Eski Rusya Başbakanı Kasyanov: Putin İçin Sonun Başlangıcı

Eski Rusya Başbakanı Mikhail Kasyanov, Wagner Grubu’nun lideri Yevgeni Prigojin’nin Vladimir Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını söyledi. Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Paralı silahlı grup Wagner’in başkent Moskova’ya bir direniş görmeden kolayca yaklaşabilmesinin Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i oldukça zayıf gösterdiği yorumları yapılıyor.

Wagner Grubu şefi Yevgeni Prigojin Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun arabulucuğunda varılan uzlaşmayla savaşçılarını Moskova yolundan geri çevirmiş ve Belarus’a gitmeyi kabul etmişti. Yevgeni Prigojin’in Belarus’a gittiğine dair henüz bir haber kamuoyuna yansımış değil.

2000-2004 yılları arasında Rusya Başbakanı olan Kasyanov bu açıklamasını BBC’ye yaptı. Kasyanov’a göre Prigojin Belarus’a gidecek ama oradan Afrika’ya, bir ormanlık bölgeye gidecek çünkü Putin onu affetmeyecek.

Kasyanov, Yevgeni Prigojin’in Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını belirtiyor. Mikhail Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Putin, Yevgeni Prigojin’le uzlaşıya varılmadan önce silahlı başkaldırının arkasında olanların cezalandırılacağını belirtmiş ve bunu vatan hainliği olarak nitelemişti.

Kremlin sözcüsü Peskov, Putin’in Yevgeni Prigojin ve güçlerinin serbest kalmasına onay vermesinin amacının kan dökülmesini ve iç çatışmayı önlemek olduğunu belirtti.

Uzmanlar bunun Putin’in zayıf görülmesine neden olabileceğini vurguluyor. Amerika’nın eski Ukrayna Büyükelçisi John Herbst CNN’e yaptığı açıklamada Putin’in bu olay nedeniyle küçük düştüğünü kaydetti.

Merkezi Washington’da bulunan The Institute for the Study of War adlı düşünce kuruluşu Prigojin’in isyanının Kremlin ve Savunma Bakanlığı’nda zayıflığı gözler önüne serdiğini belirtti.

Düşünce kuruluşuna göre Kremlin isyana uygun bir karşılık verme konusunda zorlandı ve bunun nedenlerinden biri de muhtemelen Ukrayna’daki ağır Rus kayıpları.

Düşünce kuruluşu, Yevgeni Prigojin’in emir vermesi halinde savaşçılarının muhtemelen Moskova’nın dış mahallelerine ulaşmış olacağını da kaydetti.

Moskova da buna hazırlanıyordu. Kentin güneyinde zırhlı araçlar ve askerler konuşlandırıldı. 3 bin Çeçen savaşçı Ukrayna’daki savaştan çekilerek Moskova’ya hızlıca gönderildi.

Wagner Grubu Moskova’ya 200 km kadar yaklaştı. Ama Lukaşenko’nun arabulucuğunda uzlaşıya varılması sonrası Yevgeni Prigojin Rus kanını önlemek için geri çekilmeye karar verdiğini açıkladı.

Yevgeni Prigojin’in uzlaşma sonrası Rus Rostov kentinden çekilirken halk tarafından gösterilen sevgi gösterisi de dikkat çekti.

Prigojin, Rus güçlerin savaşçılarına saldırdığını açıklamasının ardından güçlerine Moskova’ya gitme emri vermiş ve çatışmadan Rostov kentini ele geçirmişti.

Ukrayna’da Bakhmut kenti için yapılan çatışmalar sırasında Yevgeni Prigojin, Rus Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nı sert şekilde eleştiren açıklamalar yapıyordu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Putin, Otoritesini Büyük Oranda Kaybetti

Dış politika uzmanı Norbert Röttgen, Yevgeni Prigojin liderliğindeki Wagner Grubu’nun Moskova’ya ilerlemesi ile ilgili olarak, “Bu bir buçuk gün Putin’in otoritesine ağır bir darbe indirdi” ifadesini kullandı.

Wagner Grubu lideri Prigojin’in, “Putin’in adamı” olduğunu belirten Röttgen, bu kişinin bir darbe teşebbüsünde bulunmuş olmasının, “Putin’in başarısızlığı” anlamına geldiğini savundu.

Röttgen, Wagner Grubu’nun Moskova’ya yürüyüşünü neden durdurmuş olabileceğine yönelik bir soruya da, “Yapılan anlaşmanın tüm detaylarını belki de bilmiyoruz. Ancak Prigojin’in, askeri ve siyasi anlamda kendi gücünü olduğundan fazla gördüğüne dair işaretler var” yanıtını verdi.

Almanya’nın ana muhalefet partisi CDU’nun (Hristiyan Demokrat Birlik) önde gelen isimlerinden, dış politika uzmanı Norbert Röttgen, Rusya’da yaşanan iktidar mücadelesinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in otoritesinde büyük hasara yol açtığını dile getirdi.

Röttgen, Rheinische Post ve General Anzeiger gazetelerine verdiği röportajda, Yevgeni Prigojin liderliğindeki Wagner Grubu’nun Moskova’ya ilerlemesi ile ilgili olarak, “Bu bir buçuk gün Putin’in otoritesine ağır bir darbe indirdi” ifadesini kullandı. Wagner Grubu lideri Prigojin’in, “Putin’in adamı” olduğunu belirten Röttgen, bu kişinin bir darbe teşebbüsünde bulunmuş olmasının, “Putin’in başarısızlığı” anlamına geldiğini savundu.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun arabuluculuğu sayesinde krizin sona erdirilebildiğini vurgulayan Alman siyasetçi, “Putin darbecileri cezalandırmaktan kaçınmak zorunda kaldı, bir zayıflık emaresi daha” diyerek, Rusya Devlet Başkanı’nın bir daha eski gücüne kavuşamayacağını öne sürdü.

Röttgen, Wagner Grubu’nun Moskova’ya yürüyüşünü neden durdurmuş olabileceğine yönelik bir soruya da, “Yapılan anlaşmanın tüm detaylarını belki de bilmiyoruz. Ancak Prigojin’in, askeri ve siyasi anlamda kendi gücünü olduğundan fazla gördüğüne dair işaretler var” yanıtını verdi.

Rusya’da 24 saatte neler yaşandı?

Rusya’da uzun bir Haziran günü ve gecesi, paralı asker grubu lideri Yevgeni Prigojin isyana kalkışarak askeri konvoyunu Moskova yakınlarına kadar gönderdi. Bu kalkışma, Rusya’da Vladimir Putin’in iktidardaki gücü hakkında da soru işaretleri ortaya çıkardı.

Putin, eski müttefiki olan Prigojin’i ihanetle, silahlı isyan başlatmakla ve “ülkeyi sırtından bıçaklamakla” suçladı.

Cumartesi günü, Prigojin’in geri adım atmasıyla ve askerlerini geri çekerek isyanı durdurmasıyla son buldu. Prigojin, “24 saat içerisinde Moskova’nın 200 kilometre yakınına kadar ilerledik. Bu sürede askerlerimizin tek bir damla kanı bile akmadı” dedi.

Prigojin, bu hamlesini bir darbe girişimi değil, “adalet yürüyüşü” olarak tanımlamakta ısrarcı. Adı ne olursa olsun, bu girişimi hızlı bir şekilde sona erdi.

Ukrayna’da aylardır Rusya’nın operasyonunda kilit rol oynuyordu. Özellikle de Rus hapishanelerinden topladığı binlerce paralı askerle işgalin parçasıydı.

Aslında Moskova’daki askeri yetkililerle arasının bozuk olduğu uzun süredir biliniyordu. Ancak bu durum, Wagner güçlerinin 1 Temmuz’dan itibaren Rus ordusunun kontrolüne gireceğinin bildirilmesinden sonra açık bir isyana dönüştü.

Wagner savaşçıları, Ukrayna’nın işgal edilen doğu bölgelerinden sınırı geçerek Rusya’nın güneyindeki Rostov’a geldi. Buradan da M4 otoyolunu kullanarak Voronej üzerinden Moskova yolunu tuttu.

Bu durumun, Rusya’nın 16 aylık Ukrayna işgali serüveninde dönüm noktası olduğu hissediliyordu. Ancak Wagner’in askerleri kuzeye doğru ilerledikçe, Belarus lideri Lukaşenko’nun arabuluculuğunda bir anlaşma yapıldığının haberleri geldi.

Buna göre Prigojin Belarus’a gidecekti, Wagner askerleri ise Rus ordusuna entegre edilecekti. Hikayenin bu kadar basit sona ereceğine kimse inanmasa da bu tablo Prigojin’in hem savaşta hem de Rusya’da yolun sonuna gelmesi anlamına gelebilir.

Belarus’a doğru hareket eden Prigojin’in hakkındaki suçlamaların da düşürüleceği belirtildi. Tüm bunlar hiç kan akmadan mı gerçekleşti? Bu kısım biraz belirsiz çünkü en azından bir askeri helikopterin düşürüldüğü gibi bilgiler paylaşılmıştı.

Tüm bunların Putin’i nasıl bir duruma soktuğu da ayrı bir tartışma konusu olacak. Prigojin, Ukrayna’da savaşan askerlerine yeterli silah ve cephane desteğinin verilmediğini söyleyerek aylardır Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’u hedef alıyordu.

Putin Ukrayna’da savaşan tüm paralı askerlerin Rus ordusu ile sözleşme imzalamasına yönelik kararın arkasında durdu. Ancak Prigojin bunu reddetti.

23 Haziran’da Prigojin uzun bir konuşma yaparak, savaşın tüm meşruiyetinin bir yalan olduğunu söylemişti. Ona göre “küçük bir grup serseri”, kendi gelecekleri için Rus halkını ve başkanı kandırmak istiyordu.

Prigojin orduyu, Ukrayna’daki adamlarına yönelik ölümlü bir füze saldırısından sorumu tuttu ve ordu bu iddiayı reddetti. Cuma gece saatlerinde “adalet yürüyüşünün” başladığını söyledi. Sabah saatlerinde Prigojin’in askerleri Rostov’a ulaştı.

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Prigojin hakkında hızla harekete geçti. Moskova bölgesi de “terörle mücadele” önlemleri altına alındı. M4 karayolu kapatıldı.

Cumartesi günü Putin de kameralar karşısına geçerek isyancıların yaptıklarını “sırtından bıçaklamak” diye tanımladı.Prigojin ise ülkeye ihanet ettiğini reddederek Putin’i ilk kez hedef aldı.

Prigojin, Ukrayna’daki Rus işgaline değil, bunun başındaki askeri yetkililere karşı olduğunu söylüyor. Moskova’ya askerlerini yöneltmiş olmasına rağmen, Putin’in iktidarına karşı olmadığını da vurguluyor.

Ancak hızla gelişen durum karşısında, Putin birkaç saatliğine kontrolü yitirmiş bir lider görüntüsü verdi.

Cumartesi akşamı ise Belarus liderinin girişimiyle bir anlaşmaya varıldı. Prigojin Belarus’a gidecekti ve hakkındaki suçlamalar düşürülecekti.

Sonraki saatlerde Rostov’da bir araçla kenti terk ederken görüntülendi. Wagner birlikleri de kenti terk etmek üzere harekete geçti. Kent sakinlerinden Wagner lehine sloganlar atıldığı duyuldu.

Putin ise manevra alanı kalmamış ve kaosun hüküm sürdüğü bir ülkenin başkanı olarak güçsüz bir görüntü çizdi.

Belarus liderinin günü kurtarması ise oldukça tuhaf bir durumdu. 2020’de Lukaşenko’yu ülkesindeki protestoculara karşı savunan yine Rusya’ydı. Kiev yönetimi, Moskova için bu durumun küçük düşürücü olduğunu söyledi.

Ancak madalyonun bir diğer yüzü daha var: Ruslar Putin liderliğinin alternatifi olarak birkaç saatlik anarşi görüntüsüyle karşı karşıya kaldı.

Ordu da bu işin sonunda, tehlikeli olabilecek 25 bin kişilik bir gücü kendi çatısı altına sokmanın yolunu bulmuş oldu. Ancak bundan sonra liderleri Yevgeni Prigojin muhtemelen tüm bu tablonun dışında kalacak.

(Kaynak: DW Türkçe, BBC Türkçe)

Paylaşın