Nüfus Artarken Tarım Alanları Azalıyor

Toprak Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınlayan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Türkiye nüfusu 1990-2022 döneminde yüzde 51 artarken, işlenen tarım alanları yüzde 14 azalmıştır. 1990 yılında 56 milyon 473 bin 35 olan nüfus, 2022 yılında 85 milyon 279 bin 553’e yükselirken, buna karşın işlenen tarım alanları aynı dönemde 27 milyon 856 bin hektardan 23 milyon 845 bin hektara gerilemiştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “1990-2022 döneminde kaybedilen işlenen tarım alanlarının toplamı 4 milyon 11 bin hektardır. Artık bir karış dahi kaybedecek toprağımızın olmadığını, gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğunu her fırsatta vurguladık. Bu anlamda son yıllarda yapılan çalışmalar işlenen tarım alanlarının artmasını sağlamıştır. Son dört yılda işlenen tarım alanları yüzde 3,2 oranında artmıştır. 2019 yılında 23 milyon 99 bin hektar olan işlenen tarım alanı 2022 yılında 23 milyon 845 bin hektara ulaşmıştır. Ancak bu artış hızı yeterli değildir.”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,  Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun kabul edildiği 11 Haziran’ı takip eden ilk pazar gününün Toprak Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Toprak kullanımıyla ilgili bilgiler vererek birtakım uyarılarda bulunan Bayraktar, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemizde toprağın üreticilerimiz açısından taşıdığı önem dikkate alınarak 11 Haziran 1945 tarihinde ‘Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’ kabul edildi. Bu Kanun ile toprağı olmayan ya da yetersiz olan çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş güçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri amaçlandı. Toprağın önemini vurgulamak amacıyla aynı yıl 4760 sayılı ‘Toprak Bayramı Kanunu’ çıkarıldı. Bu Kanunla birlikte her yıl Topraklandırma Kanunu’nun kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden ilk pazar günü ‘Toprak Bayramı’ olarak kutlanıyor.

Hepimizin çok yakından bildiği gibi, hayatın temel kaynaklarından biri olan toprak üzerindeki baskılar, özellikle nüfus artışı, yanlış kullanım, bilinçsiz sanayileşme gibi etkenlerle yeryüzü ölçeğinde giderek artıyor. Ülkemiz açısından baktığımızda da en büyük zenginlik olarak kabul ettiğimiz topraklarımızı çok iyi koruduğumuzu maalesef söyleyemiyoruz.

Türkiye nüfusu 1990-2022 döneminde yüzde 51 artarken, işlenen tarım alanları yüzde 14 azalmıştır. 1990 yılında 56 milyon 473 bin 35 olan nüfus, 2022 yılında 85 milyon 279 bin 553’e yükselirken, buna karşın işlenen tarım alanları aynı dönemde 27 milyon 856 bin hektardan 23 milyon 845 bin hektara gerilemiştir.

1990-2022 döneminde kaybedilen işlenen tarım alanlarının toplamı 4 milyon 11 bin hektardır. Artık bir karış dahi kaybedecek toprağımızın olmadığını, gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğunu her fırsatta vurguladık. Bu anlamda son yıllarda yapılan çalışmalar işlenen tarım alanlarının artmasını sağlamıştır. Son dört yılda işlenen tarım alanları yüzde 3,2 oranında artmıştır. 2019 yılında 23 milyon 99 bin hektar olan işlenen tarım alanı 2022 yılında 23 milyon 845 bin hektara ulaşmıştır. Ancak bu artış hızı yeterli değildir.

5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7442 sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile üst üste iki yıl işlenmeyen tarım alanlarının kiralanarak üretime kazandırılması amaçlanmıştır. Ayrıca intikal işlemleri çözülemeyen, satış ve muvafakat edilemeyen arazilerin de kamulaştırılarak satışının sağlanması amaçlanmaktadır.

Ülkemizin sosyal ve kültürel yapısı gereği toprağa ve araziye bağlılık son derece önemlidir. Farklı şehirlerde yaşayan insanımız memleketinde, köyünde bulunan arazisini görmese de kaybetmek istememektedir. Yıldan yıla uzun vadede artan mirasçılar sonucu tarım arazilerinin önemli kısmı çok hisseli ve içinden çıkılamaz duruma gelmiştir. Bu arazilerde intikal işlemleri yapılamamakta, hisse sayısının fazla olması ile araziyi işlemede sorunlar oluşmaktadır. 7442 sayılı Kanun bu sorunlara çözüm arayacaktır. Ancak, Kanun’un uygulanması daha büyük sorunları beraberinde getirmemelidir. Arazilerin değerinin belirlenmesine dikkat edilmeli, bu arazilerin satışı veya kiralanması köy insanına yapılmalıdır. Köylerimizin sosyal düzeninin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Arazilerin kiralanması veya satışında köyü, çiftçiyi en iyi bilen, tanıyan Ziraat Odalarımızın da görüşü mutlaka alınmalıdır.

Artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için 2050 yılına kadar, tarımsal faaliyetlerle küresel olarak yüzde 60 ve gelişmekte olan ülkelerde iki kat daha fazla gıda üretilmesi gerektiği bildirilmektedir. Buna karşın yapılan araştırmalar, dünyada tarımsal üretime açılacak arazilerin son sınıra geldiğini, yeni tarım alanlarının açılmasının mümkün olmadığını, tarımda geliri artırmanın ancak mevcut arazilerin iyi bir kullanım planlaması ile gerçekleşebildiğini göstermektedir.

Dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde ülkemizin topraklarını boş bırakma lüksü yoktur. Artık ekilmeyen bir karış toprak kalmamalı, verimlilik artırılmalıdır. Çiftçilik dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Dünyanın her yerinde çiftçiyi tarlada tutma mücadelesi verilmektedir. Çiftçiyi toprağına küstüren uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Kırdan kente göç de ülkemizin en temel sorunlarından birini oluşturuyor. Nüfusumuzu belli oranda kırsalda tutmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Bize göre bunun yolu kırsalı kalkındırmaktan, aynen şehirlerde olduğu gibi bütün imkânları oralara götürmekten, tarım dışında iş ve kazanç kapıları açmaktan geçmektedir. Böylelikle köylerimiz boşalmayacak, şehirlerimiz plansız büyüme baskısıyla karşılaşmayacak, çiftçilerimiz karnını bulunduğu yerde doyurabilecektir.

“Amaç dışı kullanım mutlaka önlenmelidir”

Tabii ki sadece kullanılmayan tarım arazilerinin kiralanması veya satışının yapılması ile ülkemiz toprakları korunamaz. Ülkemiz topraklarının en büyük tehdidi amaç dışı arazi kullanımıdır. Elimizdeki son verilere göre, 2006-2018 yılları arasında 5403 sayılı Kanun çerçevesinde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı için yapılan başvuruların yüzde 52’si olumlu karşılanmıştır. Başvuruların yarısının kabul edilerek tarım arazilerinin amaç dışına çıkarılması kabul edilebilir değildir. Ülkemizde her yıl binlerce dekar verimli birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı nedeniyle elden çıkıyor. Karayollarını ve şehirlerin gelişimini projelendirirken, verimli tarım arazileri yerine tarıma elverişli olmayan, daha verimsiz arazilerin kullanılmasına özen gösterilmelidir.

Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin, imara açılmasına asla izin vermemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurulmamalıdır.

Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmamalı, meyve ağaçlarını, zeytinlikleri keserek yazlıklar inşa etmemeliyiz. Tarım topraklarımızın amaç dışı kullanımını önlemek amacıyla illerde kurulan Toprak Koruma Kurullarında toprağın sahibi olan çiftçi temsilcilerinin, Ziraat Odalarımızın bulunması zorunlu olmalıdır. Bizler de çiftçilerimizin yaptığı işin önemi konusunda toplumsal bilinç yaratmak zorundayız.

Toprağın amaç dışı kaybını ya da niteliklerini yitirmesinin engellemesi, geliştirilmesi ve korunması için, Ziraat Odaları olarak, elimizden gelenin fazlasını yapmamız boynumuzun borcudur. Bu çerçevede Toprak Bayramınızı bir kez daha kutluyorum.”

Paylaşın