“Bira Göbeği” Neden Kalp Krizi Riskini Artırıyor?

Son yıllarda özellikle erkeklerde yaygınlaşan “bira göbeği”, sadece estetik bir sorun olmaktan çıkıp ciddi bir “kalp krizi” risk faktörü olarak dikkat çekiyor.

Haber Merkezi / Kardiyologlar, karın bölgesinde biriken yağın diğer bölgelerdeki yağlanmadan çok daha tehlikeli olduğuna vurgu yapıyor.

Uzmanlara göre “bira göbeği” olarak adlandırılan görünüm, aslında viseral yağlanmanın bir sonucu. Karın içi organları çevreleyen bu yağ türü, metabolik açıdan son derece aktif ve vücutta sürekli bir iltihaplanma hali yaratıyor. Bu durum, damar duvarlarını zayıflatıyor ve damar sertliğini hızlandırıyor.

Viskeral yağ, karaciğer üzerinde doğrudan baskı oluşturduğu için özellikle kötü kolesterol (LDL) ve trigliserit seviyelerinde artışa, iyi kolesterol (HDL) düzeylerinde ise düşüşe yol açıyor. Ayrıca bu yağlanma insülin direncini tetikleyerek tip 2 diyabet riskini de artırıyor. Tüm bu faktörler, kalp krizi ihtimalini ciddi biçimde yükseltiyor.

Uzmanlar, düzenli bira tüketiminin hem yüksek kalorili olması hem de karaciğer yağlanmasını artırması nedeniyle riskin daha da büyüdüğünü belirtiyor. Alkol; kolesterol dengesinin bozulması, tansiyon yükselmesi ve metabolizmanın yavaşlaması gibi etkiler yoluyla kalp damarlarını olumsuz etkiliyor.

Kardiyoloji dernekleri, erkeklerde 102 cm’nin, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerindeki göbek çevresi ölçümlerinin kalp krizi riskiyle güçlü bir bağlantıya sahip olduğunu hatırlatıyor.

Yetkililer, “Bira göbeği yalnızca fazla kilonun değil, organları tehdit eden iç yağlanmanın göstergesi” diyerek vatandaşları uyarıyor.

Paylaşın

Alkol Depresan Mıdır?

Depresan, merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) baskılayarak sinirsel aktiviteyi yavaşlatan maddeler veya ilaçlardır. Bu maddeler, sakinleştirici, rahatlatıcı veya uyuşukluk hissi yaratarak zihinsel ve fiziksel işlevleri yavaşlatır.

Haber Merkezi / Alkol, merkezi sinir sistemini baskılayarak beyin aktivitesini yavaşlatır, bu da sakinleştirici veya uyuşukluk hissi oluşturabilir. Alkol, kısa vadede rahatlama sağlayabilir, ancak uzun vadede veya aşırı tüketimde depresyon ve anksiyete belirtilerini kötüleştirebilir.

Ayrıca, alkolün ruh hali üzerindeki etkisi kişiden kişiye ve tüketim miktarına bağlı olarak değişebilir.

Alkolü Depresan Yapan Nedir?

GABA Sisteminin Aktivasyonu: Alkol, beyindeki gama-aminobütirik asit (GABA) reseptörlerini uyarır. GABA, sinir sisteminde inhibitör (baskılayıcı) bir nörotransmitterdir ve sinir hücrelerinin aktivitesini azaltır. Bu, sakinlik, gevşeme ve uyuşukluk hissi yaratır.

Glutamat Sisteminin Baskılanması: Alkol, glutamat adı verilen uyarıcı bir nörotransmitterin etkisini azaltır. Glutamat, beyin aktivitesini artırır; alkol bu aktiviteyi baskılayarak bilişsel ve motor fonksiyonları yavaşlatır.

Dopamin ve Serotonin Etkisi: Alkol, kısa vadede ödül sistemini uyararak dopamin salgısını artırabilir, bu da başlangıçta keyif hissi verebilir. Ancak uzun vadede veya fazla tüketimde, serotonin ve dopamin dengesi bozulabilir, bu da depresif belirtileri artırabilir.

Beyin Aktivitesinin Genel Yavaşlaması: Alkol, sinir hücreleri arasındaki iletişimi yavaşlatarak refleksleri, karar verme yeteneğini ve duygusal tepkileri etkiler. Bu, tipik bir depresan etki olarak ortaya çıkar.

Depresanlar Vücudu Nasıl Etkiler?

Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri:

Yavaşlama: Depresanlar, sinir hücreleri arasındaki iletişimi yavaşlatır. GABA (gama-aminobütirik asit) reseptörlerini uyararak sinirsel aktiviteyi azaltır ve glutamat gibi uyarıcı nörotransmitterleri baskılar.

Sakinleştirici Etki: Bu, rahatlama, gevşeme ve uyuşukluk hissi yaratır. Ancak fazla alındığında kafa karışıklığı, koordinasyon kaybı ve bilinç bulanıklığına yol açabilir.

Fiziksel Etkileri:

Motor Fonksiyonlarda Azalma: Kas koordinasyonu ve refleksler zayıflar, bu da yürüme, konuşma veya tepki verme gibi hareketlerde zorluğa neden olabilir.

Solunum ve Kalp Atışında Yavaşlama: Yüksek dozlarda, depresanlar solunumu ve kalp atışını tehlikeli derecede yavaşlatabilir, bu da aşırı doz durumunda hayati risk oluşturur.

Kan Basıncında Düşüş: Tansiyon düşebilir, bu da baş dönmesi veya bayılmaya yol açabilir.

Zihinsel ve Duygusal Etkileri:

Ruh Halinde Değişiklik: Başlangıçta rahatlama veya öfori hissi verebilir, ancak uzun vadede depresyon ve anksiyete belirtilerini kötüleştirebilir.

Bilişsel Bozulma: Konsantrasyon, hafıza ve karar verme yeteneği azalabilir.

Duygusal Dalgalanmalar: Bazı kişilerde agresiflik, huzursuzluk veya duygusal dengesizlik görülebilir.

Uzun Vadeli Etkileri:

Bağımlılık: Düzenli kullanım, fiziksel ve psikolojik bağımlılığa yol açabilir.

Tolerans Gelişimi: Vücut, aynı etkiyi elde etmek için daha fazla maddeye ihtiyaç duyar.

Yoksunluk Belirtileri: Kullanımı aniden durdurmak, titreme, nöbet, kaygı ve hatta delirium tremens gibi ciddi yoksunluk belirtilerine neden olabilir.

Organ Hasarları:

Karaciğer: Özellikle alkol gibi depresanlar karaciğerde hasara (örneğin, siroz) yol açabilir.

Beyin: Uzun süreli kullanım, beyin hücrelerinde hasara ve bilişsel işlev kaybına neden olabilir.

Doz ve Kişisel Faktörler: Depresanların etkisi, alınan doza, kişinin kilosuna, cinsiyetine, yaşına, genel sağlık durumuna ve maddeyle olan geçmişine bağlı olarak değişir. Az miktarda depresan hafif rahatlama sağlarken, yüksek dozlar koma veya ölümle sonuçlanabilir.

Önemli Not: Depresanlar, özellikle reçeteli ilaçlar veya alkolle birlikte kullanıldığında, doktor tavsiyesi olmadan alınmamalıdır. Aşırı doz riski yüksektir ve diğer maddelerle kombinasyonu tehlikeli olabilir.

Alkol ve Diğer Depresanların Yan Etkileri:

Alkol ve diğer depresanların (örneğin, benzodiazepinler, barbitüratlar, bazı uyku ilaçları) yan etkileri, merkezi sinir sistemini baskılamalarından kaynaklanır ve kısa vadeli ile uzun vadeli etkiler olarak sınıflandırılabilir.

Kısa Vadeli Yan Etkiler:

Zihinsel ve Bilişsel Etkiler:

Sersemlik, kafa karışıklığı ve konsantrasyon güçlüğü.
Hafıza problemleri (özellikle alkolde “blackout” olarak bilinen hafıza kayıpları).
Karar verme yeteneğinde bozulma ve muhakeme kaybı.
Duygusal dalgalanmalar: Öfori, huzursuzluk, agresiflik veya ağlama nöbetleri.

Fiziksel Etkiler:

Yürüme, konuşma veya ince motor becerilerde zorluk (sendeleme, peltek konuşma).
Bulanık görme veya çift görme.
Baş dönmesi ve denge kaybı.
Yavaşlamış refleksler ve tepki süreleri.
Bulantı, kusma (özellikle alkolün aşırı tüketiminde).
Yüksek dozlarda solunum depresyonu, hayati risk oluşturabilir.
Düşük kan basıncı ve kalp atış hızında azalma.

Psikolojik Etkiler:

Anksiyete veya depresyon belirtilerinde geçici artış.
Sosyal engellemelerin azalması, riskli davranışlara yol açabilir (örneğin, alkolün etkisiyle tehlikeli kararlar almak).

Uzun Vadeli Yan Etkiler:

Bağımlılık ve Tolerans:

Düzenli kullanım, fiziksel ve psikolojik bağımlılığa yol açar.
Tolerans gelişimiyle aynı etkiyi elde etmek için daha fazla madde gerekir.
Titreme, terleme, kaygı, nöbetler ve alkol için delirium tremens gibi ciddi durumlar.

