İzmir: Çakaloğlu Hanı

Çakaloğlu Hanı; İzmir’in Konak İlçesi, Kasap Hızır Mahallesi, 895 ve 861. sokaklar arasında yer alır. Tarihi Çakaloğlu Hanının kuzey cephesindeki girişin doğu ve batı yanlarında yer alan çeşme ve sebil üzerinde 1805–1806 tarihlerinin bulunması yapının bu tarihlerde, III. Selim’ in padişahlığı döneminde inşa edilmiş olduğunu göstermektedir.

Konak Kemeraltı’ nda, Kızlarağası Hanı’ nın hemen yanında yer alan 18. yüzyıl Osmanlı eseri, kesme taş, moloz taş ve tuğladan yapılmış olan han dikdörtgen planlı olup, ortada bir koridor ve bunun iki yanında her kenarda dokuzardan on sekiz odadan meydana gelmiştir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı bir yapıdır.. Hana giriş Kuzey ve Güney cephelerden açılan iki büyük kapıdan sağlanmaktadır.

Hana girişin sağ kısmında cepheye bitişik olarak yer alan sebil, beş kenarlı bağımsız bir yapı gibi görünse de tarihi ve yapılışı han ile birliktedir. Cephelerden ikisi süslemeli, ikisi sıvalı birisi ise han duvarına bitişik nizamdadır. Sebilin hanın girişine bakan mermer cephesinde altta üç dilimli kemerle örtülü giriş kapısı yer almaktadır. Kemer köşelikleri ise içlerinden çiçekler çıkan birer vazo ve bitkisel motiflerle doldurulmuş. Bu cephenin üst kısmında ise 1220/1805-6 tarihli bir kitabe yer almakta.

Kitabenin açıklaması ise şu şekilde; “Ne güzel, büyük hayırlar, yeni görünümlü güzel su. Bu temiz ve seçkin yer Gaffarzade kulun yaptırdığı yerdir. Saf altından basılmış para bu yere harcamak için gönül hazinesinden verildi. Yüce camiler içinde bu hayırlar ilk oldu. Bu yerde susuzluğu gidermek için su hiç yoktu. Mısır şehrine benzeyen cana sanki Nil nehrini akıttı. “min nebiyyu’llah” sözü ile sebep olup, cihanın rızkını veren tanrı lütfu ile karşılık versin. Ey hafız, tarihini açıkla aşka söyle vaktidir: “Besmeleyle suyunu içip Hacı Ahmed’ e övgüde bulun. 1220.”

Koridor ve içerisindeki odalar beşik tonozlarla örtülmüştür. Koridorun iki yanında yer alan odalar koridor tonozunun başlangıcına kadar yükseltilmiş ve bu yükseklik farkından meydana gelen duvarlara da pencereler açılarak içerisinin aydınlanması sağlanmıştır. Bunun yanı sıra her dükkânın bir veya iki penceresi de bulunmaktadır. Hücrelerde asma katlara yer verilmiş bunların bazılarında çarkıfelek motifleri tuğlalardan yapılmıştır. Ayrıca hanın güney cephesinin batı ucunda saçak aralına rastlayan kısımda bir de güneş motifi yapılmıştır.

Bugün bakımsız olmakla birlikte oldukça sağlam olan çarşı dükkânları depo olarak kullanılmakta ve mülkiyeti şahıslara ait bulunmaktadır. Büyük demir kapıyı aralayıp, handan içeri adımınızı attığınız anda, hanın mimari yapısından ve mistik dokusundan etkilenmemeniz mümkün değil. Mimarisinden kaynaklanan ışık oyunlarıyla sizi karşılayan tarihi han, yüksekteki pencerelerden içeri vuran ışıkla birlikte, mekânın mistik dokusunu daha da ön plana çıkarıyor. Şu ana kadar atıl durumda bulunan Tarihi Çakaloğlu Han’ın, Halı ve El Sanatları Çarşısına dönüştürülmesi planlanmaktadır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir