J. P. Morgan’dan Dolar Tahmini: Seçimden Sonra Dolar 30 Liraya Yaklaşabilir

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala, dünya basını da seçimler ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmeye devam ediyor. J. P. Morgan Türk Lirası’nın 14 Mayıs’taki seçimlerden sonra hızla değer kaybedebileceği ve 1 doların 30 TL’ye yaklaşabileceği tahmininde bulundu.

Londra merkezli haber ajansı Reuters’ın konuya ilişkin haberinde seçimlerin yabancı yatırımcı için de dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli yatırım bankası J. P. Morgan’ın öngörülerini aktaran haberde, Türkiye’de çekişmeli geçeceği tahmin edilen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin, sonuçların yaratacağı etki bakımından ülkede son 100 yılın en önemli seçimlerinden biri olarak görüldüğü kaydedildi.

Seçimlerin, hem enflasyondan kaynaklı hayat pahalılığı krizinden etkilenen Türkler hem de son yıllarda piyasalardaki çalkantı nedeniyle çoğu ülkeden ayrılan yabancı yatırımcılar için dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Habere göre, J. P. Morgan uzmanları sonuçlardan bağımsız olarak makro düzenlemelerin beklendiğini söyledi; ancak enflasyonu düşürmek için faiz oranlarının arttırılması gibi daha geleneksel politikalara ne kadar bağlı kalınacağı konusunda iki farklı senaryo ortaya koydu.

Uzmanlar, ekonomide geleneksel politikalara güçlü şekilde bağlı kalınması durumunda nihai olarak ülkede doların 24-25 liradan işlem görebileceği ve yıl sonunda 26’ya çıkabileceğini öngörüyor. Şu anda dolar 19 TL civarında işlem görüyor.

Ekonomide borçlanma maliyetlerini arttıran gösterge olan devlet tahvili getirilerinin de yüzde 25’e çıkabileceği tahmin ediliyor.

J. P. Morgan uzmanlarına göre, seçimler öncesindeki büyük teşvik paketlerinin baskısıyla lira başlangıçta değer kaybedecek. Bu öngörüye göre mali baskı hafifledikçe yerel halk döviz portföyünü arttırırken, yabancıların piyasaya girmek için Türk lirasının değer kazanmasını bekleyeceği tahmin ediliyor.

Haberde ele alınan bir diğer olasılık, seçimden sonra ekonomide daha geleneksel, yani ekonomi çevrelerinde genel kabul gören politikalara geçişin daha zayıf olduğu bir durum.

Uzmanlar böyle bir durumda doların yıl sonuna kadar 30TL’den işlem görmeye başlamasının olası olduğu görüşünde.

J. P. Morgan uzmanları, bu durumda taktiksel bir değerlendirme yapılması gerekeceğini ve piyasadaki dalgalanmanın artmasını beklediklerini söyledi.

En iyimser durumda bile enflasyonu azaltmaya giden yolun uzun olması bekleniyor. J. P. Morgan, Merkez Bankası’nın da döviz rezervlerini yeniden inşa etmeyi hedefleyeceğini belirtiyor.

Uzmanlara göre geleneksel makro ekonomik politikalara “ılımlı” bir dönüş, tek başına sermaye girişini teşvik etmeye yetmeyebilir ve bu durumda lira daha uzun süre değer kaybedebilir.

Geleneksel makro ekonomik politikalar uzmanlar tarafından, yavaş kredi büyümesi hızı, mali baskı seviyesinin azalması ve döviz rezervlerinin yeniden inşa edilmesi için yol haritası oluşturulması gibi adımlarla tanımlanıyor.

Uzmanlar fiyatlara ve Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı ülkelerin para birimleri karşısında değerine dayanan TL’nin reel efektif döviz kurunun (REER), şu anda “adil değerinin” yaklaşık yüzde 32 altında olduğu tahminini yapıyor.

J. P. Morgan’a göre geleneksel makro ekonomik politikalara dönüş senaryosu, lirayı reel değer kazanma eğilimine sokarak rayiç değerine geri çekebilir.

Uzmanlar, “Ancak başlangıçtaki reel değer artışını esas olarak fiyatlar yönlendirecek ve spot dövizin değer kazanmasıysa çok mümkün olmayacak” diyor.

Reuters geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı AK Parti seçim beyannamesine ilişkin hazırladığı haberde, beyannamede geleneksel politikalara dönüşe doğrudan bir atıf olmadığını; beyannamede düşük faiz politikasının, reel sektöre yatırım yapan girişimciler ve istihdam yaratılması için itici güç olduğunun belirtildiğini aktarmıştı.

İngiliz haber ajansı 22 Mart tarihli haberinde, Türkiye’de seçimden sonra kimin iktidara geleceğinden ve uygulanacak politikalardan bağımsız olarak, ekonomideki sorunların çözümünün kolay olmadığı yönünde bir uzman görüşüne yer vermişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Piyasalar Gergin: Bankalar Ödüllü Döviz Kampanyası Başlattı

Faiz, döviz ve altın yeni rekorları görülürken, bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Türkiye’de döviz kurlarında son günlerde hızlanan yukarı yönlü hareketler yaşanıyor. Dolar/TL 19.38, Euro/TL 21.42 seviyelerini gördü.

Dövize olan hem bireysel hem de kurumsal talep artarken bankacılık sektörü bir yandan bu taleplere yetişmeye bir yandan da 28 Nisan’a kadar yüzde 5 yabancı para mevduatından TL’ye dönüşüm oranı hedefini yakalama derdinde.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın yazısına göre bazı bankalarda efektif döviz alım kampanyaları başladı.

Çalışanlarını motive ederek yastık altı ve kasalardaki dövizi kazanmaya çalışan bankacılık sektörü daha önce Merkez Bankası’nın yasakladığı ancak sonrasında gevşettiği kur korumalı mevduat (KKM) faizi artı prim uygulamasına da geri döndü.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu sayede kazanılan dövizden dönüşlü KKM hesaplarında yıllık faiz oranı dolar cinsinden yüzde 30-35’lere çıkıyor.

Bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Tüketici kredileri 1.3 trilyon liraya çıktı

Bu arada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 7 Nisan itibarıyla 101 milyar 992 milyon lira artarak 8 trilyon 618 milyar 443 milyon liraya çıktı. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalararası dahil), geçen hafta 153 milyar 724 milyon lira arttı.

Söz konusu haftada yüzde 1,54 artan bankacılık sektörü toplam mevduatı, 10 trilyon 112 milyar 487 milyon lira oldu. Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 7 Nisan itibarıyla 7 milyar 867 milyon lira artışla 1 trilyon 280 milyar 80 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

Bankalara ‘Döviz’ Talimatı: Türk Lirasına Dönüşümü Hedefleyin

Bankalara en az yüzde 60 oranında Türk Lirası cinsi mevduat hedefi getiren Merkez Bankası’nın, sektör temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda ve ayrı ayrı gerçekleştirdiği görüşmelerde bankacılık sektörüne verdiği mesajlar arasında “Döviz talebi oluşturacak uygulamalardan kaçının” ve “dövizden her ay TL’ye dönüşüme odaklanın” mesajları öne çıktı.

Merkez Bankası’nın piyasa verdiği diğer öne çıkan mesajı da, “Döviz piyasasında talep oluşturduktan sonra yaptıklarımızın kıymeti olmaz”, “Düzenlemelerin etrafından dolanarak yine döviz talebi oluşturacak uygulamalar, yeni düzenlemeler ile engellenmeden önce kendiniz kaçının” oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), son haftalarda bankalara seçim öncesi döviz talebi yaratabilecek adımlardan kaçınmaları çağrısında bulunduğu bildirildi.

Reuters’ın bankacılara dayandırdığı haberine göre TCMB, daha ziyade döviz mevduatlarının aylık yüzde 5’i kadar bir kısmının liraya dönüştürülmesi gibi hedeflere odaklanması çağrısında bulundu.

On binlerce insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat depreminden bu yana Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 2,4 değer kaybetti, seçimler yaklaştıkça düşüş trendi de devam ediyor.

Merkez Bankası geçen hafta dolarsızlaştırma (liralaşma stratejisi) hedefini destekleyecek adımlar atarak, bankaların TL mevduatlarının toplam mevduatlarının yüzde 50’si ile yüzde 60’ı arasında olması halinde bulundurmaları gereken menkul kıymet tesisi ve zorunlu karşılıklarda düzenlemeler yapmıştı.

Buna göre, yabancı para mevduat/katılım fonlarından Türk lirası mevduat/katılım fonlarına dönüşüm oranlarının hesaplanmasında gelecek altı aya yönelik hesaplamalarda 31 Mart 2023 tarihi esas alınacağı, Türk lirası mevduatların/katılım fonlarının payı yüzde 70’i aşan bankalara ise kredi faizine göre makro ihtiyati tedbirlerde muafiyet sağlanacağı bildirilmişti.

Ayrıca, Türk lirası mevduatların/katılım fonlarının payı yüzde 60’ın altında kalan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranı yükümlülüklerine tüm vadelerde 5 puan ilave edileceği duyurulmuştu.

2023 yılının ilk yarısı için mevduatta liralaşma hedefi yüzde 60 olarak belirlenmişti. Bankacılar, sektörün neredeyse tamamının yeni belirlenen yüzde 60 dönüşüm oranının üzerinde ya da buna yakın olduğunu tahmin ediyor.

Reuters’ın haberine göre, tüm bankalarin dövizi li̇raya dönüştürmek i̇çi̇n aylık hedefleri̇ bulunuyor.

Merkez Bankası yüksek enflasyona rağmen faiz oranlarını düşürmek gibi alışılmışın dışında bir politika izlerken yetkililer de son yıllarda döviz piyasasını baskı altına almak ve döviz varlıklarını önlemek için adımlar attı.

Konuya vakıf bir bankacı, Merkez Bankası’nın kredi kuruluşlarından “foreks talebi yaratacak önlemlerden kaçınmalarını ve mevduatların her ay dövizden Türk lirasına çevrilmesine odaklanmalarını” istediğini söyledi.

TCMB, konuya ilişkin yorum yapmazken kaynaklar da isimlerinin açıklanmasını istemedi.

Özel sektörden bir kaynak, tüm bankaların dönüşümü gerçekleştirmesi halinde Merkez Bankası’nın bu kanallar aracılığıyla gelecek altı ay boyunca her ay 5 milyar dolara kadar net rezerv katkısı alabileceğini hesapladığını ancak pratikte rezervlere katkının daha düşük olacağını söyledi.

Geçen yıl dolar karşısında yüzde 30, ve 2021’de yüzde 44 değer kaybeden Türk lirası, bugün (12 Nisan) 19,31 seviyesinde. Ancak yabancı kurumlar dahil birçok bankacı, liranın adil değerini (rayiç değerini) 23-25 aralığında görüyor.

Bankacılara göre seçim sonrasında liranın zayıflayacağı beklentisi bile tek başına döviz talebi yaratmaya yetiyor.

Bir başka bankacı ise Merkez Bankası’nın mesajlarının kredi verenlere (bankalara) gelecek aylarda forex (döviz) politikası önünde engel oluşturmamaları için bir uyarı olarak algılandığını söyledi.

Merkez Bankası ithalat ödemeleri için döviz ihtiyacını ihracat gelirleriyle karşılayabilirken, yerel döviz talebi, bankaların enflasyonun çok altında faiz ödeyen hazine bonoları satın almasını zorunlu kılmak gibi düzenlemelerle kısıtlanıyor.

Sektörün elinde bulundurması gereken uzun vadeli, düşük faizli hazine bonolarının hacmi 350 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bankacılık sektörü de seçim sonrası olası kur ve faiz şoklarına karşı stres testleri yapmaya başladı.

Şu anda bankaların yüksek hacimli TL mevduatları için sunduğu faiz oranı yüzde 32-33 civarında. Yatırım odaklı kredilerin faiz oranları tek haneli rakamlara yakın olsa da işletmeler bu tür kredilere erişememekten şikayetçi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Dolar Tahmini: 2023 Sonunda 26 TL

Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach, “Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Liam Peach, Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yabancı ekonomistlere göre Türkiye’de iktidarın değişeceğine yönelik “umut”, Batı’da hissedilenden daha fazla. Muhtemel bir değişimde ise politikaların iyileşmesi konusunda beklenti yüksek. Döviz kuru için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Independent Türkçe’den Gökçen Tuncer, Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach’in dolar tahminlerine yer verdiği bir yazı kaleme aldı. Yazıda 2023 ve 2024 sonu dolar tahminlerine yer verildi.

Türkiye’nin makroekonomik dengesizliklerinin giderek derinleştiğini ve bu durumu yönetmenin yıllar alacağını söyleyen Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti, “Muhalefetin zaferi Türkiye’nin finansal piyasalarına bir canlanma getirebilir, özel sermaye akışı dalgası yaratabilir. Ancak diğer yandan bu canlanma hızlı şekilde yok olabilir. Reform süreci kararlılıkla hayata geçene kadar, Türkiye büyük yatırım akımlarının olmasında bir tereddüt yaşayabilir” dedi.

Peach sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna ek olarak, Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz.” Peach Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yazıda görüşlerine yer verilen gelişen piyasalar ekonomisti Timothy Ash ise kendi blogunda yer alan yazısında “Muhalefetin kazanmasıyla hızlı bir şekilde ortodoks politikalara geçileceğini ve 2023’ün ikinci yarısında gelişen piyasaların en iyi hikayelerinden birinin yazılabileceğini söyledi.

Timothy Ash’e göre ekonomi yönetimi için kamuoyunda ismi öne çıkan muhalefet temsilcileri “güvenilir, ortodoks ve piyasa tarafından biliniyor.”

İYİ Parti’den Bilge Yılmaz’ın DEVA’dan Ali Babacan ve İbrahim Çanakçı ikilisini örnek veren Ash, Merkez Bankası yönetiminde yer alması muhtemel kişiler olarak da TCMB Eski Baş Danışmanı Hakan Kara ve Citibank yöneticilerinden İlker Domaç’ın ismini verdi:

“Muhalefetin kazanması durumunda bence bu ekip, hızlıca para politikasını normalleştirmeye başlayacaktır. Faiz oranları en az yüzde 25-30 seviyesine çıkarılabilir. Kredibilitelerinin yüksek olması nedeniyle piyasa onlara güvenecektir.”

Paylaşın

HSCB, Yıl Sonu Dolar Beklentisini 24 Lira Düzeyine Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, daha önce 21 olarak açıkladığı yıl sonu dolar/TL beklentisini 24 düzeyine çıkardı. HSBC, Türk lirasının seçim sonucundan bağımsız olarak zayıflayacağı tahmininde bulundu.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

BloombergHT’de yer alan habere göre HSBC de Morgan Stanley gibi seçim sonuçları nasıl olursa olsun Türk lirasının zayıflamasının olası olduğuna dikkat çekti.

HSBC CEEEMEA Bölgesi Kur Stratejisti Murat Toprak bozulan temeller ve TL’nin aşırı değerlendiğine dair işaretlerin kurda bankanın daha önce öngördüğünden daha geniş bir düzeltmeye yol açabileceğini belirtti.

Raporda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ekonomi ve para politikasında, Türk lirasının orta ve uzun vadeli görünümünde etkili olabilecek değişiklikler yaratabileceğinin altı çizildi.

Türk lirasının döngüsel ve yapısal kırılganlıklarının ortada olduğunu dikkat çeken banka, daha önce hazırladıkları birçok raporda vurguladıkları gibi yüksek negatif faizin, yüksek cari açığın, düzenli sermaye akışlarının yaşanmamasının, düşük Döviz rezervlerinin ve liralaşma politikasının sürdürülebilirliğine ilişkin risklerin Türk lirası için öne çıkan zorluklar olduğunu belirtti.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

Banka raporunda, zayıf temeller göz önünde bulundurulduğunda, bu değerlemenin, dolar/TL’deki görece uzun istikrar döneminden sonra, Türk lirasının görünümünü değerlendirmek için iyi bir araç olduğunu belirtti.

Banka kurda Ağustos 2022’den bu yana yavaş bir yükseliş ve baskılanmış tarihsel volatilite ile karakterize edilen yeni bir rejim olduğunu belirtirken, böyle bir rejimin yüksek enflasyon bağlamında Türk lirasının değerlemesi üzerinde sonuçları olduğunu ifade etti.

Raporda geçen yılın Ağustos ayından bu yana, Türkiye’de enflasyonun önemli ölçüde arttığı dönemde nominal efektif döviz kurunun yüzde 6,5 oranında azaldığı, aynı dönemde TÜFE’nin yaklaşık yüzde 25 artmış olmasının, kur ve enflasyon arasındaki dinamiklerdeki güçlü farklılıklar olduğuna işaret ettiği vurgulandı.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat’ta Yeni Düzenleme

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri kurdaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) yeni düzenleme yapıldı. Düzenlemeye ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yapılan yeni düzenleme ile döviz yükümlülüğü olan yurt içi yerleşik tüzel kişilerin yükümlülükleri kapsamında döviz dönüşüm veya Türk lirası cinsinden mevduat ve katılım fonu hesaplarına sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esaslar yeniden belirlendi.

Döviz kredisi olan şirketlere 1 ay vadeli bağlanabilen KKM düzenlemesi getirildi. Vade başında döviz bozan firma, vade sonunda yine aynı döviz kadar TL alabilecek.

Döviz yükümlülüğü olan yurt içi yerleşik tüzel kişilerin bankalarda mevcut olan ABD doları, Euro ve İngiliz sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı bakiyeleri, hesap sahibinin talep etmesi halinde vade başı kuru üzerinden Türk lirasına çevrilecek. Bankanın bu işlem sonucunda elde ettiği döviz, vade başı kuru üzerinden Merkez Bankası tarafından satın alınarak ve karşılığı Türk lirası ilgili bankaya aktarılacak.

Banka tarafından yurt içi yerleşik tüzel kişiler için 1 aydan az olmamak üzere Merkez Bankasınca belirlenecek vadelerde Türk lirası mevduat veya katılma hesabı açılacak.

KKM’nin kamuya maliyeti 181,5 milyar TL

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), 10 Mart haftasında KKM hesaplarının toplamını 1 trilyon 603 milyar 417 milyon liraya ulaşarak yeni zirvesini gördüğünü açıklamıştı.

KKM’de 1 haftada 26 milyar 227 milyon liralık artış yaşanırken, son veriyle beraber 9 hafta üst üste yükseliş kaydedilmiş oldu. Bu 9 haftada KKM hesaplarındaki artış 233 milyar 408 milyon lira olmuştu.

Faaliyet raporuna göre, Merkez Bankası Başkanı ile Banka Meclisi, PPK, Denetleme Kurulu ve Yönetim Komitesi üyelerinden oluşan TCMB üst yönetimine 2022’de brüt ücret olarak toplam 22.898.133,34 Türk lirası ödenmişti.

Raporda 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun 19, 22/A, 24 ve 33. maddeleri gereğince; Başkan ve Başkan Yardımcılarının aylık ücretleriyle temsil ödenekleri, Banka Meclisi üyeleri ve PPK üyesinin aylıkları ile tazminatları ve Denetleme Kurulu üyelerinin ücretleri, Cumhurbaşkanı tarafından tespit edildiği vurgulanmıştı.

Rapora göre, Türkiye’de 31 Aralık 2022 itibarıyla tedavülde 3,5 milyar adet banknot bulunuyor. 2022 sonu itibarıyla emisyon hacminin kupür dağılımında, adet olarak en yüksek paya sahip olan kupürler sırasıyla 100 ve 200 Türk lirası olmuştu.

Adet olarak en yüksek paya sahip iki kupürün (100 ve 200 Türk lirasının) toplam içindeki payı yüzde 60,4. Tutar olarak da en yüksek paya sahip iki kupür olan 200 ve 100 Türk lirası banknotların toplam içindeki payları sırasıyla yüzde 56,6 ve yüzde 34,4 olarak açıklandı. Banknotların toplam değeri ise 341 milyar lira düzeyinde.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat’ta İşler İyi Gitmiyor: Maliyeti 181,5 Milyar TL

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri kurdaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) işler iyi gitmiyor. Kur Korumalı Mevduat’ın kamuya maliyeti 181,5 milyar liraya yükseldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), Faaliyet Raporu’nda Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) TCMB’ye olan maliyetinin 89 milyar lira olduğu açıklandı. KKM’nin Hazine’ye maliyeti ise 92,5 milyar TL olarak duyurulmuştu.

Böylece KKM’nin devlete toplam maliyetinin 181,5 milyar TL, yani yaklaşık 9,5 milyar dolar olduğu ortaya çıktı.

İlk olarak 22 Aralık 2021’de uygulama kapsamına alınan KKM’de döviz hesabından TL mevduatına dönenler için Merkez Bankası korumalı mevduat hesabı devreye girerken geri kalanlar Hazine ve Maliye Bakanlığı kurallarına bağlı.

Habertürk’ten Rahim Ak’ın haberine göre, bankanın açıklanan kâr zarar tablosunda 2022’de bankanın net faiz geliri 166 milyar, faiz gideri ise 26,8 milyar lira olurken net komisyon ve hizmet geliri ise 18,5 milyar lira olarak açıklandı.

Bankanın net faiz dışı gideri 64,8 milyar lira olarak tabloya yansırken faiz dışı gelir 61,8 gider ise 126 milyar lira oldu. Faiz dışı gider içinde en büyük kalemi oluşturan diğer kaleminde 89 milyar liralık gider dikkat çekerken bu tutarın çok büyük oranda KKM maliyeti olduğu değerlendirildi. KKM’nin bankaya 2021 maliyeti ise 1 aylık sürede 8,6 milyar lira olmuştu.

Haftalardır artıyor

Böylece kuru frenlemek için getirilen düzenlemenin kamuya yıllık maliyeti toplamda yaklaşık 181,5 milyar TL olarak hesaplandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), 10 Mart haftasında KKM hesaplarının toplamını 1 trilyon 603 milyar 417 milyon liraya ulaşarak yeni zirvesini gördüğünü açıklamıştı.

KKM’de 1 haftada 26 milyar 227 milyon liralık artış yaşanırken, son veriyle beraber 9 hafta üst üste yükseliş kaydedilmiş oldu. Bu 9 haftada KKM hesaplarındaki artış 233 milyar 408 milyon lira oldu.

Faaliyet raporuna göre, Merkez Bankası Başkanı ile Banka Meclisi, PPK, Denetleme Kurulu ve Yönetim Komitesi üyelerinden oluşan TCMB üst yönetimine 2022’de brüt ücret olarak toplam 22.898.133,34 Türk lirası ödendi.

Raporda 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun 19, 22/A, 24 ve 33. maddeleri gereğince; Başkan ve Başkan Yardımcılarının aylık ücretleriyle temsil ödenekleri, Banka Meclisi üyeleri ve PPK üyesinin aylıkları ile tazminatları ve Denetleme Kurulu üyelerinin ücretleri, Cumhurbaşkanı tarafından tespit edildiği vurgulandı.

Rapora göre, Türkiye’de 31 Aralık 2022 itibarıyla tedavülde 3,5 milyar adet banknot bulunuyor. 2022 sonu itibarıyla emisyon hacminin kupür dağılımında, adet olarak en yüksek paya sahip olan kupürler sırasıyla 100 ve 200 Türk lirası oldu.

Adet olarak en yüksek paya sahip iki kupürün (100 ve 200 Türk lirasının) toplam içindeki payı yüzde 60,4. Tutar olarak da en yüksek paya sahip iki kupür olan 200 ve 100 Türk lirası banknotların toplam içindeki payları sırasıyla yüzde 56,6 ve yüzde 34,4 olarak açıklandı. Banknotların toplam değeri ise 341 milyar lira düzeyinde.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Döviz Kurlarına Müdahaleleri 128 Milyar Dolara Ulaştı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB), Aralık 2021 yılından bu yana döviz kuru piyasalarına 128 milyar dolar büyüklüğünde müdahale edildiği, aylık ortalama müdahalelerin de 2023 yılında hız kazandığı öne sürüldü.

Bloomberg’in haberine göre Merkez Bankası, Aralık 2021’den bu yana döviz kuru piyasalarına 128 milyar dolar büyüklüğünde müdahale etti.

Bloomberg Türkiye ve İsveç Ekonomisti Selva Baziki, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “TCMB’nin Aralık 2021’den bu yana döviz piyasasına arka kapıdan yaptığı müdahalelerin 128 milyar dolara ulaşmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bir dejavu hissi yarattı. Bu tahmin, ana muhalefet partisinin 2021’de TCMB’nin 2019-2020 döviz piyasası müdahaleleri hakkında yaptığı iddialarla eşleşiyor” dedi.

Baziki, aylık ortalama müdahalelerin de 2023 yılında hız kazandığını belirtirken, Suudi Arabistan’ın Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık mevduat yatırmasını ise “daha fazla müdahale için ek alan yaratabilecek başka bir hamle” olarak değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ekonomi koltuğunda oturduğu dönemden bu yana dolardaki yükselişi durdurmak için piyasaya müdahale ediliyor.

Albayrak döneminden sonra başta CHP olmak üzere muhalefet partileri, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinden 128 milyar doların satıldığını ve bu miktarın nereye gittiğinin bilinmediğini iddia etmeye başlamıştı.

Devam eden satışlar, yine doları durdurmak için devreye sokulan kur korumalı mevduatla da sürdü.

Paylaşın

S. Arabistan’dan Merkez Bankası’na 5 Milyar Dolar Mevduat

Suudi Arabistan Kalkınma Fonu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) fon aracılığıyla 5 milyar dolar mevduat yatırdı. Merkez Bankası’nın geçen Perşembe günkü verileri, net uluslararası rezervlerin 1,4 milyar dolar azalarak 20,2 milyar dolara indiğini gösteriyordu.

Türkiye’nin döviz rezervleri, piyasa müdahaleleri ve 2021 yılı Aralık ayındaki döviz krizi sonrasında hızla azalmıştı. Türk Lirası, geçen yıl dolar karşısında yüzde 30, 2021 yılındaysa yüzde 44 değer kaybetmişti.

Suudi Arabistan Kalkınma Fonu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) fon aracılığıyla 5 milyar dolar mevduat yatırmak için Türkiye’yle anlaşma imzalandığını açıkladı.

Anlaşma, aynı zamanda Suudi Arabistan Turizm Bakanı olan Suudi Kalkınma Fonu Başkanı Ahmed Akil El Katip ve TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu arasında imzalandı.

Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed Bin Abdullah El Cedan, ülkesinin TCMB’ye mevduat yatırma planını Aralık ayında açıklamıştı.

Türkiye’nin Merkez Bankası net döviz rezervleri, geçen yıl yaz aylarında son 20 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. Net döviz rezervleri o dönemden bu yana 6 milyar doların biraz üzerine çıkmış olsa da 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra banka 8 buçuk milyar dolar kaybetti.

Merkez Bankası’nın geçen Perşembe günkü verileri, net uluslararası rezervlerin 1,4 milyar dolar azalarak 20,2 milyar dolara indiğini gösteriyordu.

Suudi Arabistan’ın TCMB’ye mevduat yatırımı, hem Ankara hem de Riyad’ın 2018 yılında gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesinden sonra bozulan ilişkileri onarma çabalarını izliyor.

Türkiye’nin döviz rezervleri, piyasa müdahaleleri ve 2021 yılı Aralık ayındaki döviz krizi sonrasında hızla azalmıştı. Türk Lirası, geçen yıl dolar karşısında yüzde 30, 2021 yılındaysa yüzde 44 değer kaybetmişti.

Paylaşın

Seçimler Öncesi Döviz Piyasasına İlişkin Uyarı

14 Mayıs’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri öncesi döviz piyasasına ilişkin ABD yatırım bankası Goldman Sachs’tan di,kkat çeken bir uyarı geldi.

Goldman Sachs, seçimler öncesi döviz piyasasında istikrarsızlık ve çalkantı yaşanabileceği yorumunda bulundu.

Goldman Sachs’ın yayımladığı araştırma notunda, Türkiye’de döviz likiditesi risklerinin özel sektörden kamuya kaydığı belirtilerek, “Seçimlerin ardından gelecekte para politikasının nasıl olacağına dair belirsizlik, zamanında yönetilmesi gereken likidite risklerini beraberinde getiriyor” yorumu yapıldı.

Reuters’ın haberleştirdiği bilgi notunda ayrıca, bankanın analistleri, “Enstrümanların kısa vadeli doğası dikkate alındığında, zamanın yetkililerin lehinde olması pek olası değil. Bu nedenle, ara çözümlere ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz. Mevcut piyasa belirsizliği önemli riskler oluşturuyor” görüşlerini paylaştı.

Bankaya göre ayrıca, “alınacak önlemlere rağmen Türk Lirası’nda değer kaybı yaşanabileceğinin ve önemli likidite risklerinin mevcut olduğununun” altı çizilerek, daha ortodoks ekonomi politikalarına geri dönüşün uzun vadede Türkiye için faydalı olabileceği kaydedildi.

Goldman Sachs altın, ikili takas hatları ve IMF Özel Çekme Hakları gibi likit olmayan varlıklar denklemden çıkarıldığında, depremlerin ardından Türkiye’nin rezervlerinin 42 milyar dolar olduğunu tahmin ediyor.

Dünya Bankası yayınladığı son raporda, Türkiye’deki depremlerin ekonomiye faturasının 34 milyar doları aşabileceğini bildirmişti.

Paylaşın