Organ Hasarları:

Karaciğer: Alkol, karaciğer yağlanması, hepatit ve siroza neden olabilir. Benzodiazepinler de uzun vadede karaciğer fonksiyonlarını etkileyebilir.

Beyin: Kronik kullanım, beyin hücrelerinde hasara, bilişsel gerilemeye ve demans benzeri durumlara yol açabilir (örneğin, alkole bağlı Wernicke-Korsakoff sendromu).

Kalp ve Damar Sistemi: Yüksek tansiyon, kalp ritim bozuklukları veya kardiyomiyopati riski.

Sindirim Sistemi: Alkol, gastrit, ülser ve pankreatite neden olabilir.

Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkiler:

Depresyon ve anksiyete bozukluklarında artış.
Depresanlar başlangıçta uykuya yardımcı olsa da, uzun vadede uyku kalitesini bozar.
İntihar düşünceleri veya davranışlarında artış riski.

Sosyal ve Davranışsal Etkiler:

İlişkilerde bozulma, iş veya okul performansında düşüş.
Yasal sorunlar (örneğin, alkollü araç kullanma, şiddet eğilimleri).
Finansal sorunlar, bağımlılık nedeniyle maddi kaynakların tükenmesi.

Alkol ve Diğer Depresanların Birlikte Kullanımının Riskleri:

Sinergik Etki: Alkol, benzodiazepinler veya barbitüratlar gibi diğer depresanlarla birleştiğinde, merkezi sinir sistemindeki baskılama etkisi katlanarak artar. Bu, solunum durması, koma veya ölüm riskini ciddi şekilde artırır.

Reçeteli İlaçlarla Etkileşim: Depresan ilaçlar (örneğin, Xanax, Valium) alkolle alındığında tehlikeli yan etkiler (aşırı sedasyon, bilinç kaybı) görülebilir.

Kişisel Faktörlere Bağlı Yan Etkiler:

Dozaj: Düşük dozlar hafif rahatlama sağlarken, yüksek dozlar ciddi yan etkilere yol açar.

Kişisel Özellikler: Yaş, cinsiyet, kilo, genel sağlık durumu ve genetik yatkınlık yan etkilerin şiddetini etkiler.

Kullanım Sıklığı: Tek seferlik kullanım ile kronik kullanımın yan etkileri farklıdır.

Paylaşın

Alkol Tüketimi Doğurganlığı Etkiler Mi?

Yakın zamanda anne veya baba olmayı düşünüyorsanız, alkolün hamile kalma veya bırakma şansını nasıl etkileyebileceği hakkında bilgi edinmeye çalışmanız iyi bir fikir.

Haber Merkezi / Alkol tüketimi cinsel hayatını etkileyebilir, doğurganlığı azaltabilir ve hata erken gebelik dönemlerinde bebeğe zarar verebilir.

Bilimsel araştırmalarda, alkol tüketiminin üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini gösteriyor.

Kadınlarda:

Hormonal Denge: Aşırı alkol tüketimi östrojen ve progesteron gibi hormonların dengesini bozabilir, bu da yumurtlama sürecini etkileyebilir.

Adet Düzensizlikleri: Alkol, adet döngüsünü düzensiz hale getirebilir, bu da ovülasyon zamanlamasını zorlaştırabilir ve doğurganlığı azaltabilir.

Yumurta Kalitesi: Kronik veya ağır alkol kullanımı yumurta kalitesini olumsuz etkileyebilir, bu da hamile kalma şansını düşürebilir.

Düşük Riski: Alkol, özellikle gebeliğin erken dönemlerinde tüketildiğinde düşük riskini artırabilir.

Erkeklerde:

Sperm Kalitesi: Aşırı alkol tüketimi sperm sayısını, hareketliliğini ve kalitesini azaltabilir. Bu, erkek doğurganlığını doğrudan etkileyebilir.

Testosteron Seviyeleri: Alkol, testosteron üretimini baskılayarak cinsel işlev ve sperm üretimini olumsuz etkileyebilir.

Erektil Disfonksiyon: Kronik alkol kullanımı erektil disfonksiyona yol açabilir, bu da cinsel ilişkiyi ve dolayısıyla üremeyi zorlaştırabilir.

Genel Öneriler:

Ilımlı Tüketim: Ilımlı alkol tüketimi (kadınlar için günde 1 kadeh, erkekler için 2 kadeh olarak tanımlanır) genellikle doğurganlık üzerinde ciddi bir etkiye sahip olmayabilir. Ancak hamile kalmaya çalışırken alkolü tamamen bırakmak en güvenli yaklaşımdır.

Hamilelik Planlaması: Hamile kalmayı planlayan çiftlerin alkol tüketimini azaltması veya bırakması önerilir, çünkü alkolün fetüs üzerindeki etkileri (fetal alkol sendromu gibi) ciddi olabilir.

Yaşam Tarzı: Alkolün yanı sıra, sigara, stres ve kötü beslenme gibi diğer faktörler de doğurganlığı etkileyebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek doğurganlık şansını artırabilir.

Bilimsel Bulgular:

Araştırmalar, haftada 5 kadehten fazla alkol tüketen kadınlarda doğurganlık oranlarının düştüğünü gösteriyor.
Erkeklerde, düzenli ve aşırı alkol tüketiminin sperm DNA’sında hasara yol açabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

Alkol Sevgisinin Primat Kökenleri

İnsanlar, ilk biralarını demlemeden veya ilk kadehlerini kaldırmadan muhtemelen binlerce yıl önce ataları sayesinde, ormanda topladıkları fermente meyvelerle sarhoş olmuş olabilirler.

Kurtuluş Aladağ / Alkol sevgisi, evrimsel biyoloji ve davranışsal ekoloji açısından ilginç bir konudur. Bu konu, primatların alkole olan ilgisinin evrimsel geçmişindeki kökenlerine dayanır ve özellikle “sarhoş maymun hipotezi” (drunken monkey hypothesis) ile ilişkilendirilir.

Sarhoş Maymun Hipotezi: Bu hipotez, primatların alkole olan ilgisinin, olgunlaşmış ve fermente olmuş meyveleri tüketme alışkanlıklarından kaynaklandığını öne sürmektedir. Fermente meyveler doğal olarak etanol içerir ve primatlar, bu meyveleri yüksek enerji içeriği nedeniyle tercih etmiş olabilirler. Etanolün kokusu, primatların olgun meyveleri bulmasına yardımcı olan bir işaret olarak evrimleşmiş olabilir.

Primatların Alkol Tüketimi: Araştırmalar, bazı primat türlerinin (örneğin, şempanzeler, babunlar ve örümcek maymunları) doğada fermente meyveler tükettiğini ve düşük seviyelerde alkole maruz kaldığını göstermektedir. Örneğin, Karayipler’deki Vervet maymunlarının şeker kamışından yapılan fermente içecekleri tükettiği gözlemlenmiştir. Bu davranış, alkolün primat beslenmesinde tarihsel olarak yer aldığını desteklemektedir.

Evrimsel Avantajlar: Alkol tüketimi, primatlar için bazı evrimsel avantajlar sağlamış olabilir:

Enerji Kaynağı: Fermente meyveler, yüksek kalorili bir besin kaynağıdır.
Antimikrobiyal Etki: Etanol, zararlı mikroorganizmaları öldürerek besinlerin güvenilirliğini artırabilir.
Sosyal Davranışlar: Alkol, primat gruplarında sosyal etkileşimleri kolaylaştırmış olabilir, tıpkı insan toplumlarındaki gibi.

İnsanlara Geçiş: İnsanlar, primat atalarından miras kalan bu eğilimi geliştirmiş ve alkol üretimini kültürel bir pratik haline getirmiştir. Alkolün sosyal, ritüel ve hatta tıbbi kullanımları, insan toplumlarında evrimsel kökenlerin ötesine geçerek karmaşık bir kültürel fenomen haline gelmiştir.

Genetik Bağlantılar: İnsanlar ve diğer primatlar, alkolü metabolize eden enzimleri (alkol dehidrojenaz ve aldehit dehidrojenaz) paylaşır. Bu enzimlerin evrimsel olarak korunmuş olması, alkol tüketiminin primat evriminde önemli bir rol oynadığını gösterir.

Sonuç olarak; Alkol sevgisi, fermente meyvelerin tüketimiyle başlayan ve enerji, hayatta kalma ve sosyal etkileşim gibi faktörlerle şekillenen bir evrimsel hikayeye dayanır. Bu eğilim, insanlarda kültürel ve sosyal bağlamda daha karmaşık bir hale gelmiştir.

Konuyla ilgili daha derin bilgi için Robert Dudley’nin The Drunk Monkey kitabı veya primat davranışlarıyla ilgili etoloji çalışmaları incelenebilir.

Paylaşın

Zam Furyası Başladı: Akaryakıt, Sigara Ve Alkol

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon açıklaması sonrası akaryakıt, alkol ve sigara ürünlerinin Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) maktu tutarlarına yaklaşık yüzde 15,71 oranında otomatik zam geldi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, erteleme yetkisini kullanmaması halinde, akaryakıt, alkol ve sigara ürünlerine otomatik zam bu gece yürürlüğe girecek.

Enflasyon, ENAG’a göre yüzde 68,68, TÜİK’e göre yüzde 35,05

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayı enflasyon verilerini açıkladı. Verilere göre haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 35,05, aylık enflasyon yüzde 1,37 olarak hesaplandı. Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise aylık enflasyonu yüzde 3,05, yıllık enflasyonu yüzde 68,68 olarak hesaplamıştı.

AA Finans enflasyon beklenti anketine göre ekonomistler, haziran ayında tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) yüzde 1,53 artacağını tahmin ediyordu. 24 ekonomistin katılımıyla sonuçlanan ankette haziran ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına göre (yüzde 1,53), bir önceki ay yüzde 35,41 olan yıllık enflasyonun yüzde 35,26’ya ineceği öngörülmüştü.

TÜİK verilerinin yayımlanmasıyla birlikte milyonlarca memur ve memur emeklisi enflasyonun altında zamma mahkum edildi. Enflasyon farkı dahil zam oranı yüzde 15,57 olarak gerçekleşti. Buna göre 4,5 milyon memur ile 3,5 milyon memur emeklisi enflasyon altında zam alacak. Kök emekli aylığı 14 bin 469 TL’ye ulaşamayan kişilerse hiç zam almamış olacak.

TÜİK, mayıs enflasyonunu aylık yüzde 1,53, yıllıksa yüzde 35,41 olarak açıklamıştı.

Paylaşın

Tütün, Alkol Ve Şekerli İçeceklere Yüzde 50 Zam Çağrısı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kronik hastalıkları azaltmak için 2035 yılına kadar şekerli içecekler, tütün ve alkole yüzde 50 oranında vergi artışı çağrısında bulundu.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, konferansta yaptığı konuşmada, bu vergilerin hükümetlerin “yeni gerçekliğe uyum sağlamasına” ve elde edilen gelirle sağlık sistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olabileceğini söyledi.

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gelecek 10 yıl içinde şekerli içecekler, alkol ve tütün ürünlerinin fiyatlarının vergilendirme yoluyla yüzde 50 oranında artırılması için ülkelere çağrıda bulundu.

Söz konusu adım, DSÖ’nün kronik halk sağlığı sorunlarıyla mücadele etmek ve hükümetlerin sağlık bütçelerini güçlendirmek amacıyla uygulanan “günah vergilerine” şimdiye kadar verdiği en güçlü destek olma özelliğini taşıyor.

Uzun süredir tütün ürünlerine yönelik vergileri ve fiyat artışlarını destekleyen DSÖ, son yıllarda ise alkol ve şekerli içecekler konusunda da benzer çağrılarda bulunuyordu. Ancak kuruluş, üç ürün için birden fiyat artış hedefini ilk kez önerdi.

DSÖ, söz konusu adımın, diyabet ve bazı kanser türleri gibi hastalıklara neden olan ürünlerin tüketimini azaltmanın yanı sıra gelişmekte olan ülkelerde azalan kalkınma yardımları ile artan kamu borçları karşısında sağlık bütçelerini güçlendirmeye yardımcı olacağını belirtti.

DSÖ’nün Sağlığı Geliştirme ve Hastalıkların Önlenmesinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Jeremy Farrar, “Sağlık vergileri elimizdeki en etkili araçlardan biri. Artık harekete geçme zamanı” diye konuştu.

Kuruluşun “35’e kadar 3” sloganını yakıştırdığı girişim, 2035 yılına kadar 3 üründe fiyat artışlarını öngörüyor. Söz konusu girişim, İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenen BM Kalkınma için Finansman Konferansı’nda başlatıldı. Kolombiya ve Güney Afrika gibi ülkelerdeki sağlık vergileri örneklerine atıfta bulunan DSÖ, bu vergi girişiminin 2035’e kadar 1 trilyon dolar gelir sağlayabileceği görüşünde.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, konferansta yaptığı konuşmada, bu vergilerin hükümetlerin “yeni gerçekliğe uyum sağlamasına” ve elde edilen gelirle sağlık sistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olabileceğini söyledi.

DSÖ’de ekonomist olarak görev yapan Guillermo Sandoval, orta gelirli bir ülkede hükümetin vergileri artırarak bir ürünün fiyatını 2035’e kadar 4 dolardan 10 dolara çıkarabileceğini söyledi. DSÖ’nün önümüzdeki aylarda ultra işlenmiş gıdaların tanımını netleştirdikten sonra bu ürünlere yönelik daha kapsamlı vergilendirme önerilerini de değerlendireceklerini kaydeden Sandoval, bu konuda ilgili sektörlerden ciddi bir direnç beklediklerini de sözlerine ekledi.

DSÖ yetkilileri ayrıca, 2012 ila 2022 yılları arasında 140’a yakın ülkede tütün fiyatlarının ortalama yüzde 50’den fazla arttığını belirtti.

DSÖ’nün söz konusu girişimi, Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından da destekleniyor. Program, bu alanda adım atmak isteyen ülkelere destek sağlamayı amaçlıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Alkol, Bunama Riskini İki Katına Çıkarıyor

Yeni yayınlanan bir araştırma, her hafta sekiz kadehten daha fazla alkol tüketenlerin, alkol tüketmeyenlere oranla bunama gibi beyin hasarı riskinin iki katına çıktığını öne sürüyor.

Haber Merkezi / Araştırmada yer alan bilim insanları, her hafta sekiz kadeh veya daha fazla alkollü içecek içenlerin hafıza ve düşünme sorunlarıyla ilişkili beyin lezyonları riskinin arttığını söylüyor.

Sao Paulo Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının yaptığı araştırma Neurology dergisinde yayımlandı.

Araştırma, haftada sekiz veya daha fazla alkollü içecek tüketen kişilerde, beyinde hyalüin arterioloskleroz adı verilen lezyonların (küçük kan damarlarının kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşan hasar alanları) riskinin arttığını ortaya koydu. Bu lezyonlar, bellek ve düşünme problemleriyle ilişkilendirilen beyin hasarının bir göstergesidir.

Araştırmada, bin 781 kişinin (ortalama ölüm yaşı 75) beyin otopsileri incelendi ve alkol tüketim alışkanlıklarına göre dört gruba ayrıldı: hiç içmeyenler (965 kişi), haftada yedi veya daha az içen ılımlı içiciler (319 kişi), haftada sekiz veya daha fazla içen ağır içiciler (129 kişi) ve eski ağır içiciler (368 kişi).

Bulgular, ağır içicilerde ve eski ağır içicilerde beyin lezyonlarının daha yaygın olduğunu gösterdi; örneğin, eski ağır içicilerde bu lezyonların görülme olasılığı hiç içmeyenlere kıyasla %89 daha yüksek bulundu. Ayrıca, ağır içicilerin, hiç içmeyenlere göre ortalama 13 yıl daha erken öldüğü tespit edildi.

Araştırmanın yazarı Dr. Alberto Fernando Oliveira Justo, “Ağır alkol tüketimi, artan sağlık sorunları ve ölümle bağlantılı büyük bir küresel sağlık sorunudur. Araştırmamız, ağır alkol tüketiminin beyne zarar verdiğini ve bunun uzun vadede bellek ile düşünme yeteneklerini etkileyebilecek hasarlara yol açtığını gösteriyor” dedi.

Paylaşın

Suudi Arabistan, İlk Alkol Mağazasını Açmaya Hazırlanıyor

Alkol kullanmanın haram sayıldığı ve şeriata göre yönetilen Suudi Arabistan, başkent Riyad’da sadece gayrimüslim diplomatların alışveriş yapabileceği ilk alkol mağazasını açmaya hazırlanıyor.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, konu hakkında bilgi sahibi olan kaynakların verdiği bilgilere ve belgelere göre, müşterilerin bir mobil uygulama üzerinden kayıt yaptırmaları, dışişleri bakanlığından izin kodu almaları ve alışverişlerinde aylık kotalara uymaları gerekecek.

Reuters’ın ulaştığı belgede, yeni alkol mağazasının Riyad’da büyükelçiliklerin bulunduğu ve diplomatların ikamet ettiği Diplomatik Bölge’de yer alacağı ve gayrimüslimlere satılsa bile “kesinlikle sınırlı” olacağı bilgisi yer alıyor.

Ülkede yaşayan ve Müslüman olmayan diğer gurbetçilerin mağazaya erişip erişemeyeceği henüz belli değil.

Suudi Arabistan’da milyonlarca yabancı yaşıyor ancak bunların çoğunu Asya ülkeleri ve Mısır’dan gelen Müslüman işçiler oluşturuyor. Plana vakıf bir kaynak, alkol satan mağazanın gelecek haftalarda açılmasının beklendiğini dile getirdi.

Suudi Arabistan’da alkol kullanımına karşı yüzlerce kırbaç, sınır dışı edilme, para cezası ya da hapisle cezalandırılabilen katı yasalar bulunuyor. Keza yabancılar da sınır dışı tehlikesi ile karşı karşıya.

Ancak son dönemlerde hayata geçirilen reformlar kapsamında kırbaç cezasının yerini büyük ölçüde hapis cezası aldı. Ülkede alkol sadece diplomatik posta yoluyla ya da karaborsadan temin edilebiliyor.

Riyad yönetimi konuya dair yorum yapmazken devlet destekli medya, bu hafta hükümetin diplomatik sevkiyatlar kapsamında alkol ithalatına yeni kısıtlamalar getirdiğini, bunun da yeni mağazaya olan talebi artırabileceği yönünde haberler aktardı.

Söz konusu adım, alkol kullanmanın haram sayıldığı, şeriata göre yönetilen ülkenin, Veliaht Prens Muhammed bin Selman liderliğinde turizm ve ticarete açılması çabaları kapsamında bir kilometre taşı olarak görülüyor.

Bu adım aynı zamanda “Vizyon 2030” olarak tanımlanan ve petrol sonrası ekonomiyi inşa etmeyi amaçlayan geniş kapsamlı planların da bir parçası niteliğinde.

Zira Riyad, “Vizyon 2030” girişimi kapsamında ekonomiyi petrole bağımlılıktan kurtarmak ve teknoloji dahil yerlileşmeyi de öncelikleyen dinamik bir ekonomi oluşturmak istiyor.

Vizyon 2030 aynı zamanda yerel endüstrilerin ve lojistik merkezlerinin geliştirilmesini içeriyor. Bu da Suudi vatandaşları için yüz binlerce yeni istihdam yaratılmasının hedeflendiği anlamına geliyor.

On yıllar boyunca nispeten dışa kapalı olan Suudi Arabistan, son yıllarda kamuya açık alanlarda kadın ve erkeklerin ayrılması ve kadınların tüm vücudu örten siyah kıyafetler ya da abaya giymesi gibi katı sosyal kuralları gevşetti.

Diğer yandan Prens Muhammed bin Selman, ülkeyi din dışı turizme ve konserlere açmak ve kadınların araba kullanmasına izin vermek gibi değişikliklerin yanı sıra iktidarını güçlendirme adımları çerçevesinde muhalefete ve siyasi rakiplerine yönelik baskıları arttırdı.

Paylaşın

Sigara Ve Alkol Saç Dökülmesine Neden Olur Mu?

Sigara ve alkol, saç dökülmesine katkıda bulunabilir, ancak sigara ve alkol ile saç dökülmesi arasındaki ilişki tam olarak kurulamamıştır ve bu durum kişiden kişiye değişebilir.

Haber Merkezi / Sigara ve alkolün saç sağlığını potansiyel olarak nasıl etkileyebileceği aşağıda açıklanmıştır:

Sigara: Sigara, saç köklerine olası zarar da dahil olmak üzere genel sağlık üzerinde çeşitli olumsuz etkilerle ilişkilendirilmiştir. Sigarada bulunan toksinler saç derisindeki kan dolaşımını azaltarak saç foliküllerini hayati besinlerden ve oksijenden mahrum bırakabilir.

Bu, saçları zayıflatabilir ve zamanla saç dökülmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca sigara, vücuttaki oksidatif stresi artırabilir, bu da saçın yaşlanmasını hızlandırabilir ve erken beyazlamaya neden olabilir.

Alkol: Alkol veya aşırı alkol tüketimi, saç sağlığı da dahil olmak üzere çeşitli vücut sistemleri üzerinde zararlı etkilere neden olabilir. Alkol vücudun susuz kalmasına neden olur ve sağlıklı saç büyümesi için gerekli olan temel besin maddelerini tüketebilir.

Alkol ayrıca hormon düzeylerini dengesizleştirebilir, karaciğer fonksiyonunu bozabilir ve besin emilimini engelleyebilir; bunların tümü saç köklerini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca aşırı alkol tüketimi, saç büyümesi için hayati önem taşıyan vitamin ve mineral eksiklikleri gibi beslenme eksikliklerine yol açabilir.

Saç dökülmesinin çeşitli genetik, hormonal ve çevresel faktörlerden de etkilenebileceğini ve bireysel deneyimlerin farklılık gösterebileceğini belirtmekte fayda var.

Saç dökülmesinden endişeleniyorsanız, kapsamlı bir değerlendirme ve kişiselleştirilmiş tavsiyeler sunabilecek bir sağlık uzmanına veya dermatoloğa danışmanız önerilir.

Sigara ve içkiye atfedilebilecek saç dökülmesi yaşıyorsanız, saç sağlığınızı potansiyel olarak iyileştirmek için atabileceğiniz birkaç adım var.

Sigarayı bırakın: En önemli adım sigarayı tamamen bırakmaktır. Sigarayı bırakarak genel sağlığınızı ve dolaşımınızı iyileştirebilirsiniz, bu da saç köklerinize fayda sağlayabilir. Sigaranın etkilerinin tersine dönmesi biraz zaman alabilir, ancak sigarayı bırakmak saçların yeniden büyümesini teşvik etmek için önemli bir adımdır.

