Joe Biden İle Şi Jinping Ukrayna Krizini Görüştü

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, Kasım’dan bu yana ilk defa görüştü. Beyaz Saray’dan verilen bilgiye göre video konferans şeklinde yapılan görüşme iki saate yakın sürdü, ancak görüşmenin ayrıntılarıyla ilgili henüz açıklama yapılmadı.

Çin Şinhua haber ajansı, Şi’nin görüşmede Biden’a dünya barışı için iki ülkenin birlikte çalışması yönünde çağrıda bulunduğu aktarıldı. Habere göre Şi, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve dünyanın en büyük iki ekonomisi olarak bizler sadece Çin-ABD ilişkilerinin doğru yolda ilerlemesine eşlik etmekle kalmayıp aynı zamanda uluslararası sorumluluklarda üzerimize düşen payı  yüklenmek ve dünya barışı ile huzuru için çalışmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın da konuşulduğu görüşmede Şi, Ukrayna’daki gelişmelerin ülkelerin muharebe meydanında karşı karşıya gelmemesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Ukrayna krizi görmek istediğimiz bir şey değil” dedi. Çatışma ve gerilimin kimsenin çıkarına olmadığını vurgulayan Çin Devlet Başkanı, uluslararası toplumun en fazla barış ve güvenliğe değer vermesi gerektiğini ifade etti.

İki liderin görüşmesi öncesinde bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Pekin’i Rusya’ya olası askeri yardımlar konusunda sert bir biçimde uyarmıştı. Pekin’in Rusya’ya silah yardımı yapmasından endişe duyduğunu ifade eden Blinken, Çin’in böyle bir adım atması durumunda bedelini ödeyeceği tehdidinde bulunmuştu.

Birleşmiş Milletler verilerine göre işgalin başladığı 24 Şubat’tan bu yana en az 618 sivil hayatını kaybetti ve 3 milyondan fazla insan ülkesini terk etti.

Çin’in denge politikası

Biden ile Şi arasındaki görüşme, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Çin Komünist Partisi’nin üst düzey yetkililerinden Yang Jiechi’nin bu hafta Roma’da yaptığı yedi saatlik kapsamlı toplantının ardından geldi.

İki ülke arasındaki ilişkiler ticari anlaşmazlıklar ve Tayvan konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden gergin. Şi ile Putin ise Şubat ayında Pekin’deki kış olimpiyatlarının açılışında ortak fotoğraf vererek, aralarındaki yakın ilişkileri bir kez daha vurgulamışlardı.

Putin, Pekin olimpiyatlarından kısa süre sonra Ukrayna’yı işgal etti. Çin o zamandan beri Rusya’yı kınamayı reddediyor, gerginlikten ABD ve NATO’yu sorumlu tuttuklarını belirtiyor. Çinli yetkililer de Rusya gibi işgale “savaş” demiyor.

Ancak Pekin bununla birlikte, Ukrayna’nın egemenliğini desteklediğini de açıkladı. Eski ABD Başkanı Barack Obama’ya Çin konusunda danışmanlık yapan Ryan Hass, Çin’in birbirleriyle çelişkili öncelikleri arasında tercih yapması gerekeceğini belirtiyor.

Hass Moskova ile yakınlığına rağmen, ABD ve batı ekonomisine sıkı sıkıya bağlı olduğunu, ayrıca dünyada liderlik rolü oynamak istediğini söylüyor: Çin ile Rusya’nın çıkarları aynı doğrultuda değil. Putin uluslararası sistemi kundaklıyor, Şi ise bu sistemi iyileştiren biri olarak görülmek istiyor. Şi, önceliklerini dengelemeye çalışıyor. Rusya ile ortaklığa çok değer veriyor ve ülkesinin Batı ile olan ilişkilerini de baltalamak istemiyor.”

Paylaşın

Pekin’den Moskova’ya Yeni Ayar: Kiev’le Görüşün

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Ocak başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le eşi görülmemiş bir dayanışma bildirisi imzalamasının ardından başlayan Ukrayna işgali karşısındaki pozisyonunu dengelemek için soğuk terler döküyor. Şi, Cuma günü Putin’i Ukrayna’yla müzakereye çağırdı. 

Çin devlet medyasının bildirdiğine göre, Şi, Putin’e telefon görüşmesinde, “Çin, Rusya ve Ukrayna’nın sorunları müzakereler yoluyla çözmesini destekliyor” dedi ve Birleşmiş Milletler merkezli uluslararası sistemi korumaya kararlı olduğunu bildirdi. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre de Putin, Şi’ye “Kiev’den yeni alınan sinyallere” dayanarak Ukrayna ile görüşmeye hazır olduğunu söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı haftalar boyunca, ABD’den ve Avrupalı ​​müttefiklerinden akan bir Rus işgaline olasılığına ilişkin uyarıları ciddiye almamış ve Washington’u Rus tehditlerini abartmakla suçlamıştı.

Şimdi Çin, Ukrayna’da patlak veren gelişmelerin, küresel bir lider ve gelişmekte olan ülkelerin savunucusu olarak sağlamaya çaba gösterdiği konumu ciddi şekilde baltalayabileceğini hesap ederek tutumunu yeniden dengelemeye çaba gösteriyor.

Wall Street Journal’in haberine göre, yaklaşmakta olan işgalin işaretleri hafta başında belirirken, Çin’de iyi bağlantıları olan bir dış politika uzmanı, bir grup kaygılı Çinli yatırımcı ve yorumcuyla yaptığı görüşmeleri “Olmayacak Bir Savaş” başlığıyla özetlemişti.

Şanghay’daki Fudan Üniversitesi’nde hükümete danışmanlık yapan uluslararası ilişkiler profesörü Şen Yi de Salı günü bir menkul kıymetler firmasınca düzenlenen telekonferansa bağlanan kişilere göre, “Rusya’nın tek taraflı olarak Ukrayna’ya savaş ilan etme şansını çok az görüyoruz” demişti.

Bunların üzerinden 48 saatten geçmeden Putin Ukrayna’ya kapsamlı bir saldırı başlattı.

WSJ’nin haberine göre Putin’in Pekin’i ziyaretinden önceki günlerde, Çin’in üst düzey liderlerine verilen politika tavsiyeleri, Çin-Rusya ortaklığının Çin’e ABD üzerinde nasıl bir baskı gücü oluşturabileceğine odaklanmış, ancak Pekin dışişleri bakanlığına yakın kaynaklara göre Rusya’nın Ukrayna’yı işgal olasılığını azımsamış hatta bütünüyle reddetmişti.

Pekin’in Putin’in eylemlerini öngörememesinin bir başka sonucu olarak Çin’in Kiev Büyükelçiliği, Rus birlikleri Perşembe günü harekete geçene kadar Çin yurttaşlarını Ukrayna’dan tahliye etme planlarını açıklamış değildi.

Son yıllarda Çin, Şi’nin Bir Kuşak ve Bir Yol girişiminin bir parçası olarak hem Rusya hem de Ukrayna’daki projelerin finansmanı da dahil,  diğer ülkeleri ekonomik yörüngesine çekmek üzere çok taraflı bir gündem izliyordu. Dünya Ticaret Örgütü ve BM de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar aracılığıyla çalışma çabalarını hızlandırmıştı. Ayrıca hayırsever bir dünya gücü konumunu pekiştirmek amacıyla Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerine COVID-19 aşısı sevkediyordu.

Ancak, Ukrayna krizi sırasında Rusya’ya yönelmiş olması Çin’i bir anda dünya çapında eleştirilerin hedefi olan bir ülkenin kolaylaştırıcısı imajına büründürdü.

İşgalden bu yana Çin, giderek zorlaşan bir diplomatik ikilemde kaldı. Trump döneminde ABD’nin ticari yaptırımlarına ve  Kış olimpiyatlarının diplomatik boykotuna maruz kalan Çin’de birçok kişinin “Büyük Putin” olarak adlandırdığı Rus lider, Pekin Olimpiyatlarının açılışında Çin’in yüzünü kurtarmasına yardımcı oldu. Büyük Batılı güçler Oyunları boykot ederken,  Putin, Şi’nin tek gerçek VIP konuğuydu.

Buna karşılık Putin, Rusya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün herhangi bir genişlemesine karşı muhalefetine Çin’den destek istedi; bu, Moskova’nın Ukrayna konusunda ABD liderliğindeki koalisyonla arasındaki anlaşmalık açısından kilit önemde bir talepti.

Olimpiyatların açılış törenine katılmadan önce Şi ile görüşen, Pekin dış işlerine yakın kişilerin, Rus liderin ABD’ye yönelik şikayetlerini paylaştığını ancak, Putin’in Ukrayna planlarını hiç açmadığını söylüyorlar.

İki lider görüşmelerin ardından Çin-Rusya ilişkisini Soğuk Savaş’ın ilk yıllarından bu yana en yakın noktaya getiren olağanüstü bir ortak deklarasyon yayınladı. ABD liderliğindeki Batı’ya karşı birleşik bir cephe sunan açıklamada gerçi Ukrayna’dan söz edilmedi ama Putin gittikten sonra, Çin’in üst düzey liderler günlerce kapalı kapılar ardında toplanarak büyüyen Ukrayna krizine bir yanıt oluşturmaya çalıştı.

Son günlerde Pekin’in işgale açıkça karşı çıkmak ile Moskova’nın güvenlik kaygılarına manevi destek sağlamak arasında gidip gelirken, bir yandan da ABD ve müttefiklerini Rusya’dan gelen tehditleri abartmakla suçlamayı sürdürüyor.

Pekin şimdilik çok konuşarak ve pek hareket etmeyerek durumu kurtarmaya çalışırken Rusya’ya yardımcı olacak  bazı mütevazı adımlar attı. Perşembe günü, on yıllardır yürürlükte olan Rusya’dan buğday ithalatına getirilen kısıtlamaları kaldırdı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın