Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Hikayemiz Haram Değil Alın Teri

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, “Dünyanın en büyük lüksü gece yatarken huzurlu yatmaktır. Bizim hikayemiz haram değil, alın teri” dedi.

Haber Merkezi / Ali Koç ayrıca, haftaya oynanacak Fenerbahçe – Galatasaray maçı için çağrı yaparak, “Kendine güvenen, cesur olan hemen başvurur haftaya derbiye yabancı hakem gelsin diye, hemen. Zaten siz, biz ilk söyledik diyorsunuz yabancı VAR’ı. Neyi bekliyoruz? Bizim zaten durumumuz açıkça ortada” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuştu. Ali Koç, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Her alanda da Allah’a şükürler olsun iyi gidiyoruz. Sezon öncesi belirlediğimiz Avrupa hedeflerine de sağlam adımlarla ilerliyoruz. Kadın basketbolunun olağanüstü başarısı anlatıldı. Onları bir kez daha huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum.

Hep endişe ediyordum, bir yerde 50 küsur serilik galibiyet serisi bir yerde bitecek inşallah Final-Four’da önemli bir finalde bitmez diyordum o da çok şükür ligde beklenmedik birkaç mağlubiyet aldık o da takımımızı silkeledi, onlardan da geçen seneki başarıyı bekliyoruz. Fenerbahçe Beko Erkek Basketbol Takımımız, EuroLeague puan tablosunda 2’inci sırada, tam bir takım havası veriyor, müthiş bir mücadele gösteriyor, çok iyi defans yapıyor ama yeri geldi 7 maçın 6’sını arka arkaya büyük farklarla kaybetti, bir nebze olsun inancımız sarsıldı.

Bizler hakaretler yedik, şahsım adına onu da söyleyeyim. Ancak bugün geldiğimiz noktada emin adımlarla Final-Four’a gidiyoruz. İnşallah hem şans yanımızda olur hem de sakatlıklar önümüze geçmez. Onlara da inancımız tam. Kadın voleybolcularımız, bu sene en çok istediklerimizden bir tanesi Final-Four’u kazanmak. Final-Four biliyorsunuz burada büyük bir ihtimal bizim salonumuzda yapılacak.

Hem Final-Four’a kalmak hem de bu kupayı kazanmak en büyük arzumuz. En son 2011 yılında bu kupayı kazanmıştık. Onların da yolları açık olsun, inancımız tam. En son iki gün önce futbol takımımız Belçika temsilcisi Anderlecht’i 3-0 mağlup etti. Hocamızın dediği gibi, henüz ilk devre tamamlandı. Ciddiyeti elden bırakmadan rövanşta Avrupa’nın son 16 takımı arasına adımızı yazdırmak istiyoruz.

Avrupa Ligi’nde Türk kulüpleri arasında 45 galibiyetle en fazla galibiyet alan kulüp biziz. Her şeyden önemlisi, son dört yıldır Avrupa’da istikrarlı bir takıma dönüştük. Geçen yıl Konferans Ligi’nde çok hayıflandığımız bir çeyrek final eşleşmesi yaşamıştık. Şimdi bir üst kupada son 16’ya kalma çabamızın heyecanı içindeyiz.

Biliyorsunuz ülke puanı sıralamasında Avrupa’da ilk 10’da olmak önemli. Şu anda 10’uncu sıradayız. Son beş yıl içinde yirmileri gördük ama baktığınız zaman son 5 yıl içerisinde ülke puanın üçte biri Fenerbahçe’den gelmiştir. Onun için mutluyuz ve gururluyuz. Biz kısacası hangi kulvarda olursak olalım tarihimiz boyunca ülke sporuna hizmet etmeye, ülke bayrağını en yüksekte tutmak için var gücümüzle çabaladık, örnek olmak için pozisyon aldık.

Aynı şekilde bu sezon da elimizden gelenin en iyisini yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türk halkının ve taraftarlarımızın kıvanç duyduğu Avrupa’daki yürüyüşümüz devam etmektedir, aynı zamanda Süper Lig için de itici bir güç olacaktır. Allah onların yolunu açık etsin, şans yanımızda olsun.

Futbola bakarsak düşündüğüm, Yönetim Kurulu olarak düşüncemiz iyi bir transfer sezonu geçirdik. Takımımızın başında değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan, dünyanın saygı duyduğu Jose Mourinho var. Yeri geldi değersizleştirildi, yeri geldi tenkit edildi. Neden? Çünkü cesurca gerçekleri ifade ettiği için. Kendisi ülkemize alıştıkça, ülke futbol dinamiklerini daha iyi anladıkça ki hızlıca öğreniyor.

Oyuncularımız da onun sistemine daha da ayak uydurdukça göreceksiniz daha büyük başarılar gelecektir. Ben, burada kendisi ile devam etme fikrine kesinlikle katılıyorum. Artık biraz sabretmemiz lazım. Arkadaşlarıma ve kendisine de ifade ettim. İşini yap, burada bir hoca değişikliği söz konusu değil. Sonuçları ne olursa olsun olmamalı da. Yönetim gider hoca kalır mesajını kendisine verdik. İnşallah o da ona olan inancımızı büyük başarılarla verir.

Bu sezon çevirmesini bekliyoruz, önümüzdeki sezon çevireceğinden hiçbir şüphemiz olmadığını da ifade etmek istiyorum. Transfer bir süreçtir. Birkaç transfer döneminde hayalinizdeki takımı kurarsınız. Sezon başında güçlü ve karakterli kadromuza iyi transferler yapmıştık. Kış transfer döneminde de eksiklerimizi giderecek, ancak daha da önemlisi taraftarımıza verdiğimiz kaliteli kadro sözünü doğrulayacak isimler aldık.

Dikkat ederseniz Erol Bey’in finans konularında da ifade ettiği gibi biz yapınca konuşuruz. Yapacağız, edeceğiz, bekliyoruz, yok. Biz, sessiz sedasız doğru bildiğimiz yolda hedeflere kitlenerek yaparız, yaptığımız zamanda konuşuruz. Aynen bu transfer penceresinde olduğu gibi. Kısacası hedeflediğimiz her pozisyon için ya birinci ya da ikinci önceliğimizi transfer edebildik. Şükürler olsun. Şükürler olsun ki kapı-kapı dolaşıp, birçok ismi kamuoyuna pazarlayıp bambaşka isimleri transfer etmek zorunda kalmadık. Bunun için bu imkânları camiamıza sağladıkları için Yönetim Kurulumuza çok teşekkür ediyorum.

Evet, transfer konusunda Fenerbahçe istikrarlı bir yolda gidiyor. Son yıllarda Real Madrid, Brighton, Manchester United, Bayern Münih, Lazio, Hoffenheim, Braga, Amerika’da Columbus gibi kulüplere güzel transferler yaptık. Artık Fenerbahçe futbolcuların gözünde Avrupa’nın ilk 5 ligine sıçrayabilme tahtası olarak görülebilmektedir. Bu da transferlerde elimizi güçlendiriyor, rekabet gücümüzü artırıyor. Fenerbahçe her geçen gün bu anlamda daha da cazibe merkezi haline geliyor.

Hem tecrübeli isimlere yöneliyoruz hem de genç potansiyellere yatırım yapıyoruz. Bunu da dengeli bir şekilde yapmaya özen gösteriyoruz. Ne yaptık bu dönem Talisca’yı aldık. Talisca uzun zamandır istediğimiz futbolcuydu. Hatta hayalimiz ocak başı Türkiye’ye getirip onu birazcık daha takıma alıştırmak hatta gerekiyorsa onun için özel maçlar yapmaktı.

Fakat anlaştık, Arap kulübünde yönetim değişikliğine gidildi. Dolayısıyla bütün süreç baştan aşağı yeniden başladı. Talisca’yı transfer ettikten sonra malum kulüp de bu işi bozmak için araya girdi, 2 Milyon Euro fazla para teklif ettiler, bir sürü inkâr ettikleri gibi etmedim demesinler.

Ancak hem Talisca hem de menajeri verdikleri sözde durdular. Uzun süre beklemelerine, yönetim değişikliğine ve 93. dakikada rakibimizin sürece dâhil olup çok daha yüksek teklifler vermesine rağmen itibar etmediler. Hem Talisca’ya hem de menajerine bu dik duruşları için bir kez daha teşekkür ediyorum. İnşallah ona yaptığımız yatırımın karşılığını sahada alacağız.

Tecrübeli bir stoper istiyorduk, Diego Carlos’u aldık. Premier Lig tecrübesi var, bütün Şampiyonlar Ligi maçlarında oynadı. Sportif Direktörümüz Mario Branco’nun döneminde Avrupa’ya getirilen bir oyuncuydu, karakterini çok çok iyi tanıyordu. İstikrarlı performans, büyük bir karakter almak istedik ve bu futbolcuya yöneldik. Son dakika pürüzler yaşandı ama o da dik durdu ve Fenerbahçeyi tercih etti.

Skriniar… Buna özel bir parantez açmak istiyorum. Herhalde Fenerbahçe Skriniar’ı transfer edene kadar ‘Fenerbahçe Skriniar’ı transfer edecek’ haberleri duymamışsınızdır. Transfer döneminde Skriniar’ın hangi kulübe gideceği gazetelerde çarşaf-çarşaf haber yapıldı.

Hatta Sn. Aziz Yıldırım ile yediğimiz yemekte, Şekip Bey de bahsetti. Tekrarlama zamanı geldi. Başkan o zaman ‘Özellikle Skriniar’i kaçırmayın, muhakkak transfer edin’ demişti.  Inter’in kaptanı, PSG’ye transfer olmuştu.  Orada hoca ile görüş ayrılığından dolayı bizim için fırsat doğdu ama Skriniar başından beri ‘Türkiye’den önce diğer alternatiflerimi değerlendirmek istiyorum’ dedi. ‘Türkiye’ye gelirsem Fenerbahçe’den başka kulübe gelmem’ dedi. Bu şekilde 3 hafta opsiyonlarını değerlendirdi.

Sonuçta Türkiye’ye gelmeyi tercih etti ve Türkiye’de tercih ettiği takıma verdiği sözü tuttu. Biz sadece çok iyi çok büyük futbolcuyu değil, büyük bir karakter ve büyük bir lider transfer ettik. İnanın bu işi bozmak için malum yer ‘ilgilenmedik vs.vs’ demelerine rağmen dibine kadar ilgilendiler ama biz tereyağından kıl çeker gibi transferi yaptık. İnşallah o da uzun zaman Fenerbahçe’ye hizmet eder. Ayağı alıştı, kulübün atmosferinden çok etkilendi. İstanbul’dan etkilenmemek mümkün değil. Fenerbahçe Stadı ve taraftarlarından etkilenmemek mümkün değil. İnşallah önümüzdeki sezon da bizlerle olur.

Mimovic, geleceğe yatırımdır. Ferdi etkisi yapacak futbolcudur. 14 yabancı oyuncu varken niye aldınız diye düşünebilirsiniz. Çünkü bu fırsatı kaçırmak istemedik. Maximin’in Napoli’ye gitmesi söz konusuydu. Son dakika olmadı ve iyiki de olmadı. Ona ihtiyacımız var. Mimovic Zenit’e 6 aylığına gitti. Zenit’in 100. yılında şampiyonluk yarışında olmayı çok istedi. Göreceksiniz önümüzdeki sezon ondan çok fayda sağlayacağız.

Güzel-sağlıklı ve bir nebze pahalı ama gelecek sezon ve bu sezon açısından çok önemli transferler yaptığımızı görüyorum. Bir kez daha Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyorum. Bana, Acun Bey’e, Mario’ya, Okan Özkan’a, Mourinho’ya bu cesareti ve cephaneliği verdikleri için.

Ne diyoruz, Fenerbahçe inanırsa karşısında hiçbir güç duramaz. Geçe ay yaptığım basın toplantısında içinde bulunduğumuz negatif ortamda başarının gelemeyeceğini açık ve net şekilde ifade etmiştim. Burada da Fenerbahçe taraftarı inanırsa karşısında hiçbir gücün duramayacağını söylemiştim. Sahada, salonlarda Fenerbahçe’yi temsil eden kim varsa sonuna kadar desteklemelerini rica etmiştim.

Son dönemde görüyoruz ki Fenerbahçe taraftarı dünyanın en büyük spor kulübüne yakışanı yaptı ve gönlünde yaşadığı sevgiyi kayıtsız, şartsız desteğini skor kötü bile olsa öfkeye dönüştürmeden futbolcusuna yansıttı. Son dönemlerde aldığımız başarılı sonuçlarda çok büyük bir payı oldu. Zaten deplasman tarafına hiçbir şey demek istemiyorum. Deplasman taraftarlarımız Ahmet Bey’in de ifade ettiği gibi göğsümüzü kabartıyorlar.

300-500 kişi gittiğimiz statlarda da 1000-1500-2000 kişi gittiğimiz statlarda da farklarını gösteriyorlar. Eminim evinde seyreden herkes de televizyonlarında onların sesini duyuyorlardır. Onlara da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Son iki sezondur Fenerbahçe’nin deplasman istatistiğine bakın geçen sezon hiç yenilmedik. Burada deplasman taraftarının büyük katkısı vardır. İç sahada yaşadığımız sıkıntılar malumunuzdur. Onları da aştığımızı düşünüyorum ve inanıyorum.

Şekip Bey geçmişteki maçlardan, nasıl geri dönüşler yaptığımızdan, taraftarlarımızın nasıl katkı sağladığından ve son olarak Göztepe-Çaykur Rizespor maçlarından bahsetti.  Gaziantep’e karşı 3-0’dan 4-3’e çevirdiğimiz maçtan bahsedildi.

Taraftar, Fenerbahçeli futbolcuyu, hocasını ve takımını cesaretlendirmeyi, yüreklendirmeyi seçti. İnşallah sezon sonuna kadar da böyle devam eder. Çünkü bu pozitif atmosferin etkisini ve sonuçlarını hep beraber görüyoruz. Tekrar o aradığımız ruhu görmeye başladık. Allah bozmasın. Ne oldu? Devre arasında da soyunma odasında hocamızın yaptığı konuşmalar,  strateji değişiklikleri, oyuncu değişiklikleri… Bunların hepsi Kadıköy’ün atmosferiyle birleşince neler olabileceğini gördünüz, neler olabileceğini de herhalde tekrar hayal etmeye başladınız. Hep birlikte mücadele ettik ve iki kritik maçı çevirdik.

Şimdi önümüzde içerde oynayacağımız 7 iç saha maçımız var. Her zaman tek beklentimizin camiamızın bize karşı yapılanlara karşı artık uyanması ve takımlarını sahiplenmesi olduğunu belirttik. Tribünlerde bunun izlerini görüyor olmak çok umut vadedici. Deplasman taraftarımıza hiçbir şey demiyorum çünkü onlar zaten üstlerine düşen görevi fazlasıyla yapıyorlar. Sizlerin huzurunda onlara teşekkür ediyorum. Neymiş? Fenerbahçe inanırsa karşısında hiçbir güç duramaz.

Biraz da rakipten bahsedelim. Fazla da değinmek istemiyorum. Gerçekten artık sıkıldık, kabak tadı verdi. Ülkemizde ne yazık ki gerçekleri söyleyenler, söylediklerini ispat etmek zorunda. Yalan söyleyenler, çelişkili olanlar, gerçekleri inkâr edenler ne yazık ki iletişim anlamında onların söyledikleri itibar görüyor. Biz onu nasıl doğrularla kamuoyuna gerçekleri gösteririzin mücadelesini veriyoruz. Ama içinizde kötülük, alavere, dalavere, ayak oyunları yoksa bunlarla bir yere kadar mücadele ediyorsunuz.

Arkadaşlara bu videoyu neden koymak istediklerini sordum. ‘Ne kadar çelişkili bir kulüp olduklarını sadece iki açıklama üzerinden göstermek istiyoruz.’ dediler.  Huzura ihtiyacımız var diyen kişiyle huzuru bozan söylemlere sahip olan kişinin aynı olduğunu kamuoyuna mütemadiyen göstermemiz, anlatmamız, söylememiz lazım ki artık kamuoyuna sirayet etti.

Çünkü Türkiye’de insanlar her şeyi çok çabuk unutuyorlar. Gündem o kadar çabuk değişebiliyor ki, futbol zaten dinamik bir dünya. Olup bitenlerin hızına yetişemiyoruz. Aslında karşımızdaki ruh hali bu. Son birkaç maça bakalım. Rizespor maçında hakem otoritelerinin tümü hakemin verdiği kararların doğru olduğunu söylediği halde, hakemle kazanmışız gibi utanmadan bize hırsız iftirasını atıyorlar.

Hala anlayamadılar, Fenerbahçe hırsıza, ‘Hırsız var’ diyen taraftır. Bunu hala anlayamadılar. O kadar alışmışlar ki, gerçek olsun, olmasın bir konuyu Türk kamuoyunun gündemine yerleştirme konusunda o kadar başarılılar ki. Her seferinde tutacağını zannediyorlar. Artık tutmuyor.

Yarıda kalan bir Adana Demirspor maçı var. Bizi hiç ilgilendirmeyen. Genç yöneticimiz tweet atmış da Fenerbahçe hazırlıklıymış da… Bakın o gece hocasından futbolcusundan yöneticisine kadar, aynı replikleri söyleyip militan medya mensuplarına bunu söyletiyorlar.

Ne olmuş atmışsa Hulusi Bey. Siz bizim maçlar oynanırken bizim hakkımızda tweetler attınız. Maçlar biter bitmez tweetler attınız. Sizin kadar hazırlıklı bir iletişim yapısı görmedim. Ama işi döndürdüler. Gündem değiştirmede o kadar muhteşemler ki. Sahtekâr, hırsız futbolcuları konuşulacağına –demin de bu kürsüden ifade edildiği gibi- iş Fenerbahçe-Galatasaray işine döndü, yok efendim biz kurgulamışız. Kamuoyu ne yazık ki uyanık değil.

Geçen gün bir yarışmada son ölen Sovyet Lideri diye bir soru sormuşlar, yarışmacı cevaplayamamış, ‘Kraliçe Elizabeth mi acaba’ demiş ama ‘orada da takılıyorum.’ demiş. Seyirciye sormuşlar, seyircinin %56’sı ‘Kraliçe Elizabeth’ demiş. Böyle bir toplum varken bunlar tutuyor. Biz de tutmaması için mücadele veriyoruz.

Dolayısıyla biz mi yaptık? O zaman şunu yazın: ‘Mertens seneye Fenerbahçe’de’. Bu işin olabilmesi için 15 dakika içinde geçtim hakemi kafalamayı, Adana Demirspor’u kafalamayı geçtim, bu kurgunun gerçek olabilmesi için o zaman planın en önemli öznesi Mertens değil mi? O sahtekarlığı yapıp penaltı alan. O zaman Mertens de kurgunun içinde. Seneye bizde. Yazın bunu medya mensupları. O kadar deli saçması işleri bu halka yedirmeye, yutturmaya alışmışlar ki. Devam ediyorlar.

En komiği ortamı geren lafları edenler de kendileri, itidal çağrısı yapanlar da. Ancak bizi kavgacı gibi gösterme çabalarına toplumda artık kimse itibar etmiyor. Basın toplantısında da ifade ettiğim gibi artık insanlar görüyorlar, konuşuyorlar, tepki veriyorlar. Tabii bunların tahribat gücü o kadar yüksek ki, bir TFF kurulunda çalışıyorsanız veya kamuda bir bürokrat, memursanız ve bizlerle ilgili işlerle uğraşıyorsanız, karaborsa, bahis, SPK konuları, gayrimenkul konuları… Korkuyorlar. Bunların tahribat gücünden o kadar korkuluyor ki. İnsanların manevra alanları kalmıyor. O şekilde istediklerini sadece sahada değil, pek çok yerde alıyorlar. Biz bunun mücadelesini veriyoruz.

Fenerbahçe huzuru bozan değil, Türk toplumunu uçuruma götüren terör örgütüne, sarı duvarı örerek göğsünü siper eden kulüptür. Bunu unutmayın. Neden? Çünkü sizin çocuklarınız için de yaptık bunu.

Orada genç – yaşlı, kadın – erkek her bir çubuklu sevdalısına ülkemiz adına minnet duymanız gerekirken, bizlerin çocukları ağlarken, utanırken, biz bu savaşı sadece bizim çocuklarımız için değil, bu ülkenin çocukları için verdik. Bunu unutmayın. Siz bundan fayda sağlamış olabilirsiniz ama biz aynaya baktığımız zaman ne olduğumuzu biliyoruz. Kısacası burada bekâ problemi vardır.

Biz hep saha içinde kalmaya özen gösteriyoruz. Sadece futbolda değil, her alanda özen gösteriyoruz. Futbolda yaşananları bir Fenerbahçe-Galatasaray kavgasına çekip bizi Anadolu kulüpleriyle karşı karşıya getirmek isteyenleri gülerek, aynı zamanda üzülerek izliyoruz. Fenerbahçe’nin ne olduğu bellidir.

Ben Kulüpler Birliği Başkanlığı yaparken, oradaki kulüp başkanı arkadaşlar benim duruşumu bilirler. Herkes için bütünsel bakış. Biz bu konularda alınmayız ama sizin yeni algı operasyonunuz Fenerbahçe’yi Anadolu kulüpleriyle de karşı karşıya getirmek.

Anadolu kulüplerine sesleniyorum. Yıllarca konuşulan, hafızalardan silinmeyen hakem hataları kimin lehine oldu? Ofsaytımsı goller kimin lehine oldu? Hangi takım sizin futbolcularınızı ayarttı, hangi takım kontratlı futbolcularınızı aileleri, menajerleri üzerinden kendi tarafına çekip sizin kulüplerinizi köşeye sıkıştırdı? Fenerbahçe mi? Bir tane gösterin. Geçin arkadaşlar. Anadolu kulüpleri de bilsin. Bu mücadele, Türk futbolu temizlenecekse hepimize yarayacak bir mücadeledir. Dolayısıyla bizi başkalarıyla karıştırmayın.

Özellikle son 30 yıldır belirli bir camianın kimlerle, hangi işbirlikçilerle, hangi yöntemlerle ve hangi düzenin parçası olarak avantaj sağladığını, nasıl korunduğunu ve kupaları nasıl kazandığını artık tüm Türk spor kamuoyu biliyor, siz de biliyorsunuz. Bu düzen öyle bir hale geldi ki, artık bir nesil için bu seviyedeki korunma olağan bir norm halini aldı. Bugün 30’lu yaşlarında bir çocuk, bunun, yaşananların son derece doğal olduğunu düşünürse haksız da değil.

Biz isyan ediyoruz, biz mücadele ediyoruz. Kendi camiama da kırgınım. 10’larca yılda oluşan bir şey aylar içinde çözülmüyor. Biz bir mücadele veriyoruz. Bazen de en zayıf olduğumuz zaman veriyoruz. Bizim camiamız bizi hedef aldığı zaman. Tabii tüm camia değil, belli kesimler. Kenetlenin. Sadece sahada değil, saha dışında da kenetlenmenize ihtiyacımız var.

Her şeyi yapanların bugün dahi mağdur rolünü oynamaya devam edebilmeleri, hatta son olaydan bile mağduriyet hikâyesi çıkarmaları bizim kavrayabileceğimiz bir ruh hali veya psikoloji değildir. İstesek de yapamayız.

Ancak çok iyi biliyoruz ki bu psikolojinin temel sebebi, Türk sporunun yıllardır ihtirasların, kazanmak için her yolun mubah sayıldığı bir anlayışın; saha içi ile dışındaki işbirlikçilerin yönlendirdiği bir düzenin esiri haline gelmesidir. Biz bu esaret konumuna mücadele veriyoruz.

Oyuncuları sistematik olarak hakemi aldatmaya çalışıyorlar. Lisanssız sporcu yarıştırmak ne demke arkadaşlar! İlerleyen günlerde bunun hikâyesi çıkar. Yöneticilerinin bir dediği öbür gün dediğini tutmuyor, hukuk dışı işlerin içinde olmaları, medya mensuplarını baskıyla sindirmeye konuşamaz hale getiriyorlar ve her türlü alavere dalavereyi yapsalar bile hep onlar mağdur oluyorlar.

Biz artık şaşırmıyoruz. Artık değişmelerini de beklemiyoruz. Çünkü bu zihniyetin, kendileri için kurdukları normun dışına çıkmaya niyetleri yok. Niye? Ayrıcalığa alışmış oldukları için eşit şartlarda rekabete isyan ediyorlar. Ancak bizim bir amacımız var: Çocuklarımızın spora olan sevgisini ve spor etiğini korumak.

Öyle yalandan itidal çağrısı yapmıyoruz. Türk spor kamuoyunu, sporunun geleceği için, adaletin ve ahlakın üstün gelmesi adına bu zihniyeti dışlamaya çağırıyoruz. Şekip Bey’in de ifade ettiği gibi, bu kulübün yaptığı her türlü isyan, isyankâr, samimiyetsiz istifa çağrıları, sosyal medya ve militan medya mensuplarıyla oluşturdukları algılar ile yarattıkları baskılar… Bunun temel amacı nedir biliyor musunuz? Mevcut adaletsiz düzeni düzeltmeye yönelik değil, korumaya yönelik çıkışlardır. Yani Türk futbolunu kendilerine yakın insanlar tarafından yönetilmesinin devamını sağlamak için yapılan beyhude çağrılardır.

Bu sene yine bildik algılar içindeyiz. Kendi oy verdikleri TFF başkanının bizi kolladığını iddia ediyorlar. Sadece dört maç sayacağım; Eyüpspor, Beşiktaş, Trabzonspor ve Göztepe. Bu maçlarda hakemler gerektiği gibi maçları yönetselerdi,  kartları, penaltıları adaletli şekilde verselerdi bugün kimin lider olduğu ortadadır. Dolayısıyla federasyonun ve MHK’nın bizi kolladığı iftirasını atıyorlar. Her sene olduğu gibi. Her sene biz şampiyonuz sezon başında biliyorsunuz.

Ve her fırsatta medyadaki iş birlikçileriyle aynı soruyu soruyorlar: “MHK’yi neden istifaya davet etmiyorsunuz?” Görevde bulunduğumuz 7 senede 5 federasyon başkanı ve yönetim kurulu değişti. Aynı dönemde 9 kere MHK değişti. Ancak tüm bunlara rağmen futbolun içinde adaletin sağlanması konusunda ne yazık ki mesafe alınamadı. Kayda değer bir gelişme sağlanamadı.

Dolayısıyla burada mesele TFF’nin istifası, MHK’nın istifası değil. Biz Türk futbolunun gerçek anlamda kurtuluşunun kurulan yapının yerine herkes için adaleti getirecek sistemde olduğunu düşünüyoruz ve bunun için bir mücadele veriyoruz. Bir federasyonu, MHK’yi istifaya çağırırsak bilin ki hareketlerimiz, söylemlerimiz ve davranış şekillerimiz bir gram sapmaz. Yalandan istifaya çağırıp ondan sonra istifaya çağırdığınız ve ‘tarihin en kötü kurulu ve başkanı’ dediğiniz insanların görevine devam edebilmeleri için entrikalara girmeyiz. Sizin gibi tükürdüğümüzü yalamayız.

Olay TFF’nin, MHK’nin istifası değil. Türk futbolunun gerçek anlamda kurtuluşunun, kurulan yapının yerine herkes için adaleti getirecek bir sistemde olduğunu görüyoruz. Bunun başarılabilmesi için ne gerekiyor? Önce sorun olduğunu kabul etmemiz. Türk futbolunda sorun olduğunu istisnasız herkes kabul ediyor. Herkes bu işin böyle gitmeyeceğini kabullenmiş vaziyette.

Sonra sorunun kaynağını tespit etmek lazım. Bu konuda maalesef değişik görüşler var. Biz onu tek bir kelimeyle özetliyoruz, ‘Yapı’ diyoruz. Son olarak da cesaretli ve iradeli bir şekilde ki bugünkü federasyon bunu yapmaya çalışıyor, kuvvetli bir iradeyle Türk futbolunun yeniden inşası gerekiyor.

Biz bunun için aynı illegal bahis işinde olduğu gibi gerekirse de tek başımıza mücadele etmeye devam edeceğiz. Şunu da söylemek istiyorum. Türk futboluna adalet geldiği zaman sadece Fenerbahçe değil herkes kazanacak. Türk futbolu kazanacak. Avrupa’da daha başarılı olacağız. Daha cazip bir lig olacağız. Milletçe birlik ve beraberliğimiz futboldan gördüğü zararı artık görmeyecek.

En önemlisi başta saf çocuklarımız olmak üzere tüm kamuoyu ve milyonlar, Türk futboluna olan güvenini tekrar tesis edecek. Bu olduğu zaman ülkenin marka değeri artacak. Bu durumda ekonomi düzelecek, transfer daha kolay olacak, vsvs. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Türk futboluna adalet geldiği zaman Fenerbahçe mi kaybedecek? Bunu söylemek bile aptallığın daniskası. Bizim ne mücadele içinde olduğumuzu sesi çıkmayanlar da biliyorlar. Sizden ve milyonlardan tek ricam bu mücadelede bizi yalnız bırakmayın. Skorlara göre hareket etmeyin.

