Türk Lirası, Dolar Karşısında Tüm Zamanların En Düşük Seviyesine Geriledi

Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinin sonuçlarının ortaya çıkmasından bu yana değer kaybeden Türk Lirası, dolar karşısında tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi ve 19,78’i gördü.

Değer kaybının gerekçelerinden birinin de Erdoğan’ın seçilmesi halinde mevcut para politikasını sürdürmesi beklentisi olduğu belirtiliyor.

Türkiye’de bankacılık hisselerinde görülen üç günlük değer kaybının bugün nispeten dengelendiği ülkenin döviz rezervlerine ilişkin verinin de bugün açıklanacağı hatırlatılıyor.

Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda para birimleri ABD doları karşısında değer kaybediyor. TL, dolar karşısında tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi ve 19,78’I gördü. Bankaların ABD doları alış ve satış fiyatları arasındaki fark da 2 TL’nin üzerine çıktı.

Reuters haber ajansının haberinde TL’nin Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin sonuçlarının ortaya çıkmasından bu yana değer kaybettiği belirtiliyor.

Haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklenenin üzerinde bir oy performansı göstermesi ve seçimin ikinci tura kalmasının ardından TL’nin değer kaybettiği belirtiliyor. Değer kaybının gerekçelerinden birinin de Erdoğan’ın seçilmesi halinde mevcut para politikasını sürdürmesi beklentisi olduğu belirtiliyor.

Reuters haber ajansının görüşlerine başvurduğu In Touch Capital Markets üst düzey analisti Piotr Matys “Eğer Türkiye Merkez Bankası (TCMB), faiz oranlarını önemli ölçüde yükseltmezse, arka kapı döviz müdahaleleri durdurulursa veya belirgin bir şekilde azalırsa, lira hızla değer kaybedebilir” değerlendirmesini yapıyor.

Reuters’ın haberin de Türkiye’de bankacılık hisselerinde görülen üç günlük değer kaybının bugün nispeten dengelendiği ülkenin döviz rezervlerine ilişkin verinin de bugün açıklanacağı hatırlatılıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Dolar Kuru Beklentisi Belli Oldu

Merkez Bankası’nın yıl sonu dolar kuru beklentisi 23,15’ten 23,09’a geriledi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 24,08 lira iken, bu anket döneminde 24,61 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi 37,77’den yüzde 37,17’ye gerilerken, 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 31,02’den yüzde 29,84’e geriledi. Banka’nın 24 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 17,54’ten 17,74’e yükseldi.

Merkez Bankası’nın 2023 büyüme tahmini ise 3,5’tan 3,7’ye yükseldi. Banka 2024 büyüme beklentisi de yüzde 4,4’den yüzde 4,6’ya yükseltildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi’nin Mayıs ayı sonuçlarını yayımlandı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,77 iken, bu anket döneminde yüzde 37,17 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 31,02 iken, bu anket döneminde yüzde 29,84 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 17,54 ve yüzde 17,74 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 8,73 iken, bu anket döneminde yüzde 9,21 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 8,50 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 23,15 TL iken, bu anket döneminde 23,09 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 24,08 TL iken, bu anket döneminde 24,61 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,5 iken, bu anket döneminde yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,4 iken, bu anket döneminde yüzde 4,6 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Döviz Talebi Nasıl Düşer?

“İthalata dayalı bir büyüme modeline sahip olduğumuz için, döviz talebini azaltmak amacı ile yapılabilecek bir tercih büyümeden feragat etmek olabilir. Seçim öncesi dönemde gözlemlenen ivme kaybı kısmen bu tercihin yansıması olabilir.

Bu yol seçilirse piyasa faizleri üzerindeki baskılama gevşetilir. Bu senaryonun kuru kontrol altında tutabilmesi durumdan büyüme sıfıra yaklaşır. Enflasyon daha fazla artmaz ama mevcut 45’li seviyelerinden pek de aşağı inmez.”

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Selva Demiralp, 14 Mayıs’ta yapılan seçimler sonrası oluşan tabloyu ve ekonomi senaryolarını BBC Türkçe’ye yorumladı.

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden göreve seçilme olasılığı arttı.

Erdoğan faiz indirimlerinin devamı konusunda oldukça net sinyaller veriyor. Normalde böylesine sade bir iletişimin belirsizlikleri ortadan kaldırması ve piyasa dostu olması beklenir. Oysa tersi bir tablo gözlemliyoruz.

Seçimden hemen önce Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansının arttığı algısı ile borsa yükselip risk primi düşerken, seçim sonrasında Erdoğan’ın yeniden kazanma ihtimalinin artması ile birlikte TL’deki değer kaybının hızlandığını, borsanın düştüğünü ve risk priminin yükseldiğini gözlemliyoruz. Üstelik tüm bunlar iktidarın kur ve borsa üzerindeki baskılama gücüne rağmen yaşanıyor.

Piyasalardaki bu gelişmeler, ekonomik krizden çıkış konusunda muhalefetin sözünü verdiği ortodoks politikalara olan inancı gösteriyor.

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ekonomi politikalarında ne vadediyorlar?

İkinci turda oy verecek olan seçmen sadece cumhurbaşkanını seçmekle kalmayıp aynı zamanda ekonomi politikalarını da seçecek.

İktidarın bu zamana kadar attığı adımlar ortodoks değildi. Ancak her ne kadar seçilen yol ortodoks olmasa da elde edilen sonuçlar ortodoks politikaların öngörüleri ile uyumlu oldu. Zira şu anda tecrübe ettiğimiz üzere, faiz indirimleri sonucunda enflasyonun kontrolden çıkacağı, bu konuda ısrar edilirse büyümenin de ivme kaybedeceği çıkarımları geleneksel politikaların öngörüleri idi.

Döviz arzı artırılmalı ya da döviz talebi kısılmalı

Düşük faiz politikalarının devam ettirilebilmesinin belkemiğini kur üzerinde oluşan baskıları bertaraf etmek oluşturuyor. Bunun için ise ya döviz arzını artırmak ya da döviz talebini kısmak lazım.

Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin çok tehlikeli seviyelere inmesi ve yabancı sermaye girişini caydıran politikalar nedeniyle döviz arzını sağlayabilmek giderek daha maliyetli hale geliyor. Bu durumda mevcut politikaların sürdürülebilmesi için döviz talebini kısıcı politikalar geliştirilmesi gerektirecektir.

Döviz talebi nasıl düşer?

İthalata dayalı bir büyüme modeline sahip olduğumuz için, döviz talebini azaltmak amacı ile yapılabilecek bir tercih büyümeden feragat etmek olabilir. Seçim öncesi dönemde gözlemlenen ivme kaybı kısmen bu tercihin yansıması olabilir.

Bu yol seçilirse piyasa faizleri üzerindeki baskılama gevşetilir. Bu senaryonun kuru kontrol altında tutabilmesi durumdan büyüme sıfıra yaklaşır. Enflasyon daha fazla artmaz ama mevcut 45’li seviyelerinden pek de aşağı inmez.

Mısır modeli nedir?

Eğer 2024 yerel seçimleri öncesinde büyüme odaklı politikalardan vaz geçilmezse o zaman kur üzerindeki baskılar da devam edecektir. Bu baskıları hafifletmek amacıyla halihazırdaki sermaye kontrollerinin dozu Mısır örneğine benzer bir şekilde artırılabilir. Şayet piyasalarda bir panik yaratmadan bu sıkılaştırma yapılabilirse ekonomik büyüme yavaşlasa da bir süre daha devam ettirilebilir.

Çifte kur sisteminin hakim olduğu ve serbest piyasa ile resmi kur farkının yüzde 20’lere çıktığı Mısır örneğinde eldeki kıt döviz en zaruri ihtiyaçlar için kullanılıp hane halkının döviz talebi büyük ölçüde sınırlandırılıyor. Bu tür bir uygulamaya geçilirse Mısır’da olduğu gibi döviz yetersizliği nedeniyle yurt dışı seyahat ya da ithal tüketimin kısıtlanması gibi günlük hayata doğrudan yansıyacak sonuçlar doğabilir.