Alkolü bırakın: Alkol alımınızı azaltmanız veya tamamen bırakmayı düşünmeniz önerilir. Alkolü azaltmak, genel sağlığınızı iyileştirmenize yardımcı olabilir ve vücudunuza, saç büyümesi için gerekli olan temel besin maddelerini alma şansını artırır.

Dengeli beslenme: Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıl, yağsız protein ve sağlıklı yağlar içeren besleyici ve dengeli bir beslenme tüketmeye odaklanın. Bu gıdalar saç sağlığını destekleyen temel vitaminleri, mineralleri ve antioksidanları sağlar.

Saç büyümesi için hayati önem taşıyan A, C, E ve B kompleksi vitaminlerinin yanı sıra demir ve çinko gibi mineraller açısından zengin gıdaları da beslenmenize dahil edin.

Susuz kalmayın: Vücudunuzdaki su seviyesini korumak için her gün yeterli miktarda su için. Sağlıklı saç büyümesi ve genel sağlık için uygun hidrasyon çok önemlidir.

Stresi yönetin: Stres saç dökülmesine katkıda bulunabilir, bu nedenle stresi yönetmenin sağlıklı yollarını bulmak önemlidir. Egzersiz, meditasyon veya keyif aldığınız hobiler gibi rahatlamanıza yardımcı olacak aktivitelere katılın.

Yeterli uyku almak ve kişisel bakım uygulamak da stres seviyelerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Bir sağlık uzmanına danışın: Ciddi derecede saç dökülmesi yaşıyorsanız dermatolog veya trichologist gibi bir sağlık uzmanına danışmanız önerilir. Özel durumunuzu değerlendirebilir, teşhis koyabilir ve gerekirse uygun tedavileri veya ilaçları önerebilirler.

Paylaşın

Tütün Ve Alkole Yaklaşık Yüzde 15 Zam Yolda!

Yılın ilk 6 ayındaki üretici ve tüketici enflasyon oranları da belli olmasının ardından Vergi uzmanı Ozan Bingöl, sosyal medya hesabından, alkol ve tütün ürünlerine yüzde 14,8 zam geleceğini açıkladı:

Haber Merkezi / “Şu ana kadar Cumhurbaşkanı aksine bir yetki kullanmadığı için alkol ve tütün ürünlerinin ÖTV’si otomatik olarak ilk altı aylık ÜFE artış oranında yani yüzde 14,82 olarak zamlanacak, “güncellenecektir!”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranlarını açıkladı.

TÜİK’e göre, enflasyon haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 3,92, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 19,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,21 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,95 arttı.

Üretici enflasyonu ise haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 6,50, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,82, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 40,42 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 86,59 arttı.

Yılın ilk 6 ayında enflasyon yüzde 19,77 olurken, ilk 6 aydaki üretici enflasyonu da yüzde 14,82 olarak gerçekleşti. İlk 6 aylık enflasyon oranları alınacak ücret ve zamlar üzerinde etkili olurken, üreticilerin enflasyonu da mal ve hizmetlere gelecek ürünler üzerinde etkili oluyor.

Vergi uzmanı Ozan Bingöl bu artışla alkollü içeceklere gelecek zam oranının belli olduğuna dikkati çekerek sosyal medya hesabından şu ifadeleri kullandı:

“Şu ana kadar Cumhurbaşkanı aksine bir yetki kullanmadığı için alkol ve tütün ürünlerinin ÖTV’si otomatik olarak ilk altı aylık ÜFE artış oranında yani yüzde 14,82 olarak zamlanacak, “güncellenecektir!”

TÜİK verilerine göre haziranda ana harcama gruplarında aylık bazda en yüksek artış alkol ve tütünde yaşandı. Bu duruma en büyük etki de şüphesiz haziran ayı içerisinde alkol ve tütün ürünlerine yapılan büyük artışlar etkili oldu.

TÜİK verilerine göre haziran ayı içerisinde alkol ve tütün ürünlerindeki fiyat artışı yüzde 11,13 olarak gerçekleşti.

ENAG: Enflasyon yüzde 108,58

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Haziran ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. ENAG’a göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Haziran ayında yüzde 8,54 oldu. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 108,58 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran dönemi enflasyon oranı ise yüzde 50,53 oldu.

ENAG, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) alt grupları gösterge olarak alındığına aylık bazda az artışın yüzde 0 ile sağlık kaleminde gerçekleştiğini bildirdi. ENAG’a göre Haziran ayında enflasyonun en yüksek olduğu kalem ise yüzde 19,03 ile lokanta ve oteller oldu.

Lokanta ve otelleri, yüzde 15,96 ile ulaştırma ve yüzde 10,82 ile ev eşyası takip etti. Gıda ve alkolsüz içecekler fiyatlarındaki aylık artış ise yüzde 5,10 olarak kaydedildi.

Paylaşın