Küçük bir örnek vereceğim. Türkiye’de bugüne kadar 100 yılda bir kadın MHK Başkanı oldu. Sn. Lale Orta. Bir stat da dakikalarca 50 bin kişi tarafından ağar küfürlere maruz bırakıldı. Kendi kurumunun gözlemcisi onu koruması gerekirken bu durum raporlara bile girmedi. Biz şiddetle gittik ve sorguladık. Deli saçması açıklamalar yaptılar. Stattan gelen videolara bakıyoruz.

Bütün stat ana avrat küfür ediyor. Rapora bakıyorsun, raporda yok. Yapı neymiş diyenlere bir örnek de bu. Raporda yok.  Sonra da hanımefendi görevini bırakmak zorunda kalıyor. Alın size bir yapı. Onca TFF, MHK değişiyor ama bu değişmiyorsa sorun isimler değil; sistemdedir. Biz daha geniş bakıyoruz. Siz sinekleri konuşup tartışıyorsunuz, biz bataklığı kurutmak için hepimiz adına mücadele veriyoruz.

Son olarak kıymetli üyelerimiz, değerli Fenerbahçeliler; Bugün burada camiamızın haklı davasını, büyük hedeflerini, son üç ayda sportif anlamda yaşananları sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyduk.

Fenerbahçe tarihi boyunca hep mücadele eden adaleti ve hakkaniyeti savunan bir kulüp olmuştur. Bugün de bu çizgiden sapmadan inandığımız değerler uğruna mücadelemizi sürdürüyoruz. Avrupa’da, ligde ve her kulvarda başarıya koşan Fenerbahçe için çabalıyor, uğraşıyor ve ona göre yatırımlarımızı yönlendiriyoruz. Mücadele ediyoruz.  Adil rekabetin olmadığı ve emeğin hiçe sayıldığı bir düzeni şiddetle reddediyoruz.

Çarpık düzen. Bir istatistik vereyim. Üç senedir kendi sahasında kırmızı kart almayan; maçlarda oyuncuları rahat kart görmeyeceğinin verdiği özgürlükle mücadele eden bu takımın bu sene Avrupa’da 11 maçı olmuş. 28 sarı kart, 3 kırmızı kart görmüşler. Kendine güvenen ve cesur olan hemen başvurur. ‘Haftaya derbiye yabancı hakem gelsin’ diye. Siz zaten yabancı VAR’ı ilk biz söyledik, diyorsunuz. Kaliteli yabancı hakem orta hakem olsun diyorsunuz. TFF’nin bunu yapacak kudreti var. Ne bekliyoruz, hadi. Bizim durumumuz zaten apaçık ortada ama böyle tablolar olunca siz istemiyorsunuz.

Bir tane daha istatistik vereceğim. Mevcut hocalarının görevde olduğu süre boyunca 94 Süper Lig maçı oynamışlar. 6 kırmızı kart almışlar. Aynı hocanın görevde bulunduğu sürede Avrupa maçlarında 25 karşılaşmaya çıkmışlar. 6 kırmızı kart almışlar. 94 iç saha, 25 dış saha sonuç 6’şar kırmızı kart. Onun için siz burada muvaffak oluyorsunuz. Onun için düzen çarpık. Türk sporunun geleceği için biz her zaman dik duracağız. Camiamız yanımızda olsun olmasın görevde kaldığımız müddetçe de sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunun da böyle bilinmesini özellikle rica ediyorum.

“Sporda da ekonomide de haram değil, alın teri”

Bizim tek bir amacımız ve mottomuz var: Sporda da ekonomide de haram değil, alın teri. Bu anlamda da bizim veremeyeceğimiz hiçbir hesap yoktur. Devletimizin yetkilerine de ifade ettiğim gibi bizim gibi insanları, bizim gibi kulüpleri, bizim gibi değerleri gayrimeşruya itmeyin. Kayıt dışına itmeyin. Rekabet ettiğimiz yerlerde sorun varsa lütfen giderin yoksa bizi de bizim gibileri de yanlış yollara sevk etmeyin.

Biz girmeyiz ama velakin sanayiden bir örnek vereceğim. Bugün yan saniyede üçüncü jenerasyon bir sürü yerde görev başına geliyor. Diyorlar ki, ‘Bırak sanayiyi. %6-7 kar yapmak. İmar izni alalım burada gayri menkul projesi yapalım. Daha fazla para var’ Sanayici ruhunu mevcut konjonktür oraya itiyor. Buraya benzersek; bizim gibi ruhu temiz kalmak isteyenleri veremeyeceği hiçbir hesabı olmayanları başka alanlara kaymaya mecbur etmeyin. Kör göze parmak olaylarda da devletimiz devletliğini göstersin. Herkese güven versin.

Sn. Ahmet Bulut’un dediği gibi biz benzer durumda olsaydık biz nefes alamazdık. Müfettişler, denetçiler, yargı, vsvs. Bizim içimizden geçerlerdi. Tek isteğimiz, varsa usulsüzlük tespit edilsin. Gereken ağar cezalar verilirsin ki başkaları yapmasın. Biz illegal bahis sitelerinden reklam almayı bilmiyor muyuz? Çok şükür bizde Google kullanan insanlar var. Baktığında kimin ne olduğu ortaya çıkıyor.

Başka mekanizmalar kurarak biletlerimizden gelir sağlamak ve Bankalar Birliği ile %50’sini paylaşmak zorunda kalmamayı bilmiyor muyuz? Siz gece nasıl rahat uyuyorsunuz ben bilmiyorum. Dünyanın en büyük lüksü gece yatarken huzurlu yatmaktır. Dolayısıyla tek motto. Bizim hikayemiz haram değil, alın teri.

Fenerbahçe taraftarı, geçmişte olduğu gibi bugün de kulübünün yanında olmaya devam ediyor ve devam etmeli.  Kadıköy’de yeniden doğan atmosfer, bu birlikteliğin en büyük göstergesidir. İnancımız tam, kararlılığımız güçlü.  İnanın güzel günler bizi bekliyor. İnanın. Biz inanırsak, biz beraber olursak kimse karşımızda duramaz. Hiçbir güç.”

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Bu Sezon Şampiyon Olacağız

Beşiktaş derbisinin ardından basın mensuplarının “Taraftara bir mesajınız var mı?” sorusuna yanıt veren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç “Bu sezon şampiyon olacağız” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Beşiktaş derbisinin ardından basın mensuplarının sorularına kısa bir yanıt verdi. Basın mensupları, derbinin ardından Ali Koç’a “Taraftara bir mesajınız var mı?” sorusunu yöneltti. Ali Koç “Bu sezon şampiyon olacağız. Taraftarlara en büyük mesajımız bu” diyerek aracına bindi ve stattan ayrıldı.

“Hakemin performansı hoşuma gitti”

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, Beşiktaş derbisinin ardından açıklamalarda bulundu. Mourinho, özetle şunları ifade etti: “Bizler için belirleyici oldu. Çok güzel bir maç oldu. Oyunun her anında harika kalite yoktu ama güzel maçtı. İyi bir hakem yönetimi var. Maçın kontrolünü arka arkaya sarı kartlar vermeden sağladı. Hakemin performansı hoşuma gitti. Takımım mükemmel değildi ama daha iyi taraftı.

Onların girdiği 1 iyi pozisyon vardı, yarım pozisyondan golü buldular. 1 tane Dzeko’nun pozisyonu vardı, çizgiden çıkardıkları vardı, direkten dönenler var. Golü önce bulsaydık farklı olurdu. Maç bizim elimizdeydi. En azından beraberliği hak etmiştik. Kontratakta harika oyuncuları vardı. Tehlikeler yarattılar. Oyuncularımı eleştiremem. Maçı kazanabilmek için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Beşiktaş’ı ve hakemi tebrik ediyorum.

Sonuçta bu maç 3 puan. Her 3 puan çok önemlidir. Rakibin 3 puan gerisindeyiz, 4-5-6 olabilir, en kötü senaryoyla 6 olabilir. Şampiyonluk yarışının içindeyiz. Ofansif bir kadroyla geldik. 0-0 için kazanmak için her şeyi yapıyorduk. Skoru korumaya çalışmıyorduk. Tüm dürüstlüğümle hakemi ve Beşiktaş’ı tebrik ediyorum. Kazanmak için daha fazlasını yapan ve daha iyi olan taraf kaybetti.”

Süper Lig’in 15. hafta maçında Beşiktaş ile Fenerbahçe, İnönü Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Mehmet Türkmen’in yönettiği karşılaşmadan Beşiktaş, 1-0 galip ayrıldı. Beşiktaş’a galibiyeti getiren golü 73. dakikada Ciro Immobile kaydetti. Beşiktaş, bu galibiyet ile puanını 25’e çıkardı. Fenerbahçe ise 32 puanda kaldı.

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Çürümüş Yapıyla Mücadelemiz Devam Edecek

Yüksek Divan Kurulu toplantısın da konuşan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Hiçbir zaman taviz vermeyiz. Bu çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. İster camiamız bize destek olsun ister olmasın” dedi.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nun (YDK) Kasım Ayı Olağan Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu başkanlığında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyeleri, eski Yöneticiler ve YDK üyelerinin katılımıyla yapıldı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’ta Yüksek Divan Kurulu toplantısın da konuştu. Ali Koç’un konuşması şöyle: “Anlatacak çok şey var, zaman az. Bir yöneticimiz voleybol maçına, bir yöneticimiz Beşiktaş’la oynadığımız altyapı maçına gitti. Birazdan bir grup yöneticimiz Trabzon’a gidecek. Biz de yarın sabah ilk iş Trabzon’a gideceğiz. Trabzon’da takımımızın yolu açık, şansı bol olsun. Rabbim yanımızda olsun. İki kulüp de birbiriyle temasta. Geçen sene 17 Mart’ta yaşananların tekrarlanmayacağına eminiz. Güzel bir maç olsun. Hak eden kazansın ama inşallah biz kazanırız.

Hocamızdan bahsedildi. İlk o konuya geleyim. Tek tek cevap veremeyeceğiz bugünkü konuşmalarınıza. Öncelikle YDK başkanımıza teşekkür ediyorum. Olayı olağanüstü güzel, net bir şekilde açıkladı; neler yaşıyoruz, içinde bulunduğumuz durum, camiamızın psikolojisi… Genel Sekreterimiz de rekabet ettiğimiz bazı kulüplerle ilgili, özellikle biriyle ilgili çok net konuştu. O da durumu izah etti. Ben de orada birkaç konuya değineceğim.

Görüyorum ki, biz sadece dışarıyla değil, birbirimizle de boğuşuyoruz. Bugün o konulara da değinildi. ‘Gücümüzü Fenerbahçe’nin menfaatleri için odaklayalım.’ diyenler oldu. Bu hassasiyeti gösterenlere teşekkür ediyorum. Herkesin fikrine saygılıyım. Takdir ederim, tasvip etmem önemli değil ama herkes bu kürsüden istediğini söyler. Ama görüyorum ki bazı Kongre Üyelerimiz de, Divan Kurulu Üyelerimiz de gerçeklerin şu an çok uzağındalar.

Hocamızla ilgili her Divan Kurulunda kürsüye çıkan Ufuk Bey bir şeyler söyledi. Bizim en büyük sorunumuz, çok uzun yıllardır hem bizim dönemimizde hem bizden önceki dönemde Futbol Şubesinde istikrarı yakalayamamamızdır. Bunda bizim de bizden önceki yönetimin de tabii ki sorumluluğu, hataları olduğu aşikârdır. Bir diğer unsur ise Teknik Direktörlerimize ihtiyaç duydukları süreyi, sabrı tanımayan camiamızın sabırsızlığı da burada pay sahibidir.

Bu bağlamda Yönetim Kurulumuz bu sabırsızlığı, toleranssızlığı kırabilmek için dünya tarihinin en başarılı, en değerli teknik direktörlerinden biri olan Jose Mourinho’yu kulübümüze kazandırmıştır. Yaşayan antrenörler arasında değil, dünya tarihinde gelmiş geçmiş tüm teknik direktörler arasında en iyilerinden birini getirdik. İyi de bir kadro kurduğumuzu düşünüyorum. Katılırsınız, katılmazsınız. Hatta bir nebze olsun ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık, bu sefer daha da riskler alarak mühendislik yaptık. Kadromuz derin, alternatifli. Zaman içinde bunu göreceğiz.

Spor basınımız ve organize bir sosyal medya çetesi daha önceki teknik direktörümüz gibi Sayın Mourinho’yu da kısa sürede hedef haline getirmiştir. Olabilir. Ama üzücü olan bir kısım taraftarımız bu algı operasyonundan bir kez daha etkilenmiş olduğunu görüyoruz. Hocamızı daha 8., 9. haftada saldırıya uğrattılar. Camia psikolojisini biraz evvel bir Kongre Üyemiz daha 9. haftada yelkenleri indirmiş, şampiyonluğun bittiğini burada ifade etmiştir. Kendisine kesinlikle kızmıyorum ama camiamız bilerek, isteyerek ya da bilmeyerek bu psikolojiye yıllar içinde sokulmuştur.

Her demeciyle Fenerbahçe’ye yaşatılan haksızlıkları dünya basınının manşetlerine taşıyan, İstanbul’daki her anını takımımızın daha iyi seviyeye yükseltmesi için harcayan, sevgiyi, saygıyı, sabrı ve desteği sonuna kadar hak eden hocamız vardır. Biz de Yönetim Kurulu olarak sonuna kadar arkasındayız. Bizim kendisiyle ilgili hayallerimiz ve planlarımız uzun vadelidir. Tüm çabamız onun bu şehirde mutlu olması, tüm ihtiyaçlarının eksiksiz olarak karşılanması ve kendi işine odaklanması, takımına, oyuncularına, idmanına ve rakiplerine odaklanması bizim en büyük önceliğimizdir.

Bu şekilde Futbol Şubemizde istikrarı yakalayarak başarıyı elde edeceğimize inanıyoruz. Tek beklentimiz, -beklentiden öteye geçer inşallah- camiamızın artık uyanması ve sahiplenmesi. Bunu niçin söylüyorum? Çünkü en küçük tökezlemede, bir puan kaybında hepinizin malûmu… Ben bazı Fenerbahçeli olduğu söylenen sosyal medya sitelerine de hayretler içindeyim. Onların Fenerbahçeli olabileceğini düşünmüyorum. Rakip, en büyük düşmanımız böyle bir sosyal medya sitesi kurmak istese ancak bu kadar olur. Ben onlarla ilgili ümidimi kestim.

Ama bugün burada da son dönemde de kamuoyunda da artık bir kenetlenmenin başlayabileceğini, insanların artık biraz daha uyanmaya başladığını görüyorum. Sizden ricam yönetimle sorunu olanlar gelsinler burada bizi istedikleri gibi eleştirsinler. Biz bugüne kadar kimsenin demokratik hakkını gasp etmedik. Herkes istediği gibi eleştirdi. İlk dönemlerimizde Fenerbahçe TV’de kendi kanalımızda yerden yere vurulduk, hiçbir zaman sesimizi çıkartmadık. Ama varsa bizimle derdiniz. Bu sıkıntınızın hesabını sahada, salonlarda çubukluyu taşıyan sporcularımıza kesmeyin. Bunu özellikle söylemek istedim.