Şu anda çok da uzak olmadığımız bu örneğin sadece alım gücümüzde bir erime değil yaşam şeklimizde de önemli sınırlamalar getirebileceğini, dış dünyaya açılan kapıları önemli ölçüde kapatabilecek sonuçları olduğunu göz önünde bulundurmakta fayda var.

Görülen o ki mevcut ekonomi politikalarının sürdürülmeye çalışıldığı bütün senaryolar seçim öncesi dönemden çok daha olumsuz sonuçlarla bitiyor. Kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği ortodoks politikalar da önümüzdeki bir iki sene toz pembe bir tablo çizmiyor. Ancak arada önemli bir fark var.

Bir tarafta hatalı ve bu sebeple de maliyetli olan bir politikada ısrar var. Literatür bu tür ısrarların geri dönüşü çok zor olan ve ağırlıklı olarak ekonomik bunalımlarla sonuçlanan sonuçları olduğuna işaret ediyor. Diğer tarafta ise seçim öncesi politika hatalarının maliyetlerini ödeyip bu hatalardan dönmeye odaklı bir plan var.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduatta Yeni Rekor!

16 hafta üst üste artış yaşanan Kur Korumalı Mevduat (KKM) geçtiğimiz hafta 2 trilyon lirayı aşarak rekor kırdı. 28 Nisan haftasında KKM hesaplarında 137 milyar 798 milyon liralık artış yaşandı.

Haber Merkezi / KKM’de 31 Mart’ta faiz üst sınırı kaldırılmış, alınan kararla KKM’lerde asgari faiz oranı politika faiz oranında olmaya devam ederken, üst sınırı bankalar belirlemeye başlamıştı. Bu karardan önce yüzde 11.5 olan KKM faizi ortalama yüzde 20’nin üzerine çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 28 Nisan haftasına ilişkin bankacılık verilerini açıkladı.

Buna göre şubatın ilk haftasında 1 trilyon 455 milyar TL olan mevduat hesaplarının toplamı 2 trilyon 117 milyar 590 milyon liraya ulaşarak yeni zirvesini gördü. 28 Nisan haftasında KKM hesaplarında 137 milyar 798 milyon liralık artış yaşandı.

Son verilerle beraber KKM hesaplarında 16 hafta üst üste artış yaşanmış oldu.Söz konusu 16 haftada hesaplarda 747 milyar 581 milyon liralık artış yaşandı.

KKM’de 31 Mart’ta faiz üst sınırı kaldırılmış, alınan kararla KKM’lerde asgari faiz oranı politika faiz oranında olmaya devam ederken, üst sınırı bankalar belirlemeye başlamıştı.

Bu karardan önce yüzde 11.5 olan KKM faizi ortalama yüzde 20’nin üzerine çıktı. Bu kararın da etkisiyle nisan genelinde KKM’deki artış 416 milyar 527 milyon lirayı buldu.

Bakan Nebati’den Kur Korumalı Mevduat açıklaması

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, NTV canlı yayınında enflasyon, döviz kurlarındaki gelişmeler, faizler, emekli ve memur zamları gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Nebati, dövizle ilgili dedikoduların gerçeği yansıtmadığını belirterek, seçim sonrası rallinin söz konusu olmadığını söyledi. Nebati ayrıca kur korumalı mevduat uygulamasının bu sene sonlandırılamayacağını belirtti.

Nebati şöyle konuştu:

TÜİK’i beklemiyoruz. Kendi ekibimizi kurduk. Piyasa oynaklığını takip etmek için sahayı takip ediyoruz. Artık enflasyon baz etkisiyle düşüyor kısmını geçti. Aldığımız tedbirler, lojistik maliyetlerinin düşmesi gibi etkenler baskıyı azalttı. Motorin geçen yılki fiyatın altında. Gübre fiyatları düştü. Bunun etkisini hissedilir bir şekilde göreceğiz. Enerji maliyetlerinin aşağı yönlü gitmiş olması ve dövizin belli seviyede gitmesi enflasyona olumlu yansıyor.

Vatandaşlarımızın beklentileri enflasyon hedeflemelerimiz doğrultusunda yapmasını, sağa sola bakmadan ona göre pozisyon alması gerektiğinin altını çiziyorum. OVP’deki hedeflerimize (2023 yıl sonu için enflasyon hedefi yüzde 24,9, 2024 için yüzde 13,8, 2025 için yüzde 9,9) bağlıyız. Depremin enflasyona etkisinin sınırlı kalacağınız gördük.

Döviz kurlarındaki rallinin tekrar gerçekleşeceği dedikoduları gerçeği yansıtmıyor. Dövizdeki ikili fiyatın oluşması dedikoduları güçlendirse de ralli olması söz konusu değil. Birileri yüksek faiz bekliyor olabilir, gerçekleşmeyecek. Muhalif kanattan hiçbir ekonomi yöneticisi ben faizleri artıracağım demedi. Faizi artıracak mısınız, artırmayacak mısınız? Muhalif taraftaki parlatmaya çalıştıkları kim varsa faizleri artıracağım diyemez.

Piyasa faiz artırımı noktasında net bir duruşu sergilemiş durumda. Bu adımın çok farklı travmalara sebep olacağını karşı tarafın da bizim de bildiğimizi ifade edeyim. Kur korumalı geçici olarak getirildi ve bu yılın sonuna kadar uygulanması öngörüldü. Şu anda 2 milyon kullanıcı var. Türkiye’deki kullanıcı tarafından o kadar kabul edilen bir araca dönüştü ki, bununla ilgili çıkış senaryoları bu yıl olmaz.”

Paylaşın

Dolar Kuru İçin 14 Mayıs Sonrası Beklenti Ne Yönde?

Dünya basını 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor. Peki, 14 Mayıs seçimleri sonrası Dolar Türk Lirası kuru beklentisi ne yönde?

Uluslararası ve yurt içi kimi ekonomi çevrelerinde, muhalefetin kazanması halinde Türk ekonomisinde faiz yükseltme de dahil olmak üzere ortodoks politikalara geri dönüş yönünde bir beklenti var.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türk lirasına yönelik seçim sonrası beklenen ‘kötümser’ bakış açısı konusunda temkinli bir yaklaşım sergiledi.

Türk ekonomisine yönelik çok sayıda raporda seçim sonrası doların sert yükselişine dikkat çekildiğini belirten IIF, ancak seçim sonuçlarının ‘krediye dayalı büyüme modeline son verebileceği’ gerekçesiyle piyasaladaki kötümserliği ‘aşırı’ olarak nitelendirdi.

Türkiye’de rekor seviyelere yükselen cari açık, piyasanın dolara karşı ‘daha zayıf’ bir TL değer görüşünü besliyor.

TL, dolar karşısında bu yıl yüzde 3, 2020’nin başından bu yana ise yaklaşık yüzde 70 değer kaybetti.

IIF raporunda “Piyasaların, mayısta yapılacak seçimler öncesinde Türk lirasına karşı olumsuz bir tavır takındığını ve devalüasyonunun IIF tarafından belirlenen 21 dolar adil değer eşiğinin çok üstünde olacağını öngördüğüne dikkat çekildi.

Cari açıktaki hızlı genişleme ve bu genişlemenin altında yatan nedenler göz önüne alındığında, “bu kötümserliğin anlaşılabilir” olduğunu vurgulayan IIF raporu, ancak seçimlerin “Türkiye’nin krediye dayalı büyüme modelinin sona ermesine zemin hazırlayabileceği” için piyasanın kötümserliğini “aşırı” olarak nitelendirdi.

Reuters’a konuşan Capital Economics’in gelişmekte olan piyasalar baş ekonomisti William Jackson ise Türkiye’de yaklaşan seçimlerin “yabancı fonları çekmeyi zorlaştırabileceğini” belirterek, “Türkiye’ye girişler durgun seyrediyor, bu da Merkez Bankası’nı dış açığı finanse etmek için küçük rezervlerini satmaya zorluyor” dedi.

Jackson, “büyük bir döviz rezervi düşüşünün kapıda olabileceğine” de dikkat çekti.

Türkiye’de geçen yıl yaklaşık 49 milyar dolar olan cari açık şubat ayında 18 milyar doları aştı. Uluslararası ve yurt içi kimi ekonomi çevrelerinde, muhalefetin kazanması halinde Türk ekonomisinde faiz yükseltme de dahil olmak üzere ortodoks politikalara geri dönüş yönünde bir beklenti var.

Nisan ayı başında Türk ekonomisine yönelik bir rapor yayınlayan HSBC ise Türk lirasının seçim sonucundan bağımsız olarak zayıflayacağı tahmininde bulundu. Küresel banka daha önce 21 olarak açıkladığı yıl sonu dolar/TL beklentisini 24 düzeyine çıkarmıştı.

HSBC, seçim sonuçları nasıl olursa olsun Türk lirasının zayıflamasının olası olduğuna dikkat çekti.

HSBC CEEEMEA Bölgesi Kur Stratejisti Murat Toprak, bozulan temeller ve TL’nin aşırı değerlendiğine dair işaretlerin kurda bankanın daha önce öngördüğünden daha geniş bir düzeltmeye yol açabileceğini belirtti.

New York merkezli Morgan Stanley bankası da, nisan ayı başındaki raporunda, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimi kim kazanırsa kazansın TL’nin dolar karşısında değer kaybedeceği öngörüsünde bulundu.

Ancak ABD’li banka, muhalefetin kazanması durumunda 2024 yılının ikinci yarısında toparlanma olabileceği tahmininde bulundu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduatta Vergi Düzenlemesi

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri kurdaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) yeni düzenlemeye gidildi. Düzenlemeye ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Haber Merkezi / Resmi Gazete‘de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre kurumlar vergisi istisnası, yabancı paralar için de uygulanacak. Söz konusu istisna, şirketlerin 31 Mart tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralar itibarıyla hayata geçirilecek.

Kurumlar vergisi kanunu geçici 14. maddesiyle getirilen düzenleme, şirketlerin en az 3 ay vadeli KKM’den elde edilen kazançları, kur farkı kazançları ile faiz ve kâr payı kazançlarının kurumlar vergisinden muaf tutulmasına yönelik hükümler içeriyor.

Madde hükmü gereğince Cumhurbaşkanı’nın bu istisnayı 31 Aralık tarihine kadar her bir geçici vergi veya yıllık hesap dönemleri sonu itibarıyla kurumların bilançolarında yer alan yabancı paralar için ayrı ayrı veya birlikte uygulatmaya yetkisi bulunuyor.

Kur korumalı mevduat büyüyor

Toplam mevduat 10,3 trilyon liraya yükselirken bu kapsamda KKM hesaplarının büyüklüğü ise 1,9 trilyon lira oldu. Bunda faiz tavan sınırının da kaldırılması da etkili oldu. Bu sayede yük de kamudan bankalara kaydı.

Vazgeçilen vergilerle birlikte KKM’nin kamuya toplam maliyeti geçtiğimiz yıl 200 milyar lirayı aşmıştı.

KKM sonrası mevduat faizleri nasıl değişti?

2021 yılının son çeyreği dolar kurunda büyük iniş çıkışlara sahne oldu. 1 Kasım 2021’de 9,5 TL olan dolar satış kuru 21 Aralık 2021’de 17,5 liraya kadar çıktı. Erdoğan’ın açıkladığı KKM sistemi sonrasında 28 Aralık 2021’de dolar kuru 11,41 lirayı gördü.

Ancak bu tarihten sonra 15-18 lira bandında seyreden dolar kuru Nisan 2023’te 19 lirayı aşmış durumda. Türk lirasını dövize karşı korumak için çıkarılan KKM’nin maliyeti 2022 yılında toplam 92,5 milyar lira oldu. Uzmanlar bunun Türkiye için faiz gideri olduğunu savunuyor.

Türk lirasının döviz karşısında hızla değer kaybetmesi sonrası 20 Aralık 2021’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi uygulamaya konuldu. Düzenleme sonrası döviz kuru Türk lirası karşısında düştü. Ancak bu durum uzun sürmedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) KKM sonrası politika faizini düşürmeye devam etti. KKM sonrası mevduat faizleri de kademeli şekilde yükseldi.

TCMB politika faizi ile 1-3 ay vadeli mevduat faizine 2020 yılının başından itibaren bakıldığında birbirlerine yakın seyrettiği görülüyor. Ocak 2020’de politika faizi yüzde 11,25 iken mevduat faizinin aylık ortalaması yüzde 10,2’ydi. 2021 başında politika faizi yüzde 17 iken mevduat faizi de yüzde 17,53’tü.

Ekim 2021’de politika faizi yüzde 16 olurken bu ayın mevduat faizi ortalaması yüzde 17,8 gerçekleşti.

Ancak bu durum Türkiye’nin yeni ekonomi modeline geçtiği Kasım 2021 ve 20 Aralık 2021’de açıklanan KKM sistemi sonrası hızla değişmeye başladı. Birbirine yakın seyreden faiz oranları arasında fark olmaya başladı. Politika faizi düşerken mevduat faizi de yükseldi.

Ağustos 2022’de politika faizi yüzde 13’e inerken mevduat faizi yüzde 19,21 oldu. 2022 sonunda fark iyice açıldı. Politika faizi yüzde 9 iken mevduat faizi yüzde 23’e kadar çıktı. 15 Nisan 2023 itibariyle politika faizi yüzde 8,5’de seyrederken 1-3 ay vadeli mevduat faizi yüzde 28,96’ya yükseldi.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve TCMB eski baş ekonomisti Hakan Kara sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Biri size ‘KKM sayesinde faizler artmadı’ derse bu grafiği gösterin” yorumunda bulundu.

Öte yandan Kara’nın bu paylaşımına bazı takipçileri KKM’nin ana sebep olmadığını iddia ederek itirazda bulundu.

Paylaşın

KKM Tarihi Zirvede, Rezervler Dipte

Türk Lirası karşısında yükselen dolar ve avronun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Piyasadaki yabancı para hacmi 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düştü.

Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesine ulaştı, net rezervler ise 25 haftanın dibini gördü. Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar düştü.

Birbirine zıt işlemler gözlemlenmeye devam ederken uzmanlar “seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu” vurguladı.

Ekonomi Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, Dolar ve Euro satışında bankalararası piyasa ile serbest piyasa ve bankaların satışlarında makas açılmaya devam ederken döviz piyasalarında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kur korumalı mevduat 1.9 trilyon liraya yükselirken, net uluslararası rezervler 12 milyar dolara indi. Fiziki döviz talebi ise artıyor.

Türkiye ekonomisinde son dönemin en önemli konusu döviz kurları. TL karşısında yükselen dolar ve Euro’nun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Öte yandan efektif döviz yani piyasadaki yabancı para hacminde de 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düşüş var. Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesinde, net rezervler ise 25 haftanın dibinde.

Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolarlık düşüş var. Döviz piyasalarında birbirine zıt işlemler olmaya devam ederken uzmanlar seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu vurguladı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 14 Nisan ile biten haftaya ilişkin verilerine göre bankalardaki kur korumalı mevduat hesabı hacmi 1 haftada 113.7 milyar lira artarak 1 trilyon 890 milyar 584 milyon liraya çıktı. Yani 98 milyar dolara ulaşıldı. 1 haftada 113.7 milyar liralık artış daha önce hiç gerçekleşmemişti.

Geçen yıl şubatta tüzel kişiler vergi avantajı sağlanarak KKM’ye dahil edildiğinde haftalık 85 milyar liranın üzerinde yükseliş 14 Nisan haftasına kadarki en yüksek artış idi. Geçen yıl sonuna göre KKM hesaplarında 475.3 milyar lira oldu. Güncel kur ile geçen yıl sonundan bu yana 24.5 milyar dolarlık artış var.

KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması, bankalara TL’ye dönüşüm ve TL mevduat oranı hedefl eri konması KKM artışının bu kadar hızlı olmasının nedenlerini oluşturuyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre KKM hesaplarında dövizden dönüşlerde dolar cinsi yıllık faiz yüzde 30-35’leri buluyor.

KKM artmaya devam ederken yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı parite etkisinden arındırılmış olarak 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar geriledi. Bu gerilemede 945 milyon dolarlık dolar cinsi döviz mevduatlarındaki düşüşün etkisi büyük. Euro ve altın hesaplarında pariteden arındırılmadığında artış yaşandı. Önceki haftalarda ise hem KKM hem de döviz mevduatları yükseliş yaşadı.

12 milyar dolarlık rezerv

Merkez Bankası haftalık para ve banka verileri 14 Nisan haftasında IMF tanımlı net uluslararası döviz rezervlerinde gerileme olduğuna işaret ediyor. Merkez Bankası verilerine göre 7 Nisan haftasında 13.8 milyar dolar olan net uluslararası rezervler 14 Nisan haftasında 12 milyar dolara indi. 1.8 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Geçen yıl sonundan bu yana düşüş ise 15.5 milyar dolara ulaştı. Son 4 haftada net uluslararası döviz rezervleri 8 milyar dolar azaldı.

Merkez Bankası toplam rezervleri ise 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya göre 428 milyon dolar artarak 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi. Verilere göre, 14 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 920 milyon dolar artışla 69 milyar 411 milyon dolara çıktı.

Brüt döviz rezervleri, 7 Nisan’da 68 milyar 491 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 493 milyon dolar azalarak 52 milyar 612 milyon dolardan 52 milyar 119 milyon dolara indi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya kıyasla 428 milyon dolar artışla 121 milyar 103 milyon dolardan 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi.

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Dolar Beklentisi 23,15 TL

Merkez Bankası’nın Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu dolar/TL beklentisi 23,15 olurken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi 23,52’den 24,08’e çıktı. Ankette yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 37,77 oldu.

Haber Merkezi / Ankette yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, 37,8 milyar dolara yükseltilirken, yıl sonu büyüme beklentisi ise yüzde 4,4’te sabit kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), reel ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 40 katılımcıyla gerçekleştirdiği 2023 yılı Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,72 iken, bu anket döneminde yüzde 37,77, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 31,63 iken, bu anket döneminde yüzde 31,02, 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 17,91 ve yüzde 17,54 oldu.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 8,50 iken, bu anket döneminde yüzde 8,73’e yükseldi. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 8,50 oldu.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 22,91 TL iken, bu anket döneminde 23,15 TL, 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 23,52 TL iken, bu anket döneminde 24,08 TL’ye yükseldi.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,5
olurken, GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise yine bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 4,4 oldu.

Paylaşın

Döviz Piyasalarında 30 Yıl Önceki Senaryo Yaşanıyor

Serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

Bankaların döviz alış ve satış kotasyonları arasında fark 1 lirayı geçti. Bankacılık kaynakları gelişmeyi bankaların müşterileri için piyasadan döviz alımını saat 13.00’e kadar sınırlandırılması tavsiyesine dayandırırken döviz almak isteyen vatandaşın karşısına da hem farklı kur hem de alış ve satış kotasyonları arasında önemli bir fark oluşmaya başladı.

