belediyelere ait. Türkiye’de 1000’in üzerindeki belediyeye ait, 1300’ün üzerindeki belediyeye ait borç, SGK borcunun yüzde 10’u. Yüzde 90’ı AK Parti’nin çok sevdiği ve semirdiği müteahhitlerine, iş adamlarına, kamu müteahhitlerine ait. Bunları, bu şirketleri açıklamadan belediyelerin üstüne gitmek demek şu demek: ‘Ben hazımsızım. Mansur Yavaş’ın yaptığı hizmetlerden, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptığı hizmetlerle rekabet edemiyorum. Bizim yapmadıklarımızı yaptılar. Şimdi Türkiye’nin yüzde 65’ine ulaştılar. Ekonominin yüzde 80’ine… Ellerini kollarını bağlayalım’ diyorlar.”

“Kendi adamlarının ya 600 dairesi var ya 600 milyonluk villası var”

Özel’in ardından konuşan Mansur Yavaş da şöyle dedi: “Kendilerine teklifler sunduk ama hepsini geri çevirdiler. Tekrar tekrar gönderdik kabul etmediler. Bugün 80-90 civarında gayrimenkul gönderdik, 2 milyar liralık bir gayrimenkul. Şimdi haczin hemen kaldırılması lazım ama kaldıracaklar mı bilmiyorum. Dahası 1 milyar liraya yakın Çevre Bakanlığı’ndan alacağımız var, onu devredelim diyoruz onu da kabul etmiyorlar.

Amaçları borç tahsil etmek mi bağcıyı dövmek mi kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Biz bu kış yine insanları üşütmemeye, protein yardımına devam edeceğiz. 22 yıldır ülkeyi yönetip hala Ankara’da 200 bin aile destek alacak durumdaysa bu herhalde bizim kusurumuz değil. Yol yapmayı erteleriz belki ama yardımların hiçbirini durdurmayız. Yardımı da yaparız konseri de yaparız çünkü bizim konsere harcadığımız para bütçemizin binde 6’sı. Kendi adamlarına bakınca kendi adamlarının ya 600 dairesi var ya 600 milyonluk villası var.”

Paylaşın

Mansur Yavaş’tan “Haciz” Çıkışı: AK Partinin Borçlarını Da CHP’ye Yazıyorlar

ABB Başkanı Mansur Yavaş, Erdoğan’ın “silkeleyin” talimatının ardından başlayan ‘haciz kıskacına’ ilişkin, “Cumhur İttifakı’ndan CHP’ye geçen belediyelerin borcu 2 milyar lira. Bunları silkelememişler. Ama bu borçları da CHP’ye yazıyorlar” dedi ve ekledi:

“31 Mart seçimlerinde CHP birinci parti çıktı. Bunun sonu tek başına iktidardır. Böyle yaparlarsa CHP hemen hemen bütün belediyeleri alacak. Vatandaşla şaka yapılmaz, alay edilmez.”

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Halk TV’de programa katıldı. Mansur Yavaş, Erdoğan’ın “Silkeleyin” talimatının ardından başlayan ‘haciz kıskacı’ ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Biz belediyeyi teslim aldığımızda 8 Nisan itibariyle 2 milyar 247 milyon dolar ABB’nin borcu vardı. Bu borca bankalar dahil. ABB’nin sigorta borcu yoktu ancak belediyenin borcu vardı. 1 milyar 749 milyon 461 bin dolar borcu ödedik. Bütçe gelirlerimiz de yarı yarıya düştü. Kredi istedik kredi vermediler. Bir kamu bankasında 2 milyar lira paramız var olduğu halde para alamadık. Hizmetlerimiz engellenmek istedi.

2016 yılında Ankapark için çekilen paranın borcu 2019 Nisan tarihiyle ödemeye başlanması için anlaşma yapılmış. Biz borçlarımızı ödedik yoksa bir de faiz ödeyecektik. Şirketlere sigortalar nedeniyle 80 milyon dolar borcumuz arttı. Bunu da belediye meclisinde şeffaflıkla açıkladık. Sadece Ankara’da Cumhur İttifakından CHP’ye geçen belediyelerin borcu 2 milyar lira. Bunları silkelememişler. Ama bu borçları da CHP’ye yazıyorlar.

Biz bu konu gündeme gelir gelmez 6 milyon dolar SGK’ya ödeme yaptık. Onların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Daha önce de yaptılar, ne oldu? 31 Mart seçimlerinde CHP birinci parti çıktı. Bunun sonu tek başına iktidardır.

Böyle yaparlarsa CHP hemen hemen bütün belediyeleri alacak. Vatandaşla şaka yapılmaz, alay edilmez. Hala anlayamadılar, biz gerçek belediyeciliği yaptık. Vatandaş bizim yaptıklarımızı anlamıyor mu? Vatandaş bunları cezalandıracak. Bir bankanın yaptığı zarar ile tüm belediyelerden alınacak para hemen hemen eşit. Tamamen bir algı operasyonu.”

Paylaşın