Minnettarlığın Nörobilimi Ve Psikolojisi

Minnettarlık, nörobilimsel olarak beynin ödül, duygu düzenleme ve sosyal bağlarla ilgili bölgelerini aktive ederken, psikolojik olarak pozitif duyguları artırır, negatif duyguları azaltır ve sosyal ilişkileri güçlendirir.

Haber Merkezi / Düzenli minnettarlık pratiği, hem bireysel refahı hem de toplumsal uyumu destekleyen güçlü bir araçtır.

Minnettarlık, bir iyilik veya olumlu bir deneyim karşısında duyulan takdir ve şükran hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı olumlu yönde etkilerken, beyindeki belirli bölgeler ve süreçlerle de ilişkilidir.

Nörobilim, minnettarlığın beyindeki etkilerini anlamak için fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi yöntemler kullanır. Minnettarlık hissi, beynin çeşitli bölgelerini ve nörokimyasal süreçleri aktive eder:

Beyin Bölgeleri:

Prefrontal Korteks (PFC): Minnettarlık, özellikle medial prefrontal korteks (mPFC) ile ilişkilidir. Bu bölge, sosyal biliş, öz-referanslı düşünme ve ödül işleme gibi süreçlerde rol oynar. Minnettarlık pratiği, mPFC’deki aktiviteyi artırarak daha olumlu bir duygusal durum ve karar alma süreci sağlar.

Anterior Singulat Korteks (ACC): Bu bölge, duygusal düzenleme ve empatiyle bağlantılıdır. Minnettarlık hissi, başkalarına yönelik pozitif duyguları güçlendirirken ACC’yi aktive eder.

Ventromediyal Prefrontal Korteks (vmPFC): Ödül ve değer atfetme süreçlerinde rol oynar. Minnettarlık, bir iyiliğe veya deneyime değer biçerken bu bölgeyi harekete geçirir.

Limbik Sistem (Amigdala ve Hipokampus): Minnettarlık, amigdaladaki stres tepkilerini azaltabilir ve hipokampusu destekleyerek pozitif anıların oluşumunu kolaylaştırabilir.

Nörotransmitterler:

Dopamin ve Serotonin: Minnettarlık, ödül ve mutluluk hissiyle ilişkili dopamin ve serotonin salınımını artırır. Örneğin, bir minnettarlık günlüğü tutmak, dopamin salınımını tetikleyerek zevk ve tatmin hissini güçlendirebilir.

Oksitosin: Minnettarlık, sosyal bağları güçlendiren “sevgi hormonu” oksitosin salınımını teşvik edebilir, özellikle bir başkasına teşekkür edildiğinde.

Nöroplastisite: Düzenli minnettarlık uygulamaları (örneğin, her gün şükran duyulan şeyleri yazmak), beynin yapısını ve işlevini değiştirebilir. Araştırmalar, 8 haftalık minnettarlık pratiğinin prefrontal korteks ve amigdala arasındaki bağlantıları güçlendirdiğini, böylece duygusal düzenlemeyi iyileştirdiğini gösteriyor.

Minnettarlığın Psikolojisi:

Psikolojik açıdan, minnettarlık pozitif psikolojinin temel taşlarından biridir ve bireylerin refahını artıran bir duygu olarak kabul edilir. Martin Seligman gibi pozitif psikoloji öncüleri, minnettarlığın mutluluk ve yaşam doyumu üzerindeki etkilerini vurgulamıştır.

Duygusal Etkiler:

Pozitif Duyguların Artışı: Minnettarlık, mutluluk, umut ve neşe gibi pozitif duyguları artırır. Barbara Fredrickson’ın “Genişlet ve İnşa Et” teorisine göre, minnettarlık gibi pozitif duygular, bireyin zihinsel esnekliğini ve sosyal bağlarını güçlendirir.

Negatif Duyguların Azalması: Minnettarlık, kaygı, depresyon ve stres gibi negatif duyguları azaltır. Örneğin, bir çalışma, minnettarlık pratiği yapan bireylerde depresyon belirtilerinin %30’a kadar azaldığını göstermiştir.

Sosyal Bağlar:

Minnettarlık, bireyler arası ilişkileri güçlendirir. Bir başkasına teşekkür etmek veya minnettarlık ifade etmek, güven ve yakınlık duygusunu artırır. Robert Emmons’un araştırmaları, minnettarlığın sosyal bağları güçlendirerek yalnızlık hissini azalttığını ortaya koymuştur.

Minnettarlık, “karşılıklılık normunu” destekler; yani bir iyiliğe minnettarlık duyan kişi, başkalarına yardım etme eğiliminde olur.

Bilişsel Etkiler:

Dikkat Yeniden Yönlendirme: Minnettarlık, bireyin dikkatini olumsuz olaylardan olumlu olaylara yönlendirir. Örneğin, zor bir günün ardından şükran duyulan şeylere odaklanmak, bilişsel çerçeveyi değiştirerek daha olumlu bir bakış açısı sağlar.

Anlam Arayışı: Minnettarlık, yaşamda anlam bulmayı kolaylaştırır. Viktor Frankl’ın logoterapi yaklaşımıyla bağlantılı olarak, minnettarlık bireyin zorluklar karşısında dayanıklılığını artırabilir.

Paylaşın

Alışveriş Bozukluklarının Tedavisinde ‘İlk Adım’

Aşırı veya kontrolsüz satın alma veya alışveriş oldukça yaygın ve büyüyen bir sorundur, ancak bu önemli psikolojik ve sosyal sorunun kapsamını ve etkilerini ölçmekteki sorunlar devam etmektedir. Satın Alma-Alışveriş Bozukluğu resmi olarak ayrı bir tanı olarak kabul edilmedi, ancak bir araştırma ekibi ölçülebilir bir aşırı satın alma ölçeği geliştirdi.

Haber Merkezi / Flinders Üniversitesi’nden Profesör Mike Kyrios ve Dr Dan Fassnacht liderliğindeki bir araştırma ekibi, ölçülebilir bir aşırı satın alma ölçeği uygulayabilen tanı kriterleri geliştirdi.

Profesör Kyrios, araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Aşırı Satın Alma Derecelendirme Ölçeği’nin Satın Alma-Alışveriş Bozukluğunun ciddiyetini ölçmede önemli bir ilk adımı oluşturduğunu vurgulayarak, “Önerilen tanı kriterlerine dayanan aşırı satın alma veya alışverişin ciddiyetini değerlendirmek için hiçbir önlem yoktur ve bu, devam eden araştırma çabalarını sınırlandırmaktaydı” dedi.

Kadınların ve gençlerin daha yüksek aşırı satın alma eğiliminde olduğunu belirten Kyrios, açıklamasının devamında şunları ifade etti;

“Eksiklikleri gidermek için kullandığımız bir strateji”

“Satın alma, kendimizde gördüğümüz eksiklikleri gidermek için kullandığımız bir strateji gibi görünüyor. Kendi değerlerinden daha emin olmayanların aşırı satın alma veya alışverişe yenik düşmeleri ve ilgili yararsız inançlar geliştirmeleri daha olası”

“Bir dereceye kadar açıklıyor”

Satın almanın faydaları hakkında güçlü inançlara sahip olmanın aşırı satın alma ciddiyetinin önemli göstergeleri olduğunu açıklayan Dr. Dan Fassnacht ise, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bir nesneyi satın almanın duygusal güvenliğe yol açacağına veya nesneyi satın almamanın fırsat kaybına yol açacağına dair güçlü inançlar, insanların neden satın alma dürtülerini kontrol edemediklerini bir dereceye kadar açıklıyor” ifadelerini kullandı.

Araştırma grubu, bulguların aşırı satın alma tedavilerinin geliştirilmesi için önemli etkileri olduğunu düşünüyor.

Paylaşın