Bitlis: Nemrut Krater Gölü

Nemrut Krater Gölü; Bitlis’in Tatvan, Ahlat ve Güroymak İlçeleri arasında yer almaktadır. Bu doğa harikasını tüm dünyayı fethetme amacıyla Doğu’ya yaptığı sefer sırasında Büyük İskender’in keşfettiğine inanıldığından dolayı “Büyük İskender’in Cenneti” adıyla da biliniyor.

Kapladığı alanla kendi türünde dünyada on altıncı sırada bulunan ve yüzlerce yıldır ziyaret edilen Nemrut Krateri’nde, sıcak ve soğuk göllerinin bir arada bulunması tek başına şaşkınlıkla birlikte hayranlık da uyandıracak ve mutlak surette ilginizi çekecek bir durum. Bunun yanında, göllerin çevresinde de onlarca kuş çeşidi ve aralarında endemik türlerin olduğu zengin bir floranın bulunması, buz mağaraları, buhar bacası ve gölleri bu yeri özellikle doğa tutkunları için bir cennet haline getiriyor.

Boyutları bakımından kendi türünde dünya ikincisi unvanına sahip olan Nemrut Krater Gölü 13 km²’lik alanıyla tüm kraterin üçte birini kaplamakta. İçinde sazan balıklarının yaşadığı gölde olta balıkçılığı yapmanız mümkün. Gölde yaz aylarında düzenlenen konserler, yüzme yarışları, yelken gösterileri de ilginizi çekebilecek diğer etkinlikler.

Kraterde bulunan beş adet göl içerisinde boyutları bakımından ikinci sırada yer alanı ise sıcak bir kaynağa sahip. Kıyılarında oluşan sıcak su havuzlarına girmek kaplıca keyfini yaşamak isteyenlerin tecrübe etmekten en çok keyif aldıkları faaliyetler arasında. Gölün 150 metre kadar doğusunda da çeşitli hastalıklara iyi geldiğine inanılan sıcak buhar yarıkları bulunuyor.

Ziyaretçilerine muhteşem manzaralar sunan gölü, doğa âşıkları ve fotoğraf meraklıları mutlaka ziyaret etmeli. En büyüleyici görüntüyü elde etmek içinse geceyi burada geçirerek sabahı beklemek gerekiyor. 2.935 metrelik bu zirveden hem güneşin doğuşunun en güzel manzaralarından birisine hem de zirveden yükselen sis bulutlarıyla beraber göl ve çevresinin eşi bulunmaz görüntüsüne şahit olabilirsiniz.

Nemrut Dağı’nın güney yamaçlarında telesiyej ve teleferikleri ve konaklama olanakları ile kış sezonlarında yoğun talep gören bir kayak merkezi var. Van Gölü manzarasını izleyerek kayak yapmak isteyenler bu keyfi mutlaka yaşamalılar.

Nemrut Krater Gölü’nü sınırları içerisinde barındıran Bitlis, 5.000 yıllık tarihinin getirisi sayesinde çevresindeki ilçeleri ile birlikte kültürel yönden çok zengin bir yerleşim. Anadolu’nun tamamında olduğu gibi sahip olduğu kültürel zenginlikler burada hâkimiyet kurmuş olan hemen her uygarlığın mirasını yansıtıyor. Bitlis şehir merkezinde bir kaya bloğu üzerinde yer alan kalesi inanışlara göre Bitlis’e de adını veren Büyük İskender’in komutanlarından Bedlis tarafından M.Ö. 330 yılında yaptırılmıştır.

Selçuklular Dönemi’nde ise İpek Yolu üzerinde kalması nedeniyle ticari bir öneme de sahip Bitlis’te bulunan çok sayıda han ve kervansaray da kentin bu özelliğinin uzun bir süre devam ettiğini gösteriyor. Bunlar arasında aynı adla anılan bir köprünün yanında bulunan ve 11. yüzyıla tarihlendirilen Hatuniye Hanı, Bitlis-Tatvan karayolu üzerinde bulunan Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından 16. yüzyılda inşa ettirildiğine inanılan Hüsrev Paşa Hanı ile Başhan Hanı ve Anadolu’nun en büyük kervansaraylarından birisi olan

El Aman Hanı öne çıkıyor. Bir zamanlar sayılarının ellinin üzerinde olduğu bilinen Selçuklu camilerinden ise günümüze gelebilmiş az sayıdaki örnekten birisi tarihi 1150 yılına kadar giden Ulu Cami. Ziyaret etmenizi tavsiye ettiğimiz diğer camiler arasında Bitlis’in en eski eserlerinden olduğu düşünülen ve yapım tarihi 1250 olarak tahmin edilen Seyyid İbrahim Mescidi; yapılış tarihi tam olarak bilinmeyen ancak 1507 tarihli kitabesi uzun geçmişini ortaya koyan Kızıl Cami; yine benzer biçimde yapım tarihi konusunda mevcut bir veri olmayan ancak 1783 yılında tamir ettirildiği kitabesinden öğrenilebilen Alemdar Camisi sayılabilir.

Rabat ve Kösür çaylarının birleştiği noktada içinde cami, medrese, imaret ve türbeyi barındıran Bitlis’in önemli kültürel değerlerinden Şerefiye Camii ve Külliyesi’nin de kitabesine göre 1529 tarihinde IV. Şeref Han tarafından yaptırıldığını öğrenebilmek mümkün. Bitlis’in ilçeleri de kültürel zenginlikleri ile ziyaret edilmeyi hak ediyorlar. Bu ilçeler arasında Anadolu’nun en büyük Selçuklu mezarlığına sahip Ahlât’a ilk sırada yer vermemiz gerekiyor.

Mezar taşları ait oldukları dönemdeki inanışlar hakkında da bilgi veren birer tarihi belge niteliğinde. Anadolu tarihi açısından oldukça önemli olan mezarlığın dışında Ahlât manevi yönüyle öne çıkan ve yoğun biçimde ziyarete uğrayan çok sayıda kümbet ve türbeyi de barındırıyor. Bunların arasında en dikkat çekicileri Emir Bayındır Kümbeti, Küfrevi Türbesi, Çifte Kümbet, Emir Ali Kümbeti, Usta-Şagirt Kümbeti ile Üryan Baba Türbesi. Ahlat da ziyaret etmenizi tavsiye ettiğimiz diğer iki anıt da 1477 yılına tarihlendirilen Emir Bayındır Camisi ve minaresi Mimar Sinan tarafından inşa ettirilmiş olan İskender Paşa Camisi.

Paylaşın