Dört Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri TBMM’de: DEM Parti Ve TİP

Aralarında DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ında bulunduğu 4 milletvekiline ait dokunulmazlık dosyası, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’na, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 4 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

“DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz, DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık.”

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

TİP Lideri Baş: Bu Ülkeyi Faşistlere Terk Etmek Yok

Balıkesir’in Burhaniye İlçesi’nde halka seslenen TİP Lideri Erkan Baş, “Bizim başka gidecek ülkemiz yok. Bu güzel ülkeyi bu faşistlere, bu yobazlara, bu gericilere terk etmek yok. Hep birlikte bu ülkeyi karanlıktan kurtaracağız” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, seçim çalışmaları kapsamında Balıkesir’in Burhaniye İlçesi Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlara seslendi. ANKA’nın aktardığına göre, Erkan Baş, şunları söyledi:

“Omuz omuza, kol kola, yürek yüreğe adımlarımızı birleştirirsek bu gidişatı değiştirebiliriz. Türkiye İşçi Partisi, 31 Mart’a giderken sizlere ve sizlerin aracılığı ile sesimizin ulaştığı tüm yurttaşlarımıza esas olarak bunu söylüyor. Değişmemiz şart ve kısa yoldan zafer yok arkadaşlar. Birileri gelsin bizi kurtarsın, biz birilerine oy verelim onlar bizim yerimize bu ülkeyi değiştirsin dediğimiz anda AKP’ye, MHP’ye, bu faşist iktidara mahkum oluruz. Sizlerle paylaşmak istediğim ilk şey budur.

İkincisi, ben de aynı sizin gibiyim; 14- 28 Mayıs seçimlerine giderken, bu ülke değişsin, bu iktidardan kurtulalım diye elimizden gelen her şeyi yaptık ama olmadı. Hepimizin morali bozuldu, canı sıkıldı. Hepimiz öfkelendik. Aramızda daha genç olan arkadaşlar, ‘Bırakıp gideceğim yurt dışında yaşayacağım’ dedi. 3- 5 gün moralimiz bozuldu, canımız sıkıldı. Ondan sonra dedik ki; hayır. Bizim başka gidecek ülkemiz yok. Bu güzel ülkeyi bu faşistlere, bu yobazlara, bu gericilere terk etmek yok. Hep birlikte bu ülkeyi karanlıktan kurtaracağız.

“O gerici zihniyeti, geriletmek için mücadele edeceğiz”

Size bir itirafta bulunmak istiyorum; iddia ediyorum en heyecansız seçimleri yaşıyoruz. Türkiye’nin bin tane ilçesi var, il var, belde var bunların belki 900 tanesinde herkes birbirine seçim sonuçlarını zaten anlatıyor. Aday o olmuş bu olmuş, şu olmuş öteki parti olmuş hiçbir önemi yok. Bakıyorsunuz seçimler neredeyse formalite olarak yapılıyor. Gördüğüm başka bir şey daha var; Türkiye İşçi Partisi nerede aday çıkartsa, iddia ortaya koyduysa orada seçim yapılıyor, orada gerçekten bir umut ortaya çıkıyor.

Herkes şunu bilsin; Türkiye İşçi Partisi ülkenin dört bir yanında, bine yakın il, ilçe ve belde de ilk hedefimiz AKP- MHP faşist iktidarını, halka ait olan ve onlara geçici süreyle verilmiş ve gasp ettikleri belediyeleri bunlardan geri almak için mücadele ediyoruz. Bu seçimin bizim açımızdan en önemli görevi, sorumluluğu halka ait olan ama sadece kendilerini zengin etmek için, sadece eşi, dostu, akrabayı zengin etmek için halka hiçbir şey yapmadan halktan sürekli alarak ama karşılığında hiçbir şey vermedikleri o gerici zihniyeti, ben merkezci zihniyeti Türkiye’nin her yerinde geriletmek için mücadele edeceğiz.”

Paylaşın

TİP’ten Anayasa Mahkemesi’ne Can Atalay Başvurusu

Türkiye İşçi Partisi (TİP), vekilliği düşürülen Can Atalay için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvuruda; Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin yokluğunun tespiti ve iptali istendi.

Haber Merkezi / Türkiye İşçi Partisi (TİP), Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğunun tespit edilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) cezaevindeki Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin iptali için bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Can Atalay ve TİP Genel Başkanı Erkan Baş adına avukatları aracılığıyla Yüksek Mahkemeye yapılan başvuruda; Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin yokluğunun tespiti ve iptali istendi.

Sol Haber’in edindiği bilgilere göre, başvuru dilekçesinde; Meclis’te Yargıtay’ın 3 Ocak 2024 tarihli kararının okunduğu belirtildi ancak bu karar ile ilgili “Mecliste okunan Yargıtay’ın 03.01.2024 tarihli kararı milletvekilliğinin düşmesine esas olabilecek Can Atalay ile ilgili ‘kesin hüküm içeren’ bir karar değil, AYM’nin ikinci ihlal kararının uygulanmama kararıdır” denildi.

Dilekçede; “Açıkça yanlış bir karar okunarak milletvekilinin düşürülmesi yok hükmündedir” değerlendirmesinin yapıldığı öğrenildi.

Can Atalay hakkında, Anayasa Mahkemesi’nin ikinci ihlal kararı sonrasında da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara uyulmaması ve karar verilmemesinin; dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesinin ve Dairenin 3 Ocak kararı ile Anayasa Mahkemesi kararına uymayarak yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmemesinin ve cezanın infazının devamına neden olunmasının; Anayasanın 83 ve 67 maddelerinin ve kişi özgürlüğü ve güvenliğinin düzenlendiği 19. maddesinin ihlali olduğu ifade edildi.

Anayasa Mahkemesi’ne sunulan dilekçede; şu değerlendirmeler yapıldı: Anayasa Mahkemesi 25.10.2023 tarihli kararında, milletvekili seçilmiş olması nedeniyle infazın durdurulmasına ve bulunduğu cezaevinden salıverilmesinin sağlanmasına karar verdiğine ve yine Anayasa Mahkemesi 21.12.2023 tarihli kararı ile bir kez daha infazın durdurulmasına ve bulunduğu cezaevinden salıverilmesinin sağlanmasına karar verdiğine göre, ortada; tutmayı sona erdirmeyi zorunlu kılan, Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş ve uyulması zorunlu olan yargısal bir karar vardır. AYM’nin TBMM’nin milletvekilliği düşürme işleminin yokluğunu tespit ederek iptaline kararı vermesi gerekmektedir.

Ne olmuştu?

Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan sekiz sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini 23 Eylül 2023’te tamamladı ve Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti.

Karar üzerine dava, Atalay’ın bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 12 Ekim’de bir üyenin dosyaya hazırlanamadığını beyan etmesi gerekçesiyle Atalay’ın bireysel başvurusunu erteleyen AYM, cezaevinde tutuklu bulunan Atalay’ın ‘seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Atalay hakkında verdiği kararını reddetti. Davayı yeniden değerlendiren AYM, Atalay’a karşı ikinci kez hak ihlali yapıldığı yönünde karar aldı ve Atalay’a 100 bin TL manevi tazminat ödenmesi, mahkumiyet kararının infazının durdurulması ve tahliyesi için kararın İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin ikinci hak ihlali kararına uyulmaması yönünde hüküm verdi ve kararında, AYM kararının “hukuki değerinin olmadığı”nı belirtti. Yargıtay’ın AYM’nin kararını tanımayarak mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması hukuk tartışmalarını alevlendirmişti.

Paylaşın

Kurtulmuş’tan “Can Atalay” Kararı Sonrası İlk Açıklama: Anayasa Değişikliği Vurgusu

TİP Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi sonrası konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Meclis’in üzerine düşen sorumluluk Anayasa’da var olan bu konudaki çelişkileri ortadan kaldırmaktır. Yüksek yargı birbirleriyle çelişen, kararları farklılaşan kurumlar olmanın ötesine geçmelidir” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik ilk kez konuştu. BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Numan Kurtulmuş, yaptığı açıklamada, kendisinin Türkiye’de olması halinde de kararı Bekir Bozdağ’ın okuyacağını söyledi.

Siyasi tartışmaların ‘köpürtüldüğünü’ ve bunu doğru bulmadığını belirten Kurtulmuş, “Biz burada, milletimizin verdiği yetkiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, milletimizi temsilen ülkeler arasında diplomatik ilişkileri arttırmak ve parlamenter diplomasinin imkanlarından istifade etmek için görüşmeler yaparken, böyle bir çalışmanın içerisindeyken benim şahsımı da işin içerisinde katan, hatta bu ziyaretle Atalay’ın kararının okutulmasını bir şekilde ilişkilendiren bazı açıklamaları kategorik olarak reddettiğimi ifade etmek isterim. Bunlar haksız ve doğru olmayan yorumlardır. Bu ziyaretler aylar öncesinden planlanmıştır” dedi.

“Meclis Başkanı’nın teamüller gereği Meclis’i ne zaman yöneteceği bellidir. Biz bu hafta Ankara’da olsaydık dahi kararı yine Sayın Bozdağ okutacaktı” diye konuşan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: Çünkü Meclis’in çalışmalarında Genel Kurul yönetimi nöbetçi başkanvekili tarafından deruhte edilmektedir. Dolayısıyla bu süreci, hele hele buradan doğacak siyasi tartışmaları sokakta halletmeye kalkmak doğru değildir.

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’a atıfla, iki yargı kurumu arasındaki hukuki ihtilafın tarafının Meclis olmadığını söyleyen TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Bu süreçte Meclis’in tavrı bellidir. Bizim yerel mahkeme adına karar verip Meclis olarak Atalay’ın tutukluluk halini kaldırmak gibi bir yetkimiz yok. Dolayısıyla fiili olarak tutukluluk süreci devam etti” dedi.

Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü: Bu anlamda esas itibarıyla Meclis’in üzerine düşen sorumluluk Anayasa’da var olan bu konudaki çelişkileri ortadan kaldırmaktır. Yüksek yargı birbirleriyle çelişen, kararları farklılaşan kurumlar olmanın ötesine geçmelidir. Her birisinin fonksiyonu bellidir. Her birisinin vazifesi bellidir. Hiçbir mahkeme devletin diğer kurumlarının üzerinde bir hak ve yetkiye sahip değildir.

“Dolayısıyla bütün bunların yeniden düzenlenmesi, örneğin; 153. Madde, 138. Maddelerin yeniden düzenlenmesi ve 14. Maddesi’nde devlete karşı işlenen suçları belirleyen faaliyetlerin daha sarih, daha açık bir hale getirilmesi için bazı değişikliklerin yapılması gerekir. Meseleyi şahsileştirmemek gerekir derken, bu ya da benzeri problemleri sistemik olarak çözmenin Meclis’in görevi olduğunu hatırlatmak isterim.”

Anayasa’nın 153. Maddesi’nde, “Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı” vurgulanıyor. Anayasa’nın 138. Maddesi’nde ise “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” deniliyor.

Anayasa’nın 14. Maddesi ise şöyle: Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.

Can Atalay’ın avukatları Anayasa Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulunacak

Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezası alan Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik Yargıtay kararı Salı günü TBMM Genel Kurulu’nda okunmuş, kararın okunmasıyla birlikte Atalay’ın vekilliği resmen düşürülmüş, TİP’in milletvekili sayısı 3’e inmişti.

Kararın okunmasının ardından TİP, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri pankartlarla başkanlık kürsüsünü işgal etmiş, birleşimi yöneten Bekir Bozdağ’a Anayasa kitapçığı fırlatılmıştı.

Bozdağ, protestolar nedeniyle çalışmalara devam edilemeyeceği gerekçesiyle birleşimi kapatmıştı. Atalay’ın avukatları milletvekilliğinin düşürülmesi kararına itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracak. AYM daha önce Atalay hakkında iki kez “hak ihlali” kararı vermiş, Yargıtay bu kararlara uymamıştı.

Paylaşın

TBMM Genel Kurulu’nda “Can Atalay” Gerilimi

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda muhalefet ve iktidar milletvekilleri arasında gerilime neden olmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / TBMM Genel Kurulu’nda devam eden görüşmelerde AK Parti adına söz alan Grup Başkanvekili Özlem Zengin, konuşması sırasında kendisine tepki gösteren milletvekillerine “Bir grup milletvekili Meclis’i terörize ederek, toplumu terörize ederek iş yapabileceğini zannediyor” sözleriyle tepki gösterdi.

Zengin, şu ifadeleri kullandı: “Bir grup milletvekili Meclis’i terörize ederek, toplumu terörize ederek iş yapabileceğini zannediyor. Meclis’in asli dili kelimelerdir. Meclis’in asli dili hukuktur. Dün burada yapılan (Yargıtay’ın Atalay kararının okunması) Anayasa’ya uygun bir eylemdir. Şunun altını çizmek istiyorum; her şey hukuk zemininde varlık kazanmıştır.”

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in konuşması sırasında muhalefet sıralarından sık sık sesler yükseldi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Bu işler babayiğit olmakla değil anayasayı iyi bilmekle geçiliyor. Sokaklar, mahallerle bilir babayiğitliğimizi” derken, AK Partili bir vekil “Bir okusana 14. maddeyi” diye bağırdı.

Bunun üzerine Gökhan Günaydın, “Usül tartışması yapıyoruz. Ya AYM üyelerini de Yargıtay üyelerini de siz atadınız. Atadığınız adamlar aralarında kapışıyor. Utanmadan bunu sorun haline getiriyorsunuz. Biz mi atadık AYM üyelerini, Yargıtay üyelerini. Aranızda anlaşamıyorsunuz. Bana laf ettiriyorsun” diye yanıt verdi.

Bunun üzerine AK Parti sıralarından bağrışmalar devam etti. Günaydın bu kez bir AK Partili vekile “Sen bir susar mısın, susmazsan başka bir şey yapacağım” diye seslendi.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’e de tepki gösteren Günaydın “Grup başkanısın yakışıyor mu, bir sakin ol. Gel istediğin yerde istediğin kadar konuşalım. Hukuktan, Meclis’ten konuşalım. Ne kadar meraklısın ya milletvekilliğini düşürmeye. İçinizde faşizm nasıl bu kadar ortaya çıktı. Bir milletvekilliği düşürülüyor, biraz bunun utancını, hüznünü yaşa ya. Yargılanan adama iki kez kovuşturma yok kararı, beraat kararı verildi. Siyasi yargılama nedir, başınıza gelince anlarsınız. Dünyada hiçbir parlamento bir milletvekilliğini düşürmek için bu kadar hevesli olmaz mı ya?” ifadelerini kullandı.

CHP’nin itirazı reddedildi

CHP’nin, Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararı okunurken yaşanan protestolar nedeniyle kararın duyulmadığı, bu nedenle geçersiz sayılması gerektiğine ilişkin usul itirazı ise reddedildi. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, “Kesin hüküm okundu, karar tutanağa geçirildi” ifadeleriyle itirazı reddetti.

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Öte yandan Can Atalay’ın avukatlarının bundan sonra izleyecekleri hukuki yollar ve Anayasa Mahkemesi’ndeki süreç yakından takip ediliyor. Atalay’ın avukatlarının milletvekilliğinin düşürülmesi kararının iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracağı bildirildi.

Başvurunun, TBMM Genel Kurulu’nda okunan Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararının “yok hükmünde olduğu” gerekçesi ile yapılacağı da belirtildi.

Paylaşın

Liderlerden Can Atalay Tepkisi: Artık Kanun Devleti Bile Değiliz

Siyasi parti liderleri, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi.

İYİ Parti Lideri Akşener, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık anayasasız bir devlet tehlikesine doğru sürükleniyoruz” ifadelerini kullanırken, DEVA Partisi Lideri Babacan, “Sayenizde artık kanun devleti bile değiliz” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ise, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin darbe olduğunu ifade ettiler.

Siyasi parti liderlerinin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin tepkileri şöyle:

Sosyal medya hesabından videolu bir açıklama yayınlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bu darbe girişimine karşı direneceğiz, mücadele edeceğiz. Bu mücadelede herkesi direnmeye, mücadeleye ve bu darbe girişimine karşı pozisyon almaya, tepki göstermeye davet ediyoruz!” dedi.

Konuşmasında, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında iki kez hak ihlali kararı verdiğini, bu karara mahkeme ve Yargıtay’ın uymayarak Atalay’ı tahliye etmediğini hatırlatan Özgür Özel, “Biraz önce karar okutulurken, bu Meclis’in hakkını, hukukunu savunacak Meclis Başkanı neredeydi? Birleşik Arap Emirlikleri’nde. Okuttuğu kararda Meclis’e ayar veriyorlar, millete ayar veriyorlar. Meclis Başkanı’na bu kararı hala niye okutmuyorsun diyorlar. Ve böyle bir karar okutuldu” ifadelerini kullandı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un kararın kendisinin Meclis’te olmadığı sırada okutulmasını istediğini iddia eden Özel, “Meclis Başkanı demiş ki, ‘Aman ben dışarıdayken okutun bu kararı’. Bekir Bey’e yetki vermiş, Bekir Bey vekalet ederken kararı okuttu. Güya bu ayıptan, rezaletten kendini kurtaracak. Başını Birleşik Arap Emirlikleri’ne gömünce bu yapılan büyük hukuksuzluğu, Meclis’e saygısızlığı, sana saygısızlığı görmemiş mi oluyorsun?” diye konuştu.

Burada elbette baş sorumlu, sarayda oturan, bütün yetkileri kendisinde toplayan, Anayasa’yı kendisi için önce ihlal eden sonra Anayasa’yı OHAL şartlarında kendine uyduran birisinin yargıyı da kontrol etmesidir” diyen Özel, şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi geçit vermedi ama buna geçit verenler Yargıtay’dır, AK Partili yöneticilerdir ve en büyük sorumluluk sahibi de Meclis Başkanı’nın ta kendisidir. Bütün Türkiye’ye sesleniyoruz, Anayasa’nın yok sayılması devletin yok sayılmasıdır. Bugün bir maddeyi yok sayanlar, yarın öbür maddeyi yok sayarlar. Malımızın, canımızın güvencesi anayasadır. Anayasa olmazsa devlet olmaz. Anayasa’yı yok sayanlar bugün Can Atalay’a, Hatay’a ama yarın sana tehdittir. Bu darbe girişiminin karşısında Anayasa’yı korumak her vatandaşın görevidir. Direneceğiz, mücadele edeceğiz.”

“Artık kanun devleti bile değiliz”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Başörtüsü yasaklarına, siyasi parti kapatma davalarına karşı başvurduğunuz mahkemeleri ezip geçtiniz. Hakkı savunan yargıçlar sayesinde o koltuklarda oturup hakkı savunan Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorsunuz. Sayenizde artık kanun devleti bile değiliz” açıklamasını yaptı.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Bugüne kadar yargı makamları arasında çözülemeyen bir anayasal devlet krizine, ne yazık ki bu akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi de dahil oldu” dedi.

“Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık anayasasız bir devlet tehlikesine doğru sürükleniyoruz” diyen Akşener, “Sayın Erdoğan’ın devlet organları arasındaki sorunu çözmek yerine, daha da büyütmeyi seçmesine biz elbette şaşırmadık! Ancak anayasamız, milletin andıdır! Andını çiğnediğiniz bir milletin iradesini bu saatten sonra nasıl temsil edeceksiniz? Uyguladığınız kararların meşruiyetini neye dayandıracaksınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hukuka, adalete ve vicdanlara düşürdüğünüz bu gölgeyle nasıl yöneteceksiniz?” ifadelerini kullandı.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen kontrollü Yargı, keyfine göre ülke yöneten Erdoğan’ın ‘korku’larına göre karar veriyor. Muhalafet diyerek bir tavır sınırlaması yapmadan Türkiye’de hukuka, demokrasiye, adalete, bir asırlık gayretlerimize ve geleceğe kıymet veren her bir vatandaşımız Can Atalay’ın Milletvekilliğinin düşürülme çabasına, bu garabete dur demeli, itiraz etmelidir!” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kararın darbe olduğunu belirterek, “Hatay halkının vekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi siyasi darbedir! Saray’ın talimatıyla alınan bu kararla TBMM tarihine kara bir leke daha bulaşmıştır. TBMM’de okunan karar yok hükmündedir. Siyasi rehine olarak cezaevinde tutulan #CanAtalay halkın vekilidir. Hiçbir siyasi darbe bu gerçeği değiştiremez!” ifadelerini kullandı.

Uygulamanın hukuk aykırı olduğu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Hatay Milletvekili ve yoldaşımız Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi hukuksuzluktur, haksızlıktır, gayri meşrudur. Kabul etmiyoruz! Bu iktidar açıkça suç işlemektedir. Olan biten anayasal bir darbedir. #CanAtalay ve demokratik siyaset hakkını kullandığı için rehin tutulan arkadaşlarımız özgürleşene kadar mücadelemizden tek bir geri adım atmayacağız” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Artık bu iktidarı tanıyamıyorum. Birlikte her türlü yasağa, baskıya, engellemeye karşı mücadele ettiğimiz; demokrasinin tesisi, milli iradenin egemenliği, düşünce ve inanç özgürlüğü için omuz omuza mesai harcadıklarımız, o koltuklarda oturanlar olamaz. Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı verdiği Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi, seçmen özgürlüğünün ipotek altına alınması, seçilenlerin hürriyetinin tehdit edilmesidir. Bu kararı alanları kınıyorum!” ifadelerini kullandı.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, “Anayasa Mahkemesi, Can Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı vermiştir. Can Atalay, cezaevinde değil TBMM’de olmalıdır. TBMM’nin, Can Atalay’ın Milletvekilliğini düşürmesi yanlıştır” dedi.

“Anayasa’yı yok sayan bir iktidar, öncelikle kendi meşruiyetini yok saymaktadır!”

Saadet Partisi ise bir açıklama yayınladı: “Adaletin olmadığı yerde zulüm ve baskı vardır! Baskı ve zulmün kime yapıldığına bakmaksızın adaletin yanında durmak inancımızın gereğidir. Öte yandan her iktidar, meşruiyetini Anayasa’dan alır. Anayasa’yı yok sayan bir iktidar, öncelikle kendi meşruiyetini yok saymaktadır!

Bilinmesini isteriz ki bizim Can Atalay ile siyasi ve sosyal hiçbir benzerliğimiz yoktur. Ancak milli irade ile seçilmiş bir kişinin vekilliğini, Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen, düşürmek amasız-fakatsız bir hukuk ihlalidir. Bu skandal karara imza atanları kınıyoruz. Adalet önünde herkes eşittir. Bu eşitliği ve yasaları yok sayarsanız artık bir hukuk devleti olma vasfını yitirmiş olursunuz.”

Ne olmuştu

Anayasa Mahkemesi, (AYM) Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk ihlal kararında olduğu gibi, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.

Daire, “Anayasa Mahkemesi’nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Paylaşın

TİP Milletvekili Can Atalay’ın Vekilliği Düşürüldü

Tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine yönelik Yargıtay kararı Türkiye Millet Meclisi Genel Kurulu’nda okundu ve böylece vekilliği düşürüldü.

Haber Merkezi / Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan 8 sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri karar okunurken kürsüye yürüdü ve Bozdağ’a tepki gösterdi.

Ellerindeki dövizleri anayasaları TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’a gösteren milletvekilleri Anayasa’yı çiğniyorsunuz”, Okuyamazsınız” diye seslendi. Bozdağ, oturuma ara verirken, muhalefet milletvekilleri genel kurul kürsüsünde kararı protesto etti.

Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Bozdağ, çalışmalara devam edilememesi gerekçesiyle oturumu kapattı. Genel Kurul, çalışmalarına çarşamba günü devam edecek.

Kararın okutulması öncesinde siyasi partilerin grup başkanvekilleri söz aldı. Saadet Grup Başkanvekili Bülent Kaya, gruplara son dakikada haber verildiğini belirterek kararın bugün okutulmamasını istedi.

İYİ Parti Grup başkanvekili Erhan Usta ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararına uymamasını eleştirdi. “Biz Can Atalay’ın tarafında değiliz. Anayasa ve hukukun yanındayız” diyen Usta, Yargıtay’ın bu tutumuyla kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü kavramına aykırı olduğunu söyledi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit de Genel Kurul’un açılmasına 5 dakika kala Atalay kararının okunacağı bilgisinin paylaşılmasını eleştirerek, bu kararın okunmasıyla Anayasa’ın bir kez daha ihlal edileceğini söyledi.

Koçyiğit “Halkın iradesine darbe yapan iktidar olarak tarihe geçtiniz. Halk, millet iradesine darbe yapıyorsunuz burada. TBMM Başkanı da yurtdışında. Can Atalay kararının bugün burada okunmasını reddediyoruz. Sizi Anayasa’ya uymaya davet ediyoruz” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise kararın okunmasının, “Anayasal düzenin kalıp kalmadığının” da göstergesi olacağını söyledi. Şimdiye kadar kararı okutmayan TBMM Başkanı Kurtulmuş’un karar okunacağı gün yurt dışında olmasını eleştiren Günaydın, “TBMM Başkanı! Birleşik Arap Emirlikleri’nde saklanarak Meclis’teki hukuksuzluktan kaçamazsın” diye konuştu.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise Atalay hakkındaki yargı kararı kesinleştiği için Anayasa gereği kararın okutulduğu görüşünü savundu.

Daha sonra Bozdağ, Atalay hakkındaki kararı okutacağını duyurdu. Bu açıklamayı TİP, CHP ve DEM Parti milletvekilleri alkışlarla protesto etti.

Ne olmuştu?

Gezi Davası’nda Osman Kavala ile birlikte yargılanan sekiz sanıktan biri olan Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 26 Nisan 2022’de darbeye teşebbüse yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini 23 Eylül 2023’te tamamladı ve Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti.

Karar üzerine dava, Atalay’ın bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 12 Ekim’de bir üyenin dosyaya hazırlanamadığını beyan etmesi gerekçesiyle Atalay’ın bireysel başvurusunu erteleyen AYM, cezaevinde tutuklu bulunan Atalay’ın ‘seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Atalay hakkında verdiği kararını reddetti. Davayı yeniden değerlendiren AYM, Atalay’a karşı ikinci kez hak ihlali yapıldığı yönünde karar aldı ve Atalay’a 100 bin TL manevi tazminat ödenmesi, mahkumiyet kararının infazının durdurulması ve tahliyesi için kararın İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin ikinci hak ihlali kararına uyulmaması yönünde hüküm verdi ve kararında, AYM kararının “hukuki değerinin olmadığı”nı belirtti. Yargıtay’ın AYM’nin kararını tanımayarak mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması hukuk tartışmalarını alevlendirmişti.

Paylaşın

Can Atalay’ın Milletvekilliği Bu Hafta Düşürülecek

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumuna ilişkin açıklamada bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, “Tutuklu milletvekili Can Atalay’ın bugün veya bu hafta düşecek” dedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay’ın Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili aldığı kararların ardından gözler Meclis’e çevrildi.

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Can Atalay kararının bu hafta TBMM’de okutulmasını planladıklarını açıkladı. Usta, “Can Atalay kararı bugün veya bu hafta Meclis’te okunarak milletvekilliği düşecek” şeklinde konuştu.

Son olarak Ankara, İstanbul ve İzmir baro başkanlarının da aralarında bulunduğu 57 baro başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Numan Kurtulmuş’a hitaben Gezi Parkı davasından tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürüleceği iddialarına ilişkin açık mektup yayımlamıştı.

Ne olmuştu?

28 Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın avukatları, “müvekkillerinin milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebiyle Yargıtay’a başvurmuştu.

Yargıtay’ın talebi reddetmesi üzerine Atalay, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusunda bulunmuş, mahkeme de “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine ve Atalay’ın yeniden yargılanarak tahliyesine karar verilmesine hükmetmişti.

Anayasa Mahkemesince Atalay’ın yeniden yargılanması ve tahliyesi istemiyle yerel mahkemeye gönderilen dosya, yerel mahkemece karar verilmeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne iletilmiş, söz konusu ceza dairesi ihlal kararına uymamıştı.

Paylaşın

Dokuz Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri TBMM’de: CHP, DEM Parti Ve TİP

Aralarında DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ında bulunduğu 9 milletvekiline ait 9 dokunulmazlık dosyası, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’na, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 9 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

“DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz, DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, DEM Parti İstanbul Milletvekili Keziban Konukcu Kok, TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut ve CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç.”

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Yargıtay’dan Can Atalay Kararı: AYM’nin Hukuki Değeri Yok

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüşen Yargıtay, “AYM’nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok” diyerek, karara uyulmamasını kararlaştırıldı.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM), 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ı, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesinin “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Can Atalay’ın tahliye edilmesi için gerekçeli kararı göndermişti.

AYM, Can Atalay ile ilgili olarak 25 Ekim’de 5’e karşı 9 oyla hak ihlâli kararı verdi ve dosyayı, milletvekilinin tahliye edilmesi ve yargılamanın durması için yerel mahkemeye göndermişti.

Yargıtay, AYM’nin Can Atalay’a yönelik 25 Ekim tarihli ilk hak ihlali kararını da tanımamıştı. Yargıtay ayrıca, 25 Ekim tarihli kararda hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma kararı almıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüştü.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek AYM’nin kararına uyulmamasına karar verdi. Daire, AYM’nin kararının “jüristokratik” bir davranış olduğunu savundu.

Jüristokrakrasi, yargıçlar yönetimi anlamına geliyor. Demokrasinin aksine, yargıçların oligarşik bir yönetim oluşturmasını tanımlıyor ve eleştirel bir anlam taşıyor.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yazı yazdığı aktarıldı.

Kararda şu ifadeler yer aldı:

“Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay’ın bireysel başvuruları hakkında 25.10.2023 ve 21.12.2023 tarihli hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği cihetle, bu bağlamda Anayasa’nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmamakla; keza Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda 28.09.2023 tarihinde Dairemizin 2023/12611 esas 2023/6359 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen ve infazı kabi! bir hükmün mevcudiyeti karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararlarına uyulmasına yer olmadığına,

2- Şerafettin Can Atalay’ın mahkumiyet hükmünün 28.09.2023 tarihinde Dairemiz tarafından onanması ile bükümlü sıfatını kazandığı ve Anayasa’nın 84/2. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak “kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin” düzenlenmiş olduğu, Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan ve milletvekilliğiyle bağdaşmayan suçlardan kurulan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceği,

Anayasa’nın 84/2. maddesi yönünden Anayasa Mahkemesi’ne müracaat imkan tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığı gözetilerck; Anayasal zorunluluk gereği hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkında verilen iş bu kararın bir örneğinin gereğinin takdir ve ifası için TBMM Başkanlığı’na tekrar gönderilmesine,

3- Dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde Yargıtay Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasına uygun ve oy birliği ile kesin olarak 03.01.2024 tarihinde karar verildi.” denildi.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ı, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesinin “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Can Atalay’ın tahliye edilmesi için gerekçeli kararı göndermişti.

Kararı inceleyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yetkinin kendilerinde olmadığını öne sürerek, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne sevk etmişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa’nın açık hükümlerine rağmen Can Atalay hakkında tahliye kararı verilmeyeceğine hükmetmiş ve Can Atalay hakkında hak ihlali kararına imza atan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde karar vermişti.

Can Atalay’ın avukatları bu durum üzerine AYM’ye ikinci bir başvuru yapmış ve Atalay’ın “bireysel başvuru” hakkının da ihlal edildiğine dikkat çekmişti.

21 Aralık’ta ikinci kez Can Atalay’ın dosyasını görüşen AYM, Can Atalay’ın seçilme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla, ilk AYM kararının uygulanmayarak Can Atalay’ın tahliye edilmemesi sebebiyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ise oybirliğiyle karar vermişti.

AYM, hak ihlali kararının giderilmesi için dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş ve bu konuda yetkinin Yargıtay 3. Ceza Daire’sinde değil, yerel mahkemede olduğuna dikkat çekmişti.

Dosyayı görüşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bir kez daha tahliye kararı vermeyerek dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında 2. kez verilen hak ihlali kararına direndi ve Can Atalay hakkında verilen hak ihlali kararını tanımadı.

Paylaşın