Yarın yolumuz açık olsun. Şansımız bol olsun. Güzel bir maç olacağına, 3 puan kazanacağımıza inanıyorum. Tüm futbolcularımızla ve hafta sonu müsabakalarda olan tüm sporcularımıza başarılar diliyorum. Bir dileğim olsaydı, bir dileğimiz gerçekleşseydi, bize oy verin, vermeyin, sevin, sevmeyin, takdir edin, etmeyin, Fenerbahçelilerin bizi anlamasını, nelerle boğuştuğumuzu görmelerini dilerdim.

Her şey apaçık gözler önündeyken ve tekrar tekrar anlattığımız halde anlaşılamamanın acısını derinden yaşıyoruz. Ya biz yaşadıklarımızı hakkıyla anlatamıyoruz ya da başkalarının masalları bizim gerçeklerimizi yutuyor yani bizim camiamızı uyutuyor. Belki de sizleri uyutmak için, özellikle genç mensuplarımızı harekete geçirip onların bizi hedef almalarını sağlamak için belki de Fenerbahçeli görünüp hiç Fenerbahçeli olmayan siteler bile kurulmuş olabilir. Olağanüstü bir organizasyon var. Biz bunun acısını çekiyoruz. Başkanımız burada çok güzel özetledi neler yaşandığını. Ufak ufak rüzgâr dönmeye başladı.

Göreceksiniz zaman içinde Fenerbahçe’nin taviz vermeden, ilkesel duruşundan geri adım atmadan değerlerine sıkı sıkı sahip çıkıp futbolda başarı sağlamasa da sırf başarı için doğru bildiklerinden sapmayıp biraz sonra anlatacağım yapıyla ilgili mücadele edip bu yapı çökertildiği zaman sadece Fenerbahçe, Türk futbolu değil ülkemizin ne kadar büyük fayda sağlayacağını göreceksiniz. Belki bizler için iş işten geçmiş olacak ama bizim yaptığımız kıymetli çalışmanın değeri bizler gittikten sonra apaçık ortaya çıkacaktır.

Tüm zorluklara ve engellere rağmen Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler için elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Çalışmalarımıza yön veren pusula tek bir yönü işaret ediyor. O da Fenerbahçe’nin özgürlüğü ve ekonomik bağımsızlığıdır. Bizim için en büyük başarı kulübümüzün kimseye muhtaç olmamasıdır. Şimdilerde kolayca yok sayılsa da demin de dediğim gibi, görev süremiz bittiğinde bunun ne kadar önemli olduğu herkes tarafından görülecektir. Evet, ‘Tüm zorluklara ve engellere rağmen.’ dedim az önce. Biraz o engellere değinmek istiyorum.

Göztepe maçından bahsediyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Orada feci bir olay yaşandı. Malûmunuz kalleşçe biri sırtımızdan saldırdı, biz orada ortamı yatıştırmaya giderken. Detaylarına girmeyeceğim. Daha evvel anlattım. Geçen hafta bir maç oynandı; Galatasaray-Beşiktaş maçı. Bir muhabire tokat atan ki hiçbir şekilde şiddeti tasvip etmemiz söz konusu değildir. Apar topar tutuklandı. Yanlış bir yere çekilmesin lütfen. Biz mesleği, sosyal statüsü, cinsiyeti fark etmeksizin her Türk vatandaşının adaletin önünde eşit olması gerektiğine inanan bir camiayız. Bir ayrıcalık da talep etmiyoruz. Yalnız neden adil muamele görmediğimizi sorgulamak da bizim camiamıza karşı sorumluluğumuzdur.

“Hukuk kime göre, neye göre işlemektedir?”

Beşiktaş başkanıyla dalga geçen, sözde medya mensubu olan ama twitlerine baktığınız zaman holigan bir taraftar profili çizen, maça geldiği zaman alkollü olduğu net bir şekilde emniyet tarafından tespit edilen kişiye bakanlarımız –isimlerini vermeyeceğim- yarım saat içinde ‘Geçmiş olsun, peşindeyiz.’ diyorlar. Fenerbahçe Başkanına yapılan saldırıyı ama aynı kişiler görmezden gelebiliyorlar. Keşke gelmeselerdi. Bu adil midir? Hukuk kime göre, neye göre işlemektedir?

Biz kamu destekli sanki kamu kurumuymuş gibi pek çok kulüple rekabet halindeyiz. Bunu görmeniz lazım. Biz kapalı spor salonumuzu yaparız. Kendi stadımızı inşa ederiz. Başkalarına statlar yapılır ama biz onların iki misli yıllık kiralar öderiz. Her yıl vergimizi kuruşu kuruşuna öderken, rakiplerimizin vergi borçları affedilir. Adil rekabet midir? Camia ses çıkarır mı? En küçük puan kaybında saldıranlar bu durumu hiçbir zaman gündeme getirir mi?

Biz Türkiye’nin dev markalarıyla iş birliği yaparak sponsorluk gelirimizi artırırken, formalarımızın neredeyse hiçbir yerinde boşluk bırakmazken bir rakibimiz yasa dışı bahis sitesini, sözde bir haber sitesi gibi göstererek gayriahlaki kaynak yaratırken, üstelik bütün bu karaborsa skandalının içinde buna cüret ederken kimsenin ses çıkarmaması veya yeterince ses çıkarmaması, resmi mercilerin bunun üstüne bütün gücüyle gitmemesi… Bu adil midir? Savcının Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı olmaz.

Göztepe olayıyla ilgili de özellikle İçişleri Bakanımıza şahsım ve Yönetim Kurulum adına teşekkür ederim. Konunun ciddiyetine vakıf bir şekilde çok hızlı üzerine gittiler. Gerekli denetimler yapıldı, müfettişler atandı ve gerekli cezalar da verildi. Özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Malum terör örgütünün üyesi olmaktan halen hapis yatan veya yurt dışında firari olan polis, savcı ve hakimlerin Fenerbahçe’ye vermediği zararı her sene, her sezon birkaç tane hakemin verdiği hepinizin malumudur veya malumu mudur? Geçen yıl nefes nefese devam eden şampiyonluk yarışında biz 5 kırmızı kart görürken, Galatasaray’ın sadece bir kırmızı kart görmesi normal midir? Bütün liglere baktık, böyle bir tablo hiçbir yerde yok.

O kartı gören de saha içinden değil, kulübeden gördü ama aynı takım beş Avrupa maçında 5 kırmızı kart görüyor. Bu bir tesadüf müdür, yoksa yabancı hakemlerin dürüstlüğüne mi bağlamak gerekir. Yine geçen yıl bir takım 65 sarı kart görmüş onlar, biz 23 fazla, 88 görmüşüz. Bunu adil diye sormak görevimiz değil midir? Geçen seneyi hatırlatıyorum bu senede ne yazık ki bu şekilde ilk 9 haftada benzer tablo ortaya çıkmaya başladı.

Federasyon seçimleri sürecinde tavrımız son derece açık ve şeffaftı. Halen de öyledir. Yeni TFF yönetiminin zamana ihtiyacının olduğunu kabul ediyoruz, bununla birlikte hakemlerin lige etkisini de dikkatle izliyoruz. Bu konuda sabrımızın daha fazla sınanmamasını özellikle diliyoruz, rica ediyoruz.

Acun bey bir mücadele veriyor. Sağ olsun, çok güç kattı. Devamlı önemli konuları gündeme getiriyor. Bu yapı neymiş! Yapı var mı? Hayali yapı oluşturuyorsunuz! Sahadaki sonuçları böyle mazeretlere kamufule etmeye çalışıyorsunuz. Bakın size bir şey söyleyeyim. Biz 25 yıldır, sıkıntı yaşıyoruz. Zaten her zaman dile getiriyorum. Bilmiyorum biriniz söylediklerime doğru mu değil mi diye baktı mı? Son 10 senenin, son 5 senenin tablosuna bakın ve bu tablolara göre Fenerbahçe’nin şampiyon, en azından bir şampiyonluğunun olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Gidin, bakın. Puanlara, gollere, averajlara, galibiyetlere bakın. Bunu şansa falan bağlayamazsınız.

Dolayısıyla biz 25 yıldır bu işlerle mücadele ediyoruz. Bu yapı camiaların kaderleri ile oynuyor. Şekip Bey’in dediği gibi sadece şampiyonluk yarışı değil düşenlerin de kaderleri ile oynuyor. Tartışmasız en çok bize zarar veriyor. Toplumumuzun sinir uçlarıyla onuyor. Türk futbolun kaderi ile oynuyor. Bizim yaşadıklarımızı yeryüzünde, dünyada bir kulüp yaşasa ayakta durması bile mümkün değildi, arkadaşlar. Bununla övünsek mi, gurur mu duysak, halimize mi üzülsek? Size bırakıyorum.

Defalarca anlattım daha fazla anlatmayayım. Kendi tarihimizin görülmemiş sezonunu yaşıyoruz. 99 puan alıyoruz. 6 derbinin dördünü kazanıyoruz. Deplasmanda sadece bir beraberliğimiz var ve yine şampiyon olamıyoruz. Düşünün, arkadaşlar.

Biz yapı deyince ortalık kaynıyor. Kim bu yapı? Adı var mı? Biraz açıklamaya çalışayım. Geçen seneden örnek verdik. Saha içerisinde ısrarla bir takımı kollayarak, ittirerek, hakem hataları yapılmasına rağmen gerekli adımlar atılmıyorsa ve aynı hakemlere hiçbir şey olmuyormuş gibi her hafta maçlar veriliyorsa, işte yapı budur. Tarihe geçecek, yıllarca hafızalardan silinmeyecek hakem hatalarının neredeyse hepsinin bir takımın lehine gerçekleşiyorsa işte yapı budur.

Bu sezon henüz daha 10 hafta geçmemesine rağmen yine aynı takım adına hakem hataları diye nitelendirilmeyecek saha içinde açık bariz kollamalar yapılıyorsa işte yapı budur. Bir derbide 6 sarı kart, iki kırmızı kart; bütün otoritelerin altına imza attığı bir olay yaşanıyorsa işte yapı budur. Bir teknik direktör hakemleri saha içerisinde tehdit ederken, bu dördüncü hakemin gözü önünde yaşanırken, bu raporlara girmiyorsa işte yapı budur.

Bu temsilcileri, gözlemcileri istedikleri şekilde kullanabileceğini iyi bilen, kullanabilecek kişileri bu görevlere yerleştiren; çok uzun yılladır akrabalık, arkadaşlık, hemşericilik ilkelerini kullanarak yapanlar oluyorsa işte yapı budur. Hakemleri maçlarda kararlarını etkilemek için VAR’a görüntüleri manipülatif şekilde gönderip, hakemlere tuzak kurarak kariyerlerini sonlandırılanlara rağmen kimse kılını kıpırdatmıyorsa işte yapı budur.

Bu yapıya biraz çomak sokulduğu zaman geleneksel ve sosyal medyada malum kişiler ayaklanıyorsa işte yapı budur. Bu konuşmayı öfkeyle dinleyenler, yeri geldi mi içlerinde korku düşenler, yapının parçası bunlardır. İllegal işler yapılırken göz yumuluyorsa sahip çıkılıyorsa, dosyalar kapatılıyorsa işte yapı budur. Tüm bunları bile bile halen kim bu yapıyı açıklayın diyorlarsa işte yapı budur. Daha fazla uzatmayayım. Uzun uzun anlatırım. Uyanın Fenerbahçeliler, uyanın. Bize destek olun, olmayın. Kalbimiz attıkça bu görevde olduğumuz müddetçe mücadele devam edeceğiz.

Biraz evvel rakiple uğraşmayın, etmeyin. Onları büyütmeyin diyor ama anlatmak zorundayız çünkü biz adil rekabet peşindeyiz. TFF seçimlerinde açık ve net şekilde anlattım. Haksız rekabet sadece saha içerisinde değil, özellikle saha dışında da yaşanıyor diye. En güzel örnekleri de bu sezon. Karaborsa bilet. Bu iş gerçektir. Öyle mi, böyle mi, lamı cimi yok. Kapatılacak mı, üstüne mi gidilecek. Biraz sonra anlatacaklarımı ilgili arkadaşlarım devletin ilgili mercilerine gidiyorlar. Bir tanesi şunu diyor: ‘Bu niye sizi ilgilendiriyor?’ Arkadaşlar niye bizi ilgilendirdiğini anlatınca o kişinin hakkını yemeyelim. ‘Haklısınız. Ben bu şekilde bakmadım’ diyor.

Karaborsa bilet. Kendi içlerinden bu konu çıktı. Divan kurullarında bir üyesi ortaya attı. Bir üyesi savcılığa başvurdu. Bir gazetecisi konuyu devamlı gündemde tuttu. Vahim bir olay. Başkanları, ‘Savcılığa başvurduk’ dedi. Artık neredeyse söylediklerinin ne kadarı gerçek ne kadarı gerçek dışı, gerçek dışının daha ağır bastığı bir başkandan bahsediyoruz. Meğersem müracaatı şikayeti yapanlara karşı dava açmakmış. Çok ciddi iddialara karşı kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekirken her zaman olduğu gibi çelişkili ifadeler, manevralarla süreci kurtarma peşindeler. Biz bunun sonuna kadar gideceğiz. Biz ne yaptık?

Baktık ki olayın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Devletimizin ilgili kurumlarını harekete geçmesi için ihbar hakkımızı kullandık. Fenerbahçeliler uyanın, bunu iyi dinleyin. Bunu gündemde tutun, yoksa bunu da kapatacaklar. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurumu, Rekabet Kurumu, TFF ve Bankalar Birliği’ne ihbarlarımızı yaptık. Bu çerçevede müracaat ettiğimiz bazı mercilerle ilgili bazı merciler gerekli incelemeleri başlattılar. Bunu kulübümüze bildirdiler. Burada özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığımıza konuya gösterdikleri hassasiyet sebebiyle teşekkür etmek isterim. Bakanlık konuyu soruşturmak üzere müfettişleri görevlendirdi. Müfettişler soruşturmayı başlattılar.

Evvelsi gün kulübümüze üç müfettiş geldi. Biz de bildiklerimizi, tahmin ettiklerimizi anlattık. Hatta bir adım öteye gittik. Bizi de inceleyin. Bizi de inceleyin ki karşılaştırın. Kurumsal satışlar nasıl oluyor, üçüncü kişilere satışlar nasıl oluyor. İnşallah bu önerimizi kaale alırlar. Çünkü inceledikleri, soruşturdukları konunun dibine daha çabuk inerler, bizi de araştırırlarsa. Hem bakanlık müfettişlerinin hem savcılık makamının konu hakkında çok önemli bilgilere ve tanık beyanına ulaştığını gayet iyi biliyoruz. Bizim beklediğimiz devletimiz devletliğini mi gösterecek, yoksa bu konuyu örtbas mı edecek. Biz buna bakıyoruz. Bahsedilen rakam 56 milyon Euro.

İllegal bahis sponsorluğu. Bir başka gayri yasal olay. Aynı camia. Ciddi bir suç. Sosyolojik bir olay. Şuan biliyor musunuz ki Türkiye’de neredeyse hiçbir ülkede yaşanmayan illegal bahis olayı sosyolojik olarak ailelerimizi çökertmek üzere olduğunu. Biliyor musunuz ki ekonomik sıkıntılarda dolayı binlerce üniversite talebesi banka hesaplarını kiralamakta ve bu banka hesapları üzerinden bütün illegal bahis dönmektedir. Bırakın bir rakibimizin üç beş kuruş haksız gelir elde ettiğini.

Türkiye’nin sosyolojik yapısını bozmak için en büyük tehditlerden birinin bu olduğunun farkında mısınız? Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak rekabet açısından değil, bu ülkenin bir vatandaşı olarak baktığım zaman hepimizin üstüne sorumluluk düştüğünün farkında olmanızı istiyorum.

Türkiye’de bu iş lisansla yapılıyor. Türkiye’de lisans alanlar legal bahis, bir de yurt dışında dev şirketler var. Onlar da legal faaliyet gösteriyorlar ama ülkemizde lisanslı olmadıkları için ülkemizde legal değiller ama bu söz konusu oluşum tamamen illegal. Ne yurt dışında lisanları var, ne ülkemizde. Bu işin sonuna bir news kelimesi eklenerek konu legalleştirilemeye çalışılıyor. Soruyorum, karşı takımın başkanına. Hiç mi Google’da araştırma yapmadınız? Hiç mi demediniz; iki ay evvel kurulmuş site, hiçbir reklam geliri yok, 14 milyon Euro sponsorluğu nasıl verir? Hiç mi aklınızdan geçmedi? Doğal olarak insanın aklına gelen bu. Birkaç ay evvel kurulmuş ve tek tük haber var. Sıfır reklam. Abonelik geliri yok. Hepiniz biliyorsunuz.

Biz geçen sene alt liglerde bahis için burada sizlere hitap etmiştik. Devletimiz soruşturma başlattı. Biz ifade verdik. Sonra savcı değiştirildi fakat şunu anlatmaya çalışıyorum. Bir tarafta 56 milyon, bir tarafta 14 milyon. Sonra diyorlar ki parayı aldık, almadık. Yarısını aldık, iade ettik. Başkanı bir şey diyor, başkanvekili başka bir şey diyor. Hiç birinin dediği birbirini tutmuyor. Devlet, her şey ortada. Ülkemizde illegal bahise özendirmek büyük suç. Ve ne acıdır ki sosyolojik bir sorun ve tamamen illegal olan bir konu 119 yıllık bir formanın üzerine yazılması da onlara nasip oldu. 2 senedir söylüyoruz, nasıl sahada rekabet ediyorsak transferde de rekabet ediyoruz. Yeri geliyor aynı futbolculara gidiyor, pazarlıklar yapıyoruz. Pazarlıklar ilerlediği zaman, e-mail, WhatsApp bir sürü yazışmalar oluyor.

Mesela bir tanesini alalım bu futbolculardan ismi önemli değil, kendisi de burada değil. Biz masadan 7.5 milyon Euro’dan kalkıyoruz, WhatsApp da bütün teklifler var. Bir başka kulüp KAP’a 4 Milyon 350 Bin Euro’ya anlaştığını bildiriyor, arada büyük fark var. Hep diyorum ya oranın suyu ve oksijeni daha mı iyi de futbolcular bu farka rağmen oraya gitmeyi tercih ediyorlar bu da işin esprisi. Ama sonra transferi yapan yöneticisi çıkıyor menajerlik ücreti hariç 7-8 milyon diyor. Sadece bu eski TFF ile oluyor ve ilgili mercilerin harekete geçmesi için bu bile yeterlidir.

Kardeşim sen KAP’a 4 Milyon 350 bildirdin, sonra senin yöneticin menajerlik hariç 7-8 diyor. Aradaki fark nerede? İmaj hakkı mı, sponsorluk mu? Gösterin demesi lazım. Bizim hiç bunu gündeme getirmeden bunu sorması lazım. Ve bunun gibi 5-6 tane daha futbolcu var ve arada da büyük farklar var. Dosya kuvvetli, hepsi çıkacak. Ama kimse harekete geçmiyor. Şimdi hepsini bağlarsak. Rakip iyi futbolcular alıyor, açıklanan rakamlarla gerçekte olan rakamlar arasında büyük farklar var. Bunlar nasıl fonlanıyor?

Konut, imaj hakkı, sponsorluk dendi. Ne kadar cömert sponsorları var, büyük paralara sponsorluk yapıp hiç kendi isimlerinden bahsetme ihtiyacı da duymuyorlar. Ya bu aradaki farklar bu karaborsa işi ile ödeniyorsa. Bankalar birliği anlaşmamız var, her kuruşumuz yarı yarıya. Bu sistemin dışında kazanılabilen bir para. Harcama limitleri var daha da önemlisi. Biz harcama limitlerine kadromuzu, hocayı sokabilmek için binbir hesap kitap yapıyoruz. Bu konuya demin ki örnekten hareket edelim; 4.350, 7-8 diyor ortasını al 7.5, 3 milyon fark var.

Vergisiyle beraber 4.5 milyon ediyor. Ama bu girmiyor harcama limitine. İngiltere’de bir kural vardır; imaj hakkı ve sponsorluk da yapabilirsin. Bir tane kontratta hepsi yazılıyor. Verdiğin maaş, imaj hakları, sponsorluk artık neyse hepsi bir kontratta yazıyor. Bunları göstermek zorundasın. Federasyonumuz inşallah bunu gündeme sokacak. Ne yapıyorsun? Harcama limitlerini bir şekilde manipüle ediyorsun, vergi kaçırıyorsun, banka yapılanmasını ByPass ediyorsun ondan sonra da bize soruyor ‘Beyefendi bu sizi ne ilgilendirir?’ İşte bunun için bizi ilgilendiriyor.

1 puan kaybında Fenerbahçe camiası ne yapıyor? Hocasıyla başlıyor, futbolcusuna, başkanına, yönetimine deli gibi saldırıyor. Biz bunlarla boğuşurken bir de kendi içimizde boğuşmalarla enerjimizi harcıyoruz. Camia ne kadar yanımızda olur veya olmaz ama biz bu mücadeleyi vereceğiz. Birbirimizi yıkmaktansa o enerjiyi Fenerbahçe menfaatlerine odaklarsak çok daha güçlü oluruz.

Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım dün maça geldi çok da mutlu olduk, o da mutlu oldu. Yaz’a çok teşekkür ediyorum. Bir gazeteci yazmış; ‘Koskoca camianın yapamadığını küçücük bir kız yaptı diye.’ Hakikaten doğru yazmış. Tanımanızı da çok isterim. Aziz Yıldırım’ın kızı işte tam böyle olur diyeceğiniz bir kız. Çok tatlı, Allah bağışlasın. Ama düşünebiliyor musunuz, Aziz Başkan da bizimle bu toplara girse, sizler bu toplara girseniz, karaborsası, illegal bahisi, garip kontratlar… Ne kadar daha güçlü oluruz düşünebiliyor musunuz?

TFF, geçen sezon yaşadıklarımız malum. Bir yapıdan bahsettim, her platformda gündeme getirdik. TFF eski başkanı Sn. Mehmet Büyükekşi’nin yönetim anlayışı Türk futbolundaki kaosu çözmek yerine bu kaosu daha da büyüttü. Aslında söz konusu yapının devam ettiren bir tanesi de ta kendisi ve ekibiydi. Defalarca bize adil rekabet, sıkıntıların giderileceği sözü verilmesine rağmen her şeyin eski tas eski hamam devam ettiğini görünce biz vites artırdık. 2 Nisan’da yaptığımız kongreyi bazı üyelerimiz küçümsüyorlar ve hayal kırıklığı olarak görüyorlar.

Bu bir yolculuk. 20-25 yıldır yuvalanmış bir yapıyı 1-2 adımda çözmek mümkün değil. Devireceğiz dedik, devirdik mi? Evet. Belki Fenerbahçe kendi başına değil. TFF’nin o günkü yönetimi ve Yönetim Kurulu yüzde bir milyon kazanacağına inandığı seçimi oluşan doğal bir ittifakla devirdik. Artık insanların canına tak etmişti. Özgür iradelerin gasp edilmesi, demokratik değerlerin erozyona uğraması, şantajla, tehditle veya mükâfatla oylarının yönlendirilmesi, insanlar bıkmıştı. Onun için tünelin sonunda ışık görüyorum ve umudumuz artıyor.

Türkiye’de iyi şeyler olacak. Biz de o TFF Yönetiminin kazanacağını tahmin ediyorduk ama biz başka kulüpler gibi ekmeğimizin peşinde değiliz. Biz hakkımızın, adil rekabetin, cumhuriyetimizin ilkelerinin ve değerlerinin peşindeyiz. Ve bunlardan hiçbir zaman taviz vermeyiz. Dolayısıyla bu çürümüş yapıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. İster camiamız bize destek olsun ister olmasın. Burası Türkiye, ne kadar haklı olursanız olun, haklılığınız anlaşılsa dahi mağduriyetlerin giderilmesi, gerekli adımların atılması ve sorunların çözülmesi her zaman uzun süre almıştır.

Türkiye Futbol Federasyonu son seçimlerinde göreve gelen Sn. İbrahim Hacıosmanoğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerini tekrar tebrik eder ve onların tek vaadini hatırlatmak isterim: Adil ve adaletli olmak! Biz, samimiyetlerine inanıyoruz. Bu konuda son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Sizlere bir şey söyleyeceğim; geçen haftaki derbi maçı hakem skandallarıyla bitiyor ve camiamızdaki belli malum isimler, ben sadece 1 sunuma ‘İyi sunum yaptı, MHK’ dediğim için beni hedef alıyorlar, beni yerden yere vuruyorlar, düşünebiliyor musunuz böyle bir camianın başkanlığını yapmaya çalışıyoruz!

Son derece kararlı adımlar atarak görevlerine başladılar. Ancak buradan kendilerine seslenerek bir çağrıda bulunmak istiyorum. ‘Elinizi çabuk tutmak ve hızlı hareket etmek zorundasınız. İyi niyetli davranarak ‘bir şans daha verelim’ düşüncesi içerisinde olursanız bu yapıyla mücadelede geç kalırsınız. Bu yapı size çok büyük sıkıntılar yaratır. Ben şahsen haziran ayından bugüne kadar adaletli bir futbol iklimi yaratmaya çalışıldığını görüyorum, hissediyorum.

Ancak ciddi bir şekilde de uyarımı yenilemek istiyorum. Şu anda içeriden yapılan hamleler de yukarıda bahsettiğim yapı tarafından operasyona uğruyorsunuz. Fenerbahçe’yle, Beşiktaş’la hatta Trabzonspor’la karşı karşıya getirilmeye çalışılıyorsunuz. Çünkü biliyorlar, siz muvaffak olursanız pek çok konuda temizlik olacağının farkındalar. Sizin mücadele hızınızın, yapının size yaptığı ve yapacağı tüm operasyonlardan daha hızlı olma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde nefesiniz yetmeyecek ve daha evvel olduğu gibi bir kez daha onlar sizi devireceklerdir.

Geçen hafta yapılan hakem ataması! Yani gerçekten anlam veremiyorum. Son derbi, mayıs ayında Rams Park’ta bizim rakibimizi 1-0 yendiğimiz derbide 24. dakikada Djiku’nun bu hakem yani Arda Kardeşler tarafından atılması istisnasız her yorumcunun, bırakın sarı kartı faul bile değil dediği pozisyonda atılması… Allah’tan o maçı biz kazandık ve ilk derbide bu adamı atadılar. Bu nasıl bir anlayıştır? Fenerbahçeliler buna kükreyin, buna tepki koyun. Dolayısıyla aynı kangren yapı faaliyetlerine devam ettikçe Türk futbolunda suların durulması mümkün olmayacaktır. Geçen hafta 6 sarı kart, 2 kırmızı kart es geçilmiştir. Geçen senenin istatistiklerini verdim. VAR da sarı kartlara karışamıyor. Acun Bey’in dediği ‘kusursuz cinayet’ zaten böyle oluyor. Ama ne hikmetse saha içinde de saha dışında da bu camia olağanüstü bir koruma altında.

Şimdi bakın biz buradan çıkacağız. Malum 6 tane adamları var, isimlerini burada sizin huzurunuzda söylemeyeceğim, servis etmeyeceğim. Şimdiden bile başladılar mı? Yani düşünebiliyor musunuz; Türkiye’de medya mensubu olduğunu söyleyen adamların tek yaptığı şey ki bir camia idi, şimdi iki camia oldu, devamlı hedef almak ve başka bir camiayı devamlı kollamak. Bizim bunlara medya mensubu dememiz bekleniyor. Geçen hafta tokat yiyen ki yine şiddete karşıyız ama bu adamın attığı tweetleri görseniz hiçbir şekilde medya mensubu diyemezsiniz.

Bir de onların tek kaynaktan kullandıkları sosyal medya hesapları var; biri 16 yaşında bir çocuk, biri Yeditepe Üniversitesi’nde okuyor, biri başka yerde… Anaları babaları hayret içerisinde ama iyi para kazanıyorlar, sesini de çıkarmıyorlar ve bir kaynaktan pompalanıyor. Şimdi buradan çıkınca benim söylediklerimi ne diyecekler, somut cevap verin arkadaşlar! Sözleşmelerimiz doğru mu değil mi? Benim dediklerim mi doğru, sizin dedikleriniz mi doğru? Başkanından yöneticisine aynı bir konuda ‘para almadık, yarısını aldık, aldık ama iade ettik, doğruları söylemedikleri’ doğru mu, değil mi? Bunları konuşun, bunu yazın.

‘Nasıl olur benim kulübüm birkaç ay evvel açılmış ne olduğu da belli olmayan, Google’a yazdığınız zaman sahibinin vs. vs. suçundan yargılanmış olması, tamamen bir illegal bahis sitesine hizmet ettiğini niye göremiyorsunuz benim yöneticilerim’ deyin. Hiç mi Google’da araştırmıyorsunuz? Nasıl olur bu kutsal formaya böyle bir şey koyuyorsunuz? Bunu sorgulayın arkadaşlar! Ama siz de tabii ekmeğinizin peşindesiniz!

Dolayısıyla yeni TFF ile özetlemek gerekirse şans tanınmalı, süre verilmeli ama az önceki uyarılarımı yeniledim. Niyetleriyle ilgili şüphemiz yok ama niyetle ilgili şüphemiz olmaması kesinlikle sorunu kökünden çözmemektedir. Eylemleri görmemiz lazım ki onlara da Allah şans versin, kuvvet versin, kudret versin, sabır versin çünkü onlar bu sorunu çözebilirlerse Türkiye için büyük bir sorunu çözmüş oluruz. Bugün ben kendi kulübümüz içindeki kutuplaşmadan bahsediyorum.

Aslında bugün ülkemizi bekleyen en büyük tehlike Türkiye’nin kutuplaştırılması, ayrıştırılması, kardeşliğimizin erozyona uğraması, birlik ve beraberliğimizin tarihin en zayıf noktasında olmasıdır. Aslında benzer şeyler Fenerbahçe camiası için de geçerlidir. Aynı Türk ulusu, Türk milleti gibi Fenerbahçe camiası da bir ve bütün, ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ olduğu zaman, asgari müşterekte buluştuğumuz zaman ne Türkiye’ye bir şey olur ne de Fenerbahçe’ye bir şey olur.

Dolayısıyla milyonlarca taraftarın umudu Türk futboluna yuvalanmış bir yapının ellerinde kalıyor, bundan sonra kalmamalıdır. Bu yönde de federasyonumuza başarılar diliyorum. Bugün bazı kongre üyelerimiz tesisler vs. vs. ile ilgili yorumlarda bulundular. Onlarla ilgili Selma Hanım’ın liderliğinde gerekli cevaplar verilir, tatmin değilseniz gelirsiniz kulüpte de bir çayımızı içersiniz, sizleri ağırlamaktan şeref duyarız.

Ben Yüksek Divan Kurulu Başkanımıza yaptığı konuşma için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Her kelimesinin, cümlesinin altına imza atarım. Keşke camiamızın kanaat önderleri, ileri gelenleri benzer tonda mütemadiyen, sık sık bu konuları gündemde tutsa…

Genel Sekreterimiz de bugün çok güzel bir ifadede bulundu; ‘İstikrarlı usulsüzlük’ artık literatüre girmeli! Allah Fenerbahçe’nin yolunu açık etsin, şansını bol etsin. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Fenerbahçe. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan CHP Ve MHP’ye Ziyaret

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, CHP ve MHP’yi ziyaret etti. CHP Genel Merkezi’nde Özgür Özel ile görüşen Koç’a Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyeleri de eşlik etti.

CHP Genel Merkezi’nden ayrılan Ali Koç, MHP Genel Merkezi’ni ziyaret etti.

Göztepe – Fenerbahçe maçında arkasından iterek yere düşürmesinin ardından başlayan tartışmalar devam ederken Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’ne geldi.

CHP Lideri Özgür Özel ile görüşen Ali Koç’a Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyeleri de eşlik etti. Görüşmenin içeriğiyle ilgili ise henüz bir açıklama yapılmadı.

Görüşmenin ardından Özgür Özel de sosyal medya hesabından paylaşım yaptı.

Ali Koç, daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Merkezine geldi. Koç’u MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız karşıladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşen Ali Koç’a Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyeleri de eşlik etti. Görüşmenin içeriğiyle ilgili ise henüz bir açıklama yapılmadı.

Ali Koç, Göztepe maçında saldırıya uğramıştı

Süper Lig’in ikinci haftasında oynanan Göztepe – Fenerbahçe karşılaşmasında ikinci yarı başlamadan önce saha kenarına inerek tribündeki Fenerbahçeli taraftarların yanına giden Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’a tribünlerden yabancı maddeler atılmıştı.

Koç’un deplasman tribününe alınmayan bazı Fenerbahçeli taraftarlar olduğu için tribüne gittiği öğrenilmişti.

İkinci yarı başladıktan yaklaşık 5 dakika sonra deplasman tribününden ayrılan Koç, saha kenarında yürüdüğü sırada Fatih Özkan isimli bir kişiden aldığı darbeyle yere düşmüştü. Daha sonra yerden kalkan Koç, protokol tribününe dönmüştü.

Ali Koç, Göztepe maçında yaşanan olayda kendisini iten kişi ve ihmali bulunan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Bunun üzerine İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü ekipleri, Koç’u saha kenarında yürüdüğü sırada iterek düşüren Fatih Özkan’ı gözaltına almıştı.

Şüpheli, emniyetteki ifade işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmişti. Savcılıktaki sorgusu sonrası tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine çıkarılan zanlı, ev hapsiyle cezalandırılmıştı.

Paylaşın

Ali Koç’tan TFF Seçimine Tepki: Fenerbahçe İçin Yok Hükmündedir

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimiyle ilgili eleştirilerde bulunan Ali Koç, “Bu bir seçim değil ‘seçin’dir. Sonucu ne olursa olsun bu seçim Fenerbahçe için yok hükmündedir” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimi ve Türk futboluyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Seçimli olağanüstü kongrede verilen kısa arada Habertürk’e konuşan Ali Koç, “Çok fazla beklenecek bir şey yok. Bizim açımızdan bu seçim yok hükmündedir. Çünkü ortada bir seçim falan yok. Olayları hepiniz biliyorsunuz, buraya gelene kadar yaşananları. Adayların çoğalmasının önüne geçildi. Bazı yöntemler taktikler uygulandı. Bence hiç yakışmayan unsurlar. En yakışmayanı bugün burada birini seçtirmek için delegelere baskı yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.

TFF seçimiyle ilgili eleştirilerde bulunan Ali Koç, “Bugün özelinde söylemiyorum ama bugüne gelen süreçte, imza toplama sürecinde, ne yazık ki siyasetçi olsun bazı devlet erkanından insanlar kulüplere telkinde bulunmuştur. Bu bir seçim değil ‘seçin’dir. Sonucu ne olursa olsun bu seçim Fenerbahçe için yok hükmündedir” dedi.

Kimseyi desteklemediklerini vurgulayan Ali Koç, “Bizim hakkımızda haberler yayılıyor, orayı burayı destekliyor diye, kimseyi desteklemiyoruz. Biz demokrasiye inandığımız için buradayız. Kürsüye çıkıp görüşlerimizi net bir şekilde ifade edeceğiz. Oyumuzu boş kullanacağız. Demokrasiyi savunan insanlar olarak böyle bir seçime gelmemek antidemokratik bir yaklaşım olurdu. Antidemokratik yaklaşım sergileyenleri ağır şekilde tenkit eden biri olarak buraya full kadro geldik. Bir konuşma yapacağım. Konuşmamı dikkatle dinlersiniz inşallah” açıklamasını yaptı.

Oldukça çarpıcı açıklamalar yapan Ali Koç, şu ifadeleri kullandı: “Türk futbolu bu şekilde gidemez. Türk futbolu özgür olsun diyoruz, Türk futbolunun özgür olmasını hedeflediğimizi herkes söylüyor. Türk futbolu, özgür olmaktan çok daha uzak noktalara gidiyor her gün. Herkes adalet istiyor. Kendi seçimleri adil olmayan, demokratik olmayan bir kurum futbolda adaleti nasıl sağlar. Biz Fenerbahçeli olarak biliyorsunuz futbolun içinde bulunduğu durumla yegane mücadele eden kulübüz.

Fenerbahçe Spor Kulübü olarak mücadeleye devam edeceğiz. Her geçen gün çare bulmaktan uzaklaşıldığını gördüğümüz için arzu etmeyerek davamızı uluslararası arenaya taşıyoruz. Elimizde çok kapsamlı bir dosya var. Bu seçim süreci, dosyamızı zenginleştirmiştir. Burada uluslararası 4 kişi var. UEFA ve FIFA’dan 4 kişi var, genelde 1 kişi olurdu. UEFA ve FIFA’dan gelenler, inşallah beni dikkatle dinlerler.

Biz gerçekten Türk futbolunu potansiyeline ulaştıracak herhangi bir yapıya, herhangi bir çıkara hizmet etmeyecek, liyakatli, tarafsız, cesur, iradeli ve kararlı insanlarla Türk futboluna arzuladığımız iklime ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Er ya da geç düzelecek, geçecek bu günler, geçecek. Bu böyle gitmeyecek. Türk futbolundaki durum içler acısı. Bu er ya da geç değişecek. Önemli olan tercihen mi değişecek, mecburen mi değiştirtecekler.”

Servet Yardımcı ile ilgili konuşan Ali Koç, şunları söyledi: “Servet Yardımcı aday olmak istedi ve adaylığını açıkladı. Türk olarak futbolun en üst seviyesinde Servet Yardımcı var, UEFA yönetim kurulunda. Oradaki konumunu devam ettirebilmek için burada da başkan adayı oldu. UEFA’da önümüzdeki dönem seçime girebilmek için kendi ülkende başkan ya da başkan yardımcısı olman gerekiyor. Çok kolay zannediyorlar. Birini oraya yollarız, seçtiririz. Servet Bey seneye olmayacak. İnşallah Türkiye’den birini seçtirebiliriz.

Benim çevrem Avrupa futbolunda geniş. Avrupa Kulüpler Birliği’nde ikinci dönemimi yaşıyorum. Bize bakışları hiç hoş değil. Servet Bey bir açıklama yaptı, ne dedi, tehdit, şantaj dedi. Nedir bunlar? Kim tehdit etti? Bize haksız yere Türklüğün simgesi olan Bozkurt hareketinden dolayı, turnuvanın en kritik yerinde ceza veren UEFA, bu seçim sürecinde yaşananları bilse nasıl davranır? Kendi yönetim kurulu üyesi olan Servet Yardımcı’nın açıklaması UEFA’yı ilgilendirmez mi?” dedi.

Seçimin adil olmadığını vurgulayan Ali Koç, “Milletin iradesi hakim gelecek demeyi çok isterdim. Ne yazık ki bunu söyleyemeyeceğiz. Delegelerin iradesi gasp edilmiştir. Kaç kişi bunu söyler, bilmiyorum. Fenerbahçe’nin duruşu, inancı, mücadelesi ve inandığı yolda yapacakları çok şükür ki Fenerbahçe bunları yapacak özgürlüğe, bağımsızlığa sahiptir.”

“Baskı var, tehdit var, vaat var, rüşvet var, her şey var”

15 Temmuz’a vurgu yapan Ali Koç, şu ifadeleri kullandı: “Üç gün evvel neydi? 15 Temmuz’un 8. yıl dönümüydü. Ülkemiz bu örgütün, devletin kılcal damarlarına sirayet ettiği bir dönemde futbola da kumpas kurmuş, Fenerbahçe’yi hedef almıştır. Aradan geçen senelerde Fenerbahçe’nin sportif ve mali açıdan tahribatı giderilememiştir.

İsyan eden ilk ve tek kulüp Fenerbahçe’ydi. Fenerbahçe şampiyon olamıyorsa, burada FETÖ’nün rolünü de gözden geçirmek gerekir. Bugün Türk futbolunun bize göre FETÖ’den tamamen arındırılması sağlanamamıştır. Üç gün evvel siyasetçilerimizin yaptığı, hepimizin duygularına hitap eden 15 Temmuz açıklamalarıyla bugün futbolun içinde bulunduğu durumu bağdaşmamaktadır. Delegeler bir de bu gözle baksın.”

Ali Koç son olarak sözlerini, “Baskı var, tehdit var, vaat var, rüşvet var, her şey var” diyerek tamamladı.

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a “Ülkeyi Terk Et” Çağrısı

Ali Koç’a çağrıda bulunan Nail Keçili, “Ali kardeşim, tavsiyem gene şudur. Bu ülkenin Fenerbahçesine bile fazla geldin….. Görgü bilirsin aileden gelir. Terbiye mektepte de alınabilirdi ancak o okullarda o eğitim sistemi de bitti….” dedi ve ekledi:

“Sen ve senin gibi özel yetişmiş insanlar tüm batı ülkelerinde istedikleri kulübün başkanı hatta sahibi olur veya kurarsın. Bu TFF başkanlığına gene başkan adayı beyin bu cesareti ve onun destekçisi senin gibi atlet komple adamları istemez….. Sen çık git yurtdışından işlerini idare et, spor kulüpleri kur, gençleri yetiştir.”

76 yaşındaki ünlü reklamcı ve iş insanı Nail Keçili, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Fenerbahçe Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç’a çağrıda bulunan Nail Keçili, Koç’a, Fenerbahçe başkanlığını bırakıp işlerini yurt dışından idare etmesi gerektiğini söyledi.

Yeniçağ’da yer alan habere göre, Nail Keçili’nin paylaşımı şu şekilde: “İş dünyasındaki insan bilgi, eğitim, kalitesi gittikçe seviye kaybetmekte…Ne Fenerbahçe, ne Galatasaray, ne Beşiktaş eski kalite ve seviyelerini farklı değerleri olan insanlara teslim edildi…… Ali kardeşim, tavsiyem gene şudur. Bu ülkenin Fenerbahçesine bile fazla geldin….. Görgü bilirsin aileden gelir. Terbiye mektepte de alınabilirdi ancak o okullarda o eğitim sistemi de bitti….

Sen ve senin gibi özel yetişmiş insanlar tüm batı ülkelerinde istedikleri kulübün başkanı hatta sahibi olur veya kurarsın. Bu TFF başkanlığına gene başkan adayı beyin bu cesareti ve onun destekçisi senin gibi atlet komple adamları istemez….. Sen çık git yurtdışından işlerini idare et, spor kulüpleri kur, gençleri yetiştir.”

Paylaşın

Ali Koç, Üçüncü Kez Fenerbahçe Başkanı: Fenerbahçe Çağı Başlıyor

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, olağan seçimli genel kurulda rakibi Aziz Yıldırım’ı geride bırakarak üçüncü kez başkan seçildi. Ali Koç, teşekkür konuşmasında, “Fenerbahçe çağı bugünden itibaren başlıyor” dedi.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Spor Kulübü Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı, 8 – 9 Haziran tarihlerinde Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleştirildi. Üyelerin yoğun katılım sağladığı kongrenin ikinci gününde 47 sandıkta gerçekleştirilen oy verme işlemi, saat 10.00’da başladı ve 17.00’de tamamlandı.,

Fenerbahçe Olağan Seçimli Genel Kurulu’nda 27 bin 489 oy kullanırken; Başkan Ali Koç 16 bin 464 oyla yeniden başkanlığa seçildi. Eski Başkan ve Başkan Adayı Aziz Yıldırım ise 10 bin 483 üyenin oyunu aldı. 542 oy ise geçersiz sayıldı.

Genel kurul sonrası konuşma yapan Ali Koç şunları söyledi: “Güzel, demokratik, heyecanlı, yeri geldi mi coşkulu, yeri geldi mi gergin bir kongreyi daha hep beraber tamamladık. Bugün, yaklaşık 28 bin Kongre Üyemiz oy kullandı. Bu Fenerbahçe demokrasisi adına büyük bir mutluluk, yeni bir rekordur. Türkiye’de hiçbir kulüp bu rakamlara yaklaşamıyor. Fenerbahçe büyüklüğü pek çok konuda büyüktür ve kongrede de bunu gösterdik.

Biz, Yüksek Divan Kurulu Toplantılarımızı bile rakip takımların üye sayısından daha fazla olduğu için bir demokrasi şöleninde yapıyoruz. Fenerbahçemizin geleceğine sizler, Kongre Üyelerimiz karar verirsiniz. Resmi olmayan sonuçlar hepimize hayırlı, uğurlu olsun. Kongrede yarıştığım Sn. Aziz Yıldırım ve ekibine… Bunu bir demokrasi şölenine çeviren siz değerli Kongre Üyelerimize şahsım, Yönetim Kurulum ve tüm camiamız adına yürekten teşekkür ediyoruz.

Kampanya süresi boyunca birkaç kez özelliklede burada yaptığım son konuşmada birkaç kez tekrar ettim. ‘Bu yarışın bir kaybedeni olmasın, kazananı olsun ve o da Fenerbahçe olsun’ dedim. Şimdi bunu hep beraber gerçekleştirme zamanı. Bundan sonra önümüze bakma zamanı. Artık Fenerbahçe çağı bugünden itibaren başlıyor.

Bşarılara doyacağımız, Dünya’da Fenerbahçeli olmayan taraftarlarımızın da Fenerbahçe’yi izleyeceği, hayran sayımızın artacağı, marka değerimizin gelişeceği, ulusal ve uluslararası başarılarımızı elde edeceğimiz bir dönem inşallah yarından itibaren başlamaktadır. Artık Fenerbahçe adı duyunca rakiplerimizin irkileceği bir döneme giriyoruz, kimse Fenerbahçe’den büyük değildir. Bütün dünyaya Fenerbahçe’nin büyüklüğünü gösterme zamanıdır. Hem Türkiye’de, hem de yurtdışında.

Yarından itibaren hepimiz bu yeni dönemin bir parçası olalım lütfen, herkesin çorbada tuzu olsun. Bizler bugün bu camianın bütün renklerini kucaklamak için buradayız. Bizler hiçbir kulüpte olmayan bu dostluk dizilerini sahipleniriz. Hem de artık sıkı sıkıya sahipleneceğiz. Size şampiyonluk yolunda, kuracağımız takım yolunda belli taahhütler verdik ama verdiğim bir diğer önemli taahhüt ve inşallah kalıcı bir şekilde gerçekleştireceğimiz artık kırgınlıklar bitsin, geçmişi kapatalım. Geleceğe yepyeni bir sayfa açalım ve bu yolda samimi bir şekilde hiç düşünmeden, hiç hesap kitap yapmadan bir adım atan herkese on adım atacağımızdan zerre kadar şüpheniz olmasın. Bize oy verilsin veya verilmesin, bu kutsal renkler altında birleşmek için elimizden geleni yapacağız siz de muhakkak bu sürecin bir parçası olacaksınız, çünkü olmadığınız takdirde bu hayali gerçekleştirmek mümkün değildir.

Ve sizden ilk ricam, hepimizin ilk vazifesi, ilk ev ödevi artık Fenerbahçe’yi, hocasını, sporcularını, yönetimini, başkanını sosyal medyada bir oyuncak bir çerez haline getirmeyelim. Bütün sosyal medya gücümüzü; rekabete, rakiplerimize, bize belden aşağı vuranlara ve yıkmak istediğiniz sistem için harcayalım bu enerjiyi.

Eminim Riva tarafında bu akşam ki sonuçlardan memnun olmayan biri vardır. Artık değişim zamanı, küskünlükleri, dargınlıkları arkamızda bırakarak daha güçlü bir Fenerbahçe oluşturalım.

Yeni bir dönemin başlangıcı için çalışıyoruz ve buradan hepinize şahsım ve yönetim kurulum adına söz veriyorum; dün olduğu gibi bugün de Fenerbahçemizin menfaatlerini her şeyin üstünde tutacağız. Dün olduğu gibi bugün de Fenerbahçemizin haklarını korumak için her türlü zorluğu göğüsleyeceğiz, her türlü riski alacağız. Ve de dün olduğu gibi bugün de ‘Aslolan Fenerbahçe’dir, Fenerbahçelilerdir’ diyeceğiz.

Sesini yükseltenler, bize karşı güç gösterisi yapanlar çok iyi bilsinler ki ağaçları büyüten gök gürültüleri değil, yağmurlardır. Fenerbahçe sağanak yağmuruna herkes hazır olsun. Çünkü biz sesimizi değil, sözümüzü ve gücümüzü yükseltmek için devam ediyoruz ve yarın sabah ilk başlangıcımızı yapıyoruz. Gelin omuz omuza Fenerbahçe’nin umut ve başarı dolu geleceğini hep birlikte inşa edelim. Şimdi sen, ben değil; bizim için, Fenerbahçe için ‘Yaşa Fenerbahçe, En Büyük Fenerbahçe, İyi ki Fenerbahçe.’

Öncelikle bu seçim kampanyamda çalışan bütün arkadaşlarıma, ikinci dönemdeki yönetim kurulu üyelerime 6 sene boyunca verdiği hizmetler için keza bu yönetim kurulunda olan ama bir sonrakinde olmayacak fakat sanki yarın tekrar yönetime giriyormuş gibi koşulsuz, hesapsız, kitapsız çalışan tüm yönetim kurulu arkadaşlarıma, beraber oluşturduğumuz güçlü, kudretli, yeni yönetim kuruluma, divan heyetimize, Sayın Vefa Küçük ve heyetine bir kez daha müthiş bir genel kurul yönettikleri için, sandıklarda çalışan herkese, kurullarımıza girmeyi kabul eden herkese, son iki dönemde hizmet veren tüm kurul üyelerimize, bu çetrefilli, karmaşık, acımasız, vicdansız, dalga dalga işler kötüye gittiği zaman üstüme gelen bu futbol dünyasına tahammül eden aileme, iki gündür buraya gelen kongre üyelerimize, şartlar ne olursa olsun bir gram benden vazgeçmeyen sizlere, burada olmayan diğer arkadaşlara ve en büyük hayalimi anlattım ki en büyük hayalim sizler beni korurken, sizler benim yanımda dururken eş dost etrafında, sosyal medyada size hakaret eden, sizi zorlayan, sıkıştıran, küfür edenlere karşı dimdik durduğunuz için çok çok teşekkür ediyorum. Ve bu seçimden en çok siz gurur duyacaksınız.

Stadımızı seçim gününe hazırlayan tüm profesyonellerimize, dışarıdan hizmet aldığımız şirketlere, özellikle de her daim yanımızda olan Magicbox şirketine, Vedat Bey ve ekibine de teşekkür etmek istiyorum.”

Paylaşın

Ali Koç: Her Şeyi Yendik Sistemi Yenemedik

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Takımımız güçlü. Takımımızın başarısı yadsınamaz bir başarıdır. Her şeyi yendik sistemi yenemedik. Onu da yenmenin zamanı geliyor” dedi ve ekledi:

“Yapacağımız takviyelerle Fenerbahçe tarihinin rüya takımını, en gurur duyacağınız takımını kuracağız. Hocanın dediği gibi belki bu takım 99 puan toplamayacak ama şampiyon olacak.”

Fenerbahçe’de bu hafta sonu yapılacak olağan seçimli genel kurul öncesinde sarı-lacivertli kulübün başkanı Ali Koç gelecek hedefleri ve seçim gündemine ilişkin İstanbul Kongre Merkezi’nde kongre üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda konuştu.

“Biz bilerek isteyerek herhangi bir yanlış yapmadık. Sizleri utandıracak mahcup edecek bir yanlışımız olmadı. Bugün geldiğimiz noktada çok büyük tecrübeler kazandık.” ifadelerini kullanarak sözlerine başlayan Ali Koç, “Kulübü aldığımız noktayı hepimiz biliyoruz. Tüm alacaklarımız temlikliydi. Geldiğimiz noktada 17 milyon euro ödemek zorundaydık. 612 milyon euroluk bir borcumuz vardı. O dönemki başkanımız Aziz Yıldırım’ın tabiriyle Fenerbahçe batmıştı.” dedi.

Ali Koç sözlerini şöyle sürdürdü, “Biz Fenerbahçe’yi kötü koşullarda aldık. Fenerbahçe’nin Futbol takımının göğüs sponsor yoktu. Bulamayacak noktaya getirdiler kulübü. Önümüzdeki sene kadromuz daha da iyi olacak. Arkadaşlar inanın, bundan sonra yolumuz açık. Bundan sonrası daha kolay. Geçen sene 56 milyon euroluk bir transfer satışımız var. Neticede hem yerel hem de UEFA’nın finansal fair-play limitlerini aştıkça tarihimizin en iyi kadrolarından birini kurduk. Kadromuzu başarısız olarak görebilirsiniz. Biz herkesi yendik ama sistemi yenemedik.”

Reklam gelirlerinin artacağını belirten Ali Koç, “70 milyon euro kadro değerimiz varken şu an 200 milyon euro civarında. Reklam gelirlerimizi 200 milyon dolara çıkarttık. Daha da çıkartacağız. Artık UEFA’nın Finansal Fair Play kurallarına takılmıyoruz. İşte o yüzden bugün Jose Mourinho Fenerbahçe’de.” ifadelerini kullandı.

“Takımımızın başarısı yadsınamaz bir başarı”

Transferlere ilişkin Ali Koç, “Takımımız güçlü. Takımımızın başarısı yadsınamaz bir başarıdır. Her şeyi yendik sistemi yenemedik. Onu da yenmenin zamanı geliyor. Yapacağımız takviyelerle Fenerbahçe tarihinin rüya takımını, en gurur duyacağınız takımını kuracağız. Hocanın dediği gibi belki bu takım 99 puan toplamayacak ama şampiyon olacak.” açıklamasında bulundu.

Sarı-lacivertli takımın yeni teknik direktörü Jose Mourinho için Ali Koç şunları söyledi, “Mourinho’ya sadece büyük bir hoca Fenerbahçe’ye geldi diye bakmayın. Bu winner karakter, dünyada gelmiş geçmiş en iyi 5 hocadan biri, Fenerbahçe için büyük işler yapacak. Mourinho’nun camiamızda yarattığı etkinin farkındayız. Hepimiz heyecanlıyız. İlk adımımızı çok güçlü bir şekilde attık ve devamı gelecektir.”

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Ali Koç’tan “Aziz Yıldırım” Açıklaması: İlişkimiz Tatsız Yere Evrildi

Aziz Yıldırım’a dair konuşan Ali Koç, “Fenerbahçe’nin kale gibi durduğu 3 Temmuz süreci var. Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz, profesyonellerimiz haksız yere zulüm yaşarken biz de dışarda mücadele veriyorduk. Ben yönetici olmadan önce de işbirliğimiz vardı. Fenerbahçe başkanı kimse desteklemek durumundaydık. Aziz Bey ile ağabey kardeş durumumuz vardı. Tatsız bir yere evrildi” dedi ve ekledi:

“Zaman zaman Aziz Yıldırım’ı yanlış mı tanımışım duygusu oluyor. Ben seçim sürecinde de seçildikten sonra da Aziz Yıldırım’a üçüncü kişiler önünde laf ettirmedim. Ulaştım, ulaşmaya çalıştım, ona ihtiyacımız olan yerler oldu, yakışacağı yerler olacaktı, Can Bartu’nun cenazesi, Birsel’in jübilesi gibi yerlerde mesaj yazdım, mektuplar geri döndü, telefonla ulaşmaya çalıştım. Aziz Yıldırım’a nefret dolu biri olsam 20 yıl boyunca asistanı olan biriyle devam ettim. Onla ulaştım. Görüşmek istemediğini söyledi. 3 Temmuz’a birlikte çalışacaktık, imtina ettiler. 6 sene boyunca Fenerbahçe ile ilgili konularda ihtiyacımız olan yerler oldu, iddialar, saldırılar karşısında.”

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, hafta sonu yapılacak seçimli kongre öncesinde Habertürk TV’de Mehmet Ayan ve Ahmet Selim Kul’un sorunlarını yanıtladı. Koç’un röportajından öne çıkanlar şöyle:

Tabii ki üzülüyorum, üzülüyoruz, kırılıyorum, yeri geliyor kızıyorum. Bir yolculuk var, keşke yaşamasaydık dediğimiz, Fenerbahçe’nin kale gibi durduğu 3 Temmuz süreci var. Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz, profesyonellerimiz haksız yere zulüm yaşarken biz de dışarda mücadele veriyorduk. Ben yönetici olmadan önce de işbirliğimiz vardı. Fenerbahçe başkanı kimse desteklemek durumundaydık. Aziz Bey ile ağabey kardeş durumumuz vardı. Tatsız bir yere evrildi. Zaman zaman Aziz Yıldırım’ı yanlış mı tanımışım duygusu oluyor.

Ben seçim sürecinde de seçildikten sonra da Aziz Yıldırım’a üçüncü kişiler önünde laf ettirmedim. Ulaştım, ulaşmaya çalıştım, ona ihtiyacımız olan yerler oldu, yakışacağı yerler olacaktı, Can Bartu’nun cenazesi, Birsel’in jübilesi gibi yerlerde mesaj yazdım, mektuplar geri döndü, telefonla ulaşmaya çalıştım. Aziz Yıldırım’a nefret dolu biri olsam 20 yıl boyunca asistanı olan biriyle devam ettim. Onla ulaştım. Görüşmek istemediğini söyledi. 3 Temmuz’a birlikte çalışacaktık, imtina ettiler. 6 sene boyunca Fenerbahçe ile ilgili konularda ihtiyacımız olan yerler oldu, iddialar, saldırılar karşısında.

Bir TFF başkanı çıkıp 2011’den beri Türkiye’de şike olmuyor dedi. Biz net ve sert bir reaksiyon verdik. Sayın Başkanın topa girmesini beklerdik, ters taraftan topa girdi. İşler kötü gittiğinde keyif aldıklarını gördük. Tatsız bir hafta bittikten sonra balıkçılarda vur patlasın çal oynasın. İşler iyi giderken ses seda yok. Hiçbir destek göremedik. Canı sağolsun. Köstek de olundu ama. Bugün mesnetsiz iddialar o zaman bu ABD projesi, Fenerbahçe filan dertleri değil siyasete girmek için yapıyor dedi. Ankara ile karşı karşıya getirilmeye çalışıldık. Üzülüyorum, keşke olmasaydı diyorum. Canımı vereceğim demeyim ama boynum kıldan ince dediğim kişiyi tanımamışım. Herkes değişiyor, bazen iyiye bazen kötüye. Bir kez daha yarışacağız.

“Futbol takımımız karlı halde şu an”

2018’de aldığımız Fenerbahçe’yi Mourinho alır hale getirdik. Önümüzü görebiliyoruz artık. FFP kıskacı içinde değiliz. FFP’den kurtulmak için kozmetik transfer yapmak zorunda değiliz. Bunlar küçümsenecek şeyler değil. Futbol dışındaki branşlarda ezeli rakiplerle mücadele etmiyoruz, müessese takımlarıyla mücadele ediyoruz. Olimpik branşlara bakın. Geçen Olimpiyatlar’da da en çok biz sporcu gönderdik. Bu sene 18-19’lara gelecek, 17’ydi en son. Bunlar bu kadar mali sıkıntı içindeyken, ülke ekonomisi böyleyken… 2018’de 41 milyon dolar yayın geliri vardı, şimdi 7-8. Vergi 15’ten 40’a çıktı. 3.7 kat vergi maliyeti arttı. Vergiyi futbolcular ödemiyor. Üstüne pandemi geldi. Faiz yüzde 20’den yüzde 47-48’lere geldi. Bir de kur. Biz geldiğimizde 4.5-5’ti, 35’e geldi. Biz geçen sezon 1.5 milyar TL faiz ödedik. Futbol takımımız karlı halde şu an.

Ebrar Karakurt’u isterim ben. Ebrar, müthiş bir oyuncu. Rusya’da istatistikleri kırdı, rekor bırakmadı. Çılgın bir oyuncu, çılgın bir karakter. Bir kere yemek yedik beraber. Orada da şakayla karışık laf açıldı. Dünya çapında bir takım olacaksanız, biz oraya yakınız, en iyi Türkler’i almalısınız, Ebrar da öyle biri.

Jorge Jesus geldi, 4 kişiyle gelecekti, 8’e çıktı. Benim birine ihtiyacım var dedi, sportif direktör dedi. Kim dedik, Mario Branco dedi. Geldi. Baktık ki sportif direktör değil, Jesus sağ kolu gibi kullandı. İlk başta transferde değildi. Jesus da baskın bir hocadır, göz açtırmaz. Çalışmaya başladık. Bu adam yetenekli, meziyetli, bilgisi var, biz bunu yüzde 10 kullanıyoruz. Jesus ile değerlendirme yaparken, keşke bu adamdan daha fazla yararlansaydık dedi. Jesus, Suudi Arabistan’a götürecekti ama biz ikna ettik, burada kaldı. Çok da iyi yapmışız. Geçen sene kadro mühendisliğini kendisi, ben, Selahattin Bey ve Ahmet Bey yaptı.

Pazarlık yapmasını, network’ünü gördükçe iyi bir adam diyorum. Sadece takım kurmadı, yapı da kurdu. Bence Mourinho’yu bu etkiledi. Hazır bir sisteme geldi. Pazarlık yapmadan 15 milyon euro veriyorum, sportif direktör soruyorsun yok sensin diyorum. Yapı yok, işleyiş tarzı yok, sunum yok. Adam diyor ki sahayla ilgilenirim, futbolcumla, rakiplerimle ilgilenirim. Hem Fenerbahçe’nin tarihinden, büyüklüğünden, bir spor kulübünden fazlası oluşundan etkilendi. Kadroyla ilgili soruyoruz, ihtiyaçlar, eksikler şunlar, şu profilde oyuncular arıyoruz diyoruz. Olaya nasıl bakıldığını görünce bizim sisteme güvendi. Bunlar ön plana çıktı.

Açıktan para verdin iddiası var, bu iddia bir suç. Bu nasıl bir zihniyet! İrfan Can transferinde de bu oldu, SPK’ya şikayet edeceğim dedi etmedi. Böyle bir iddiada bulundu. Usulsüzlük var dedi. Külliyen yalan. O kadar külliyen yalan var ki, bıktım uğraşmaktan. 45-46’yı 3 sene olarak hesapladım ben. 2 sene olarak hesaplarsanız da 15 milyon, yüzde 10 menajer 16.5, vergisiyle beraber 45’e gelebiliyor. Ben bunu telaffuz ettim. Gelemez mi bir insan daha az paraya, daha başka bir vizyona. Aldım diyorsun, anlaştım diyorsun. Bu ne demek? Bitti demektir.

Benim terbiyem böyle. Anlaşınca açıklıyorum. Anlaştık ama bitirdik, sessiz sedasız devam ettik. Niye sessiz sedasız devam ettik? İsmail Hoca’ya büyük saygı duyuyorum, takıma da. Biz hoca değişikliğine gitmek durumunda kalır isek… Bu adamın en fazla çalışmadığı süre 6 ay hayatında. Bu illaki bir yere gidecek. Mario öyle getirdi, temas kuracağım dedi, kur dedik. Hiç pazarlık yapmadık. Sunumlar, anlatmalar, biz anlatıyoruz sen ne anlatacaksın? Nasıl çalışırsın, başkanla sportif direktörle nasıl muhatap olursun, transferi nasıl seçersin? Adam hiç isim vermiyor, hep profil veriyor.

Ben menajerlik şirketiyle oturup pazarlık yapmam. Biz bu adamla çalışabilir miyiz, o bizle çalışabilir mi düşünüyorum, daha para pula gelmeden önce. Aylardır transfer için çalışıyor Branco. Bu doğal bir sürecin parçası. Suudi Arabistan’dan Mourinho’ya teklif geldi. Aramco var biliyorsunuz, onlar Suudi Arabistan’da 5. takım kuruyor. Onlar çok istedi. Bu adam iyi anlamda söylüyorum iyi bir deli. Sen niye Fenerbahçe’yi istiyorsun dedik, sadece şampiyon olursam başarısız sayılırım, Avrupa’da bir yere getirirsem işte o zaman ‘Special One başardı’ derler dedi.

Mourinho’nun Fenerbahçe’de bildiği oyuncular var. Acun Bey’in dediği gibi, Szymanski’ye özel bir ilgisi var. Feyenoord’da oynarken onu çok zorlamış. Bazı oyuncular piyasayı değil de oynadıkları oyuncuları, rakip oyuncuları çok iyi bilirler. Szymanski, Mourinho’nun takımını hırpalamış. 30 artı gole katkısı oldu. Benim en beğendiğim tarafı komple defansif ofansif. İpince de bir çocuk. Szymanski’yi Galatasaray alıyordu, Mikonos’tan uçağa bindirdi İstanbul’a getirdiler. Menajeri ondan habersiz yaptıkları için çıldırdı. Biz iyi ki transfer etmişiz. Ekonomik açıdan da çok katkısı olacaktır.

Paylaşın

Jose Mourinho’nun Maliyeti Açıklandı: 12 Milyon Euro

Jose Mourinho’nun maliyeti hakkında açıklama yapan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Jose Mourinho ile ekibiyle birlikte 12 milyon euroya anlaştık.” dedi. Ali Koç, “Transfer listemiz ve oyuncular belli” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Bazı yöneticilerimiz açıklayalım görüştüğümüz oyuncuları diyor ama 3-5 oy fazla alabilmek için bitmemiş transfer paylaşmayacağız. Görüşmeler şu an sürüyor” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Halk TV’de açıklamalarda bulundu. Koç, Jose Mourinho ve teknik ekibinin yıllık maliyetini açıkladı: “Mourinho bombası güzel oldu. Mourinho’yu ikna etmemizde zamanlama çok önemliydi. Zaman zaman yavaş karar almak konusunda şikayet ediliyoruz.

Önümüzdeki sezon planlaması çerçevesinde sportif direktörümüz çalışıyordu. Hoca değişikliği konusu hasıl olursa diye ne gibi opsiyonlar var diye çalıştı. Bunlardan biri sayın Mourinho. Hayatına bakınca 6 aydan daha uzun boş kaldığı olmamış. Derhal yeni bir kontrat yapacağı apaçık ortadaydı. Roma’da Avrupa’da iyi işler yaptı, ligde yapamadı, tatsız bir ayrılık oldu orada. Bir kulüpte çalışmak istediğini tespit ettik.

Mario Branco ilk çalışmaları yaptı. Önce Fenerbahçe’yi anlattı, Fenerbahçe nedir, tarihi nedir, bir spor kulübünden çok daha fazla olduğunu anlattı. Türkiye’de Fenerbahçe’nin ne demek olduğunu, futbolun ne olduğunu anlattı. Mourinho taraftara, ilgi alakaya, büyük kulüplere önem verir.

Fenerbahçe’nin futbol açısından buhran dönemini yaşıyoruz. İstikrar var mı, var. 10 senede toplam tabloya bakınca Galatasaray’ın 718 puanı var, Fenerbahçe’nin 717, öyle gidiyor. İlk 5’te olup şampiyonluğu olmayan tek takım Fenerbahçe. O da motivasyon kaynağı oldu onun için. Başka kulüpler de böyle dönemler yaşadı. Biri 13 sene, biri 15 sene, biri 38 sene. Benzer bir dönemden geçiyoruz, bunu seneye sonlandıracağız.

Hayallerimizi anlattık. Fenerbahçe’yi anlattıktan sonra Fenerbahçe’nin futbol operasyonlarını, kurduğumuz yapıyı, süreçleri, imkanlarımızı anlattı. 100 sayfalık bir rapor sundu Mario Branco. Bundan etkilendi. Daha o dönemde oraya buraya gideceğim diye bir şey yok. Bizim herhangi bir hocayla anlaşma niyetimiz yok. Piyasa araştırıyoruz sadece. İsmail Hoca liderliğinde şampiyonluğa gidiyorduk, güzel işler başardık.

Muhtemel bir değişiklik durumunda hazır olmak için, şampiyon olamazsak diye görüşmeleri başlattık. Kadro mühendisliğinde yaptığımız gibi, aynı muhtemel transferler gibi bunları yaptık. Kendisine, Mario şu anki takımla ilgili bilgi verdi. Bizim röntgenimize göre takımdaki eksikler, aradığımız profiller, profillere uyan listeler verdi. Bize göre şu pozisyonlara ihtiyacımız var, kendi imkanlarımız dahilinde bunları bunları alırız.

Mourinho’ya şunu belirttim; bak dedim senin çalıştığın hiçbir kulübün satın alma gücü Fenerbahçe kadar az değil. Hepsi çok daha varlıklı, derin cepleri olan, istediği futbolcuyu alabilecek bir kulüp. Hayatında ilk defa böyle bir yapıya geleceksin. Bunu bilerek geleceksin. Takımımız çok güçlü, daha da güçlendireceğiz ama çok daha yaratıcı, inovatif olmamız lazım.

Dün Sayın Aziz Yıldırım demiş ki, ‘Ben 15 verdim, adam aptal mı, niye altına anlaşsın. Menajerlere açıktan para vermişlerdir.’ dedi. Bu suç! Çok ağır bir iddia! 20 sene Fenerbahçe başkanlığını yapmış bir insanın, böyle bir transferde bizi açıktan para vermeyle itham etmesi çok sıkıntılı bir durum. Aynı şeyi İrfan Can Kahveci’de de yaptı. Kulübü kutlayacağına, bizi SPK’ya şikayet etmekle tehdit etti. Beni değil, Fenerbahçe’yi şikayet ediyorsun. 3 milyon Euro daha az. Aziz Yıldırım 15 verdim diyor, biz bütün ekibine ve kendisine 12 verdik. Sayın Aziz Bey’in ödediği 15 kendine mi, ekibine mi bilmiyorum.

Hem Fenerbahçe kulüp olarak hem bizler yönetim olarak aklına yattık. Sonra ne oldu? Başka kulüpler ilgilendi. Türkiye’den Beşiktaş ile görüştü. Sayın Saadettin Saran ile, Sayın Aziz Yıldırım ile görüştü. Biz bunların hepsinden önce görüştük. Mario tüm görüşmeleri yaptık. Başkaları teklif verirken biz veremezdik.

Hocamız var, şampiyonluğa gidiyoruz, son maçta şampiyon olabilirdik. Bize dediler ki başkaları teklif verdi, siz ciddi değil miydiniz? Sen de hocamız olsan, sen de varken teklif vermeyiz. Bizi bekledi. Lig bittikten sonra tekrar temasa geçildi. Konuşuldu. Birbirimize aklımız yattı. Bize Aziz Bey’in yaptığı tekliften çok daha uygun şartları kabul etti. Suudi Arabistan’dan olağanüstü bir teklif vardı, onu da istemedi.

“Güldü, şiddetle reddetti”

Onların ne yaptığı beni o kadar ilgilendirmiyor. Bizim anlaştığımız ortaya çıkınca Sayın Aziz Yıldırım ‘Karşı taraf anlaştı, Mourinho bana sordu, ben de imzalayın dedim’ mealinde bir şey söylemiş. Teyit etmek istedim, ben de şaşırdım. Olabilir, niye olmasın. Hoca güldü, şiddetle reddetti. Basın toplantısında ben kimseden izin almam dedi. O adam bizim adamımız, bizim için Fenerbahçe’yi seçti havası yarattı. Bu da gerçekleri yansıtmıyor ne yazık ki.

2018’de aldığımız Fenerbahçe, Mourinho’yu hayatta düşünemezdi, aklının ucundan bile geçiremezdi. 2018’de aldığımız Fenerbahçe, Szymanski’ye Cengiz’e Dzeko’ya Tadic’e bu paraları vermeyi düşünemezdi. 6 senede finansal sorunları çözmesek de nefes alabilir noktaya getirdik. İstediğimiz noktaya yolumuz var. Hiç olmazsa önümüzü görebiliyoruz. Finansal yapımızın iyileşmesiyle paralel olarak takımımızın da ne kadar kuvvetlendiğini görebiliyorsunuz son 2 senedeki hamlelerle.

Alacağımız oyuncular belli. Hatta bazı yöneticilerimiz açıklayalım diyor, 3-5 tane fazla oy alacağız diye bitmemiş bir işi. Kesinlikle olmaz diyorum. Giderler bir ülkeye, çok önemli futbolcusunuz, bir fotoğraf çekerler, servis ederler transfer ediyoruz diye. Halbuki transferden çok uzaklardır. Medyada haber çıkartırlar heyecan yaratmak için. Biz onu yapmak istemiyoruz. Tutamayacağımız sözü vaat olarak vermek istiyoruz.

Hocamızın tercihleri var. Varsa o da koyacak. Biz kimi istiyorsun dedik. İllaki buraya getirmek istediğiniz biri var mı dedik. Profil veririm, isim vermem dedi. O da benzer pozisyonlara ihtiyaç olduğunu söyledi, hemfikirdik. Profiller vardı, bizim listemizdeki isimlerden uyanlar vardı uymayanlar vardı.”

Paylaşın