Bankacılara göre Merkez Bankası’nın bankalar üzerinden döviz talebini düşürmek için verdiği piyasadan döviz alımını saat 13:00’e kadar sınırlandırılması talimatının ardından bankalar arasında dövizde alış satış makasının daha çok açıldığı da anlatıldı.

Dünya gazetesinin haberine göre; serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Kapalıçarşı’da fiyatlarla ilgili konuştuğumuz ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

“30 yıl önceki senaryo yaşanıyor”

Türkiye’nin ciddi bir cari açığı olduğunu söyleyen Tacirler Yatırım Yönetim Kurulu Danışmanı Mehmet Aşçıoğlu, bunun da döviz talebini artırdığını belirtti.

Kapalıçarşı ve bankalar arasında dövizin farklı fiyatlardan satılmasını da değerlendiren Aşçıoğlu, “Bundan 30 yıl önce gördüğümüz şeyleri görüyoruz. 1994 yılında da benzer şeyleri yaşamıştık. Seçimler yaklaştıkça döviz talebinde artış görüyoruz. Döviz talebi bitmeden bu durumun son bulacağını sanmıyorum” dedi.

Paylaşın

KKM Sonrası Mevduat Faizleri Nasıl Değişti?

2021 yılının son çeyreği dolar kurunda büyük iniş çıkışlara sahne oldu. 1 Kasım 2021’de 9,5 TL olan dolar satış kuru 21 Aralık 2021’de 17,5 liraya kadar çıktı. Erdoğan’ın açıkladığı KKM sistemi sonrasında 28 Aralık 2021’de dolar kuru 11,41 lirayı gördü.

Ancak bu tarihten sonra 15-18 lira bandında seyreden dolar kuru Nisan 2023’te 19 lirayı aşmış durumda. Türk lirasını dövize karşı korumak için çıkarılan KKM’nin maliyeti 2022 yılında toplam 92,5 milyar lira oldu. Uzmanlar bunun Türkiye için faiz gideri olduğunu savunuyor.

Türk lirasının döviz karşısında hızla değer kaybetmesi sonrası 20 Aralık 2021’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi uygulamaya konuldu. Düzenleme sonrası döviz kuru Türk lirası karşısında düştü. Ancak bu durum uzun sürmedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) KKM sonrası politika faizini düşürmeye devam etti. KKM sonrası mevduat faizleri de kademeli şekilde yükseldi.

TCMB politika faizi ile 1-3 ay vadeli mevduat faizine 2020 yılının başından itibaren bakıldığında birbirlerine yakın seyrettiği görülüyor. Ocak 2020’de politika faizi yüzde 11,25 iken mevduat faizinin aylık ortalaması yüzde 10,2’ydi. 2021 başında politika faizi yüzde 17 iken mevduat faizi de yüzde 17,53’tü.

Ekim 2021’de politika faizi yüzde 16 olurken bu ayın mevduat faizi ortalaması yüzde 17,8 gerçekleşti.

Ancak bu durum Türkiye’nin yeni ekonomi modeline geçtiği Kasım 2021 ve 20 Aralık 2021’de açıklanan KKM sistemi sonrası hızla değişmeye başladı. Birbirine yakın seyreden faiz oranları arasında fark olmaya başladı. Politika faizi düşerken mevduat faizi de yükseldi.

Ağustos 2022’de politika faizi yüzde 13’e inerken mevduat faizi yüzde 19,21 oldu. 2022 sonunda fark iyice açıldı. Politika faizi yüzde 9 iken mevduat faizi yüzde 23’e kadar çıktı. 15 Nisan 2023 itibariyle politika faizi yüzde 8,5’de seyrederken 1-3 ay vadeli mevduat faizi yüzde 28,96’ya yükseldi.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve TCMB eski baş ekonomisti Hakan Kara sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Biri size ‘KKM sayesinde faizler artmadı’ derse bu grafiği gösterin” yorumunda bulundu.

Öte yandan Kara’nın bu paylaşımına bazı takipçileri KKM’nin ana sebep olmadığını iddia ederek itirazda bulundu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın