Gazeteciler Günü’nde Türkiye’de Gazeteciler Kara Bir Tabloyla Karşı Karşıya

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Türkiye’de gazeteciler kara bir tabloyla karşı karşıya. Bir yıl içinde gazeteciler tam 563 kez hâkim karşısına çıkarak haberini, sosyal medya paylaşımını savunmak zorunda bırakıldı. Türkiye’de 72 gazeteci gözaltına alınırken bunlardan 27’si yaptıkları haberler nedeniyle tutuklandı” ifadelerini kullandı.

“RTÜK’ün iktidarın sopası olma rolünü 2023’te de oynadığını. 59 kez ceza verdiğini, kanalların karartıldığını, toplam altı kanala milyonlarca lira maddi para cezası kesildiğini” dile getiren Çakırözer, “Sansür yasası 2023 yılında uygulamaya geçti ve bu yasadan en büyük zararı gazeteciler gördü. 33 gazeteci hakkında 36 soruşturma açıldı. Altı gazeteci gözaltına alındı, bunlardan dördü tutuklandı” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Utku Çakırözer, basın özgürlüğü ile ilgili Türkiye’de son bir yılda yaşananları, hazırladığı raporla kamuoyuna duyurdu.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Çakırözer raporla ilgili yaptığı açıklamada, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Türkiye’de gazeteciler kara bir tabloyla karşı karşıya. Bir yıl içinde gazeteciler tam 563 kez hâkim karşısına çıkarak haberini, sosyal medya paylaşımını savunmak zorunda bırakıldı. Türkiye’de 72 gazeteci gözaltına alınırken bunlardan 27’si yaptıkları haberler nedeniyle tutuklandı” ifadelerini kullandı.

“RTÜK’ün iktidarın sopası olma rolünü 2023’te de oynadığını. 59 kez ceza verdiğini, kanalların karartıldığını, toplam altı kanala milyonlarca lira maddi para cezası kesildiğini” dile getiren Çakırözer, “Sansür yasası 2023 yılında uygulamaya geçti ve bu yasadan en büyük zararı gazeteciler gördü. 33 gazeteci hakkında 36 soruşturma açıldı. Altı gazeteci gözaltına alındı, bunlardan dördü tutuklandı” dedi.

Açıklamasında, aralarında Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan, Tolga Şardan, Batuhan Çolak gibi isimlerin de olduğu onlarca gazetecinin “haftalarını, aylarını cezaevinde geçirmek zorunda bırakıldığını” vurgulayan CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, Türkiye’de basın özgürlüğü alanında gazetecileri kısıtlayan önemli konulardan birinin erişim engelleri meselesi olduğunu ve “ucu iktidara, bakanlarına, milletvekillerine, yereldeki yöneticilerine, bürokratlara giden her türlü yolsuzluk, taciz haberinin” erişime engellendiğini belirtti.

RTÜK’ün başvurusu üzerine 2023’te de DW (Deutsche Welle) Türkçe, VOA (Voice of America) Türkçe gibi haber sitelerinin yanı sıra, Ekşi Sözlük, Kızıl Bayrak, Alınteri Gazetesi, Yeni Demokrasi Gazetesi ve Yeni Yaşam Gazetesi gibi pek çok sitenin erişiminin engellendiğini ifade eden Utku Çakırözer, Sputnik çalışanlarının ise, yeni yıla işverenin şikayeti nedeniyle karakolda girmek zorunda bırakıldığını aktardı.

2023 yılı Basın Özgürlüğü Raporu’na göre 27 gazeteci geçen yıl tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aralarında Akif Beki, Levent Gültekin, Can Ataklı, Fatih Altaylı, Zülal Kalkandelen, Ferhat Çelik, Oktay Candemir, İsmail Saymaz, Sinan Aygül, Ruşen Takva, Oktay Candemir gibi isimlerin bulunduğu onlarca gazeteci hakkında, yaptıkları haberler, yazıları ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek soruşturmalar ve davalarla karşı karşıya kaldı.

Raporda öne çıkan çarpıcı konu başlıklarından birini de saldırı ve şiddete maruz kalan gazeteciler oluşturdu. 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından ve Mayıs ayında yapılan seçimler esnasında çok sayıda gazetecinin haber takibi yapmasının engellendiği raporda ifade edilirken, gazetecilere yönelik engelleme ve tehditlerin iktidar mensubu siyasetçiler ve bakanların yanı sıra kamu görevlilerince de yapıldığına çok sayıda örnekle dikkat çekildi.

Utku Çakırözer tarafından hazırlanan rapor, gazetecilerin sadece şiddetle değil aynı zamanda, iktidar yöneticileri ve kamu görevlileri tarafından açılan tazminat davaları ile de sindirilmeye çalışıldığını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ve sahibi olduğu Baykar Makina’nın, BirGün gazetesi ile muhabiri İsmail Arı ve TELE 1 televizyonuna 2 milyon TL’lik tazminat davası; Kızılay yönecitilerinin kamudan aldığı ihale iddialarını haberleştiren BirGün Gazetesi’ne açtığı 250 bin TL’lik tazminat davası; Gazeteci Faruk Arhan’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle eski AKP milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu tarafından açılan davada para cezasına çarptırılması ve Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz ve sorumlusu Doğan Akın’a ‘Berat Bey’in arkadaşları kazandı, biz kaybettik’ başlıklı yazısından dolayı açtığı 150 bin TL’lik tazminat davası, buna örnek gösterildi.

Sansür yasası “iktidarın sopası”

2023 yılı Basın Özgürlüğü Raporu’nda, 2022’de TBMM tarafından kabul edilen sansür yasasının, 2023 yılında “gazetecileri engellemek için “iktidarın yeni sopası” haline geldiği belirtiliyor. Türk Ceza Kanunu’na eklenen TCK 217/A “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” maddesi gerekçe gösterilerek gazetecilere yönelik başlatılan soruşturma, gözaltı ve tutuklamalarda olağanüstü artışin dikkat çektiği vurgulanırken, CHP’nin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunduğu, meslek örgütleri ve kamuoyundan gelen tepkilere rağmen mahkemenin söz konusu başvuruyu reddettiği aktarılıyor.

Paylaşın

RTÜK’ten 11 Ayda 7 Kanala 49 Yaptırım, 22 Milyon Lira Para Cezası

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak ve Kasım aylarını kapsayan 11 ayda, Halk TV, FOX, TELE 1, Habertürk, Flash Haber, KRT ve TV5’e toplam 49 yaptırım uyguladı. Verilen ceza tutarı ise 22 milyon lirayı geçti.

CHP’li Utku Çakırözer, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, RTÜK’ün görevi sarayın, iktidarın sopalığını yapmak değildir, kendini mahkeme yerine koymak hiç değildir. RTÜK’ün görevi televizyon kanallarını, medyayı karartmak değil, yaşatmaktır, özgürlüğünü korumaktır” dedi ve ekledi:

“RTÜK’ün haksız hukuksuz cezaları, basın sektöründeki sorunların temeli olarak görülen sendikalaşma hakkı başta olmak üzere ilgili yaşanan sorunlar, yaşadığımız bu kara tabloyu maalesef daha da karartıyor. Hep diyoruz: Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür. Ülkemizde demokrasinin, hukuk devletinin işler hâle getirilebilmesi için işe önce basın özgürlüğünden, önce ifade özgürlüğünden, önce gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmekten başlamalıyız diyorum.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Ocak ve Kasım aylarını kapsayan 11 aylık ceza karnesini açıkladı. Sol Haber’in aktardığına göre; Çakırözer, RTÜK’ün televizyon kanallarına verdiği cezaları şöyle sıraladı:

“Geçtiğimiz haftaki toplantısında RTÜK, TELE1’e, Halk TV’ye, Flash Habere, KRT’ye, FOX’a ağır cezalar yağdırdı. Ceza gerekçelerine bakıyorsunuz: Neymiş, emekli maaşlarının düşüklüğü, ikramiyesinin alınmaması eleştirilmiş. Neymiş, Erdoğan’ın ‘köprü ve otoyollara zam yapılmayacak’ demesine rağmen zam yapılmasının eleştirilmesi küçük düşürücüymüş. Neymiş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD’li mevkidaşına mesafeli tutumuyla övünülmesini komik bulduğunu söylemiş bir yorumcu; ceza gelmiş. Böyle ceza gerekçeleri olur mu?”

“RTÜK Başkanı ve iktidar kanadının üyeleri toplanıp toplanıp kim kimi küçük düşürmüş, kim kimle alay etmiş, nasıl rencide olmuşlar bunu hesaplıyorlar” diyen Çakırözer, “Aslında tek amaçları var haksız, hukuksuz cezalarla gerçekleri anlatan televizyon kanallarını, gazetecileri susturmak. İstedikleri tek şey var suskun bir basın, sinmiş bir basın, halkın gerçekleri bilmemesi, görmemesi, işitmemesi” eleştirilerini yaptı.

Çakırözer, RTÜK’ün 2023 yılı ceza karnesini şu şekilde açıkladı: “Yılın ilk 11 ayında Halk TV, FOX, TELE 1, Habertürk, Flash Haber, KRT ve TV5’e toplam 49 yaptırım uygulandı. Verilen ceza tutarı tam 22 milyon lirayı geçti. Yüce Meclis çatısı altında bir kez daha hatırlatmak isteriz ki: RTÜK’ün görevi sarayın, iktidarın sopalığını yapmak değildir, kendini mahkeme yerine koymak hiç değildir. RTÜK’ün görevi televizyon kanallarını, medyayı karartmak değil, yaşatmaktır, özgürlüğünü korumaktır.

RTÜK’ün haksız hukuksuz cezaları, basın sektöründeki sorunların temeli olarak görülen sendikalaşma hakkı başta olmak üzere ilgili yaşanan sorunlar, yaşadığımız bu kara tabloyu maalesef daha da karartıyor. Hep diyoruz: Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür. Ülkemizde demokrasinin, hukuk devletinin işler hâle getirilebilmesi için işe önce basın özgürlüğünden, önce ifade özgürlüğünden, önce gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmekten başlamalıyız diyorum.”

Paylaşın

Osman Kavala: AİHM Kararını Tüm Milletvekillerine Göndereceğim

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Gezi Davası kapsamında tutuklu bulunan Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Can Atalay ve Osman Kavala’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti.

İş insanı Osman Kavala, Çakırözer ile aracılığıyla gönderdiği mesajda, “AİHM’in, tutukluluğumun hak ihlali olduğu yönündeki kararına uymayan Türkiye hakkında son olarak verdiği kararı çevirtip TBMM’deki tüm milletvekillerine göndereceğim. Özellikle de susturma ve caydırma amacıyla, yani kasıtla bunların yapıldığını anlatan 18. Maddenin ihlali konusunu tüm vekiller bilmeli, okumalı” dedi.

“Hukuksuzluk sona ermeli”

Hukuksuzluğun bir an önce sona ermesini talep eden Tayfun Kahraman da şunları söyledi:  “Burada tutulduğumuz her gün hayatımızdan çalınan günler. 3 Ağustos’ta 100. gün olacak. Osman Kavala için 1734 gün! Bu hırsızlığa son verin. İstinaf Mahkemesi bir an önce dosyamızı ele almalı. Anayasa Mahkemesi bir an önce tutukluluğumuzla ilgili hukuksuzluğa dur demeli.”

“Bir tek bunlar mı doğruyu biliyor?”

Hakan Altınay ise mesajında, şöyle dedi: “AİHM kararını tanımamak, Avrupa Konseyi çağrısını kararına uymamak bunlar bugüne kadar hiç olmayan işlerdi. Türkiye’de 66 hükümet kuruldu. Avrupa Konseyi’ne üye olduğumuz günden bugüne kurulan 48 hükümet Avrupa Konseyi ile ilişkileri, üyeliğimizi, AİHM kararlarına uyumu hep Türkiye’nin çıkarına gördü.

“Yani o 48 hükümetin hepsi yanılıyordu da bir tek bunlar mı doğrusunu biliyor ve AİHM kararına uymuyor? Erbakan, Ecevit, Demirel, Çiller, Özal hepsi de yanılıyor olamaz. Şimdi bu uluslararası kuruluş, onun mahkemesi diyor ki ‘Sizin mahkemenizin kararları yok hükmündedir.”

“İstinafın mutlaka bozması gerekir”

Can Atalay da mesajında şu ifadelere yer verdi: “En önce de Osman Kavala’yı bırakmaları lazım. Hukuka aykırılıklar var. Daha önceki bozma kararlarındaki bozma gerekçelerine bile uyulmamış. İstinafın mutlaka bozması gerekir. Hele de AYM hakkımızda hak ihlali vermezse kendini kapatmış sayılır.

“Dışarıda bizimle gösterilen dayanışmaya minnettarız. Teşekkür ederiz. Tabi ki iyiyiz, güçlüyüz, sağlamız. Ama burada bir gün dahi tutulmamız fazladır. O yüzden çiğnenen yok sayılan hak ve özgürlüklerimizi derhal istiyoruz. Hakkımızın teslim edilmesini istiyoruz.”

“Özgürlüklerine kavuşmalılar”

Ziyaretiyle ilgili açıklama yapan Çakırözer, “Hep söyledik, yine söylüyoruz. Gezi de milyonlar Anayasal hak olan protesto hakkını kullandı. Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater aylardır cezaevinde, cezaevlerindeki 100’üncü günlerini gelecek hafta dolduracaklar.

“Aynı şekilde Osman Kavala 1734 gündür tutuklu. Onların bir gün dahi cezaevinde tutulması haksızlıktır, hukuksuzluktur. Anayasa Mahkemesi onların başvurularını bir an önce ele alarak bu hukuksuzluğu bozmalı, adaletsizlik bir an önce giderilmelidir. Bu masum insanlar derhal özgürlüklerine kavuşmalıdır” diye konuştu.

Paylaşın

Yurttaşların Gündemi Bayramda Da Ekonomik Kriz

Çiftçinin, üreticinin, yurttaşın gündemi bayramda da artan maliyetler, zamlar ve hayat pahalılığı oldu. Bayramda, Eskişehir’in Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerindeki üreticileri ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, çiftçilerin bayramını kutlayarak sorunlarını dinledi.

Çakırözer’e “Bütün ülkeyi biz doyuruyoruz ama karşılığını alamıyoruz. Hep zarardayız,” diyen çiftçiler tarlada bir kilo domatesin maliyetinin 4 lira, marketlerdeki satış fiyatının ise 15-20 lira olduğunu söylediler.

Çakırözer’e CHP’li ilçe yöneticilerinin eşlik ettiği bayramlaşma ziyaretlerinde, İstanbul ile Ankara’nın sebze ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Eskişehirli üreticiler artan girdi maliyetleri nedeniyle üretim yapamamaktan dert yandı

Domates, salatalık, marul, roka, maydanoz gibi sebzelerin ağırlıkla olarak yetiştirildiği bölgedeki üreticiler Çakırözer’e şunları anlattı:

“Bayram gelmiş ama neyimize? Gübre, tohum, fide, ilaç, mazot katlandıkça katlanıyor. Tek kalemde yüzde 300’leri bulan artış var. Tarlada bir kilo domatesin maliyeti 4 – 5 liraları buluyor. Ama biz bunu 5 liraya satabiliyoruz. 50 kuruş, 1 lira kârla üretim yapmaya çalışıyoruz. O da yapabilirsek. Pazarda, marketlerde ise fiyat 15-20 liraları buluyor. Bazılarımız bahçesini boş bırakmak zorunda kaldı.”

“Başka çaremiz yok”

Çitfçiler gibi, hayvancılıkla geçimini sağlayan köylüler de gün geçtikçe artan maliyetler nedeniyle hayvancılığı bıraktıklarını ve/veya bırakmak üzere olduklarını söyledi. Önceki yıllarda 30 büyükbaş hayvanının yarısını satmak zorunda kaldığını belirten bir hayvan yetiştiricisi:

“Artık çaremiz kalmadı. 30 hayvanım vardı. Önce 15’e düşürdüm şimdi de hepsini satmak zorunda kaldım. Hayvanlarımızın sayısını arttıracağımıza satmak zorunda kalıyoruz. Çünkü yem, saman fiyatları yerinde durmuyor. İnsanlar artık bakamadığı için elindeki hayvanı satmaya çalışıyor. Başka çaremiz yok. Satıyoruz en azından zararda olmuyoruz, borçlu olmuyoruz.”

“Önlem alınmazsa bedelini ödeyeceğiz”

Çiftçinin üretimden, hayvan yetiştiricilerinin besicilikten vazgeçtiğini söyleyen CHP’li Çakırözer ise “Memleketlerimizde emekli de, emekçi de, üretici de artık ağız tadında bayramı karşılayamıyor. Herkesin tek derdi hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı. Artan maliyetler karşısında kendi üreticimiz, kendi çiftçimiz üretemez, hayvan yetiştiremez halde. Ülkeyi yönetenler ise Venezuela’dan toprak kiralayıp buğday üretmenin peşinde. Maliyetler karşısında emeğinin karşılığını alamayan çiftçi ektiğine, besici hayvan yetiştirdiğine pişman. Önlem alınmazsa bedelini ülke olarak ödeyeceğiz,” dedi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

11 Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri Meclis’te: 9 HDP, 1 TİP, 1 CHP

11 milletvekiline ait 16 dokunulmazlık dosyası daha Meclis’e gönderildi. Meclis Karma Komisyon’a gönderilen fezlekelerin 2’si Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hakkında düzenlendi. Demokratik Bölgeler Partisi Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz ile CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve 8 HDP Milletvekili hakkında da fezleke düzenlendi.

Haber Merkezi / Yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen HDP Milletvekilleri arasında Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin hakkında 3, Şırnak Milletvekili Nuran İmir ile Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan hakkında 2, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Tunceli Milletvekili Alican Önlü hakkında ise 1 fezleke Meclis’e geldi.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın